19 Ikincikânun 1939 CUMHURÎYET Tıb âleminde Iktısadî hareketle Istanbul ve sergi îstanbulun sergiye ne (kadar ihtiyacı olduğomu, Galatasarayda iyi veya kötü, devamlı şekilde yerli mallar sergilerinin açılmasından sonra tasdik etmiyen kalmamıştiT. Sanayi sergileri de galiba ifadesinin genişliği, doğrudan doğruya sanayi hareketini, dolayısile ticarî varlığı ve kül halinde iktısadî kalıkmmayı gösterişi itibarile bu hareketsiz şehri en ziyade tatmin etmiş bulunuyor. Bundan on sene evvel dudak bükülen yerli mallar sergisi bugün aranryor. Millî Sanayi Birliği, Galatasaray lisesinin bir sergi, hele sanayi sergisi için çok dar olan çatısı altında Doku^uncu Yerli MallaT Sergisini hazırladığı günlerde, 1937 semesi ağustosunda küşaddan bir gün evvel sergiyi tetkîk eden Celâl Bayar, Sanayi Birliği Umumî Kâtibme modem bk sergi sarayı kurmanm neye mütevakkıf oldugunun tetikik edilerek sür'atle kendisine bildirilmesini istemişti. Ertesi günü Celâl Bayarm ağzmdan Istanbulda sergi sarayı yapılacağmı bir müjde halinde duydıik. Bu teşebbüse hükumetin azamî müzaheroti ve her türlü kolaylığı göstereceği vadediliyordu. O günden itrbaTen şehirde bir sergi sahası aranmağa başlandı. Projeler hazırlandı ve geçen sene serginin küşadı münaseibetile söylenen nutuklaTda Onunou Yerli Mallar Sergisinin ismine sonuncu vasfı da eklendi. Buna, 1939 sergisinin yeni sergi saraymın birmci sanayi sergisi halinde açilacağı da ilâve olunuyordu. Fakat hâdiseler istendrği gîbi yürümedi ve bu teşebbüsler o gün vâsıl olduğu noktadan bir adım daha ilerileyemedi. Bu vaziyet karşısında şu sual varid oluyor: « Bu sene îstanbulda sergi açılmıvacak mrdır?» Buna henüz Millî Sanayi Bidiği gibi alâkadar resmî makamlar da oevab veremiyor. Cünkü serginin Istanfoul için bir ihtiyac olduğu kadar mejnleket iktısadî hayatı için de bir zaruret olduğu görülüyor. O halde sergi açîlaca'k demektir. Fakat neTede ve ne namla? Bize kalırsa ortada, On birinci Yerli Mallar Sergisini şimdiden tertibe başlamak ve Cvalatasarayın dar da olsa simdilik daha iyisi bulunmıyan çattsı altına sığuımaktan başka yapacak şey voktur. Kanserle mücadele tarihi Mikropu bulunamayan bu hastalığa karşı en emîn tahaffuz çaresi gene temizliktir Yazan; Dr. İBRAHİM ZATİ ÖGET Potas emlâhı çok olan yemeklerin kanserin inkişafına müsaid olduğu bilâkis (mağnezyum) emlâhı havi yemeklerin kansere karşı kontr bir tesir yaptığı ma lumdur. Çok demir mürekkebatını muhtevi olan yemekler de kansere zemin hazırladığı ötedenbcri söylenir. Sanayiden en çok kanser için tehlikeli olan san'at katran sanayiidir ki bu İngilterede çok görüliir. Katran ve katrana yakm maddelerle uğraşan amelenin derılerinde cild kan serleri vak'aları çok görülüyor. Tecrübi olarak tavşan ve hind domuzlanmn üzerinde miitemadi katran friksiyonlarile haricî kanserler tevlid edilmiştir. Katran kanserinden sonra arsenik kanseri, anilin boyalarile meşgul olanlarla radyolojist lerin derilerinde kansere karşı husule gelen istidadlar da ehemmiyetle zikredil meğe değer. Bunlardan maada ellerde ve yiizde görülen tavuk dıbleri, derinin muhtelif yerlerinde bazı kknselerde görülen büyük et benleri, her türlü yara nüdbeleri bil hassa yanıklardan sonra husule gelen sert ve gayrimuntazam nüdbeler uzun yıllar devam eden fistüller, vücudün herhangi bir noktasına saplanıp uzun zaman kalan kurşun ve mermi parçalarının mevziî tahrişleri ağızda pipo ile tütün içenlerde piponun miitemadi tazyikı, gayrimuntazam iğri büğrü dişler ve gayrimuntazam çar pık takma dişlerin tahrişleri, ağızdaki her türlü yaralar kanseri adeta davet eden kuvvetli sebebler ve amillerdir. Veraset meselesinde şunu da kayde delim ki, doğrudan doğruya kanseri hâmil olan şahıstan gele.n çocuklarda vera set o kadar tehlikeli değildir. Fakat şimdiye kadar saydığımız müteaddid gayrimuvafık şeraite maruz olanlarda kansere karşı mevcud umumî istidad halinde iken dünyaya getirdiği çocuklarda kanser vakaları çok görülmüştür. *** Kanserin mikrobu var mıdır?. Geçen yıl bir Alman doktorunun nihayet kanser mîkrobunu keşfedebildiğine dair bü tün dünya matbuatmda büyük bir gürültü kopmuştu. Bu haber bir çok mehafilde çok derin bir heyecan uyandırmıştı. Çünkü hakikaten bu mikrob kanserin hakikî amili olduğu kat'î bir surette tebeyyün ederse kanserin sari olduğu anlaşılacak ve mücadele vasıtalan ona göre büsbütün değişecektir. Fakat maalesef bu keşif de taihakkuk edemedi. Daha Pastör zamanmdanberi kanserde mikrob aramak işine bir çok doktorlar koyulmuşlardır. Bundan elli iki yıl evvel yani 1886 da (Rapen) kanserli nesider arasında bir basil bulduğunu ve bilâhare de malum olan muhitlerde neşvünema bulan diplo koklarm mevcud olduğunu ve bu mikrobların muhakkak kanser nesiclerinde her vakit bulunduğunu iddia etmişti. O zamandanberi bütün memleketlerde buna benzer iddialar ve araştırmalar çoğaldı. Ezcümle 1902 de (Dudayen) in mikrokoküsünü, 190*5 da Mari Bran'ın koküsünü ve 1925 te doktor Rova'nın fosilokokokünü bu meyanda zikredebili 2 [*] katen kalkerli arazile beraber münhat ve rutubetli yerlerde kanser daha fazla görülüyor. Bunun aksine olarak silis ve mağnezyumlu topraklarla yaylalarda kuru ve kayalıkh ve granitli iyi hava alan bol güneşli iklimlerde kanser çok az görülmektedir. Suyun tesirine gelince bu tevlid ettiği rutubet dolayısile bazı iklimlerde bir de terkibi dolayısile kanserlerin vücudüne yardım ediyor. Bilhassâ terkiblnde fazla demir mürekkebatı olan sulann kanser için pek müsaid olmadığı maludur. Ron nehri sahilinde bir küçük kasabada içüen sulann çok temiz ve mikrobsuz ve saf olduğu halde sırf terkibinde çok demir imlâhı bulunduğu için fazla kanser vak'aları görüldüğünü doktor Dero göstermiştir. Kanserin son asır zarfında miktarının iki misli çoğaldığı daha îngilterede son elli yılda üç misli arttığı iddia ediliyor. Kanser, en ziyade haricî tesirlere maruz olan azamızda nisbeten çoktur. Meselâ hazım cihazında % 65 nisbetinde dir. Vazifeleri icabı mütemadi tesirlere ve tahrişlere maruz kalan aza umumiyetle çabuk kanserize oluyor. Meselâ mide, barsak, rahim ve memeler ve saire gibi. Kezalik her daim her türlü tekarruhata, tahrişata maruz olan dil kanserleri de bu arada sayılabilir. Buna mukabil tesiratı hariciyeden masun ve mahfuz olan azamızda da kanser nisbeten azdır. Kanserden tahaffuz çareleri başlıca şunlardır: 1 Haricî cild ve saire kanserlerden korunmak için ilk ve en esaslı çare mutlak ve kat'î temizliktir. Baş, vücud ve kıl bitlerinden, her türlü cild hastahkla rından son derece çekinmelidir. Cild üzerindeki sıynklan, yırtıkları ve yaraları derhal azamî süratle tedavi et melidir. Cildin temizliği yüzdeki kanserlerin adedini azaltmıştır. Ağızdaki karhaların ve dişlerdeki bozuklukların süratle tedavileri sayesinde ağız kanserlerinin de adedi azaldığı görülmektedir. Cild üzerinde her türlü darbelerden, vuruklardan, yara nüdbelerinden ağız ve gışayi muhati tahrişlerinden son derece çekinmelidir. 2 Sanayiden bilhassâ katran işlerile uğraşanlar da tahrişten sakınmahdır. Çok toza toprağa ve güneşe daima maruz kalan amelenin hıfzıssıhhalan temin edilmelidir. Ameleye iş esnasında kat ranla ellerin ve cildin temas etmemesi için gantlar ve ona göre elbiseler giydirmek ve amele hıfzıssıhhasına riayet etmek lâzımdır. 3 Mide ve barsak kanserlerinde bilhassâ barsak kanserlerine mâni olmak için yediğimiz yemeklere son derece dikkat etmek lâzımdır. Yemekler temiz olmalıdır; çiy olmamalıdır. Sebzelerin menşelerine dikkat etmelidir. 4 Kanser hakkmda birçok memle ketlerde kanser merkezleri tesis edilmiştir. Bu taharriyat maksadile olduğu gibi ayni zamanda tedavi içindir. Bu merkezlerde hastalara bir çok tavsiyelerde bu lunulmakta ve bilhassâ mümkün mertebe erken teşhis konularak tedavilerine koşulmaktadır. Bu suretle vaktinde ameliyat ve radyum tedavisi tatbik edilerek kanser ölümlerinin önüne geçilebiliyor. Bütün bu çalışmalarla beraber henüz hakikî ve muvaffakiyetli bir mücadele mevkiinde miyiz? Maalesef hayır... Tam fennî ve radikal kanser mücadeleleri artık yarının işidir. Kanser meselesine çok ehemmiyet vernıdiyiz. En ufak arızalara bile lâkayd kalmamah, doktora koşmalıdır. Hiç geç kalınmamalıdır. Çünkü bu afet, hiç aman vermez. Kansere karşı bütün milletler yazdığımız gibi mücadeleye savaşmışlardır. İngiltere hazinesinde kanser hakkıda esaslı bir keşif yapan âlime kendi ağırlığınca altmdan heykeli yapılmak üzere kâfi miktarda altın tahsis edilmiş ve saklanmış bulunuyor. DUYDUNUZMU Hırsızlar kralı Dünya hırsızlan toplanıp kendilerine bir kral seçmişler mi, seçecekler mıymış böyle Bu rivayet var. toplantı ve seçım nasıl olacak, orası malum değil. Fakat, krallığa lâyık gör dükleri meslekdaşları, elhak bu makamın eri. Hangi memleket halkından olduğunu bilmediğim bu hırsız, gözüne kestirdiği bir yere girmeden evvel, önce kaıakola gidiyor, polis memurlannın herhalde uykuda bulunduğu sırada ayakkablarını aşınyor, sonra kollarını sallıya sailıya gideceği yere gidiyor. Şayed yakalanırsa polisler, çorabla sokağa çıkamıyacaklan için, kaybolan kunduralarını arayadur sunlar, o da tabanlan kaldırıyor. Yazan: SALÂHADDtN GÜNGÖR Tevekkeli demecnişler: «Dost başa, düşman ayağa!» Bu makinenin bir insan dimağından daAyıltan iskelet ha hassas tertibatı vardı. En kanşık istatistikleri, hem de hiç yorgunluk duymaSarhoş şoförlere, dan, alm teri ve göz nuru dökmeden, bir başlan dumanlı iken çırpıda çıkarıyordu. Mubalâğacı Gas otomobil kullanmakonyalının; bir yanından canlı öküz ko nın tehlikeli oldunulup öte yanından sucuk çıkaran meşhur ğunu anlatmak için hayalî makinesi, karşımda canlı bir abinihayet çok güzel de gibi duruyordu. bir çare bulunmuş. Hatta, bu makineyi, öteki hayalî maBir A m e r i k a kineden üstün tutacak sebebler vardı: mecmuası şöyle bir Bunun içine bir takım ölü rakamlar konu resim neşretmış: Bir otomobil. Direksi yor ve bu ölü rakamlar, içeride türlü isti yonda bir iskelet oturuyor. Elinde bir içhaleler geçirerek, canlı grafikler halinde, ki şişesi. Altında şu yazı: «Bir kadeh öte yandan dışarı uğruyordu! Içersen akıbetin budur!» Verilen azahattan anladığıma göre Mecmuanın içinde kalmasa da, bunDenizbank hesabına işliyen bütün gemi dan, her şoföriin gözü önüne bir tane alerin, hangi tarihte, nekadar yolcu ve ne sılsa, sarhoş şoförleri ayıltmağa birebir miktar hamule ile hajıgi seferleri yaptık gelmez mi dersiniz? larını en küçük teferruatına kadar tespit eden, bütün istatistikleri çıkaran, maaş Londra caddelebordrolarını, memurların sicillerini tanzim rinden birinde, bireden hep bu makine idi. Şimdiye kadar, asla ve en yüksek bedeller mukabilinde kaç gün evvel işsizde, hiçbir müesseseye satılmaması, maki er tezahürat yapnenin başlıca hususiyetini teşkil ediyordu: mışlar. Elli kişiNiçin satmadıklajını izaha hacet yok. mişler. Büyük bir Keşiflerini mümkün olduğu kadar pahalı caddeye to.pl anrruşya satmak istiyorlar.. Bir eşi, şimdilik yal lar, asfaltın üstüne nız Ankaradaki Ziraat Bankasında bulu uzanmışlar, vesaiti nan muhasebe makinesi, muhasebeye da nakliyenin ve halkın geçmesme mâni olir, hiçbir müşkül iş yokmuş ki halletme muşlar. Yüzlerce kişi etraflarına birik miş, yerde yatan bu adamlan seyre kosin! yulmuş. îş büyüdükçe büyümüş, nihayet Diyorlar ki: Bundan evvel, on, hatta yirmi me zabıtanm müdahalesile hâdise bitmiş. Bu tezahür bana pek sembolik görünmurun günlerce, odalanna kapanarak, dü. Içsiz olduklanm anlatmak istiyen bu türlü defterlerin yapraklan arasına bir sır gibi tevdi ettikleri rakamlar, şimdi bir adamlar, sırtüstü yatmaktan daha güzel makinenin içinden, hakikatin ta kendisi bir tarif şekli bulamazlardı. Hayat, her an yıldırım hızile ilerlerken, eski âdetlerle beraber eski aletlerin de ortadan kalkması onları bize ne kadar gülünc gösteriyor Vitrinde yanyana yer almışlardı: Radyo ve gramofon... Radyo, daha genişçe ve altı kadifeli taht gibi bir yerde idi. Ceviz renkli kutusu, güneşe karşı panl panl yanıyordu. Bir de gramofona baktım: 0 tekinin yanında, ne âciz, ne zavallı, ne sünepe bir duruşu vardı... Öyle ki, hüviyetini inâr ederek: Bu ihtiyar papağan da kim? diyecekti. Hatta, bir aralık paslanmış kulağına doğru iğilerek «bir takım siyah yuvarakların içinde ayni bayat sesi, yarım a sırdanberi, tekrarlamaktan usanıp usan madığını» kendismden sorasım geldi. Sonra vazgeçtim. Ve sesini hafiften gelir gibi, yarı vecd içinde dinlediğimiz günleri anarak, taze bir ölünün mezarından ayrılır gibi oradan uzaklaştım. Geçen akşam, sinemada bir filim sey redecek olmuştum. Talihime, sesli değil, atılmağa kıyılamadığı için, sonradan sesendirilmiş bir filim çıktı. Mevzu da, mi zansen de o kadar cazib olduğu halde, bu sesi eklenmiş filim, bana pandomima o yunundan farksız göründü. tssizler Adaların su ihtiyacı Suyun tanklarla nakli karar altına alındı riz. Hemen söyliyelim ki bu mikrobların orada görünüşü hakikaten vakidir. Fakat bunlar diğer azamıza da haricî sebebler ve tesirlerle bazan girip oturan gayrimarazî bir takım mikroblardan başka birşey olmayıp kanserli nesicler arasma da girivermiş bulunuyorlardı. Herhalde bugünkü umumî kanaati fenniye kanserin mikrobik bir hastalık olmadığı noktasmda toplanmış bulunuyor. Farelerin üzerinde yapılan bazı tahribatın müspet bir netice vermiş gibi görünmesi insanlar üzerindeki hakikî vaziyetle asla tevafuk etmemektedir. Diğer taraftan kanserli nesiclerin hulâsalanndan hayvanata zerkedilerek kanser husule getiriliyor. Fakat bunun için kanserli hücrelerin zerki lâzım geliyor. Alınan mikroblarla yapılan şırıngalar asla kanser tevlid «tmiyor. Acaba ortada mikroskobla dahi görülemiyecek derecede filtran bir virüs mü var? Bunu artık zaman göstereceklir. *** Baş rollerde oymyanlar, bugün dahi «ekran» da alkışladığımız yıldızlardı. Dekor, harikulâde muhteşem, hatta renki ve filim en taş yüreklileri harekete getirecek kadar müessirdi. Fakat bir tarafı F.G. eksikti: Artistler, konuşmuyorlardı. Bu mecburî sükutun doğurduğu acıklı dur gunluğu sonradan ilâve edilen sesler, mümkün değil canlandıramadı. Seyircilerin çoğu uyuklamağa başlamışlardı. Halbuki, ayni filmi, ben sessiz sinema devrinde; bütün heyecanımla seyretmiştim. Artistlerin bir gün ıgelip kendi dille olarak karşımıza çıkıyor.» Adalann su ihtiyacını bir an evvel te rinden konuşacakları, aklundan bile geçBu arada, önüme «muazzam» bir defmin maksadile dün Beledryede Vali ve miş değildi. ter getiriyorlar: Bugün, öyle mi?.. Beyaz perde, artık Belediye Reisi Lutfi Kırdann riyasetin İşte, diyorlar, herşey bu deftere de Sular Müdürü Ziya; Deniz Bank îş sadece gözlere değil, kulaklara da hitab kaydedilirdi... Dört arkadaşın bir tabut letme Müdürü Hamdi Emin ve Adala ediyor! Yüzlerini seyrettiklerimizin, söz gibi, kenarlarına yapışarak güçlükle odan Güzelleşthrme Cemiyeti Reisi Emin lerini de dinîiyoruz. ya soktuklan karakaph deftere, bir de, Âliden mürekkeb bb komisyon toplanaSeslendirilmiş filimden, içimin en kınk köşesinde kendi kendıne çalışıp yanılmaz rak vaziyeti tetkik etmiştir. Esas rtîbari sesile, tatmin edilmiş olmıyarak döndüm. eserini ortaya koyan makineye baktım. le Deniz Bank tarafmdan AdalaTa tankVe sonra, daha eski devirlerde, kalem olarla su nakli karar altıma alıınmştır. BüSokakta bir otomobil gidiyordu. Fakat dalarının küf kokan masalarında, «2» kuyükadada Nizam cihetirtde mevcud bulu bu gidiş, daha ziyade bir sürüklenişti. Te ruş (30) paralık bir fark için biribirlerine nan büyük bir su deposu temizlenerek kerleklerin dördü de, açıkta idi ve oto giren zavallı mukayyidleri düşünerek; naklolunan sular buraya konacaktır. Şe mobil, bu dört açık tekerleğin üstünde; «yeni» nin zaferini alkışlamaktan kendimi beke de yeniden yaphnlacak ve bu ameli arkasından kurulan tenekeden yapılmış alamadım. yat bitttkten sonra abonelere su tevzii im bir oyuncak gibi, zikzaklar yaparak ilerHer yeni bazı bid'atler müstesnakânı elde edilecektir. Deniz Bank bu nak lemeğe çalışıyordu. mutlaka eskiden daha iyi ve daha faydaliyatı mümkün oldusu kadar ucuz yapa«Ford» un en eski modellerinden biri lı oluyor.. İşte gramofonun yanında, radcağı için abonelere de suyun metre mi olacaktı. Nasıl ayakta kalabildiğine ken yo... İşte sessızinin yanında sesli sinema.. kâbmm otuz, otuz beş kuruşa kadar veril di de hayret eder gibi görünen bu modası İşte eski arabanm yanında yenisi.. Ve işte mesi kabil olacaktır. Uzun zamandanbe geçmiş arabayı, «kablettanh» devirlerde karakablı defterin yanında, dev gibi duri yapılan tetkiklere rağmen hallolunamı yasıyan bir hayvan müstehasesine benze ran muhasebe makinesi... yan bu meselenin artık azamî sür'atle terek gülümsedim. Halbuki ayni arabayı, «Eskiye rağbet olsa, Bitpazarına nu halledilmesine çalışılmakta ve icab eden bundan on beş yirmi sene evvel, bir yerde yağardı» sözü, hâlâ yenidir. Ve müzelik tedbirler alınmaktadır. Esası bu şekilde görsem, ancak içinde bulunabilmek ar clan bir dekor, bize ancak onları uzaktan karar altma almmış olmakla teferrüata zusunu hissedecektim. temaşa etmek zevkini verebilir: Araların taalluk eden kısımlar da bugünlerde tesda yaşamak tahassürünü değil!.. Sözün Dİt edilmiş olacaktır. îleride Belediyenin Geçende bir gün Denizbanka gitmiş kısası, yeniden eskiye tekrar, dönemeyiz bütce vaziyeti müsaade sçösterdiği takdirtim. Orada bana muhasebe servisini tek artık... de Anadolu sahilinden deniz altından bobaşına idare eden bir makine gösterdiler. SALÂHADD1N GÜNGÖR ru ile Adalara su verilmesi sekli de te'krar gözden geçirilecektir. Buna dair olan proje esasen evvelce hazırlanmış bulunmaktadır. Resmî mal satışına hile karıstıranlar Kıymetli bir ipekli partisini kapatmak istediler Birkaç gün evvel, çok kıymetli bir ipekli partisinin cenub hududlarımız dan kaçak olarak içeri sokulurken yakalanması, geniş bir tahkikat açılma sına sebeb olmuştur. Bu ipekliler sandıklar içerisinde şeHrimize gönderilmiştir. Eksperler tara fından ipeklilere kıymet konulmuş, kaçak eşya müzayedeye çıkarılmıştır. Gümrük satış salonunda bu müzayedenin yapılacağı gün, hernedense konulan kıymetin az olduğu anlaşılmış, ihale yapılmadan biraz evvel satış durdıırulmuştur. Bunun üzerine çok kıymetli bulunan bu ipeklilere yeni bir fiat konulmuş, tekrar satışa çıkarılmıştır. Fakat ikinci müzayedede ipeklilere evvelki fiattan bir santim dahi fazla fiat verilmediğini gören Gümrük idaresi. esaslı bir tetkikten sonra, gümrük satış salonunda da imî alış yapan kimselerin bir blok yaptıklarmı. bunlann bu kıymetli partiyi kapatmak istediklerini, bunun için de evvelki fiattan fazlaya çıkmadıklarını tespit etmiştir. Bu vaziyet karşısında bu malların îstanbulda satılmayıp diğer büyük şehirlerden birisine gönderilmesi düşünül müş. bunun icin Gümrük ve İnhisarlar Vekâletine teklif yapılmıstır. Vekâlet, cevabını vermiştir. İpekliler baska bir şehre gönderilecek, orada sattırılacak tır. f Beden Terbiyesi İstişare Heyetinin toplantısı Esrarlı sigara sararken tutuldu Eyübde Abacıçeşme caddesinde MeE med Alinin kahvesinde ocakçılık yapan Hasanın ocak yerinde esrarh sigara sarmakta olduğu görülerek yakalanmış ve üstünde yapılan araştırmada bir miktar esrar bttlunmuştur. Beden terbiyesi kanununda, Beden Terbiyesi Umumî Müdürlüğünün bir dan sonra insanların tam fikirlerinden bilğın ve suyun tesiri var midır? İstişare heyeti vardır. Umumî müdürlüğün âdeta erkânıharbiyesi demek olan İki teneice yağ çalacaktî Kanserin çok görüldüğü yerlerde top gi ve görgülerinden istifade edileceği bir Osman oğlu Özden admda biri, dün bu heyetin, Başvekil Celâl Bayarm riyaseti altında ilk içtimamı yaptığını yazrağın kireçli olduğu görülmüştür. Haki sırada yakalayıp büyük ıstırablar içinde Soğan iskelesinde Hüseyne aid kayık mıştık. Umumî müdürlüğün, daha teşkilâtını yapmadan vermiş olduğu ilk ölüme sürüklemesîdir. tan iki teneke tereyağı çalarak kaçar yanlış karannı tasvib veya reddetmek meoburiyetinde kalacak olan istişare •] Ek yazı 17 ikincikânun tarihli sayıDr. İbrahim Zati ÖGET ken etraftan görülerek yakalanmıştır. heyetinden, Türk sporunu yükseltecek kararlar vermesini dileriz. mızda çıkmıştır. Dün, Kocamustafapaşada validesi Mürüvvetin evine misafir olarak giden Nimet, kendisinde biraz rahatsızlık hissederek sinir ilâcı almak istemiş, fakat yanlışlıkla sinir ilâcına benzer şişedeki tuz ruhunu içmiştir. Bir an içinde feryada başlıyan Nl Bu hastalığa bu kadar ehemmîyet vemet, berayi tedavi Haseki hastanesine Kanserin teşekkül ve inkişafında topra rilmesinin sebebi ekseriyetle kırk yaşın yatırılmıştır. Tuzruhu içmiş! Kömürden zehirlenerek öldü Cihangir caddesinde 52 numarada Madam Agobyana aid yapıda çalışan 333 doğumlu îsmail. yapmm bodrumundaki odada dün sabah ölü olarak bulunmuş tur. Ölüm hâdisesinin odada yanan kömür yüzünden vuka geldiği anlaşılmıştır. Başvekilin riyaset ettiği Spor İstişare heyeti içtima halinde Mersinli Raşidle Rifat adında iki ar» kadaş, evvelki gece Beler oteline gide rek bir içki âlemi yapmışlardır. Fakat saat: 24 te bir münakaşa zuhur etmiş, iki arkadaş kavga etmeğe başlamışları. dır. Gürültücü adamlar, polisler tarafıa dan yakalanmışlardır. Gürültülü eğlence ve sonu