CUMHURtYET 19 Haziran 1939 Demirspor Ingilizleri Galatasaray da Doğansporu yendiler Millî küme maçlarında puvan vaziyeti Mag Ankaragücü Galatasaray Demirspor Fenerbahçe Beşiktaş Doğanspor Vefa Ateşspor 13 11 11 11 10 14 12 12 Galib I3erabere Mağlub 8 1 4 9 2 8 1 2 6 1 4 5 1 4 3 1 10 3 2 7 1 1 10 Attığı 31 38 31 26 27 13 28 10 Yediği 19 19 14 18 14 49 32 38 Puvan' 30 29 28 24 21 21 20 15 Galatasaray Doğanspor maçından bir görünüş Doğanspor takımı dün ikinci maçmı Taksim stadında Galatasarayla yaptı. Bir giin evvcl Beşiktaşa 5 1 mağlub olan Doğansporun, Galatasarayla yapacağı maça hususî bir ehcmmiyet verilmekte idi. Doğanspor takımı, sekiz kulübün iştirak ettiği millî kümede son oyununu yapacağı için likteki yerini de tayin etmiş olacaktı. Galatasaraya gelincc; Be^iktaşla yapacağı maça müsaade verilmiş olması itibarile bu maçı mutlaka kazanmak mecburiyetinde bulunuyordu. Galatasaray Izmirde 4 0 mağlub ettiği Doğanspora karşı pek güzel oynamamış olmakla beraber maçı, büyük sayı farkile kazanmıştır. Adnan Akının idaresindeki maça takımlar şöyle çıktılar: Galatasaray: Osman Faruk, Adnan Musa, R.ıza, Celâl Bedıi, Salâhaddin, Cemil, Boduri, Sarafim. Doğanspor: Mahmud Fethi, Reşad İrfan, Halid, Abdullah Mehmed, Macid. Fuad, Yusuf, Sabri. Merhum boksör Küçük Kemal için bir dakikalık sükuttan sonra, Doğansporun hücumile oyuna başlandı. Uzun pas ve açıklarla hücum yapan Galatasaray, Cemılın dıreğe gelen şütile ikinci dakikada muhakkak bir sayı kaçırdı. Oyunda hâkimiyet temin eden Galatasaraylılar, her fırsatta hücum yapmakla beraber, isabetsiz pasları yüzünden sıkışık vaziyetli bir oyun içinde birbirlerinin oyununu bozuyorlardı. Doğansporun enerjik oyunu karşısında atalete uğrıyan Galatasaray, yavaş yavaş oyununu bozmaya başlamış, bu arada müdafaa ha^ı da birkaç tehlıkeli vaziyet atlatmıştır. Galatasaray takımmın, en müsaid vaziyette gelen her topa kafa ile vurmak suretile topu daima hasımlarına kaptırması, Doğansporun daha rahat oynamasına yardım ediyordu. Bu tutuk oyun üzerine sağ içle sol iç yer değiştirdiler. Salâhaddinden pas alan Buduri uzaktan çektiği bir sütle otuzuncu dakıkada birınci golü yaptı. Sol muavin Celâlin, Doğanspor kalesi üzerine yaptığı şandele yetişen Buduri, iki müdafi arasından fırlıyarak kaieye doğru koşmaya başladı, tehlıkeyi sezen kaleci ileri fırladı, Buduri kaleciyi çalımla geçerek, boş bulduğu kaleye, topu, yavaş yavaş sürerek ikinci defa soktu. Doğansporun merkezden sola geçir diği topu solaçık ortaladı. Sağiçle, kaîeci Osman arasmda kalan topu Osman güzel bir atlayışla kurtardı. Bu suretle Doğanspor sağiçinin vavaş hareketi takımı lehine mühim bir fırsatın kaçmasına sebeb oldu. Salâhaddinle Buduri tekrar yer değiştirmeğe mecbur oldular. Galatasaray iki gol yapmış olmasına rağmen oyunda kat'î bir hâkimiyet elde edemediğinden bozuk oyunundan bir türlü kurtulatnadı. Doğansporlu sağ müdafiin birbiri üzerine dört defa topu elle tutması, bo zuk oyunun en göze batan bir tarafını teşkil etmiş, kalenin oldukça yakınından çekilen frikikler de heba olmuştu. Ankaralılarm birbirini kovalıyan akmGalatasaray son dakikada Cemil va sıtasile bir gol daha yaparak devreyi 30 ları M. W . müdafilerini çok müşkül vaziyetlere sokuyordu. îngiliz müdafiler bu galib bitirdi. içinden çıkılmaz müşkülleri ancak topu İkinci devre Doğanspor, merkez muhacimi Fuad, kornere atmakla yenebiliyorlardı. 28 inci dakika olmuştu, gene v«rilen sakatlığı dolayısıle ikinci devreye çıkmadığı için on kişi ile oynamağa mecbur bir kornerden gelen topu Orhan mükemkaldılar. Galatasaray, durgunlukta ber mel bir vole şütle îngiliz kalesine havale devam, buna mukabil Doğansporda can ederek takımın ilk sayısım yaptı. Devre lılık oyunun ruhunu teşkil ediyordu. Yal bu neticcyi muhafaza ederek 10 Demirnız sür'at ve enerji kâfi gelmediği için spor lehine bitti. Doğanspor tektük yakaladığı fırsatlardan İkinci haftaym başladığı vakit Ingilizistıfade edemedi. Sağdan yaptıkları gü ler yedikleri golün telâfisi için, Ankara zel bir hücum korner oldu. Sağaçık bunu hlar da elde ettikleri bu çok Lymetli adışarı atmak suretile kaçırdı. vantajı kaybetmemek için canla başla çaDoğanspor müdafaasındaki karışıklık lışıyorlardı .Fakat, bu devrede de, yavaş tan ıstifade eden Cemil 9 uncu dakikada yavaş takımımızın hakimiyeti altına geçdördüncü, 11 inci dakikada beşinci gol meğe başladı. leri yaptı. 36 ncı dakikada gene bir korner vu Oyun tamamile Doğanspor kalesi üzeruşundan gelen topu Arif bütün rakib orine yüklendığınden artık İzmir takımmyuncuların üstünden sıçrıyarak nefis bir da müdafaa oyunundan başka çare kalkafa vuruşile ikinci defa olarak Îngiliz mamıştı. Kale civarında yakaladığı bütün f;r kalesine sokmuş bulunuyordu. Yapılan bu satlan kaçıran Bedıi, 22 nci dakikada golün verdiği sevinc tarifsiz bir hal aldı. topu süre süre altıncı golü yapabildi. Sa Dakikalarca dinmek bilmiyen alkış aralâhaddinle, Buduri gene yer değiştirdi sında başlıyan oyun gene ayni hakimiyeler. timiz altında sona kadar devam etti ve Kaçan şütler, bozulan kombinezonlar maç Ankara şampiyonunun 2 0 galibibirbirini takib ettikçe oyun da tadsızlık yetile neticelendi. i tan kurtulamıyordu. Bediiden, Cemile giden top, küçük bir pasla Sarafime geçti. Kısa bir sürüş, kuvvetli bir şüt 40 ırıcı dakikada Galatasaraya yedinci sayryı kazandırdı. Top, Galatasaray kalesi önünden, Doğanspor kalesi civarına geçriği zaman oyun 7 0 Galatasaraym galibiyetile bitti. akışları halkın şiddetli alkışlarile karşılandı. Düdükle beraber sağdan yapılan în1 giliz hücurm . müdafi Gazinin uzun bir vuruşile iade olundu. İki tarafın da birbirini denemek suretile hareket edişi oyunu mütevazin bir şekle sokmuştu. Fakat, hücum avantajının daha ziyade takımımız lehinde olduğu görülüyordu. Oyun bu tempo ile takımımızın hakimiyeti altında ve lngilız yarı sahasında devam ettiği bir sırada anî olarak harekete geçen îngiliz'erin yaptığı akın az kalsın bir gole maloluyordu. Fakat, Necdetin ok gibi yerinden fırlıyarak îngiliz muhacimlerin ayağından kaparak uzaklaştırdığı top, bu büyük tehlikeyi de geçiştirmişti. Misafirler şerefine verilen ziyafet Ankara 18 (Telefonla) Bugünkü maçı 2 0 kazanan Devlet Demiryolları kulübü ve Ankara şampiyonu Demirsporun hâmi reisi Münakale Vekili Ali Çetinkaya tarafıncVn misafirler şerefine bu akşam îstasyon kazinosunda 100 kişilik bir ziyafet verildi. Ziyafette bugün çok heyecanlı olduğu kadar tam sportmence çaçrpışan iki takımın oyuncuları, genel direktörlük, Vılâyet erkânı ve bazı meb'uslarımız bulundular. Misafirler tam saat dokuzda şarkı Dünkü maçtan başka bir safha vermiş oldular ki bu şerefin en parlak noktasını çok temiz oyunlan teşkil et mektedır. Bugünkü maç, bizde unutul mıyacak bir hatıra olarak yaşayacaktır. Ve neticesinden sizler bıhakkin iftınar edebilirsiniz. Bize gelince, bu neticeden çok memnunuz. Çünkü futbolu mahirane oynıyan bir takıma ve cidden kıymetli sporculara malık bulunuyoruz. Oyuncularıtnızın hepsi teker teker bana müracaatle mağlubiyetleri için hiçbir mazeret serdetmediklerini sızlere bildirmemi benden rica ettler. Türkıyeye geldiğimiz dakikadanberi bize karşı gbsterilen misafirperverliğe bu vesile ile de tekrar teşekkür etmek borcumuzdur. îngiltereye döndüğütnüz zaman buradaki 21 İngiliz, sizlen her babmdan tebrike şayan gördüğümüzü her önümüze gelene sb'yliyeceğiz. Biz îngilizlerin bir ata sözü vardır. «İyi bir sportmen yenildığini unutur» derler. Bız de bu atalar sözüne uyarak siz sevgili sporcularla tekrar karşılaşacağımız günü heyecanla beklıyeceğiz. Ankara stadı için de çok sitayişkâr sözler söyliyeceğim. Sizi temin ederim ki stadınız ka dar mükemmel sahalar îngiltere de de hemen pek azdır. îngiltereden buraya kadar yaptığımız bu güzel seyahat, bızi iki müttefik millet arasındaki sönmez dostluk bağlarınm bir nişanesi olarak da hatırı mızda yaşıyacaktır.» Bu sözlere Nizameddin Kırşan cevab \erdı ve sb'zleri arasında insanlar konuşa konuşa anlaşırlar şeklındeki atalar sö^ünü de bu dostluğa bir mısal olarak zikretti. Ziyafet geç vakte kadar neşe içinde devam etti. Misafirlerimiz yarın tayyare ile hareket edeceklerdir. O zaman, uzun münakaşalara sebeb olan bu mesele, şild maçlarının oynansın, oynanmasın 1929 la 1939 senesi arasjıda bitmiş olması şeklınde mütalea edıldiği için yukarıda isimleri geçen iki kulü bün bu maçlara iştirakten sarfınazar etmiş ve maçlar biraz ehemmiyetini kay betmiş olmasına rağmen başlandı. Şild maçlarını diğer kulüblerden fazla olarak üç defa kazanmış olan Fenerbahçe ayağına gelen bu fırsatı kaçırmamış ve karşısına çıkan takımlan mağlub etmek suretile Halk Partisi tarafından konan şildi, dün Hilâli mağlub ederek kazanmıştır. On senelik bir mazisi olan bu şerefli kupayı kazanmış olan Fenerbahçeyi candan tebrik etmek lâzımdır. Şild, Fenerbahçe kulübüne merasimle verilecektir. Yüzme yarışları îstanbul su sporları ajanlığı tarafından tertib edilen yüzme yarışları dün Şeref stadındaki yüzme havuzunda intizam içinde yapılmıştır. Mevsimin ilk yarışı olmasına rağmen mekteblilerin müsabakalara iştirakten menedilmiş bulunması yü zünden yarışa eski senelere nazaran az bir sporcu iştirak etmiştir. Yapılan müsa * bakalarda Galatasaray dört birincilik, bir ikincilık, Beşiktaş üç ikincilik, bir üçüncülük, Beykoz bir birincilik, bir ikincilik almışlardır. Yeniden yapılan tesisat dola yısile güzel bir hale gelen Şeref stadmdaki yüzme havuzu bu yarışlarm gerek intizam ve gerek beynelmilel kaidelere uygun bir şekilde geçmesine sebeb olmuştur. Müsabakalarda alman dereceler şunlardır: 100 metre serbest: 1 Sadullah (Galatasaray) 1.9, 2 Kemal (Galatasaray), 3 Nezihe (Beşiktaş). 100 metre sırtüstü: 1 Şamil (Galatasaray) 1.25.8 2 Necati (Beşiktaş), 3 Adnan (Beşiktaş). 200 metre kurbağalama: 1 îsmail (Beykoz), 2 Hıkınet (Beşiktaş). 400 metre serbest: 1 Sadullah (Galatasaray) 6.3.9, 2 Nevzad (Beyokz). Bölge bayrak yarışı: 1 Galatasaray (Şamil, Îsmail, Sa dullah) 2.46, 2 Beşiktaş takımı: (Halil, Hikmet, Adnan). Müsabakalara gelecek hafta devam edilecektir. tinde değildi. Çalışan, kazanan babasmı beğeniyor, hâlâ onun eline bakan annesini âciz ve budala telâkki ediyor, hep şöyle diyordu: «Kadının en büyük talihsizliği. Erkek doğmamak. Onun için bir kadın, ne yapıp yapıp elinden geldiği kadar erkek gibi yaşamalı.» Kahve falı ona rüyasını gördüğü hayatın tam aksini söylemişti. Feriha, bilâkis, çok fakirdi. Bir polisin " kızı. Mektebe ücretsiz alınmıştı. Güzel de değildi. Uzun zamandanberi sıtma çek •, » tiği için kara kuru ve çok zayıftı. lArkasî var~\ Yüzme müsabakalarına iştirak eden sporcular söyliyerek, alkışlar arasında ?alona geldıler. Davetlilerin yakalarında Türk ve îngiliz bayraklarını gösteren rozetler vardı. Her iki taraf da karşılıklı millî şark:lar söylediler. Zıyafetin sonuna doğru misafir kafile reisi Alavay, bir nutuk söyliyerek dedi ki: îngiliz takımı bu akşam gidiyor « Bugünkü galibiyetlerile Türk Memleketimizde üç maç yapmış olan sporcu arkadaşlarımı Türk futboluna ebediyete kadar devam edecek bir şerrf îngiliz amatör Middeex Wandrers takımı bu akşam ekspresle Londraya hareket edecektir. Şild maçları D e m i r s p o r Ingilizleri 2 0 yendi Ankara 18 (Telefonla) Şehrimizde bulunan îngiliz Middelesx Wanderreers kulübünün cetilmen futbolculan 25 bin seyirci önünde Ankara şampiyonu ile bugün yapmış oldukları ikinci karşılaşmayı 2 0 kayb«tmişlerdir. Oyun saati geldiği vakit hakem îhsanın daveti üzerine evvelâ misafirler ve biraz sonra da Demirsporruların sahaya Galatasaray muhacimleri Doğanspor kalesi önlerinde ikisi, Ferihaya sordular: Sana ne dedi? Feriha durdu ve alçak sesle cevab verdi: Hayret! Benim mektebden çıkınca çahşmağa başlıyacağımı söyledi. Hiç evlenmiyecekmişim. Türkân Ferihaya sokuldu: Senin istedığin şey! dedi. Sonra evin demirparmaklıklı, örümcek ağı baglamış, çamurdan ve tozdan camları beyazlaşmış alt kat pencerelerine, mahiyeti değişmiş bir korkuyla baktı. Gelirken bu sokak, ona, cinayete, intihara, ölüme benzer şeyler düşündürmüştü; fakat ymdi kekremsi ve zehirli bir lezzet gibi çok başka neviden bir takım müphem tiksintiler ve tehlike hisleri duyuyordu. Gb'zlerini evin üst katına kaldırdı ve pencerede terzi kadının aşağıya sarkan başını gördü. İclâl bunu görmediği için, bağıra bağıra, terzinin taklidini yapıyordu: Var sende bir ferahlık... Görezek sen bir adam... Evlenezek sen o herifle... Türkân onun kulağma iğildi, kadının pencerede olduğunu haber verdı. Üçü de hızla yürüyerek uzaklaştılar ve caddeye çıktıîar. Kaç defa, mektebde, üçü de nar ağacının altındaki tahta sırada yanyana otururken, yağmurlu günlerde son sınıfm ve fizik lâboratuarının önündeki dar koridorda ağır ağır gezinirken hep bunu konuşmuşlardı: Hayatımız ne olacak? Birbirlerinden o kadar ayrılmazlard; ki mektebde onların adı üçlerdi; fakat aile seviyesi, malî vaziyet, giyim, zevk, mizac bakımından birbirlerine o kadar az benziyorlardı ki bu sıkı arkadaşlığa kendileri de şaşıyorlardı. İclâlin babası zengindi. Bir müteahhid, iki sene evvel karısından ayrılmış, hayatınm mühim bir parçası Anadoluyla Avrupa ve çok defa Erzincanla Isviçre arasmda seyahatlerde geçiyordu. îclâlden başka çocuğu olmadığı için ona çok zâfı vardı. Kızının mektebden çıktıktan sonra dilediği gibi yaşamasma razı olacak gibi görünüyordu. îclâl bunu sezdiği için kendisine çizdiği hayat programı, mümkün olabildiği kadar değişiklik, renk, cazibe ve sürpriz doluydu: Seyahatler, zengin tuvaletler, yaz ve kış sporları, eğlenceler... îclâl güzel değUdi. Kuru ve sivri bir yüzü vardı. Vücudü zayıf omadığı halde yanakları çökük ve renksiz, uzun yüzüne göre burnu kısa ve yayvan, elmacık ke îstanbul Halk Partisi tarafından 1929 senesinde, birinci ve ikinci küme kulübleri arasında tertib edilecek turnuvada, en çok maç kazanacak takıma verilmek üzere konan «şild» müsabakası dün ni hayetlenmis ve Fenerbahçe kulübü dördüncü defa kazandığı şıldi Hilâli 3 7 mağlub ederek almağa muvaffak olmuş.tur. Muhtelif sebebler dolayısile üç sene yapılamıyan şild maçlarının bu sene son defa yapılacağı ilân edilince Galatasaray ve Beşiktaş kulübleri, oynanmıyan senelere aid maçlar yapılmadığı takdirde bu müsabakaya iştirak edenüyeceklerini bildirmİ5İerdi. mikleri çıkık, ağzı büyük ve çenesi sivri, saçları kumralla siyah arasında, sert ve alaca renkliydi. Fakat sporla, makiyajla, kıyafetle ve fransızca kadın mecmualarınm tavsiyelerile mektebden çıktıktan sonra kendisine «artistik» bir güzellik ve cazibe yaratacağını umuyordu. Parise yaln.z bunun için gidecekti. Vücudü biçimli olduğu için Avrupa terzilerinden mucize beklemekte aldanmadığına emindi. Bunu iki arkadaşından da gizlemiyordu. Türkâna diyordu ki: «Senin kadar güzel görünemezsem ölürüm. Mektebden çıkayım, Parise bir gidip geleyim de sen beni gör!» Mektebin ihtarlarına rağmen moda mecmuaları elınden düşmüyor ve göze çarpacak kadar iyi giyiniyordu. Mekteb hususî lise olduğu için, idare, onun esvablara verdiği ehemmiyete fazla müdahale edemiyordu. İclâl uzunboylu aşklardan nefret ettiğini söylüyor, «Hoşlanmaktan ileriye giderse budalalık!» diyordu. Annetüe babası arasındaki geçimsızlik facıası ona fena örnek olmuştu. Halbuki bunlar sevişerek evlenmişler, on dokuz senelerini beraber geçirmişlerdi. Sonu kavga ve ayrılık. İclâl bunun için hiç evlenmek niye ÜÇURUMDA Roman: 3 İki giinlük tefrikamızın hulâsası Üç gene kız, Beyoğlunun dar ve karanhk sokaklanndan birine girerler. Oradaki harab taş evlerden birinde, bir Rum terzi kadın, gizlice kahve jalına bnkmaktadır. Bir lisenin son sınıjında okuyan bu üç kız da isîikballerini öğrenmek için bu kadına müracaat ediyorlar. Terzi, her üçünün falına da ayrı ayrı bakabıleceğini ve biri odada iken ötekilerin dışanda beklemeleri lâzım geldiyğini söylemiştir. Falcı kadın teker teker getirilmek üzere üç kahve emreder ve evvelâ îclâUn fahna bakmaya başlar. İhtiyar Rum kadın, gene kıza, zengin olacağını, şimdi dştfc olduğu birinden ayrılacağını, çok maceralar geçireceğıni ilh.. ilâh.. anla tır. îclâldden sonra falına baktırmaya Türkân gitmiştir. Onu takiben de Feri Yazan : Server Bedi lıa gider. İclâl: Türkânın yanına oturdu ve ona sordu: Senin için ne dedi? Türkân alçak sesle anlattı. İclâl ayağa kalktı ve ellerini dua eder gibi açarak: Allahım! dedi, ne fal! Tam aksi: Senin falın bana, benimki sana çıkmalıydı. Ben de Ferihaya demin onu söyledim. Bakalım ona ne diyecek? Beklediler. Feriha çabuk geldi. Fakat terzi kadın da odaya beraber girdiği için ona birşey soramadılar. Kadın onları merdiven başma kadar teşyi etti. Uç arkadaş sokağa çıktıklan zaman, ttizar Dünkü tefrikamız, bir yanhşlık esert olarak, baş tarafında müsveddelerinJen birkaç sahife eksik çıkmışür. Roman vak'asının cereyan vahdetini bozan bu yanlışlığı düzeltebilmek için, dünkü tefrikamızın başında olmak lâzım gelen kısmı bugün dercediyor ce silsileyi bozm vn:ş olmak için de dün çıkan parçayı tekrarlamak mecburiyetinde bulunuyoıuz. Müsveddelerin terlibe gb'nderildiği sırada vukua gden bu yanhşlıktan dolayı okuyucularımıza b'zür dilerız.