(JUMHUK1YET 13 Şubat 1939 Insanlar böy!edir işte... Cahid Sıtkı Tarancı «Niçin mi İstanbulun bu tenha semtinde, bu kulübecikte oturuyorum? Basittir; çünkü insanları sevmiyorum, çünkü bugünkü cemiyet, sigara dumanile dolmus, penceresi kapalı küçük bir oda gibi kasvet kokuyor. Insanlara ve cemiyete karşı çok zalim olduğumu söyliyeceksiniz. Benim başıma gelenler sizin başmıza gelmediği için bir dereceye kadar haklı olabilirsiniz. Fakat unutmaym ki kanaatlerimiz daima değilse de ekseriya mediğim üç adam üstüme çullandı, ağzımı bağladılar, kollarımı tuttular, portfevimi aldılar ve başıma ağır bir cisimle vurarak b«ni yere yuvarladılar. Neden sonra kendime geldiğim zaman gökte yıldızlar gözüme ilişti. Felâketimle alay eder gibi, utanmadan, bana göz kırpmalanna tahammül edemedim. Paraya, yıldız!ara, insanlara, kendime, herşeye lânet ede ede eve girdim. Yatakta saatlerce ağladığımı hâlâ hatırlarım. Ertesi tecrübelerimizin muhasalasıdır. Anlata sabah uyamnca yaşadığıma hayret ettim. yım da bakın: Bugün, bu kır kahvesinde Hayatla ne alâkam kalmıştı ki! Gece v kendisini lutfen dinlediğiniz bu saçı saı1 uv ' n ölüme pekâlâ geçebilirdim. Hakalı biribirine kanşmış, kıyafeti pejmür yır, hayat, şikârını, öyle kolay kolay bıde, vaktinden evvel çökmüş adam, bun rakmaz. Benim de peşimi bırakmadı. dan otuz sene evvel böyle değildi. Hey gi Fakat ben cismen yasıyordum, yoksa nıdi günler hey! O zaman ben de dünya han çok ölmüştüm. Emin olun ki, nefes yı gülistan görürdüm, insanları melek sa almaktan yürümeğe, yemeğe, içmeğe, nırdım. Sultanahmedde konağı, Yeniköy yatmağa, dairede ~çahşmağa, konuşmade yalısı, Erenköyünde kÖşkü, Bahçeka ğ a kadar her fiili bir angarye gibi istekpıda buyük b l r mağazası olan zengin ve s iz yapıyordum. Arada bir çocukluğumu, ; muteber bir tüccarın biricik oğluydum. sencl »."mif ümdlerimi, hayallerimi haMektebimi yeni bitirmiştim. Gencliğim, tırladıkça gözlerim yaşarıyordu. Acaba güzelliğim, servetim, ümidlerim, hayal anamın babamm bence meçjhul günahlalerm vardı. Hayatta muvaffak ve mes rı vardı da onların mı cezasmı çekiyorud olmak için bütün imkânlara sahib sa dum, bilmiyorum. Böylece bir sene geçyıhrdım, değil mi ? Bana da öyle geli ti. Artık talihsizliğimi yadırgamıyordum, yordu. Fakat inanm bana, ilâlhlar çok alışmışhm. Yavaş yavaş hayata karşı datalflıli insanları çekemezler ve onları ye ha müsamahakâr, daha muhabbetli bir re vurmak için kocakarıların kötü naza gözle bakmağa çalışıyordum. Dairede nnı vasıta olarak kullanırlar. Bizim aile benim gibi çok çile çekmiş bir mümeyye de nazar mı değdi ne oldu, babam yiz vardı, onunla arasıra derdleşir, birbibir gün kalb sektesinden ölüverdi, aradan rimizi teselli ederdik. Zaten dairede onon beş gün geçmeden mağazada gece dan başka kimseyle abpablık ettiğim yokleyin bir yangm çtktı, o zaman bugün tu. Bu mümeyyiz arkadaşla ortaklama kü itfaiye teşkilâtı olmadığı için vaktin bir tayyare bileti almiftık, vahi bir ümid, de sÖndürülemedi, amansız alevler bir değil mi? Fakat ümid ya.. Ve o bilete gecede mağazayı hâk ile yeksan ettiler. en büyük ikramiye isabet etmesin mi? Derken annem tifoya yakalandı ve o da Gazetede numarayı okurken gözlerime ibabamdan üç ay sonra beni yapayalnız nanamryordum. O sevincle hemen giyibırakarak kocasınra yanına gitti. Teessür nip daireye koştum. Zira bilet bizim müve bedbinlik beni harab etmişti, kendimi meyyiz arkadaştaydı. Daha gelmemişavutmak içm rakıya, kumara başvur ti. Sabırsızlıkla bekliyordum. Fakat o dum, Erenköyündeki köşkle Boğaziçin gün gelmedi, ertesi ve daha ertesi gündeki yalryı satmıştım, onlann parasile iki ler de «elmedi. Mesele apaçık meydansene har vurup harman savurdum. Sonra daydı. îkramiyeyi benimle paylaşmabu işin böyle yürümiyeceğini anlıyarak mak için yirmi bin lira kadar bir şey kendimi toparlamağa çahştım ve bunun tuhıyordu, az değil, değirl mi? sırra kaiçin hemen bir iş tedarikine baktım. Tah dem basmışrı. Vakıâ bu müspet bir kasilim olduğu için Evkafa bin kuruş maaş yıb sayılmazdı. Nihayet ikramiye çıkmıla girmeğe muvaffak oldum. Sultan yabilirdi. Fakat o sadık ve vefakâr bir ahmeddeki konağı da kiraya verdim. Ma dost, bir derd ortağı görünen adam meaşımla ve konağm kirasile mükemmelen ğer bir ifritmiş! Şimdi siz benim yerimgeçiniyordum. Artık Ihayatım intizama de olun da nefret etmeyin insanlardan. girmişti. Fakat yalnızlık beni sıkıyordu. Hayat yoldaşı yerine alırsmız, adımlanEvlenmeğe karar verdim. Bir doktorun nızı adımlarma, kalb çarpmtılannızı kalb kızile evlendim. Güzelce, evdmend bir çarpıntılamıa uydurursunuz, bürün hayat tazeydi. İlk zamanlar çok mes'ud olduk. aşkınızı onun müşfik sandığmız ellerine Gayet iyi geçiniyorduk. Daire arkadaşla tevdi edersiniz, sizi yan yolda bırakır ve nmdan Hüsnü isminde bir genc, kan firar için, sizin nakkınız olan para ile temın uzaktan akrabası olduğu için, bize darik ettiği atın nal «esleri gece uykulasık sık gelirdi. Ben ikisine de itimad edi rmızı kaçınr, ifrit hayali gözlerinizin önünyor ve beni aldatacaklannı zerre kadar de sınbr durur. Insanlar böyledir işte... aklıma getirmiyordum. Fakat bir gün Tekeüd olur olmaz buraya taşmdım. Teonlan, hem de benim evimde, yakalamı kaüd maaşım, birkaç tane tavuğum, kiyayım mı? Kan tepeme attı. O anda tablanm ve hâtıralartm var. Bu semtin yanımda bir tabanca olsaydı ikisini de insanlarile de münasebetim pek azdır, köpeklcr gibi gebertirdim. Fakat nereden zaruriden ileri geçmez. Tavuklanm, kiaklrma gelirdi ki karım beni en yakm tablanm, hâtıralanm arasında sakin ve dostumla aldatsm? Tabiî bu hâdise üze âsude bir hayat yaşıyorum.» rine evlilik saadetine veda etmek mecCAHİD SITKI TARANCI buriyetinde kaldım. Bu arada konağa yeni kiracılar taşınmi|tı. İlk aylığı peşin verdiler. îkinci, üçüncü, dördüncü ay, sıkmtıda olduklarından bahsederek, bir müddet beklememi rica ettiMe»'u<f bir evlenme Gülhane ler. Ne olacaktı bekledim, halden anlıhastanesi profesörlerinden albay Ni yan, merhametli bir adamım. Sonra, ki yazi Ismet Gözcünün kızı Bedia Gözcü racılarım bir Paşazade ailesiydi, namus ile İstanbul Belediyesi eski re:s mua İu, kibar insanlar görünüyorlardı. daha inlerinden Raif Günerin oğlu Merkez !u, KiDar msanıar gorunuyuıidiuı. uaua doğrusu bana öyle geliyordu. Fakat ay nişan merasimi dünkü pazar günü Ni Bankası memurlarından Aziz Giinerin bii kid d k n i § a n merasimi dünkü pazar günü Ni lar geçiyor, bizim kiradan ses sada çık yazi İsmet Gözcünün Taks.mdeki aparmıyordu. Nihayet, kendilerinden bir şey tımanında yapılmıştır. Tarafeyne saaİstemediğimi, yalnız bir an evvel konağı dileriz. terketmelerini rica ettim. Ha bu gün, ha yarın diye salladılar. Sonunda, mahkeBeşiktaş Halkevinden: meye vereceğimi bildirdim. Çıktılar. FaHalkevimizde keman, plyano, mandolin, kat konağın halini bir görmeliydiniz, ha viyolonsel derslerine 18/2/1939 cumartesi rab olmuştu. Tamirata verecek param giınu saat 16 da başlanacaktır. Kayıd için hergün Halkevi işyarlanna olmadığı için satmaktan başka çare yok muracaat edilmesi lâzımdır. tu. O canım konağı kaça sattım biliyor musunuz? On bin liraya. Halbuki babamın zamanmda elli bin îira vermişlerdi de babam, dede yadigârı diye satmamıştı. On bin lırayı cebime koymuş, kafamda yeni hayat projelerile, eve dönüİzmir taraflannda çalışmak üzeyordum. O zaman Fatihte oturuyordum. re iyi muhasebe bilir bir idare Eve gitmek için büyük bir yangm yerinadamına ihtiyac vardır. Hizmet ve kifayet vesikası suretlerini havi den geçmek lâzımdı. Geceydi, her takâfi tafsilâtlı mektubla C. rumuraf uyk"daydı, orta'ıkta in cin top oynuzile İstanbul posta kutusu 176 ya yordu. Böyle geç bir saatte cebimde on müracaatleri. bin lira ile eve dönmek tehükeliydi. Bunu farkediyordum. Parayı hemen o gün bankaya yatırmad^ıma pi>mandım. Fakat HALK OPERETİ Bu akşarn 9 da iş işten geçmişti. Se rc iz adımlarla, korka Eski Hamam Eski Tas korka yürüyordum. Hissi kablelvuku deoperet 3 perde pen «eye inanm. Korktuğum basıma gelPek yakında Juliya Joc di. Tam benim eve k'vrılan sokağm babüyük balet heyeti şma gelmistim ki nereden çıktıklarını bil J NOTLARI Kış banyoları Bu serlevhayı görünce, sadedden ay rıld^ğıma dair bir zanna kapılmıyacağınızddn eminim. Burada, pek tabiidir ki, biz matbuat futbolcularının Bursada yaptığîmız bayramîak yağmurlu maçtan ve onu takib eden Çelik palas banyolarmdan bahsedecek değilim. (Küçük forma devri) demekliğimiz pek muvafık düşecek olan, bugünkü amatör hatta kısmen profesyonel fotoğrafçılıkla, hemen hemen beraber, (otomatik developman) da meydana gelmiş bulunmaktadır. Kırmızı, sarı ve mavinin her üçünden de müteessir olan panromatik filimler, lâboratuann ziya teşkilâtmda ve bunun neticesi olarak da negatiflerin banyo usullerinde adeta bir inkılâb vaziyeti ihdas etti. Gerçi, sarı ile mavinin imtizacmdan doğan (yeşil) in kesif ve uzak bir huzme sinde, bu filimleri bakir olarak müşahede edebilmek ınümkün oluyor. Fakat, «ski emülsiyonlann (kırmızı) karşısındaki atalet hassası sayesinde, revelatör teamülünü (kırmızı lâmba) nm hemen yakmında kontrol etmeğe alışmış olduktan sonra; atölyenizi, içinde karanlık gölge dilimlerinin bataetle kımıldadığı, kuytu bir izbe esrarile dolduran, adem kılıklı, bu kara yeşil ampulün uzak ve kör şulesinde, negatif kesafetini gözle takib ve takdire, pratik bakımdan, imkân kalmadı demek caiz olur! RADYO Drothea Wieck yeni bir film çeviriyor «Mektebli kızlar» kahramanı, «Hilkaten güç beğenîr tabiatte yaratılmış olduğum için her teklif olunan rolü kabul edemiyorum!» diyor Berlin, şubat (Hususî) «Mektebli kızlar» filminin kahramanmı kim tanımaz. Bu kordelâ vücude getirileli yedi sene olduğu halde hâlâ zaman zarnaa dünyanm muhtelif sinema salonlannda yeniden gösteriliyor ve ilk defa kazandığı muvaffakiyetlere mazhar olmaktan geri kalmıyor. O eserin bütün cftıan seyircileri tarafından büyük bir takdirle karşılanmasmda hiç şüp^hesiz marazî bir genc talebe roiünü oynayan Hetra Thile r ile birlikte muallim vazifesini gö en Drothea Wick'in de büyük bir hissesi "ardı. Nitekim filmin gösterilmeğe baş^masınm akabinde artist Amerikalılar tarafından angaje edilerek Holivuda götürüldü. Orada Avrupada kazandığı mırvaffakiyete eremedi ise de kabahat kendısinin değildir. Amerikan zihniyetile uyuşamamasınm bunda büyük dahli vadır. Almanyaya döndükten sonra bir müddet istirahat eden, müteakıben de yalnız sahnede çalışmakla iktifa eden Drothea son girnlerde stüdyo faaliyetlerine yeniden iştirak etmeğe başladı. «Dördüncüye ne oldu?» filminde deruhde ettiği muhim rol dolayısile sinema âlemile alâkadar mehafilde ismi gene sık sık geçmeğe başadı. Bu vesileden istifade ederek kenJisile gorüşmek istedim. Bir çay zamanı san'atkân rahatsız etmek arzusundan nefsimi menedemedim. Vâkıa Drothea, gazetecilerden pek hoşlanmaz: akşamki program J Türklye Radyodifüzj'on Postalan DALGA UZTJNLUÖÜ 1639 m. 183 KC5. 120 Kw. T. A. Q. 19,74 tn. 15195 Kcs. 20 Kw T. A. P. 31.70 m. 9465 Kcs 2 Kw. U 12,30 Program. 12,35 Türk mıizıği Pl. 13,00 Memleket saat ayarı, ajans, meteoroloji haberleri. 13,10.14. Müzik (CazbandÇigan) Lantoş orkestr&sı. 18,30 Program. 18,35 Muzık ısenfonik plâklar) 19,00 Konuşma. 19.15 Tıirk müziği Fasıl heyeti Oelâl Tokses, Hakkı Derman . Eşref Kadri, Basri Ufler. Hamdi Tokay, (Bayati fasü) 20 00 Ajans, meteoroloji haberleri, ziraat borsası Uıat) 20,15 Turk müziği: (Klâsık program, Be^tekâr tanburi Ali Efendirun nâtura^ı için) 1 Tanburî Ali Efendi. Suzidil peşrevi. 2 Tanburî Ali Efendi. Suzidil 1 inci be3t« (Yıkıldı darbı sitemden). 3 Tanburi Ali Efendi. Suzıdü 2 ncı beste (bilmedik yari kim bizden) 4 Tanburî Ali Efendi. Suzidil ağır semai (Kani yadl lebinJe) 5 Refık Fersan Tanbur taksimi. 6 Tanburî Ali Efendi Suzidü şarkı (Yandıkça oldu duzan) 7 Tanburî Ali Efendi Suzidil şarkı (Bir nigâhla ey dilrüba), 8 Tanburi Ali Efendi Suzidil şarkı (Her bir bakışında neş'e). 9 Tanburî Ali Efendi. Yurük semai (Ceyhun arayan didei giryan) 10 Tanburî Ali Efendi Saz semaisi. 21,00 Memleket saat ayan. 21.00 Konuşma. 21,15 Esham, tahvilât, kambiyo nukud borsası (fiat) 21,30 Müzik (Küçük orkestra Şef: Necıb Aşkın) 22,30 Müzik Melodıler Pl. 23.00 Müzik (cazband Pl) 23,45.24. Son ajans haberleri ve yannkl program. Drothea VVick her senaryoyu rwr rolü beğenmiyorum. Onümüzdeki hafta içinde Viyanaya ha reket edecek ve oradaki sahnelerin birinde üç dört ay muhtelif piyeslerde oynayacağım. Bitirmek üzere olduğunuz «Dördüncüye ne oldu?» kordelâsından memnun musunuz? Fena değil... Eserin mevzuu 1dukça enteresan... Dört arkadaş hayatlannın tehlikede olduğunu anladıklan için bir yerde buluşup müdafaa tertibatı almak üzere göriişmeğe karar veriyorlar. Fakat dördüncü bu randevuya gelmiyor. Filmin mevzuu onun niçin gelemediğine aid esran çözmek esası etrafında cereyan ediyor. Biraz zabıta dramlarmı andır vor amma, çok bedii ve insanî taraflan var. Viyanadaki temsillerinizi bitirdikten sonra ne yapacaksmız? İlkbaharda Akdeniz kıyılannda bir seyahate çıkacağım! Gözleri daldı. Hülyakâr bir tavır aîd.. Gitmek için müsaadesini istiyecektim. Fakat tatlı rüyasından uyandırmaya bır türlü cesaret edemiyordum. Nîhayet vaktin gecikmiş olduğunun farkma vardı. Iîâhî bir tebessümle elini uzattı. Operalar ve Büyük 16,05 17,05 21,15 22,05 22,05 23,05 1,05 operetler 21,35 Floransa: Fraskita. 22,05 Lille: Sahte Lord. konserler Bu suretle, pankromatik emülsiyonlarda revelatörün kudretini ölçmek işi, bir rıesab meselesi oldu. Developmanm manası, revelatörün kompozisyonu ile suhunet derecesinden ve filim üzerine verilmiş olan ışık hamulesile filmin kalitesinden Bu baylar bana daima ayni şeyi ibaret dört ünitenin vücude getireceği imtekrar ettirirler! rizacı kimyevî demek olduğuna göre, bu dört kaidenin yekdiğerile münasebettar Der, durur amma, gene yüzünnüzü bir ahenk dahilinde yürümesini bilhesab görünce yumuşar. Mülâkat vermeği hiçtespit etmek lâzım gelir. bir zaman reddetmez. Biraz mafozun ve Kış banyolarında bu hesabı yaparken; çekingen tavırlı olmasma rağmen daima evvelce en pratik tedbir olarak bellediği nazik ve cazib görünen artist beni büyük niz, revelatör ısıtmak usulüne pek iltifat bir tehalük ve tatlı bir tebessümle karetmeyiniz! Küçük forma negaitflerinin şıladı. Mülâkat mevzuunu kendisine izah kopyaları hemen daima projeksyon yo'ile etmekliğime şüphesiz hacet yoktu. Çünyapıldığı için, herşeyden evvel, gren der kü bu çeşid görüşmelere tabiatile yabanc; dinin önüne geçmek ihtiyacındayız. So değildi. Havaî bir iki cümle teati ettik. ğuk bir revelatörü ısıtmak; hem tazeliğini Sonra: Şimdi, dedi, biliyorsunuz, Tobıs bozar, hem de grenleri büyütür. Hatta, biraz vual bile yapar. Çünkü, malum ol stüdyolarında çahşıyorum. Fakat sık sık duğu üzere, kimya işlerinde suhunet dere film çeviremiyorum. Çünkü hilkaten güç : cesi, aksiyonu provoke eden başlıca amil beğenir tabiatte yaratılmış olduğum çin lerdendir. Filminize, lüzumundan bir misline yakm, fazla poz veriniz. Banyonun suhunetini (18) dereceye çıkarmaktan vazgeç mekle beraber, developman müddetini de tarifesinde işaret edildiği kadar yapınız. 17:10. D ince gren ve normal bir filim üzsıine hafif bir ekranla karlı ve güneşli bir manzaraya F:9 diyafram ve 200 vites pekâlâ kâfi geleceğine rağmen, diyafram ve yahud vites yolile, ışık hamulesini bir veya iki misli yükseltiniz. Bu düşük suhunetli fakat taze revelatörde, negatifiniz daha zengin detayh ve daha ince grenli, yani daha mükemmel olacaktır. İşte size, kış banyosu için, bir tecrübe.. Berlin: Borkiyeviç'in eserleri. Viyana: Konser. Hamburg: Orkestra konseri (Beethoven, Smetana, ve Brahms'ın e« serleri) Roma : Senfonik konser. Londra (Regional): Konser. Varşova: Franck'ın blr senfonlsl. Stutgart: Oece konseri. Oda 20,05 20,50 23,05 23,35 17,40 18,30 19,25 20,15 21,15 musikileri Saarbrücken: Muhtelif parçalar. Brüksel I v e H : Karısık musiki. Paris (P. T. T.): Seçme havalar. Doyçlandzender: Haydn'm aserlerl. Solistlerin konserleri Varşova: Piyano konseri. Varşova: Beethoven'in şarkılan. Leipzig: Keman musikisi. Viyana: Trio ıkoaseri. I Hilversum: Viyolonsel ve piyano konseri. 22,05 Roma: Tito Schipa'nın şan konseri NÖBETÇİ ECZANELER N. G. GJN ALICE FAYE MiLYONERLER REVÜSÜ Bu Çarşamba akşamı Milyonlara mal olmuş Kadın... Muslkl ve bin bir Çılgınlıklar filmi olan Şaheserinde; 8 yeni ve Alamod şarkı tegannı ye 3 yeni dans icad ediyor. r Bu gece şehrimizin muhtelif semtlerindeki nobetçi eczaneler şunlardır: İstanbul ciheti: Eminönünde (Salih Necati), Alemdarda (Ali Rıza), Kumkapıda (Belkis), Kuçukpazarda (Yorgi), Eyübde (Eyubsultan), Fa tihte (Husameddin), Bakırkoyde (Hilâl) eczaneleri. Beyoğlu ciheti: Tünelde (Matkoviç), Yüksekkaldınmda (Vingopulo), Galata Topçular caddeslnde (Yiçepulo), İstiklâl caddesinde (Kemal Rebül). Şişli Osmanbeyde (Pertev), Beşiktasta fSüIeyman Receb), KasTmpaşada (Müeyyed), Ha^köyde (Sadık Akduman) eczaneleri. Üsküdarda İmrahor mahallesi (İmra hor), Kadıköy Moda caddesinde (Yeni Moda), Altıyol ağzında (Merkez), Heybelıa dada (Halk) eczaneleri. ÖLÜM EVLENME SUMER sinemasında N.G. LÂLE İstanbul halkı İçin bUyUk bir slirpriz Bu gece (HALK) gecesi Şehzadebaşı (TURAN) tiyartosunda SÜT KARDEŞLER Vodvil 3 perde, her yer 20, localar 100 kuruştur. Akdeniz Korsanları PIEKRE FRESNAY NADİN VOGEL Sinemacılık âleminde bir hâdise Fransız ve logilız filoları ile 3 Alman altı gecnisi arasında cereyan eden sergözeşt tiJmi Acıkh Ibir ölüm Mimar Abdullah Zıya Kozanoğlu ve Fatma Ömer Nusreddinin anası, merhum yaver Abdul lahm zevcesi Bayan Seyde Kozanoğlu dün sabah vefat etmiştir. Cenazesi bu sabah Maçkadaki evinden saat dokuzda kaldınlacak, namazı öğle vakti Bostancı camiinde kılmarak tçerenköyünde ki aile mezarlığına defnedilecektir. Merhume :yilik ve hayırseverliğile herkesin sevgisini kazanmıştı. Allah rahmet eylesin. 5(5 !JC ! | S idareci aranıyor Muhasebeci Senenin en HEYECANLI MUTHiŞ ve MUAZZAM SAHNELERIE DOLU AŞK FEDAKARLIK ve ARKADAŞLIK FiLMi C AYNAROZ KADISl] Beşiktaş S U A D PARK sinemasında ^ , Başladı. Seanslar 2.30 7 9 dadır. Telefon : 43143 m VEFAT Sultanahmed AkbıyıkU İsmail Hakkı Taner dıünkü pazar günü vefat etmiştir. Cenazesi bugün Akbıyıktaki hanesinden kaldırılarak öğleyin cenaze namazı Sultanahmed camiinde kılındıktan sonra Edirnekapıdaki şehidliğe defnedile cektir. Mevlâ rahmet eyliye. *** Tashih Dünkü sayımızm ölüm sütununda Amasva müverrihinin irtihali, sehvi tertib olarak intihar şeklinde çıkJ mıstır. Tashih olunur. ŞARK Sinemasında ( tski Ekler ) Fevbalâde Zeugin bir program Bugünden itibaren KIZIL RAHİB ANNABELLA ve CONRAT VAIDT Pazarlesl ak*şamına kadar ve İKİZLERİ ( Türkçe Sözlü Film ) ilâveten : istanbulda ilk defa LOREL HARDİ CiM LONDOS ve Karol Novına Karagümrük A Y S U sineması ŞEYH AHMED BEYAZ MELEK SİMONE SİMON İstanbulda son defa Bugün gündüz 1 de, 3 te, gece 8.30 da Telefon : 21917 akşam j p E K Sinemasında I arasındaki düoya şampiyon luğu içn müthiş boks maçı