8 Ağustos 1939 CUMHURÎYET SON HABERLER Hâdiseler arasında Ayaküstü cevab Genc ihtiyarlar ihtiyar gencler Yazan: Fazü Ahmed AYKAÇ nusa bir rniktar çurçurla hamsi bırakmışsınız; ha Siberyaya beş on ölçek darı serpmişsiniz. Bunlar o genişlikleri ne dereceye kadar doldurur?. Affedersiniz; ben hiç bir kere «Aman bu (feza) denilen şey ne dolu, ne zengin» diye düşünemiyorum. «Bilâkis aman ne kadar ıssız, nekadar boş diye dövünüyorum!» Malum ya; tarihte ve zamanımızda avam: aldatmak için ikide birde tekrar edilen bir masal vardır; filân kuyruklu yıld:z geüp küreye çarpacakmış hikâyesi! Size birşey söyliyeyim mi? Göklerin tenhalığı içinde birbirine rasgelmek değil, bırbirini görebilmek bile fevkalâde bir nim<:t olduğuna kaniim. Sonra düşünün; gördüğümüz. bıldiğımız ve yahud öyle sandığımız şey nedır? Dürbünlerimiz namütenahî içinde yol aldıkça her keşif bizi daha büyük hayretlere düşürüyor. Anlıyoruz ki bütün o yıldızlar dediğimiz şeyler, ya cehennemlerden yüz bin kat azgın ateş ve belâ kaynaklarıdırlar, yahud buzlardan daha buz müthiş dondurma kutulan! Bız de ıkıde birde sorarız: Acaba oralarda insan var mıdır? diye! Zavallı hemcinslerimizin bu kürede çektikleri kâfi değil mi? Yerde semenzerler gibi alevler içinde mi yaşasınlar? Yahud ummanların dıbındeki balıklara mı benzesmler? Bizim uzvî şartlarımıza en uygun yer olan küre üzerinde bile rahatımız yok; felâketten göz acamıyoruz? Ya oralarda ne yapacağız? Bırakmız efendim şu hulyaları! Oturunuz oturduğunaz yerde! İhtiyar söyledikçe heyecanlanıyordu. Küçük bir lâtifede bulundum: Desenize, cennet, olsa olsa, bu cehenemden beter bulduğumuz dünya demek olacak. Şu halde burayı biraz adam ederek barınmanın çaresine niye bakmıyoruz? Galiba M. Mussolini ile Hitler den vakit yok! İhtiyar güldü ve sözüne devam etit: Ben teselli dediğimiz şeyi iki yerden alırım: Birisi çalışmaktan, ikincisi bilmedıklerımızın nekadar çok olduğunu bılmekten! Kendi kendime diyorum ki sema dün zannettiğimiz gibi değilmiş, fakat sanmamalı kı bugün tevehhüm ettığimizin de ayni olsun. Hayır! Şu sebeble ilimde ruhuma ümid verici bir (baka) unsuru bulamamakla beraber zıhnimi kat'î yese düşürecek bir hakikat de mevcud olduğuna inanmıyorum! Ayağa kalktı. Vedalaşırken «Gerçi ıhtıyarım, dedı; fakat çalışabıldığım müddetçe kendimi genc sayacağım!» Otelime dönerken (Champs Elysees) kahvelerinden birinin önünde oturmuş bir kaç tanıdık gördüm. Bunlar henüz genc yurddaşlardı. Aralanna girdiğim zaman bütün gün pek sıkıldıklarından ve gece ne yapacaklarını bilmediklerinden bahsetti ler! «Bari çalışınız!» dedim. Hepsi gülmeğe başladı. Ellerini sıkıp yanlarından ayrıldığım sırada kendi kendime şunu diyordum: İşte genc bir ihtiyarla şimdiden ihtiyarlamış gencler! Farkları ne? Bir tane! Birisinde ideal ateşi var. Ötekilerinde hayır! Japonya, Alman Italyan ittifakma girecek mi? Japon kabinesi dün uzun süren bir toplantıda bu meseleyi tetkik etti, karar mektum tutuluyor Tokio 7 (a.a.) Bu sabah, yabancı gazete mümessillerinin iştirak ettiği matbuat toplantısında hiikumet namına söz söylemeğe salâhiyettar zat, demokrat memleketler gazeteleri mümessillerinın Japonyanm «çelik pakb> a iştiraki hak kındaki şayialan bahis mevzuu ederek sordukları bütün sualleri cevabsız b'.rakmakta ısrar etmiştir. Yalnız Oşima Şınatori görüşmeti hakkında şöyle bir cevab vermiştir: « Bu konfcrans hakkında hiçbir resmî malumat almadım. Fakat eğer Japonyamn Berlin ve Roma biiyük elçilerinin bu görüştneleri hakkında malumat alnriış olsam dahi bunu ifşa etmem imkânsız bulunurdu.» Japon kabinesi bugünkü toplantısında Japonyanın Itaiyan Alman askerî paktına iltihakı meselesinı tetkik etmiştir. Verilen karar mektum tutulmaktadır. rekete başlamışlardır. Bunun üzerine, askerî şefler, 2 ağustos tarihinde toplanarak askerî ittifak projesinin derhal beş nazırlar konferansına verilmesi için Başvekil Hiranuma nezdinde sıkı teşebbüste bulunmuşlardır. Bu esnada Japonvanın Roma ve Berlin büvük elçileri de îtal yada toplanarak Avrupa aksülâmeîlerini görüşmüşlerdir. Şimdi mühim olan yegâne mesele, Hiranuma'nın partiler üzerindeki mutedil hakem vazifesini idamede devam edip edemiyeceğidir. Malum oldugu üzere, laponya t.ıra fından haziran bidayetinde ileri sürülen ve Berlin ve Roma tarafından reddedilen son Japon teklifleri şunlardı: 1 Japonya, Sovyetler Birliğine karşı otomatik suretet harekete geçecek, kayıdsız ve şartsız bir askerî ittifak teklif etmiştir. 2 Roma Berlin Tokyo müsellesinin diğer düşmanlarına karşı, Japonya prensip itibarile yardımı vadetmekle beraber, bu yardımın ne suretle yapılacağını her vak'ada ayrı olarak tespit eylemeği istemektedir. 3 Japonya, Amerika ve îngiltere efkân umumiyesini heyecana düşürmemek için anlaşmanın gizli tutulmasını taleb eylemiştir. Enternasyonal vaziyetin bugünkü inkişafı, bugün, Almanyayı Japonyanın bu tekliflerini kabule mecbur edecek gibidir. Tiyençinin ablukası Roma ve Berline, Japonyanın İngiltereye ve demokrasilere karşı oynıycağı rolün ehemmiyetini ispat etmiş bulunmaktadır. İngiliz Sovyet görüşmelerine devam olunması da Berline Japonyanın faal muzaheretini almak mecburiyetini kabul ıstırannda bulundurmuş tur, zira bugün Almanya için Sovyetler Birliğinin bitaraflığma güvenilmek ihti malleri ortadan kalkmıştır. Harbiye Naztrıle Başvekil arasında mühim bir mülâkat Tokio 7 (a.a.) Harbiye Nazırı General İtagaki. dün akşam Başvekil Baron Hiranuma'nın nezdine gitmiş ve kendisile saat 22 den saat 24 e kadar görüşmüştür. İyi haber alan Japon mahfillerine göre, General İtagaki, Başvekile, Avrupa vaziyeti karşısında ordunun noktai nazarını bildirmiş ve bu bahiste çok mühim tavsiyelerde bulunmuştur. Diğer bir rivayete göre ise, General İtagaki, Başvekile, ordunun son askerî konferanslar netıcesinde tavazzuh eden kararlarını bildirmiş, Başvekilden bunları nazan dikkate almasmı ve Avrupa siyaseti hakkında bir karar almak üzere beş nazır konferansını yenıden toplantıya çağırmasını rica eylemiştir. İyi haber alan mahfillerde hatırlatıl dığına göre, Hiranuma, geçen hafta, beşler konferansını yeniden toplantıya ça ğırmağa ve bütün mühim meseleleri dogSiyam pakta giriyor mu? rudan doğruya kabine heyeti umumiyesiLondra, 7 (a.a.) Siyamm Antikone arzeylemeğe karar veımişti. mintern paktına iltihak niyetinde bulunGenc Miralaylar partisinin duğuna dair buraya haberler gelmektedir. talebleri Şanghay 7 (a.a.) Tokio'dan emin bir membadan alman malumata göre, «genc miralaylar» partisi, Hiranuma mutedil kabinesinin tahdid şeraitine rağmen, Japon ordusunun Almanya İtalva Japonya askerî paktını en geniş bir ziHniyetin tatbik edeceğine dair Berline şeref sözü vermeği teklif etmiştir. İttifak taraftarları, Tokio'daki mutedil unsur larla Ingiltere arasında mümkün bir uz laşmanın önüne geçmek için, çok seri ha tngitere aleyhine nümayişler Tokio 7 (a.a.) Domei ajansı tebliS ediyor: İngiltere aleyhindeki nümayişler genişlemektedir. Kobede yüz bin kişi bir alay teşkil ederek sokaklarda dolasmış lar ve İngilterenin samimiyetsizliğini ispat eden hattı hareketini takbih eyliyen bir karar sureti kabul eyîemiştir. Nagoyafa'da diğer bir nümayiş daha olmuştur. îngilterede bir Italyan ordusunun tayyare parçalandı manevrası bitti Kaza neticesinde ölenler henüz belli değil Londra 7 (a.a.) îki motöriü bir bombardıman tayyaresi bugün öğleden sonra Osussex de Beachyhead'da ı;ahıl deki kayahklara düşerek parçalanmıştır. Tayyare kayalıklardan birkaç metre geride toprağa konmuşsa da ruzmı alamamış ve kayalîklara yuvarlanmışlır. O esnada orada gezinen bir kadına da çarparak kadmı parçalamıştır. Tayyarenin düştüğü yerde ancak sular çekildikten sonra araştırtnalar yapıiabileceğinden tayyarede kaç kişinin ölcîüğü belli değildir. Ordu, nazarî olarak harbi kazandı Roma 7 (a.a.) Büyük manevralar bugün bitmiştir. Dündenberi düşmanla temas halinde bulunan ordunun motöriü fukaları bu sabah kat'î harekete geçmisler ve tayyarelerin de muzaheretile birkaç saat içinde kat'î neticeyi almışlardır. Alp dağlanndan inen ve vadileri takib ederek Toerino'nun on kilometre yakınlarına kadar inen düşman kuvvetleri Chisone'nun şimalinde Cesana Beulzioda, Chisone üzerinde kâin Fenetrelle be Ambropio ve Oradiera'da, Doire ve Raipaire'de ve şimalinde Cenis dağı istikametinde şiddetli muharebelerden sonra Ceseta ve Bardonneche vadi başlarını da muhafaza etmeye muvaffak olmaksızın Alp geçidindeki hareket noktalarına ricate mecbur olmuştur. Lehistanda müthiş bir fırtına Varşova 7 (a.a.) Vilno vilâyctinde Braslav mıntakasında şiddetli bir fırtına büyük tahribata sebeb olmuştur. Takriben 12 bin hektarlık ekilmiş arazi Bu esnada General Bastico, ordunun dolu ile karışık geler bir siklonla mah zaferine hiç şüphe kalmadığından harevolmuştur. 688 bina, ahır ve samanhk kâtı durdurmuştur. Kral yanında Veliahd, Mussolini, yıkılmış ve iki kişi ölmüştür. Mareşal de Bone. Balbo ve Graziana ile Keza Krakovi mülhakatında da frrhGeneral Pariani olduğu halde Torino'da naların tahribat yaptığı bildiriliyor. îki manevraların son safhasında hazır bu kişi yıldırımdan ölmüştür. lunmuştur. Raclavice köyünde yıldırım düşen bir Kıtaata Torino civarında toplanmak evde yangın çıkmış ve on beş yaşnda bır emri verilmiştir. Kral orduyu 9 ağustosta kızla kundakta bir çocuk yanarak ölmüşteftiş edecektir. tür. ariste «L'Âge Nouveau = Yeni Çağ» adında bir mecmua çıkıyor. Son 17 nci sayısında bir anket var. Dünyanın hiç bir yerinde, bugünkü devlet adamlarmdan hiçbirinin, milletleri, insanlığın yüksek mukadderlerine sevketPariste (Luxembourg) bahçesinin bir mek için hiçbir temel fikre sahib olkenarında oturmuş düşünüyorum. Yanımmadığını iddia eden bu mecmua, soda ezgin çehrteli bir ihtiyar var. Ustünün, ruyor: başmın diü şunu diyor: Çok yoksulum; / Sizce, milletler yeni bir mu hem pek uzun zamandanberi. vazeneye nasıl kavuşturulur ? Hayatın çizmesi altında ezilenlerin si2 Insanın kaderi nasıl ıslâh e masını hepimiz biliriz. O yüzlerde her dilmeli ve insanlığın şartı nasıl türlü zahmetin hiyeroglifleri çizılidir. Bu yükseltilmeli? (Kollektivizm mi, adamda da öyle. Yalnız hiyeroglifler o ferdiyetçilik mi, kültür mü, mede kadar okunaklı ki manalarını sezmek için Şampolyon (Chempolıon) olmağa lüzum niyet mi?) nasıl ve niçin? 3 Bu sorgularımızı ölçüsüz ve yok. Fakat işte umulmadık bir hâdise: İhtiya mevsimsiz buluyorsanız tenkid yar cebinden bir kitab çıkardı ve gördüm etmekten çekinmeyiniz. ki bu kitab son senenin (Astronomie) yılBence iiçüncü madde lüzumsuz. lığıdır. Tuhaf şey, bu eseri (Hey'et) biİkinci sorgu birincisini tekrarlamıyor lenler, riyaziyeden iyi anlıyanlar okur. sa bile tamamlıyor. Anket şu tek Ekmeğini bile kolay bulamaz gibi görümaddeye sığdırılabilir: «Milletleri ye nen bir adam, o derece çetin işlerle acaba ni bir muvazeneye kavuşturacak en niçin uğraşıyor? Yoksa, zavallı kendisiyüksek beşerî ideal hangisidir?» ne vefa göstermiyen kürenin dışında mı Bu dava hangi şekilde konursa teselli aramaktadır? konsun, bir anketin dasdaracık çerçeİhtiyar, cebinden bir de defterle kurvesinden dışarı fırlar ve Budda'dan şunkalemi bularak bazı hesablar yapmağa zamanımıza kadar gelmiş peygamber. başladı. lerin, filozofların, hukukçuların, ahIçimde birşey, benı şu adamla konuş lâkçıların milyonlarca telkinle ve ki dive dürtüyor. Bir taraftan da sıkılıyotabla cevabını vermeğe atıldıklan en rum. Nihayet kararımı verdim; ve kendibüyük meselenin okyanusuna dalar. sile tanıştım. Fakat bir mecmua ve bir gazete oYaşlı adam, bana tekellüfsüz bir tatlıkuyucusunun işi aceledir. Tren Ba lık gösterdi. Aslı Polonyalı imiş. Çok kırköyünden Sirkeciye gelinciye ka zaman eski Rusyada kozmografya öğretdar, o, elinde tuttuğu mecmuada veya menliği etmiş. Ve ihtilâlden sonra Parise gazetede, Budda'dan Enstein'a kadar gelip kalmış. binlerce sene içinde milyonlarca kiKendisine sordum: tabın vermeğe çalıştığı cevablann en Daima göklerle uğraşmak, toprak mükemmel ve hepsinden daha üstün üstünde raslayıp iğrendiğimiz birçok adisentezini öğrenmek ister. Fransız likleri belki size unutturur. Herhalde gıpmecmuası bunu bildiği için en büyük ta edilecek talih! davayı iki maddeye sığdırmış; ben de Bılâkis; iş tamamile tersine! Gerçi bunu bildiğim için, tren Sirkeciye ge gencliğimde vaziyet biraz öyle idi. Re lip de okuyucu gazeteyi katlayıp ce simle musikiye çok merakım vardı. Meşbine sokmadan evvel cevabımı yetiş hur Rus şairi (Puşkin) de pek hoşuma tirmek istiyorum. (Farzediniz ki tren giderdi. Lâkin romantik hayat, bana sayışimdi düdüğünü çaldı ve Bakırköyün sız acı ve felâket göstermiştir. O zaman, den kalktı.) zaten ötedenberi sevdiğim hey'et ilmine Milletler arasındaki muvazene ferd kendimi büsbütün verdim. Fakat... ler arasındaki muvazeneyi andırır. Niçin fakat diye sordum. Ben de astroFerdler arasında muvazeneyi te nominin hakikî vurgunlarından biriydim. min eden iki kuvvet var. Biri maddî: Yazık ki şimdiki işlerim onunla istediğim kadar meşgul olmama fırsat bırakmıyor. Polis; öteki manevî: Ahlâk. Ferdleri polissiz rahat duran bir Yoksa dünyadan bunaldıkça ilmın öğretmillet misali yok. Bugünedek ahlâkın tiği sernaya atılmaktan iyi teselli olur mu?. ihtiyar hüzünle gülümsedi ve cevab bekçisi polisin kasaturasıdır. Bu kasatura olmasa da artık ben adam öldür verdi: Nikbinliğinizi tebrik ederim. An mem; fakat atalarımdan aldığım anane ve terbiye yolile beni bu hale ge cak ben sanıyorum ki asıl korkunc şey, tiren o kasaturadır. Sonra herkes de bahsettiğiniz ilmin bize tanıtmakta oldusizin ve benim kadar medenî değildir: ğu göktür. Yoksa atalarımızm, cedlerimiO kasaturanın yıldırıcı gölgesi altında zin muhayyilesinde doğup büyüyen sema, bile adam öldürenlere hâlâ tesadüf gerçekten bir cennetti ve insanlık için ideal bir teselli kucağı! ediliyor. Çünkü astronomi bugünkü haline gelMilletler arasında böyle bir kasatura yok. Yalnız bir milletlerarası huku meden evvel bir gün göke çıkacağımıza kunun adı var. Bütün tarih boyunca inanabılirdik ve bütün ümidimiz oradaydı. Halbuki şimdi hiç bir saniye gökten inebu hukuk ayak altına alınmıştır. Arada bir milletlerarası muvazene mediğimizi, hatta istesek de onun dışına yi kuran büyük bir duygu var: Kor çıkmak ihtimalimiz olmadığını biliyoruz. ku! Milletlerin birbirinden korkusu! Sonra gene biliyoruz ki gök dediğimiz Bunu da ordular ve silâhlar temin edi boşluk, hayalimiztn bile kavrıyamıyacağı yor. Fakat, ferdler arasında muvaze kadar ucsuz bucalcsız bir hiçlik çölünden neyi temin eden polis, bitaraftır, ah ibaretti. Bir hiçlik çölü! Mademki hey'etlâkın ve hukukun emrindedir; ordu le meşgul oldunuz; o halde elbette bilirbitaraf değildir, mensub olduğu mil siniz, milyonlar ve milyonlar diye bahsettığimiz âlemler fezanm içinde birer nokIete aid menfaatlerin emrindedir. ta kadar ver tutmazlar. Ha Büvük OkvaMilletler arasında bitaraf bir polis kuvveti peyda oluncıya kadar bu, Singapura bir tayyare filosu böyle gider. Davayı halletmek için gönderildi millet farklarını ortadan kaldırmak Londra 7 (Hususî) Uzakşarkta istiyen beynelmileliyetçi, beşeriyetçi ideolojilerin hepsi ham hayaldir. Bun İngiliz hava kuvvetlerini takviye etmek ülara kapılıp elimizdekini, avcumuzda zere bugün Hindistandan Singapura bir tayyare filosu gönderilmiştir. kini de açıkgöze kaptıramayız. Kudüste yeni hâdiseler Bir tek ümidimiz var, ki idealimiz de odur: Milletler kemale geldikten Kudüs, 7 (a.a.) Son 48 saat zarsonra beşerî ahengi tesis edebilirler. fında birkaç hâdise olmuş ve bu hâdiseHerşey bu «millî» olgunluğa bağlı lerde üç kişi ölmüş, ikisi İngiliz olmak Ferd kendisini rızasile milleti için fe üzere 10 kişi yaralanmıştır. Birçok tevda etmeğe hazır olmadıkça, mîlletter kifat yapılmıştır. Hâdiselerin en mühiminsanlık için feragat beklemek, dava leri, biri Telâviv'de, biri Hayfada iki yı tersinden koyan bir malihulya olur bomba patlayışıdır. Ya ferdler arasında da polise lüzurr Strang Moskovadan ayrıldı kalmaz, ya milletler arasına da polis Londra 7 (Hususî) Moskova mükonur. İkincisinin imkânsızlığını tari1 akerelerine iştirak etmekte olan İngiltere çösteriyor; ümidimiz birinciye kald Hariciye Nezareti erkânından M. Strang Mademki siz ve ben adam öldürme Londraya dönmek üzere bugün Moskoistemiyoruz, bizim sribilerin coğalm? vadan tavyare ile ayrılmış ve bu akşam sı neden imkânsız olsun? Yolumuz o Sf^kholmV muva=fllat etmiştir. voldur ve ümidimiz hergün biraz daboy atıyor. ve [HEM NALINA MIH1NA Köylüyü giydirmek irkaç gün evvel gazetelerde bır ilân çıktı. «Köylülerimizin ve köy idare heyetlerinin nazarı dikkatine» başlığını taşıyan bu ilân, Sümerbank Yerli Mallar Pazarlarında, köylü giyim eşyasının çok ucuz fiatlarla satıldığını bıldiriyordu. Bu fıatları bırer birer, burada tekrarlıyacak değilim. 11 inci Yerli Mallar sergisinde kısmen teşhir edilen bu köylü eşyası, bugünkü hayat rayicine göre, hakikaten ucuzdur. Yerli Mallar Pazarları idaresi, böy'ece köylüye aid eşyayı köylünün kesesine uygun bir fiata indirmekle, Büyük Miilî Şef İsmet İnönünün ısrarla üzerinde durdukları bir emirlerini yerine getirmistir. Filvaki daha 1934 te Cumhur Reisimiz, Başvekil iken İstanbulda Feshane ve Bakırköy fabrikalarını ziyaret etmişler, bu fabrikaların müdürlerine ve Sümerbank Umumî müdürü Nurullah Esad Sümere köylü için ne yapıp yapıp ucuz elbise çıkarmalarını emretmişlerdi. O zaman, bu sahada, küçük bir tecrübe yapılmıştı. Cumhur Reisimiz, geçen kış Kasta.nonu seyahatlerinde köylünün kıyafetıni yakından gördükten sonra, bu emirlerini tekrarladılar. Bu defa Yerli Mallar Pazarları, köylü için yalnız ucuz erkek kojtümü değil, ucuz kışlık palto, mintan, ıç camaşırı, çorab, kasket ve kundura çıkardığı gibi, ucuz kadın mantoları da yaptı. Yerli Mallar sergisinde ve Yerli Mallar pazarlarında bu eşyayı gördükten 5onra bu mesele ile biraz meşgul oldum. Köylüyü giydirmek ve ona ucuz eşya temin etmek işinin tahakkuku için bunların yalnız Yerli Mallar pazarlarında satılması kâfi olmadığı kanaatine vardım. Filvaki gazetelerde çıkan ilânda ucuz köylü eşvasının yalnız Yerli Mallar pazarlarının Ankara ve İstanbul subelerinde satılmakta olduğu yazılıdır. Demek ki bu ucuz eşyadan yalnız iki büyük şehrimize yakın yerlerde oturan kövlüler isrifade edebilec;ktir. Türkiyenin köyleri ve köylüleri ise, Ankara ve İstanbul muhitindekilertien ibaret değildir. Bu ucuz eşyayı memleketin her tarafına göndermek lâzımdır ki köylülerimiz istifade edebilsinler İşi böyle bütün Türkiye mikyasile ele alınca mesele değişir ve iki mühim cepheye ayrılır: 1 Milyonlarca Türk köylüsünü giydirecek kadar eşyayı imale Sümerbank Yerli Mallar pazarlarının sermayesi ve elindeki malzeme müsaid değildir. 2 Bu sermaye artırılsa ve imalât çoğaltılsa dahi, bunların memleketin muhtelif yerlerine, köylere desil, hatta kasabalara sevkini bile Yerli Mallar pazarlan başaramaz. Çünkü Yerli Mallar pazarlan "alnız Ankara İstanbul, İzmir, Adana ve Mersinde vardır. Görülüyor ki bu iş için büyük sermaye ve geniş teşkilât yapmak yahud başka şekiller düsünmek lâzımdır. Büyük Millî Sefin, Türk köylüsünü, medenî bir şekilde giydirmek hususundaki emirlerini tam ve samil bir surette yerıne getirebilmek için daha esaslı surette calısmak ve tedbirler almak zerektir. Bu yazı ile o lüzumu tebarüz ettirmek i<:tpH'm. Mekteb kitabları Fazıl Ahmed AYKAÇ Rasadhane müdürünün sözleri fBaştarafi 1 inci sahifede] masaydı, sarsıntı, herhalde daha ku\rvetli olacaktı. Fakat, 25 kilometre dahiiinde vuku bulan bu sarsıntı, arzın sathında bir menfez bulamadığı için, mevziî kalmıştır. Cumartesi ve pazar günleri, ikisi gene ayni mmtakada, yani İstanbuldan 130 kilometre mesafede, diğeri de İstanbuldan 335 kilometre uzaklıkta, üç zelzele daha kaydedilmiştir. Dediğim gibi, bu sarsıntılardan endi *eye düşmek için sebeb yoktur.» îngiliz tayyareleri Fransada gece uçuşları yapıyorlar PEYAMt SAFA Amerika Maliye Nazırı Londrada Londra 7 (a.a.) Amerika Maliye Nazırı Morgenthau İngiltereye gelmiş ve Southampton'da vapurdan karaya çı karken gazetecilere yaptığı beyanatta Avrupaya gezmek için geldığinı söylemr ve bu akşam Danimarkaya hareket edece ğıni bildirmiştır. Morgenthau eylulde A merikaya dönecektir. Kral Zogo Anvers'te Envers, 7 (a.a.) Kral Zogo, ailesi ve yirmi kişilik maiyetile, «Brabant» vapuru ile Oslo'dan bu sabah saat 10 da buraya gelmiş ve otomobil ile Brüksele hareket etmiştir. ı Ingitlere Harbiye Nazırı Pariste Londra 7 (a.a.) Harbiye Nazın Hore Belisha, kısa bir ziyarette bulun mak üzere Parise hareket etmiştir. Kendisinin Pariste hiçbir siyasî şahsiyetle gö rüşmeler yapmıyacağı bildirilmektedir. Londra 7 (Hususî) İngiliz harb tayyareleri yarın akşam ilk defa olarak Yeni fındık mahsulümüz Fransada gece uçuşları yapacaklardır. Giresun, 17 (a.a.) Bugün borsa Gece uçuşları cutna gecesine kadar devam da yeni fındık mahsulü satışlanna başlan ederektir. mıştır. İlk parti olarak ağustosta teslim Sovyetlerle Japonlar edilmek üzere 12 ton iç fındık bob 45 48 arasında bir anlaşma den 5 ton da eylulde teslim edilmek üzeLondra 7 (Hususî) Moskovada re fob 94 kuruştan satılmıştır. neşredilen bir tebliğe göre, Sahalin ada434 saat havada kalan Iarındaki petrol imtiyazı meselesi hakkıntayyareciler Göbbels İtalyaya gittı Spring Field İllinois 7 (a.a.) da Sovyelerle Japonlar arasında bir an laşma hasıl olmuştur. Anlaşma mucibince Berlin'7 (a.a.) Propaganda NaHunter ve Hummphrey Moody biraderler havada 434 saat 46 dakika kaldıktan netrol imtiyazlarını işleten Japon kumpan 'irı Göbbels, îtalyada Venediğe gitmek sonra çıkan bir bora yüzünden saat 4.46 yası Sovyet amelenin yevmiyesini yüzde üzere bu akşam Slzburg'dan hareket etelli nispetinde artırmayı kabul etmiştir. miştir. da Greenwich te yere inmişlerdir. [Bastarafı 1 inci sahifede'i ik Reşid, Devlet Matbaasındaki mekteb kitabları faaliyeti hakkında bir muharririmize demiştir ki: « Kitblarm hazırlanmasina, normal şekilde devam ediliyor. Bu sene, bütün ilk ve ortamekteblerin ve liselerin kitabîan, vaktinden evvel yetişecektir. İki sene evvel, araya giren bazı sebebler yüzünden bir kısım kitabların hazırlanması, m ektebIerin açılma tarihinden sonraya kalmıştı. Geçen sene, böyle bir vaziyetin önüne geçilmiş ve vaktinde alman tedbirlerle, mekteb kitablarının tabı ve tevzi işlerinde herhangi bir gecikmeye meydan verilmemiştir. Bu sene de vaziyet aynidir.» Mekteb kooperatiflerinin kitab satışlannı bizzat temin etmeleri bir kısım kitabcıların şikâyetlerini mucib oluyordu? Bizce bu bir şikâvet mevzuu ola maz. Mekteb kooperatiflerinin bilhassa fakir cocuklara parasız kitab dasıtmak volundaki hizmetlerini daima takdiıle karsılıvoruz. Vekâlet, kitab satışlarını tanzim için bir =atıs talimatnamesi hazırlamaktadır. Bu talimatname ile, mekteb kitabı satanlara mümkün olan V""rün kolavlıklar gösterile cektir. Ayrıca Maarif müdürlerine de kitab tevzi ve vayım islen'nin temininde bazı vazifeler verilmiştir. Talimatnamenin bir kaç güne kadar nesredilpceğini ümid ed'vorum »