20 Haziran 1939 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 9

20 Haziran 1939 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

20 Haziran 1939 (Baştarafı 1 inci sahifede) (Baştarafı l inci sahifede) zakere ve münakaşalarda bulundu. Encümene gönderilen üçüncü madde nin bir fıkrası görüşüldükten sonra ehli yetleri ve sicilleri itibarile terfie hak ka zandıkları halde münhal yer bulunmadı ğı için bir derecede iki terfi müddetı ge çirmesine rağmen terfi edemiyenlere her derecede bir defaya mahsus olmak uzere üst derece maaşı verilmesine dair madde, müzakere ve kabul edildi. Müteakıb madde, alelumum maaşjı veya daimî ücretli hizmetlere aid kadrolarm teşkilât kanunlaruıa bağlanmasını şart koymakta idi. Ancak muvakkat müddetlerle, ifası icab eden ve daimî bir mahi yet arzetmiyen hizmetlerin bütçe kanunlanna bağlı cetvellerine dahil tertib(?ıden alınacak maddelerle idaresi caiz olduğunu kaydediyordu. Bu madde üzerinde de müzakere açıldı. 11 inci madde vazife ve memuriyetlerine müteallik hususattan dolayı işten el çektirilerek maalşan katolunan alelumum memurlara tahkikat veya muhakeme neticesinde beraet veya men'i muhakem kararı verildiği surette kesilen maaşları tutannın yarısmm verileceği hakkında idi. Yeni Barem lâyihası olan hizmetlere münhasır kalmalıdır. Bun lardan gayri hizmetler için ücretlilerin bu lunması devlet teşkilâtmda esaslı vazif gören memurlar arasında ikiliği idame etmektir. Sonra ücretliler tekaüdlük ve saire gibi teminâta da sahib değildirler.» dedi. CUMHUBÎYET Bütçe yekunu zayıfladı mı, kabardı mı? Faik Baysal, encümen namına izahat vererek bu maddenin bütçe yekununu hafiflettiğine kani olduğunu söyledi. Bugünkü vaziyete göre, mektebden çıkan bir memurun derhal iki yüz lira ile işe alınmasına bir mâni olmadığını, şimdi konuşulan maddenin ise bunu tahdid ettiğini, tatbikat ta bütçenin bundan fayda göreceğini, daimî mahiyetteki vazifelerin ücretli olmaması noktai nazanna gelince, ücrele rağbetin azalmakta ve maaşlı memurluklara daha çok rağbet edilmekte olduğunun müsahede edildiğini, izah etti, Ziya Gevher dedi ki: « Faik Baysalın bütün müdafaaları tersine oldu. Ücretli memuru bir derece üste almakla bütçe eksilmez, kabarır.» Fafk Baysal: « Beş sene sonra...» Ziya Gevher, devamla: « Beş sene sonra bunlan acı acı söyleyeceğiz ve Faik Baysal, siz bunlara cevab veremiyeceksiniz.» Cemal (Afyon) : getirilecek hakikî bir miitehassısın bu İş mütehassısın iş 2030 bin liraya çıkarabileceğinı anlaltı ve: « Diyeceksiniz ki, mes'ul Vekillerimiz var. Salâhiyet veriyoruz. Düşünsünler, fakat o zaman da mes'ul Vekillerimiz vardı. Düşünmediler. Hakikatte ihtısasın ne olduğu, mütehassısın kim olduğu tarif edilmelidir.» En ucuz şey: Mütehassıs Affı.umumi kaydi Bu madde üzerine açılan müzakereler sırasmda Ali Rıza Türel (Konya), fıkrada yazılı beraet kelimesi yanma affı umumî tabirinin de ilâvesini istedi. Faik Baysal, bu mananın kanunun umumî tatbikatı arasından çıkanlabileceğini söyledi. Süreyya Örkeevren, suçsuz bir adamın herhangi bir zandan dolayı vazifesi ba şından kendi ihtiyarında olmıyan bir se beble ayrılmış olmasile yan maaş almasını esasen bir mahrumiyet telâkki ettl. Refik Ince (Manisa), bu vaziyetlerin husule getirdiği ıstırablardan bahsetti. Ezcümle dedi ki: « Bunlara 56 ay veya daha uzun air müddet sonra kesilen yan maaşların: optan olarak vermek dahi maruz kaldık( an ıstırabları telâfi etmez.» Ali Rıza Törel, maksadınm iyi anla jilmadığını, maznun bir memura umumî affın beraet kararı almak imkânmı kapatmış olduğunu söyledi. îsmet Eker (Ço rum), müruru zamanın da nazara alın masını diledi Ali Rıza Törelin takriri okundu. Faik Baysal, tekrar izahat verdi ve takibat safhasında iken umumî affa mazhar olanların vaziyetlerini koruyacak olan bu takrıre encümenm muanz olmadığmı söyledi. Muhakeme altına alınmış olan memurların maaşlarının verilmesi yolun daki teklife gelince encümenin buna ta raftar olmadığını ileri sürdü, Ali Rıza Törelin takriri kabul edildi ve madde bu takririn icab ettirdiği ilâve için reye kondu, kabul olundu. Müstakillerin noktai nazarı Vekâletlere bırakılmasını müdafaa etti. Fuad Sirmen, maddenin müzakeresinin Ziya Gevher, Hikmet Bayura cevab muvakkat üçüncü maddeye bırakılmasını, vererek, ihtısas işini çok ehemmiyetli tebirlikte müzakere edilmesini istedi. Faik lâkki ettiğini ve eğer sözlerin lâyıkile Baysal bu madde müzakeresinin tehirine dinlenseydi, kendisine hafiflik isnad ediaraftar olmadı: emiyeceğini kaydettikten sonra dedi ki: « Elektrifikasyon işini aldığım ma« Lâyihanm diğer maddelerinin yerinde dahi göreceğiz ki ücretlilerin maaşa lumata istînaden bu millet kürsüsünden nakli için bir kıstas kabul edilmiştir ve söyledim. Sıfırdır, yalnız bu değil, geçen İktısad Vekâletinin birçok işleri sıbu hesablı bir hükümdür.» Receb Peker, kanunun her maddesinin fırdır. Kendi malımız olan üzümü bile birbirile alâkalı olduğundan bahisle her denize dökmüşüzdür.» hangi bir maddenin müzakeresini tehir tmenin daha fazla kanşıklığa sebebiyet /ereceğini beyanla evvelce bahsettiğ: tecaüdlük meselesinde ısrar etti. Fuad Sirmen, tekrar söz alarak müstakillerin noktai nazarmı müdafaa etti. Bu kereler sırasında Nafıa Vekili Ge muzak neral Ali Fuad Cebesoy da söz aldı: « Bu mesele en ziyade bizitn vekâletimize taalluk ettiği için fikirlerimi arzedivorum. Memurlanmizin hemen üçte ikisi müehassıs, mühendis ve fen memurlarıdır. şlerin inkişafı, yeni yeni ihtnaslardan isifadeye lüzum gösteriyor» dedi ve bu maddenin kabulü lehinde bulundu. Abdürrahman Naci Demirağ, lâyihaa bağlı cetveldeki ihtısas mevkilerini az uldu. Haricde mesleğini ilerletmek icin 10 sene çalışan kimselerin devlet sadrosuna dühullerinde mükteseb haklarının tanınmasını lüzumlu gördü. Hikmet Bayur (Manisa), ihtısas mevzuu üzerindeki konuşmalar sırasında Ziya Gevher tarafından elektrifıkasyon işinin bir misal olarak zikredilmesi münasebetile şunlan söyledi: « En ucuz şey mütehassıstır. Hatta birçoklarımız sıhhatimiz üzerinde de tecrübe etmişizdir. İnsan, 5 6 doktora gider, fakat mecmuuna verdiği para ile bir mütehassısa gıderse sıhhatini daha iyi kazanır. Cevabını vermek bana düşmezdi ama, pek bariz olarak bildiğ'm birşey var; elektrifikasyondan maksad iki tane fabrika dahi olsa bunlar kırk elli milyon ira ile kurulacak tesisattır ki yalnız hesablarının hazırlanması için 4 5 yüz bin ira harcanması makuldür. Memlekette umum eîektrik kuvvet membalanmız nedir? Meselâ Fıratta bir baraj yapılabiirse sulama tesisatı veya bazı insaat, naıl olmalıdır gibi hesablar bu etüdlerin neticesinde anlaşılmıştır. Bu sözleri söylemek bana düşmezdi ama, ihtısası hafife almak cereyanı karsısında bu mütale« 200 lira ücretli daktilolar var. Ba alan serde mecbur kaldım.» rem çıktıktan sonra da böyle yüksek fiDoktor Saim Ali Vekilin mes'uliyeti tlarla daktilo alınacak mıdır?» ıltında olmak şartile mütehassıs tayininin için encümene verildi. 19, 20, 21 ve için encümene veriîdi. 19, 22 nci maddeler de, üzerinde müzakereler açılmadan kabul edildi. 23 üncü madde üzerinde uzun konuşmalar oldu. Fuad Sirmen, Devlet Denizyolları ve Limanlan Umum Müdüriüğü teşkili hakkındaki kanunun 32 nci maddesinde tayin, terfi işlerinin bir nizamname ile tespit edileceğinden bahsedildiğini anlattı ve baremin kabulünden sonra bu hükmün yaşayıp yaşıyamıyacağını sordu. Muzaffer Göker, şu noktalann tenvirini istedi: « Belediyelere bağlı müessesekre de bu barem tatbik edilecek tnidir? Edilirse devlet memurları baremi mi, yokia müessesesat baremi mi tatbik edilecektir, ve hizmet müddetleri nasıl hesablana caktır?» Tazminatın sebebleri Maddede İnhisarlar ve Devlet De miryolları Umum Müdürlüklerine ala cakları ücretten başka görülecek lüzum üzerine Heyeti Vekile kararile ve ayda 100 lirayı geçmemek üzere münasib bir tazminat verilebileceği yazılıydı. Refik İnce, bu tazminatın sebebini sordu. Ziya Gevher, Devlet Demiryollan Umum Müdürlüğünü bir misal diye zıkrederek: « Meskeni vardır, teshinı, tenvıri, hademesi ve sairesi vardır. Aşçıdan yemek esirgenmez, şimendıfer gibi vasıtası da vardır. Fazla masrafının ne olduğunu anlıyamadım, belki kendisi ayda 10 bin lira değeri olan bir kudrette bulunabilir. Fakat ikilik yapmıyalım. Mademki, azamî haddi 600 liradan tespit ediyoruz. 601 lira vermiyelim.» Ziya Gevher, bu hususta bir takrir de verdi. Galib Pekel, ezcümle dedi ki: « Kanun 19 dereceyi 15 e indir mekle idarei hususıyelere hayli küifet tahmil etmiştir. Belediyelerin vaziyeti daha ağırdır. 500 küsur belediyemizden azamî 40 ı haric, dığerleri tatbik edemiyeceklerdir.» (Baştarafı 1 inci sahifede) General Kemal Gökçe, Hariciye Vekâleti protokol dairesi reisi Şevket Fuad Keçeci, hariciye bırinci daire reisi vekili Sedad Zeki Örs, Ankara merkez kumandanı Albay Demirali, emniyet direktörü Şinasi Turga tarafından karşılanmışür. İran, Afgan ve Irak Büyük Elçileri de muhterem misafiri karşılayanlar arasında bulunmakta idiler. Ekselâns Abdülfettah Yahya Paşa, Hariciye Vekilimiz Sükrü Saracoğlu ile trenden indikten sonra kendilerini karşılamağa gelmiş bulunan zevat ile selâmlaşmış ve gar peronunda başta bando mız;ka olduğu halde bir kıt'a asker ihtiram resmini ifa eylemiştir. Bando, Mısır ve Türk millî marşlarmı çaldıktan sonra Mısır Hariciye Nazırı ihtiram kıt'asını teftiş etmiş ve garın iç ve dışını dolduran halkın samimî tezahüratı arasında gardan ayrılarak ikametlerlne hususî daireler tahsis edilmiş bulunan Ankarapalasa gitmişlerdir. Mısır Hariciye Nazırı Ekselâns Abdülfettah Yahya Paşa öğleden ev vel Başvekil Dr. Refik Saydamla, B. M. M. Reisi Abdülhalik Renda yı ziyaret etmiş ve bu ziyaretler iade edilmiştir. Muhterem misafirimiz öğ ie yemeğini Mısır sefarethanesinde hususî olarak yemişler ve saat 16 da refakatlerindeki zevatla birlikte ebedî Şef Ata türkün Etnografya müzesindeki muvakkat kabrıne çelenk koymuş ve tazim ziyareti esnasmda bir polis ve askerî inzıbat müf•rezesi rasimei ihtiramı ifa eylemijtir. Akşam saat 20,30 da Hariciye Vekili ve Bayan Şükrü Saracoğlu tarafmdan Hariciye köşkünde muhterem misafirimiz Mısır Hariciye Nazırı Ekselâns Abdül fettah Yahya Pasa şerefine bir akşam yemeği verilmiş ve bu yemeği saat 22,40 da bir kabul resmi takib etmiştir. Mısır Hariciye Nazırı Yahya Paşa dün Ankarada büyük merasimle karşılandı irade ile Türk vatanperverliğine yeni yollar çizmiş olan adama teveccüh edecektir. Kemal Atatürk, tarihe bizzat kendi eserinin ve milletinin kendisine karşı beslediği aşkın omuzları üzerinde intikal eylemiştir. Bu hürmetkârane tazimahmda onun, memleketinin selâmeti için tevessül edilen mücadelenin müthiş anlarmda sadık dostu olmuş ve Lozan'da yeni Türkiyenin toprak statüsünü ve beynelmilel statüsünü muzafferane bir surette tespit etmiş bulunan halefi Ismet İnönünün ismini ayni zamanda zikretmek isterim. Bilhassa Mısırlılann, zamanın müşküllerine ragmen kendileri hakkında gösterdiği hararetli sempati nişanelerınden dolayı Reisicumhura karşı müheyyic bir hatıra beslemeleri için sebebler mevcuddur. Müteaddid ve mudil meselelerin müzakeresi o zaman Mısırd müteallik askıdaki noktaların halline imkân vermemişse de, iki memleketin hüsnüniyetı o zamandanberi bu noktaların hallini mümkün kılmıştır. Yirmi yıldan az bir zamanda yükselen bu güzel şehir, milletin ve onun Şeflerinin iğilmez iradesine bir delildir. Bu şehir, Türk milletinin dehasına tabiî hamlesini vermek için hiçbir gayretin esirgenmemesi hakkındaki kuvvetli azmi ifade etmekte olduğu gibi, bu tahavvül ve terakki eserinin nasıl yüksek bir kaynaktan ilham aldığını ve eserin nasıl mükemmel bir organizasyonla takib edildiğini ifade eylemektedir. Fakat daha ziyade takdir, hayranlık celbeden şey, bu tahavvülün Türk köylüsünün ve küçük san'at erbabının top rağa veya tezgâha olan bağhhğını kaybetmeden vuku bulmasıdır. Bu yeni hayatın fütuhatı olduğu gibi mahfuz kalan içtimaî vasıflara ilâve edilmiş bulunmaktadır. Türk köylüsünün ve Türk küçük san'at erbabının köklü seciyesi mazinin gidişinden hiçbir zaman mes'ul olmamış,tır. Onların daha büyük bir dinamizme, daha rasyonel ve insicamlı bir devlet teşkilâtına ve uyanık ve enerjik bir başarıya ihtiyacları vardı. Bunu en kısa zamanda ve icraatı esnasmda şahsiyetini teyide matuf hiçbir hakkından feragat yeni T.ür^iy« yapmıştır. Bu tahavvül intizatn içinde ve milletin yüksek menfaatleri daima gözönünde tutulmak suretile cereyan etmiştir. 1 ürkiye, milliyetperver gayelerinden inhiraf etmemek için mes'uliyetlerini pek ziyade müdrik bulunuyordu. Fılhakika şanlı Türk ordusu ve genc Mısır ordusu her hangi bir askerî ihtirasa değil, yalnız barışa hâdicndirler. Mılletler arasındaki müzakerelerde akıl, ıdrak ve kiyaset hâkim olduğu ve devletlerın nisbî hukukunun üstünde dünyanın huzur ve emniyetine olan mutlak hakkının mevcud olduğu unutulmadığı takdirde, bütün ihtilâflara lüzumu veçhile bir tarzı hal bulunmamasına imkân olmıyacağını zannediyoruz. Ekselnas, gerek mufahham metbuum hakkında ve gerek Mısır ve şahsım hakkında sarfettiğiniz nazikâne sözlerden dolayı size teşekkür ederim. Memlektim ve şahsım hakkında gösterilen sempati nişanelerinin Akdenizın öte kıyısında minnettarane bir akıs bulacağından eıain olunuz. Türkiye ile Mısır arasında bundan böyle Mısınn kültürel, iktısadî ve ticarî sahalarda takviye etmekle bahtiyar olacağı bir tesriki mesai mevcuddur. Kadehimi Reisıcumhurun sıhhatine ve büyük Türk milletinin refah ve şan ve şerefine kaldınr, sizin ve zarif Bayan Saracoğlunun sıhhatinize içerim.» Ziyaiette irad edilen nutuklar Ankara 19 (a.a.) Bu aksam Hariciye Vekili ve Bayan Şükrü Sarocoğlu tarafmdan Mısır Hariciye Nazın Abdülfettah Yahya Paşa şerefine verilen ziyafette Şükrü Saracoğlu aşağıdaki nutku F>öylem;ştir: « Nazır hazretleri, Türk hükumeti ve milleti adına ?ahsınızda ^dost Mısınn mümessîlinî en derin bir memnuniyetle selâmlıyorum. Bize a sırlarm miras bıraktığı ve bütün Türkle rin kalbinde yasamakta ve daima yaşıyacak olan tarihî dostluk rabıtaları, ziyaretinizi bizim için iki cihetten kıymetlendir mekte ve sizi aramızda görmekten müte vellid sevinci de iki misli artınnek'adır. Zira siz bugün burada bu eski ve fakat daima genc dostluğun elçisi bulunuyorsunuz. Dost milletin, mufahham hükümdannın idaresi altında daima daha geniş ve bü yük muvaffakiyetlerle tetevvüc eden bir istikbale doğru mes'ud bir surette istihalesinin yükselen münhanisini Türki\en'n nasıl bir kardeşçe alâka ile takib ettiğini söylemeye ihtiyac var mıdır? Türkiye, bu istihale ile muvazi olarak, kültürel, iktısadî ve ticarî sahada iki memIeket arasındaki faydalı ve verimli mübadelelerin daima daha ziyade inkisaf et mesini ve kuvvetlenmesini bilhasa arzu eylemektedir. Sahillerimizi yalayan müşterek deniz bu inkisafın tabiî yolu ve avni zamanda işbırlığınin remzıdır. İşfe bu denizin avantajlan bundadır. Ve biz k°r.di siyasî umdemiz icabı olarak bu denızin kıyısında bulunan bütün memleketlerin bu faydalardan hisselendiğini görmek istiyoruz. Esasen coğrafî vakıalann iki memlekete verdiği vaziyet benzerlıği, memleketlerimize bu gayenin tahakkukunda her iki memleketin de müdrik bulunduğu muvazi vazifeler tahmil eylemektedir. Kadehimi, Majeste Kral Birinci Farukun şerefine ve dost Mısırın refahına kaldırır ve sıhhatinize içerim.» Mansub Belediye Reisleri Bu müzakereler sırasmda mansub belediye reisleri müstesna olmak üzere halkın intihabile mevkie gelen belediye reislerinin tahsil kaydına tâbi oltnadıkldrı cihetle baremin tayin ettiği ilk maaşla tavzif edilmesi icab edebileceğinden bahsolundu. Bu takdirde elemanı bulmaktaki müşkülâta işaret edildi. Bütçe encümeni reis vekili Faik Baysal, kanunun ücretle tayin edilen memurara tatbik edileceğini, intihabla gelen belediye reislerinin ve meclisi umumî azalarının bu maddenin şümulü haricinde olduğunu izah etti. Ziya Gevherin İnhisarlar ve Demır yollan Umum Müdürlerine ayrıca 100 lira tazminat verilebileceği hakkmdaki fıkranm maddeden çıkanlmasını teklif eden takriri kabul olundu. 24 üncü maddenin müzakere&inde Hüsnü Açıksöz (Kastamonu), mütekadlerin devlet müesseselerinde istihdamını esas itibarile doğru bulmadığını ileri sürdü. Dedi ki: « Mütekaid demek, devlet hizmetinde muayyen müddet çahştıktan ^onra talebile, veya vücudünden istifade edi lemiyeceği cihetle çekilmiş olan memur demektir. Ya 25 seneyi doldurmuş, yaud malulen, yahud da yaşı 65 e geldiğinden tahdidi sinne tâbi tutularak tekaüd edilmiştir. Herhangi bir Vekâlette hastalanan, yahud yaşı kemale gelen bir zat, diğer Vekâlete gelince hastalığı geçiyor veya gencleşiyor mu?» Teadülü ihlâl eden hükümler 12 nci madde... 12 nci madde şu sekilde idi: «Ücretli vazifelere ilk almacak memurlar, tahsıl derecelerine ve dığer vasıflarına göre, girebilecekleri maaşlı memurluk derecelerinin ancak bir üst derecesine aid maaş tutarlarile tayin olunabilirler. Bunlarm terfileri de maaşlı memurların terfilerindeki hükümlere tâbidir.» Receb Peker, ücretlilere bir derece mafevk aylığı verilmesinin sebeblerini sordu. Faik Baysal hulâsatn dedi ki: « Ucretli olanlara bir derece üst aylık verilmesinin sebebi, tekaüd lıakk: gibi memurların sahib bulunduğu haklar dan istifade etmemeleri dolayısiledir. Müteakıp diğer kanunlarda tatbik edeceğimiz bir prensip olarak konulmmtur.» Receb Peker tekrar söz aldı. Ezcümle dedi ki: « Şimdiye kadar ücretli smıfı diye tanılan memur arkadaşlanmız bu kanunun mer'iyet mevkiine girmesile ana teîâkkide memuriyetlerin hayatına benzerlik ahyorlar. İçlerinde tekaüd olmak arzusu da yaşzmaktadır. Yakın ve uzak istikbalde bu haklannı isteyeceklerdir. Bugün su madde ile, ileride tekaüd haklannı aldıkları takdirde, hazine aleyhine bir vaziyet ihdas etmekliSimiz ihtimali vardır.» Mümtaz Ökmen: « Bazı idarî zaruretler dolayısile, bu kanunun içine de memurlar maaşları arasındaki vahdeti ve teadülü ihlâl eder hükümler konmuştur. İhtısası bir tarifle çepçevreleyip bu salâhiyeti îcra Vekillei heyetine bırakmak kanunun ruhuna uygun olur.» '•" Bahis üzerindeki müzakereler uzadı. Mebrure Ziya Gevher mütaleaları arasında serdettiği elektrifikasyon misaline itiraz ederek bunun mühitn olduğunu ve başında nadir bulunan mütehassıslardan biri olduğunu kaydetti. Refik İnce ha\iselerin cereyanı karşımda hiçbir tarifin sabit kalmıyacağım bu salâhiyetin Vekile verilmesini muvaık buldu. Bu madde de aynen kabu! edildi. 14 üncü madde üzerinde müzakere açılmadı. Maliye Vekilinin beyanatı 2, 3 vazife meselesi Rasih Kaplanm izahatı Rasih Kaplan: « Her maddede küçük büv'ik bazı farklann kanunun tahsisat itibarile tutan genişlemektedir. Lâyihanm müzakeresine başlanırken bize, farkın bir milyon sekız yiiz bin lira olacağmı söylediğimz, bu maddeîerle bütcedeki fark, 3 4 milyonu geçecektir. Acaba bu nokta nazarı dikkate alınmış mıdır? îkincisi: Biz, bu ka nunla ücretlileri maaşa geçirmeyi düşünürken ücreti daha cazib kılmaktayız.» Ziya Gevher de ayni jnütaleaya iştirak etti. Fuad Sirmen, müstakil grupun devlet teskilâtı içindeki ücretliler r^kkında hazırlad'ğı takriri lâyihanm sonraki üçüncü muvakkat maddede vermek niyetinde olduklannı, fakat ayni mesele, bu madde dolayısile görüşüldüğü cihetle, bu husustaki fikirlerini söylemeği faydalı bulduk'ann' ifade etti: « Ücret tâli ve muvakkat mahiyette Maliye Vekili Fuad Ağralı da beyanatta bulunarak dedi ki: « Maaş ve ücret diye iki nam altında verilen tahsisat, bugün konulan bir esas değildir. 929 daki kanuna dahi bu hizmetlerden hangisinin maaş, hangısınin ücret alacağının tayini hakkında hükonmuştur. Nafıa Vekili arkadaşımızın izahatı dahi üzerinde durulacak ve :etkik edilecek bir nokta olduğunu göserit.» Fuad Ağrah bu meselenin Bütçe encümeninde uzunuzadıya tetkik edildiğini ve hükumetin teşrinisaniye kadar bu huusta tetkikler yapmasma dair şeklin muvafık görüldüğünü söyledi. Takrirler obndu. Faik Baysal, Receb Pekerin takirinin encümene havalesini Utedı. Receb ?eker, takriri reye konulduktan sonra encümene gönderilmesini taleb etti. Refik nce, konuşulan madde ile alâkası olmı... bir mülâhaza olması hasebile Receb van . ekerin takririnin reye konulmasınm usulden olmadığını ileri sürdü. Fuad Sırnenin verdiği takrir reddolundu ve üzeinde uzun müzakereler cereyan etmiş oyukanda şeklini bildirdiğim 12 nci an madde reye konularak aynen kabul oundu. İhtısas mevkileri 13 üncü madde de uzun müzakerelere sebeb oldu. Faik Baysal Vekâlet teşkilâ.daki ihtısas mevkileri hakkında izahat verdi. Ziya Gevher, ihtısasın herhangi bir işe en yüksek veçheyi verecek mahiyette bir kabiliyet oldugunu kaydetti ve mü.alealan sırasında İktısad Vekâletinin eski teşkilâtını misal olarak ele aldı. 800 1000 lira alan ve memlekete pek paSalıya mal olan mütehassıslann kendilerin den beklenen işi yapmadıklarım ve elekrifikasyon diye altı sene çalısan teşkilâtın doğura dogura biri Zonguldak hattının elektrikle işlemesi, ikincisi de Kütahyada santral etüdü meydana getirdiğini yalnız bu etüdün memlekete 45000 liraya mal olduğunu, halbuki herhangi bir yeıden 14 üncü ve 16 nci maddeler de ayni şesilde kabul olundu. 18 inci maddede Fud Sirmen söz aldı ve bütçe encumenine U suali sordu: « Uhdesinde tek bir muallimlik olan bir kimse devletin diger bir müessesesinde yhk aldığı takdirde bu zatın eline ?eçen para yekunu, o kanunda azamî had olarak tayin ettiğimiz 600 lirayı geçebilir mi, geçemez mi?» Ziya Gevher, tabiblerin bir ikinci veya üçüncü vazife almalan meselesini mevzuubahs ederek 3 karpuzun bir koltuğa nasıl sığacağını sordu. Doktor Ali Süha bazı kazalarda ancak bir doktorun, 'fakat buna mukabil birkaç tıbbî vazifenin mevcud olduğunu söyliyerek bu şekli, reaitenin bir icabı olarak gördü ve mütaleılan sırasında tabiblerin yetişmek için arfettikleri müddetle muallimlerin vaziyeti arasında mukayese yaptı. Ali Rıza Esen (Siird) maddeye abib kelimesinden sonra veteriner kelimesinin de ilâvesini istedi. Refik înce muallimle doktorun devlet ve bütçe nazarında muayyen maaş alan memurlar olmayışı hasebile mukayeseyi doğru bulmadı. Ziya Gevher, doktor Ali Süha, Os man Şevki Uludağ söz aldılar. Faik Bavsal, Fuad Sermen tarafından sorukn suale ceva ben: « Biz burada dereceleri tespit et tik. Şahıslarm alacağı paraların yekunu hakkında bir kayıd derpiş edilmemiştir.» dedi. Takrirler okundu ve fıkraya vetenner kelimesinin de ilâvesini teklif eden takrir kabul olundu. Mütekaidlerin istihdamı işi Hüsnü Açıksöz de devlet müesseselerinde mütekaidlerin istihdamına cevaz vermiyen bir takriri riyasete verdi. Şerefeddin Karacan (Kars), bu maddede mütekaidlere aid fıkradaki 50 lira kaydının 75 liraya çıkarılmasını teklif etti. Takrirler reye kondu. Hüsnü Açıksözün teklifi kabul edilmedi. Doktor Os man Şevki Uludağ, kayıdlardan harb malullerinin istisnası hakkındaki teklifi nazarı dikkate alındı. Ve 24 üncü rr.adde, bu kaydın ilâvesile kabul olundu. Saat 20 olmuştu. 25 inci maddenin müzakeresine başlandığı sırada Refik ince, ekseriyet kalmadığını söyledi. Reis, riyasetin ekseriyet olduğuna kanı bulunduğunu söyledi. Fakat bu kanaat kâfi görülmediğinden yoklama yapılması ıcab etti ve tayini esatni suretile yoklama yapıldı. Neticede salonda 243 meb'usun mevcud ve ekseriyet olduğu anlaşılarak müzakereye devam edildi. Bir müddet sonra çarşamba günü saat 15 te toplanılmak üzere celseye nihayet verildi. Filistinde kanlı hâdiseler (Baştarafı 1 inci sahifede) ketmiştir. Bir polis kamyonu tahrib edilmiştir. Kamyonun şoförü yaralı olmasına ragmen kaçmağa muvaffak olmuştur. Bir îngıliz polis müfettişi de yaralanmıştır. İki Yahudiye bıçaklarla hücum edilmiştir. Hükumet makamları ateş söndürme saatı ilân etmişlerdir. Tenha so kaklarda askerî ve polis devriyeleri do laşmaktadır. Bütün fabrikalar ve mağazalar kapanmıştır. Bombanın patlad'.ğı mahal, korkunc bir vaziyet arzetmekte dir. Paris 19 (a.a.) İngiltere Müstemlekât Nazırı Macdonald, bu sabah saat 10,35 te tayyare ile Cenevreden buraya gelmistir. Mumaileyh, Cenevreye İngilterenın Fılıstın hakkındaki siyasetıni Milletler Cemiyeti Mandalar komisyonunda izah etmek üzere gitmiştir. Macdonald, İngiliz Fransız mesai birliği hakkında Fransız Müstemlrkât Nazırı Mandel ile bu sabah görüşmüş tür. Misafir Nazırın cevabı Bu nutka, Mısır Hariciye Nazırı Abdülfettah Yahya Paşa, aşağ:daki nutukla mukabele etmiştir: « Mısır Krallığınm Hariciye Nazırı hakkında gösterilen hararetli kabulün bana verdiği şerefin değerini bütün ehemmiyetile hissetmekteyim. Tarihin geçmiş devirlerinde iki memleketin mukadderatını bırbirıne bağlamış olan büyük hatıralar dolayısile daha mütezayid bir kuvvetle tezahür eden bu dostluk hissiyatının şahsımdan ziyade Misır mıüetıne müteveccih olduğunu bilıyorum. Nazarı dikkate alınmıyan takrir Doktor Ali Sühanın tabibleri bu madde hükmünden istisna eden takriri nazarı dikkate ahnmadı. Ziya Gevherin tabib lerle mühendislerin ikiden ziyade mun zam vazife alamıyacakları yolundaki mütaleaları kabul olundu ve 18 inci madde, bu mütalealar dairesinde hazırlanmak Eskişehir karakolunda adam öldüren polis Eskişehir 19 (Hususî) Bundan bir müddet evvel Çarşı karakolunda bir adam öldüren Galata polis merkezi mürettebatmdan İbrahim delilik alâimi gösterdiğinden bugün mahfuzen İstan bula tıbbı adliye gönderildi. Bugün, geçen sene Türkiye Hariciye Vekili tarafından Kahireye yapılan ziyareti iade ederken, bir dostluk vazifesınden daha fazla birşey, bir dostluk farizesi ifa ediyorum. İlk düsüncem, harbin ferdaMakdonald'ın avdeti smda üzerlerine aldıkları büyük vazifeye karşı nekadar merbut iseler, bu vazifenin Paris 19 (Hususî) İngiltere Müso derecede de ehli bulunan bir avuc dos temlekât Nazırı Macdonald bu akşam tu ile Türkiyeyi kurtarmış ve enerjik bir tayyare ile Cenevreye dönmüştür.

Bu sayıdan diğer sayfalar: