CUMHURİYET 8 îkincikântm 1939 D UYDUNUZMU Karısık is Akraba arasmda evlenmenin bazan pek çapraşık bir sihriyet doğurduğuna misal olarak «kardeşim, kana tam, damadım, fcayınbiraderim, an nem, baldızım, yengem, büyük annem öldü» gibi bir tekerleme vardır. Geçenlerde, Ingilterede evlenen bir ana kız, işte böyle bir tekerlemenin kahramam olrmıştur. Iki erkek kardeş, ayni gün, tesadüf edip bin canla âşık oldukları bu ana kızla, ayni günde evlenmişler. Netice şn: Ana kız, birbirlerinin hem annesi, kızı, hem eltisi; kardeşler, birbirlerinin hem kardeşi. hem damadı, kaynatası; anne, kızmm kocasmm kaynanası, kız, kocasının kardeşinin hem baldızı, hem üvey kızı. Bu içli dışh aile efradı, birbirlerinin kimbilır daha neleri oluyorlar amma, fazla kurcalayıp arab saçını da geride bırakmıvalım! Bugün yapılacak lik maçları Sporcular için verilen cezalar Çandırlıdaki zelzele tahribatı Nisbeten eski olan evlerden ellisi yıkıldı Dikili (Hususî) Yağmur, soğuk, zelzele, hava berbadhgı içinde geçen şu birkaç gün, Izmir ve Ege mmtakasında epeyce can sıkmtısına, kısmen de telâşa sebebîyet verdi. Halkm bilhassa ertdişe ettiği nokta, zelzelenin devamıdır. Çünkü Ege, evvelce de zelzele yüzünden felâketler geçirmiştir. Halbuki, Yunanistandan akseden haberler, gerek orada, gerekse crvar adalarda sık sık zelzeleler kaydedildiğini göstermektedir. Bu endişeyi vahime clerecesine getirerek, geceleri zelzele duyduklannı söy liyenler eksik değildir. Şehirde tahribat yoktur. Fakat Çandarlı, epeyce hasarata uğramışhr. Muhtelif kazalardan gelen haberler, bazı duvarlarm çatladığırn, eski dam ve çatılarm çöküğünü bildirmektedir. Lâkin, bütün hâdiseler, ehemmi yetsiz görülmektedir. Ancak yağmurun mütemadî şekilde devamı ve zelzelenin tekerrürü, belki büyükçe hasarata sebebiyet verebilir. Çünkü, havalarm kararsız lığı olanca şiddetile devamdadır. Birkaç gün îçin hüküm süren şiddetli soğuk, birdenbire hafifler gibi olmuş, hava ka panmiş ve yağmura çevirmiştir. Akdeniz de, son birkaç gün, azamî fırtınalı ve tehlikeli geçmiştir. Rodostan gelen bîr Italyan gemisinin kaptanı, senelerdenberi Akdenizde bu kadar şid • detli bir fırtınaya tesadüf etmediğini, gemiyi büyük bir zorlukla getirebildiğîni söyılemiştir. Diğer birçok gemilerin li manlara iltica etmeleri ve muvasalatlannı tehire mecbur kalmalan da bundan ileri gelmektedir. Çandarlı, nahiye merkezidir; Diküiye tabi ve deniz kenanndadır. Burada, esas itibarile evlerin çoğu eskidir. Zelzele, bu itibarla tahribat yapmıştır. 33 ev, oturulamıyacak hale gelmiştir. Bunların baştan aşağı yeniden inşası lâzımdır. Elli küsür ev de tamir olunacaktır. Şehrin yeni bir kısmı da vardır ki, burada göçmenler oturmaktadır. Evleri, hükumet yaptırmiş ve göçmenleri iskân etmiştir. Bu kısımda hiç hasarat yoktur. Bilâkis açıkta kalan elli küsur ailenin yarısından fazlası bu evlerde iskân edilmiştir. Yenİ evlerin înşası ve icabeden tamirat, derhal başhyacaktır. Felâket geçiren ailelere, daha başka yardımlar da yapılacaktır. Vilâyet, diğer kazalardan da malu mat istemiştir. kik ve tetkike tâbi tutulmadan verilen cezalar, sporda disiplin yaratmaktan ziyade sporcuyu teşkilâta karşı menfi hisler beslemeğe sevkedebilir. Adalet tevziile mükellef olan mahkemelerimiz, en ufak bir suçu tespit edebilmek için kılı kırk yardıktan ve binbir şahidin şehadetine müracaat ettikten ve nihayet maznuna müdafaa ve söz hakkı verdikten sonra karar vermektedir. Beden Terbiyesi Umum Müdürlüğünün bu kadar bariz hakikatler karşısında, ekseriya telgrafla kendisine bildirilen hakem raporlanna istinad ederek derhal cezalar tayin etmesini, biz dogru ve hakL bulmuyoruz. Cumhuriyet bayilerine Müessesemiz tarafından haftalardanheri büyük bir itina ile hazırlanmakta olan ve Ebedî Şefin hayatının her 8afhasını gösteren «Fotografla Atatürk» albümü son olarak elde edilen çok değerli yeni fotografların ilâvesi dolayısile ancak bir haftaya kadar çtkabilecektir. Siparişlerinizi bir an evvel matbaamıza bildirmenizi rica ederiz. G. Saray Vefa maçı en Ceza için yalnız hakem mühim karşılaşma olacak raporları kâf i değildir Bugün, Kadıköy ve Taksim stadla • nnda, lik maçlanna devam edilecektir. Fikstür mucibince bugün Taksim stadında Güneş Beşiktaş maçı vardı. Fakat Güneş bidayettenberi lik maçlann dan çekilmiş olduğundan bu hafta Beşiktaş takımı serbest kalmıştır. Bu vaziyet gözönünde tutularak bu hafta Seref stadında oynanması lâzım gelen îstanbulspor Beykoz maçı Taksim stadına alınarak Şeref stadı, Beşiktaşın Pera ile yapacağı husoısî maç için serbest bırakılmıştır. Bugün, Taksim stadında Istanbulspor Beykoz, Galatasaray Vefa takrmlan, Fenerbahçe stadında da Top kapı • Hilâl, ve Fenerbahçe Süleymaniye takımlan karşılaşacaklardır. Bu maçlara talebelerin iştirak ede • memesi dolayısile takrmlann ne vazi yette çıkacaklan herkesçe malum değildir. Süleymaniyenin kalecisi geçen maçta sakatlandığından bu hafta belki bir muhacimini kaleye ikame edecektir. Hilâl Topkapı da kısmen talebe olan oyuncularından aynlmak mecburiyetinde kaldıklarmda<n muhakkak ki çok zayrf kadroUrla oynıyabileceklerdir. îstanbulspora gelince, daha birkaç gün evvel bu kulübden salâhiyettar bir arkadaş bu vaziyet dahilinde takım çıkara bilmelerinin çok müşkül oldugunu söyIemişti. Galatasaray bugünkü maça eleman • lanndan beş kişi eksik olar,ak çıkaçfık • tır. Bülend,' Eşfak, Salim, Celâl ve Fazıl talebe olduklanndan oynryamıyacaklardır. Bu hafta kalelermi Hraırla müdafaa edecek olan san • kınrnzılriar gelecek hafta için Avniyi çalrçtırmaktadırlar. Buna mukabil Vefalılarm birkaç krymetli oyuncı»u da avni vaziyettedir ler. Bunun başında da Muhteşem bulurr maktadır. Şurası muhakkak ki bugünku maçlarda takımlari tamamen aksamış bir vaziyette göreceğiz... Bakalım takımlardaki bu tebeddülât bugünkü maçlarda ne ne tıVeler Beden Terbiyesi Umum Müdürlüğü, Türk Spor kurumu tarafmdan evvelce mıntakalardaki spor hareketlerini yerinde kontrol ve disiplini muhafaza etmek maksadile kurulmuş olan disiplin heyetlerini lâğvederek bu vazifeyi re'sen görmeğe karar vermis ve her hafta yapılan lik maçlannın hakemler tarafından tanzim edilecek raporlarım tetkik edeceğini bildirmişti. Lik maçlarında karşı taraf oyuncularına kasden tekme atan, hakeme karşı gelen ve bir takım çirkin hareketlerde bulunan futbolcularm umum müdürlük tarafından muhtelif cezalar almış olduklarını dün yazmıştık. Rakib oyuncuya kasden tekme atan, oyun esnasında ileri geri sözlerle hakemi tenkid eden oyuncular hakkmda hakem tarafından tanzim edilecek raporlar üzerine $por disiplini bakımından muhtelif şekillerde cezalar verilmesi sporun selâoıeti namına elbette ki doğru ve yerinde bir harekettir. Fakat, bir buçuk saatlik bir futbol maçı esnasında yirmi iki oyuncu üzerinde dilediği gibi hareket etmekte serbest olan hakemlerb de bu kadar kontrolsuz bırakılması ne derece doğrudur, bilmiyoruz. Disiplin heyetlerinin vazifelerini üzerine almış olan Beden Terbiyesi Umum Müdürlüğü, gözü önünde cereyan etmemiş olan ju veya bu ınaç hakkında ha kemlerin verecekleri raporlan en küçük bir kontrola tâbi tutmıyacağına göre futbolculara ceza tayininde de pek isabetli hareket etmiş olamıyacağı tabiî ve aşi kârdır. Hiç şüphe yok ki bir futbolcu karşısmdaki oyuncuya tekme atmak için değil, netice ahnak maksadile sahaya çıkmış olacaktır. Bir futbolcunun maçı çığnndan çıkarabileceği gibi, hakemin de bir takımın mağlubiyetine tesir edebile :ek şekilde hareket etmiş olması da, oyunun cereyan tarzı üzerinde fena tesirler yapan ve hatta ayni yola çıkan hatalar değil midir? Her fırsatta birçok haklan kaybolan kulübleri bu vaziyete sokan hakemler ne olacakür? Bir kulübe büyük bir mağlubiyete mal olan hakemin manasız çaldığı bir düdü^e itiraz edildiği zaman, düdük ağzım daydı, koşarken öttü dediğini, gene hakemin yapmış olduğu bir hatadan sonra mağlub takıma, o vaziyeti göremedim demek suretile oyun esnasındaki alâka"sızhğını gösterdiğini hep biliyoruz. Ve Vernen her hafta yapılan maçlarda ha kemlerin birçok kararlarında tnütereddid olduklarına şahid oluyoruz. Yirmi iki oyuncuyu bir tarafa, hakemi de bir tarafa koyarak verilmekte olan kararlann bir otorite meselesi olan daima sporcunun aleyhinde tecelli ettiği de muhakkaktır. Futbolu ileri götürmüş memleketlerde tecziyeleri istenen sporculara boykot cezası değil, kulüblere para cezası verilmektedir. Bu suretle herhangi bir sporcu faaliyetten mahrum edilmiş olmaz, fakat kulüb para cezasına mahkum edilirse, oyuncularını bu gibi hareketlerden menedecek daha ciddî tedbirler alabilir. • B R A 3 SO Maden Cilâsı kur'asında kazanan numaralar lîstesi 43013 43037 43163 43164 43184 43207 43267 43291 43300 43335 43445 43457 43473 43484 43490 43511 43524 43549 43569 43590 43616 43620 43633 43642 43652 43694 43701 43743 43767 43795 43840 43886 43905 43925 43965 44025 44064 44068 44257 44281 44300 44301 44360 44361 44386 44406 44420 44427 44437 44473 44492 44555 44611 44614 44634 44669 44683 44706 44717 44765 44776 44778 44800 44805 44858 44893 44897 44901 44913 44929 44940 44958 44979 44998 45017 45075 45087 45091 45103 45112 45193 45207 45217 45257 45281 45297 45314 45315 45321 45343 45351 45369 45396 45397 45399 45424 45453 45464 45477 45512 45572 45576 45589 45612 45619 45657 45658 45695 45699 45725 45731 45738 45777 45784 45818 45858 45913 45917 45940 45981 46057 4607a 46076 46088 46107 46117 46127 46169 46172 46177 46180 46192 46193 46213 46231 46232 46289 46331 46348 46447 46450 46472 46477 46488 46490 17 Birincikânun 1938 Elektrikli yorgan Karayel, pencereleri yerinden sökecek gıbi deli deli eserken, yorganın kenarından gözünü uydurup buz tutan pencerelere, yatağın sıcak kucağmdan istihfaflı bir nazar fırlatmak, keyfine doyulur şey midir? Odanız, sıcak da olsa, soğuk da olsa, bu zevki size daima tattıracak bir yorgan icad edilmiş. Yazlık, incecik, tiril tiril bir şey. Fakat öyle mükemmel tertibatlı ki, elektrik prizine taktınız mı, içerisini halvet sıcaklığı kaplıyor ve siz, kann, soğuğun, fırtınanın ısırığından azade, mışıl nuşıl uyuyorsunuz. Âiâ amma, elektrik ve insan vücudü yanvana gelınce, iş biraz karışıyor. Rahat bir kış uykasu, elektrik telinde, ebedî uykuya dönebilir. Her şeyin elektriklısi iyi amma, yorganın pamuklusu nemıze yetmez? Sabah, öğle ve akşam her yemekten, sonra RADYOLİN Kullanan mes'ud güzeller Ev kadıııı mektebi Pariste bir mek teb açılmış. Istik balin aile kadım olr rvağla namzed genc uzlara, ev lşleri der si verecek. Yemekten çamaşıra, yamadan çocuk büyütme fennine kadar, aile kadını için elzem olan ne bilgi varsa, mektebin programlarında Kuleli Lisesi Hendbol şampiyonu oldu Askerî liseler arasmda yapılmakta olan hendbol şampiyonası finali, dıkı Şeref stadmda Kuleli ile Deniz Harb okulu ve lisesi takımlan aıasımda yapıl mıştır. Final maçından evvel yapılan oyımda Maltepe liseai Bursa lisesini 97 mağlub etmiştir. Final maçı çok heyecanlı geçmiş,, neticede daha üstün oynıyan Kuleli takımı 1 1 4 gibi bir netice ile Askerî liseler hendbol şampiyonu olmu^tur. Kuleli lisesi tabmı, yaptığı maçlann hiçbirinde mağlub olmamıştır. ) hepsi bu mevcud. Lâkin, işln garibi şu ki, bu ev kadım mektebine, erkeklerden de devam edenler varmış. Elinde süpürge, hanl harıl ortalık süpüren; ocak başmda buram buram terliyerek fasulye pilâkisi pişiren; tıyusun da büyüsün diye rotnni söyliyen delikanlılar mektebde tümen Arsenal ve Derby kupa maçtümen! Ellerinin Hamurile erkek işlne kan larında tasfiyeye uğradılar şan kadmlar, nihayet darbı meseli terîngitere Kral kupası maçlantiTn üçünsine çevirmeğe muvaffak olacaklar ga cü turu dün yapilmıştır. 64 takımın iştiliba! rak ettiği bu müsabakalardan altısı fazla kardan dolayı tehir edilmiştir. ödemiş köylerinde feci Kupanm en mühim lik lideri Derby ile lik ikincisi Everton arasında idi. Lik bir kaza ödemş (Hususî) ödemişin Kiraz lideri Derby I 0 mağlub olarak tasfinahiyesinde Dokuzlar köyünden Ahmed yeye uğramıştır. Meşhınr Arsenal birinci likte olan Avcı ve zevcesi 18 ya§ında Ayşe, dağda kömür yakarlarken ocak üstlerine Chelsea takımına 2 î mağlub olmuş, çökmüş, Ayşeyi öldürmüş, Ahmedi ağır A*ton Villa üçüncü lik takımlarmdan surette yaralamıştır. Ipswich ile 1 1 berabere kalmıştır. Yazan: VtSİ BAUM Çeviren: HAMDÎ VABOÖLU Kullandıklarını söyledıkten sonra, dişlerin niçin bu kadar beyaz ve güzel olduğuna şaşmak hakilcaten şaşılacak seydir. RADYOLİN Daima Radyolin Radyolinle fırçalanan dişler ebe« dî bir hayata, sıhhate ve cazibeye malık olur. Malatya Ziraat Müdürlüğünden: 8/2/939 çarşamba günü saat 14 te Malatya Ziraat Müdürlüğü dairesinde 3366 lira 74 kuruş bedelli pamuk ıslah istasyonu ikmali inşaatı açık eksıltme usulıle münakasaya konulmuştur. Mukavele, eksıltme, bayındırlık işleri genel. hususî ve fennî şartnameler, proje hulâsasıle buna müteferri diğer evrak hergün Ziraat Mücüirlüğünde görülebilir. Muvakkat teminat 252 lira 50 kuruştur. İsteklilerin bu işe girebilmeleri için 30 bin liralık 4ş yaptığma dair almış oldukları vesikayı ve Ticaret Odası vesikasını Komisyona ibraz etmeğe mecburdur. (125 ) başka zaman ağzına içki koymaz; kimse ile kavga etmez; hatta kansını bile döğmez. Karısı, onun yalnız iyiliğinden bahse" diyor... Fakat, Rupp denilen bu zatı şerif, kim ne derse desin, dünyanın en sevimsiz adamı. Bir evde işsiz kalmış bir erkek bir faciadır. Tepe üstü tekerlenir; bütün haysiyetini kaybeder; kendi kendisini hakir görür. Kasab çırağı bedbahttı; basit yaradılışh olduğu için, derdini, ailesini hırpalıya" rak ifade edebiliyordu. Fakat, asıl cehennem hayatı, kaynanamn, birlikte oturmak üzere gelininin yanma geldıği gün başlad:. İhtiyar Rupp ana, tam mânasile bir a" cuze idi. Vaktıle iyi gün görmüş, kendine aid bir dükkânı varmış. Oğlu, yardım edemez hale gelince pılıyı pırtıyı toplayıp onun yanma göç etmiş ve patırdı başlamış. İhtiyar Rupp ana, aslan gibi oğluna varan hizmetçi parçasını hakir gö'rüyor. O~ nun odadaki, mutfaktaki, çocuklarının ve kocasmm yanındaki yerini kendi aiıyor. Kadın, elinden gelen her türlü işleri görüyor. Çamaşır yıkıyor, bulaşık yıkıyor, tahta siliyor, çalışıyor, beş on para kazanıyor, çocuk düşürüyor, kansız kalıyor, ihtiyarlıyor, sersemliyor, ve fena halde çirkinleşiyor. Kocası için didiniyor, çırpınıyor. Fakat, ötekinin, o acuzenin elinde bir başka kuvvet var: Mirası. Rupp ana, ölümünde mirasçılarına veril" mek üzere bin marka hayat sigortalıdır. Yeraltı katında oturan Rupp ailesi için bu bir servettir. Gelin, olmadık şeylere tahammül ediyor. Kendi yatağını kaynana" sına veriyor ve kendisi, mutfakta, bir tahta sıramn üstünde yatıyor. Çocuklar uyumasma meydan vermedikleri vakit, kocakarının ölümünü düşünüp müteselli olu" yor. Kaynana hastadır; karnından zoru var, fakat bir türlü ölmek bilmiyor. Sanki inadına gibi, etrafındakilerle alay eder gibi yaşayıp duruyor. Sancılarını bahane edip gelinini tartakhyor; iğrenc kötürümlüklerinin, bitmez tükenmez arzulannın sıkıntısını hep ona çektiriyor; fakat ölmü" yor. Rupp kadın tekrar gebe kalmıştır. Acuze yaşadığı müddetçe, dünyaya gelecek olan yeni yavruya, evde yer bulmak imkânı yoktur. Doğum için elde avucda para yok. Rupp kadın deli değil, fakat, sinirleri son haddine kadar gerilmiş. Bir paket sıçanotu aiıyor ve kocakarının çorbasına atıyor. (Arkası var) Umum müdürlüğün, sadece birkaç saBir boks maçı tırlık hakem raporuna istinad ederek ve Nevyork, 7 (a.a.) Pittsburgh'lu hakkında şikâyet vaki olan tarafı dinleBilly Conn, orta siklet aşmpiyonu Fred meğe lüzum gönmiyerek verdiği bu kararlarda lâyıkı veçhile tam bir isabet a Apostoli'ye Madison Sguare Garden'de ramak da mümkün değildir. Hiçbir tah 10 raundda sayı hesabile galib gelmiştir. Marian, alaycı bir tavırla: Bir adlî müşavir sıfatile, hiç de fena dans etmiyorsunuz, dedi. Drost, bu müddet zarfında, belki de dansın âhenginden ilham alarak bir for~ mül bulmuştu: Bir adliyeci için, günahı kebairden iki şey vardır. Bir mücrimin kurtulmasına meydan vermek ve bir suçsuzu mahkum etmek. Hak tevzii ile vazifedar olan bir kimse için bu iki günahtan hangisinin daha büyük oldugunu kestiremiyorum. Sonra, salonun etrafım tamamen dolaştıklan müddetçe ağzını bile açmadı. Kafası çalışıyordu. Birdenbire: Bana öyle geliyor ki, dedi, bu menhus davada bu günahkrın ikisi birden işlenecek. Marian durdu, nefes nefese: Peki, diye sordu, katil bu kadın değilse, başka kim olabilir? Müşaviri adlî, hafif sesle cevab verdi: Bittabi kocası. Nasıl, kocası? Kocasının aleyhinde bir delil mi keşfettin? Hayır. Hiçbir şey keşfetmedim. Beni çileden çıkartan da bu değil mi za~ ten? Evelin nerede? Eve gideceğim. Şu kadmı rahat bırak rica ederim. Tam mânasile kâhya kadmlık ediyorsun. Hiç rahat verdiğin yok. Onunla meşgul olma da, şu Rupp hakkmda ne biliyorsan onu söyle. Drost dansı bıraktı ve Marian'ı taraçaya doğru yürüterek anlatmağa bajladı: Şu manzarayı gözünün önüne getir Marian: Yeraltı katında bir odada yaşayan yedi kişi. Bir kadın, bir kocası, dört çocuk ve bir kaynana... Erkek, bu ka" dınla, ondan üç çocuğu olduktan sonra evlenmiş. Baştan çıkarmadık hizmetçi kız bırakmıyan bir kasab çırağı. Mahallenin en yakışıklı erkeği imiş. Rupp kadın, bu hizmetçilerden biri. Kendisini aldığından dolayı kocasma meftun ve ona karşı ebedî bir minnettarlık besliyor. Daha evlendikleri gün, aş kokulan, çocuk yaygaralan ve sefalet içine gömülmüş. Süt ocakta yanıyor, çamaşırlar, kurusun diye mutfak o~ cağının üstüne asılmı;, küçükler kızamıklı, kadın, durmadan yavruluyor. Ev rutubet içinde, pencerelerden bakınca, dışarr dan, güneşli kaldmmdan geçenlerin ayaklarından başka bir şey görünmüyor. Daha ilk günlerde parasızlık başlamış. Sonra, erkek işsiz kalıyor. Bu işsizlik kendi kaba hati olsa gene neyse! Hırsızlık etmiş adam değil. Büyük bayram günlerinden ODO Roman: 13 Rupp kadın: «Erkeklere işsizlik tahsisatı verilmesi ahlâklarını düzelten birşey değil» demişti. Bütün aile, bir oda ile bir mutfağa sığışıyordu. Kocasının, çok yaşlı, hasta ve çenesi düşük bir kadın olan ana" sı da, cinayet gününe kadar yanlannda oturuyordu. Gerçi suçlu, sevimsiz bir mahluktu; fakat, hakkında yapılan tahkikat i' yi netice vermişti. Beş on kuruş kazanmak için, şuna, buna, tahtaya çamaşıra gidiyor, dıkiş dıkiyor, orta hizmeti görüyor" du. Kaynanasını öldürdüğünü bu kadar açık açık itiraf eden bu Rupp kadın, hakikaten biçare bir mahluktu, Drost üzülüyordu. Davayı sonu gelmez celselere talık ederek uzattığını ve bunu sırf korktuğu için, kendisi bu derece az emin iken mahkemenin hüküm vermesinden fevkalâde korktuğu için yaptığını idrak ediyordu. Bu Rupp, çizgileri gebelik halinin verdiği kararsızlığa bürünmüş ka" lın ve hareketsiz çehresile, zayıf ve kısık tesile, kendi kendisini ithatn ederken kullandığı beceriksiz kelimelerle, onu aıütemadiyen tazib edip duruyordu. « Dedim ya, artık başım dinc olsun diye, galiba, sıçan otunun hepsini birden onun çorbasına döktüm... Onunla bir a" rada yaşamak cehennem azabından beterdi...» Drost, bu kadının tazibinden kurtulmak için, üç gecedir Veronal alıyordu. Rupp davası, ona bir işkence olmuştu. Bu gece de uyku tutmayacağım anlıyordu. Arkasından, Marian'ın sesini işitti: Briç masası emrinize âmadedir, diyordu. Fakat, benimle bir dans etmek şerefini bahşedersen..» Fokstrottaki maharetimi biliyorsun. Drost, bu cevabı vermekle beraber, Marian'ı, yanıbaşında, kırmızı ipek robu dizlerine değecek kadar yakında, ayakta duruyor görünce, belinden kavrayıp, dalgın adımlarla dönmeğe başladı.