CUMHTJItÎYET A Temmuz 1939 D UYDUNUZMU Eyfel Kraliçesi Parisliler, Eyfe lin ellinci yıldönümünü tes'id eder ken bir de Eyfel Kraliçesi seçtıler. Eyfele yakışan Kraliçe, elbette Eyfelle boy ölçüşmek gerek. Binaenaleyh Parisliler uzunboylu kadmlar arasm ' da bir müsabaka tertib ettiler. So nunda, Parisin en uzunboylu kadınlarının en uzunboylusu Kraliçe seçıldı. Paris gazeteleri, yeni Kraliçenin türlü türlü pozda resımlerini neşrediyorlar. Elhak, Eyfele lâyık bir Kraliçe! Boy, bos yerinde. Yanyana geldıler miydi, hangisi hangisinden daha uzun, adeta güç farkedilıyor. Gazetecilerle görüşürken, Eyfel Kraliçesi: « Evleneceğim amma, demiş, benim boyuma uygun erkeği nereden bula yım?» ADANA MEKTUBLARI: Danzig meselesi münasebetile : Seyhan vilâyetinde ilk tahsil vaziyeti iyi değil Maarif müdürlüğünün hazırladığı bir istatistiğe göre ilk tahsil çağındaki çocuklardan ancak iiçte biri okuyabiliyor Millî küme maçları Bu hafta yapılacak maçlar şampiyonu tayin edecek Bulaşıkcı Madam Napolyon, Danzigin işgaline memur ettiği Başçavuşunu mareşal yapınca, onun karısı da birdenbire Düşes Dö Danzig oldu Son zamanlarda, Danzig ismi sık s;k | meşhur simaları, cenaze alayında onun mevzuu bahsoluyor. Dünyayı ikinci defa tabutunu takib ettiler. olarak umumî bir harbe sürüklemesi ıhtiDüşes dö Danzig, kocasınm mezarı ümalinden korkulan bu ismin, beynelmilel zerine bir abide yaptırdı, sonra, gene yoksiyaset sahasında sebebiyet verdiği hâdi sulların derdlerini tehvine koştu. Parıste seleri bir tarafa bırakarak Napolyon za bir tek emri hayır yoktu ki, Düşesin alâmanına kadar gerileyecek olursak, Dan kası bulunmasm. Bilhassa, darda kalmış zig ismini düşes unvanile bırlıkte taşıyan löğusa kadmlara yarilım etmeği vazife bir kadınla karşılaşırız. edinen Düşes dö Danzig, Pariste doğum Sardu'nun, «Madam San Jen» pıye evleri açılmasına ilk defa olarak teşebbüs sinde, Madam Lefevre ismile canlandırdı etmiştir. ğı Düşes dö Dantzig'den bahsetmek istiMeşhur diplomat Talleyrand, Düşesî yoruz. kat'iyyen çekemezdi. Sabık bulaşıkcı hakAsıl ismi Madam Therese Figuier olan kındaki dedikodulardan ekserisini ortaya bu kadm, Napolyon'un başçavuşlarından çıkaran o olmuştu. Çünkü, Düşes dö François Joseph Lefevre'in karısıydı. Danzig, Talleyrand'a dobra dobra ceNapolyon, Danzig'in işgaline memur ettiği başçavuşa ifa ettiği hizmetlerle mü vab veren yegâne saray kadını olduktan tenasib olmak üzere Mareşal rütbesini ve başka koyu katolikti. Buna mukabil, Düşes, Napolyon'un rerek onu birdenbire Napolyon devri aristokrasisine dahil etmiş, bu sayede, karısı teveccüh ve muhabbetini kazanmıştı. da bir gün içinde düşes payesine yükseli Sainte Helene adasındayken, Düşes vermişti. hakkında şu sözleri söylemişti: «Bu kadıAsker kumanyacıhğı ve bulaşıkçılıkla na karsı daima derin bir hürmet besledim vakit geririrken, birdenbire Düşes dö ve saray mensublarını bu hissiyahma iştiDanzig unvamnı alan Madam Lefevre, rak ettirmeğe elimden geldiği kadar çalışdobra dobra söz söyliyen bir kadındı. tım.» Protokola ve teklif tekellüfe asla ehemBir gün, Napolyon, Düşes dö Lusigmiyet vermez, aristokrasi muhitlerinde, nanl'a beraber bulunduğu sırada, Düşes kendi gıbi asalet unvanları taşıyan diğer dö Danzig'in geldiğini haber vermişlerdi. yüksek cemiyefkadınlarına, sosyetedeki İmparator derhal yerinden kalktı, Düşesi mevkilerine yükselmeden evvelki mütevazı hayat şartlannı açık açık hatırlatarak, karşıladı, elinden tuttu ve son derece nezaketle kendisine refakat ederek Düşes skandallara sebebiyet verirdi. dö Lusignan'ın yanına kadar getirdi, ona Düşes dö Danzig, gayet kötü bir frantakdim etti. sızca konuşurdu. Merhametine payan Madam dö Lusignan, aradan bir müdyoktu. Arkasında üniforma taşıyan herkedet geçtikten sonra, Düşesle Napolyon se karşı bir nevi ana şefkati besler, kapısını çalan hiçbir askeri boş çevirmez, mutla arasındaki muhaverenin uzadığını göre « ka yardımda bulunurdu. Memleketine iki rek, Imparatora: Sir, demişti, düşes unvanını Madam erkek evlâd yetiştirmiş, şahsan yaptığı Ler~vre kadar düşürdünüz. müdahalelerle nice askerin hayıtmı kur tarmıştı. imparator şu cevabı verdi: Hayır, düşes unvanını, Madam Sabık başçavuş ve sabık bulaşıkcı, ihlamareşal Lefevre'e kadar yükselttim. tiyarlıklarında, Parise civar Combault Simdi ise yaradı Radyoya yeni bir iş çıktı. Hususî hizmetler için mektub, telgraf, telefon vazifesi görüyor. Galiba Parıste, çocuğu yedi aylık doğan bir baba, bu aceleci yavruyu öl dürmemek için fenne başvurmağa mec bur olmuş. Bir sna makinesi aramış, bulamamış. Aklına radyo gelmiş. Derhal radyo ile etrafa bir haber salmış. Bir saat sonra, bir doktor, tesadüfen kedisinde mevcud böyle bir makineyi, radyo ile söylenen adrese getirmiş. Varan iki: Genc zevce, yaka silktiği kocasma: tİşte geldim gidiyorum; şen olasm Haleb şehri» nev'mden bir mektub bırakıyor, sırra kadem basıyor. Kocada bir telâş. Fırarî adres bırakmamış kı bulsun. İş işten geçmeden yakalamak için çare? Ver elıni radyo. Dalgalara şöyle bir tebliğ tevdi edıyor: <Fılânca nın karısı falanca, eğer dönüp eve gelırse, zevci kendismi affedecek, hatta, istediği pırlantalı bileziği bile alacaktır.» Radyo şimdi bir şeye benzedi. Bol cayırtıdan başka marifeti olmadığına göre, arasıra, bari bu işlere yarasın. Millî küme maçları, bu hafta cumartesi ve pazar günleri şehrimizde yapılacak iki müsabakadan sonra bitmiş olacaktır. Ankaranın Demirspor takımı cumartesi günü Vefa, pazar günü de Beşiktaş takımile karşılaşacaktır. Bu son iki maç, Millî küme şampiyonunu tayin edeceği için senenin en heyecanlı karşılaşması olacaktır. Demirsporun halen 30 puvanı vardır. Burada yapacağı maçların ikisini de kazandığı takdirde 36 puvanla ve Galatasaraydan 1 puvan fazlasile şampiyon olacaktır. Fakat iki maçtan birini kaybettiği takdirde mevkii sarsılmış bulunacaktır. Beşiktaş, bugünkü vaziyette 30 puvana maliktir ve Demirsporu yenerse 33 puvanla üçüncülüğe yükselebilecektir; aksi takdirde dördüncü olacaktır. Şampiyonluğu mevzuubahs olan takımlardan Galatasaray, şimdi 35 puvanla başta bulunmaktadır. Demirsporun Adananın biricik ilkokul binası: Tepebağmdaki Gazi ilkokulu alacağı neticeler Galatasarayın vaziyetiAdana (Hususî) Maarif müdür sil nimetini alamayışı, eski bir tabirle ni tayin etmiş olacaktır. Demirspor bulüğümüz vilâyetimiz dahiünde ilk tah nuru irfanla tenevvür edemeyişi hakika rada bir defa yenilirse Galatasaray şamsil çağındaki kız ve erkek çocuk yeku ten havsalanın alamıyacağı bir îştır. piyon olacak, aksi takdirde Demirspor, Bu, şunu anlatır ki, koskoca Seyhan Millî küme birinciliğini kazanacaktır. nuna aid şayanı dikkat bir istatistik hazırlamıştır. Bu istatistiğe nazaran S^y vilâyetinde bu işi olanca ehemmıyet ve Tekirdağında Deniz bayramı han vilâyeti şehir, kasaba ve köylerinde şümulile takdir edip, zeminin de müsaTekirdağ, (Hususi) Tekirdağında tahsil çağında 71,588 çocuk vardır. Bu adesinden istifadeyi düşünerek alâkalı, kutlulanan deniz baytramı coşkun b:r gösterilmemiştir, neş'e içinde geçmiştir. Deniz müsabakanun 39,145 i erkek ve 32,443 ü kızdır. yorulmaz bir faaliyet Halen muhtelif dereceli ilk mekteblerde esirgenmiştir. Vilâyetin hususî bütçesinde lannı görmek üzere iskelede binlerce okutulabilen çocuklar, bu yekunun ancak düne kadar Maarif işleri için ayrılan tah halk toplanmıştır. 200 1000 metre yüziiçte biri nispetindedir, denilebilır. Bir sisat, bütçenin yüzdesine göre, diğer vi me yarışlannda bırinci Enver, ikinci taraftan mekteb binalarının yokluğu veya Iâyetlerinkinden aşağı kahşı da bu alâka Lutfi îsmail, tek çifte sandal yarışlannda birinci Ferhad, ikinci Basri, iki kifayetsızlığı, dığer taraftan tedris kadro sızlığı izaha kâfidir sanırım. çifte sandal yarışlannda birinci Ferhad, ve vasıtalarının azlığı bu neticeyi tevlid Ümid edelim ki, Seyhan vilâyetinin ikinci Lutfi, üç çifte sandal yarış^arında etmiştir. bu büyük derdine karşı bundan sonra, llibirinci Nahid, ikinci Ferhad gelmişlerilk tahsil çağındaki çocuklarımızdan zumu derecede hassasiyet gösterilir de, dir. Yağlı direk müsabakasını da Lutfi büyük bir kısmının bu sebeblerle okuma bugün ıl'k tahsil almak ıçın çırpınan on kazanmıştır. mkânından mahrum kalışını gö?önüne binlerce yavrumuzun istimdadına artık Fransız Alman atletizm alan Maarif müdürlüğü, önümüzdeki bir nihayet verilir. Genc Maarif Vekilimaçı ders yılları içinde daha çok çocuğa ilk le Seyhanın değerli Valisinden bu hayırlı neticenin tahakkukunu bekliyelim. ahsil verebilmek için alınması lâzım geMünih, 3 (a.a.) Dün Münihte yapıen tedbirleri tespit ve vakıayı Maarif Vekılliğine de bildirmek maksadile faaiyete ve tetkike başlamıştır. Fılhakika, Çukurovanın büyük bir kısmını da hududlan içine almış bulunan Seyhan vilâyeti her bakımdan ilerı bir yurd parçasıdır. Muhitin bu verimliliğıle hiç de mütenasıb olmıyan îlk tansiî kadrosunun genişjetilmesi zaruridir. Otedenberi tekrar ettiğimiz veçhile, bugün büyük bir merkez olan Adanada, mevcud otuza yakın ilk mektebden bir tanesi müstesna hepsi de, hem talebe istıab etmek bakımından hem de binanın mekteb olmaya asla elverişli bulunmaması itibarile cidden yiirek sızlatıcı bir hal arzetmektedir. Yıllardanberi bu ihtiyac üzerinde kalem yürütüldü, feryad edildi, derd apaçık meydana döküldü; lâkin maatteessüf bütün bu teşebbüslerden müsmir bir netice hasıl olmadı. ttnar birliğinin faaliyeti Sındırgıda yaptlan güreş müsabakaları Sındırgı (Hususî) Halkevımiz tarafından yapılan yağlı pehlıvan gureşleri emsalsiz bir kudret ve heyecanla geçmiştır. Güreşe kırktan fazla pehlivan iştırak etti. Türkiyenin namlı pehlivanlanndan hemen hepsi güreşte hazırdı. Başa Sındırgılı Şerif, Afynolu Yarımdünya Süleyman, Müleyim, Molla Mehmed, Manisalı Halil. Gönenli Arab Hüseyin giLreştiler. Neticede Şerif ile Hahl başa kaldılar. Başaltına Gönenli Hamdi Sındırgılı İbrahım Gacar, Manisalı Abdüsselâm Balıkesirli Ramazan çıktılar. Yapılan hazırlık ve tertibden halk da, pehlivanlar da son derece memnun kaidılar. Max Schmelling galib Stuttgart, 3 (a.a.) Max Schmelling ilk ravundda Almanya ağır siklet şampiyonu Adolf Henser'i nakavt etmek suretile maçı kazanmıştır. Ortaköy kulübünün kongresi Ortaköy Spor Yurdu Başkanlığından: Yurdumuzun senelik fevkalâde kongresi 9 temmuz 1939 pazar günü saat 10 da Portakal Paşa yokuşundaki Parti binasında yapılacağından sayın üyelerin gelmeleri rica olunur. Bundan iki yıl kadar önce Idarei Hususiye ve Belediyenin bütçelerinden ayırmayı deruhde ettikleri tahsisatla teşkili takarrür eden «Imar birliği» şimdiye kadar bazı formalıtelerın ikmalı mecburiyeti yüzünden tam manasile teşekkül edıp faalıyete geçememişti. Son zamanlarda bu işler tamamlandığından, birliğin reish'ğine Adanamızın değerli genclerinden Fayzi Dural ve ıkınci reisliğine de çiftçilerimizden Fazlı Meto seçilmiş ve bu arkadaşlar bu vazifeleri fahrî olarak kabul etmişlerdir. Imar birliğinin maksadı, bir taraftan Karataşta mükemmel bir plâ] ve konforlu bir otel, kazıno tesisi ve dığer ıstırahat esbabını hazırlamak, dığer taraftan da Torosların cidden en nefis bir yayla mevkii olan Bürücekte ayrıca bir otel ınşa etmek ve böylece, uzun süren yaz mevsiminde plâj ve yayla Seyhan vilâyeti hususî bütçesi fakir iht;vacını duyan vatandaşlara bu ihtiyacdeğildir. Halk, umumiyetle Maarif işle larını en iyi şekilde tatmin edici vasıtalar ri üzerinde çok hassastır. Yoksul ilk mek hazırlamaktı. teb talebelerine karşı halkın gösterd'gi aBu tesisat, kış mevsimi için de Çukuâka ve yardım, her türlü takdir ve feb rovada ılık bir kış ve istirahat devresi gerike hak kazandıracak derecededir. Vilâ çirmek istiyecek misafirleri de en uygun yetin bir kısım köylerindeki ilk mekteb şekilde tatmin etmek gayesinin istihdaf e'binalan tamamen köylünün himmet ve mekte olduğundan, iç turizm bakımından emeğile vücude getirilmiştir. Bugün mek da Adana için faydalı bir teşebbüs halintebden mahrum bütün köylerimizin ve dedir. kasabalanmızın halkı, ihtiyacı karşıhyaBir kısım sermayesi bankaya yatınlcak mekteb binalarını en kısa bir zaman mış bulunan Adana Imar birliğinin, da yapıp Maarif emrine vermek istidad mevcud nizamname ve programı mucive kudretindedir. Fakat, zeminin bu ka bince faaliyete geçmesinin yak'aştığını dar müsaid oluşuna rağmen hâlâ, oku tahmin etmekte hata yoktur. Her ikisi ma çağındaki çocuklarımızın yansından de tahsillerini İsviçrede yapmış bulunan fazlasınm mektebsizlik yüzünden ilk tah Feyzi Dural ve Fazlı Metodan Adanapabuc olmaz bana... Atinadan aldım bunu... Çok hoşuma gitti de ondan... Fakat giyemiyorum, giyeceğim de yok. Sana hediye ederim, hediye kabul etmezsen başka zaman sen de bana birşey ahrsın, olmaz mı? Haydi, otur, otur... Çıkar ayağını... Türkânı yatağa zorla oturttu ve prova yapan terzi gıbi yere diz çökerek iskarpini onun sağ ayağma geçirdi: Tamam, dedi, bak ne iyi geldi... Lamı cimi yok... Fakat bu çorablarla da olmaz... Dur sana bir çift de yeni çorab vereyim... Dolabdan bir kutu çıkardı ve içinden henüz marka kâğıdı bile sökülmemış yeni bir cıft çorab aldı, Türkâna yaklaşarak gösterdı: Bak, Fransız çorabı... Paristen aldım... İki düzineden fazla var bende... Beyoğlunda bulamazsın, bulsan bile beş altı lıradan aşağı alınmaz... Orada bızim para ile yüz yirmi kuruş... Haydi, giy şekerim... Bu güzel bacaklara yazik değil mi?.. Haydi... Büyük bir arzu ve büyük bir korku arasında sıkışan Türkân terlemeye başlamıştı. Kâmile tekrar yere diz çöktü ve çorablan kendi elile giydirmek istedi. Fakat Türkân yalvararak ayaklarını o lan Fransa Almanya Atletizm maçı Almanyanın kahir muzafferiyetile nihayet bulmuştur. Almanya 45 puvana karşı 106 puvanla maçı kazanmıştır. En müsaid bir sporculuk havası içinde cereyan eden maçta 20 bin seyirci bulunmuştur. nahiyesine yerleşmişlerdi. Vefatlarından sene sonra bile, şöhretleri, civar Vefa kulübünün kongresi yetmiş halkının hatırasında yaşamaktaydı. köyler Vefa İdmanyurdu Riyasetinden. Mareşal, 1820 senesinde hastalanarak Kulübümüzün seneiik kongresi 9/7/ ölmüş, Pere Lachaise mezarlığma gömül1939 pazar günü saat 10 da Şehzadebaşında Letafet apartımanındaki Yurd müştü. Ölümünden az evvel, mezarının merkezinde toplanacağından üyelerin yerini, silâh arkadaşı Messena'nın yanıbateşrifleri rica olunur. şında seçmişti. Mareşal Oudivot, Mareşal Kongreye davet Suchet ve Napolyon harblerinin dığer Karagümrük İdmanyurdu Başkanlığından: 9 temmuz 1939 pazar günü saat 10,5 ta yapılacak fevkalâde kongrede hazır bulunmamzı dileriz. Başından yaralandı Kasımpaşada oturan 10 yaşlarında Kemal, dün sabah Okçumusa caddesinden geçmekte iken 2351 plâka numaralı şoför Tirıyandafilin idaresindeki otomobilin sadmesine maruz kalmış, başından yaralanmıştır. Kemal tedavi altma alınmış, suçlu şoför yakalanmıştır. f Türk Revü opereti heyeti faaliyette Kongreye davet Aksaray Gencler Birliğinden: Birliğimizin yıllık kongresi 10/7/939 pazartesi günü saat 21 de bırliğimizin C. H. P. Cerrahpaşa semt ocağı kurağındakı merkezinde yapılacağından azamızın teşriflerini dileriz. mıza faydalı olabilecek faaliyetler vc eserler beklenebilir. Belediye bütçesi Belediye bütçesi, çok kısa süren bir müzakereden sonra 587,405 lira olarak kabul edilmiştir. Bu bütçeye nazaran, evvelce mevcud Belediye Reis muavinliği vazifesi lâğvedilerek Belediye müfetti§liMuhlis Sabahaddin başkanlığında S. Atillâ idaresinde millî eserler oynayaği vazifesi ihdas olunmuştur. cak kırk kişılik bir kadro yeni retertuvar ve zengin dekor ve kostümlerle Belediyenin diğer kadro ve hizmetle yaz temsillerine başlamıştır. Yukandaki resim, zeybek oynayan balet heyetini rinde göze çarpacak bir değişiklik yoktur. gösteriyor. nun elinden kurtarmıştı. Kâmilenin devam eden ısrarı üzerine, genc kız çorablan ve iskarpinleri giydi. Kâmile onu kolundan tutup ayağa kaldırdı, gardrobun kapısının içindeki aynanın önüne götürdü: Bak, dedi, ne güzel oldu, pabucun garnitürii ceketinin yeşiline de uydu!.. Hiç insan bu altm saçlarla, bu zümrüd gözlerle o eski pabucları giyer mi?.. Yüzü ağlıyacak gibi kırışan Türkân, Kâmilenin ellerini tutarak yalvarıyordu: Kuzum... Beni minnet altında bırakma, e mi? Bana bugün iş ver... Eve götürüp çalışayım... Nekadar çok olursa olsun yaparım. Hem de her türiü iş: Broderi, dikiş, çiçek... Hepsi elimden gelir... Peki, peki... Bir de, kuzum, yalvarırım, îclâle sakın birşey söyleme, sakın... Hem artık o buraya gelmez, değil mi? Gelse de söylemem. Söylemezsin, değil mi? Hayır, hayır!.. Fakat Kâmile onu dinlemiyormuş gibi, dolabdakı esvablarını birer ucundan çekerek, uzaktan ona gösteriyordu. Sen de birkaç kat esvab yaptırmahsın, dedi. Sokak kapısı çalınıyordu. Kâmile birdenbire fırladı ve odadan çıktı. Türkân şaşırmış, nerede olduğunu hatırlamaya çalışıyormuş gibi meraklı gözlerle etrafına bakıyordu. Sofada Kalyopi'nin sesi yükseldi. Bağırarak, rumca birşeyler söylüyordu. Kiminle konuşuyo? Kâmile rumca biliyor mu ki? Hem niçin bağırıyor? Türkân dikkat edince, bu seste öfke değil, talimat veren sinirli bir insanın tehalükü bulunduğunu anladı ve rahatladı. Oh... Eğer buradan bir iş alarak da çıkarsa yüreğine büsbütün su serpilecekti. Çünkü o zaman tru cekete, bu paraya, bu iskarpine ve çoraba hak kazanmak imkânı olacaktı, minnet altında kalmıyacaktı. Kâmile içeri girdi: Şimdi yukarı çıkar, madamla konuşursun, dedi. Lutfen siz de beraber geliniz, olmaz mı?.. Ben... ne yalan söyliyeyim... madamın sözlerini zor anlıyorum. Kâmile güldü: Peki, dedi, öyledir... Türkçesi biraz karışıktır onun... Ben hep rumca konuşurum onunla... Siz rumca bilir misiniz? Tabiî... Sen benim Rum kızlarına içerlediğime ne bakarsın?.. Bende de Rumluk var. Benim annem Rumdu. O da terziydi... Babam Türktü halis... Türkân taze bir hayret içinde gözlerini açtı: Ya!.. Tabiî... Babam annemî uzun zaman sevmiş... Annem onunla metres yaşamış... Sonra evlenmişler, ayrılmışlar... Beni leylî Fransız yatı mektebine verdiler... Sonra annem öldü. Babanız sağ mı? Hayır, o da iki sene sonra öldü. Başka kimseniz yok mu? UÇURUMDA Roman: 18 Güzel... Ne güzel... diye mırıldandı. Bir gün tecrübe edersm, sana bu esvablardan birini de hediye ederim, hangisi sana daha iyi gelirse... Bakayım?.. Kâmile Türkânın yanıbaşına geldi ve kendi boyunu onunkile ölçrcek: Bir gibi birşey... dedi, sen benden bir parmak kadar uzunsun... Türkân bu farkı göremiyordu: Değilim, dedi. Uzunsun. Bak alçak topuklu iskarpin giyorsun. Fakat... Kâmile Türkânın ayaklarına baktı: Kaç numara gıyıyorsun, dedi, 36 değıl mi? Evet. Çıkar kuzum şu iskarpinleri de, sana benimkilerden bir tane vereyim. Numaralarımız bir. Yazan : Server Bedi Türkânın ruhunda, karanlıktan çıkıp da birdenbire keskin bir ışığa bakan gözler gibi şiddetli bir kamaşma vardı. Bu şüpheli saadet, onun kalbine, sefaletln verdiği temiz kederden daha ağır geîiyordu. Allahım! Yeni tanıdığı, ahlâkını bilmediği bir kızın parasını kabul etmek, ayağında sürükledıği iskarpinlerden birini giymek, nasıl olur bu, nasıl olur? Türkân şaşırmış, omuzlarını kaidırarak mırıldanıyordu: Nasıl olur? Dolabdan yesıl garnitürlü siyah bir iskarpin çıkaran Kâmile, Türkânı kolundan tutarak yatağm kenarına oturtmaya çalışıyordu: Niçin olmasın, yavrum? dedi, ben bu iskarpinleri hiç giymedim gibi birşey... Giyeceğim de yok... Çünkü benim sağ ayağım biraz daha büyücektir. Hazır Bir ablam vardı. Fakat babamız ayrı... Çünkü benim babam annemin ikinci kocasıydı. Birinci kocası Rummuş. Ablanız sağ mı? Sağ... Şimdi Mançester'de o... Burada İngilizler varken bir İngiliz sevdi, aldı onu... Çok güzel kadmdır... Türkân hem Kâmilenin söylediklerini düşünüyor, hem de madamla konuşup b» evden bir an evvel çıkmak için kapıya. bakıyordu. Kâmile, birdenbire Türkânı kucaklayıp öptü: \Arkast var]