1» Şubat Bir Yugoslav hikfiyesi Nakleden: M. Necmeddin Deliorman Fakat bütün gün güvertede, yemek salonunda, vapurun her tarafında dolaşıp da pek çok şeyler konujtuğumuz halde, o, bir kerecik olsun, ağzından, gitmekte olduğu memleketin adım kaçırmayordu. Bunu ben sorduğum zaman işitmemezliğe geldi, sükutla geçirdi, ben tekrarladıkça o: Niçin soruyorsunuz ?... dedi. Bu, bizim tanışmaklıgımız için elzemdir değil mi?.. Bu kadar çok ısrar ettiğiniz için ben de söylemiyeceğim işte... Fakat, sizin bu husustaki ketumiyetiniz biraz manasız olmaz mı?.. Tuna kızlar BUGÜN GÖRECEĞİNİZ EN GÜZEL En MüthKş • Aşk, Heyecan ve Fedakârlık filmi Anlatmak istcdıgim bu tatlı karşılaşma, jirin Tıma<Ja işleyen ekspres vapurlarından birisinde oldu. Yalnız ola'rak seyahat edjyordum. Eylul ayının üık bir günunde, golge\u koyulaşarak yavaş yavaş gece olmaya bajlarken, ben, kalbimde gizli ve sonsuz bir elemle, Tuna üzerinde can çekişmekte olan giinün son ve solgun $ualarına uzun, uzun bakıp düşünüyorctam. • Sonbahann sarartıp kunrttuğu veremli yapraklar tarihi (Vidin) sahillerindeki jögüd dallanndan kopup şirm Tunanı» hışırtılan arasmda boğulup yok oluyordu. Ben, kalbimin en hassas telleri kopuyonnuş gibi, içimde bir üzüntü, bir ağn duyuyordum. Bembeyaz vapur bir sülün gibi, sulaim akıntnıaa karşı süzülüp gidıyordu. K' Yolculardan bazıları güvertede (kitara) çalıyor, bazıları da gramofon plâklann>n nağmelerinc uyarak dansediyor, gülüyor, jakalaşryor, bazıları ise masalannda biralannı içcrek dürbünlerle ycşil »ahilleri seyrediyordu. Manzara doyulamıyacak derecede güzeldİ. Vapunımuz biiyük bir iskeleye ugraymca manzara degişiyor. Dekorlar, levhalar başkalaşıyor, nazarlar bir cihete tekâsüf ediyordu. îskelelerde kalabalık, gürültü... Yemi? satıcılan... Yolcular... kadın, erkek ugurlayıcılar... Vapurdan ablan halat ve zincirleri çımacılar ahp veriyor.. Dar köprü yerine konuyor.. heyecan... gözyajı ve öpüjmeler... Vapurumuz tekrar hareket ediyor, ben, uğultu ve şen kahkahalarla gözyaşlan karşısında çok yalnız ve kimsesizim... Dünyada sevdiğim ve bir tek sevenim olmadığı için içimde çırpmacak tatlı bir heyecan yok; kalbim, durgun ve hüzün dolu büyük bir gölün sakin sularına benziyor. Çünkü, ömrüme merhale olacak bir durağnn yok... Beynimin içini törpüleyen bu düşüncelerin üzüntüsü altında ezilirken, cıplak ve taze bir gelin gibi, kızıl renkli kadife yorganı içine gerine, gerine uzanrnak istiyen güneşin, altm okları, güzel Tunanm pul, pul olmuş bakir yüzüne batıp saplanıyordu. Vapurumuz yeşillikler arasından saga sola dümen kırarak tenha bir iskeleye yanaştı. Karşılarda yüz yıllık ihtiyar agaclar arasında tetniz ve kıvrak bir yol uzanıyordu. Alaca karanlığm insana ferah ve injirah veren sükuneti içinde, bu güzel ağaclar... Bubüyülü yol... Ve sarı sarmaşıklar içinde ne şairane yerdi burası... Yolcular telâşlanıp vapurun düdüğü tiz ses ile söğüd ormanlannı, gamzede sahilleri çmlaürken karşılardaki dar bir patikadan, vapuru kaçıracağnn korkusile koşa koşa gelen, önde mavi kostümlü genc bir kızla, iki ihtiyar belirdi... O ande ben, içimde dogan garib bir hisle, vapurun dar köprüsüne koşup iskeleye atlamak, dan dünyada aramakta oldugum saadetin kolundan tutarak koyu lâciverd çimenler ve karanhk gölgeler arasında kaybolup gitmek ihtiyacmı duydum. Ihtiyarlar mavi kostümlü genc kızı selâmetlediler ve aglaştılar... Onlar gözy&şlannı silerken vapur iskele aldı ve büyük nehri yara, yara homurdanarak yollandı.. Beyaz mendiller sallandı.. Genc kız vapurun içinde uzaklaştı... Güneş tamamile batnıtç, karanhk çökmüştü. Vapur, erimiş altm dalgalar arasında süzüle, süzüle gidiyordu. Esmeğe başhyan serin ve esrarlı biı rüzgânn titreyişlerıle ben, kamarama inerct yatağıma uzandım. Ertesi sabah kahvaltıdan sonra güverteye çtktım, genc kızı Jemir parmakhklara dayanmış, derin ve manalı gözlenle dalgm bir halde sahillere bakarken buldum. însanar tuhaftır!. Yoltuluk yaparken birbirine daha yakın, daha samimî olur, daha serbest ve içten konuşur. Ben, her ne pahasma olursa olsun, bu güzel kumru gözlü Tuna kızile konuşmağa, yakmlaşmağa karar vermiştim. O, benim sözlerime ilkönce, ürkek, ürkek cevab verdi... Lâkin, dakikalar geçtikçe konuşmamız tathlaşmaya ve onun titrek dudaklarınm yanlannda beliren gamzeler güzelleşmeğe başladı. «Yaz aylarmı halasınm yanında, Adakalenin yeşillikleri, efsanevî çamlıklan arasında serazad geçirerek, ebeveyninin yanına dönmekte olan 17 yaşmdaki bu t güzel Tuna kızmın bir bebek safiyeti ile, halasınm köşkü etrafındaki bahçelerde... Tuna akşamlan erirken yaptığı çapkınhkları öyle jakrak bir anlatışı vardı, ki... öğle yemeğini (Restoran) da yedik ve çok şeyler konuştuk.. Ben, şu genis. dünyada gezip gördüğüm memîeketleri, insanlan anlattım, aradığım saadeti, yani hayat arkadaşımı ve hayat programımı madde madde önüne sererken bakıslanndan her saniye biraz daha samimîleştiğiroizi, yakınlaştığımızı ve ruhlanmızın anlaştığını seziyordum... I P E K sinemasında Madeleine Gazetecilik hayatma aid bir filim çevriliyor Pariste yapılacak olan «Dehşetli yazıyor!» kordelâsı matbuat hayatının acı tatlı safhalarını bütün teferrüatile canlandıracakhr Paristen yazılıyor: Bir iki gün evvel buradaki tamnmış muharrirlerden O. P . Gilbert'e rastgeldim. Gilbert'in birçok piyesleri sahnede oynanmış ve ekseri romanları da film« çekilmiştir. Tabiî konuşma mevzuumuz derhal sinema sahasına döküldü. Muharrir kaşlanıu çatarak: Kordelâsı yapılan filmlerime aid faaliyetleri kontrol etmekten geri kalmadığımı biliyorsunuz... Fakat bu hususta yegâne salâhiyet sahi>i adam olmadığım için bazan rejisörlerin yanında asistan gibi kahyorum. Bu hal, beni sinirlendiriyor. Onun için kendi kendime «fcari bu kadar üzülüyorum, bizzat ben bir film çevireyim!» dedim. Ustad, ne zaman işe başlıyorsunuz? Mart içinde... Filmin ismini «Dehşetli yazıyor! > filmlnin baş artisti Albert Prejan, Ginet Leclere «Dehşetli yazıyorl» koydum. Mevzuu ile bir arada da gazetecüik ve gazetecilerin hayan olacaktır. bir de bakıyor ki gazetede uzun bir yazl Biraz tafsilât verir misiniz? çıkryor. Yakışıkh btr delikanlı olan muh Eserin başlıca jahsiyetleri bunlar: birlefden biri megerse yıldızla görüçmüf. Bir başmuharrir, bir sekreter, iki muhbir, Genc kız anlıyor ki »an'arkâr da kendid bir kadm muharrir, bir de muharrir ol gi>i bv kadm ve ayni zaaflar, ayni uto* mıya heveskâr genc ka... Mühbir rolle rablarla.malul... Digor kadın ise, çahl* rini hakikî gazetecilere oynatacağım. mağa başladığı anda sonsuz hayaller p«Bunlar dünyanm birçok taraflarını dolaç finde... Aşka, istikbale, herşeye inammış, harbler görmüş ve müteaddid defa yor... Halbuki bunlardan evvel ömürünü hayatlanm teiılikeye koymu^ arkadaş vazrfeye Takfetmek lâzım geüyor. Senelardır. Kadınlara gelince, bunlardan bil ler geçiyor, bir de bakıyor ki yüzü buhassa genc kızm şahsiyeti çok dıemmi ruşmuç, tırnaklan siyahlaçmi| ve cebleri yetlidir. Gazeteye mütemadiyen gidip bomboş... geliyor, hiç bir kıymeti olmıyan yazılar Başrolleri kimler oynıyacaklar? geu'riyor, tabiî bunlar gazeteye basılamı Albert Prejan, Pierre Brasseur, yor, nihayet bir gün Parise yabancı yıl Marie Dea... dızlardan biri geliyor, kimseye mülâkat O aralık üstad saatine baktı. Piyesinin vermiyor, genc kız da diger gazeteciler pro\asına geç kaldığını anladığı için acegibi artistin peşinden koşuyor. Tabiî mu le acele veda etti ve telâşlı telâşlı yanımvaffak olamıyor. Hayret.. Ejrtesi gün dan uzaklaşh. SiNEMA Belkü... Hiç olmazsa isminizi lutfediniz. «Lili»... Bu kadarı size kâfidir değil mi?... «Lili»... An, ne güzel isim, ben bu kadarma razı olmuştum. Gece bastı.. Vakit epey gecikti, zifirî karanhk... Bütün yolcular aşağı kata indiler, yalnız, ikimiz başbaşa kaldık. Serin, serin esen rüzgâr onun yumuşak saçlarile yüzümü okşuyordu. Sükut.., Bu sükunet içinde makinelerin çıkard*ğı hınlblı sesler duyuluyor, karanhklara batmı? sahillerin bağrını delen ışıklar uzaklarda titreşiyor... «Üşüdüm» dedi. ve yavaşçacık sokuldu, bir kuzu gibi boynunu bükrü. Lili!... tnsanm içine bayıltıcı bir tatlılık veren sükunet... Bir aralık yanıbaşımızda aksmğı andırır yüksek bir hışırtı duyuldu. Ürkrük... Dalgalarn etrafa fırlathgı serpintiler sanki bize gülüyorlardı... Ah... Benim kayıblara karıjan sevgilim... Şkndi bu satırları yazarken senin o gece bende bıraktığm güzel kokuyu duyuyorum, ben acaba o geceyi unutabilecek miyim... Karanhk sahillerle, Tuna boyunun göz kırpan yıldızlan benim bağrunda parlamaktadır. O gece, a^ağı katta, yolcuların gülüşlcri, türküleri, gramofonlan çoktan suscıujtu. O, bir uykudan uyanır gibi mırıldanmış ve, artık yerlerimize yerleşsek demişti. Sevgili Lili, bizim bu ilk karşılaşmamız bir rüyanm aşkı gibi kalmryacak değil mi? Söyle, beni seviyorsun degil mi?.. Evet.. Yüzbinlerce defa evet.. 3u halde.. Biz aynlacak mıyız.. Bir daha hiç görüştniyecek miyiz?.. Lili.. Söyle, seni nerede bulacagım! Nerelerde arayacagnn?... Seni rahatsız eden cihet bu mudur, aziz arkadaf. Yemin ederim, ki bu karşılaşma bizim saadetimize bir bajlangıç olacaktır. Sen müsterih ol, benim kim olduğumu ve ikinci defa nerede karjılaşacağımızı yann anlıyacak ve meraktan kurtulacaksm!... Lili!... Neden beni bu kadar üzüyorsun?. Sonradan daha mes'ud olasın diye, benim sana bir sürprizim var. §imdilik ryi geceler!.., Lili!... «Yann sabaha kadar». diye mırıldandı re merdivenlerı indi, kamarasına doğru uzaklaştı. Yann, evet yann.. Fakat gene yann aynlacagız, onun inecegi iskele yaklaşıyor. Geldiği gibi vapurdan inip gene uzaklaşacak, mendilini havada sallyacak ve gözden kaybolacak. Acaba tasarladığı sürpriz ne olacak?.. Sabah çok erken uyandım; o, biraz sonra, yolculuğa hazırlanır gibi tuvaletlenmiş, koşarak yanıma geldi... Parmaklarmıı avuclarınm içine aldı... Oof.. Artık aynlacağız, yarım saatimiz kaldı, al, işte istediğin bu değil mivdi?.. HazırladıŞım sürpriz, dedi. Ve paltomun dış üst cebine küçük bir zarf yerleştirdi. Vapurdan ininceye kadar zarfı açmıyacağına söz veriyorsun. Vadediyorsun değil mi?... Begim iyi arkada$nn... Lâkin, üzmeğe o kadar istidadın var, kü... Fakat, ben ayni zamanda sevmeği de bilirim, sen... Sen ise, muhakkak ki beni unutacaksm!... Oof.. Lili, bunu zîhnine nasıl koyabildin... Bana derhal mektub yaz, sabırsızlıkla bekliyeceğim, gözlerim yolda olacak... Evet, evet, derhal yazacağım, fakat, sakın adresini tamam yazmayı unutma. Bu müm'kün mü?. Hatta yalnız o kadar değil. Sen mektubun içinde beklediğinden fazlasmı, hiç ümid etmediğini de bulacaksm... diyordu. Hayret ediyordum, biz bu yavrucak ile senelerdenberi birlikte imişiz gibi kanlarımız ısınmış, kat'iyyen aynlmak istemiyorduk.., Mektubun münderecatı ne oldugu içimde bir kor gibi yanıyordu. Merak içindeydim. Onun ineceği iskeleye vapur homurda Ayrıca programda: Amerikalı rejisörlerin memleketimizde çevirdiği TÜRKÇE SÖZLÜ YENİ TÜRKİYE Bugün saat 11 ve 1 de tenzilâtlı matineler PARK OTELİNDE LYBİA Enternasyonal Can Şantözü Sevimli dinleyiniz. Bugün saat 17.30 da MATİNE DİMAS'ı •e RAY VENTURA Jîütiin dünyada pek parlak mnvaffakiyet kazannuş ve en Alamod havalaa iead etmiş olan arkadaşları CAZI NEŞ'E YAGMURU Sürpriı ve ycnilik fflminin yıldulandır. Bütün şehir haHonı dans e<|tirecejk Bu çarşamba akşamı S Ü M E R sinemasında RADYO VE ŞARKI KRALİÇESÎ n GEORGES MURPHY FRED ASTAIRE'kı raldbi dansör / ile beraber yarattıklan ALICE FAYE r ı MİLYONERLER REVÜSÜ Danslı ve musikili muhteşem filmindeki dekorlar, lüks r e ihtis^unı ve bllhassa mevmunun güzelliğile Bu hafta S U M E R sinemasında Seyircilerini gaşyedlyor. llâveten: EKLER JURNAL Bugun saat 11 ve 1 de tenzilâtlı matineler I Bugün S A R A Y sinemasında Fransız ve Ingiliz Akdeniz filolarınm iştirakile çevirdikleri SENORiTA JEANETTE MAC DONALD ve NELSON EDDYnin Günlerdenberi dedikodusu olan PiERRE FRESNAY ve NADINE VOGEL MiLLÎ ve ALEMDAR'da Saat 11 den itibaren devamlı matineler Herkesin rahatça gorebilmesi temin olundu. narak yaklaştı, aynldık, içimden birşey kopar gibi acı duydum. O, karaya çıktı, sahilin tenha bir yerinde durdu. Beni bekliyordu..* Allahım... Bir gün evvelisine kadar, dünya yüzünde, biz yekdığerknizin mevcudiyetinden bile haberdar değilken şimdi bu ayrılık.. Ah.. Bu aynlık.. Vapur, keskin bir çığlıkla etrafı çmlattı. Halatlar söküldü. Dar köprü kaldınldı. Carklar sularm köpükleri arasında tepinirken, hız almaya başladık, uzaklaşıyorduk... Ben, gözlerkni yummaktan korkarak muttasıl ona, o da bana bakıyorduk. Ah. Bu tatlı dakikalar, hamdolsun şu karşımda duran ve beni ugurlayan tesadüfe... Cici Lili. Demek ki senelerdenberi tahayyül ettiğim, ararken dünyalan dolaştığım kısmetimsin. Yemin ederim ki sana ebediyen kavuşabilmek için her $eyi yapacagım, «eni unutmıyacağım. Gözlerim yaşardı. Vapur, âsi vapur uzaklaşıyordu... Karşılarda mavi kostümlü 17 yaşındaki bu Tuna boyu kızı elindeki mendili havaya kaldırıp muttasıl sallıyor. Başı ile, ayaklan ile, bütün vücudü ile beni uğurluyordu. Ben, elimi hızla cebime saldırdım. Beyaz mendilimi çıkarıp havada sallamaya başladım. Cebimden mendil ile birlikte beyaz bir zarfçık havalandı ve sularm köpükleri arasına dü^üp kayboldu.. Mektubum... Ah, mektubum diye haykırdım, fakat, heyhat... Kızcağız uzaklarda, vapur gözden kayboluncaya kadar mendilini salladı.. Salladı.. Vapur dütnen kırdı, güzel Tunanın altm dalgaları arasında bir sülün gibi yola koyuldu ve arkada kalan beyaz köpükleri birbirine öpüştüre öpüştüre bırakb... HALK OPERETİ Bugün gündüz matine saat 16 da gece 9 da büyük operet (TARLAKUŞU) Bestekân: meşhur Frans Lehar bir daha Ibda edemiyecekleri bu eser : Kahramanlık ve aşk Hlminin muessir, heyecanlı ve eğlenceli ve göz kamaştırıcı mevzuu ile aeyircilerin alftka ve takdirini kazanıyorlar. flâveten t FOK8 JURNAL son dunya haberleri, Bugun saat 11 ve 1 de tenzilâtlı matineler. Akdeniz Korsanları AŞKIN Karagümrük GÖZ Y AŞLARI A Y S U sinemasında sinemasında 1 1 1 1 • • • • • İ H H B I B B u g ü n g u n d u z 1 3 7 re 9 da Teh 21917 B J ^ B ^ B ^ M ^ I Bugün S A K A R I A Yaralı KLARK 2 bUyük fllm ... Mevslmln 2 bllyUk muvaffaklyetl kartal GABLE MYRNA LOY SPENCER TRACY taraiından Fransızca sözld Aşk ve 7afer manzumesı 2 aşk arasında TONE MAUREEN VIRGINIA BRUGE Fransızca eözlü vszife romanı FRANCHOT O'SULLAVAN tarafından Aşk re Bugün A S R î Sinemada Gaib gi 2 bllyük ve zengin fllm birden ı BORiS KARLOFF I SIMONE SIMON ViCTOR Mc. LAGLEN | HERBERT MARSHAL tarafından I ^ ^ I ^ ^ H ^ B ^ ^ H ^ ^ ^ tarafından Bölük I Kızlar Mektebi Filminde oynadığı rolde en t e h l i k e l i b i r a ş k ı n tevlid ettiği bütün I h t l r a s l a r ı . . . ö l ü m b u s e s i . . . ö l d ü r e n aşkı... tasvir ve temsil ediyor. Sinema şaheserinde bir edebiyat şahesen. llâveten EKLER JURNAL son dünya haberleri Hugün saat 11 ve I de tenzilâtlı matineler M A R I E E Ş '...U Takslm Sinemasında Bu sene cröreceğiniz yegâne fılmi ve JEAN RICHEPIN'in eseri B E L L KADIN MELEK Sinemasında B U G Ü N Senenîn En Büyük Muvaffakiyetî En Güzel Filmi Bugün saat 10,45 ve 12,45 da tenzilâtlı matineler.