tf CUMHURİYET 20 Mayıs 1939 D UYDUNUZMU Sonu iyidir... Atinalı Alkiviyadis Serafis isminde bır Yunanlı, geçenlerde Amerikada, dünyasını değiştirmış ve doğduğu şehre, yani Atinaya, 4 milyar drahmiyi bulan servetini hibe etmiş. Alkiviyadisin ha/atı oldukça meraklı afhalar gösterıyor. tO yaşında ölen bu adam, bundan 50 yıl önce, yani on yaşında iken anası ve babısile beraber Amerikaya göçtükten sonv a, ilk is olarak gazete müvezziliği yapTIIŞ. Sonra, nedense işi kundura boyacıığına dökmüş. Arkasmdan bulaşıkçı, dana sonra uşak olmuş. Lâkin, içtimaî mevkii böyle gitgide düşen Alkiviyadis dostumuz, günün birinde, biriktirdiği paralarla bir çiftlik alıp içine kunılmuş. Çok geçmeden, çiftliğin tarlarından birinde, petrol madeni bulunmuş ve sabık uşak, «yürü kulum!» sırrına mazhar olup efendiliğe yükselmiş. Bütün bu maceranin içinde dikkatimi çeken, Alkiviyadisin, işe gazete müvezrilığinden başlaması oldu. Frenklerin meshur bir sözü vardır. Gazeteciliğin Jerisi parlaktır ama, bir kere içinden sıyrlmaya bakar, derler. Müteveffanın milyarına bakarsanız, bu darbımese'e, gaze'enin müvezzini de dahil etmekte beis /oktur gibi gelir. Yüz milyonun sırrı Liseliler muhteliti, dün Istanbul muhtelitini 42 mağlub etti Dünkü maçlar Atletizm müsabakaları Istanbul muhteliti, eksik oyuncile oynadı, Dün yapılan üç şehir arası müsabakalarının Matbuat takımı da Beşiktaş mütekaidlerini yendi üçüncüsünde uzun atlama Türkiye rökoru kırıldı Pariste 37 senelik bir maceranin garib canlanışı Bundan 37 sene evvel, Paris mat buatını, hatta bü tün dünya efkârı umumiyesini alâ kadar eden bir vak anm kahramanı Therese Humbert isminde bir Fransız kadıru, bugün, yeniden, günün mevzuu haline gelmiştir Therese Humbert O tanhte, yam 1902 senesinde, Humbert ailesi, Parisin yüksek sosyetesine mensub, ismi dillerde dolaşan bir aile idi. Servetleri, mevkıleri ve bilhassa Madam Humbert'in gözler kamaştıran mücevherlerile bir kat daha artan güzelliği, bu aileyi büyük bir şöhrete ulaştırmıştı. Yirmi sene içinde, Humbert ailesi 56 milyon altın frank sarfederek ucsuz bucaksız arazi satın almış, debdebe ve ihtişam içinde hayat sürmüştü. Bu servetin membaı, Therese'in, Crawford isminde zengin bir Amerikalı tarafından kendisine hibe edilen bir milyar franktı. Fakat, günün birinde, bu Amerikalının varisleri, Madam Humbert aleyhine dava açarmış, murislen nin hibe ettiği parayı istirdada kalkıştılar. Bunun üzerine, Madam Humbert, kendisine verilen bu paranın 100 mil yon frangmı, davanın neticesme kadar bir kasada saklamağa karar verdi. Daha doğrusu, bu karar, onun etrafa yaydığı şayialardan ibaretti. Bütün Paris bu iddiaya inanmıştı. Humbert'ler, o tarihten itibaren, bu 100 milyon franga mahsuben sağdan soldan almağa başladıkları borc paralarla yaşamak yolunu tuttular. Nıhayet günün birinde, bu işin içinde bır bit yeniği olduğunu hisseden bazı açıkgözler, işi adliyeye çıtlattılar ve Madam Humbert'in sıkı sıkı kilidli kasasında araştırma yapılmasına karar verıldi. Kasa kırılıp açıldığı zaman, içinde hiç kıymeti olmıyan birkaç parça mücevherden ve bir iki kâğıd parçasından başka bir şey bulunamadı. Humbert'ler de, ortadan kaybolmuşlardı. Benzere benzeye... rv, Amerikalıîar rea£ «ö üzmi severîer, heyecanlı işlere bayılırlar. Bu realizm iptilâsınm en canlı nümunesi şimdi Nevyork sergisinde görülüyor. Amerikalının görmeyi delice bir merakla isteyip de ka4 pısının eşiğinden bile içeri giremediği bir yer vardır. Sıngsıng hapishanesının elektrikli idam sandalyesi odası. Gene ayni derecede, hatta daha büyük bir arsu ile hasretini çektiöi manzara, bu sandalyede idım sahnesidir. Sergi idaresi bu psikoloiik hakikati bildigi için, sergide, idam hvicresinin bir modelini vücude gehrmiî> S^ndalyesi, cellâdı, hapishane ,hvcrçsi, 'po!i«if herseyi tamam. Hatta mahlcOmu, ve dahi, idam esnasında çığlık atıp bu facia sahnesine tam hakikat çeşnisi verm p ^e memur kadın çığırtkanları. Mahkum rolünii oynamaya memur adam bir kişi. Günde tam otuz beş defa hücresinden çıkarılıp sürüklene sürüklene elektrikli sandalyeye getiriliyor, kafasına tas, kollarına bacaklanna kened geçiriliyor ve otuz beş defa idam edüiyor. Hepsi iyi ama, şu sahici adarndan mankeni beğenmedim. Benziye benzive kış, benziye benziye yaz olur derler. Ister misiniz, benziye benziye ilin masumu, sergiden sonra mahkum olmaya kalkışsın! Üç şehir arasında atletizm müsaba 19 mayıs genclik bayramı dolayısile vaffak oldu ve maç da 4 2 liselilerin ga kalarının üçüncüsü, dün Kadıköyde bütertib edilen İstanbul muhtelitıle liseler libiyetile bitti. yük bir kalabahk önünde yapıldı. muhteliti arasındaki futbol maçı, dün KaYugoslav Beyoğlu spor Bellibaşh atletlerımizden bazılarının dıköy stadında yapıldı. Mısırda olması, müsabakalarda ümid maçı İstanbul futbol ajanlığı pazara maçı oedilen rakabeti doğurmamış olmaınakla Yugoslav takımile Beyoğluspor talan Galatasarayla Fenerbahçeden maada kımları arasındaki futbol maçı, bu ak beraber, müsabakaların heyeti umumiyeri diğer kulüblerden birçok oyuncular davet şam 17 de Taksim stadında yapılacak güzel derecelerle geçtnıştir. ettiği halde, bunlann bazıları gelmedığin tır. Bılhassa genc atletlerden uzun at'ayıden muhtelit takım derme çatma bir kadro ile teşkil edilmiştir. Evvelce kulüblerde oynayan lise oyuncularından iyi bir şekilde teşkil edilen muh telit takım da çok hâkım bır cyundan sonra İstanbul muhtelitini 4 2 gibi bır farkla mağlub etmıştır. Şazi Tezcanın idaresinde başlayan m a ça her ıkı muhtelit şu şekilde çıkınıştır: Liseler fhuhteiitr: 'Oitrad • BtH«dK5sman Metio, ,WaüL Enis ^ T a o k , N» r a zı, Cıhad, Huseyın, bulend. İstanbul muhteliti: Mehmed Vlastardi, İbrahim Arşekir, Etyen, İbrahim Diran, Şeref, İsmail Hakk', Bambir.o, Mustafa. Oyun liselilerin hücumile başladı. İlk dakikada İstanbul kalesine inen liseliler, sağiçleri vasıtasile ilk gollerinı yaptılar. Oyunda hemen hemen hâkimiyetı emin eden liseliler, İstanbul muhtelıtinin o Istanbul muhteliti Mektebliler maçından bir an Dünkü atletizm müsabakaiarında birincilef cı Muzaffer, üç senedenberi Izmirli Hüseyin Şükrüye aid olan 6,88 metrelik rekoru evvelâ 6,95 atlamak suretile kırmış, ikinci bir tecrübede ıse 7,10 gıbi mü kemmel bir derece ile yeniden tazelemiştir. L Edirne İstanbul bisiklet yarışı D Yuksek atlama Sureyya llstanbul) 1.81 Jerfi (Ankara), Muhicîdin (Ankara) Uzun atlama Muzaffer (Lstanbul) 71C leymaniye ile, Topkapı da Davudpaşa ile karşılaşacaklardır. (yeni rekor) Vakur tIzmir), Omer (Lstanbul) Boğaziçi Edirne lisesi maçı 4 x ^00 bayrak Zare, Galib, Han Boğazıçi lısesıle Edirne lisesi arasınFfüruzan (Lstanbul) 3 39 8 daki futbol maçı, pazar günü saat 12,30 Ankara ikinci, Izmir üçüncü. Bu mesafenin Balkan rekoru 7,11 raetre ile Yunanlı Lambrakise aiddir. Koşuların en heyecanlısı dört yüz metre olmuş, Galatasarayın emektar atleti Cemal bu mesafeyi 53,8 saniyede koş muştur. Bugün, Therese'in kendisinden başka, Müsabakalara bugün gene devam edi bütün taallukatı ölmüştür. Kendisi de lecektir. 80 yaşında, sefü ve serseri b:r biçaredir. İsmi gene bir miras meselesi münase Alınan neticeler: 110 mânia Vasfi (İstanbul) 161 bet:le ortaya çıkmıştır. Fakat bu defaki Suha (Izmir), Yaver (Lstanbul) miras, 37 sene evvelki gibi milyonluk 100 metre Irfan (Istanbul) 113 ve hayalî değil, birkaç bin franklık ve Cemıl (Izmir), Vedad (Lstanbul) hakikî bir mirastır. 400 Cemal (Lstanbul) 53.8 1 Nuri (Anlsara), Zare (Lstânfiul) " ' " • " ' ' Ye'ga<fi'e1'riayatta kalan erkek kardeşi 1500 Adnan (Ankara) 4.18.4 Louis vefat etmiş ve kızkardeşine, çü • Huseyln (lstanbul), ibrahim (Lstanbul) rük çank b'ir iki parça eşya bırakmıştır. yununu mütemadiyen bozarak yirmi dakikada sağaçık Biilend vasıtasile ikinci sayılarını yapmağa muvaffak oldular. Istanbul muhteliti bu arada iki fırsat kaçırdı ve devre 2 0 liselilerin galibiyetile bitti. Atatürk için.., ölümünden sonraki hatıralarla hayatındayken yazılanlar Yazatı: İSMAIL HAB1B İkinci devre İkinci devrenin başlarında Istanbu! muhteliti kendini topladı ve merkez muhacim Ismail Hakkı vasıtasüe ilk sayıyı yaptı. Liseliler takımı enerjik bir mukabele ile üçüncü golünü soldan yaptıkları bir hücumla temin ettiler. Oyun bu dakikadan sonra mütevazin bir şekil aldı. Istanbul muhteliti, kırkıncı dakikadı penaltıdan Vlastardi vasıtasile iVinci go!ü yaptı ise de son dakikada sağaçık Bülend, liselilerin dördüncü golünü yapmağa mu = Yeni çıktı = Fiatı 75 kuruştur. Her kütübhanede bulumır. Belgrad 19 (a.a.) Yugoslavya Başvekilile birçok Yugoslav nazırlarının Matbuat takımı galib! dahil olduğu otuz bin kişilik bir seyirci 19 mayıs genclik bayramı dolayısile kütlesi muvacehesinde yapılan bir maçta Dün Edirneye giden bisikletçiler, harekete hazırlanırlarken Matbuat takımı, dün Şeref stadında Be Yugoslav futbol takımı, İngiliz takımını Edirne, 19 (Telefonla) İstanbul za oîmuş, bu koşucular geri kalmışlardır. Edirne arasında 500 kilometrelik bisiklet Neticede İstanbuldan Lambo 8,26 şiktaş tekaüdlerile revanş maçını yapmış bire karşı iki sayı ile mağlub etnuştir. yarışının birinci merhalesi, 37 koşucunun saatte birinci, Eskişehirden Osman bir tır. Macar trlanda maçı Bir müddet evvel yaptığı maçı 3 1 iştirakile bugün katedildi. İstanbuldan sa tekerlek farkile ikinci, İstanbuldan Mihal Budapeşte 19 (a.a.) Futbol maçı: at 7,30 da hareket eden müsabıklar, ha on metre farkla üçüncü, İzmirden Bay kazanan Matbuat takımı, dünkü maçta Macar ve İrlanda millî takımları 2 2 vanın kapalı ve rüzgârlı olmasına rağmen ram 15 metre farkîa dördüncü, Ankara da 3 1 galib gelmiştir. Bu maçtan evberabere kalmışlardır. vel Beşiktaş kulübü atlet, güreşçi ve yollarına devam etmişlerdir. dan Orhan ve Eskişehirden Zekeriya 20 futbolculan bir geçid resmi yapm'ş'.ardır. Davis kupası neticeleri Koşu bidayetinden itibaren îstanbuldan şer metre farkla beşıncı olmuslardır. Altı Matbuat takımı da bu merasime iştirak Paris 19 (a.a.) «Davis» kupası Lambo, Anastas, Mihal, Ankaradan Or dakika sonra Eskişehirden Halil ve onetmiştir. Fransa Çine karşı kazandığı iki galebe han, Nurı Kuş, Kocaelıden İbrahim Öne dan iki metre farkla da İzmirden Şükrü Beşiktaş kulübü tarafından hazırlanan ile başta gelmektedir. geçmişler, biraz sonra da birkaç grupa ay gelmişler. 1,50 dakika sonra izmirden zengin prqgram, bütün gün devam etBeynelmilel at yarışları rılmışlardır. Süleyman, Balıkesirden Sabri ve Anka miştir. neticesi Bu vaziyet Edirneye kadar devam etradan Osman merhale sonuna varmış'arSüleymaniye stadı maçları miş, 140 mcı kilometrede Eskişehirden Berne 19 (a.a.) Zürih'te yaclan d:r. Bu suretle bütün müsabıklar müsabaZekeriya, Osman ve İzmirden Bayram Süleymaniye kulübü tarafından tertib beynelmilel at yarışında ordu mükâfatıkayı bitirmişlerdir. Müsabıklar, yarın sabirinci grupa geçmişlerdir. Ankaradan edilen kupa maçları pazar günü devam m «Gubbio» adındaki hayvana binmiş obah da 6,30 da Edirneden hareketle İsNuri, Kerim. Nazmi ve İstanbuldan edecektir. Bu müsabakalarda Akınspor lan İtalyan yüzbaşılanndan «Mario Artanbula gideceklerdir. Şişli ile, Eyüb Alemdarla, Altmok Sü genton» kazanmıştır. Anastasın bisikletlerinde ehemmiyetli ârıdir, onu benim yüzüme çarpmaya kalktı. Sıkıldım, üstyanını sormadım. Onun söylediğini de dinlemedim. Hele böyle saatini durdurup, zorla vapuru kaçırtması, beni bir otele götürüp beraber kalmak istemesi bana pek dokundu. Nasıl kurtulduğumu ben bılırım. Şımdı bile gözümün önüne geliyor da tüylerim ürperiyor. Bir daha, bu herifin karşısına çıkamam, anne... Şirketten aldığım üç beş kuruş da eksik olsun. Bir daha, oraya ayağımı bile atmam. başımızı dinleyelim. Önümüz yaz. Hem sen kendini toplarsın, hem de ben biraz hava değıştirmış olurum. Peki, sen nasıl istersen... Muallâ, o gün yazlık bir ev aramaya çıktı. Bir trene bindi. Yanına kâğıd kalem almıştı. Orada doktor Suad Namığa bir mektub yazdı: «Suad Bey, diyordu, uzun uzun düşündüm. Bizim biribirimize eş olamıyacağımızı, bir arada yaşamaya kalkarsak Sunun sonu gelmiyeceğıni anladım. Neden diye sormayınız. Sizin için içerden gelen Behice Hanım da çok üzülmüştü. K'zma pek o kadar belli etmek istemedi. O bir takdir duygusu beslediğime de inanın:z. Bizi biribirimizden ayıran, uzaklaştınu yanına çektı, okşadı: Nasıl istersen öyle yap, yavrum, ran sebebler, büsbütün başkadır. Bundan böyle beni aramamanızı rica ederim.» dedi. Muallâ: Hemen, diyordu, buradan da gidelim, bu evden çıkahm. Annesi, o zaman büsbütün şaşırdı: Neden? diye sordu. Böyle kaçar gibi çıkıp gidecek ne var ortada?. Yoksa benden sakladığın daha başka birşey mi oldu?. Hiçbir şey yok; ben senden hiçbirı şey saklar mıyım anneciğim?. İstemiyorum, yalnız... Gidip bir yerde, bir iki ay Haydar da arkada yanyana, birbirlerine sokulmuş fısıldaşıyorlardı. Otomobil, bir aralık caddeden ayrıldı. Yan sokaklardan birine saptı. Sonra, bir kaç sokağa daha girdi, çıktı. En sonunda üç katlı bir evin önünde durdu. Polis yere atladı. Otomobıhn kapısını açtı: Haydi, dedi, ininiz bakalım. Belma: Belma: Bu nasıl karakol?. Beni nereye götürüyorsunuz?.. Diye geriye dönmek istedi. Önleri sıra uzaklaşan bir ayak sesi vardı. Sanki birisi onlan bekliyormuş da, otomobilin geldiğini duyunca kapıyı açmış, şimdi de ortadan çekiliyordu. Sivil memur öne düştü. Merdivenden çikmaya başladı. En arkadan da Haydar geliyordu. Bir oda kapısının önünde durdular. Sivil polis, kapıyı a çıp onlara yol gösterirken: Buyurunuz efendim, dedi, biraz dağınıkhr ama kusura bakmayınız. Adamın sesi, birdenbire değişiverrnişti. Onlarla şakalaşıyormuş gibi gülümsemeye başladı. Belma, şaşırdı. Odanın içine şöyle bir göz gezdirdi. Gerçekten, bütün eşya karmakarışıktı. Bir yanda el çantaları, biraz ötede tahta sandıklar, kanapelerin, koltukların üstünde de paketler, kutular duruyordu. O aralık Haydarın sesi duyuldu: Muzaffer!... Çıkar şunları elimd°n!. Sıkıldım artık!. (Arkasi var) Lstanbul: 130 Ankara: 56 İzmir: 52 Dünkü puvan vaziyeti: da Kadıköy stadında yapılacaktır. Yugoslavlar 2 1 galib Tefrika No. 58 DÜNYA BOYLEDiR İŞTE * * * * * * ^ K E M A L Bir yandan da onun böyle durup dururken şirketteki, işini gücünü bırakıp, hem kendisine haber bile vermeden Boğaziçine. neden gitmiş olabileceğini düşünüyor, bır türlü anlayamıyor, için için buna da üzülüyordu. Muallânın bu kadar erken döndüğünü görünce saşırdı. Uykusuzluktan, yorgunluktan, çarpıntıdan genc kızın gözleri şişmiş, rengi büsbütün sararmıştı. Annesinin yanında çok durmadı. Hemen hiç konuşmadı. Yalnız: Nasılsın anneciğim?. İyi misin?. Geceyi nasıl geçirdın?. diye sordu. Behice Hanım da ona: Sen ne yaptın?. Anadolukavağına gitmek, nereden geldi aklına?. Neden töyle erken döndün?. Nen var, hasta mısın yoksa?. Derken Muallâ: Hepsini anlatırım, sonra... Hele biraz elimi yüzümü yıkayayım, aklım başıma gelsin. R A G I B » • » •• • • •• * • ' Dedi. Annesinin yanından çıktı. Hamamı yaktı; girıp yıkandı. Sonra, bir de çay pişirdi. Tepsiyi hazırladı. Aldı, annesinin odasına girdi. Behice Hanım, onu böyle ev kılığıle görünce: Bugün Şirkete gitmiyecek mi'in» çahşmıyacak mısın?. Diye sordu. Muallâ: Ne bugün, ne de yarın, diyordu. Hiç gitmiyeceğim artık... Sonra, dün gece başından geçenleri, birer birer anlattı. Yalnız, Haydann hırsızlık ederken yakalandığını söylemedi. Annesini büsbütün üzmek istemiyordu: Nedir, pek iyi anlayamadım ama, diyordu; Muhtar Bey, Ağabeyim için ne duymuşsa duymuş: «Avrupada ne yapıyor, ne ile geçiniyor, buraya ne zaman geldi.» diye uzun uzun sordu. Kimbilir, ağabeyimin yaşayışında bizım bile bümediğimiz bulanık, karışık bir şey mi var, ne Karakol burası mı?. Diye sağına soluna bakınmak için başmı çıkardı. Polis: Haydi, dedi, lâkırdıyı bırakınız da aşağıya ınınız. Karşılarında aralık bir kapı vardı. Otomobil durunca kapı da sanki kendi kendine açıldı. Önde Belma, arkasmdan Yeşilköyde trenden indi. Orada bir ev Haydar, onun arkasmdan da sivil memur tuttu. Sonra da bir adam buldu. Evi siliçeriye girdi. dirdı, süpürttü: Ortalık karanlıktı. Genc kadın durdu: Yarm taşınacagız. dedi. Burası neresi?.. 9 Diye soracak oldu. Arkadan gelen siBelma ile Haydarı götüren polislerden vil polis, kapıyı kapadı. Sonra, bir elekbirisi, hani şu balkondan içeriye uzanıp da Haydarın elinden tabancayı alan a trik düğmesin: çevirdL Bulundukları yer, dam, kapının önünde, onlardan ayrıldı. mermer döşeli bir taşlıktı. Karşılanna da Ötekiler, üçü birden bir taksiye bindiler. gene öyle mermerden bir merdiven geliPolis, şoförün yanına oturdu. Belma ile yordu.