13 Şubat 1939 CUMHURİYET Siyaset etrafında Filistin konferansları Londrada devam ediyor Iki Filistin heyeti birleştiler ve müş terek beyanname!erini neşrettiler; Yahudiler de dileklerini bildirdiler Yazan: M. F. T. talebler birbirine zıddır. Bununla beraber Yahudılerin şımdıki talebleri esas itibarie eskiden yaptıkları davadan çok farklılır. Eskiden millî yahudi yurdundan, büün Filistinin bir Yahudi memleketi ve hüumeti olması manasını çıkarmakta idıler. Muhaceretin gayrimahdud bir surette devam ederek Filistin nüfusunun ekseıi Almanya Avrupa şampiyonu Rudolf Karacciyola, «Mersedes Benz» eti Yahudi olmasını ve Arablann bir e rökor otomobilinde, yarışa girışmek uzere, hareketmden az once... Karacalliyet halinde kalmalarını istiyorlardı. cıyola, bu yarışta birincilıği kazanarak şampıyonluk unvamnı muhafaza Şimdı ise Yahudiler, mutlak hakimiyet etmiştir. davasından feragat etmişlerdir. Buna muabil Yahudılerin Arab hakimiyeti altına erılmemesini ve imtiyazlı bir cemaat hainde kalmalarını istiyorlar. Yahudi muhaceretinin devamına geline, bugünkü kayıdların ilgasından başka >irşey istemiyorlar. Filistine gayrimahdud 3İr surette Yahudi muhacereti yapılamaacağına Yahudi rüesasınuı kendileri de kanaat etmişlerdir. Arab konferansına beş Arab devleti ştirak etmiş olmakla beraber son söz büün Arabların en salâhiyettar adam te lâkki ettikleri şimdi Lübnanda bulunan Kudüs büyük Müftisindedir. Arab devletleri mümessillerinin ıjı Müfti ile Ingiltere hükumetinin arasm bulmaktır. Filistin meselesinin Arablann davasına uygun bir şekilde halledilmesin Amerika Kalıforniyada Kalarbo nehrinin istikametini değiştirmek den bütün Arab âleminin Ingiltereye müve 13 vılâyetin topraklarını sulamak üzere ınşa edılen yeni bentler. teşekkir kalacağını İngilizlere anlatmak olacaktır. Vatikan Muteveffa Onbırıncı Pi, son zamanlarda âyin için Vatıkandan dördüncü çıkışmda, Sent Marı Majör kılisesi balkonundan ahaliyi takdis ederken . Irak Başvekili Nuri Paşa es Said Londrada Hayd Park otelinda Yemen heyeti azalarile görüşüyor Filistin meselesinin halli için Ingiltere hükumetinin Londraya davet ettiği heyetler, iki konferans halinde, içtimalar yapıyorlar. Bu konferanslardan birinde Filistin Arablarından Kudüs Müftisi Emin Elhüseyni taraftarlan, Prens Müney'imin nyasetindeki Mısır heyeti, Irak Başvekili Nuri Paşa Essaidin riyaset ettiği ve Hariciye Nazın Tevfik Essüveydinin iştirak ettiği heyet, Necıd ve Hica^a hâkim Süudiye Arab devletinin hükümdan Ibni Süudun ikinci oğlu Emir Faysalın riyaset ettiği Mekkeden gelen heyet, Yemen hükümdan İmam Yahyanın oğlu Seyfühslâmın riyaset ettiği San'adan gelen heyet buîunuyor. Maverayüşşerianm Başve kıli de geldiği gıbi Filistin Arablarının Nablus belediye reisi Neşaşibi hanedanına mensub bulunanlan ayrıca bir heyet göndermişlerdir. Aradaki ihtilâf şahsî idi. Kudüs Müftisi Emin Elhüseyni Neşaşıbilerden Fah rinin konferansa iştirakine taraftar değildi. Iki heyet birleştikten sonra Filistin Arablarının fikir ve dileklerine tercüman olmak üzere, müşterek bir beyanname neş etmişlerdir. Esas noktalan şunlardır: 1 Arablann kendi memleketlerinin stiklâlini elde etmek hakkını haiz oldukarının tanmması, 2 Filistinde millî bir Yahudi yurdu Yahudilere gelice, son söz doktor vücude getirmek tefebbüsünden vazgeçılmesi, Weizman'dadır. Bunun arkadaşlan Fi 3 lngiliz mandasınm ilgası ve bunun lıstin Yahudi işlerinde Ingiltere hükume yerine lngiliz Irak ittifak muahedesine tinin salâhiyet sahibi mümessili saydığ benzer bir muahede ile Filistinin hüküm Yahudi ajanlığının azalan David Ben Almanya Seksen yaşına gıren ma« • ranlık hukukunu haiz bir devlet olduğu Gorian, profesör Brodetski, doktor Na ruf Yunkers tayyarelerinın mucidi Profesör Yunker3 nun tasdik edilmesi, hum Goldman ve Şertok'tur. lngiliz heyeti Başvekil Çemberlayn 4 Yahudi muhaceretine ve Yahu Kahıredeki toplantıda dört Arab dev dilere arazi satılmasına hemen nıhayet ve Haricıye Nazırı Lord Halifaks, Müstem leti mümessilleri Filistin Arabları arasm ilmesi. lekât Nazırı Malkolm Makdonald, Ha da ayrılık gaynlık olmaması için çok çaFilistin Arablarının millî davalaruı riciye Nezareti parlamento müsteşar: lışmışlar, fakat iki tarafın arasım bulama ilân ve müdafaada birleşmiş olmalan hem Butler'dir. Bunlardan Makdonald'la mılşardı. îngiltere hükumerini hem de Arab dev Butler her iki konferansta daima faal ro Londrada Arab konferansı lngiliz Baş etierini gayet ağır bir yükten ve müphem oynıyacaklardır. Ingiltere İngiliz hava ordusuna iltıhak eden son sistem bombardıman vekıli tarafmdan açıldığı zaman Mister bir vaziyetten kurtarmıştır. tayyarelerinden biri. Ancak Arablarla Yahudilerin nokta Çemberlayn bütün Arab murahhaslarile Filistin Arablarının; istedikleri yu nazarlan arasında tam bir anlaşma yahu tanışmıştı. Lâkin Neşaşibi taraftarlarının kanda zikredildiği veçhile tamamile taayteşkil ettiği müdafaa komitesi namına ge yün etmiştir. Buna mukabil Londrada iftirak olduğu zaman, Mister Çemberlay müdahale edecektir. Cihan politikasınd len heyet bu toplantıya iştirak etmediğin sırf Filistin ve dünya siyonist Yahudile den tngiliz Başvekili bu heyeti husus rinden teşekkül eden konferans dahi reis son söz Çemberlayn'de olduğu gibi Fi surette ayrıca nezdine kabul etmek mec leri Weizman vasıtasile dileklerini İngilız listın meselesinde de son karar muma buriyetinde kalmıştı. ileyhtedir. Fakat bu karar günü içi: Basvekiline bildirmişlerdir. çok vakit vardır. Tabiî lngiliz Başvekili Arablann ken1 Filistindeki Yahudılerin Arabladi aralarındaki dahilî işlere kanşmamıştır nn siyasî hakimiyeti altına konulmaması Arablarla Yahudilerin anlaşmalan Lâkin buna mukabil Arab devletleri rüe2 Balfour beyannamesi ve mandc için en az bir buçuk ay müzakere ve müsası ve bilhassa Irak Başvekili Nuri Paşa ahkâmı üzerine Filistinde Yahudüer nakaşa yapılacaktır. Filistin meselesinin Essaid ile Emir Faysal müdafaa komites millî bir yurd verilmesi için yapılan vadıı Londra konferanslarında varacağı netice mümessilleri üzerinde bütün nüfuz ve ik ifası, müspet olsun menfi olsun cihan poiitikası na gayretlerini kullanmışlardır. 3 Yahudi muhaceretinin ahiren tâ üzerinde büyük tesirler yapacaktır. ÇünNeticede Filistinden gelen iki heyei bi tutulduğu kayıdların ilgası, kü Filistin Arabları arkasında 60 milyon Amerika Nevyork Sanfransisko birleşmişlerdir. Esasen iki tarafm Yahu4 Filistinde Yahudılerin gerek zi arasında uçan büyük tayyarelerden biArab âlemi ve Yahudilerin arkasında dilere ve lngiliz mandasına karşı alınacak raat ve arazi, gerek iktısad işlerinde ser rmde. bulutlar arasmda briç oynanıvaziyet ve takib edilecek siyaset hakkınd bestçe inkişaf etmelerine imkân verilmes 120 milyonluk Amerika buîunuyor. bir fark ve mübayenet yoktu. Arablarla Yahudilerin ileri sürdükler L M. F. T. İngiltere Geçenlerde patinajda dünya şampıyonluğunu kazanan Sesilya yor. Bu tayyarelere «Uçan otel» denilmektedır. Kolec Hindli film vıldızı Sobu ile bir gösteriş dansı yapıyor. SELMA ve GOLGES Tefrika Vapur Çubukluya geliyordu. Ayrı ayrı çıkmağa karar verdiler. Tek başına, yalıya giden yolda yürürken Nevzadm kalbi çarpmağa başlamıştı. Ona, daha dün bu yolda Halimle beraber yürümüşler gibi geliyordu. Nevzad birdenbire durdu ve gözleri doldu. Önüne bakarak yürümeğe devam ediyordu. Yahnın bahçe kapısı görününce, Nevzad bir daha durdu. Garib şey! Hem arkasmdan bir kuvvet, sanki onu ileri doğru itiyor, koşturmak istiyor, hem de karşısından ge'en gizli bir cereyan dalgası, on"" bir adım atmasma mâni oluyordu Nerlîr? Ne var? Korkuyor mu? Merak ediyor ve istiyor, fakat endişe ediyor ve korkuyordu. Gözünün önünde yol birdenbire uzadı, karardı, sonsuzlaştı. Kapkara bir sonsuzluk; matem gibi kara, ölüm gibi sonsuz bir boşluk. Yürüyemiyordu. Nevzad ona yaklaşınca, sakin görünmeğe çalışarak, sordu: Yahda kimse yok mu? Aşçı elindeki anahtan, kendisine gös** Yazan : Server Bedi ***l edi terilen büyük emniyetin bir ölçüsü olduKalbinin çarpmtısı o kadar arttı ki birğu için, saklayamadığı bir gururla cebine denbire tıkanmaktan da korkmağa başkoyarken: ladı. Biraz bekledi. «Üstüste içtim, belki ondan.» dedi. Fakat içi Halime ve Selmaya aid hâtıraların bir çığ gibi şuurun üstüne ansızm yığılan yükü altmda eziliyordu. Birkaç derin nefes aldı ve kendini topladı. Tekrar yürümeğe başladı. Gözlerini yalınm bahçe kapısmdan ayıramıyordu. «Bu kapıdan Halimin ölüsü çıktı ha?» diye düşündü. Fakat, baktı kı o anda kapıdan bir adam çıkmıştı. Bu adam durdu ve elindeki anahtan kapıya soktu. Ne yapıyordu? Kimdi bu? Selmanın aşçısma benziyor ve galiba, kapıyı kilidliyordu. Çok garib şey! Nevzad koştu. Adam da işini bitirmîş, ona doğru geliyordu : Aşçı, ta kendisi. Ağır ve tasasız bir yürüyüşü vardı. Uzaktan Nevzadı «Kaçmış...» diye düşündü. Fakat onu gördü ve durdu. görmenin böyle birdenbire imkânsız bir hale gelmesi Nevzadı çılgına döndürmüştü. İçinde şiddetli bir arzu, bir kıskanclık, bir öfke, bir yalnızlık duygusu, bir kudretsizhk, uzun zamandiT gerilen bir enerji zembereğınin ansızm boşalıvermesine benzer bir boşluk hissediyordu. Şimendıferle mi gitti? diye sordu. Hayır! dedi, kimseler yok. Hayır, bafurla getti. Hanım sokağa mı çıktı? Vapurla! Hanım dün getti. Evet. Nereye gitti? Nevzad rahat bir nefes aldı. Nereye Evrpoaya. gittiğini anlamanm mümkün olabileceğiNevzad şaşırdı. Belki rengi de uçmuş ni düşünmüşiü. Sanki onu derhal takıbe tu. Içinde baygınhğa benzer bir şey duy çıkacaktı. du: Hizmetçi nerede? diye sordu. Avrupaya mı? Ne zaman? Dün Hizmatçı izinli. mü? Ne zaman dönecek Hanım? Evet. Belli değil. Avrupanm ne tarafına? Nevzadm içinde hemen Şerifi görmek Bilmem. Dediler amma kalmadı arzusu vardı. Vaziyeti ancak onunla biraklımda. Evrupaya işte. likte muhakeme edebilirdi. Şimdi hiçbir Nevzad da geriye döndü ve aşçile be şey düşünemiyordu. Fakat, mümkün olsa, tayyare ile onun peşine düşecekti. Içiraber yürümeğe başladı. Bir müddet ona soracak hiçbir şey bu ni parçalayacak kadar şişiren büyük bir lamamışh. Sersemliğî devam ediyordu. istek duyuyordu. Pekâlâ. Eyvallah. Dedi ve adamdan ayrıldı. Kapıyı arkadaşı açmıştı. Nevzadı gö tur, biraz hava almağa gitmiştir. Zaten ömrünün yarısı Avrupada geçmi§ bir karur görmez: dm! Evde yoktu ha? dedi. Nevzad ıçeri gırmedı: Hayır! Sanki Nevzad, bu dünyada Haydi, dedi, çıkalım. herşeyin bu kadar tabiî olmasını istemiŞerif arkadaşmm yüzüne baktı. Onun yormuş gibi, Selmanın bir seyahate çıkmıs olmasını hazmedemiyordu. uçuk rengmi görünce: Şerif yolun ortasında durdu ve onun Hayır ola? dedi, fena bir şey mi yüzüne baktı: oldu? Fakat sana ne oluyor, kuzum? de Haydi, çıkalım, çıkalım. di, bembeyazsm. Şerif pardesüsünü ve şapkasmı aldı. Çok fena oldum. Sokakta Nevzad ona vaziyeti anlattı. Neden bu kadar hasta oluyor » Şerif arkadaşını dinledıkten sonra, osun? nun kadar heyecana düşmiyerek: Zaten giderken fenalaşmağa baş Oldukça garib... dedi, insanm lamıştım. Bu haber beynime vurdu. şüphelerini arttırıyor. Şerif doslunun koluna girerek: Değil mi? Kaçmış gibi. Anlıvorum, dedi, bizım proje alt Yahud biz de süreklı bir vehmin tesiri altındayız. Onun en tabiî hareketine üst oldu. Fakat bunda felâkete benziyen böyle bir mâna veriyoruz. bir şey yok. Nıhayet... Hayat bu. Hem Bu hareket tabiî mi? de ömrümüz burada bitmiyor. Dur ba Bir bakıma tabiî, değil mi? İn kalım. Bu kadın nihayet çıkıp gelecek. san, seyahat eden bir mahluktur. Evi, eşyası burada. Baksana, bütün yalı Evet amma, Selma? yı aşçısma teslim etmiş. Selma msan değil mi? Evet... Fakat... Tahammül edil Fakat, böyle bir faciadan sonra? mez bir kararsızhk. Daha iyi ya... Sinirleri bozulmuş(Arkası var)