14 Mayıs 1939 CUMHTJRlYET PAZAPDAN PAZABA San'atkârlar, şaheserleri ve ayran Şu gördüğün zat! san'atkâr nasıl meydana getirirler? Polis,tröstle kat'î geçinen Çallı, rakı imlâsı Mezarlarda nümerotaj Danzigin bir miicaYazan: ZEYNEL AKKOÇ San'atkârın hassas ruhuna muhitin tesiri çoktur. Haricî hâdiseler ekseriya sanat eserleri üzerinde kendi varhklarını hissettirir. Bazı kuvvetli san'atkârlar haricî tesirlerden kurtularak kendi dehalarile müstakil birer san'at havası ve muhiti yaratmağa muvaffak olmuşlardır. Bunlar Mikelanj, Leonardo de Vinci ve 18 inci asnn ikinci kısmmda yaşıyan Sezanne gibi kendilerinden sonraki nesillerde de yarattıklan san'at stilini hâkim kılmış müstesna şahsiyetlerdir. Fakat san'at tarihinin bu fevkalâde simalan haricinde san'atkârlar muhitin bir çok kısımlarından mülhem olmuşlar ve eserlerini bu tesirlerle medana getirmişlerdir. Bazılan da haricî değil, bilâkis derunî hayatmm tesiri, manevî duygulannın haletile eserlerini meydana getirmişlerdir. Bazı san'atkârlar olmuştur ki ancak neşeli, mes'ud ve ferah zamanlannda çahşarak kıymetli eserlerini vermişlerdir. Bazılan da bedbin, kederli anlannda en iyi semerelerini san'at âlemine hediye etnişlerdir. Ekseri san'atkârlar da dehalannın eserjerine geçişini, ruhî inceliklerinin tablolar;na nakşedilmesini hayatlannda derin talavvüller husule getiren aşklarına med yundurlar. San'atkâr ruhu, ekseriya hercai bir karakteri haizdir. Bazan güzel bir kadma delicesine âşık olur ve ondan aldığı ilhamlarla şaheserler vücude getirir. Sonra bu sevgisinde sukutu hayale uğrar ve «anki ölmüş gibi durgunlaşır. Fakat sanki ruhunun böyle şiddetlî bir sadme ile duygusuzlaştığı zannedilen san'atkâr bir gün hayatm tesadüfî bir hâdisesile gönlünü bir başkasına verir ve manevî hayatı tekrar feverana başlar ve daha kıymetli eserler vücude getirir. Oskar Wilde'in «ince ruhlu ve entellektüel bir insan hayatında birkaç kere ölür.» sözü san'atkârlar için pek yerindedir. Sevginin san'atkârdaki tesiri bedihi bir karakteri haizdir. Fakat asıl enteresan olan bazı san'atkârların bir takım tarihî hâdise ve şahıslara meftuniyet ve hayranlığından husule gelen ilham membaıdır. Bu suretle birçok san'atkârlar ruhî duygularını bağladıkları bu nevi tarihî şahıs ve hâdiseler üzerinde çok uğraşmışlar ve bu mezularda ölmez eserler meydana getirmişlerdir. Meselâ Rodin'le beraber çalışmış olan meşhur Napoli heykeltraşı Vincenzo Gemito İskenderi Kebirden ilham alarak ömrünün son on iki senesini onun madalyon, büst ve kabartmalarını yapmakla geçirmiştir. Sonra Romada ahpabım olan tanınmış bir kadın san'atkân da Napolyon'a meftundur. Evinin ve atölyesinin her tarafı Napolyon'un resim, mınyatür ve büstlerile doludur. Meşhur Felemenk ressamı Hans Memling de Şarl de Charolais'e hayran olmuş ve ondan mülhem olarak birçok eserler meydana getirmiştir. •F 5p Sj» San'ata dair İngilterede dilenci bulunmaz, fakat îndor mihracesinin meçhul seyahati Dünyanın en zengin adamı ölen karısmın matemini unutmaya çahşıyor Dünyanm en zengin adamı olan İndor Mihracesi. memleketindeki altınlannı, saraylarınj, bütün debdebe ve daratını yüzüstü bırakıp meçhul bir semte doğru seyahate çıkmış ve İng'liz zabıtasına bile izini kaybettirmiştir. Mihracenin, arada sırada meydana çıktığı oluyorsa da, bu, hüviyetinin keşfedilmesi suretile değıl, yanlışlıkla başkalarına benzetilmesi yüzünden vaki oluyor. Otuz yaşında bulunan İndor Mihra cesi, muhtelif memleketlerdeki muhtelif insan smıflannm nasıl yaşadıklannı merak etmiş, devri âlem seyahatme bu sebeble çıkmıştır. Magdeburg'da, arî olmıyan tıpinin şüphe uyandırması üzerme zabıta tarafından tevkif edildiği, Pariste, bir takım haşarı Hindli talebe ile ahbablık tesis ettiği, Londra varuşlannda ve Taymis rıhtımlarında amelehk yaptığı, Surrey yollannda, geceyi hanlarda geçiren bir serseri halinde dolaştığı, Nevyorkun kenar mahallelerinden birinde, genc bir işçi kızla evl^ndiği rivayetleri arka arkaya ortaya çıkarılıyor. Söylendığine göre, mihrace, memleketine avdet ettikten sonra, seyahatine aid hatıralarım bir kitab halinde neşredecektir. îndor Mihracesi, on beş yaşmda bir genc kızla sevişerek evlenmiş, çok sevdiğı genc zevcesi 18 yaşmda vefat edince, bu büyük matemini unutmak için memleketini terketmiştir. deleye başlamıştır İngilterede, bir bakıma dilenci yok tur; sokakta avuç açanlarla hemen h:ç karşılaşılmaz. îngiliz polisi, dilenciliğe meydan verilmemesi hususunda ötedenberi müteyakkızdır, ender olmakla be raber her hangi bir yerde dilenen bir adam görünce de müsamaha göstermez, bu adamı derhal mahkemeye davet eder. Seyrüsefer kazalarile beraber dı lenmek işlerine de bakan hususî teşkilât mahkemeleri, ekspres mahkemeleri, davayı bir celsede bitirirler. Bununla beraber, Londranın bir kısmında, süratle portre çizen ressam ve çalgıcı, şarkıcı gibi kimselere raslanır. Parklarda, kıbarlann yaşadıklan vülâlar civannda, bazan da daha kalabalık yerlerde dolaşan bu adamlar da, bir nevi dilenci sayılır. San'atlarile para kazanır görü nen bu gibi kimselerin vaziyeti de, In giliz polisince hoş görülmüyordu. An cak, bu vaziyet, tam manasile dilenmek olmadığından, bunların imkânı, kolay kolay bulunamıyordu. Londra polisi, şimdi yürüdüğü bir iz üzerinde, bu faaliyetin içyüzünü öğrenmiştir. San'atkâr geçinen ve bu suretle para kazanır gctrünen adamların bir tröst şeklmde organize edildiklerini ve tröstün idarecileıri de büyük sermaye sahibi altı kişi olduğunu, bunlann hisse aldıklannı ve ellerine geçen senelik varidat miktannm dört buçuk milyon İngiliz lırası tuttuğunu tespit etmiştir. İdarecilerin keman, fırça, muşamba, boya ve ayni zamanda eski püskü elbiseler verdikleri adamlan, yer yer dolaştırdıklan, cnormal> saydıklan bir dilenci ve haftada tahminen üç İngiliz lırası ücret ödedikleri ve bunların kazancmı kontrola tâbi tutarak tahsildarlar vasıtasile günü gününe ellerinden aldıkları, topladıkları parayı işlettikleri öğrenil miştir. Uzun zaman evvel, mevcud dilencilik tröstleri dağıtılmıştı. Artık böyle her hangi bir tröstün mevcud oldu ğu hususunda delil yoktu. Bu sefer bu tröstün mevcudiyeti keşfedilerek, faa Iiyeti durdurulmuştur. Ancak altı idareci, kanun maddelerini düşünerek işlerini şeklen kanuna uydurduklanndan, haklannda cezaî takibat yapılamamak tadır. Yalnız, vergi kaçırmaktan takibata geçilmiştir ki, bu takibat da bu milyoner zenginleri hayli sarsacak dereceded r. îngiliz polisi, bir müddet sonra el altından başka bir dilencilik tröstünün faaliyete geçmemesini temin yolunda, kontrolunu genişletmiş ve kuvvetlen dirmiştir. İkinci ve üçüncü baskılar Çallı, rakı ve ayran Bizim gazeteci arkadaşlar, bir sanat meselesi meselâ şu müstehçen tablo meselesi olduğu zaman Çallı İbrahimin fikirlerini sormazlar da, bir içki meselesi olduğu zaman, üçü besj birden üstadın etrafın. sararlar. Gene de öyle olmuş. Gazetelerde Çallınm rakı hakkındaki tahlil ve tefsirlerini okuyoruz. Sevgili ve büyük san'atkârımıza göre: «Rakının derecesini değil, fiatını indirmek lâzımdır; çünkü vatandaşı tıarab eden budur.» içki meselesinde Çallıdan başka türlü bir cevab beklenemezdi. Büyük Millet Meclisinde millî içkimizin kımız veya ayran olduğunu iddia edenlerle Çallının bir münakaşaya turuştuğunu farzediniz. Onun şöyle diyeceği muhakkak: Kımızı bilmem. Ağzıma bir damla koymadım. Ayranı bilirim ve severim. Fakat ayran insana alkolün verdiği keyfi vermez; bilâkis, çok rakı içilen akşamların ertesi gününde ayran mahmurluk bozar. Bundan da anlaşıhr ki Türkler çok içtikleri için ayranı seviyorlar. Çünkü ayran rakının panzehiridir. Danzig'in imlâsı Gazeteler Danzig kelimesini birkaç türlü yazıyorlar. Kimi aslmda olduğu gibi Danzig, kimi Fransızların da yazdığı grbi Dantzig, kimi Dansig ve kimi de Dançig. Eğer bu arkadaşlar, kelimenin aslındaki imlâya iltifat etmek istemiyorlarsa, «Dansing» diyip çıksmlar. Çünkü bu sefer de Avrupa politıkası orada dans ediyor! Mezarlarda nümerotaj kalın bezlerde ve ahenkli boyalarla yapardı. Hans Memling hemen hemen bütün tablolarında Şarl de Charolais'nin de resmini yapardı. Belçikamn birçok kiliselerinde, ve başka yerlerde mevcud eserlerinin ekserisinde bu sima mevcuddur. Gördüğünüz tablo Bruges şehrinin zengin tüccarlarından Moreel ailesi için yapıl mıştır. Meryem ve İsadan başka hepsi muhitten alınmış simalardır. Yavru îsanın ayağını öpen tüccar Moreel'dir. Etrafındakiler ailesine mensub kimselerdir. Solda siyah elbiseli ressam kendisidir. Meryemin arkasında duran Şarl de Charolais'dir. | * * * Hans Memling 1470 te zengin bir kız olan Anne Valkenaere'le evleniyor. Ve sonra çok zenginleşiyor. Bir müddet sonra askerlik nostaljisi onu Şarl ile harbettiği yerlere sürüklüyor. Nancy'ye seyahat ediyor. Tekrar evine döndüğü zaman daha büyük bir enerji ile çalışmağa başlıyor. San'atkârlar kseriya zengin olduklan zaman tembelleşirler ve yaratıcı kuvvetlerini kaybederler. Bunu Rembrant şöyle ifade eder: «San'atkâr bir avcı köpeğine benzer. Nasıl köpek aç kaldığı zaman iyi avlarsa, san'atkâr da yoksul olduğu zaman güzel eserler meydana getirir.» Fakat Hans Memling çok zengin olmasma rağmen çalışmasını, san'at iştiyakmı kaybetmiyor ve bu hususta bir istisna teşkil ediyor. Ve Trittiko tablolarile büyük bir şöhret kazanıyor. Eserlerinde hep Şarl'm kahramanlıklanndan mülhem oluyor. Ve Prens Şarl'ı tablolarında en iyi sima ve en yakışıklı adam olarak tecessüm ettiriyor. Rivayete göre Hans Memling uzun kış gecelerinde yarı karanlıkta atölyesine kapanır, genclik maceralarını hatırlıyarak rüyalara dalarmış. Şarl hakkında zafer menkıbeleri söyler, onun askerlerile güler, bağmr, şarkılar söylermiş. İşte bu halinde onun esrarı ve efsanesi vücude gelmiştir. Yaşadığı müddetçe bu halinden kimseye bahsetmemiş, fakat ölünce bir sürü rivaetler ortaya çıkmıştır. Esasen bütün bunlara biraz da kendisi sebeb olmuştur. Çünkü sağhğmda ekseriya dostlarına: «Ben bütün kuvvetimi arasıra geceleri atölyeye kapanmaktan alıyorum.» dermiş. Hans Memling 1 I ağustos 1494 senesinde Bruges şehrinde ölmüştür. Şehir halkı büyük ressamlanna hürmetlerini göstermek için onu en büyük ve güzel bir kilise olan Sen Gilles'e gömmüşlerdir. Aradan çok uzun zaman geçmesine rağmen bugün bile mezarı ziyaret edilir ve efsanesi bahsolunur. Şu gördüğün zat! Bir gün, dostlarımızdan biri, lokantada içki aleyhtarı bir doktorla sohpet ediyormuş. Ona bitişik masalardan birinde oturan yaşhca, fakat sıhhatli bir adamı göstererek demiş Mahalle aralannda bulunan mezar taşlan da Belediye memurları tarafın ,, dan numaralanacak «\; mış. Bundan maksadı iyice kavrıyamadım. Ahrete gönderilen mektubların ve telgraflann yanlış yere gitmemesi mi temin edümek isteniyor? Demek bundan sonra ahret postasına mektublar ve telgraflar şu tarzda adreslerle verilecekler: «Sayın Bay Receb. Karagümrükte, Çukurçeşme sokağındaki kabristanda, 37 numaralı mezarda mukim.» Belki fatihalar da numara ile yapılacak, aksi takdirde, Allahça makbul olsa bile Belediyece merdud olacak. Meselâ: «Karagümrükte, Çukurçeşme sokağındaki kabristanda, 37 numaralı mevtanın ruhuna fatiha.» Allah kabul etsin. KÜLTÜR İŞLERİ Çocuk kamplarında çalışacak muallimler Çocuk kampları ve bahçelerinde ça hştınlmak üzere mütehassıs muallim yetiştirmek için îstanbul Kız lisesinde açılan hazırlık kursu, tedrisatını bitir miştir. Bu kursu bitiren muallimlerin bir kısmına çocuk bahçelerinde vazifeler verümiştir. Diğerleri Yeşilköy ço cuk kampmda açılacak hazırlık kursuna gireceklerdir. Bu sene prevantoryom tertibinde a çılacak olan istirahat kampı için Çamlı cada tespit edilen yerde hazırlık başlamıştır. • i ve üçüncü baskılar ki: Bak doktor, bu zat elli yaşmdan fazladır, fakat nekadar genc görünüyor, değil mi? Evet, nihayet kırk kırk iki. Tamam. İşte senin nazariyelerini eyid eden mükemmel bir örnek: Bu zat her gece saat onda yatar ve sabahleyin ıltıda kalkar. Ömründe bir defa sabahamamışhr. Ağzına bir damla alkol koymaz ve pek az sigara jçer, , Doktor gözucile o bahtiyarı süzdükten sönra: Elbette, demiş, bütün bu gencliğini ve zindeliğini, takib ettiği perhiz rejimine borclu. O zaman dostumuz gülmüş ve demiş kı: Ayol, şaka söyledim. Tamamile aksi: Bu zat hemen her akşam içer ve hemen her gece sabahlar. Gene de bak, maşallah, senden benden genc! Yok canım? Evet, bu gördüğün zata, adile sanile, maşhur Çallı lbrahim derler! Galeride yenilik Ressamlarımız değerli nümunelerini Desen »ergisinde teşhir edecekler Değerli ressamlarımızdan bazılarının teşebbüsile Taksimde âbide karşısmda açılan «Resim ve heykel galerisi» nde yarın bir desen sergisi açılacağını haber aldık. Bu sergide ressamlarımız yeni Türk san'atinin çizgideki kudretine delâlet edecek nümuneler teşhir edeceklerdir. Sergide desenleri bulunacak ressamlarımız şunlardır: Ercümend Kalmık, Elif Naci, Bedri Rahmi, Nurullah Berk, Cemal Tollu, Eren Eyüboğlu, Arif Kaptan, Arif Dino, Kemal Zeren, Zeki Faik îzer, Hâmid Gürel, heykeltraş Nusret Suman, Şeref Akdik, Halil Dilstnen, heykeltraş Zühtü Müridoğlu... Sergi her gün sabah saat 9,30 dan akşam 19 za kadar açık bulundurulacaktır. Herkes tarafından parasız gezilebilecek olan sergi, on beş gün sonra kapanacaktır. ^ Fransada akşam gazetelerinin günde birkaç tabı yapmak an'aneleri vardır. Orada yeni bir baskı mutlaka ehemmiyetli bir habere delâlet etmez. Meselâ ParisSoir, ehemmiyetli bir yeni haber olsun olmasm, günde birkaç baskı yapaj. Bizde öyle değil. Yeni bir baskı mutlaka çok ehemmiyetli bir haber için yapılır. Bunu suiistimal eden gazeteler ahalide haklı bir nefret ve infial uyandırıyorlar. Lüzumlu lüzumsuz ikinci baskı, hatta bazen üçüncü baskı süren gazeteler, birçok defalar yazılıp söylendıği gibi, halkm yalnız muhayyilesinc değil, kesesiae de bir nevi tecavüz etmiş oluyorlar. Bari bunlara ikinci baskı, üçüncü baskı demeseler... Daha doğrusu şu: İkinci baskın, üçüncü baskın! ilâh... Divan edebiyatı şairlerinin mezarlan Kars vilâyetinde kültür faaliyeti «La legende du Memling» Memling'in efsanesi Bruges şehrinin meşhur ressamı Hans Memling hayata gözlerini kapadıktan sonra meydana çıkmıştır. Bu san'atkârın nerede doğduğu ve hangi millete mensub olduğu kat'î surette tespit edilmemiştir. Bir rivayete göre Rein havzasında Mümling şehrinde doğmuştur. Hayatı hakkında kat'î malumat yirmi bir yaşlarında Şarl de Charolaıs'nin ordusuna intısab ettiği zaman başlar. Malum olduğu veçhile Şarl de Charolais müteaddid zaferlerden sonra Fransa tacına göz koyuyor ve Onbirinci Lui i!e Nancy şehrinde yaptığı bir musademede ölüyor. Bunun üzerine Hans Memling zenginliği ve ticaretile o zaman meşhur olan Bruges şehrine kaçıyor. Ressam burada yerleşiyor ve bir dükkân açıyor. ( O zaman atölyeye böyle tabir ederlerdi) ve yavaş yavaş büyük tüccarlardan müşteriler kazanmağa başlıyor. Bu sıralarda Felemenkte dinî hâkimiyet revac devresinde idi. Zenginler kendi evlerinde veya hususî kiliselerinde (Şapelleri) Meryem ve din büyüklerile beraber kendi aile halkını muhtevi tablolar bulundururlardı. Hans Memling bu nevi tablolardan birçok yapıyor, fakat o, bu eserleri Trittiko stilinde yapıyor. Bu usulde, eser üç ayrı ayn tablodan mürekkebdir. Fakat bu tabloların süjesi müşterektir. Meselâ Isanın doğuşu, Jelsenin bah resindeki son görüşmeler ve çarmıha gerilmesi. Bu üç mevzu avrı ayrı yapihr ve fv'birine raptedilirdi. Bu tarzda yapılan t'Slolar ekseriya tahta üzerine olurdu. ' 3 üncü asnn sonunda pek az görülür. Hans Memling'in Trittiko tarzında ya^'nnıs tabloları Bruges ve diğer bazı mü•°'erde mevcuddur. Bu san'atkâr eserlerini, kendisi tarafından yapılmış hususî Maarif Vekâleti Beyoğlu Mevlevihane haziresinde bulunan divan edebiyatının şöhretli şairlerinin kabirlerinin meydana çıkanlarak tanzımine karar SERVER BED1 vermiştir. Bu i§ için Müzeler idaresinden mütehassıs bir heyet Mevlevihaneye gideresk buradaki kabırler üzerinde tetkiDuvar altında kaldı kat yapmış, mezarı bulunan şahsiyetle Bursa (Hususî) Bilâdıyunus köyün r:n isimlerini tespit etmiştir. Tanzim işide bir duvar çökmüş, bu duvann altın ne yakında başlanacaktır. da kalan Tahir oğlu Ahmed isminde bir zavallı ölü olarak bulunmuştur. Ölü AhTramvaydan inerken.. med toprak altından çıkanlarak hastaÜsküdarda Pazarbaşı mahallesinde oneye getirilmiştir. Vak'a hakkında tahturan Muzaffer adındaki kadm, evvelkî kikat yapılmaktadır. gün, Üsküdarda tramvay durmadan inmek istemiş, muvazenesini kaybederek yere düşmüş ve muhtelif yerlerinden yaralanmıştır. Muzaffer, vak'ayı mütea kib Nümune hastanesine kaldırılarak tedavi altına alınmıştır. J Duvardan düşenler Ankara caddesinde Acımusluk soka ğmda inşaatta çahşan Ali ve Paskal adlannda iki işçi, yüksek bir duvardan düşmüş, yaralanmışlardır. Zeynel AKKOÇ Necaşinin kızı hastabakıcı ) Neler yapmış? Bursa (Hususî) îstanbulda oturan Osman Nuri adında birı şehrimize gelmiş ve burada, zabit olmadığı halde zabit elbisesi giyip fotoğraf çıkartarak, İstiklâl madalyası beratı olmadığı halde bu madalyayı takarak ve ayrıca hiçbir maluliyeti olmadığı halde kendisıne malul süsü vererek bunlardan menfaat teminine çahştığı görüldüğünden zabıta ca yakalanmış, Adliyece de tevkif olunmuştur. Kars muallimlerinden bir grup Kars (Hususî) Vilâyetimiz kültür jahasında gün geçtikçe büyük bir inkişafa mazhar olmaktadır. Kars lisesinin talebe mevcudü 950 yi bulmuş ve mütemadiyen artmaktadır. Lisenin yeni açılan pansiyonu büyük bir ihtiyacı kar jilamaktadır. Yeni açılan Sankamış ve Iğdır orta okullarının mevcudleri 200 den zıyadedir. Bunlar için birer pansiyon açılmasına çalışılmaktadır. Sankamış orta okulu yeni inşa edilen ve her ihtiyacı karşılıyan yeni binasma nakletmiştir. Önümüzdekı ders senesi Ardahanda da bir orta okul açılacaktır. On kazadan mürekkeb vilâyetimizin Arpaçay, Köle, Tuzluca kazalan mer kezlerinde yeni ilk okul binalan ikmal edilmiştir. Posun ve Ardahan kaza merkezlerinde de yeni okullann inşaatı devam etmektedır. Bunlardan başka Selim, Dıfor, Başgedıkler nahiye merkezlerınde de yeniden beş sımflı ilk okullar inşa edilmiş, vilâyetin birçok köylerinde üç sınıflı okullar yaptırılmıştır. Susuz, Okam, Bardız, Smdizkum nahiyelerindeki tam teşkilâtlı okullarda civar köy çocukları için talebe pansi yonları tesis edilmiştir. Bu pansiyonlann vilâyetm bütün nahiye merkezleri ve merkezî vaziyette bulunan büyük köy okullannda teşki line çalışılmaktadır. Vilâyetin ilk okullarında talebe miktan 11 bini bulmaktadır. Vilâyetimizin 856 köyünde millet mektebleri faaliyeti vardır. Bu mekteblere 20 binden ziyade yurddaş devam et mektedir. Siz bu satırlart okuyup bitirdiğiniz anda: Holivud gazetecileri ve fıkracılan, gazetelerine yetmiş beş kelimelik telgraf çekmişlerdir. Stüdyolarda dokuz yüz metre film çevrilmiştir. Film tevzi edenler otuz iki bin metre film üzerine muamele yaprruşlardır. On aktör ve aktris, iş istemek için telefon etmiştir. Figüranlar bizim paramızla yedi lira ücret almışlardır. Holivudda kırk beş liralık boş film sarfedilmiştir. Sinema krallan Sinema sanayii sermayesine altı yüz lira para ilâve etmişlerdir. Sinema müesseseleri, devlete vasatî olarak 250 lira vergi vermiştir.. Holivud stüdyoları bizim paramızla sekiz yüz elli lira ücret tediye etmiglerdir. Otobüs birdenbire durunca.. Fatihten Şişliye gitmekte olan Arni ğin idaresindeki otobüs, anî olarak durak harici bir yerde müşteri almak üzere durmuş, bu sfrada arkadan gelmekte olan 105 sayıh Beşiktaş Fat'h hattında çalışan tramvay arabası da otobüse çarpmıştır. Çarpma neticesinde her iki araba da hasara uğramış, tramvayda bulunan MeEski Nesaşinin kızı Prenses Tsahai, liha ismindeki bir kadın hafif surette Londra hastanelerinden bırine hasta yaralanmıştır. bakıcı olarak girmiştir. Tashih Çok,iyi tahsil görmüş, müteaddid liDünkü nüshamızda Celâleddin Ezi sanlara vâkıf, musiki ve san'at terbiyenenin cNevyorkta umumî hayat> baş si mükemmel olan Prenses, yakında dev lıklı yazısında muallem kediler, muallim let hastabakıcısı diploması alacak ve kediler şeklinde intişar etmiştır. Dü devlet hizmetme girecektir. zeltinz. Yakacıkta kiralık asrî köskler Ayazma caddesinde her nevi konfor ve tesisatı havi altışar odalı müstakıî elektrik ve akar suları bulunan mücedded iki kârgir köşk kiralıktır. Görmek istiyenlerin Yakacıkta Taş köşke müracaatleri.