CüMHURtYET 17 Ağustos 1939 TARİHİ ROMAN Buhara Güneşi Yazan: ORHAN RAHMİ { Şehir ve Memleket Haberleri ) Siyasî icmal Dahiliye Vekili Maceraperestler! Hüsrev Gerede Yugoslavya ugosla\yanın resmî ajansı, ahiren iki tekzib neşretmiştir. Bıri Yugoslavyanın fevkalâde askerî tedbirlere müracaat eylediğıne dair haricde şayi olan haberlere, diğeri de İtalyayı ziyaret eden Yugoslav Başvekili Zvetkoviç'in seyahati etrafındaki şayialara aiddir. Yugosla\ya, büyük bir Balkan devleti ve Avrupa politikasının merkezi sıkleti olan fırtma sahasının tam ortasında, askerî ittifak akdeden Almanya ile İtalya arasında sıkışmış bulunduğundan çok ihtiyatkâr davranmak mecburiyetindedir. Bunun için siyasî ve askerî hattı hareketi hakkmda yalan yanlış haber ve şayialar yüzünden şüpheler uyanmasma asla müsaade etmek istemiyor. Yugoslavya, demİTyollarile Balkanîarın belkemiği mevkiindedir. Ayni zamanda orta Avrupanm can damarıdır. Çünkü Almanya, İtalya ve Yugoslavya hududlarının birlejtiği ç;kıntıdaki Bled'den başlayan ve Slovoniya ve Hırvatistan ve Slavaniya'dan geçerek Belgrada varan demiryolu orta Avrupanın garbdan şarka uzanan sevkulceyş cihetinden en mühirn hattı olup Macarıstanın ve Rumanyanın garb cenahlarına hâkimdir. Bu hat Belgraddan sonra Niş ve Vranya üzerin den Morava vadisiri ve Üskübden sonra Vardar vadisini takib ederek denize yakın bir yerde Yunanistan arazisine girerek Seîâniğe müntehi olmaktadır. Bu hat Bulgaristanm garb cenahına hâkim olduğu gibi Yunanistanın şimaline de tepeden inmektedir. Bled'den Ege denizine kadar uzanan bu büyük demiryolu şüphesiz büyük devletlerin göz diktiği en kıymettar bir hattır. Çünkü bu hatla bütün orta Avrupayı ve Balkanları ele almak kabildir. Bir harb vukuunda Almanya ile îlalyanm birbirine yardım eylemesine en müsaid esas nakil vasıtası Viyana Triyeste demiryolunun 150 kilometrelik bir kısmı da Yugoslavya topraklarından ve yukarıda zikredilen Bled'den geçmektedir. İtalya ile Almanya arasında Brenner geç!dinden geçen ikinci bir hat daha varsa da gayet dağhk araziden geçtiğinden teknik ve askerî noktadan emniyetli ve maksada kâfi değildir. Yugoslavyanın bu mühim demiryollan kadar gayet zengin demir, bakır ve harb sanayıı için elzem olan diğer maadıni de bu memlekete büyük komşuları nazarında fevkalâde kıymet verdirmektedir. YugoslaVTanın varlığını muhafaza eylemesi, bütün orta Avrupa ve Baikanların istiklâl ve rnevcudiyetini korumakta gayet kavi bir zâman teşkil etmektedir. Yugoslavya Bulgaristanla ebedî dostIuk muahedesi akdelmiş olduğu gibi Bulgaristan Başvekili Köseivanof Berlinden avdetinde Belgradda Yugoslav Başvekılile yaptığı mülâkatta iki komşu devlet bitaraflın siyasetinde ittifak et mişlerdi. Yugosiâvya şimdilik coğrafî vaziyeti itibarile bitaraf kalmağı tercih etmektedir. Bunun için mevcud taahhüd'.erini ifaya hazır ve ahdinde sadık olmakla beraber gayet ihtiyatkâr siyaset takib ediyor. Yugoslavyanın manevraları ey lulde yapılacakhr. Başvekilin Triyecteye seyahati, İtalyan nazırlarından Ci anettı tarafmdan karsılanmasına rağmen meslek cemiyetlerinin tetkikine münhasır kalmıştır. Karaboğanın kalbi, iyi olması imkânsız derin bir yara almıştı Hatırlamaz olur muyum? Seni, onunla burada serdeğc koymuştum.. Hay Tokyo kabilesinden Aybey uşağı Salakla, Alttndağın dibinden gider gidi kızcağız hay!.. fcen, Kırgiz haydudlarile karşüaşıyorAybey başını çevirip Salağa baktı: iar. Aybey teslim olmak istemıyor, Demek, dedi, burası eski bir aşk fakat Salak, bulundukları müşkül vayuvası.. ziyetı gorerek ellerini kaldınyor, 40 kadar haydud yamaçtan aşağıya atBuna Karaboğa cevab verdi: lıyor, datıa yakınlanna gelmcden Oyle bir yuva ki Aybey, ben şimbirer kemend atarak, bu iki yolcuyu yere seriyorlar Haydudların reisi Ka di burada iri bir yılan gibi kıvnlarak k.ılraboğa iki esirin yamna sokuluyor, ve dım.. birdenbire hayretle görüyor ki, Salak Salak, bir aralık, bu cevabı verdiğine çok sevdiği bir insandır. Derhal onun kemendini çözdürüyor. Salak asıl pişman olmuştu. Çünkü bu insan sure efendisi Aybeyın kemendinin çözül tindeki yarı dev mahluk, o hatıranın a•mesi lâzım olduğunu hatırlatınca, o ğırhğı altında eziliyormuş, küçülmüş ginu da serbest bırakıyor ve her ikisini biydi. Aybey, onlara bakıyordu. Atbrakşam yemeğine misafir ediyor. dan inmişlerdi. Salak, Aybeyin yiizüne baktı. Ay Aybey kendi kendine: bey, bu iriyarı hayduda yavaş yavaş ısı Yanyana, adeta ayaklanıp da yünıyor gibiydi. Karaboğada merd bir a rüyen ıkı kaya parçasına benziyorlar. dam tavrı vardı.. Diye mınldandı. Haydud hiç talimat Siz bilirsıniz! vermeden mağaranın ağzına genış keçeDer gibi boynunu büktü.. ler yaymışlardı. Salak, iştihah, iştihalı, Karaboğa sevinmişti. Salağın sakalını ortada ateşte çevrilen karacalara baktı. okşadı: Bahsi değiştirmek için: Hem de eski günleri tazeleriz Sa Karnım açtı. Karaboğa, dedi, iyi lak! Haydi çocuklar atlara binelim! oldu.. Sanki bir fırtma gibi, hepsinin de. atKaraboğa mağaraya giriyordu: lara binip, dik yokuşu sartnaları bir da Âlâsından kımız var! kikalık iş oldu. Diye seslendi!.. Karaboğa, Aybeye önünde yer ver Yarım saat sonra hepsi de üçer, beşer mişti. Genc süvari, en ileride gidiyordu. bağdaş kurmuşlar, kımızları mideye inKendisi de Salakla beraber arkadan ge diriyor, bir taraftan da yemek yiyorlarliyordu. İki eski arkadaş arasıra birbırine dı. bakıyor, heyecandan konuşarnıyorlardı. Karaboğa: Salak bir aralık: Salak, iç, halis kısrak sütü! Diye mütemadiyen eski arkadaşına ik Karaboğa, dedi, ihtiyarladık ar ram ediyordu. Bir aralık Aybey söze katık! Nerede o günler! Karaboğa, kocaman başını salladı ve rıştı: sonra derin derin içini çekti. Gözlerile Karaboğa!.. Kaç yıldır bu dağ dağlara, yüksek ağacların güneş vuran lardasın?. tepelerine baktı.. Haydud hesabda yanılmamak için: Eski bir hatıra, çok uzak bir mazi göz Dokuz yıl oldu değil mi Salak? lerinde canlanır gibi oldu.. Gene ses çıDedi. Salak ağzındaki iri bir lokmâyı karmadı, sustu. çevirerek homurdandı: Dokuz değil, on yıl. Hem de bir Atlar kişniyordu. Tepeye yaklaştıkca, koyun yılı idi. rüzgâr artıyordu. Aşağıda dar bir mecradan akan dere, kayalara çarpa çarpa Dağa neden çıktın? uğulduyor, çağhyor ve g.ürüUülerji duyuHaydudların başı, tereddüd eder gibi luyordu.. oldu. Bu bahsin açıldığını hiç istemiyorHaydudlar hep ayni şekilde giyinmiş du. Anlaşılıyor ki, bu haydudun da bir lerdi. Baştanaşağı silâhlıydılar. Tepeye kalbi vardı ve bu kalb, iyi olması imkânvarmışlard:.. Aybey, haşarı atını zor zap sız, derin bir yara almıştı ve onu bu kortediyordu. Hayvan, dağlara alışkın, kunc, boydan boya uzanan, kuş uçmaz, yükseklerden hoşlanan bir cevherle dur kervan geçtnez dağların başiua atmıştı.. madan şahlanıyordu. Ve aşağıdan bakıSalak derhal söze karıştı: lınca, Aybeyin silüeti, çok güzel bir lab Onu ben anlatınm Aybey! lo gibi görünüyordu. Delikanlı zaten sorduğuna pişman olSaçları savruluyor, üstünde kaftamn muştu. Fakat iş işten geçmişti. Karaboğa, etekleri uçuyordu. fazla oturamadı: Buradan görülen manzara nekadar Doydum, dedi, ben gidip size kengüzeldü. di elimle aşağıdaki pınardan su getire Karşı dağlar yemyeşildi ve tepelerinde yim.. gür, kesif çamlıklar, birer siyah kalpak Ve onların cevab vertnelerine vakit bıveya kabarmış, sık bir saç demeti gibi gö rakmadan kalkn. İleride bir çam kütü züküyordu. ğüne bağlı duran atını çözdü ve ağaclaDağın öbür kısmındaki sathı mail, rın arasında kayboldu. baştanaşağı yaban çiçeklerle doluydu. Aybeyle Salak başbaşa kalmışlardı. Aybey: Fısıldaşarak konuşuyorlardı. Diğer hay Nekadar güzeî yer! dudlar bundan şüphelenmiyorlardı, çünDiye mırıldandı. Karaboğa, Salak ve kü onlar misafirleriydı ve içerlerinden bidiğer haydudlar da yaklaşmışlardı. Ka ri, reisin dostuydu. raboğa, imrenme dolu bir bakışla Aybe Sorgum fena oldu galiba Salak!. ye bakıyordu. Yavaşça Salağa seslendi: Fena değil ama bir derde dokun Nasıl, görünüşü gibi zorlu mu ba dun yiğitim. ri?. Onun bir macerası var olmalı.. Salak, iri yumruğunu sıktı: Evet vardı.. Göbeğine kadar taş gibi erkek.. Salak hafızasını toplar gibi biraz dü Böyle olmasaydı acırdım doğrusu.. şündü. 5'mdi o da heyecanlanıyordu. Karaboğa Aybeye yaklaştı: Çünkü ayni hatıranın içinde kendisi de Delikanlı! dedi. Bu akşam davet yaşıyordu. Anlatmağa başladı: limsin.. Ben de kendi halimce bu dağ Ben Kırgızım, bilirsin.. Kardeşlelarda adsız bir beyim. Te ileride, orman rimin en küçüğü bendim. Babam ölünce içinde bir yerimiz var.. Gidelim, biraz kabileden aynldım, batıya doğru gittim.. dinlenelim. Gök tanrı, kara yere ne ver Obadan çıktıktan beş ay sonra, Fergana diyse yiyelim, ıçelim.. taraflarına düştürn.. Sen de gözünle görAybeyin hıddeti geçmişti: dün ya, Fergana, zer.gin, güzel, bahçe Oyle olsun Karaboğa. Fakat se lik, yeşillik bir yer.. Oralarda eğlenip kanin sofrana tuNak (esir) gibi değil, mi layım diye düşündüm. Kimseyi bilmi safir gibi otururum. yordum. Bir gün yorgun argın, hatta aç karnına bir ırmak boyundan geçiyordum, Karaboğa güidü: Ben tutsak yapacağım adamı gö yürüdüm, ırı bir söğüd ağacının gölgesın?;inden bilirim Aybey.. Haydudluk yap de uykuva daldım. f iıma bakma.. Benim de gönlümde bir Ansızın kulağıma bir ses geldi: İki kimerdlik vatıyor. şi sert sert konuşuvorlardı, o kadar yorKimbilir ne düsünmüstü de Karabo gundum ki, gözlsrimi açamıyor ve bir rüsanın gülümsemesı dağılmış ve rengı sa ya içinde bulunduğumu sanıyordum. O rarmıstı. Atların başı sağa çevrildi, kü sözleri hiç unutamam. Şöyle konuşuyorcük bir yokusu indiler ve gene bir yokusu lardı: tırmandılar. Karaboğa bir ıslık çaldı, or Delikanlı! Buraya «Fergana» dermanm duman tüten bir verinden iki k;şi ler. Toprağına, yeşılhğıne, hatta suyuna, söründü ve kavboldu. Biraz sonra, hep rüzgârına göz dıkenin gözünü patlatırız. si de ormanın icındevdiler. Buradan »an Ne demek ıstıvorsun? Çalımın pek ki bir fil sürüsü gecmiş, ağacların sarkan yerinde ama, benim atımın kuyruğundadallarını kırmıs, bir yol açmıştı. Yolun , ki sinekler bile böyle şeylere pabuç bı ta ucunda bir genis rrıeydanlık vardı. Bu ı rakmaz. Sen kimsın, evvelâ onu söyle! mevdanlığın ortasında bir ateş yığını el Ben mı, ben bir beyım. Bir Tekirafında iğilmiş, kazıkta karaca çeviren üç nim. Unüm var, sanım var, senin gibi adam, daha ötede de bir mağara gözıikü uğru makulesı, hangi dağdan, hangi yaryordu. dan, hangi divardan koptuğu belirsiz bir Karaboğa: serseri, buraya gelip de benim kız kar Salak, dedi, hatırladm mı burası deşıme göz dikerse ona vereceğim ceza.. (Arkası var) nı? Dünkü kısmın hulâsası leden evvel Vilâyete gelmiş, öğleden sonra Fatih İtfaiye merkezine giderek İstanbul İtfaiyesini teftiş etmiştir. Vekil, İtfaiyenin vesaitini, İtfaiye efradının koğuşlannı, yemekhaneleri gezmiş, uzun müddet İtfaiyede kaldıktan ve malumat aldıktan sonra avdet etmistir. Dahiliye Vekili, müesseseden ayrıl lırken teftiş defterine şunları yazmıştır: «İcabmda fedakârlıklannı görüp işittiğim İtfaiyeyi kendi yerlerinde gördüm, tetkik ettim. Temizlik ve intizam ve icabmda fedakârlık ruhunu aksettiren bu müesseseden memnun ve ümidli ayrıl dım.» Faik Öztrak, dün itfa Sandalla Çanakkaleye Yeni Berlin Büyük Elçimiz dün sabah geldi iyemizi teftiş etti kaçan gencler dün Berlin büyük elçiliğine tayin olunan Dahiliye Vekili Faik Öztrak, dün öğyakalandılar Bundan beş gün ev\ el şehrimizde Muammer ve Mehmed isminde iki genc kaybolmuş. yapılan bütün araştırma lara rağmen bulunamamışlardı. O sırada Kumkapıdan 6445 sayılı sandalın da meydanda olmadığı görülmüş, fakat bu iki hâdisenin yekdiğerine merbut olabi leceği akla gelmemişti. Dün, Çanakkale liman riyasetinden gelen bir telgraf, bu hâdisenin içyüzünü aydınlatmıştır. Bu telgrafta 6445 sayılı sandalla Muammer ve Mehmed isminde iki gencin Çanakkalede yakalandığını ve bunlann İstanbuldan çaldıkları bu sandalla yola çıktıklarmm anlaşıldığı kaydedilmiştir. Bunun üzerine, bu iş etrafındaki tah kikat derinleştirilmiş ve biri Maltepede bir mektebin, diğeri de Fatih oramektebinin talebelerinden olan bu iki gencin beraberce böyle bir maceraya atıldıkları ve dört günlük bir seyahatten sonra Ça nakkaleye vâsıl oîduklan anlaşılmıştır. r Tokyo elçimiz Hüsrev Gerede dün sabahki ekspresle şehrimize gelmiş, istas yonda istikbal edilmiştir. ŞEHİR İŞLER1 ömer Seyfeddinin kabri Türk edibi Ömer Seyfeddinin kemikleri bu pazartesi günü öğleden sonra medfun bulunduğu Üsküdarda Mah mudbaba mezarhğmdan kaldırılacak, araba vapurile İstanbula getirilecek ve asrî mezarlığa defnedilecektir. Cenaze otomobili Kadıköy Halkevi önüne geldiği zaman hitabeler irad edilecektir. Kasabların müracaatı Berberler gibi kasablar da Belediyeye müracaatle hafta tatili kanununa tâbi tutulmalarmı istemişlerdir. Hüsrev Gerede, şu beyanatta bulunmuştur: « Tokyoda memleketimin mü messili olarak üç buçuk sene kaldım. Bu müddet zarfında Japonlardan vazifemi ifa hususunda daima kolaylık gördüm. Başta İmparator olduğu halde bütün Japonlar, Türk milletine karşı büyük bir sempati beslemektedırler. Japonya ile ticarî münasebatımız inkişaf etmektedir. Japonyadan çok mik tarda pamuklu eşya ve çay alacağız. Japonlar da memleketimizden pamuk ve diğer mahsulât alışlarmı artıracaklardır. Yeni bir harb çıkacağına ihtimal vermiyorum. Maamafih bunu kat'î olarak kestirmek imkânsızdır. Berlin büyük elçiliğine tayinimi Millî Şefimizin hakkımda büyük bir teveccühü eseri addediyorum. Bundan fevka lâde memnunum. Gencler ilk vapurla ve sandalla bir Büyüklerimizin emirlerini aldıktan likte şehrimize getirileceklerdir. sonra yeni vazifeme başlamak üzere ADLİYEDE Berline gideceğim.» Büyükada suya kavuşurken... Büyükadaya terkos suyu verilmesi dolayısile bu cumaırtesi günü yapılacak merasim için proğram hazırlanmıştır. Merasime saat onda çeşme önündeki iskele meydanmda başlanacaktır. Meb uslar, şehir meclisi azalan ve diğer alâkadarlar davet edilmişlerdir. Zabıt kâtibi ahnacak İstanbul adliyesinde açık bulunan bin kuruş maaşlı zabıt kâtibliklerine, askerliklerini ifa ve ikmal etmiş ve seri daktilo bilir. en az orta mekteb mezunlan ara sında bilmüsabaka münasibleri alınacağından, isteklilerin; Memurin kanununda yazılı belgeleri hâmilen 22 ağustos 939 salı günü saat 14 dü ellide yapılacak imtihandan bir gün evveline kadar bir dilekçe ile adliye encümeni reisliğine müracaatları. MÜTEFERRÎK Ali Çetinkayanm tetkikleri Bakaya vergilerin kolaylıkla tahsili için... Belediyenin hazırladığı yeni barem cetveline nazaran, Belediye muhasebesi müsabaka imtihanı ile 20 lira maz£İı elli memur, on lira maaşlı on kâtib a lmması lâzım gelmektedir. Şehir meclisine verilen esbabı mucibe mazbatasında 12,5 milyon lira bakaya vergi tahsilâtı olduğu bilhassa bu paranın tahsili için memur adedinin ço ğaltılmasma lüzum bulunduğu beyan e'dilm!ştir. Niifus kâğidinî tahrif etmiş Kefalo adında Türk tebaasmdan bir Rum, kendi nüfus kâğıdını tahrif ettiği iddiasile, dün adliyeye yollanmıştır. Tahkikat yapılmaktadır. Gözü mü kızmış? Tahtakalede ahçı Fatma, dün akşam dükkâmnı kapatacağı sırada seyyar manifaturacı Mustafa gelerek tecavüze Ticaret Vekili geliyor çıkar Asrî mezarlığa nakledilecek kalkışmış, bu arada sustalı çakıMustafa Ticaret Vekili Cezmi Erçin. bugün mıştır. Fatma imdad istemiş, hakkında tahkikat baslamış ve kendisi Ankaradan şehrimize gelecektir. Ticaret kabirler Mezar taşlannm üzerindeki isimler dün dördüncü cezada sorguya çekilmiş, Vekili, cumartesi gününe kadar şehri birer heyet marifetile tespit edilmekte tevkif edilmiştir. mizde kalarak tetkiklerde bulunacak idi. Bu işle meşgul olan komisyonlardan tır. Vekil. Vekâlete bağlı daireleri ge Emanete hiyanet bir kısmı faaliyetlerini ikmal etmişlerzecek, tahmin edildiğine göre ithalât ve Ohanes adlı biri, Yalovaya gitmiş, dir. Yalnız Fatih mmtakasmda çalışan ihracat tacirlerile görüşmeler yapacakkomisyon işinin çokluğu dolayısile bunu oradan tavuk ve yumurta almış, buraya tır. tamamlayamamıştır. Bu komisyonlar getirmiş, İhsan adlı birine vermiş, «Al, Cezmi Erçinin şehrimizde bilhassa maruf kimselerin mezar taşlanm tespit bunlan eve götür» demis. İhsan da buntakas meselelerile de meşgul olacağı anettikten sonra bunlann kabirleri asrî ları Ohanesin evine götürecek yerde laşılmaktadır. mezarlığa nakledilecek, veyahud hususî Küçükpazara götürmüş, orada altı liraCezmi Erçine bu seyahatinde iç tica ya satmı ; . Şikâyet üzerine İhsan dün adsurette muhafaza altına alınacaktır. ret dairesi reis vekili Cemal Ziya refaliyeye gönderilmiş, Sultanahmed birinci Şikâyet kalemi sulh ceza mahkemesinde sorgusu yapı kat etmektedir. Birçok Avrupa Belediyelerinde olduVekil, cumartesi günü Ege vapurile larak hakkında tavkif müzekkeresi keğu gibi, İstanbul Belediyesinde de bir sergiyi açmak üzere İzmire hareket esilmişir. şikâyet kalemi tesis edilecektir. Şikâyedecektir. ti olanlar bu büroya müracaat edecek Hava taarruzunda adliyece 1 VÎLÂYETTE lerdır. ahnacak tedbir Münakale Vekili Ali Çetinkaya, dün sat 15,30 da Liman umum müdürlüğüne gelmiş ve akşam 18 e kadar meşgul olmuştur. Ali Çetinkaya. Limanlar umum müdürlüğünden evvel Deniz Bank tesfiye heyeti reisi Vesıf ile görüşerek kendisinde Deniz Bankm işleri üzerinde uzun boylu malumat almıştır. Vekil, bundan sonra Limanlar umum müdürile limanlarımızm vaziyeti, yapılacak inşaat ve ıslahat, fenerler, tahlisiye işleri, ambar ve antrepolar ve işçi vaziyeti üzerinde iki saat kadar süren tetkikat yapmıştır. Ali Çetinkaya, Posta Telgraf müdürü Mazhan da kabul ederek kendisinden bilhasa radyo abone ücretleri vesair hususlar üzerinde izshat almıştır. DENİZ tSLERl Liman tarife komisyonunun yeni kararları Liman tarife komisyonunun deniz nakliye vasıtaları bilet ücretlerinde yaptığı tetkıkler neticesinde tanzim ettiği rapor Ankaraya gönderilmiştir. Yapılan toplantılar neticesinde Halic idaresi kâr veziyeti henüz kat'iyetle tebarüz etmediğinden bilet ücretlerinde bırdeğişiklik yapılmamıştır. Komisyon, Şirketi Hayriyenin halka karşı muhtelif şekıl ve mahiyette göstermiş olduğu kolaylıklan raporuna takdirle kaydetmiştir. Sandal ve kayık tarifelerinde de esaslı bir değişiklik olmamıştır. Memurların ricası Dün adliyece verilen malumata göre hava hücumundan korunma tecrübesi Vali ve Belediye reisi Lutfi Kırdar, başladığı sırada mahkemeler muhake • Belediye memurlarım teşvik etmiş olmeyle meşgul bulundukları takdirde mak için barem cetvelinde memurların celseye ara vermiyecekler, muhakeme derecelerini geri almıyarak umubiyetle ye devam edeceklerdir. Bununla braber maaş derecelerini ilerletmişti .Ayni viüstü kapalı binalarda ahnacak bazı ted lâyet dahilinde vazife yapan vilâyet mebirlerin adliye teşkilâtınca da tatbikı murlan, bu lutfun kendileri için de de yolunda harekete geçileceği söylenil riğ edilmemesi ricasında bulunmuşlarmektedir. dır. Muharrem Feyzi TOGAY ı Yeni biranın istihlâki birdenbire arttı j GÜMRÜKLERDE îtalyanlar, mallarını niçin geri çektiler? İtalyanlann İstanbul gümrüklerinde bulunan bir kısım mallannı çektiklerini yazmıştık. Alâkadar makamlar bu mesele üzerinde ehemmiyetle durarak gümrükten ve alâkalı tüccarlardan tahkikat yapmışlardır. Bu tahkikat neticesinde İtalyanlarla beraber Almanlarm da bir kısım mallarını gümrükten geri çektikleri anlaşılmıştır. Bu arada 1700 küsur parçadan ibaret olan çekilen bu mallarm hepsinin pamuk ipliği olduğu öğrenılmistir. İtalyan ve Alman makamları buna sebeb olarak evvelce Türkiyedeki pa muk ipliği darhğı zamanında getirtilen bu malların şimdi iç piyasada yerli pamuk ipliği çok olmasından dolayı Türkiyeye gireceği zamanm malum olma masını göstermektedirler. Denize düşen adam Devlet Denizyollarınm Basra vapuru, Ahırkapı önlerinde Modaya giderken bir şahsm vapurun baş tarafmdan de ııize düştüğü görülmüş vapur istoper ettirilerek bu sahıs kurtanlmıştır. ECNEBİ MEHAFİLDE Yeni İngiliz ataşemiliteri Ingilterenin Türkiye ataşemiliterliğine kolonel A. C. Arnold tayin olunmuştur. Yeni ataşemiliter dün sabahki ekspresle şehrimize gelmiş ve istasyonda kolonel Ross tarafmdan istikbal olun muştur. Bir mavna battı Evvelki akşam saat 18,30 da Şaban kaptanm idaresindeki Andon romorkörü arkasma bağlı iki çöp mavnasile gideırken suyun cereyanına kapılmış ve İbrahimin mavnasmı bir şamandıraya çarptırarak parçalanmasma sebeb ol muştur. Nüfusça zayiat olmamıştır. Mısır askerî heyeti Dünden itibaren satışa çıkarılan ucuz bira kasaları Mısırdan şehrimize gelecek olan askeHükumetin fcıra fıatlarında yapılmasını kabul ettiği yüzde 48 tenzilâtın rî heyet cumartesi günü burada bulu tatbikına dün sabahtan itibaren bütün yurdda başlanmıştır. Hiçbir yerde bir nacaktır. darlığa meydan vermemek için, alıı^an tertibat sayesinde dün her tarafa Şehrimizden geçen turistler ucuz bira tevzi edilmiştir. İnhisar bayileri konulan fiat mucibince 50 santilitrelik biranın şişesini 16 Dün şehrimizden iki turist otomobili ve 62 santilitreük biranın şişesini de 20 kuruşa satma^a baslamışlardır. Yalnız geçmiştir. Bunlardan birinde Ver kareğlence yerlerinde Belediye kuvvetli bir hareket yapamadığı için hükumetin deşler bulunmaktadır. Londradan hare yaptığı bu fedakârlık mukabilinde bira içenler pek az tenzilât vapıldığma ket eden bu seyyahlar Mudanya yolile şahid olmuşlardır. Halebe gitmektedirler. Umumiyetle eglence yerlerinde şişe ile satılan biraların 60 kuruşla 90 Diğer otomboilie de Amerikan eks kuruş arasında tehalüf eden fiatmdan 14 kuruşluk bir tenzilât vapılmakla pres direktörlerinden Leyz seyahat et beraber düble veya bardakla satılan biralarda kazino sahibleri gene bir takım mektedir. Bu da Londradan kalkarak karışık hesablarla halkı aldatmak voluna gitm'slerdir. şehrimizden geçmek suretile Bombaya Maamafih daha ilk günden bu ucuzluğun büyük tesirleri görülmüş ve gitmektedir. bira istihlâki bemen artmıstır. C u m h u r iyet Abone şeraiti} Tü£™ Senelik Altı aylık Üc aylık Bir aylık Niishası 5 kurustur 1400 Kr. 750 > 400 > 150 • *\™ 2700 Kr, 1450 » 800 > Yoktur