8 Mayıs 1939 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

8 Mayıs 1939 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

8 Mavıs 193λ Tetkıkler ve denemeler Ikinci tabı Yazan: SAFAEDDİN KARANAKÇl Matbuatın bir memleketin içtimaî ve suallerin nihayeti yoktur. Bazı gazetelerimizin ilk sahifelerinde siyasî hayatındaki rolleri çok mühimdir. Bu rolleri devletlerin bağlı oldukları re büyük puntolu harflerle okuyoruz: Avjimlere göre tasnif ve mütalea edebiliriz rupa ate§ içinde!.. Kan gövdeyi götürüSiz bu tatırları okuyup sefer Totaliter rejimlerde, matbuat devletin yor.. Harb patlamak üzere bitirdiğiniz anda dilidir. Gazetelerde intişar eden herhang berlik ilân etti. Almanlar 44 ton zahire yemişBütün İstanbul çınlıyor... Ikinci tabı, bir haberin, devletin dahilî veya haricî lerdir. siyasetile tev'em olması, devletin matbu ikinci tabı!.. Herkes birbirine bakıyor. Tütün tiryakisi olan Filipin yeran, matbuatın devleti teyid ve itmam et Renkler birdenbire sararmıştır. Iileri altı bin sigara imal etnıişlerGazeteler kapışılıyor. Avrupa ateşler meleri lâzımdır. Bu lâzime; totaliter re dir. jimlerde matbuata tahmil edilen yükün içinde başlıklı yazı bilmem nerede çıkan tngilterede 7580 litre süt, ayni miktarda da bira istihlâk edilnekadar ağır ve mes'uliyeti mucib olduğu bir gazete muharririnin makalesine atfen miştir. bilmem nereden hususî (!) kaydile gazenu ispata kâfidir. Gene İngilterede, 23 ton çelik Totaliter rejim matbuatmda yükselen teye geçirilen bir haberdir. istihsal edilmiştir. Ikinci tabı diye aldığımız gazetede, herhangi bir ses, devletin kendi sesıdir Çinliler 12 doz aşı kullanmışlarBu itibarla bu ses tonunun devletinkile Tirandan gelen hususî (!) bir habere nadır. hemayar olması icab eder. Zira totaliter zaran bilmem kaç İtalyan taburu denıze Yeryüzünde 60 tane İncil tevrejimlerde herşey devletindir ve herşey dökülmüş.. zi edilmiştir. Ve nihayet bir iki gün evvel sabahleyin devlet içindir. Dünyamn yedi büyük devleti, vapur ve trenlerle Istanbula inen hemşeharb korkusile, teslihata bir milDemokrat rejimlerde matbuat, devletin yon frank sarfetmişlerdir. muzahiridir. Dahilî ve haricî siyasetinde rileri lüzumsuz bir heyecana düşüren bir Şu bir dakikanın ilk sanivesindevlete büyük yardımlar yapar. Vatanda ikinci tabıda eski bir kralın şehrimize muden altmışıncı saniyesina kadar, şm kültür seviyesini, ahlâkını, maneviya vasalat fotoğraflarını görüyoruz. nefes borularınızdan yarım bilyon tını yükseltir. Büyük, henüz el sürülmetoz zerresi geçmiştir. Ben, bazı gazetelerimizdeki bu garib miş memleket davalarını afakî bir surette tetkik, içtimaî ıstırabları teşrih eder. Va serlevhalan, bu ikinci tabıları pek yerinde tandaşın dileklerine, yurdun ihtiyaclarına bulmuyorum. Halk, bütün dünya insanSon günlerde dikkatsizlik yüzünden lan gibi heyecan içindedir. Bu bir hakikat samimî ve bitaraf bir tercüman olur. Bir hamlede birçok işler yapmış ve iken mahiyeti bilinmiyen bir makale veya küçük çocuklann ağır yaralanmasile nedaha da yapmak mecburiyetinde olan bi muhabir mektubunu süsliyerek heyecan tıcelenen vak'alar çoğalmağa başlamışzim gibi cemiyetlerde matbuatın vazifesi, aver bir başlık altında neşretmeği ve ya tır. Dün de bu şekilde üç vak'a olmuştur. Küçükpazarda Atlama caddesinde 41 diğer demokrat ve bize nazaran daha hud eski bir kralın Istanbula gelişi dolanumaralı evde oturan Kâzımın çocuğu mütekâmil olan cemiyetlerinkinden fark yısile ikinci tabı yapmağı, Türk matbuatılıdır. Her müessesemizden olduğu gibi nın istilzam ettiği vakarla kabili telif bul Numan, evin birinci kat penceresinden sokağa bakarken fazla sarkmış, düşüp matbuatımızdan da memleket namına fe mamaktayım. Eğer bu hareketler, gazetebaşından ağır surette yaralanmıştır. Çolere sürüm temin etmekten mütevellid bir ragat ve müspet faaliyet beklenilir. cuk, Şişli Çocuk hastanesine kaldınl Bizden daha ileri kültürlü memleket gayretse, bu istismar tarzmın doğruluğu mıştır. lerde matbuat, umumî efkârın mümessili iddia olunamaz. Taksimde Cumhuriyet caddesinde dir. Halbuki bizde, efkârı umumiyeyi yaFlatya apartımanında oturan Momela257931 tarihli ve 1381 sayılı mat nın idare ettiği 867 numaralı hususî oratacak, ona millî ve metin bir veçhe vebuat kanunile bu kanunun bazı maddele tomobil de Tünelbaşında 13 yaşmda İsrecek gazetelerimizdir. Garb memleketlerinde birçok gazete rini muaddel 3518 numaralı kanunda piroya çarparak ağır yaralamıştır. İspiler vardır ki, herhangi bir mevzu hakkın bu gibi neşriyat hajskrnda bir memnuiyet ro tedavi altına alınmış, Momela yaka da intişar eden bir makale, halk arasında olmadığı gibi hangi hallerde ikinci tabı lanmıştır. bir nazır beyanatından ziyade umumî a yapılacağı hakkmda da bir kayıd yoktur. Galatada Lüleci Hendek caddesinde Vazu kanun bunu; gazetecinin takdiri 142 numaralı evde oturan Hayim kızı lâka tevlid eder. Hummalı bir inkılâb ve imar faaliyeti ne bırakmıştır. Raşel, îstiklâl caddesinde bir kaldırım Bu takdir hakkının maalesef bazan su dan diğer kaldırıma geçerken 368 nu yaşıyan Türkiyemizde; hükumet, her memleketten ziyade matbuatın irşadına, iistimal edildiğini görüyoruz. Türk mat maralı motosikletin sadmesile baca muzaheretine muhtacdır. Daha henüz buatına düşen vazife, vatandaşm henüz ğından yaralanmıştır. Raşel hastaneye r halledılmemış; el sürülmemiş yüzlerce teke\ vün etmekte olan efkân umumiyesi kaldırılmış, şoför yakalanmıştır. davamız; derdimiz vardır. İdeal Türk ni lüzumsuz yere tehyic etmek değildir. Bir küçüğün yankesiciliği matbuatına terettüb eden vazife, bu mev Bilâkis onu yaratmak, ona kuvvetli ve Dün, Şeref stadında pek küçük yaşzular üzerinde tetkikler yaparak hâdise metin bir hayatiyet temin etmektir., ta müteaddid sabıkalan olan ve JahtaCeza kanunumuzla 296938 tarihli kalede" Kutucularda oturan 16 yaşmda leri bütün vuzuhile, bütün samimî manasile hükumetin müdahale ve icra kuvveti ve 3511 sayılı kanunla değişen 161 inci Feyzi, yanında oturan ve heyecanla mamaddesi, harb esnasmda âmmenin telâş çı takib eden Kadrinin cebinden cüzdane arzetmektir. İnkılâba aid esaslan ve başarılmış ve heyecanmı mucib olacak veya halkın nını çekerken haşkalan tarafından gö müspet işleri halk arasında yaymak, dün maneviyatmı kıracak veya düşman karşı rülerek yakalanmıştır. ya siyasetine taalluk eden haricî hâdise sında memleketin mukavemetini azaltacak tneboludan sevkedilen leri tam bir bitaraflıkla Türk okuyucusu şekilde asılsız, mubalâğah veya maksadı na sunmak gazetelerimizden beklediğimiz mahsusa müstenid havadis ve haber yayumurtalar yanlarla nakledenlerin beş seneden aşağı vazifelerdendir. İnebolu (Hususî) Limanımızdan olmamak üzere ağır hapis cezasına çarp yumurta sevkiyatı son günlerde gittikçe Bütün dünyadaki insanlar gibi bizim tırılacakları yazılıdır. artmağa başlamıştır. Yumurtaların büSulh esnasmda âmmenin telâş ve heye yüklüğü ve ambalâjlann çok dikkatli de âsabımız gerilmiştir. Çemberlayn ne dedi, Ruzvelt ne demiş. Hitler ne cevab canmı mucib olacak veya halkın manevi bir tarzda yapılması bilhassa dış piya yatmı kıracak asılsız veya mubalâğah salarda büyük bir rağbet görmektedir. verdi.. Bek ne yapacak?.. Hemen hemen bir aydanberi hergün haber neşriyatına, manasız ikinci tabılara Bu it ; barla İnebolu yumurtalan, Avrupada, yurdumuzun diğer mallanndan ve her yerde birbirimize ve birçok defa nihayet vermek mecburiyetindeyiz. SAFAFOntN KARANAKÇl daha yüksek bir farkla kabul edilmek lar da kendi kendimize sorduğumuz bu tedir. Son haftalarda Yunanistan ve 1talyaya ihracatımız artmıştır. ŞEHRİN ""w"w y İÇİNDEN 1 istanbul, dün İUMKÖSESİ İHTİRALAR KESİFLER Kulak nedir ? Beş hissimizden birınin cihazı olan kulak dediğimiz işitme mekanizması üç kısımdan mürekkebdir: Dış, orta ve iç kulaklar. Kulak zarında nihayet bulan dış kulak, gelen sesleri kolay toplamak içm geniş bir ağızla mücehhez bir kanaldan ibarettir. Orta kulak hava ile dolu olup tazyiki müsavi kılan ustak yan borusu denilen bir kanalı havidir. Nedim Bu kanal, burun farinksinde nihayet Kâğıdhaneden mahferî bir güriiltii yükseliyor. Vur patlasın, çal oy bulur. Orta kulakta üç küçük kemikten nasın, çılgınca eğlenen binlerce, on binlerce insan... Her ağacın di mürekkeb olan bir manivelâ sistemi kulak zarmı iç kulağın beyzî penceresine bi seyyar bir bakkal dükkânı olmuş. AIış veriş gırla... gerilmiş olan diyaframa bağlar. Bu manivelâ sistemi kulak zannın hareketini Yazan: Salâhaddin Güngör ) üçte ikiye indirir, fakat buna mukabil tazyiki artırır. Hemen hemen bir fın dık cesametinde olan şeytan minaresine benziyen iç kulağın alt başında biri beyzî ve dığeri daire şeklinde iki diyafram var. Kavkaa (kokli) dediğimiz bu iç kulak, helezon şeklinde olup insan kulaklarında helezon adedi iki ve üçte iki olduğu halde domuz kulağında üç ve ku^ayda üç buçuk helezonludur. Bu iki hay van kulak bakımından bize rakibdir. İç kulağın helezonları boyluboyunca iki bölmeye aynlmıştır. Bu böhneler kulak tepesinde birleşirler. Bölmeleri ayıran (Bazilar) gışa korti denilen uzvu hâmil olup 24,000 kadar sinir, bu uzuvda nihayet bulur. Bu 24,000 sinirin her biri 10 ilâ 15 işitme hücresile mücehhezdir. Gışanın alt baştaki pencereye tesadüf eden yerdeki genişliği 0,21 milimetre ve üst baştaki genişliği 0,36 mılimetredir. Eğer kokli helezonu açılıp düz bir kanal haline getirilirse, boyu 31 milimetre kaDün Kâğıdhane çayırında eğlenen halk 5 stanbul halkı, dün baharın kızı Hızır Armonik, akordeon, ud, teman, gramo dar olur. Bunun 18 i alt helezona, 8,5 i II ellezi, sandallar, kikler, mavnalar, ve fon, hatta radyo.. Herkesin ya elinde, ya orta helezona ve 4,5 milımetresi üstte ıci helezon parçasına ısabet eder. çatanalar içinde Gâğıdhaneye gelin kucağında bir zımbırtı var. Santimetre murabbama gramm milgötürdü. Sünnet köprüsünün altındao geçerken, yonda birile bir gram arasındaki taz Köprüdeki Halic vapur iskelesi, binbir arkadaşımın gözü, elektrik telınin ucunyikle çalışan kulak, o kadar hassas bir ayak bir ayakn. da sallanan levhaya kaydı: cihazdır ki, bunu sun'î olarak yapmak Sıkışık kucaklarda avaz avaz haykırı Burada ölüm tehlikesi var! stesek, Dolmabahçe kadar bir bma içişan meme çocukları, manzaraya hemen Sandalcı da ona uymuş, nuede bu ne 24,000 radyo ampiliniyatörü koymak de bir göç çeşnisi veriyordu. İskelenın lunduğunu unutarak dalgın dalgın tele âzım. Bu tesisat bize bir milyon İngi önünde herkes, birbırini tarîaklamakla bakıyordu. Tam bu sırada, oaşı «bir iz lirasına mal olur. Fakat fındık ce meşguldü. Burada insandan fazla çıkın, hoş» sandalcınm elinde, başıboş hale ge sametindeki o hassas cihaz kendi işini bohça, sepet, sefertası, kalabaliğı var ve len bir sandal, bütün ağırlığile üzerimize ve tamirini kendi görür. Başlıbaşına bir bu kalabalık arasında kimin pazısı öte bindirdi. Küçük bir karambo!: Geçmiş lyn mevzuu olan ve cildler dolusu sahieler işgal eden, pek basit görünen, fa kinden kuvvetli ise, bir yumruk savurup olsun! Fakat ben dayanamadım: kat pek kanşık olan bu has cihazın naileri geçmek hakkını kendinde görüyor. Sandalcı, dostum... dedim, bura ıl çalıştığını başka b:r güne bırakalım. Yaşlıca bir kadın, uzaktan vapuru farda ölüm tehlikesi, yalnız telın ucunda Prf. SALİH MURAT ketti. Piliçlerini etrafına tophyan bir kudeğil! önümüzde ardımızda dolaşıyor. luçka edasile bağırıyordu: Dikkat et! Şükriye... Şadiye... Ahmed... Derede ilerledikçe manzara saniyeden stiyordu. Salim.. Hasene... Çabuk olun bafur ge: Arkadaşım, T>ir ara itiraz edecek ol saniye değişiyor. Kızıiay bayıakh san liyor! duysa da ben önledim: dallara sık sık raslamağa başUdık. Kızı nu, torunu mu bilmem, koLndan Herif bize bir kere nasılsa kancayı Her yerde vatandaşlann imdadına çekti: hızır gibi yetişen bu temiz yardım mües aktı.. Peşimizi bırakmaz! dedim ve adam Gene bizi rezil etmeğe başladın. sesetniz Hızır ile İlyasın kavuştuğu bu başma kırk para verip pek de ucuzmuş Vapura bafur deme diye tenbih ctmedik neş'eli gün vesilesile galiba halkımızm a... kurtulduk. mi sana?.. hamiyetini ölçmeğe gelmiş. Bakıyorum: Fakat, ne dersiniz? Yalı boyun Kadıncağız, bu ihtarın alt:nda kal Herkes, seve seve yardıma koşuyor. Yal dan (!) bir türlü ayrılamıyoruz. San madı ve başı sonu belli olmıyan bu duba nız bu gidişle sevgili Kızıhya, bir vazife dalların akmı, bizi kendilerine doğru çebiçimi «sefine» yi yanındakılere gösteredaha düşecek diye korkuyoıum. Kala kip duruyor. Sandal diyip de geçmeyin. rek: balık gitgide artacak olursa, Kızıiay me Hepsi de zemin ve zamana münasib birer Ayol, dedi, allah r.zası için bana murları, yalnız iane değil, dereden adam d bulmuşlar kendilerine: hak verin.. Bu patpata vapur aemeğe da toplamağa başlıyacaklar.. Unutmabeni.. Sevbeni!.. Yavrum.. hanginizin dili varır?.. Çünkü, kimse ne yaptığını bilmiyor. Şekerim... Cicim... Güzelim... Dolmuşa binenlerden çoğu kendınde deÇayırın üstü, cıvıl cıvıl: Kâğıdhane Köprüden kalkmışız. Yürüyormuşuz. ğil. Herifin biri, koca bir mavnanın baş karargâhının sivil kara ordusu burada .^ Hatta geçtiğimiz yollarda karınca ka tarafına ata biner gibi binmii, ehndeki Denizde bahrî ( ! ) nümayişler devam derince izler bırakarak, iskeleleri birer boş şişeyi göstererek çayırlar üstüne bağ eder de kara ordusu karargâhı, bundan birer tutmağa bile başlamışız! daşkuran arkadaşına sesleniyor: mahrum kalır mı? Saz, söz, naz, niyaz.. Fakat oturduğumuz yerden, bu muci Efendi ağabey... ıHoş gör bizi Hepsi tamam... Arada bir, havai fişekzeye inanmak kolay mı ya... Yürüyen bugün... Malumya Kehtaneye geldik.. ler bile patlıyor. Ortaya koca bir top gevapur mu, deniz mi? Gümbür gümbür Ve lâkin şey.. Allah seni inandırsın, şu tirmişler. Beş kuruşu veren, fitilini ates^öten makineler her gümbürdcyişte vapurı meretin ne olduğunu bir türlü anhyama leyip gümbür gümbür öttürüyor. Derken, ancak buğday tanesi kadar mesafc aldıdım! Likır likır içiyorum da bana mısın zurnaların ahengi başladı. Koyu çiçek rabiliyorlar. demiyor... Karakulak suyu musun be lerle, yemenili başlanm süsleyen Sulukule Hele, neyse Köprüden hareketimîzden mubarek!.. dilberleri, kemanlarını gıcırdatıp, ucuz kırk sekiz dakika sonra, âminen v» saliŞimdi asıl civcivli mıntakaya giriyo tarafından göbek atmak için, gelip ge raen Kâğıdhane iskelesine yanaşabildik. ruz. Çayırın bütün uzunluğunca mahşe çenlerin gözleri içine bakıyoriar. Memura bilet verirken, «hâtun» un rî bir gürültü çıkararak, vur pallasın, çal biri, çocuğuna zorlu bir tokat attı. Et Bir şehirde, eğlence namına ne ararsaoynasm, çılgıncasına eğlenen binlerce, raf tan: onbinlerce insan... Her ağac gölgesindc nız, Kâğıdhane tertibi olmak üzere bu Aman hanım.. Ne yaptın?.. Yabir seyyar bakkal dükkânı ve bir seyyar rada hepsi var: Hokkabazırja, tiyatrosuzık değil mi çocuğa?.. meyhane açmışlar. Alışveriş gırla gıdi na, hatta sirkine vanncıya kadar... SonTarzında hafif tertib müdahale'erde yor. Açıkgözler de o kadar çok kü. ra, yiyeceğe, içeceğe dair kuş sütünden bulunanlara anasınm verdiği cevab doğMeselâ biri çıkmış, Kâğıdhanede tuvalet gayrısı... rusu parlaktı: ihtiyacının teminini üzerine almış: Üzeri Çergeler, çadırlar, ve çardaklar altın Ben, Nasreddin Hoc* gibi bir kaçuvalle örtülen bu lüzumlu yerlere, adam da, mütemadiyen hareket eden bir şehir: dınımdır! Çocuğu, testiyi kırmadan evvel başma kırk para duhuliye ile giren gire İşte Kâğıdhanenin dünkü halı... döğerim. Attığım tokat, ona ders olur. ne!.. Ortahk kararmadan evvel, dönüşümüKâğıdhanede uslu uslu oturur.. Dere boyunda bir yere, arkadaşımla ze, sandalcı hayret içindeydi: birkaç dakika ilişelim, dedik. iki kınk is Ne acele ettiniz? diyordu, asıl Şimdi derenin ağzmdayız. Bir vasıta kemle ile bir masa iskeleti için bizden üç Kâğıdhane safası, bu saatten sonra başele geçirebilsek, köşkün bulunduğu yere lira aradılar. lar... kadar gideceğiz. Fakat; bugün buradaki Bunlann hepsini satacak olsan, yaKâğıdhane safası!.. Belki... Fakat, kayıklarm hepsi birer cankurtaran san rım lira etmez! diyecektim vazgeçtim. gece karanlığmda, düşe kalka, onbinlerce dah kadar kıymetli... İçlerinden birini pek güçli'kle üç beş Adamcağız çok muhtemeldi kı bana şöy kişinin, o ecelacayip vapurlara, yapacaklan hücumu gözönüne getirince, her sadakika için kendimize tahsis ettirebildık. le bir mukabelede bulunsun: A bayım.. Biz burada sandalye fanm bir de cefası olduğuna şimdiden Yahya Kemalin meşhut mısraı dili min ucunda; önümden fevç fevç geçen ile masayı değil, Kâğıdhanede derebaş inanıyorum. «halkı Saadâbad» a bakıyorum. Nedi safasını kiraya veriyoruz! Işine gelirse, Silâhtarağa fabrikasının önünde, zil min divanından parça parça damlalar, otur, işine gelmezse git!.. zurna sarhoş olmuş, posbıy:klı bir herif, kafamın içinde birbirine karşıyor: Sandalda, böyle bir müddet daha do yanındaki sandalda geçen bir yosmaya, laştıktan sonra, karaya çıknıağa karar kaba kaba sınttı: tEvvah, o üç çlfte kayik aldı kararım Şarkı okuyup geçti bir afet var içinde!» verdik. «Nereye yanaşalım?» diye dü Yalığuz nereye gidiyorsun! Aha Tam bu sırada, geniş bir salapurya şünürken kılıksız bir delikanh, elinde bir seni de bizim kayığa alak!.. dan, bayat ve çatlak bir kad n sesi, yük kanca ile sandalı tasjara doğru çekti ve Arkadaşım, yüzüme bakb biz, karaya ayak basar basmaz yakamıza seldi: Ne dersin?.. Ben esmeri... badem ile.. fmdık ile... fıs yapıştı: Güldüm: İskele parası baylar! tık ile. Hakkı var, derim. Herif, KâğıdDerenin üzeri mubalâğasız yüzlerce Gülmeğe başladık: Burası, detnek bi sandalla dolu... Ortahk inin inim inli iskeleydi ve bu adam da o iskeîenın me' haneye kuzu yemeğe gelmiş!.. Salâhaddin GÜNGÖR yor. Tabiî kederden deği', neş'eden! muru sıfatile bizden «ayakbastı» parası tiıdıreuez j"ı i nasıl e?ıendı / \ \z\1^> ' Seyri Saadâbâdı sen, bir kere iyd olsunda gör., • Yaralanan çocuklar Ingilterenin deniz kuvvetlerij Yakalanan kumarbazlar Cibalide Üsküblü caddesinde 89 nu maralı kahvede kumar oynıyan iki kişi cürmü meşhud halinde yakalanmıştır. tsmail, Hakkı ve Zekâi isminde olan bu kumarbazlar, Adliyeye verilmişlerdir. Letonya seyyar ihracat malları sergisi Letonya seyyar ihracat malları nü mune sergisinin Tophane yolcu salonundaki tertibi işi bitmek üzeredir. Sergi çarşamba sabahı saat 10 da açılacaktır. Evlenme Yüksek Mühendis mekıebi muallim muavinlerinden Said Yaşarla Bayan Saniye Mansur Apanayın evlenme merasimi cumartesi gecesi Tokatlıyan sa lonunda tes'id edilmiştir. Genc evlilere uzun saadet dileriz. Hakikî birer ceb torpitosu olan bu ge miler, harb vukuunda, ticaret gemilerine refakat edeceklerdir. tnşaat malze mesi tamamen hazırlanmış olup, gemiler, en kısa zamanda ikmal edilecektir. Her ay, silâh fabrikalan, bahriyeye 80 tane yeni hava dâfi topu teslim et mektedir. 1936 da 3 tane mevcud iken bugün sayısı 28 i bulan fabrikalar, en daht tanzimine mahsus aletler imal etmekle meşguldür. Deniz harbi için derhal hazır bir vaziyette bulunmak üzere, 10,000 ticaret gemisi zabiti, askerî dersler takib etmektedirler. Ticaret gemi lerini sılâhlandırmak üzere 2000 top hazırlanmıştır. Bu gemilerden 1000 tanesi, toplann yerleştiribnesine mahsus tablalarla teçhiz edilmektedir. 1939 senesinin ilk üç ayı zarfında, 20 tane yeni harb gemisi donanmaya dahil olmuştur. 35 bin tonluk Prince of Wals zırhlısı Ingiltere, iki sene evvel başladığı deniz teslihat programınm tatbikına de vam edıyor. Birkaç gün evvel, modern zırhlılarmdan ikincisi olan 35,000 ton luk «Prince of Waley» zırhlısmı, Lıverpol'da denize indirmiştir. Ingilterenin, bu programı tatbika başladığmdanberi inşaatmı bitirdiği, bıtirmek ve başlamak üzere olduğu gemilerın sayısını şöyle buluyoruz: 9 zırhlı, 6 tsyyare nakliye gemisi, 25 kruvazör, 40 tnrpito, 22 refakat gemisi, 3 mayin gemısi, 15 denizaltı. Bunlara. elyevm tezgâhta olan müte addid küçük sefineleri ve baştan başa değişmek üzere kızağa çekilen gemileri ilâve edecek olursak, Ingilterenin giriştiği bahrî inşaatın mecmuu 950,000 tonu bulduğunu görürüz. Büyük Harbde bıle İngiltere bu tonaja yükselmiş değildi. İyi membalardan alınan diğer bazı malumat, îngilterenin deniz programı hakkında daha etraflı fıkir vermekte dir. Bu ayın sonunda her biri 900 tonluk 20 refakat gemisi tezgâha konacaktır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: