17 Ağustos 1939 CUMHUKÎYET SON HABERLE Hâdiseler arasında Japonlar Hongkong'da Ingilizlere taarruz ettiler 1000 Japon askeri Namsun'a çıkarıldı, tayyareler de bombardımana başladı HongKong 16 (a.a.) Japonlar, KongKong'daki İngiliz ordusuna 48 saatlık bir preavis'den sonra KongKong hududları boyunca karadan ve havadan harekâta başlamışlardır. HongKong'un kat'iyyen tecridini istihdaf eden bir ha reketın mevzuu bahsolduğu zannediliyor. 1000 Japon askeri Namsun'a çıkarılmış ve Japon tayyareleri de Sumşun'u bombardıman etmistır. Tokio 16 (a.a.) Cepheden alı nan haberlere göre, cenubî Çindeki Ja pon kıtaatı bu sabah, HongKong İngiliz arazisi etrafındaki mıntakalarda te mizleme hareketlerine başlamıştır. Saat birde Nanşana çıkan kıt'a biraz sonra Kanton körfezinde Nasuan'a ve Çunmçun hudud istasyonuna varmıştır. Domeı ajansınm bilhassa kaydettiğine göre, Japon kıt'aları, enternasyonal mahiyette hâdiselere mahal vermemek için İngiliz arazisinm tam yakınma kadar \armışlardır. malî Çinde İngiliz aleyhtarlığı şiddet lenmiştir. Tientsin'in etrafında bütün gümrük hududlarına ve yolların biriestiği noktalara Japon memurları konmuş tur. Bunlann vazifesi imtiyaz mıntakasına sokulmak istenilen bütün İngiliz mallannı musadere etmektir. İngiliz eşyasını ihtiva eden bütün posta paketlerine derhal vaziyed edilmektedır. Tıentsın'deki Japon matbuatı, İn giliz ticaret müesseselennın ilânlarını kabul etmemek emrini almıştır. Büyük bir kısmı Church of England Mıssion'a mensub olan bütün ingiliz tnisyonerleri vazifelerini terketmek mecburiyetinde kalmışlardır. Bunlar, alâkadar Japon servisi nezdinde protestoda bulunmak üzere üç kişilik bir heyet göndermişlerdir. Fakat bu protesto, nazarı itibara alınmamıştır. Amerikada bir Türk gencinin icadı akine medeniyetinin aleyhinde şerefli bir kafile toplanmıştır. Wagner'den ve Nietzsche'den başlayımz, Fransada Georges Duhamel'e gelinceye kadar, Tagore'yi bir yana ayınnız, bu kafile içinde pek çok Avrupalı san'atkâr ve filozof sayabilirsiniz: Rathenau, Keyserling, Thomas Mann, Spengler, Huiz! <?a... Bunlann ve daha nicelerinin iddialarını şöyle hulâsa edebiliriz: İktidarın herhangi bir şekline, herhangi bir rejime, herhangi bir içtimaî sınıfa değil, makineleşmeğe isyan etmek lâzımdır. derdin başı orada. Çünkü endüstrileşmenin bu derecesi, insan ruhuna karşı işlenen günahların en büyüğüdür. Makine, ruha aid bütün cevherleri tüketerek, insanı iç ve öz hürriyetinden mahrum ediyor. Aklın ve hesabın bu hâkimiyeti, serbest fışkırma hamlelerini kaybeden ruhun kanadlarını kırmıştır. Parayı temerküz ettirerck yarattığı sermaye tahakkümile, çalışan insanların hepsini köleleştiren de, filân içtimaî sınıf değil, tek başına odur: Makine; otomatlaştırıcı, ahmak laştırıcı, ırgadlaştırıcı makine. İfratları törpülenirse hakikat payı çoğalacak gibi görünen bu şiddetli ten. kid, yeni endüstrileşmeğe başlayan Türkiyeye tatbik edilince kötü bir taklid olur. Nüfusunun yüzde yetmişi Ortaçağ istihsal vasıtalarile çift süren bir ziraat memleketinde makine korkusunun ve makine nefretinin manası yoktur. Nitekim, yukarıda saydığım isimlerin çoğu, Türkiyenin tam tersine, müthiş bir endüstri hareketi içinde bunalmış bir memleketin, Almanyanın fikir adamlanna aiddir. Biz, makineyi, kudret ve refah getiren büyük bir kurtarıcıya lâyık merasimle ağırlayacağız. Ona sövmenin gününde değiliz. Fakat, nüanslan da gözden kaçırmıyalım. Makine medeniyetini benim»erken, onun garb dünyasma getirdiği felâketlerden kendimizi korumamız için, şarktan tevarüs ettiğimiz bazı ruh cevherlerini kendimize saklamalı, makine denilen canavarı paralanmaz bir spiritüel mukavemetle karşılayarak içimize almalıyız. Yeni bir ümanizm isteyen birçok modern Avrupa filozoflan şarkla garb arasında şöyle bir mübf^r',^ ta«arlam'slardir: 5aı"k garba tükenmez bir ruhluluk (spiritualite), garb şarka maddeyi ve tabiati zekâ emrinde kullanmanm amelî sırrını verecek. Avrupa ve Asya haritasında Türkive, bövle bir mübadelenin en mü ra id< merkezi halinde görünmüyor mu? Büyük davalar İktısadî konferanslar neden akim kalıyor? Yazan: FLORÎAN Milletler arasmdaki menfaat mücadelelerı, Verbay muahedesi tarihinden daha evvelki zamanlardanberi mevcuddur. Bir müddettenberi çok fazla artmış olmalannı ne ile izah edebiliriz? Şimdiye kadar bu menfaatler biribirine rakib olmakla beraber ayni dilden konuştukları halde, şimdi başka başka diller geveliyorlar. Kazanc diKle konuştukları zaman anlaşma her zaman kolay olmuyorsa da, neticede, kazancın taksımi bahsınde bir uzlaşma yapılıyordu. Şimdi, gitgide taaddüd eden menfaat!er, kazanc kaidesi haricinde kalıyor. Amme hizmetleri ismi altında tasnif etmek mümkün olan bu menfaatler vergi tahsılâtından hissesıne isabet eden miktarla ıktıfa edemiyecek derecede ehemmiyet kesbetmiştir. Hususî teşebbüsler, işçiye, kâfi miktarda ücret, işçiye de iş veremediğine göre, aıle ve işsızlık tahsisatlan âmme, hizmetleri meyanına girmiştir. Hususî teşebbüsler, gitgide büyüyen şehirler halkma, bugünkü şerait dahilinde, kazanc kaidesine uygun olarak münasib meskenler temin edemediğine göre de, hükumet ister istemez, yeni yeni vazifeler deruhde etmiştir. Fakat bunları nasıl yerine getireceğini bilemiyor. Zaman zaman, sanki yeni bir şeymiş gıbı, dirije ekonomiden bahsediliyor. Hakıkatte, ekonomi, nesilden nesle değişen prens)pler namına, insanlar tarafından idare edilir H a k 1 ' bir kar isteyen hususî teşebbusle.. Keza sermayeye muhtac amme hizmetleri arasmda, hükumet, tutacağ, y o Iu aramaktadır. Birbirini imhaya çalışan ve uzlaştırılması icab eden iki temayül arasında tereddüd ediyor. Bu uzlaşmanm otorıte hareketi olmaksızın tahakkuk ettirilmesı pek muhtemel değildir. Her memlekette merkezî kuvvetin arttırılması bu senebden ileri geliyor. IHEM NALINA MIHINA Evvelâ halkın sıhhati ün, Çatalca halkı ve bu kazanm köylülerile hasbıhal eden İstanbul meb'usları, hayret edilecek bir şikâyet karşısında kaldılar. Ben, bu şikâyeti halkın sıhhatile şiddetle alâka dar olduğu için, hemen yazmağa ve senelerce yurddaşlara sıhhat dağıtmak içia çalışmış olan eski Sıhhiye Vekili ve bugünkü Başvekil muhterem Refik Saydamın dikkat nazartna arzetmeğe karar verdim. Büyükçekmece gölüne yakın köylerde oturan köylülerle Çatalca kasabası halkı sivrisinekten ve sitmadan şikâyetçidirler. Sıtmanın kaza dahilinde gittikçe yayıl makta olmasından ve bu belânın, köylünün sıhhatini bozduğundan, çalışma kudretini kırdığından şikâyetçidirler. Sıtma nereden geliyor? diye sor duk. Çekmece gölünden; cevabını al dık. Kasabalı da, köylü de, idareci de, hekim de anlattdar, dinledik. Çekmece gölünde, gölün sularile deniz suyunun karışmasma mânı olan, bi » naenaleyh göiün nihayetindeki bataklıklarda sivrisineklerin üremesine sebebiyet veren bir nevi dalyan var ki gidıp gelirken bunu gördük. Bu dalyan denilen şey, gölün ağzında, iki kıyıyı birbirine bağlıyan ve Mimar Sinanm eseri olan köprünün iç tarafında baştanbaşa uzanıyor. Bu, bir dalyan değil; adeta bir dalgakıran, bir sed veya benddir. Eskiden gölün yalnız bir köşesinde, mahdud bir sahada alelâde bir dalyan halinde iken burayı ele geçiren zat, bunu, yavaş yavaş uzatarak gölün ağzını bir kıyıdan, öteki yakaya kadar kapatmış ve gölde balık tutmak hakkını yainız kendine hasretmiş. Büyükçekmece halkı, bu zatın gölün ağzını fuzulî işgal ettiği iddiasile mah kemeye müracaat etmişler, davayı ve gölde balık tutmak hakkını kazanmışlar; fakat, bu defa da s;ölün kendisine aid ol duğunu anlayan Maliye Vekâleti, gclde balık tutmayı, daha doğrusu gölde tutulan bahkların rescnini müzayedeye koymuş; gölün ağzındaki tesisat, orayı fuzulen işgal eden zengin zatın olduğu için, kaç senedir, tabiatile müzayedede en çok arttıran bu zat oluyormuş. Böylece, köylünün davayı kazanmasma rağ men, vaziyette hiçbir değişiklik olmamış. Göllerin ve nehirlerin ağzını bir sedle kapatarak balık tutmak kanunen menınu oknasına rağmen, Maliye Vekâleti şimdi, varıdat membaı diye bu seddin yıkılmasına kat'iyyen müsaade etmiyormuş. Bu yüzden gölün en sonundaki sularda, sivrisinekler üreyor ve sıtma da gittikçe artıyor. Köylüler. Büyükçekmece ve Çatalca kasabaları halkı, Maliye hazinesinin müzayede saretüe balık resminden kaç lira aldığını bilmemekîe beraber, bu yüzden hazineye giren birkaç yüz liraya mukabil, halka binlerce liralık kinin dağıtıldığını, bu yüzden hazinenin kâr değil zarar ettiğini söylüyorlar. DağıtJan kinine rağmen, hastalığın membaı kuru tulmadığı için sıtma gittikçe yayılmaktadır. İstanbulun burnunun dibindeki bir kazada sıtmanın böyle müstevlî bir şek:l 3İması, cıdden acu>acak bir haldır. Dalyen denilen seddin yarısı yıkıldığı takdirde, deniz suyu gölün suyuna kanşacak, sivrisinekler ve onlarla beraber sıtma belâsı ortadan kalkacak. O vakit, belki daha az balık tutulacak ve bundan alınan re sım biraz azalacak ama, halkm sıhhat ve hayatı korunmuş olacaktır. Köylünün iddiasma göre, göide serbest bahkçıhk yapılınca daha çok kimse balık tutacak ve yüzde 16 balık resmı de çoğalacaktır. Halkın sıhhati mevzuu bahsolunca bir dalyan sahibinın birkaç bin liralık kânle Maliye hazınesintn sadece zahirî olan birkaç yüz liralık kazancı, elbette feda edilmek lâzım geür, Aksi takdirde, Büyükçekmece Çatalca civarının mütemadiyen artırmağa çalıştığımız nüfusu st madan kırılacaklır ki buna Cumhurıyet rejimi asla müsaade etmez. DELHORBE başkalaşmıştır. Dünya ekonomisi parçalara ayrılmış bulunuyor. Londra sitesi, artık dünya ekonomisınin nazımı olarak bir merkez değildir. Mübadele hareketleri istikametlerini bozmuş, dağılmış, inkıtaa uğramıştır. Sanayi memleketleri, ziraatlerini sun'î surette tenzih etmeğe çalışırken, ziraat memleketleri, büyük masraflara girerek, zararlı bir endüstri hareketi yaratıyorlar. Borclular ödemivorlar; parası olanlar ödünc para vermekten imtina ediyorlar. Sanayi mem'"ketlerinin tahakkümü altında tanzim edilen bu medeniyetin neticesi, mevcud gıda m;>ddeler<nin ac mılletlere ula«maması şeklinde tecelli edıyor. Milletler, mevcudivetlerinin tehlikeye gırdıâıni görünc*, silâhlanıyorlar ve sılâh imalâtı artıyor. Fakat, milletlerin emniyetir.i temin etmesi lâzım se'en bu imalât, harb tehlikesini arttınyor. O zaman, vakit vakıt, dünyavı ni7ama sokmağa mahsus ; konferans projesin n ortaya çıktığı görülüvor. Fakat, tecrüV>p]i zimamdarlar, yakın bir mazide. ikh«adî konf^ransların neden dolayı akirn ka'd'eını büd'kleri için, bu maceraya körü körüne atılmak istemiyorlar. Halihazırın siva«î içtihadı, belli başlı iki cereyana ayrılmıştır. Sulh muahedelerıle, Avrupanın idaresini ellerine alanlar dirije ekonomi fikrine en muhalif olanlardır. Halbuki bu sulh muahe^elerinin can diismanı olanlar, yeni bir istikamet teklifinde fazla gavret gö'feriyorlar. Onlar da, ötekıler de, di'nyanın id=»re edüebilir olduSuna ve tarihin, iktısadî, daima sevk ve idare edilmiş olarak gösterdi&ine kanidir1er. Dünvanın. içinden sıvrılmağa çabladığı bu kesmekeş âlemi bir ise yaramıssa, catışan iki idare sistemi tpcrübe etmek imkânını vermiştir. Acaba, bu iki sistemin e^asları kabili telif değil midir? Pekâlâ kabili teliftir. 1935 ten 1938 senesine kadar devam eden beyne'milel ticaret sahasındaki kalkınrr?. hv ^dianın inkâr kabul etmez deli''"' *°=kil eder. Harbiye Nazırı İmparatora izahat verdi Tokio 16 (a.a.) İmparator bugün Harbiye Nazırı İtagaki'yi kabul etmis Çinde İngiliz aleyhtarlığı tir. Itagaki, Domei ajansının bir teb'^iHongKong 16 (a.a.) Chekiai a ne göre, kendi nezaretine aid meselelor jansı bildiriyor: hakkmda İmparatora doğrudan doğruya Tıentsin'den alınan haberlere göre şî izahat vermiştir. Amerikada bir haydudluk vak'ası Mısır kabines! henüz kuı ulamadı İki banka memurunun AIi Mahir Paşa fırkalarla çantasından 70 bin istişarelere devam dolar çalındı ediyor Longbeach «Nevyork devleti» 16 (a. a.) Sılâhlı iki haydud, çantalarında takriben 70,000 dolar bulunan iki banka memurunu küpegündüz soyduktan sonra otomobille firar etmişlerdir. Polis, haydudları civar devletin arazisine geçmeden evvel tevkif edebilmek için elinde bulunan bütün kuvvetleri harekete getırmıştır. Sahil muhafaza tayyarleri araştırmalara iştirak etmektedirler. Kahire 16 (a.a.) Yeni kabineyi teşkile memur Ali Mahir Paşa, buhranı hal için isüsarelerine devam etmektedir. İyi malumat alan mehafil, buhranın bu kadar uzun sürmesini ekseriyeti teşkil eden Sadi ve Liberal partilerine dayanan bir kabine teşkilinin zorluklarma atfeylemektedir. Asıl güçlük kabineye alınacak adamların ve bunlara verilecek nezaret lerin taksimindedir. Ali Mahir Pasa, mühim nezaretleri kendi noktai nazannda Memel civarında bir olanlara ve bilhassa Hariciye Nezaretini şehir yanıyor eski Nazır Yahya Pasaya vermek ar Memel 16 (a.a.) Memel'in 18 ki zusundadır. Halbuki iki ekseriyet partiiometre şarkında bulunan Lituanyaya si bu şerait altında kabineye giremiyecekBu ideale bağlandıktan sonra maaid küçük Gardsen şehri ateşler içindedir. lerine karar vermiştir. kineden korkumuz ve nefretimiz olaSehir tamamile mahvolmak tehlikesindemaz. İste bunun için, Hünkü Cumhudir. riyet, bize, Mişigan Üniversitesinde Sıvas, 15 (Hususî) Sıhhiye Veki tahsilde bulunan makine mühendisi 50 bin imzalı istida Vaşington, 16 (a.a.) Dahiliye Na limiz Hulusi Alataş dün şehrimize gelmiş Umid Kutsayın yeni bir dahilî ihtirakh zınna tevdi edilen 50.000 imzalı bir isti ve hararetle karşılanmıştır. Vekil, Vilâ motör icad ederek Amerikada geniş dada PortoRico ahalisi Ruzvelt'in 1940 yet, Parti, Halkevi, Askerî fırka ve Bele bir alâka uyandırmağa muvaffak olintıhabatında namzedliğini koymasını iste diyeyi ve Nümune hastanesini ziyaret et duğunu haber verince, millî gururumiştir. Şerefine Belediye tarafından bir zi muza büyük b;r sev kattı. Makinenin, mcktedir. yalnız müşterileri değil, tekâmülünün Amerika Cumhur Reisinin yafet verilmiştir. Vekil hastanede gördüğü mükemmeli yaratıcılan arasında da olmak, inkılâb seyahati yetten ve doktorlarımızın çalışmalarından gencliğine yaraşan en şerefli ihtirasHalifaks, (Yeni İskoçya) 16 (a.a.) mütehassıs olmuşlardır. Sivasta gelecek yıl, Iardan biridir. Bu ihtiras hedefine varRuzvelt, saat 11,10 da (mahallî saat) bir çocuk bakımevile bir doğum evinin a mad'kca Türk inkılâbı, alelâde bir na«Tuscalosa» kruvazörile buraya gelmiş ve çılacağını vadetmişler, Kuduz müessesesi zariye kıymetinin çok üstüne çıkamaz. çift olarak atılan 21 pare topla selâmlanni, emrazı zühreviye hastanesini gezrniştir. PEYAMİ SAFA mışür. îspanyadaki Amerikalı Reisiiumhur karaya çıktnak tasavvurunesirler ^ da değildir. Amerika Başkonsolosu Clintcn ile yeni İskoçya hükumeti mümessilleMadrid 16 (a a.) A n c a k kızıl rr.uri gemiye çıkmışlardır. harib suçundan dolayı mevkuf bulur.an Ruzvelt, mektublannı ve gazetelerini al enternasyonal k.taata mensub 20 Amerim?k üzere Halifaks'da durmustur. kalı esir derhal tahliye olunacaktır. Sıhhiye Vekili Sıvasta Fransa Büyük Elçimiz Pariste îsviçrede ihtiyat tedbirleri Bern 16 (a.a.) Beynelmilel vaziyet dolayısile federal meclis, İsviçrenin iaşesi için bazı ihtiyat tedbirleri almıştır. Müessese şefleri işletmelerini abluka veya harb halinde istihsal kabiliyetlerini muhafaza edecek bir hale getireceklerdır. Aile reisleri de evlerinde ihtiyat erzak bulunduracaklardır. 23 erkek ve iki kadından mürekkeb olan Amerikalı sivil mevkuflara geünce bunlardan münhasıran siyasî cürüm isjemis olanlar da tahliye olunacak fakat casusluk veya para kaçakçılığı yapmış olanlar hakkmda tahkikata devam edilecektir. Yeni bir İngiliz tahtelbahri Amerika elçisi Bone ile görüştü Paris, 16 (a.a.) Fransa Hariciye Nazırı Bone, Amerikanın Paris büyükelÇIM Bullit'ı kabul etmiş ve müteakıben Başvekil Daladye'yi ziyaret ederek görüşmüştür. Barselon, 16 (a.a.) General Kipo dö Lano, İspanyol askerî heyetıle birlıkte bugün İtalyaya hareket etmiştir. MumaiParis Türkiyenin Paris büyük elBükreş, 16 (a.a.) Müşahidler, leyhe polis memurlan da refakat etmekçiliğine tayin edilen eski Peşte elçisi BeKral Karol'un Rumanyanın istiklâlini mu tedirler. hiç buraya gelmiş ve Fransa Hariciye hafazaya azmetmiş olduğunu bir kere daYugoslavyada mühim bir Nezareti protokol şeflerinden Dulignier ha teyid için Köstencede söylemiş olduşirket faaliyetini tatil etti tarafından karşılanmıştır. ğu nutka büyük bir ehemmiyet atfetmekBelgrad, 16 (a.a.) Gazetelerin biltedirler. Şap hastalığı kalmadı diıdiğine gbre mühim miktarda kurşun ve Müşahidler, önümüzdeki manevralar için birçok ihtiyat efradmı silâh altına al çinko istihsal etmekte olan «Treptrha Mıİzmir 16 a.a.) Vılâyet dahilinde çift f tnış olan Rumanyanın askerî faaliyetleri nes Ltd.» sirkp i dünden itıbaren faalıye tırnaklı hayvanlarda hüküm süren şap hastalığı tamamen zail olmuştur. tini tatil etmiştir. ne işaret eylemektedirler. Portsmouth «Nevharnpshire» 16 (a. a.) Buranın tezgâhlarında inşa edil mekte olan «Seavvlf» tahtelbahri sade bir merasimle denize indırilmiştir. «Squalus» tipinde olan «Seawolf» un uzunluğu 91 metre, genisliği 8,50 metredir. Gemi, 1,450 tonluktur. İnşaatı nisan 1940 ta bitecektir. Şimdi, irad ettiğımiz suale ilk cevabı verebihriz. iktısadî konferanslar neden akım kalıyor? Çünkü, mılletlerin dahilî vaziyetinde oligarşiler ihtilâf halindedir. HeHaddinden fazla mutlak ve mücerred nüz muvazene noktasmı bulamamışiardır. tezler arasında azar azar husule gelen yaDemokrasiler de, beyhude mücadelelerle kınlaşma, diğer bir delildir. Demokrasileryıpranmaktadırlar. le totaliterleri, alacaklılarla borcluları çaSovyet Rusyada ise iktısadî diktatörlük, tıştıran ihtilâf ta, bir tarafın yüzde yüz hakiçtimaî tekâmülün aheste gidişile müşkül sız, diğer tarafın vüzde yüz haklı olduğumevkie giriyor. Yeni bir memleket, cihaznu. lıberalizm dokfrininin, y?hud otarsi lanabilir. Fakat, mütemmim sanayi ancak doktrininin, rakibini ortadan kaldıracak zamanla inkişaf edebilir. Ambalâj, kırıntı derecede muzaffer olacağım zannetmek ave döküntülerden istifade gibi ikinci derebes. yani tecrüb^erin verdiği derse mugacede sanayi yavaş yavaş teessüs eder. Sovyirdir. Her iki doktrinin de bir kısmı hayet Rusyada olduğu gibi çok iddialı ve kikate uvgundur. Ve hakikat de kendini, yüksek emelli bir endüstriyel cihazlanma herkese kabul ettirmek yolunda yürüyor. işi, mutlaka tecrübeli bir idare heyetine Fakat Amerika efkân, ister îstemez kendi ve makine işlerinde kabiliyet sahibi işçileuhdesine düsen rolü anlamakta gecikiyor. re ihtiyac gösterir. Hulâsa, yırmı senedenberi Cenevrede, Bu iki kutüb arasında, totaliter devlet Brükseldre, Londrada ve daha başka yerler, sınaî terakkiye engel olan mükteseb lerde toplanan konefransların akim kalmamenfaatleri ortadan kaldırdılar. Fakat bu sı, mılletlerin her birinin, oligarşi ihtilâfcezrî ıstıfa beklenen neticeyi vermedi. Oli larından başka, bir iktısadî muvazene ve garşiler arasındaki muvazene, inzibatî ma siyasî otorite meselesini halletmek zarurehiyeti şiddetlenmek istidadı gösteren bir ta tinde bulunmalarından ileri gelmiştir. Sonhâkküm cephesi arkasında, gene zâfını m u ra da, milletler, aralarında, idare edici milhafaza etmektedir. Hulâsa, ekonomi, da letler meselesi divebileceğimiz diğer bir hılr pazarın ihtiyaclannı, haricî piyasalar mese'eyi halletmpk mevkiinde idi'er. Dünicabatına uydurmak icin emeklemekle meş va iktısadiyatı. kendini idare edecek bir gul olahberi, ekonomi dirijeden, çok fazla elden vareste kalamaz. Harbden önceki barısedilmektedir. milletler manzumeM da^ılmıstır. M'l'etler Mıllî sahada takib edilecek muayyen Cpmiveti Cenevrede rökmüştür. Şimdi, ; istikametin tayini meselesi halledilmedik harikulprle mukavinı o^n dünv a ekonom ce, ayrı avrı dillerde konuşan hükumetle ^inın, bir çıkar yol tç«kil ettiği hararetli save«inde gözlerimizin önünrm ve onlar namına hareket eden iktısad nıüşavırlerının, bir anlasma zemini bula de, dırilmeğe mamaları tabiî bir keyfiyettir. Fazla olaFlorian Delhorbe rak, yani istikamet tayini meselesi, memleketler dahüinde olduöu gibi beynelmilel Kont Csaky Romaya gidiyor sahada da mevzuu bahstir. Roma 16 (a a ) İyi haber alan memBüyük Harbe gelinceye kadar, dünya balarda söylendiğine göre. Kont Cskyişlerinin bir idare edilis tarzı vardı. Harbnm bugünlerde Romayı ziyaret etmesi denberi bu kalmadı. İngiltere kumanda müstebad değildir. Kont Csaky bu ziyamevkıını bırakmak ıztırarında kaldı. Bir ret esnasında İtalyanAlmanMacar fÜüle?ik Amerika, bugüne kadar, İngilterenin nasebetlerinin ortava koyduğu mesele yerını a'mak hucusunda kabiliyet göstere lerin heyeti umumiyesi üzerinde Kont medi Mı'letler Cemiyeh aciz içinde cöküp Ciano ile görüşmelerde bulunacaktır. e.tti. Nasvonal'^mler, hududlar dahilindeDığer taraftan, gene iyi haber alan kı oligarşilerin kendi aralarındaki müna membalarda tebarüz ettirildiğme göre, sebetini andmr bir vaziyette. Milletler ge Amiral Horty'nin Berlmi ve sonra da Ro mayı zıyaret edeceği doğru değildir. misi akmfıva kapılm's, gidiyor. Büyük Harbe gelinceye kadar, dünya mübadele sıstemlerı, fılî sahada, İngiliz sistemiydi. İştirak edenlerin çoğu, sistemin İngiliz sistemi olduğunu bilmemekîe berabeı, onun işleyişi fevkalâde mükemmeldi. Simalî Amerikalılar dolann, nakidlerin kraliçe=: olduğunu tahayyül ediyorlardı. Bizzat Ingilizler, Sterlinin altın esasının ayni olduğuna inanmağa başlamışlardı. Hakıkat şu idi ki. İngilterenin nakid siyaseti, millî pazarın dahilî vaziyetinden ziyade, cihan piyasalarını ve beynelmilel iktısadî vaziyeli nazarı itibara alıyordu. Bunun neticesi olarak da, bazı menfaatler feda ediliyor. Bunlara mukabil diğer bazıları müstefıd oluyordu. îspanya askerî heyeti îtalyaya gitti Yeni mahsul f ındık ihracına başlandı Trabzor 16 (a a ) Dün, ilk parti olarak yeni mahsul 60,400 kılo iç fmdığın Aksu vapuruna yükletılmesi münase betile burada büyük tezahürat yapılmış tır. Bu fındıklar Yugoslavya, Fransa ve İngıltereye gönderılmektedir. Rumanya Kralının nutkuna verilen ehemmiyet Atina 16 (a.a.) Atma ajansı bildiriyor: Yunanistan. Rumanya ve Türkive arasmda Bulgarıstana karşı askerî bir ittifak akdedıleceğine dair bir yabancı gazetesinde çıkan haber hakkında, salâhivettar mahfiller. Balkan antantı azası arasmda tedafüî bir askerî ittifak esasen mevcud olduğunu ve bu sebebden yeni bir asken* anlaşmaya ihtiyaç bulunmadığmı kaydevlemektedir. Bir izah Egede yeni mahsul üzüm satışı Cumhuriyet Yakında Büyük bir edebî roman neşrine başlıyacaktır İzmir 16 (a.a ) Dün Salihli, Ahmedli ve Manisada elli çuvala yakın üzüm satılmıştır. Satış fiatı 6,5 ve 10 kuruş arasmdadır. Gazeteler, bu fıatın mahsulün değerine tekabül etmediğmi işaret Büyük Harbdenberi vaziyet büsbütün ediyorlar. L • ~ ^ >