19 İkincikânun 1939 CUAiiiuHiiET Balkan Seferim: 7972 18 Musademe başlıyor Yazan: Y. MAZHAR AREN İspanyadaki muharebe Ağır bir hasta otomobil sürer mi? Değirmene tırmandık.. Fakat düşman kaçmıştı Bir tüfek sesi, uzaktan gelen bu sesi sağdan soldan diğer sesler takib etti Bölük kumandanımız bize öğretilen sıçramaları ne ustahkla yapıyor!.... Biz yirmi kadar nefer onu taklid ve takib ediyoruz..« Sag tarafta arazinin açılışına göre bir vadi halinde imtidad eden çalılığa doğru atıldık Birkaç sıçramada çalılığı tuttuk Burada iki kat olarak ilerlemek kolay olmuyordu... Lâkin böyle anlarda güçlük hissolunmuyor, zorluk akla bile gelmiyordu.... Ateş kesilmişti.... Yüzbaşının arka sından ayrılmıyorduk Biraz sonra bir değirmen binası göründü... Yüzbaşı: Kendinizi iyi koruyunuz.... Burada saklanabilirler.... Uzaktan muhasara edeceğiz!!... dedi. Değirmenin pencerelerine ve açık o Ian kapısının arkasındaki karanlığa doğru birkaç el ateş ettik... Sonra iki nefer büyük bir korkusuzlukla saldırdı ve değirmenin üstüne tırmandı.... Anlaşıldı ki düşman yok.... Varmış amma kaçmış.... Sekiz on Bulgarmışü. Bunlar bir akşam evvelki (niznam) ın arkadaşları mı?.. Bunlar bizi gözlüyorlar, mutlaka bir yayhm ateşle selâmlamak istiyorlarmıs..... Kazanların burada kurulmasmdan yemek molası vereceğimizi anlamışlar ve: Tam yeri ve tam sırası, detnişler... Fakat yüreksiz herifler 800 900 metreden üzerimize endirekt ateş açmışlar, bizi görmeden kurşun sıkmışlar ve bütün ustalıklan bir Yahudi yaralamağa münhasır kalmıştı... Takibe çıkan arkadas. lar bu korkaklıkla alay ediyorlar... Eğer daha yakından ateş etselerdi, eğer çalılığa saklanıp direkt endaht yapsalardı.. her kurşunlarile bir adam delerlerdi.... Değirmenin penceresinden ve yamn • dan yaptıklan ateşi oralarda sayabil diğimiz kapçıklara göre 60 70 ten ibaret kalmıştı.... Yirmi kişi geniş bir cephe teşkilile çalılığı taramağa başladık..* On dakikalık bir araştırmada birşey göremedik. Ha bisler belk; uzaklaşmışlardı..™ Belki bir yere sinmişler, bize görünmüyorlardı..* Fakat yolcu yolunda gerekti.... Geri döndük Zavallı silâh arka daşlarım boSazlannda kalan lokmaldrını yutmuslar, tutuldukları heyecandan kurtulmuşlar... Herşeyi unutmuşlar.... Ve harekete hazırlanmışlardı.... Buradan sonra (Kevkiler) köyüne kadar nasıl gittik, nereden geçtik hatırlıyamıyorum! Bunun sebebi bu gidiş esnasında ihtimal fikrimin başka şeylerle meşgul bulunmasıdır. Acaba neler düşündüm!... Düşmanla temas edecektik; acaba onun kuruntusu, korkusu mu beni sardı?.. Beni ölüm ürkütemezdi... Bende o köklü ve adalî reflekslere dayanabilecek derece kuvvetli bir iman olarak (se bebsiz yere istenilmiyen ve kendiliğin den gelirse tereddüdsüzce kabul olunan birşey) gibi telâkki edilirdi îdraki min beğenmediği ve ahlâkımın uymadığı şeyi ölüm korkusu değiştiremez... Bir zevki derundür hayat ancak Ol zevki yürekte duymayıncak Mevtin veresinde korku vardır?... Birdenbire (Kevkiler) köyündeyiz.... Köyün içinden geçtik... Bomboş bir Türk köyü... Onünden akan dereciği aştık... Bir düzlüğe nazır tepede seri ateşliler top indiriyorlar.... Burada yürüyüş kolu nizamındaki taburlar, bölükler, takımlar, mangalar dağıldılar, açıldılar... Ileri harekette devam ettik... Fakat, artık önümüz açık, arkamız boş... Tüfeklerimiz koltuklarımızm altında, sağ ve soldaki arkadaşlarbileuzakça; onbaşımız yirmi adım önde her zamanki Abdullah, Bursalı Abdullah çeiik gibi sert oğlan Gene gökyüzü bulanıyor!.... Gene mi yağmur yağacak?... Yağan yağmurlardan ıslamnış topraklardaki çamur kâfi gelmiyor mu?... Ekilmiş tarlalann içindeyiz.... îstikametimizde bazan tümsekler, heyügiimsü yerler oluyor... Bunların üzerine gelince sağa, sola bakıyorum Yılankavi in hinalarla bütün askerler bizim gibi ileri gidiyor, bütün kıt'alar, kıt'acıklar düş manı arıyorlar.. Geride, dört toptan ibaret batarya yerleştiği açık tepe üzerinden sessiz, sessiz bize bakıyor.... Bizi öğüdlüyor.... Sağımızda orta meyilli tepeler, solumuzda hafifçe yükselen arazide sürülmüş buğday tarlaları... Onümüzde yüksele rek giden ve tepeler teşkil eden yamaç lar.... Bizim tam karşımızda, (gaüba Pusatepe denilen) en yüksek bir dağ var Franko ordularıBarselon Viyanada vukua gelen üzerine yürüyorlar bir kaza umumî bir dik 80 parçadan mürekkeb olan Fransız filosu, [Baştarafı 1 inct sahifede] Fastaki kara kuvvetlerile teşriki mesai lanmız, sarsılmaz bir halde bulunmak kat ve alâka uyandırdı tadn. ederek tatbikat yapacak Viyana civarmda olan bir otomobil kaDört şehir daha zaptedlidi Burgos, 18 (a.a.) Reuter ajansı muhabirinden: Barselona boyunca Cervera'dan ilerlemekte olan Frankist kıtaat, dün yeniden dört şehir zaptetmişlerdir. Bu kuvvetler, simdi İgualada sanayi merkezine ancak 12 mil mesaf ede bulunmaktadırlar. Burgos 18 (a.a.) Umumî karargâhm tebliği: Katalonya cephesinde Alilla, Alvio, Brillenta de Montnaneu, Hostallets Ponar ve Lhuidas köyleri işgal edilmiştir. Sahil bölgesinde Armentera köprüsile Santascreus ve Altafulla ahnmıştır. zası, otomobili sürenin ağır hasta bir a dam olması itibarile, bilhassa dikkat u yandırmış ve bu vaziyette bir kimsenin otomobil kullanmağı nasıl göze aldırabildiği sualleri ortaya atılmıştır. İsviçreli eczacı Herman Vis, hem âsâbından, hem de kalbinden ağır rahatsızmıj. Müdavi doktoru, kendisine Badgaştayne giderek tedavi görmesi tavsiye sinde bulunmuştur. Yanına bir hastabakıcı alarak yola çıkan hasta, hususî otomobilinde direksiyonu kendisi idare etmek ten vazgeçememiş. Otomobil, saatte 70 kilometre süratle ve yolun yanhş tarafm dan gidiyormuş. Yayan bir yolcu, kendisini bir kenara dar atmış. Otomobil, bundan sonra bir köylü arabasını yandan sıyırıp geçmiş. Cehennemî bir seyirle gi den otomobil, daha sonra çift beygir ko şulu olan ve arkasına da çift beygir bağlı bulunan bir araba ile karşılaşmış, bu arabayı da yandan sıyırıp geçerken arkadaki beygirler ürkmüş, tren yoluna doğru hızlanmış. Bu aralık da ekspres geçtiğinden, kaza olmuş. Üç kişi ağır, bir kişi hafif yaralanmış. Herman Vis, §oför işini göremiyecek derecede hasta olduğu halde bu işi üze rine aldığından ve seyrü sefer nizamlan na riayetsizlikte bulunduğundan 300 mark para cezasma mahkum olmuştur. En son çarptığı arabayı idare eden Yosef Vettengel de, ortalık kararmakta olduğu halde henüz fener yakmadığından 30 mark ödiyecektir. (Baştarafı 1 inci sahifede) miral Darlan, deniz manevralan esnasında Fastaki müdafaa tertibatını teftiş edeceklerdir. Bu manevralara iştirak edecek olan cüzütamların yekunu 80 dir; 3 zırhlı, 10 kruvazör, 6 torpido muhribi filotillâsı, 2 torpido filotillâsı, 2 tahtelbahir filotillâsı, Bearn tayyare gemisi, Commandan Teste deniz tayyare gemisi. Deniz tayyareleri de bu manevralara iştirak edecektir. Deniz mehafili, bu manevralann şimalî Afrikadaki müdafaa tertibatının müessiriyeti derecesini göstereceğini beyan etmektedirler. tedir. Fransız ve ingiliz donanması Akdenizde manevraya çıktı Bonne'nin siyaseti tasvib edildi Paris 18 (a.a.) Nazırlar meclisi bu sabah toplanmıştır. Meclis, Bone'nin yann mediste yapacağı beyanat hakkında verdiği izahaü dinlemiştir. Bone'nin haricî siyaseti ittifakla tasvib edilmiştir. 1 Mediste hararetli müzakereler olacak Paris 18 (a.a.) Zannedildiğin^ göre Bone, parlamentoda haricî siyasel hakkında yapılan müzakerelere cuma günü iştirak edecek ve müzakereler ayni gün bitecektir. Hükumetçilerin yeni cephesi Madrid, 18 (a.a.) Estramadure cephesinde Cırmhuriyetçiler, Frankist'lerin Calabar geçidinin garbinde yapmış olduklan iki faarruzu tardetmişlerdir. Badajoz cephesinin cenubunda Cumhuriyetçiler, düşmanı Granja de Terrefermosa'nm cenubuna sürmüşler ve Maleto tepesine varmışlardır. Katalonya cephesinde dağlılk Sierra Gueralt mıntakasında Cervera îgnalda yolunun cenubunda Cumhuriyetçilerin mukavemeti pek müesısirdir. Kıtaata vaktinde emredilmiş, olan ric'at harekeri, askerlerin yeni mevzileri sağlam bir surette işgal etmelerine medar olmaktadiT. Düşmanm her hücumunu cumhurjyetçilerin mıikabil taarruzlan takib etmektedir. Frankist'lerin uğramış olduklan mukavemet karsreında Sierra Casteltallat ile Sierra del Rubio arasmdaki tabiî geçidden istifade ed«rek şimalden nüfuz etmek tasavvurunda olduklan tahmin edilnrektedir. Tarragon mmtakasında Cumhuriyetçiler, Vendrallin garbinde kâin Albenana dağlanna istinad eden yeni bir cephe vücude getirmişlerdir. tngilterenin vaziyeti Viyanada kanlı bir cinayet oldu Bir delikanlı, annesinin âşıkını öldürdü Londra, 18 (a.a.) îngiliz kabinesi bugün ÇembeTİayn'ın riyaseti>nde toplaYağmur başladı Sayılı adımlarla narak Lord Halifaks'm Roma müzake acelesiz, telâşsız ilerliyoruz.... releri ve Bonnet ile Cenevrede yaptığı Bir tüfek sesi Uzaktan gelen bu noiktai nazar teatisi ha'kkmda verdiği izaViyana civarmda kanlı bir vak'a ol sesi sağdan, soldan diğer sesler takib et hatı dinlemiştir. Halk, WhitehaH'de topti. Musademe başlıyor lanarak: «îspanyaya silâh gönderilsb.» muş, bir delikanlı, annesinin âşıkını öl dürmüştür. Öldüren 17 yaşında Johan diye bağırmışhr. tngiliz fırkalari müdahale istiyor Pertsinger'dir; öldürülen de 28 yaşında Londra, 18 (a.a.) Binbaşı Attlee Karl Kern isimli bir teknisyen... {.BattaraH ı tnct sahttede) Bu teknisyen, kadınla senelerdenberi Bu hususta üç devlet arasında prensip İspanyadaki vaziyetin vahameti dolayısile ÇembeTİayn'dan kabineyi derhal içti yakından tanışıyormuş... Hatta kadının itibarile anlaşma hasıl olduğu haber vemaa davet etmesmi istemistir. Mumai bu adamdan beş yaşında bir çocuğu da rilmektedir. leyh îspanyaya yardım edilmesi için di varmış. Kern, son günlerde gene kadını Av partisine hazırlık ser devletleTİe birlikte tedbir almmasmı ziyarete gelmiştir. Kadının oğlu da o akBelgrad 18 (a.a.) Stoyadinoviç, da rstemiştir. Komünist partisi taTafm şam sinemada bulunmaktadır. Saat 10 a dün akşam Belje'e hareket etmiştir. O dan Başvekâlete te\rdi edilen bir notada doğru eve dönünce, annesinin misafirini rada Kont Ciano ile birlikte bir av par bilhassa söyle denilmektedir: görmüş, onunla evvelce de bir çok defa tisine iştirak edecektir. « Ispanvaya silâh ve erzak gönde kavga ettiğinden, gelir gelmez kendi sözHırvatlar Meclis müzakerelerine rilmesini ve îspanyaya yardım etmekle lerile yeniden kavga başgöstermesini isteiştirak etmediler kendini müdafaa eden Fransaya yardım memiş ve yarmak üzere odasma çekilmişc Belgrad 18 (Hususî) Pazartesi edilm eini istiyoruz.» tir. Gözüne uyku girmiyen gene, bu aragünü açılan İskopiştya müzakerelerine Fransız hududu açılmıyor lık ziyaretlerinden hoşlanmadığı adamın, 47 Hırvat meb'us iştirak etmemektedir. Paris 18 (Hususî) Meb'usan mec annesine kıskanclıkla çıkıştığını, «Sen be(Vreme) ve (Politika) gazetelerinin 16 lisi askerî komisyonu, Fransız îspanya ni sevmiyor, bana ihanet ediyorsun!» detarihile bildirdiklerine göre muhalifler hududunu açmak ve Madrid hükumetine diğini işitmiştir. den Davidoviç, Stanoyeviç ve tvanoviç yardımda bulunmak hususundaki komü Bunun üzerine odasmdan çıkıp Kern'i partilerile, General Jivkoviç'in millî par nist teklifini ekserivetle reddetmistir. evden kovmuştur. Kern, yakından tanış tisi tskopişina müzakerelerine iştirake tığı kadının oğluna sövmüş, sövünce de, karar vererek intihab edilen 20 meb'us bir çak hafta evvel aldığı rövolveri çıka pazartesi günü açılış merasiminde bulunrarak Johan, iki el ateşlemiştir. İlk kurmuştur. Hırvatlann Iskopişina müzakeşun Kern'in kafasına, ikincisi de sırtına relerine iştirak etmemelerinin sebebi (Araslamıştır. Buna rağmen kaçan yaralı, vala) ajansınm da bildirdiği veçhile, Foto Magazin, sevdiğiniz, aradı evden dışarıya adım atmış, 40 adım kaZagreb'de doktor Maçek'in riyasetinde ğmız bütün tanınmış imzaları say dar koşmuştur. Sonra düşmüş, etraftan yaptıklan bir toplantıda (Hırvat top falarında toplıyan, Türkiyenin en gelenler kaldırarak hastaneye götürmüşraklarında Hırvatlann hâkim olmasını) çok okunan biricik aylık salon lerdir. Aldığı ağır yaralar tesirile orada istemeğe karar vermelerinden dolavıdır. mecmuasıdır. ölmüştür. Parlamento, cuma günü yapacağı toplantıda Fransamn ademi müdahale siya setine devam etmek ve yahud Pirene h Anavatan filosu da hareket etti Portmouth 18 (a.a.) Anavatan fi dudlarmı tekrar açmak şıklanndan hangisini tercih edeceğine dair bir karar vere • losunun burada demirli bulunan cüzütamcektir. lan, Portland'a hareket etmiştir. Bu cü Komünist fırkası, bir takrir vermiştir zütamlar, Akdeniz manevralannı yap Bu takdirde îspanyol cumhuriyetçileria mak üzere filonun diğer aksamile birlikte Katalonyada Frankist'lerin taarruzlanna Portlanddan Akdenize gidecektir. karşı koyabilmelerine medar olmak üzere Italya tahfidat yapıyor derhal hududun açılması hükumetten taParis 18 (Hususî) îtalya ve Fran leb edilmektedir. sız Somalisi arasına Italyanların son günSosyalistlerin de komünistlerin takriri' lerde pek çok asker gönderdikleri teey ne mümasil listeler ve yahud hükumet fır yüd etmektedir. Bunlar arasında zenciler kalanndan herhangi bir fırka ademi mü ve faşist gönüllüleri de vardır. Fransız dahale siyasetine devam talebini muta i Somalisine gönderilen Senegalli Fransız zammın bir takrir verecektir. askerlerinin ilk taburlan müretteb oldukAskerlik müddeti uzatıldı ' lan mahallere varmıştır. Paris 18 (a.a.) Hükumet, askerî Nevyork Herald, Roma müzakerel« hizmet müddetiru gayrimuayyen surette rinden sonra, eylul buhranında olduğu iki sene olarak ifa eden bir kanun lâyihası gibi, Akdenizde heyecanın fazlalaştı tevdi etmiştir. İki senelik hizmet usulü, ğını ve Ingilterenin Akdeniz yollarının 1935 senesinde muvakkat bir tedbir ola selâmeti için tedbirler aldığını yazıyor. rak kabul edilmişti ve buna müteallik ottalyanlar Tumts hududuna 20 bin lan kanun 1939 birinciteşrine kadar muteberdi. asker gönderdi Tunus 18 (a.a.) Bugünlerde Trablustan gelen mülteciler son haftalar zarfında Tunus hududu civarmda kâin Zuara'da 20,000 kişilik bir îtalyan kuvvetinin karaya çıkarıldığını beyan et mektedirler. Bu kuvvet, Tunus hududu na döğru sevkedilmiştir. İtalyanlar bura da bir taarruz için hareket üsleri tesis etmektedirler. Ivan Mujikin öldü Kont Ciano Belgradda Fransız kabinesinin toplantısı Londra 18 (a.a.) Röyter'in Paris muhabirinden: Bugün Pariste mühim bir kabine içtimaı yapılacaktır. Bone'nin ar kadaşlanna yarın meb'usan meclisinde Fransamn haricî siyasetine aid müzakerelerin devamı esnasında irad edeceği nut kun anahatlarını bildireceği tahmin o lunmaktadır. Haricî siyaset hakkında yapılacak bu müzakereyi kapatacak olan âraya müracaatin «îspanyada ademi müdahale siyaMeşhur Rııs san'atkârı hasta döşeğinde setinin takibi lehinde veya aleyhinde» ittihaz edılecek olan bir kararla neticeleneParis 18 (Hususî) Meşhur sinemaî ceği bedıhidir. artistlerinden İvan Mujikin bugün küçükj Leon Blum'a muzaheret edegelmekte bir otelde ve sefalet içinde ölmüştür. olan bazı radikal sosyalistlerin reye mü(Cumhuriyet: Elli yaşında olan îvanj racaat zamanı geldiği vakit Başvekili ilti Mujikin, bolşevik ihtilâlinden sonra Rusj zam etmeleri imkânı vardır. Maamafih yadan kaçarak evvelâ şehrimize gelmij «sol cenahçılar», Barselona hükumetinin ve bir müddet burada kaldıktan sı teslihat tedarik edebilmesi maksadile Avrupaya gitmişti. îvan Mujikin «Miş Fransız îspanyol hududunun yeniden Strogof» gibi Rus hayatmdan alınmış açılması lehindeki faaliyetlerini teksif et limlerde bilhassa büyük bir muvaffakiye mektedirler ve Daladye'nin Fransamn iyi kazanmış, fakat rejisörlerle geçinemedi bir yolda yürümekte olduğuna meclisi ik ğinden şöhretini kaybetmiş, neticede se na etmek için bütün talâkatini sarfetmek falet içinde Fransada bir otel köşesinc mecburiyetinde kalacağı tahmin edilmek ölmüştür.) vab vermişti: Zavalhlarm ikisi de şanssızdı. Halim, meraıktan gerilerek mırıldandı: Şanssız? Selma derin bir nefes bıraktı: Evet. Halim, bu bahsm bu kadar kolay konusulabilmesinden memTvun, fakat soğukkanlılıaını muhafazaya çalışarak: Niçin? dedi, işleri mi fena gidiyordu? Hayır, sen taKmin et! Halim biraz düşün.dükten sonra: Sen onları sevmiyordun da ondan, değil mi? dedi. îkisi de beni çok seviyordu. Fakat, işte... Sen onlan sevmiyordun. Sevmemek de değil. Selma başını silkeledi ve içini çekerek tekıraTİ?dı: O f^a degil. Daha fena. Nefret mi ediyordım onlardan? Gibi birşey. Yanlarında bulunmağa bile tahammül edemivordum. îcimi hafakanlar boğuyondu. Avazım çıktığı kadar bağırmak istiyoTİîurn. Yapamaymca ağhyordum. Hayatrm cehennemdi. Ben kendimi öldürecektim. Beni sevdüci leri için onlara talhammül etmem lâzır dı. Aklım beni bu işkenceye mahkd ediyordu. Fana oluyordum. Bunu ikisi • anladı. Kabahat değil, fedakârlık ben idi. Onun için kendilerme kıydılar. Bumş kimseye anlatamam. Şaşacaklardır. zada bile bu kadar açmadım. Herke inanmaz. Böyledir. AnlıyoniTn, Selma, ben anlıyc rum. Fakat niçm ilk tecriibe seni ikiı sinden ahkoymadı? îkinci kocam daha... daha... sıl diyeyrm? Duygulu, daha ince bir damdı. Beni avutur sanıdım. Halbuki da kaba imiş. Kaba değil, fakat bir ka dım, benim gibi bir kadını amlamakta uzak... BunlaT ne zannediyorsun sen? benim için değil, ken<üleri için intîhar tiler. Benim istedigim Ölüm bu Hem ben ölüm istemiyoTiım. Ben ölü mü göze alan msan istiyorum. Ben ka raman istiyorum. întihar edenler kahra man değil, bilâJcis, âcizdirler. Ben ka raman istiyorum. Bir kahramanı, bir âcizden nas ayınyorsun? İArkast vari Foto Magazin Konuşmak ve anlatmak frrsatı doğmasına sevmen Halim, canlanarak, vücudünün üst kısmmı yukarı kaldırdı ve bıraktı: L« Tefrika : 29*»mmamtmımtmtm Yazan : Server Bedi 0+Jİ Selma .. dedi, inanmadıklann Halim, onun üstüne eğilerek, yalva hangileri? Söyle bana. Fakat cesareti yoktu. Ona bir tek şey sormağa cesareti yoktu. Bu korku, Sel ran bir ısrarla tekrarladı: Oh, zekisin, beni kandırabilirsin, Niçin? Niçin? manın bu müthiş otoritesi nereden gelihiçbiri değil. Selma gözlerini kapadı: yor? Gülümse^erek ilâve etti: Halim geriye döndü ve tekrar yerine Ben daima nayal içinde yaşıyo Hepsi! oturdu. Arkasına yaslanarak, bu garib rum, fakat... hakikat... beni her yerde Halim korku ile sordu: karanhk oda içinde, sanki talihini fısıl kovalıvor ve karşıma çıkıyor. Demin bir şey söyledin. Beni medıyacak ağzm sayıklamalarını bekliyor Hakikat ben miyim? Gideyim öy rakta bıraktın: «Hepsi brribirmin ayni» diIeyse. • Aı*. yordun. Nicin söyledin bunu? Selma uzun müddet birşey söyleme Hakikat sen değilsin. Hakikat, bi însanlar... Gülüm. di. lâkis, senin yalanındır. însanlar mı biribirinin ayni? Sonra, derin bir ic cekişin artasmdan Benim yalanun? Evet. şu tek Velimeyi fısıldadı: Senin, ve... ve... insanın yalanı. Niçin bu sözü söyledin? Ölüm... Sen de insansın. Çünkü... bak... bu dünyada kimSon harfi bir?ey emer gibi söylemış Fakat.. benim sana yalanım yok, bilir kac milyon adam, kaç milyon, sevailisine der ki: «Ben senin icin canımı veti. Halim ürperdi. Selma başını ona bir Se'ma!.. Selma doğrulırp oturdu; gözlerini kır ririm.» Kadın, zavallı kadmlar ! denbire cevirerek: parak zihîiinden geçen bir manzarayı ta buna inanırlar. Yalandır bu, yalan. Ben Kendimden iğreniyorum, dedi. bu yalandan nefret ediyorum. Bu yalan Halim kalktı ve ona doğru koştu; ya kib eder gibi dalgın durduktan sonra: Sen yalan değil, şiir söylüyorsun, olunca sevmek de yalandır. Ben istiyonına oturarak ellerini tuttu: Niçin? Selma! Niçin? diye sor dedi. Aşk... ve ölüm. Aşık ve ölüm şii rum ki seven bir insan ölüme hazır olsun. ri. Ben senin sözlcrini de şiir gibi dinli Fakat bunu ne ile ispat eder, Seldu. Selma vüziinü buru«turarak omuzları yorum. Güzel onlar, güzel, çok güzel; ma? Kendini öldürerek mı? fakat siire imamlır mı ? Selma gözlerini sımsnkı yumdu ve açnı silkti. Cevab vermedi. SELMA ve GOLGESİ ] tı: Oh, hayır! dedi. Peki?... Ne yapsın? Söyle bana: Ne yapsın? Hazır olsun, kâfi. Ya hazırsa?.. Fakat ya hazır olduSuna kadm inanmıyorsa?.. Halim, Selmanm intihar eden kocalarım düşünerek, onun ruhunda iltihablı noktalara ba^mış olmanın korkusu içinde devam etti: Hem de aska bu kadar ölüm karıştırmak nicin? Yaşamak arzusunun en gergin hali olan aşk, ölümün kara buluttu altında... Selma onun sözünü kesti: Halim, dedi, sus, rica ederim... Gözlerinde bir a&lama hazırlığı vardı. Halim sustu. Onu kocalannm âkıbetine dair söyletmek de istiyordu. Konuşmağa devam etmek icin muhtac olduğu cesareti t<WavaraV, b'rden bire: Selma! dedi, bana söyler misin? îki kocan da niçin intihar ettiler? Korku ile ona bakıyordu. Selmayı yerinden fırlayacak veya başını vasdığa kanayarak hıçkıracak sandı. Halbuki, kadın, gayet sade, munis ve sakin bir gülümseyişle başını yana doğm eğerek oe