7 Eylul 1939 CDMHURIYET SON MA Hâdfseler arasında Düşünceler Erkekçe duruş u, bizim duruşumuzdur. . Gözlerimiz, hududlarımızda; gözlerimiz, hududlarımız kadar bize bağlı hududlarda; gözlerimizi lorpmadan, dışı çelik ve içi ateş, delinmez bir sabrın kaskatı zırhı içinde, en büyük heyecanımızı zaptederek, bekliyoruz. Türk milletinin ve devletinin yüzünde en hafif bir telâş gölgesi, bir halecan kuışıgı görmenin imkânı yok. . . Fakat, bu milleti ve bu devleti asla temsil etmiyen bazı gazeteler, ki bunlara gazete derken bile yalnız şekle aid bir hüviyet kasdediyoruz halkı telâşa vermeğe çalışan yaygaralanna devam ediyorlar: Şu veya bu millete küfür ediyorlar; bir gazete değil, bir çerke ağzile, bir soğukkanlı adama değil, bir zirzopa yaraşan muvazenesizlikle ağızlanna geleni söylüyorlar. Bunlann içinde, yazık ki, düne kadar saygımızı kazanmış, yaşlı, bilgili ve görgülü muharrirler de var. Muharrirler veya muharrir; şahsivat yapmak istemediğimiz için umumî söylüyoruz. Memleket duygusundan zerre kadar nasibleri varsa, bu muharrir veya muharrirler şunu bilmelidirler: Iki medenî millet, harb halinde bile okalar, birbirlerini tahkir etmezler. îşte Ingiltere: Almanya ila harb halindedir; fakat İngiliz hükumeti, Alman milletini değil, Alman hükumetini mes'ul görüyor ve onu tenkid ediyor Biz ki bugün hiçbir milletle harb halinde deç • herhangi bir milleti tenkid değil, nasıl tahkir edebiliriz? Türk milletini ve Türk devletini temsile yaraşan gazetelerin hiçbiri, en hafif tabirile söyliyelim bu hafifliği yapmıy !ar; çünkü nefsimize emniyetimizin çelik zırhım içeriden deşen bir telâş emaresi göstermeğe kalkmıyorlar. Türkiye bugün sulh halindedir. Henüz hiçbir elçiye pasaportu verilmemiştir. Tecavüz hududlanmıza gelmedikçe veya başka milletlere karşı taahhüdümüzü yerine getirmeğe bizi icbar etmedikçe harbe girecek değiliz. Bu nazik anda harb diliIe ve harb üslubile konuşmak vatana hıyanettir. Buna harb dilile ve harb üslnbile konuşmak da denemez; çünkü İngiliz ve Fransız matbuah bile, harb halinde bulunduklan millete karşı bu dili ve bu üslubu kullanmıyorlar. Fakat bugün yazdıklannm iç ve dış zararlaruıı göremiyorlarsa biz gös terelim: Içeride, bu yazıların resmî bir ilhamla yazıldığını sanan saf bir kısım halk, yarın sabah bir harbe gireceğimizi sanarak bankalara koşuyor, mevduatını çekiyor; bakkallara kosuyor, pirinc ve un çuvallarını sırtlayarak dışan çıkıyor. Bunun sonu, harb olmadan malî bozgun, iktıgadî buhran ve önüne geçilemez bir ihtikârdır. Bu muharrir veya muharrirler, «ihtikâr» canavannın ne olduğunu Büyük Harbden bilirler. Türk milletinin ve Türk devletinin erkekçe duruşunu isterik bir kadın telâşile bozmağa kalkan bu muharrir veya muharrirlere, son değil, ilk söziimüz şu: Vanata değil, düşmana hizmet ettiklerini anlasınlar ve kendilerini toplasmlar! Yeni Adliye tayinleri Münferid hâkîmliklerle yeni Ağırceza reîs ve azalıklanna yapılan tayinleri neşrediyoruz Ankara 6 (Telefonla) îstanbulda bir Ağırceza mahkemesi daha ihdas edilmiş, asliye mahkemeleri, münferid hâ kimliklere çevrilmiş, Izmirde de bu şekilde münferid hâkimliklcr kurulmuştu. Yeni mahkemelere tayinler yapıldı. Bunlarla birlikte yapılan diğer Adliye tayinlerine dair kararnameyi bildiriyorum: 100 lira maaşh Temyiz mahkemesi azalığma terfian Izmir ceza hâkimi Rarnazan Onat, 90 lira maajlı îstanbul asliye ceza hâkimliğine terfian Başmüddeiumumî muavini Arif Cankaya, Istanbul üçüncü ticaret reisliğine mülga asliye mahkemesi reisi îrfan, Istanbul asliye hukuk hâkimliğine mülga hukuk mah kemesi reisi Suphi, Istanbul asliye hukuk hâkimliğine mülga mahkeme reisi Zeki, îstanbul asliye hukuk hâkimîiğine Bursa hukuk hâkimi Hilmi, Istanbul asliye hâkimliğine mülga ceza mahkeme:i reisi Cemil, Istanbul asliye ceza hâkimîiğine Balıkesir Ağırceza reisi Hakkı, Istanbul asliye ceza hâkimliğine mülga mahke me reisi Kemal, Istanbul asliye ceza hâkimliğine Reşid, Bursa hukuk hâkimliğine Adanadan Semih, îstanbul :kinci Ağjrceza mahkemesi reisliğine Erzurum Ağırceza reisi Remzi, îstanbul dördüncü ticaret reisliğine mülga hukuk mahke mesi reisi Fazıl, îstanbul asliye hukuk hâkimliğine mülga mahkeme reisi Ali Rıza, îstanbul hukuk hâkimliğine mül ga mahkeme reisi Kâzım, Kula reisii ğine Manisa Müddeiumumisi Servet, îstanbul asliye hukuk hâkimüğlne mülga mahkeme azası Sabri, Istanbul hukuk hâkimliğine Temyiz raportörlerinden Nail, îstanbul ceza hâkimliğine mülga mahkeme reisi Necib, îstanbul asliye ceza hâkimliğine mülga mahkeme reisi Bürhaneddin, îstanbul asliye ceza hâ kimliğine Cemil Tüzemen. îstanbul hukuk hâkimliğine Zonguldak hâkimi Kâzım, îstanbul hukuk hâkimliğine İstanbul Müddeiumumî Başmuavini Senuhi Aslan, îstanbul asliye hukuk hâkimliğine Kemalpaşa hâkimi Osman, îstanbul asliye hukuk hâkimliğine îstanbul sorgu hâkimi Muhiddin, îstarbul asliye hukuk hâkimliğine Istanbul sulh hâkimi Şakir, yedinci derece Tokad azahğma terfian o yer azası Hilmi, Başmüddeiumumilik başmuavinliğine muavinlerâîpn Nazif Çağhyan, BaşmüddeiumumiJik mua vinliğine terfian Mehmed AH, yedinci derece Samsun Ağırceza azaJığına terfian Safyeddin Yücel, Temyiz mah kemesi raportörlüğüne Amasya hâkimi Yusuf Ziya, îstanbul sulh hâkimliğine mülga asliye azası Ferhad, Amasya hukuk hâkimliğine îstanbal mülga asliye azası Reşad, Konya Ereğüsi hukuk hâkimliğine îstanbul mülga asliye azası Şakir, Mustafakemalpaşa hukuk hâkimii ğine Osman Şükrü, Emirdag ceza hâ kimliğine Şeref, îstanbul Ağırceza aza lığma Nef'i Demiroğlu, îstanbul licaret azalığına Nazmi, îstanbuî ticaret azalığına Tahsin, îstanbul Müddeiumumî muavinliğine îstanbul Ağırceza azası Salim, Istanbul Ağırceza azalığ'na Atıf, îstanbul ticaret azalığına Kâmil Coskunoğlu, îstanbul ticaret azalığ:r.a Rcmzi B^rkmen, Istanbul sulh hâkimliğine Suad Vural, Mecidözü hukuk hâkimliğine mülga asliye azası Şem'i, Zonguldak sulh hâkimliğine Recai, îstanbul sulh hâkimliğine Sıtkı, Dinar hukuk hâkimüğine îstanbuldan Cevad, îstanbul icrı muavin hâkimliğine înegöl Müddeiumumisi Nafiz, Finike hâkimliğine îzmir sulh hâkimi Salim, sekizinci derece Adapazan hâkimliğine terfian o yer hâkimi İzzet, Manisa sulh hâkimliğine Hakkı, Boz üyük hâkimliğine Şerif Üstünol. Sandıklı ceza hâkimliğine Ergani madeni Müd deiumumisi Hüsnü, îstanbul Ağırceza azalığma Halil Ceysey, îstanbul tfcaıet azahğma sulh hâkimlerinden Tahsin, ticaret azalığına sulh hâkimi Ali Kafadar oğlu, îstanbul ticaret azahğıra Beyhan, Temyiz raportörlüğüne Ankara sulh hâkimi Nefise, îzmir hukuk hâkimliğine Bilâl Hilmi. Hüsnü Sevda, Samsun hukuk hâkimliğine Sakib Esen, Samsun Ağırceza azalığına Ömer Yücel. îzmir asliye hukuk hâkimliğine îzzet, Ağırceza azalığına Abdurrahman, asliye hukuk hâkimliğine Müfid, ticaret azalığma Feyzullah, Milâs hukuk hâkimliğine Rifat, îzmir Ağırceza azalığına îsmail, İzmir ticaret azalığına Hikmet Türel, Kemalpaşa hâkimliğine Cemü, Tosya hâkimliğine Ragıb, Saray hâkimliğins Nuri tayin edildiler. Determinizm ve Hitler Yazan: ALİ KÂMt AKYÜZ Eğer Hitler on, on beş yıl etvel diktatör olaydı da bu meş'um harbi o zaman açmış olsaydı, ilmî bakımdan harbin mesuliyetini, şimdi olduğu gibi hiç ağır bir şekilde j üklenmiş olmıyacaktı. Şu itibarla ki, iki asırdan fazla bir zamandanberi ilim âleminde hükmünü icra eden determinizm sene evveline gelinciye kadar henüz iflâs etmemiş, fasılasız bir saltanat sürmüştür. Ondan evvel âlim ve fliozofların hemen hepsi determinist idi veya ken dini öyle sanırdı. Hele gayriuzvî hâdiselerde bu nazariyeyi ciddî bir surette kabul etmiven hiçbir âlim, hiçbir fizikçi yoktu. Havat ve idrake veya şuur ve vicdana ne dereceye kadar kabili tatbik o'duğu meselesi ferdî içtihad kalmış gibi idi. Kırk yı! evvel okuduğum Force ei Matiere (Madde ve Kırvvet) adlı meşhur kitab'^da Alman âlimi ve materyalistlerin bası Bühner tam bir cM»ırninist sCTzile in=inda iradei cüz'ive (Libre arhitre) bulunmadığmı, yaptığı her işin, vaDacaSı andaki muhakemesinin kendi elinde olmıyan neticesine bağlı olduğunu, yani o işi yapmasını mucib sebeblerle buna mâni sebeblerin çarpışması sonunda hangisi galib gelirse iradesi haricinde ona râmolacağını yazar. Birçok genc arkadaşlarım gibi o zamanlar ben de ilim namına söylenen bu sözlere kapılmıştım. Bühner şüphesiz ne ilk materyalisttir, ne de ilk determinist. Fakat kendi^inin on dokuzuncu asnn ilmî otoritesini temsil edecek bir şöhreti vardı. Bir derecede ki bugün fikirlerine tamamile uyduğum meşhur astronomi âlimi Kamil Flamar yon'un her faslını «Madde ve Kuvvet» in bir faslına reddiye olarak yazdığı D'ıen dans la nalure» isimli kitabmı ehemmiyetle okuduğum halde ötekinin tesirinden yıllarca kurtulamamıştım. Eğer determinizm hâlâ itibannı muhafaza etmiş olsaydı Hitler iradesi haricinde Polonyayı istilâva kalkışmış bulunacak, kömür haline gelen çocukların, ölen kadmların ve sivil ahalinin mes'ulü Hitler olmıyacaktı. Kim olacaktı? Hiç kimse! Mütevali sebebler!.. Herhangi bir suçu iradesi haricinde ve cebir ve tazyik altında işliyen bir kimseyi hiçbir memleketin kanunu mes'ul tutmaz. Ne çare ki ilmin tera!ıkisi Hitler'e bu sığınağın yolunu da kapamıştır. Böyle olmasaydı Alman diktatörünün kendini müdafaası şöyle olacaktı: «Evet, üstadım Bühner'in haklı olarak dediği gibi benim de içimde biri müspet, biri menfi iki Hitler vardır. Aylardanberi bu iki Alman diktatörü mücadele ve münakaşa halindedirler. Menfi Hitler'in tükenmez ihtirası var. Büyük bir koyun sü rüsünü süren bir çoban gibi elinde değnek Alman milletini macera peşinde sürükle mekten şımarmış, bugün Avusturya, yarın ÇekoSlovakya derken Danzig ve Koridora gözünü dikmiştir. Fakat buralarını da alsa onun gözü doymaz. Ne Polonyanın bereketli toprağı, ne Macar ovaları, ne de Rumanyanın petrolü onun gözünü doyuramaz,. O, dünyayı titretmek, bir Şarlman olmak ister. Onun için gözünü çöpten, kazıktan sakınmaz. Kudurmuş bir boğa gibi rasgele saldırır. İçimdeki öteki Hitler'in açgözlülüğü de bundan aşağı değilse de o, biraz daha düşüncelidir. Aklmı başma devşirmek için: IHEM { NALINA MIHINA Bir sualin cevabı |g irçok kimseler soruyor: l^^J îngiltere ile Fransa, Almanlün olmasa gerek! vaya pazar günü öğleyin harb Menfi Hitler bu sözleri cankulağile ilân ettiler. Aradan üç gün geçti. Hâlâ dinler ve: ' Fransızlırla İngilizler taarruza geçmiyor Kulak asma! der, onlarınki palav Iar? radır. Hoş ben de palavra ile onlann gözBu SUÎI, yalnız bizde değil; Fransada îerini yıldırmak istiyorum ya! Fakat b da sorulnyor olacak ki Fransız hükumeti palavraları yutmadıkları için işimi daha ciddî tutmaya mecburum. Ben işi neka acelecilere cevab vermek mecburiyetini dar ciddî tutarsam onlar o kadar yerle hissetmis. D'inkü başmakalemin sonunda, rinde sayarlar. îngiltere Danzis; için elli ben de bn meseleye temas etmiştim. Fagram kan, bir tek can vermez. O, verme kat, dün lime rasgeldimse gene ayni su^ vince Fransa da yerinden kıpırdamaz. kar^sında kaldığım için, bu bahse biraz Sen işine bak! Buna bulanık suda balık d?ha geni| yer vermek istiyorum. Fransız Alman hududunda, Fransız avlamak derler. ordusunun karşısında, Almanlann Zig Birşey deeil, sen şaka maka derken isi berbad edecek?in! İvi düsün! Yol ya frid müstahkem hattı uzanıyor. Bu hat kınken, c;el eeri dönelim. Sonra tornis bir kaledir. Fransız ordusu bir adım atar tan etmek daha zor olur. Bir kere amana atmaz bu kaleye çatacaktır. Alelâde bir düsersen sonu nereye varacamnı düsün! sahra ve hareket muharebesi yapmağa imAz tamah çok zivan verir derler. Korka kân yoktur. Başlıyacak harekât, usulü danm DanTİg şarkî Prusyayı süpürüp gö iresinde muntazam ve sistematik bir kale muharebesi olacakrır. Kale muharebesi türmesin! ise, kalenin tahkimatını devirirecek silâh Ne sövlüvorsun Hit'er? Artık bu kadar da korkaklık olmaz! Sen Hitler de ve vasıtalar temin edildikten ve mevzilere getirildikten sonra yapılabilir. Betonla ve ğilsin! zırhla tahkim edilmiş modern bir müda Sen de açlık ne olduğunu sanki faa hattına değil; alelâde sahra tahkimahiç tecrübe etmemişsin. «Aç ayı oynatına ve derin siperlere karşı bile noksanmaz» derler. Sen ne zamana kadar oynıhazır\!.la yapılan taarruzlar, ağır zayiatyabileceksin? !a akim kalma?a mahkumdur. Bu, Bü Acıkacak kadar beklemeye gelmez. yük Harbde defalarla tecrübe edilmiştir. Yıldjrım harbile şıpınişi Polonyayı ima1 Hem efendim, bu, ne acele, ne sabır* na getirdim mi, bir emrivaki yaparım ötekilere söz düşmez. Bunu da yutarlar. sızlık? îngiltere ile Fransa harb ilân edeli daha üç gün oldu. Bu devletler, harb Sonra daha on sene Allah kerim! ilânından bir iki gün evvel seferberlik Ama, kerimin kuyusu da derin demişler. Su uyur, düşman uyumaz, Hit yapmağa başladıkları için, daha seferber* liklerini ve tecemmülerini ikmal etmiş deler. YaDtığm işin sonunu düşün! ğildirler. îngiliz ordusu, belki Manşı daha Bu bir ticarettir. Ticarette çok düyeni geçmeğe başlamıştır. Belki de, heşünmeye gelmez. îşi biraz da şansa bı rakmalı. Ben e^er şimdiye kadar armu nüz Alman denizaltı gemilerinin hücumdun sapı, üzümün çöpü deseydim nasyo lanna mâni olacak tedbirleri almak üzere nal sosyalist hrkası demek olan ben Hit bindirme ve çıkannaya başlamamıştır. ler, yakın tarihe bu kadar zafer kay Şimalî Afrikadan nakledilecek Fransız tümenleri dahi henüz nakledılememiş olsa dedebilir miydim? «Son Polojıya taarruzunda bu menfi gerektir. Hitler'in fikirleri galib geldi. Ne yapa Vim, benim elimde birşey yok. Mes'uliyet kabul etmem..,» Determinizme dayanarak yakasinı mes'uliyetten kurtarmak istiyecek olan Hitler'e Kembriç Universitesi astronomi pıofesörü Sir Artur Edington'un şu satırlarile mukabele ederiz. Bu yüksek âlim Nouveaux senti ers de la science» (îlmin yollan) unvanlı eserinde: «Laplas, diyor, tam determinist bir sistemin idealini ileri sürdüğü vakit bu sistemin özünü astronomi ve mekanik kanunlannda bulduğunu sanmıştı. Şimdi bu öz «ihtimaller» sistemine geçmiştir ve eski sebeb ve müsebbib kanunlarından hiç birşey kalmamıştır. Laplas'ın takib ettiği gaye artık bütün madenleri altına tahvil etmek hassasını haiz farzolunan «iksiri azam» veya ebedî hayat veren «Abıhayat» gibi eski efsaneler mertebesine düşmüştür. Eğer Hitler acele tornistan etmez ve bas'adığı iş Avrupayı ölüm kâbusu altında boearsa, ölünciye kadar bütün fanilerin, öLdükten sonra da ebedî tarihin lânetirden kendini kurMramaz. 1 Milyonlarca ınsandan mürekkeb orduIann seferberlik ve tecemmüleri, sihirbaz değneğile elcabukluğu yapar gibi, gözünü açıp kapayıncıya kadar kısa bir zamanda yapılamaz. 1914 te, hududlar böyle modern bir Çin seJJile kapalı olmadığı haldc bile ciddî harekât, üç gün içinde başlamamıştı. Filvaki, o tarihte iki ağustosta başlıyan Fransız seferberliği ve tecemmuu oa günden fazla sürmüş, 8 ağustosta yapılan bir baskından sonra ilk ciJdî Alsas taarruzu 14 ağustosta başlıyarak 16 ağus! tosta inkişaf etmişti. Acele edenler, kahraman Lehistama yardımma bir an evvel yetişmek gibi iyî bir niyet besliyorlar. Fakat, Leh oıdusu, henüz kat'î bir meydan muharebcsine girişmemiştir. Esasen, Leh ordusu mağlub vaziyete düşmüş olsa dahi, yapılacak şey, alelâcele taarruz. etmek değildir. Çünkü hazırlıklar ikmal edilmeden bir kaleye hücum etmek, sadece muhacimlerin mağlubiyetile neticeîenir. Maksad, acele edip mağlub olmak değil, müdeb* bir ve ihtiyatlı davranıp galib gelmektir. Fransız ordusu, 1914 ağustosunda alelâcele Alzas'ta şiddetli bir taarruza geç mekle hata etmiş ve Alman tahkimati önünde mağlub olmuştu. O hatayı, bugün, çok kuvvetli bir müstahkem hat önünde tekrarlamak, affedilmez bir suç olur ve Almanlara havadan bir fırsal kazandırır. îngiliz Fransız hava kuvvetlerinin Alman harb sanayii merkezlerini, Lehistana taarruz eden Alman kuvvetlerinin gerilerini, demiryol istasyonlannı ve sair muvasala hatlannı neden bombala madıklanna gelince, bunun da elbette bir sebebi vardır. Bu sebeb, boşuna bomba atmak değil, çok müessir bir hava taarruzu yapmak maksadını takib etse gerektir. Hulâsa, acele etmekte fayda yok, zaar vardır. «•ıınıuııunınillIliniinilUIIIIIÜIIIIUIIllllllllllllllllllllılııııni" Rus Japon paktı mı? Bu husustaki şayialar tekzib ediliyor Londra 6 (a.a.) Röyter ajansınm oğrendiğine göre, Londradaki Japon resmî mehafili Rusya ile Japonya arasında bir ademi tecavüz paktı projesi mevzuu bahsolduğundan malumats:zdır. Bu pakt hakkındaki şayialar birer faraziye ola rak telâkki ediliyor. Vâkıa Moskovadaki Japon elçisine Tokyodan talimat gönde rilmiştir. Fakat bu talimat münhasıran Mançuko ile Moğolistan hudud hâdiselerine aid olup böyle bir pakt mevzuu bahs değildir. İngiliz vapuru nasıl batırıldı? Kurtulan yolcular felâketi anlatıyorlar Dublin 6 (a.a.) Athenia yolcu larından kurtarılmış olan 423 kişi, dün îrlandada kâin Galway'a gelmişlerdir. Bunlardan 12 si ağır surette yaralıdır. Birçckları vücudlerindeki yanıklardan mustarib bulunmaktadır. înfilâk vuku bulduğu sırada güvertede bulunmakta olan Amerikalı bir talebe, torpilin geminin baş tarafının tam ortasma isabet ettiğini gözlerile görmüş olduğunu söylemiştir. Athenia mürettebatının söylediklerine göre, torpil 800 ilâ 1000 yardadan atılLondradaki Sovyet resmî mehafili de mıştır. Londra 6 (a.a.) Gazeteler, Atheleza böyle bir pakttan ademi malumat nia'nın torpillenmesi hakkında tafsilât beyan etmektedir. vermektedirler. Bu tafsilât, Knute Nelson Cenubî Afrikanîn yeni admdaki Norveç petrol gemisi tarafın kabinesi dan kurtarılmış olan yolculardan alın Londra 6 (a.a.) Röyter, yenî ce mıştır. nubî Afrika birliği kabinesinin aşağidaki Glasgovv ahalisinden Robert Gillan atarzda kurulduğunu bildirmektedir: dmda bir yolcu şöyle anlatıyor: Başvekil, Hariciye ve Millî Müdafaa «Athenia'nm tahlisiye sandallannda Nazırı: Smuts, Yerlüer Nazırı: Reitz, idik. Ay, ortalığı tenvir ediyordu. Bir Maliye ve Maarif Nazın: Hofmeyr, denbire suların yükseldiğini ve Alman Ticaret ve Endüstri Nazırı: Stuttaford, tahtelbahrinin meydana çıktığını gördüm. Ziraat ve Orman Nazırı: Collins, Da Torpillenen geminin bir mil ilerisinde hiliye ve Sıhhiye Nazırı: Lavvrence, De bir müddet kaldı, fakat başka taarruzda bulunmadı. miryol ve Limanlar Nazırı: Nfoots, Telînfilâk neticesinde Athenia'nm büyük graf ve Nafıa Nazın: Clarkson, îş ve İçsalonunda bulunan birçok yolcu ile mü timaî Muavenet Nazırı: Madeley, Emrettebat telef oldular. Tam yemek zamanı lâk Nazın: Couroy, Adî'ye Nazın: Co idi. îçinde bulunduklan tahlisiye sandalı linsteyn, Madenleri îşletme Nazın: kapaklanmış olan ve Knute Nelson taraStallard, Nazaretsiz Nazırı: Wanderdyl. fından kurtanlan bir musevi kan koca, iki Yugoslavyada bir cinayet küçük erkek kardeşin sular tarafından aBelgrad 6 (Husuî) îşten çıkanlan lınıp ^ötürüldüğünü görmüş olduklarını polislerden İvançeviç bugün öğleyin söylemişlerdir. Volcular ve hatta kadınlar, tayfanm Vardar valisi Velkoviç'i tabanca ile ölahlisiye sandallarını yerlerinden çıkarıp dürmüştür. Suikasd Yugoslavyada de3eni ze indirmelerine yardım etmişlerdir. rin teessdr uyandırmıştır. Sandalların ekserisinin Parti umumî idare heyeti muştu. Denizden çıkarılmış içine subir dololan kaAnkara 6 (Telefonla) Cumhuriyet dın, tahlisiye sandallarmdan birinde otuHalk Partısi umumî idare heyeti, Parti rurken birdenbire «çocuğum» diye haykıGenel Sekreteri Fikri Tuzerin riyase rarak kendisini denize atmış ve dalgalar tinde toplandı. Bu içtimada Partiyi alâ• ara«'nda kavbolmuştur. Felâketten kur kadar eden meseleler görüşülmüş ve tarılmış olanlann ekseri?i, infilâkın makikararlar alınmıştır. 1 ne dairesinin yakininde vukua gelmiş ol 'Ali Kâmi AKYÜZ Vilâyet müfettişleri kadrosu Istanbul ilk tedrisat müfettişliği kadrosunda bulunan 24 müfettiş, ihtiyaca kâfi gelmediğinden yeniden 3 müfettiş ilâvesile 27 ye çıkanlmıştır. Bu müfettişliklere tayin edilenler arasında Siird maarif müdürü Ali Riza, Gazi Terbiye Enstitüsü mezunarmdan muallim stajyeri Eşref bulunmaktadır. Mekteble^in açılması yaklaştığından maarif idaresi müfettişlerin mıntakalannı da tespit etrneğe başlamıştır. PEYAM1 SAFA duğunu söylemektedir. Mürettebattan Glasgovv'lu birisi infiJâk neticesinde yolcuların yüzde 25 inin telef olmuş olduğunu söylemekte ve şunları ilâve etmektedir: «Gemide birçok çocuk vardı. Herhalde çok feci sahneler olmuştur. Çocuklar sağa sola koşarak analannı, babalarını çağırıyorlardı. Bir kızcağız, anasının, babasmm öldüğüne şahid ol du. Gene Glasgow'lu diğer bir tayfa torpil gemiye isabet eder etmez, bir duman bulutunun gemiyi sanruş bulunduğunu ve bir müddet sonra tahtelbahrin su yüzüne çıktığını söylemektedirMıjmaileyh, ilâveteu şunlan söylemiştir: « Neye uğradığımızı anlamadan tahtelbahir bizi torpilledi. Telef olan bir kızcağız, bir şezlongun üzerinde yatı yordu. Bir obüs kafasının yarısmı alıp götürmüştü.» Çörçil'in izahatı Londra 6 (Hususî) Bahriye Na zırı Çörçil, Athenia gemisi hakkında Avam Kamarasmda aşağıdaki beyanatta bulunmuştur: « Athenia gemisinin bir tahtelbahir tarafından ihbarsız batırıldığı tahakkuk etmiştir. Tahtelbahir ilk torpili atlıktan sonra suyun yüzüne cıkmıs. ve ikincı bir torpil daha attıktan sonra denize d^Imıştır. Mürettebat da dahil olmak üzere 1418 kişi bulunuyordu. 1103 yolcunun 803 nün îngiliz ve Avrupalı, 300 nün de Amerikalı olduğu anlaşılmıştır. Ne yapıyorsun Hitler, der, Dimyata pirince gideyim derken evdeki bulgurdan olacaksın! Fransayı, îngiltereyi görmüyor musun? Senin bu haklı ihtirasına karşı nasıl diş biliyorlar! Sen bunlann ikisile değil, yalnız birile boy ölçüşecek bir haldesin. îngiltere, iki yıl evvel kafa Münferid hâkimlikler tuttuğun îngiltere değildir. Ne müthiş bir Beklenmeikte olan münferid hâkimhava kuvveti yaptığını biliyor musun? liklerin kadrosu hakkanda dün de AnDenizlere nasıl hâkim olduğu da meçhu karadan tebliğat gelmemiştir. Dünkü ekspresle şehrimize gelen Hindliler J Ankarada pasif korunma tecrübeleri Ankara 6 (Telefonla) Bu sabah şehre sığınaklara giden yollan gösterir levhalar kondu. Ankarada hava hücumuna karşı pasif korunma tecrübesinin bugünlerde yapılacağı anlaşılmaktadır. İtfaiye ve gerek diğer yardım kollan bir kaç gündür mevziî tecrübeler ve hususî talimler yapmaktadır. Teşekkür Refikamın anî olarak ağır bir hastalığa tutdlarak müthiş bir istırab çektiği bir sırada tahtı tedavisine alarak isabetli teşhisi ile refikamı yeniden hayata ka\oışturan muhterem doktor İbahim Zatiye teşekkür ederim. Cumhuriyet gazetesi başmuürettibi Mehmed Selim Dün gelen Hindliler, istasyondan çıkarlarken Orta Avrupadaki Hindliler de memleketlerine dönmeğe başlamışlardır. Dün sabahki ekspresle Peşteden altı Hindli gelmiş, Özipek palas oteline inmişlerdır. Mıllî k^afetini lâbis bulunan Bayan Moti Maniggi, Dr. Aziz Ahmed. Rican ile Sahib Han memleketlerine dönen Hindliler arasında bulunmaktadır lar.