8 Jkincikânun 1939 «Saat Kuttulanlar anlatıyor: ı Son fırtınadan sonra Ereglide 7 olmuştu, kaptan karaya yakın lardan biri boğazıma geçti. Belimdeki tahlisiye yeleği de yukarı çıkmıştı. Asılan adam vaziyetinde idim. Bu vaziyetten kendimi güçlükle kurtardım. Elbisem ağır gelmeğe başladı. Elbisemi, belimdeki kemerimi söküp attım. Son gayret... Artık karaya yaklaşmıştun. Son bir gayret daha gösterip sahile doğru kendimi sürükledim. Kumsala çıktığım zaman gö~ züme bir kulübe ilişti. Gözümü kan kapamıştı. Etrafı göremiyordum. İnliyerek yere düştüm. Biraz sonra iki kişi koluma yapışarak beni kaldırdılar. Bunlar kireççi Mustafa kaptan ile oğlu idi. Beni ku~ caklarına alıp evlerine götürdüler. Tesadüfe bakın ki, orada da bir cenaze vardı. Kaptanın kaynanası ölmüş!.. Ben bir kenara yığıldım. Kaptan çocuklanna: « Bakın deniz kenannı iyice araym.» dedi. Biraz sonra bu hamiyetli delikanlıların Sabriyi getirdiklerini gördüm. O da benim yanıma yattı. Delikanlılar, çok sonra geldiler. Onlann söylediklerine göre Amasralı Ahmed de yüzerek kıyıya gelmiş, fakat tam yakalıyacakları sırada gelen büyük bir dalga zavallıyı alıp götürmüş...» Ereğli faciasından yeni tafsilât III CUMHURÎYET olduğumuzu, tehlike kalmadığını söyledi, fakat...» Karadeniz Ereğlisinde vukua gelen deniz faciasından, kurtulabilen Ahmed Abidin ve Sabri San, dün sabah şehrimize gelmişlerdir. Bu iki cesur ve talihli denizci, dün Barzılay kumpanyasına giderek kazayı anlatmışlardır. Kendilerine elbise ve para verilen denizciler, müteakıben Halicde bulunan Doğan vapuruna yerleştirilmişlerdir. Nasıl kurtuldular? «Millet» vapuru faciasmı en yakından yaşayan, yanı başlarındaki arkadaşları Karadenizin korkunc sularına gömülürken talihin lutfuna uğrayan bu denizcilerden güverte lostromosu Ahmed Abidin dün vapurdan çıkar çıkmaz görmeğe gittiği ar" kadaşları arasında, Çeşmemeydanmda bir kahvede muharririmize faciayı şöyle anlatmıştır: « Saat 4,15 ti. Fırtına bütün şilddetile denizi altüst etmeğe başlamıştı. Büyük bir felâketin kopacağını hepimiz anlamış" tık. Ben kaptan küpeştesinde, tahlisiye yeleği arkamda duruyordum. Hepimizde tahlisiye vardı. Arkamızda Yunan jilebi bulunuyordu. Fırtına kopunca, kaptan, zincir bırakması için, magafonla Yunan şilepine işaret verdi, sesknizi duyuramadık. Düdük çektik. Onu da duymadı. Bu vaziyette ergeç çarpışacagımızı anlamıştık. Kaptan hareket emrini verdi, demir aldık. Tam harekete geçtik. Yunan şilebi de harekete geldi. O aksine saldı, biz aksine «aldık. İşte o sırada çarpıştık. Pek az yol almıştık. Bu tayfa «4 numara, su yapıyor!» diye bağırdı. Hemen süvariye haber verdim. O da: Samstm vapurn kendisile görüşen muharririmize Barzılay (Baştarafı 1 inci sahifede) demiştir ki: den umumî heyet defterini imza edenle« Bu kazada bizim gemimiz gitti. Fakat, bız, bundan ziyade bu fakır ve rin sayısı 3 % olduğunun geçen celse merd insanların geride bıraktıkları çoluk ı zaptma gecirilmediği kaydile, itiraza giçocuğu düşünmeğe mecburuz. Bunlara, riştiler, münakaşalar oldu. Bu arada, evkendilerine bir istikbal hazırlayacak yar vel ce yapılmış olan intihabm mevcud vadımda bulunacağız. Hisar faciasında en ziyete göre yenilenmesi icab ettiği, o iç büyük yardımı biz yapmıştık. Tabiî, bu timada intihab ekseriyeti temin edilemedefa alâkamız daha yakın olduğundan bu diği hususunda Baroya bir takrir vermiş bulunan avukat Münim Mustafa da, bu muavenetimiz de ona göre olacaktır.» ciheti izah yollu söz söylemek istedi. Bir hissikablelvuku Reis Hasan Hayri, içtima ruznamesinde Millet vapurunun tayfa kadrosu 20 ki sadece ikmali geri kalan bir azahkla iki şi iken sonradan kaza esnasında gemide ihtiyat azalık intihabı mevcud olduğunu, 19 kişi bulunduğu öğrenilmiştir. Şehrimiz başka cihetlere dair söz verip müzakere de bir türlü halledilemiyen bu muamma" açamıyacağıru söyledi, bahsin umumî heyı, dün, felâketten kurtulup gelen tayfa yetçe müzakere ve münakaşası, usulen lar çözmüştür. Gemi, Zonguldağa doğ ancak 50 imzalı bir takrir verildiği takru giderken, tayfadan Amasralı Ahmed, dirde yapılacak bir içtimada ruznameye fırtınayı görünce artık gemicilikten ayrıl" alınabileceğini de sözlerine ilâve ettikten mağa ahdetmiş: « Bu deniz ne vakit sonra, intihaba geçildi. Bu sırada bir olsa bizim yakamızı bırakmıyacak... Zon yandan itirazlar sürüp gidiyordu. Baronun dünkü içtimaı Sözlerini bitiren Ahmedin gözleri yajarmış ve: « Allah rahmet eylesin hepsine, demiştir, kurtulmak için çok çırpındılar. Biz bu sefer kurtulduk amma, koca Karadeniz, bakalım bundan sonra bize neler gösterecek?..» Ateşçi Sabri anlatıyor Mete ( ön plânda) ve Ûstüste bindiren Zonguldak ve Kaplan vapurlan Süvari, davlumbazdan seslendi» Onların yanına gideceğim sırada bir « Çocuklar, şimdi emniyetteyiz. Ka dalga içinde kaldık. Davlumbazdan çıg mağa uğraşryordum ki, zavallmın tamadalga geldi. Hepsi gözden kayboldu. O esnada elime bir simid geçti. Rastgele yüz raya yakıniz, kurtulacağız.» hklar yükseldi. Gözümüzü açıp baktık. men kesildiğini anladım. Biraz sonra eli Biraz sonra, bizi; yorulduğumuz için Oradakiler denize uçmuştu. Süvari ile iki gevşedi, ben sahile yaklaşmıştım. Bir dal~ meğe başladım. Dalgalar beni yükselttik" çe Milletin bas, tarafında el'an gemicilerin baş altında dinlenmeğe gönderdî. 15 dakişi, bir ağac parçası üstünde, diğerleri de ganın yardımile kıyıyı buldum. Bir kulübe gözüme ilişti. Yürümek istedurduğunu görüyor ve: kika burada ısmdık. Biraz sonra süvari de denizde yüzüyordu. « Ah, ben de onların birinde olsay yanımıza geldi. 10 dakika geçmedi ki, suBen bu srrada çarmıha tırmandım. Bir dim. Ayaklarım beni çekmiyordu. Beş alann başaltına hücum ettiğini gördük. He arkadaş kendini denize attı. Biraz sonra dım gittim, yere yıkıldım...» dım, diyordum. Bu sırada yolumun üstüne bir vapur men dışarı fırladık. Süvari davlumbaza baktım, ikinci kaptanımız baygın bir hal Verilecek ikramiyeler de, ağzı açık yatıyordu; boğulmak üzere çıktı. Baktım: Sadıkzadelerin «Şadan» ', koştu. Arkasından gidenler de oldu. Dünkü nüshamızda Millet vapuru saBeni görmüş olacaklar ki, bir çıma attılar. İkinci kaptan, ikinci çarkçı Murad, idi. Pek az sonra kendini sulara verdi. hibi Barzilây kumpanyasının bu faciaHemen yakaladım. Beni vapura doğru çe makine lostromosu Bahaeddin, Halid, «.Hakkınızı helâl edin...y> da boğulan denizcilerin aüelerine maddî kiyorlardı. «Artık kurtuldum» diyordum. Hasan, ateşçi Osman, Hasan, İsmail, A " yardımda bulunacağını memnuniyetle haArkama döndüm; «Arkadaşlar, vazi" li, marangoz Osman, aşçı Hüsnü ve ben Hemen çarmıh sarkıttılar. îlk basamağa ber aldığımızı yazmıştık. Dün bu hususta yeti görüyorsunuz, Allah böyle yazmış! ayağımı atınca çarmıh koptu ve basamak" baş üstüne çıktık. Saat 7 ye geliyordu. Bir Denize atlıyalım! Kısmeti olan kurtulur, benimle gelecek varmı?» dedim. Ben bunlan söylerken bir taraftan da ağlıyordum. Onların da gözyaşı döktüklerini gördüm. Içlerinden bir kısmı dua ediyorlardı. Baktım k: benimle gelecek kimse yok, hepsine: «Allaha ısmarladık; hakkınızı helâl « edin!» dedim ve kendimi sulara bıraktım. On dakika kadar geminin etrafındaki sulardan kurtulamadım. Bu hal beni çok yordu. Biraz sonra sahile doğruldum. Onümde benden evvel atlıyan tayfa Ahmedin yüzmekte olduğunu gördüm. Ona doğ ru gittim. Zavallının takati bitmişti. Artık kulaç atamıyordu: «Bıtiyorum!...» diy« inledi. Ben: «Yaklaştık; gayret et!» de dim. Fakat o benim bileğime yapıştı. İki" , Millet vapuru faciasında kurtulanlardan Sabri muharrir arkadaşımıza anlatıyor Şadan vapuru miz de sulann içine daldık. Onu kurtar1 « Sancak alabanda!...» Muharririmiz, havuzlarda Doğan vaKumandasını verdi. Fakat, dümen ge purunu bekliyen Sabri San ile de görüşmiye hâkim olamıyordu. İskeleye sürükle mü$tür. Millet vapurunun bu bahtı açık niyorduk. O tarafa gittik. 700 800 met ateşçisi de şunları söylemiştir: re mesafede karaya oturduk. Bu esnada « Yıldız poyraz saat gece 3 te şid" •aat 5,30 du. Su 15 kulaç kadardı. Dört detlenmişti; saat 4 te karayele çevirdi. Bu, numaralı ambar su ile dolduğundan gemi bir saat kadar devam etti. Saat beşte Kanin kıçı batmış vaziyette idi. İkinci kap~ radeniz görülmemif şekilde kudurmaya tanla beraber 13 kişi baş tarafta, biz sü başladı. Süvari bir taraftan: «Funda devari ile beraber altı kişi davlumbazda idik. mir!» kumandasını verirken, diğer tarafKaraya oturduğumuz için kalbimiz rahat tan da gemiyi sancak iskeleye almağa çalıtı. Fakat âkıbetimiz ne olacak, diye düşü' şıyordu. Bu esnada süvarinin: «Makine nüyorduk. Bulunduğumuz yeri deniz mü lostromosu, kilid iskele, 5 kilid sancak katemadiyen döğüyordu. Biz salıncak içinde lama» emrini verdiği duyuldu. Biz kalame verdikçe rüzgâr jiddetlendi. Yunan işgibiydik. lebi yerinde duruyordu. Ona megafonla Saat 7 ye doğru... kalama vermesini söyledik, duymadı. SaSaat 7 ye geliyordu. Şiddetli bir dalga at 6 sulannda üç kilid iskele demiri kesilile yıldırım çarpmışa döndük. Yüksekliği di. Kaldık, sancak üzerinde... Sonra san~ on metreden aşağı olmıyan ikinci bir dal cağı da aldık. îjte tam bu sırada Yunan ga, bizi davlumbazla beraber aldığı gi şilebi ile kıçtaki dört numara üzerinden bi denize fırlattı. O dalga ile beraber ben çarpıştık. Güverte lostromosuna bir tayfa: de denize uçmuştum. Gözümü açtığım za (Batıyoruz, dört numaralı ambarda su man kendimi sulann içinde davlumbazın varl) diye bağırdı. Süvari, derhal sancak altında böyle hapsedilmiş vaziyette bul" alabanda etti. Gemi almadı. îskele aladum. Koca yığın başıma vurmujtu; ya bandaya gittik. Sahile 600 metre kadar ralanmıştım. Biz, denızci insanız. Hemen yaklas.mis.tik ki, bir hayli batmış olan kıç derine daldım. Içeriden giderek davlum kuma oturdu. Baş, biraz daha yukarı bazın dısına çıktım. O vakit süvarile baş kalktı. çarkçı, ateşçi İzzet ve Dursun, kamarot «Çocuklar emnlyetteyÎT...» Dursunun da denize döküldüklerini a n ' Tahlisiyeleri alarga ettik, fakat îçine ladım. Beri tarafa döndüm, süvari, çarkbinmek kısmet olmadan kuvvetli bir dalçı başı ve ateşçi, bir tahtaya yapışmışlar, ga aldı, hepsini götürdü. yüzmeğe çalışıyorlardı. Silmer vapurn Baro meclisi intihabında bir azalık hususunda, avukat Kıbnslı Celâl Sofi ile Ali Haydar Özkent müsavi derecede rey almışlar, en çok rey alan bu iki avukat arasında balotaj yapılması kararlaşlırılmıştı. Dün intihab başlarken, Kıbnslı Celâl Sofi, kendisinin namzedlikten çekildiğini bildirdi ve arkadaşlannın kendine Ereglide vaziyet verecekleri reyleri de diğer namzede verDün Ereglide Şadan vapurunun kurta meleri temennisini ileri sürdü. rılmasına çalışılmıştır. Kaplan, ZongulRey pusulaları, bir masa üstüne sıradak ve Galata şilepleri, Gemi Kurtarma lanan dört kupa içerisine atıldı. Tasniftö, şirketi mütehassıslan tarafından muayene içtimada hazır bulunan 240 kişiden Ali edilmiş, üçünün de yaraları tetkik oluna" Haydarın 118, Celâlin 112 rey aldıklan rak kurtulmalarına imkân bulunmadığı anlaşıldı; bu intihabda 6 kişi müstenkif neticesine vanlmıştır. Geyve tahlisiye gekalmış, 4 kişi de reylerini başkalarına misi, Mete şilebinin kurtarılması için ça" vermiştir. Neticede Ali Haydarın 6 rey lışmaktadır. fazlasile ekseriyet temin ederek Baro meclisi azalığına seçildiği anlaşıldıktan Tüccar Sadeddin diyor ki... sonra, ihtiyat azalıklar intihabınuı tasnif Ereglide «Millet» vapurunun batması, neticesi araştırıldı. İhtiyat azahklara müteaddid vapurların karaya oturması, Nüzhet 110, Ekrem îlhami 107 rvle birçok motörlerin parçalanması ile netiseçilmis,lerdir;ıekalliyette kalan namzedf celenen deniz faciasmı, mahallinde gören ler, Beraetle İhsan Bekirdir. ve Ereglide komür ticareti yapan SadedSaat 16 buçukta avukatlar dağıldı. din de bu acıklı hâdiseyi şöyle anlatmışFakat, önümüzdeki cumartesi günü bir tır: içtima daha vardır. Çünkü, dünkü içti « Böyle felâketli anlarda vapurlar, ma, g«çenki intihab içtimamın devamı karaya giderlerken düdüklerini gemüerin sayılmaktadır. Gene Adliye koridorla direklerine bağhyarak bunu daimî surette nndaki o içtima, ekseriyet olmadığından, öttürürler. Beşi çeyrek geçe ilk düdük sesi resmen celse açılmadan düne bırakıl başladı. Bu «Millet» vapurunun düdüğü rmştı. Dün de ekseriyet olmamakla be idi. Sonra Şadan, Kaplan, Yunan bandr raber, ekseriyetsizlik dolayısile kalan içrah Nimikas vapurlan da düdüklerini öttimam bırakıldığı günde, mevcudla iktiîa türmeğe başladılar. Millet vapuru, düdük edilebilmesi usulüne uygun harekette öttürerek kalkmak istedi, o sırada yüklü bulunulmuştur. Lâkin bu vaziyette seneolarak civarında bulunan Nimikas vapulik bütçenin ve aidat bahsinin konuşul runa bindirdi. Besim kaptan arkadaşımdır. ması içtimaı, dünkünden ayrı tutulmuş Akşam beraberdık. İhtiyatlı bir kaptandır. tur; dünkü mevcud, senelik bütçe ve ai • Kendisi biraz da rahatsız idi. Kaptan bu dat içtimaı için ekseriyet sayılmadığın tehlikeli komşuların yanından kalkıp da dan, o hususlardaki içtima 7 kânunusaha açıklara demirlemek istiyor, fakat o sı niye bırakılmıştır. ra vapurun kıç üstüne gittiği farkedılıyor. Baro reisi Hasan Hayri, içtima so Besim kaptan hemen geminin muayenesini emredıyor. Üç ve dört numaralı ambarla* nunda kendisile görüşen muharririmize, rın yarıya kadar su ile dolduğunu, sulann evvelce yapılan Baro meclisi azalıkları kazan dairesine kadar girmekte olduğunu intihabı hususundaki itirazlar bahsinde, farkedıyorlar. Boğulmamak için karaya intihabda ekseriyetin tayini, deftere göre bindirmek üzere vapuru çeviriyorlar. Fa olacağı esasından yapıian itirazlann vakat maalesef gemi, karaya 500 metre me rid bulunmadığı, ekseriyetin tayini torbadan çıkan reye göre olcnak esası usuie safede iken birdenbire batıyor. uygun bulunduğu kanaatini göstermiş, bu Sabahın alaca karanlığında onun yalnız arada şöyle demiştir: bacasile dıreği gözüküyordu. Saat dokuz« Baro idare meclisi azası olmak da bunlar da kayboldu. demek, bir avukatın kıymetli zamanın Ayni istikamette bulunan vapurlar se dan ve sâyinden fedakârlık etmesi, de lâmeti karaya gitmekte buldular. mektir. Arkadaşların bu fedakârlığa teKaraya ilk giden şilepler, Şadan ve halük göstermesi, çok şayanı iftihar ve Kaplan vapurlan oldu. Bilâhara Sürr.er memnuniyettir. Heyeti umumiyelerde söz vapuru da gelerek karaya bindirdi. Bun almak, münakaşalar yapmak da, mesleğe ları Mete ve İkbal vapurları takib etti. karşı derin bir alâkayı gösterir, değerdeYalnız başka yerler varken tayin edeme" dir. Onun için de bu hareket, sevinilecek diğimiz bir sebebden dolayı Zonguldak birşeydir.» vapuru da Kaplan vapurunun yanına gelAnkara Barosunda di; orada karaya oturdu. Bu suretle ŞaAnkara 7 (Telefonla) Ankara dan ve Kaplan vapurlan, dalgaların te" Barosu bugün senelik içtimaını yaparak sirile biribirine çarparak harab oldular, heyeti idaresini intihab etmiştir. Reisliğe Tan vapuru dün kurtarıldı. Mete vaHayrullah ve azahklara Aziz Barıkan, purile İkbalin kurtarılmasına çalışılıyor. Abdürrahim, Saim, Cafer Tayyar, OsFaciadan evvel limanda Bakır ve Anadolu vapurları vardı. Bunlar fırtına kopar" man Sevki, Ibrahim Kecnal, Hüseyin Fevzi ve Zühtü Hilmi seçilmişlerdir. Yeken kalktılar, Sule, Sakarya ve Samsun ni kanun mucibince bu idare heyeti ayni kaldılar. Samsun gitmek istedi. Fakat Ba zamanda Çorum, Çankırı, Kırşehir ve baburnu açıkîanndan geri döndü. Boğu Yozgad vilâyetleri Barosunu da temsil lanlardan yedisinin cesedi bulundu.» edecektir. Balıkesirde Bahkesir 7 (Hususî) Çanakkalenin de iltihakile teşki! olunan Bahkesir mıntakası Barosu, bugün toplandı. Reis ve idare meclisi azalarile bütçesini tanzim ederek dağıldı. guldağa sağ varırsam, çıkıp doğruca memlekete gideceğim.» demiştir. Süvari Be~ sim kaptanın bu fena propagandaya hayli canı sıkılmış, Ahmedi tekdir etmiştir. Fakat Ahmed, karanndan vazgeçmemiş,, filhakika Zonguldakta gemiden ayniıp memleketine gitmiştir. Hırsızhktan suçlu işçi Çemberlitaşta İbrahimin karyola fabrikasından oksijen tüpleri ve boya piş ; tovları aşırmaktan Sultanahmed birinci sulh cezaya verilen ve tevkif edılen Kemalin muhakemesine dün devam olunmuştur. Kemal, eskiden o fabrikada işçi olarak bulunmuştur. Aşırdığı şej^leri kendisine sermaye 3'apmak istediğini söylüyor. Çalınan maddeler mahkemeye getirtilecek, kıymet takdir edilecektir.