31 Mayıs 1939 SON «ABERL'E Fransız sosyalistleri Kongrede verilen bir karara göre, badema komünistlerle teşriki mesai edilmiyecek Nantes 30 (a.a.) Sosyalist fırkası dün bir takrir kabul ederek fırka mensublarının «Sovyet dostları» «beynelmilel kızıl yardım» ilâh.. gibi komünist fikirlerden mülhem gruplara intisablarını takbih etmiştir. Fırka, bu suretle evvelce «ahlâkî ra por» unun münakaşasına karar verildiği sırada ve müteakıben bu raporun kabulü esnasında kazanmış olduğu iki zafere ilâveten Paul Faure'a yeni bir zafer daha kazandırmıştır. Malum olduğu veçhile kongrede çarpi§an iki temayül vardır: Her türlü ittifaka muarız olan, dahil de fırkanın istiklâlini tamamile muhafaza etmek arzusunda bulunan ve haricde «sulhperver» olmak gayesini takib eden Paul Faure temayülü, Dahilde bütiin cumhuriyetçilerin bir araya getirilmesine ve haricde tecavüze karşı mukavemet cephesine taraftar olan Blum temayülü. Dün öğleden sonra fırkanın vaziyetini tespit etmek maksadile umumî siyaset hakkında mühim bir müzakereye girişil miştir. Rahatsız bulunan Blum, içtimada hazır bulunmuyordu. Rhone meb'usu Andre Philip, eski nazırlardan Albert Serol, Blum'culann noktai nazarını müdafaa etmişlerdir. Serol, totaliter memleketlerin kendi ideolojilerini başka memleketlere zorla kabul ettirmeğe çalışmakta olduklarını söylemiştir. Mumaileyh, sözüne şu suretle devam etmiştir: « Şu halde amele sınıfında dünyada olup biten şeylere karşı alâkasızlık gös termekle beraber memleketimizde demokratik hürriyetlerden istifadede devam edebileceği zannını tevlid etmekle bu smıfa karşı bir cinayet işlemiş oluruz. Bizler, totaliter milletlere karşı öyle bir sed vücude getirmeliyiz ki, diktatörler bu sedde çarpmaktan korksunlar ve anlaşıp uyuş mağa meyletsinler.» Buna mukabil Lebail, Faur'cuların vaziyetlerini tarif etmiş ve bilhassa ihata siyasetinin aleyhinde bulunarak böyle bir siyasetin Alman milletini nazi cereyanile birleşmeğe sevkedeceğini söylemiştir. Altı azadan mürekkeb mahdud komisyon, bugün öğleden sonra Blum'ün evinde toplanarak Faure'cu ve Blum'cu tema yülleri telif edecek bir takrir tanzimine çalışacaktır. Blum'ün yakınında bulunanlar arasında, mumaileyhin böyle bir takriri ancak azimkârane bir haricî siyaseti mihver ittihaz etmesi ve mütekabil yardım misakmı kabul eylemesi halinde tasvib edeceği beyan edilmektedir. Faure'un bu yolda bir fedakârlıkta bulunmasından şüphe edilmektedir. Blum'ün sıhhî vaziyetinde salâh hasıl olmuştur ve bugünkü celsede riyasef edebileceği tahmin olunmaktadır. 1 urkıyenın ıkı esaslı kuvveti Hariciye Vekilimiz mühim beyanatta bulundu «Alman tehlikesine karşı koyacağız, îngiltere ile anlaştık, Fransa ile de anlaşacağız.» Cemiyet, parti, ideal Yazan: PEYAM1 SAFA bizde iktısadî sınıfların teşekkül etmemiş olmasında buluyordu. Şu var ki o, ne liberal demokratlar, ne de marksistler gibi antinasyonalist değildi. Milliyetçiliği yalnız emperyalizme karşı bir müdafaa refleksi hahnde kabul etmiyordu. Türk dili ve Türk tarihi üstündeki hassasiyeti, iktısadî bir aksülâmelden çok daha ötelere geçmişti. Milliyetçi Halk Partisi ne demokratların anladığı manada geri bir memleketin siyasî organizması, ne de marksistlerin anladığı manada bir yarı müstemlekenin zarurî ve muvakkat millî birlik teşkilâtıdır. Her iki sistem de yeni bir millet oluşumuzun bütün tarıh faktörlerini hesaba katmadan yalnız bir tanesi üstünde inad ettiği için davayı ancak tek zaviyesinden, pek eksik, bunun için de pek yanlış kavramış olmak vaziyerindedir. Bizim mılliyetçiliğimiz yalnız Avrupa emperyalizmi ile ihtilâflarımızın iktısadî ve siyasî tarıhinden değil, bir imparatorluk düzeni içindeki birçok yabancı unsurlarla yaptığımız kültür, ırk, din, hukuk, ahlâk, muaşeret ve ekonomi mücadelelerinin yalnız bir tekinden değil yekunundan doğmuş, millî şuurumuzu asırlardanberi yoğurmuş toplu bir kültür ve tarih davasıdır. Bize înönünü ve Sakaryayı kazandıran liberal demokrasi olmadığı gibi, bize medreseleri kapattıran, Avrupanm modern düşünce metodunu kazandıran ve şapkayı başımıza oturtan da, sadece emperyalizme karşı mücadele kararımız değildir. Bunun tarih uçları on onbirinci asra kadar gider. «Türk inkılâbına bakışlar» adh kitabımı yalnız bu tarih donelerini gözönüne sermek için yazdım. Bizde imparatorluğun parçalanmasile başlıyan millî şuurun bir eşine, tam, yarı Liberal demokrat, tek partili millî bir veya çeyrek hiç bir müstemlekede tesadüf liği, henüz ferdleri inkişaf etmemiş otok edilemez. Bu şuur artık bir taazzuva hasratik bir memleketin geri düzeni telâkki rettir: Millî taazzuva. eder; sosyalist veya komünist ise bu milliBir teşbihe benziyen ve «uzviyetleşme» yetçiliği ve bu birliği ileri sanayi memle manasına gelen bu «taazzuv» kelimesinketlerinin iktısadî pençesinden kurtulmak den ne anlıyorum? Modern ve objektif için geri bir ziraat memleketinm zarurî, ilmin son hükümlerine dayanarak verdifakat geçici bir silkiniş hareketi farzeder. ğim manayı buraya sığdırmak mümkün Bu tek parti, onun kafasında enternasyo değil; bunu gene Türk inkılâbı hakkında nal ihtilâl organizmasınm şuurlu veya yazmağa hazırlandığım yeni bir esere bışuursuz bir yardımcı şubesinden başka bir rakıyorum. Birkaç satırlık bir krokide çızgilendirebileceğım sakat hulâsa şudur: şey olmamahdır. Atatürk, biliyorsunuz, Balıkesir halkı Hayvanî ferdiyetimizi millî şahsiyetimiz nın sorgularına bir gün şu cevabı vermiş içinde eriten ve canavarca oburluklarımızı kökünden kesen bir sosyal düzene «millî ti: « Bu milletin siyasî fırkalardan taazzuv» diyorum. Bu düzen yalnız iktıçok canı yanmıştır. Şunu arzedeyim sadca değil, ruhça ve ahlâkça bir tekâki başka memleketlerde fırkalar behe mülü de ayni hizada ve beraberinde getimehal iktısadî maksadlar üzerine te* rir. Söz ne yalnız ruhun, ne de yalnız essüs etmiş ve etmektedir. Çünkü o maddenindir. Çünkü bu tasnif geri ilimmemleketlerde muhtelif smıflar var lerin tarihine karışmıştır. Ne ruhçu, ne dır. Bir sınıfın menfaatini muhafaza maddeci: Toptancı görüş. etmek için teşekkül eden siyasî f ırkaya mukabil diğer sınıfın menfaatini muhafaza için başka bir fırka teşek* kül eder. Bu pek tabiidir. Guya bizim memleketimizde de ayrı ayrı sınıflar varmış gibi teessüs eden fırkalar yüzünden şahid olduğumuz neticeler malumdur. Halbuki Halk Fırkası de~ diğimiz zaman bunun içine bir kısım değil bütün millet dahildir.» Halk Partisi taazzuv haline gelmeği özleyen bugünkü millî birliğin bir tek kılavuz teşekküldür. Millî Şefin güzel tabirile daima «som bir kitle gibi şahlanmağa hazır olan büyük Türk milleti», Cumhuriyet Halk Partisinin delâletile, millî birliğini hayatî ve uzvî bir bütüne doğru götürüyor. Bu bütün, içinden açgözlü ve açıkgöz ferdlerinin canavarca iştahlannı tasfiye ederek yeni nesilleri «fena filmilAtatürk de, Türkiyede birkaç parti let» olmağa doğru götüren tek idealdir. PEYAMt SAFA doemasına lüzum olmamasınm sebebıni îttihad ve Terakki, bir cemiyet olarak başladığı işe bir fırka olarak devam etti. Halk Partisi de, Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Cemiyeti olarak işe başladı. Fakat İttıhad ve Terakkinin fırkaya istihalesi, Müdafaai Hukuk Cemiyetinin Halk Partisi oluşuna benzemez. Biri Osmanlı kafasını birkaç parçaya bölen fikirlerden yalnız birini temsil ediyordu; karşısında «Ahrar» ve «Hürriyet ve İtilâf» gibi fırkalar vardı. Öteki, Halk Partisi tek kaldı. Liberal demokratlara sorarsanız onlar bu tek kalışı geriliğimize verirler. Geri, yani henüz endüstrileşmediği ve burjuvalaşmadığı için iktısadî sınıfları teşekkül etmemiş, feodalite artığı, ortaçağlı bir ziraat memleketi. Münevverleıi devlet eline baktıkları ve kapı kulu oldukları için hürriyete susamamış ve liberalizm tecrübeleri boşa çıkmış bir millet. Sosyalistlere ve komünistlere sorarsanız ham maddesini kendisi işliyemediği için Avrupa kapitalistinin eline bakan ve istismarcı garb emperyalizmine yutulan bir yarı müstemleke. Milî kurtuluş hareketinin ve ılk nasyonalızm hamlesınin tek hedefi bu emperyalizmle mücadele olmak lâzım gelen ve varkuvvetile endüstrileşmeğe mecbur bir geri ziraat memleketi. Demokratlara göre, Türkiyenin tekâmülii, bir yandan endüstrileşirken, bir yandan da partilere ayrılmak, menfaat ve fikir tokuşturmak olacaktır. Hakikî Türk demokrasisi böyle mümkün. Sosyalistlere ve komünistlere göre, Türkiyenin tekamülü, bir yandan endüstrileşirken, bir yandan da sermaye şişkinliklerini önliyerek Avrupa kapitalizminin, içinde boğulduğu sınıf tezadlanna düşmemek için istihsal vasıtalarını şu veya bu derece devletleştirmek olacaktır. İHEM NALINA MIHINA Türkiyenin mevkii Paris, 27 mayıs aris Soir gazetesi, Büyük Millî Şef İsmet İnönünün bir resmile süslediği dünkü sayibmda, «Reşid yeni Türkiye yolunu seçti» başlıklı bir yazı neşretti. Gazetenin hususî muhabir olarak memleketimize gönderdiği Philippe Barres, Ankaradan yazdığı bu yazıda, «yeni Türkiye bizimle askerî, ekonomik ve kültürel işbirliği yapmak istiyor ve bizi bekliyor» diyor. Bu münasebetle, şunu söyliyelim ki, kaç gündür, Türkiye hakkında, burada duyduğum iyi sözler, gün geçtikçe bir kat daha kuvvetlenmektedir. Fransa Hariciye Nezaretinin, Hatay meselesini hâlâ, istedığimiz şekilde halledememiş ve Türk olduğunu kendisinin de çoktan kabul ve tasdik ettiği Hatayı, bize verememiş olmasına rağmen, Fransada efkân umumiye Türkiyenin dostluğuna ve ittifakına şiddetle talibdir. Umumî fikir şudur: Hatay Türktür, Türkiyeye iade edilmelidir. Türkiyenin dostluğunu ve ,ttifakını kazanmak için acele etmeliyiz. İngiltere gibi realist olmalıyız. Sancak meselesi işi uzatmağa değmez. Nihayet, Fransızlar da bizim gibi düşünmeğe başlamışlar, esasen, yüzde 99 Türkiyeye bağlanmış olan Türk Hatayı, Türkiyeye büsbütün teslim ve iade etmek mecburiyetini duymuşlardır. Türkiyenin dostluğunu kazanmak için, yüzde 1 den ibaret bir kısmı pamukipliğile bağlı kaîmış bir davada ısrar etmenin manası olmadığını anlamışlardır. Bunu tamamile anlıyamıyan bazı dairelerin kırtasiyecilik zihniyet ve ruhu olsa gerektir ki onlar da bugünlerde işi anlamış olacaklardır. Çünkü anlamaktan başka çare yoktur. îngiltere ile mütekabil şartlarla bir dostluk ve yardım paktı imzahyan Türkiyenin mevkii, burada fevkalâde yükselmiştir. Görüştüğüm her smıfa mensub insanlar, Türkiyeden artık yalnız hayranlıkla değil, takdir ve hürmetle bahsetmektedirler. Büyük Millî Şef. Türk İngiliz dostluğunu kurmak ve memleketimizin talihini, ufuklarında güneş batmıyan büyük mparatorluğun talihine bağlamakla Türkiye için yeni bir tarihî devir açmıştır. Bu güzel hakikati, Ankara veya İstanbuldan ziyade Pariste anlamak mümkün oluyor. îsmet İnönü, bu siyasî hamle ile, Türkiyeyi, birdenbire, Avrupanın ve dünyanın hayatı üzerinde müessir olan büyük devletler sınıfma çıkarmıştır. J Hariciye Vekilimiz Şükrü Saracoğlu Pariste çıkan ParisSoir gazetesinin sureti mahsusada Ankaraya gönderdiği muhabiri, Şükrü Saracoğlu ile yaptığı bir mülâkatta, Hariciye Vekilimizin Türkiyenin bugünkü siyaseti hakkında kendisine şu beyanattta bulunduğunu bildiriyor: « Siyasetimiz pek basittir. Eğer bize daha evvel atfı nazar edilmek zahmetine katlanılmış olsaydı, siyasetimizin ne olduğu çoktanberi görülürdü. Türkiyemizin iki esaslı kuvveti vardır: Boğazlardaki vaziyeti ve askerî enerjisi. 1911 denberi doğüşmekten hiç hâli kalmadık ve icab ederse ayni şeyi yarın da yaparız. 1918 sulh muahedelerinden sonra kabul edemiyeceğkniz bir nokta kalıyordu ki, bunu her zaman söylemiştik: Kapitülâsyonlar rejimi. Bu rejim kaldırıldıktan sonra, onun Türkiyedeki ecnebiler üzerinde yarattığı âdetlerle mücadele etmek zaruretinde kaldık. Senelerce müddet, ecnebilerin memleketimizde sayısız imtiyazlı teşekkülleri vardı. Bunların en büyüğü, Almanlar tarafından Asyaya nüfuz vasıtası olarak kullanılmak üzere yapılan Bağdad demiryoluydu.» Muhabir, Hariciye Vekilimizin, ecnebi teşekküllerin elinden işler ahndıkça husule gelen vaziyete Almanların uymalarına mulcabil, Fransızlarla îngilizlerin eski rejimi aradıklarını ve Almanların Türkiyedeki faaliyetinin bu suretle tekrar canlandığını söylediğini yazdıktan sonra Arnavudluk hâdisesine geçerek, Şükrü Saracoğlunun bu mevzu üzerinde şu sözlerini kaydediyor: i Leh Başkumandanı Rusların Londraya Londraya gidecek verecegı cevab Polonyada bir Çek lejiyonu teşkil ediliyor Londra 30 (a.a.) Nevvs Chronicle gazetesinin yazdığına göre, Polonya orduLarı başkumandanı General Smigly Ridz ile Harbiye Nazırı Kaspriricki'nin Londraya gelerek İngiliz Genelkurmay erkânile görüşeceklerini yazmaktadır. Bu seyahatin şimdi Varşova'da bu lunmakta olan İngiliz heyeti vazifesini bitirdikten sonra vuku bulacağını tasrilı eden gazete, geçen gün Polonyaya iltica eden Çek Generali Prchala'nın Polonyada bir Çek Legionu teşkili meselesini görüştüğünü ilâve eylemektedir. Molotof, bugün beyanatta bulunacak Moskova 30 (a.a.) Meclis reisi de dahil olmak üzere bazı meb'usların talebi üzerine Molotof, yarın akdedilecek olan yüksek Sovyet meclislerinin müşterek içtimaında haricî siyaset ve bilhassa Ingilizlerin son teklifleri hakkında beyanatta bulunacaktır. Hariciye Vekilimiz gidecek Moskovaya Moskova 30 (a.a.) «Havas» Haber alındığına göre, Türkiye Hariciye Vekili Şükrü Saracoğlu yakında Mos ziyaret edecektir. Hatırlarda olEt nakliyatı hakkında lâyiha kovayı üzere Sovyet Hariciye Komiser « Biz, Arnavudluğu yakından tanıduğu Ankara 30 (Telefonla) Mezba muavini Potemkin'in son Ankarayı zi rız. Çünkü arayı asırlarca idare ettik. halardan et nakliyatı halkm sıhhatile esas yareti Türk Sovyet dostluğunu artır Arnavudlukta esas itıbarile bu işgali haklı gösterecek tabiî hiçbir servet yoktur. lı bir surette alâkalı bir âmme hizmeti ma mıştır. hiyetinde olduğundan bunun hem daha Sovyet^elçisi, Halifaks'la görüştü Bu tehdid karşısında, Türkiye de kendisini askerî tedbirlerle muhafaza etmek zasihhî şeraitle ve hem de daha az ücretle Londra 30 (Hususî) Cenevreden ruretindeydi.» yapılması, ve bu işin belediyeler tarafındönen Sovyet büyük elçisi Maiski bugün dan görülmesi hükumetçe muvafık görülMuhabir, Hariciye Vekilimizin Türk Hariciye Nazırı Lord Halifaks'ı ziya dü. Buna dair kanun lâyihası bugün İngiliz anlaşması üzerine, Hitler tarafınret ederek İngiliz Sovyet müzakereleri Meclise sevkedildi. dan Ankaraya gönderilen Von Papen'le hakkında görüşmüştür. Londrada büyük bir yangın Moskovadaki İngiliz ve Fransız elçi mülâkatına temas ettikten sonra, beyanaLondra 30 (a.a.) Evvelki gece leri de Sovyet Başvekili Molotof'la ayni ta şu şekilde devam ettiğini yazıyor: City'de kâin bir mobilye mağazasında mevzu etrafında uzun bir mülâkatta bu« Bu vaziyet karşısında, biz, karabüyük bir yangın çıkmıştır. Ateş, sür at lunmuşlardır. rımızı vermiş bulunuyoruz. Alman tehle etrafa sirayet ederek civardaki bir matLondraya giden askerî heyetimiz likesine karşı koyacağız. İngiltere ile anbaayı yakmıştır. City'nin bütün itfaiye Londra 30 (Hususî) Bir Türk as laşmamızı yaptık. Kat'î imzaları teati kışlalan keyfiyetten haberdar edilmiştir. edeceğiz ve yakında Fransa ile de anlaAteşi söndürmek için, iki saat, elli tu kerî heyeti bugün İstanbuldan Londraya şacağız.» lumba istimaline mecburiyet hasıl ol hareket etmiştir. İngiliz mehafilinde söylendiğine göre, heyet, Türk İngiliz pakMuhrrir, Alman tecavüzü Boğaziçine muştur. tı ahkâmı mucibince askerî bir anlaşma teveccüh ettiği takdırde Türkiyenin bazı Londrada bir bomba daha hakkında İngiliz makamatile müzakere fazla harb malzemesine ve teknik yar patladı lerde bulunacaktır. dımlara ihtiyacı olacağını hatırlatmasına Liverpool 30 (a.a.) Dün öğleden mukabil, Hariciye Vekilinin «Bunun için Türk İngiliz anlaşmasımn sonra bir sinemada göz yaşartıcı gazler çalışılmıştır.» cevabını verdiğini ve icab faydalart neşreden bir bomba patlamıstır. BombaParis 30 (a.a.) «Humanite» ga ederse Balkanlara Türkiye Rusya aradan müteessir olan takriben 12 kişi has zetesi şöyle yazıyor: sında doğrudan doğruva yapılan ittifakla taneye kaldırılmıştır. Bunların arasında «Fransız İngiliz Türk anlaşması, yardımda bulunulacağını söyledikten sonağır yaralı yoktur. Bu suikasdin cumhu Almanya ve İtalya için Yakınşarkta her ra, beyanatına şöyle nihayet verdiğini ilâriyetçi İrlanda ordusu tarafından tertib türlü teşebbüs hareketine girişmek imkâ ve ediyor: olunduğu zannedilmektedir. nını ortadan kaldırmıştır. Halbuki mih Türk gazetecileri Londrada ver devletlerinin başlıca siyasî ve askerî « Biz kat'iyetle komünizm aleyh tarıyız. Bu, ötedenberi böyledir ve RusLondra 30 (Hususî) Altı Türk harekât sahasını işte bu Yakınşark teşkil lar da bunu bilirler. Fakat bu nokta, hagazetecisinden mürekkeb bir heyet hüku edecekti. Binaenaleyh, Berlin ve Romaricî siyasette elbirliği etmemize asla mâni metin misafiri olarak bugün Londraya mu da bu kadar derin bir infial uyandıran olmamıstır.» vasalat etmiştir. Heyete, Türkiye Hari Fransız Türk anlaşmasımn yapılacağınciye Vekâleti Matbuat Müdürü de refa dan dolayı memnun olmaklığımız lâzımkat etmektedir. dır.» Prens Pol, Berline gidiyor Ankara 30 (a.a.) 26 mayıs tari Yugoslav Başvekilinin hinde başlıyan faydalı yağmurlann orta Berlin 30 (a.a.) Dahiliye Nazırile seyahati Anadoluda bugüne kadar isabet eden Propaganda Nazırı, Almanyadaki ika Belgrad 30 (a.a.) Başvekil ve Dayerlerile miktarları hakkında Devlet Me meti esnasında Prens Paul'un geçeceği hiliye Nazırı Svetkoviç, refakatinde hüteoroloji umum müdürlüğünden aldığımız bütün mahallerin bayraklarla donahlmakumet erkânından bazıları olduğu halde malumatı aşağıda veriyoruz: sın' emretmişlerdir. Üsküb'e gitmiş ve halk tarafından haraYağış miktarları bir metre murabbaı îngiliz amele fırkasmdan retle alkışlanmıştır. toprağa kilogram olarak su miktarını gös Üsküb Belediye Reisi bir nutuk söytardedilen meb'us liyecek Basvekilin iktidar mevkiine geçti terir. Londra 30 (a.a.) Southport ameÇorum 17, Uşak 14, Kütahya 18, le partisinin konferansında halk cephesi ği günden itibaren içtimaî sahada vücude Sandıkh 28, Emet 33, Eskişehir 19, înöteskiline teşebbüs ettiği için partiden çıka getirdiği eserden bahsetmiştir. Vardar eyaleti; Yugoslav radikal bir nü 10, Sivrihisar 27, Polatlı 32, Ankara nlan Sir Stafford Cripps tarafından veriliğinin içtimaı esnasında Svetkoviç, eya 12, Sıvas 19, orta Anadolunun diğer len izahat dınlenmıştir. Bu izahattan sonra tard kararı büyük let komitesinin reisliğine intihab edilmiş bölarelerinde iki ile altı kilogram arasın dadır. bir ekseriyetle tasdik edilmiştir. tir. Müdafaa bütçemiz IBaşmakaleden devam'! Vali dün sabah geldi (Baştarafı 1 inci sahifede) liyetine geçeceğiz. Programımıza dahi mevaddı hep birlikte tatbik edeceğiz. Bunlar arasında, yollar, hastane, stad yom, mektebler, tiyatro ve kazino binaları ve istimlâkler vardır. Asrî sinemanın yerinde tiyatro ve bar inşa edilecektir. Konservatuar Şehzade başında yapılacaktır. İmkân bulursak ona da bu sene başlıyacağız. Belediyeler Bankasından akdine hü kumetçe müsaade edilen beş milyon liralık istikraz bütçenin tasdikına kadar tehır olunmuştu. İmar plânmın tatbikına sarfedilecek olan bu paranın alınması için lâzım gelen formalite yapılmaktadır. An karada kalan muhasebeci Muhtar mukaveleyi yarın getirecektir. Burada imzalı yacağım. îstikraz işinde yeni bazı istifadeler temin edilmiştir. Faiz yüzde altı bu. aktan beş buçuğa indirilmiş, buna aid muamele vergisinin tediyesini banka deruhde etmiştir. Fazla faiz işlememesi için parayı sartikçe alacağız. İlk olarak 400,000 lira kadar para alacağız. Tamamı on beş senede itfa edilecektir. % Otobüs mubayaasını Tramvay idaresini alır almaz yapacağız. Zira otobüsleri Tramvay idaresi işletecektir. Mubayaatı o suretle yaptıracağız. Taksim kışlast ' Faydalı yağmurlar Otobüs işleri Elektrik, Tramvay ve Tünelin İstanbul Belediyesine devri hakkındaki kanun lâyihası Büyük Millet Meclisi encümenlerinde kabul edilmiş, yüksek Meclis heyeti umumiyesine sevkolunmuştu. Fakat bütçe müzakereleri dolayısile lâyiha, heyeti umumiyede konuşulamadı. Bugünlerde heyeti umumiyece müzakere ve kabui edıleceğini zannediyorum. Taksim kışlasınm Belediyeye devri takarrür etmiştir. Şehrin en büyük tiyatro sile kulübleri ve kazinolan burada topla nacaktır. Beşiktaştaki Istablıâmire binası, stad yom inşası için Beden Terbiyesi umumî müdürlüğü emrine verilmiştir. Valiler İstanbulda spor başkanı olduklan cihetle buraya vaz'ıyed ederek yıkacak ve İtalyan mütehassıs tarafından hazırlanmakta olan projeye göre inşaata başlıyacağız. Burasmı gelecek sene 19 mayıs şenliklerine kadar hazır bir hale getirmeğe çalışacağız. Ekmek meselesinde asrî fırmlar tesisile Belediye, nâzım rolünü ifa edecektir. Mu'dil istimlâk kanunu henüz Büyük Millet Meclisine verilmemiştir. Yapıla cak süt fabrikası ayni zamanda İstanbu lun tereyağ ihtiyacını da karşılıvacaktır. Vali konağı karşısında, Emek apartımanı ittisalindeki geniş yeşillik sahanın çok müsaid şartlarla Belediyeye verilmesi takarrür etmiştir. Bedeli beş taksitte ödenecektir.» ondan sonra düşünsek daha iyi olmaz mı? Diyorlardı Fakat iki üç senedenberi görüyoruz ki, Meclis ekseriyetinin hiçbir zaman kabul etmediği o fikirler hiç de doğru değilmış. Ve memleketin mukadderatını ellerinde tutan şefler, tâ.. ilk günlerdenberi şimdıki htimalleri hesablıyarak hareket ediyorarmış. Bugün o hesabların nekadar yerinde olduğunu, her tehlikeyi korkusuzca göğüsliyebilecek olan yurdumuzun iç ve dış manzarası vazıh bir şekilde göstermektedir. Bugün, sulhu korumak arzu ve azmie her ihtimali göze alarak en kat'î kararlarımızı verirken çok sakin bulunabiliyor ve harbe mâni olmaya çalışan milletlerin hayranlığını kazanıyorsak, bunu herşeyden önce Cumhuriyet hükumetlerinin on beş s«nedenberi titiz bir itina ile takib ettikleri millî müdafaa politikamıza borclu bulunuyoruz. Bugün Türk ordusu, acele alınan tedbirlerle kuvvetlendirilmesine uğraşılan bir teşekkül değildir. O, on beş sene zarfında bir gün bile aksamıyan azimkâr, şuurlu ve muntazam bir mesainin parlak bir zaferidir. Türk milleti, seve seve katlandığı fedakârlıklar neticesinde, manevî gücüne paha bıçılmiyen kahraman ordusunun maddî kudretini de derece derece arttırmış ve onu işte bugünkü yüksek mevkie ulastırmıştır. Onunla nekadar iftihar etse yeridir. NAOlR NAD1 Bir cevab Konya meb'usu Fuad Kökbudağa Mektubunuzu aldım. Meclisteki sözle rinizin Ajans vasıtasile eksik olarak neşredildiğini, kelime üzerinde oyna mayı doğru bulmpdığınızı yazıyorsunuz. Bu, beni ancak memnun edebilir. Cünkü, eğer yazıyı dikk^tli okudunuzsa, görmüşsünüzdür ki, ben de kelimeler üzerinde ısrar etmeyi çok manasız bulanlardanım. Bahsettiğim zihniyeti d? taşımadığınıza göre, aramızda mesele kalmamış demektir. Hürmetlerimi kabul etmenizi rica ederim. N. N. Teftişler Vali Lutfi Kırdar, dün öğleden sonra, beraberinde Belediye Fen müdürü olduğu halde Harbiyeye giderek reforiları, tretuvarları, Taksim bahçesindeki inşaat: teftiş etmiş, müteakıben Lâlelideki reforj inşaatını gezmiştir.