CUMHURÎYET 17 Temmuz 1939 Suriyenin sürüklendifli akibet Zengin bir spor günü Atletizm Federasyonu tarafından tertib edilen atletizm müsabakaları dün Kadıköy stadmda Mısır, Yunan, Rumen ve Türk atletlerinin iştirakile yapıldı. Bu müsabakalar için davet edilen atletlerden Yunanh disk atıcı Syllas, 110, 400 mania koşucusu Mantikas ile 400, 800 metreler koşucusu Rumanyah Nemeş'in gelmemiş olmaları, beklenilen rekabeti görmeğe mâni olmuştur. Ufak bir kadro ile gelen misafir atletlerin bütün müsabakalara girmemeleri bu hareketi ikiye ayımış, bazı müsabakalar kendı atletlerimız arasında yapılmıştır. Misafir atletlerin dınlenmelerini temin için programda üçiincü kategori atletlere yer ayrılmış olması, bir kısım atletleri teşvik düşüncesile yapılmış olmakla beraber büyük bir hareketi zayıflatmaktan başka bir işe yaramamıştır. Haftalardanberi yapılan hazırlığa rağmen sahada intizam temin edilememiş, işi olan, olmıyan müsabakalar esnasında pist üzerinde, atlama havuzu civarında müteaddid defalar, atletlerin hareketlerine mâni olmuşlardır. Müsabakalara atletlerin iştirakile yapılan geçid resmile başlanmıştır. Bir gün evvel Almanyadan gelen Galatasaraylı Fikret iyi bir koşu ile rakiblerini geçerek 100 metreyi kazandı. Müsabaka programının en cazibi sekiz yüz metre idı. Hareket âmirinin tabancayı patlatmasile ileri fırlayan Maksud, azamî sür'atle koşuyu sürükledi. İlk 400 metreyi 58 saniyede geçen Maksudu adım adım takib eden Yunanlıya mukabil, Mısırlı atlet, beşinci vaziyetten bir türlü kurtulamadı. 600 metrede başa fırlayan Yunanlı, gittikçe açılan bir sür'atle on beş metre farkla yarışı kazanarak 1.57.8 ile Yunanistan rekoru yaptı. 400 metre koşu, kuvvetli atletleri bir araya toplayan koşu idi. Geçen senenin Balkan birincisi olan Gören mevzun ve âhenkli gidişile müsabakayı kazandı. 5000 metre mukavemet yarışı ilk turlardan sonra Yunan ve Rumen atletlerinin mücadelesi halinde geçti. Mukavemet koşucularımızın en iyisi olan Rıza Maksud beşinci turda müsabakayı terkedınce, koşunun bütün zevki iki misafir atlet üzerinde toplandı. Dokuz tur kadar dinlene dinlene Rumen atletini takib eden Ragazos kuvvetli bir fırlayışla başa geçmiş ve en yakın rakibini yarım tur açarak müsabakayı kazanmıştır. Atlamaların en güzel derecesini Yunanlı Lambraki, uzun atlamada yaptı. Türkiye rakordmeni Muzafferin son müsabakalarda düşmeğe başlamıs olduğu da dün yaptığı dereceden belli olmuştur. Güllede Ateş İbrahimin, 110 metre de Faikin aldığı dereceler dikkate şayandır. Kuleli Askerî lisesi müdürü kurmay albay Bedri Er istikbalin Türk ordularına kumanda edecek genc subaylann deniz sporları merasimine iştiraklerinden dolayı minnet ve şükranlarını arzetmiş ve bunun askerliğe ve gencliğe büyük bir heves ve teşvik olacağını, bundan duy dukları sevinci bilhassa zikretmiştir. Bu sırada misafir generalleri Ertuğrul yatına götürmek üzere harekete hazır küçu'k motöre binilirken suların cereyan ha'inde oluşu motörün muvazenesinı bir an bozmuş ve Orgeneral Fahreddin Altay birdenbire denize düşmüstür. Hemen her îaraftan birçok subay ve genc mekteblüerin suya atılarak omuzlannda Orgeneral motöre çıkardıkları görülmüştür. Saym Orgeneralimiz Fahreddin Altaya bu hatalebeyi teftiş ediyor fif kazadan dolayı geçmiş olsun deriz. Bundan sonra program mucibince müAskerî liselerin su sporları sabakaların icrasına geçilmistir. Evvelâ bayramı atlama kulesının açılısını 10 metre ırtıfaAskerî liselerimızin su sporları bayra dan atlayan altı genc yaptı. mı dün Kulelı mektebının önünde yapılSonra küçükler arasında yapılan suda mıştır. Müsabakalar büyük bir intizam iyumurta yarısını Omer kazandı. çinde yapılmış ve alâka ile takib oluıımuşElbise ile suya atlama İkişer ikitur. Müsabakalarda Beden Terbiyesi Uşer atlayan genclerden ilk harekeh Fikretle Cemal, ikinciyi Hüsnü i'e İh=an, üçüncüyü Salâhaddinle Feyzi, dördüncüyü Hâdi ile Faruk, beşinci grupu Tatain ile İbrahim atladılar. Milliyetperverlerin post kavgası, memleketi üç parçaya ayırdı devletinin ve nihayet Cebeli Druz'da Al Atraş ailesinin ayrı ayrı birer bayrakları olacaktır. Bu bayrakların fransızca adları ayrı ayrıdır: Suriyenin bayrağı devlet bayrağı, Drapeau, diğerlerinin bayrakları da muhtariyet bayrağı Paviîlon. Henüz bu iki bayrak için Arablar ayrı ayrı isim koyacak vakit bulamadılar. Mümkündür ki millî bayrağa, bermutad El Alem, dığerine de El Bayrak, yahud El Sancak desinler. Bu bayrakların herkesi memnun edeceği şüphesizdir: Suriye bayrağı her tarafta Suriyenin hakimiyetini temsil edecek; muhtariyet bayrakları da Jıerkese kendi hususî varlığını hatırlatmaya kifayet etse gerektir. Fakat, bu bayrak merasimi bir tarafa bırakılırsa, Suriye ile diğer üç Suriye parçası arasında hiçbir alış veriş yoktur. Şamda, Lâzkiyede, Elcezire ve Cebelde ayrı ayn, birer müdürler heyeti ve birer de idare meclisi hâkim olacaktır. Yalnız muhtar vilâyetlerin mııhafızı, hükumet reısı, valisi, hıdrvi ne derseniz deyiniz! Suriye tarafından tayin edilecektir. Ancak bu tayin keyfiyeti de, eski Osmanlı imparatorlarmın Mısır hıdivlerini tayin etmeleri kabiünden birşey, yalnız bir berat göndermekten ibarettir. Asıl tayin, idare mecilsi tarafından yapılacak bir ıntıhabla takarrür edecek, bu intihab neticesinde secilen zatın Fakat, Suriyede bu tebeddüller vukua ismi Şama gönderilip onun tarafından gelmezden evveldir ki «Suriyenin vahde keyfiyet tasdik edilecektir. tini daha iyi temin edecek olan» parçaGerek Suriyede, gerek diğer muhtar ama hâdisesi, yukarıda söylediğim ?ibi. vilâyetlerde hükumetin bütün salâhiyetemirname ile emrivâki oluvermisti. Za leri münhasıran idarî hususlara aiddir; ten Suriye işlerinin hal ve faslı davasını bunun için hizmetler dahiliye, adliye, da bu emirnameler tacil etti. Temmuzun maarif, iktısad işlerinden ibaret bulunulk günlerinde" dedikoduları basbyan biryor. takım «yenilikler» in birer emirname şek*** linde Komiserlik idaresinin önünde ve Bu suretle Suriyenin istiklâli, yeniden gazetelerde ilân edildiğini gören Sam hü gömülmüş oluyor. Bırbirlerile post kavkumeti, nihayet, önüne geçemediği hâ gası yapan Suriye nasyonalistlerinin doğdiselerin bütün mes'uliyetlerinden kurtul madan öldürdükleri bu istiklâle «Allah mak için Cumhur Reisine yeniden istifa rahmet eylesin!» demeyi unutmamalı. sını verdi ve bu defa muvakkaten dalıi Ancak, şu ciheti kaydetmeliyiz ki, ayni mevkiinde kalamıyacağını bildirdi. Su şi bizim Osmanlı imparatorluğu fazlariye Cumhur Reisi de, vaziveti kendi ta sile yapabilirken yapmamış, daha doğrafından bir kere daha tetkik ettiği za rusu bızım zıhniyetımız böyle birşeyi anman gördü ki bu dünyada Cumhur Reısi amaya muvaffak olamamıştır. Suriyeye olarak kendisine de yer kalmamıstır. Bu stiklâl vermek demek, bize karşı pekânun üzerine o da acıklı bir i'hfaname lâ ittihad edetilen Suriye derebeyl"rini yazarak Suriye parlamentosu reisine gön birbirlerine düşürmek demekti. Onlar derdi. Parlamento reisi de kendisine «is birbirlrine düştükten sonra da dönüp dotifanameyi esefle aldığını» bi'dirmekle aşıp böyle yalnız bayrakla ifade edilen ktifa eyledi. Bu hâdiseleri müteakıben bir istiklâli şimdi yaptıkları gibi, sessiz Puaux da Şama geldi; orada Şamm ileri sadasız kabul ederlerdi. Ancak, imparaelenlerinden bazılarile birtakım konuş torluk, Suriyede bir başka bayrak görmalar yaptıktan sonra son emrinameleri meye tahammül edemezdi ve bizim vineşretti: Ne Cumhuriyet, ne Currhur Reâyet teskilâtımız, Tanzimatın kara kablı si, ne hükumet, ne de parlamento... herkitabında yazılmış mukaddes bir rejimsey tekrar intirab yani manda nizamıdi. Bizim yapmasını bilmediğimiz seyi na avdet etmis oldu ve Suriyenin idarî Fransızlar mükemmelen yaptılar ve şim» isleri de müdürler meclisi denilen bir hedi Suriyeliler de aylarca gürültülü niimayete devredildi. yişlerden sonra, boyunlarını bükerek efen*** dilerinin karşılarında, kendilerine verilecek lokmayı bekleşemye razı oluyorlar. Filhakika, yeni rejim, Surivenin vahBu usul, Suriyeliler için şüphesiz ibret detini çok mükemmel bir şeki'de temin alınacak hâdiselerdir. Fakat, asıl ibret aetmiş oluyor: Artık hiç kimse, kimseye âbi veya metbu değlidır. Bütün sivasî acak olanîann başında kendimizin de bunüfuz ve otorite yeniden Fransanm eline unduğumuzu unutmamak lâzım! Beyrut 12 (Hususî) Eski Osmanlı imparatorluğunun üç vilâyetinin bazı parçaları üzerinde bugün irili ufakh birkaç devlet kuruldu. Birkaç gündenberi he tarafta bu devletlerin bayrakları dalga^ lanmaya başladı! Evet, bu ayın beşinde, Fransanın mü messili Puaux tarafından Komiserlik bi nasının kapısma yapıştırılan emirnameler derhal tatbik edilme şartlarile, Suriyenin üç parçasına muhtariyet verildiğin ilân etti: Lâzkiye, Elcezire ve Cebel Druz. Bittabi Suriyenin vahdetine el sürülmüş değildir. Suriye, gene Suriyedir ancak orada da bazı şeylerin değiştirilmesine lüzum görüldü: Bundan üç gün evvel, Yüksek Komiserin emrile Cumhuriyet Reisliği, Suriye hükumeti, Suriye parlamentosu dağıtıldı ve Suriyenin kanunu esasisi olan Destur da hükümden kaldırıldı. Reisicumhurun vazifeleri Manda nizamı veçhile, Suriyede hükümdarlık hakkını icraya memur olan Yüksek Komiserliğe geçti. Hükumet yerine de bes azalı bir müdürler meclisi getirildi. Bu müdürler, Komiser tarafından nasbedılmiş ve vazifelerine de başlamıs bulımuyorlar. Basvekil yerine ayni zamanda dahiliye isleri müdürü de olan basmüdür geldi. Parlamento yerine de yakında, münhasıran idarî salâhiyetleri haiz bir meclis intihab edilecektir. General Halis askerî Oçenik (Kurtuluş) 25.1, Disk: Floros (Yunan) 46.41, Havalet (Rumen) 46.24, Yusuf 42.98. Sırık atlama: Muhiddin (Galatasaray) 3.40, Viçaropulos (Kurtuluş) 3.10, Şerif (Beşiktaş) 3. 400 metre: Üçüncü kategori: Ahmed (Kasımpaşa) 56, Ali (Galatasaray) 56,5 Hüseyin (Beşiktaş) 57. 400 metre: Gören (Galatasaray) 51.4 Stratakas (Yunan) 51.7, Übeyd (Mısır) 51.8. Uzun atlama: Lambraki (Yunan) 7.35 Muzaffer (Haydarpaşa) 6.77, Ömer (Ankara) 6.69. 5000 metre: Ragazos (Yunan) 15.28, Kristea (Rumen) 16.4.5, Mustafa (Ankara) 16.11.5 Cirid atma: Vamanu (Rumen) 56,20 Melih (Fenerbahçe) 53.83, Şerif (Beşiktaş) 51.18, Yüksek atlama: Jerfi (Galatasaray) 1.83, Polat (Galatasaray) 1.75, Süreyya (Fenerbahçe) 1.75. 200 metre: Lambraki (Yunan) 22.5, Muzaffer (Haydarpaşa) 22.9, Melih (Fenerbahçe) 23. Gülle atma: Guram (Rumen) 14.36, Ateş İbrahim 14.12, Arat (Beşiktaş) 13.75. Sırıkla yüksek atlamadan Üç adım: Yavru (Galatasaray) 13.90 bir görünüş Lambraki (Yunan) 13,83. Ömer (Anmum Müdürü General Cemil Tahir, îskara) 13.67. tanbul kumandanı General Halis ve diğer 1 0 0 x 4 bayrak yarışı üç muhtelit takım arasında yapılmış ve beyaz takım 44 askerî erkân bulunmuştur. Generaller, Kuleli, Deniz lisesi, Malsaniye ile birinci olmuştur. Müsabakalartepe lisesi, ve eğitmen kursu talebelerindan sonra derece alan atletlere Beden Ter den müteşekkıl olan gencleri teftiş etmişbiyesi Umum Müdürü tarafından madal lerdir. Bu teftiş bittikten sonra atlama kuya ve kupalar verilmiştir. lesi merasimle açıldı. Koşuların umumî bilânçosu 100 metre: Fikret (Galatasaray) 112 Lambraki (Yunan) 113, Melih (Fenerbahçe) 114. 800 metre: Stratakas (Yunan) 1.578, Maksud (Fenerbahçe) 2.06, Receb (İzmit) 2.11. Yunanlı atletin derecesi yeni Yunanistan rekorudur. 100 metre: Üçüncü kategori: Cezmi 11.9, Sezai 12.3, Kamran 12.3. 110 metre mania: Faik (Galatasaray) 15.5, Yavru (Galatasaray) 17, Hirisafoplos (Kurtuluş) 171. 200 metre üçüncü kategori: Said (Galatasaray) 24.4, Melih (Bahriye) 24,5 ^"*^ 100 metro koşunun finali Fala bakıyor diye duyduk, o kadını... Geçen sene bir arkadaşımızın da falına bakmıştı. Ne falı? El mi, iskambil mi? Kahve. Hangi kadın, Kalyopi mi? Evet. Peki?... Gittiniz... falınıza baktı sizin... sonra avladı ha?.. Değil beyefendi... Biz evcek çok sıkıntıdayız... Bana oradan iş verdiler. Çalışıyordum. İş filân bahane... maksad sizi avlamak... Ne yaptılar sana, açık söyle... doğrusunu söyle. Yalanın muayenede anlaşılır. Değil beyefendi... Vallahi... bana birşey yapmadılar... Annemin ölüsünü öpeyim... Hiç... ben de farkında olmadım birşeyin... Belki fena maksadları vardı... fakat ben yeniyim orada... Dördüncü gidişim oraya... Hiç birşey bilmiyorum. Nasıl farkında olmadın? Memurlar oraya geldiği zaman radyo çahyormuşsunuz, rakı içenler varmış... Ben görmedim onları, beyefendi... 7,5 metre irtifadan Hüsrevle Büîend atladılar. Elbise ile mukavemet müsabakasına 75 genc girdi. Bunlardan yarışı suda tam bir saat 25 dakika kalmak sureti'e Orgeneral Fahreddin Altayın takdirini kazandılar. Bundan sonra 100 metre serbest yarış başladı. Buna Kuleli ve Ma'.tepe deniz liseleri talebelerinden secilen yeşil ve kırmızı takımlar girdiler. Neticede yeşil takım kazandı. Daha sonra tam teçhizatla tam bir manga 10 metre irtifadan atlıy?rak bir çeyrek suda yüzüp karaya çıktılar ve alkışlanclılar. 100 metre sırtüstü 6 X 100 bayrak yarışı Yeşil takım: Rahmi, Sabr.haddin, Hüseyin, Acar, Remzi, Faruk: kırmızı takım: Münir., Bürhan, Fahir, Ebülhayr, Tahsin. Neticede yeşil takım kazandı. Dibden tabak toplama çok eğlenceli oldu. Buna küçükler girdi. Necdet Karasan 11 tabak, Mehrned 15 tabak toplamak suretile birinci oldular. Meüh ve Çetin de 10 ar tabak toplıyarak ikinci oldular. Bundan sonra beş padlbotun iştirak ettiği bot müsabakası devrilme tecuıbelerinde muvaffak oldular. Müsabakalann en gülünc nnmarası denizde sandal kazası idı. Ta'.ebeden birkaç kisi kadın kıyaf=tine girmisti^er. Ansızm denizde bir sandal devrüdiği görüldü ve feryadların geldiği işitüdi. I Ierkes heyecana geldi. Her taraftan athyan gencler devrilen sandaldan kazfzedeleri çıkardılar. Neden sonra bunun bir müsaT. CEMİL ntikal etmiş olduğu için Suriyelilere ihDaka olduğu anlaşıldı. :ilâf mevzuu kalmamıstır. İdarî islere geDemirsporun dün yaptığı En sonda sutopu müsabakaları yapıl ince, Lâzkiye, Elcezire ve Cebeli Druz dı. Buna db'rt takım iştirak etti. Son mü tamamen müstakil bir mahivet almıslarmaç sabaka Kuleli genclerile spor eğitmen dır. Suriyenin merkezî bir bayrağı varAnkara Demirspor takımı dün hazırkursu arasında idi. Fakat çok çevik ve dır: Suriye bayrağı. Fakat, Lâzkiyede ık maksadile Kadıköy sahasında Anaiyi yüzücü olan Kuleli lisesi kürükleri 2 Alevî devletin, Elcezirede hıristiyan un dolu takımile hususî bir maç yapmıştır. 0 ile müsabakayı kazandılar ve çok tak iurunun ekseriyet değilse bile hakimiyet ok hararetli cereyan eden bu maç 3 3 dir edildiler. ahibi olacağı muhakkak olan Elcezire Derabere bitmiştir. Başka odada onlar... Sen hangi odada idın? Atelyede mi? Hayır... Kâmilenin odasında... Kâmilenin odasında da iki erkek varmış, değil mi? Onlar sonradan geldiler, bilmiyordum geleceklerini... Kâmile de yatakta yarı çıplak yatıyormuş... Evet, fakat ben onun odasında iş için... işi göstermek için oturdum... İstemiyordum orada oturmak... Niçin istemiyordun? Kâmilenin ne mal olduğunu biliyor muydun? Hayır... beyefendi... Fakat atelyede çalısmak... tabiî... daha iyi... Kâmile sana hiç birşeyden bahsetmedi mi?.. Meselâ... bu hayatın iyi olduğuna dair... eğlenceye, zevke, filâna falana dair... Türkân düşündü. Memur ısrar ediyordu: Söyle, söyle... hiçbir nokta eksik kalmıyacak... Sonra cezan artar. Kendi hayatından bahsediyordu. İyi giyinmeyi seviyormuş... Fakat... öyle... mi... beni teşvik edecek birşey... söyle di pek... hatırlamıyorum. Hatırlamıyorum ne demek? Düşün de hatırla... Türkân herşeyi söylemek lâzım olup olmadığını düşünüyordu. Omuzlarını kaldırdı: Bilmiyorum, dedi, bana, öyle teşvik gibi birşey söylemedi... Belki... daha sonra söyliyecekti. Çünkü... ben... aile kızıyım... En büyük emelim... Türkân yeniden kuvvetle hıçkırmaya başladı. Memur zile bastı ve içeriye giren polise emir yerdi: Salim Efendiye söyle, gelsin, ifadesini alsın bunun. Burada mı? Burada. Biraz sonra elinde hokka, kalem ve kâğıdla gelen bir polis, yazıhanenin kenarına ilişti ve demin memurun ?jallerine benziyen şeyler sorarak cevablannı Türkâna yazdırmak istedi. Fakat genc kızm elleri o kadar titriyordu ki cevablar? bizzat polis yazdı. Merkez memuru ona: UÇURUMDA Roman: 30 Daha yeniyim. Evvelâ bir tayyörün iliklerini açtım, sonar da... bugün... bir... kimono işliyordum. Seni kim götürdü oraya?.. Eskıdenberi işçilik yapar mısm? Hayır... Ben... liseye devam... ediyorum... Son... sınıftayım... Imtihanlara iki buçuk ay... Bir hıçkırık Türkânm sözünü kesti. Memur daha vüksek sesle sordu: Seni kim götürdü oraya?.. Me^ele orada... Vasıtaları anlıyahm... Bu domuz kanlar mekteblere kadar nasıi sokulmu«lar?.. Değil beyefendi... Ben... biz... kendimiz gittık. Merkez memı^u bağırdı: Müdafaa mı ediyorsun onları?.. Yazan : Server Bedi Kendimiz gittik ne demek?.. Eskiden mi tanıyorsun Kalyopi'yi? Kâmileyi mi tanıyorsun?.. Nereden?.. sr Hayır... beyefendi... Hiçbirini tammıyorum ben... Arkadaşlarla gittik oraya. Hangi arkadaşlarla? Mektebden... Türkân gene sözlerine devam edememisti. Arkadaşlarının ismini vermekten korkuyor, İclâlin bile bu müthiş cehennem azabına uğramasını istemiyordu. Merkez memuru israr etti: Hangi arkadaşlarla?.. Onlar ne biliyorlardı Kalyopi'yi? Beyefendj... Türkân biraz tereddüd ettikten sonra ilâve etti: Kısa kes... Vaziyet malum, dedi. İfade alındıktan sonra Türkân imzaladı. ' Merkez memuru bir sivil memur çağırttı ve ona şu emri verdi: Bu kızı evine kadar götüreceksin. Annesi varmış, göreceksin. Kızdan ayn, annesini dinliyeceksin. Bu terzihaneye ne vakitler gidiyormuş? Annesinin malumatı var mı? Bildiği nelerdir öğreneceksin, defterine kaydedeceksin ve bana getireceksin. Baş üstüne. Merkez memuru Türkâna sordu: Evin nerede? Beşiktaşta. Bak seni serbest bırakıyorum, muayeneye filân gör;dermiyorum, kefalet de istemiyorum, çünkü sözlerine inandım. Fakat tahkikatta bir yalanın meydana çıkarsa vay halıne, anladın mı? Peki... Teşekkür ederim. Haydi. Türkân sivil memurla beraber merkezden çıkh. lArkası var\