CUMHURİYET 16 Birineikânun 1938 JP © RJk Hakem derdimizin hallinde birinci adım Yazan: NÜZHET ABBAS Bitmez tükenmez bir derd halinde devatn edegelen hakem işlerimizin esastan halli yolunda bırincı ve en mühim adım atılmış bulunuyor. Beden Terbiyesi Umum Müdürlüğünce verilen bir kararla hakem raporlannı sür'atle tetkiki Fuibol federasyonuna havale edilmiştir. Hiç şüphe yok ki şimdiye kadar hakern raporları tetkık edilmiyor, bu işlere bakılmıyor desıldi. Fakat ber nedense bu öyle bir tetkik ve çalışma tarzı idi ki bir türlü semere veremiyor ve tnaksad da bir türlü hasıl olamıyordu. Yeni kararla federasyon, hakem ra porlarını re'sen tetkik ve icab eden cezaIarı derhal vererek derhal tatbik mevkiıne <jırmis bulunuyor. İş bu vadiye ve müspet çalışma sahasına dökülmüîken hakemlerimizin diğer dileklerini de bu yazıda mevzuubahs edeceğiz. Bu işe senelerce emek vermiş ve hakemleri yakından tanımiş olmak itibarile işin bir çırpıda çıkanldığmı gör mek, memleket futbolu namına hepimizin man°vî kuvvet kaynağı olacaktır. Bu dilekleri şöyle sıralıyabiliriz: 1. Maç hakemlerinin fikstürle birlikte ve kulüb murahhaslarının istişaresile değil, yerine göre bölge, ajan veya reiecı> ra on tarafından tayinı. 2. Maçların hakemlere mahsus kıyafe^e idaresi. 3. Hakem raporlarında yazılan diğer hu^ısahn da sür'atle tatbikı. Simdiye kadar başîıca derd olarak hakemlerirnizi, oyunculara verilmesi lâzım gelen cezaların hiç veya vaktinde verilmemesi mesçul ediyordu ve bu yüzden intiz^m ve d'?iplin temin edilemiyordu. Verilmesi icab eden cezaların bir hafta zarf'nda ver^erek yeni kararla tatbik mevkiine konacağına nazaran bugün için ? ö ri kalan büyük derd hakemlerin paz?r''Va tayini mecelesidir. Ku^üb tnurahhaslannın mutabakati ve ekseriya görüldüğü gibi, çekişe çekişe pazarlıkla hakem tayini, her bakımdan sakat bir usuldür. Hakemlerin evvelden teşkilâtça tayininde diğer bir fayda da vardır ki bu da hakemlerin, tnaçlann tarihini bilerek işlerini ona göre tutmaları ve hazırlanmalarıdır. Futbol hakemiyim, diye bir insanın her gün gazeteleri karıştınp hakemliğe tayin edüditn mi, edilmedim mi diye araştırmasını istemek biraz fazla olur. Hakem işlerinde bir de kıyafet meselesi mühimdir. Hakeoıler için tespit edilmiş olan kıyafet, siyah armalı ceket, siyah pantalon, futbol çorabı ve futbol ayakkabısıdır. Bunun haricinde sahaya türlü kıyafetlerde çıkmak çok uygunsuz bir harekettir. Şimdiye kadar tamamile riayet olunmıyan bu usule, bundan sonrası için harfiyyen riayeti şart koşmalı yız. Ingiltere Futbol federasyonu nümune ittihaz olunarak tabettirilen hakem raporlarında, bir futbol maçında hakemin ne gibi işler hakkında teşkilâtı haberdar etmesi lâzımsa hepsi mevcuddur. Bunlann bir kısmı saha, seyirci, oyuncu, intizam ve disiplin işlerine aiddir. Bunlar hakkında hakem, raporunda neler yazıyorsa, bunlar da, gene futbolun daha iyileşmesi, daha temiz oynanması ve daha yükselmesi icin düsünülmüş şeylerdir. Bunlann haricinde bir de iyi hakem yetiştirilmek meselesi kalır ki, bu ışi de başarmak, her zaman için mümkün olmuş ve olacaktır. Her haMe surası çok şayanı sükrandu ki Beden Terbiyesi Umum Mi''clürlüqü hakem işlerimizin bozukdüzen gitmesin deki en canlı noktaya parmak basm"; vc halli volunda en kısa ve kestirme yoldan gitmıştır. Ölümle neticelenen kovboy oyunu Tahkikat dosyası dün Ağırcezaya verildi Bir müddet evvel Beyoğlunda iki genc Kovboy macerası taklidi yaparak aralarında oyun oynarlarken, bunlardan birisinin elindeki tabancadan çıkan kurşun, öbürünün gözüne rastgelmiş ve yaralanan, düşüp ölmüşrü. İstanbul Asliye Üçüncü Ceza Mahkemesinde dün bu dava görüldü. Jozef mevkuf olarak hazırdı. Öldürülen Parikonun annesi, babası, kardeşi de vekillerile gelmişlerdi. Davaya göre, vak'a günü Pariko, mektebden gelerek evin üst katına çıkmış, Jozef, ayni evin bir odasında oturan bir arkadaşıymış. İki arkadaş, Kovboy oynamağa başlamışlar, bu sırada bir silâh sesi işitilmiş. Koşuşanlar, Parikoyu kan içerisinde yerde yatıyor görmüşler. Annesi, babası ve kardeşi, Parikonun çalışkan, Jozefin tembel olduğunu, Jozeîin ayni zamanda mekteb arkadaşı olan Parikoyu kıskandığından, onu kasden öldürdüğünü ileri sürdüler. Bunlann avukatı ise, müvekkillerinm teessürle böyle söylediklerinden, ölümün tedbirsizlikle bir kaza neticesi olduğundan bahisle, müvekkillerinin iddiasına iştirak etmedi. Müddeiumumî Hicabi; davacılar tarafından kasd iddia edilmesine göre, bu davaya bakmak ceza mahkemesinin salâhiyeti haricinde olduğunu, dosyanın daha yüksek salâhiyetli Ağırcezaya gönderilmesi icab ettiği mütaleasmda bulundu. Mahkeme heyeti, bu isteği yerinde görerek, ona göre dosyanın Ağırcezaya gönderilmesini kararlaşhrdı; mevkuf Jozefin salıverme isteğini de reddetti. Duymadıklarımız ve bilmediklerimiz Göz hediyesi On altı ihtiyarı zehirliyerek öldü ren Anna Hahn isminde bir Ameri kalı kadm, geçen ayın 6 sında. Amer ka cinayet mahke mesi tarafından ıdama mahkum edü miş, elektrikli sandalyeye oturacağı güne intizaren, ölüm mahkumları höceresine kapatılmıştı. Amerikada, şımdi, tarihteki meşhur zehirci kadına izafeten kendisine Amerikalı Brinvilliers adı verilen Hahn, bir iki gün evvel, höceresinde oğlunun z yaretini kabul ederek onunla son defa görüşmüş, valiye hitaben yazdığı bir istidayı ona vermiş ve valiye yollamıştır. Katil kadın, bu arzuhalinde affmı istemiyor. Bilâkis, öleceğini bildiğinden bahsederek, bu ölümün bir işe yara ması için validen bir ricada bulunuyor. Ricası, adeta ikinci bir ölüm istemek nev'inden bir şey. Diri diri, gözlerinin çıkartılmasını ve kör bir rahible kör bir rahibeye aşılanmasını istiyor. On lar, Allahın, yeryüzünde mümessilleri oldukları için, iman ettiği o Allahm mağfiretine nail olmak maksadile, göz lerini bu din adamlarına vermek isti yormuş. Arzuhalin sonunda, bittabi, kendisinin masumiyetinden, yanlışlığa kurban gittiğinden bahsetmeği unut mıyan Anna Hahn, kellesini kurtarmak için bu çareyi düşünmüş olsa gerek. Öyle ya! İki göz bir baş içindir. Kuvvetlerinizi arttırmak, varhğınızdan son derece bir randıman almak. bedenî, ruhî ve manevî hasletlerinizi büyütmek ve yetiştirmek istersiniz değil mi ? Behemehal F O S F A R S O L şurubunu içiniz. ( F O S F A R S O L ) daima kam tazeler, kırmızı yuvarlacıklan çoğalttr Görmek, işitmek, koklamak hassalannı arttırır. Halsizliği, tembelliği, uykusuzluğu. fena düşünceleri giderir. Zekâ ve hafızayı parlatarak hiç umulmıyan vücudlarda bile enerji, cesaret, azim ve irade yaratır. Sinir ve adale manzumelerini sağlamlaştırarak asabî buhranları, düşkünlüğü önler ve şifalandınr. Hususile belgevşekliği ve adenıi iktidarda mide ve barsak tembelliğinden doğan hazımsızlık ve mııannid kabızlarda. tifo, grip, zatürrie ve sıtma nekahatlerinde şayani hayret faydalar temin eder. Ve derhal kilo aldırır. F O S F A R S O L'u diğer kuvvet ilâclarmdan ayıran başlıca hassa devamh bir surette kan, kuvvet. iştiha temin etmesi ve ilk kullananlarda bile azamî bir hafta içinde tesirini göstermesidir. Muhterem doktorlarımız tarafından yüz binlerce vatandaşa kemali itimadla tavsiye ediîerı F O S F A R S O L Sıhhat Vekâletimizm Tesmî müsaadesinj haizdir. Her eczanede bulunur. GAYET BASİT Sabah, öğle ve akşam her yemekten sonra RADYOLİN Kullanan mes'ud güzeller Doktor « Sükut» Tekrar mahkum olan mevkuflar Geçende îstanbul Tevkifhanesindeki rrevkuflardan Must?fa ile Nazımm, biribirlerini yaralamaktan Sultanahmed Birmci Sulh Cezada muhakemelerine başlanılmıştı. Dün bu muhakemeye devam edilerek, mevkuflardan ikisi, şahid olmak üzere dinlenildi. Şahid olarak dinlenilen bu iki mevkuftan biri kahveci Hüseyin, diğeri rencber Fehmidir. Muhakemede söyledikleri, e\velce verdikleri ifadelere uymuyordu. Evvelce Nazımın elinde bı£ k gördüklerini söyledikleri halde, mahkemede bu cihetin farkmda dTmacTıManndan bahsediyorlardı. Muhakeme edüen her iki mevkuf, kendilerini müdafaa yollu lâkırdı söylerken, Mustafa, Nazımın lâkırdısına kızdı, hiddetle yanında duran Nazıma bağıracak oldu. Hâkim Reşid, ihtarda bulundu. Neticede, her ikisinin de biribirlerini hafifçe yaraladıklarmı sabit gören Hâkim Reşid, Mustafadan 29 lira 10 kuruş, Nazımdan 22 lira 60 kuruş para cezası alınmasına karar verdi. Alman Fransız müzakereleri hâd1sesinin etrafında bazı ufak tefek, çerez veya tuz biber nev'inden havadisler de işitiliyor. Bu mmimini haber kırmtılarmdan birisi. Von Ribbentrop'la birlikte giden heyete dahil, doktor Gaus'ün şöhreti. • Onun bir dediği iki olmaz; devlet mehafilinde nüfuzu ve itibarı hudud suzdur. Hulâsa, kendisi hazır bulunmaiıkça, hiçbır düğünün yapılmadığı bir kariber/Bir lâkabı var: Doktor «sukut*. Dinler, düşünür, tartar, muhakeme e"der ve... Susar. Fikirlerini hangi vasıta ile söyleyip dinlettiğine ve hatta mu vaffakıyetle tatbik ettirdiğine şaşanlar vardır. Keramet, onun bu susmasmdadır, diyorlar. Olabilir. Yerinde susmasmı biliyorsa, yerinde söylemiş demektir. NÜZHET ABBAS Bu hafta yapılacak lik macları Beden Terbiyesi İstanbul bölgesi fut&l ajanlığmdan: t*^ , „ . «*v.»v 17/12/938 cumartesi günü yapılacak ma^lar: Taksim stadr. Galatasaray Beykoz B takımları saat 14.30 hakem Nuri Bosud. Fenerbahçe stadı: Fenerbahçe İstanbulspor B takımları saat 14,30 hakem Fahreddin Somer. Seref stadı: Fener Yılmaz Galata Gencler B takımları saat 14.30 hakem Şazi Tezcan. 18/12/938 pazar günü yapılacak maçlar: Taksim stadr. Galatasaray Süleymaniye A takımları saat 11 hakem Adnan Akm. Yan hakemleri Halid Özbaykal, Halid Uzer. Fenerbahçe stadı: Anadoluhisar Beylerbeyi A takım ları saat 13 hakem Tank Özerengin. Fenerbahçe Vefa A takımları saat 14.45 hakem Ahmed Adem Göğdün. Yan hakemleri: Ziya Kuyumlu ve Fıkret Kaysar. Şeref stadı: Beykoz Hilâl A takımları saat 13 hakem İzzet Muhiddin Apak. Yan hakemleri: Salâhaddin Özbay kal ve Talib Görkan. Topkapı Beşiktaş A takımları saat 14.45 hakem Halid Galib Ezgü. Yan hakemleri: Bekir ve Neşet. Süleymaniye stadı: Karagümrük Davudpaşa B takımları Kuleli lisesi basketbol takımı şampiyon oldu RADYOLİN Kullandıklarım söyledikten sonra, dişlerin niçin bu kadar beyaz ve güzel olduğuna şaşrrak * bak»k«te» ştrçılacak ş e y d n v ^ Radyolinle hrçalanan dişler ebedî bir hayata sıhhate ve cazibeye malik olur. DaFma Radyolin P. T. T. Fabrîkası Direktörlüğünden: Kasa imalinde kullanılmak üzere on üç kalem saç vesair malzeme açık eksiltme ile satm almacaktır. Muhammen bedeli 875 lira 94 K. teminatı muvakkatesi 65 lira 69 kuruştur. Eksiltme 23/12/938 tarihine musadif cuma günü sabahı saat 10 dadrr. İsteklilerin şartnamevi görmek için hergün, eksiltmiye girmek için de muayyen gün ve saatte teminat makbuzlarile birlikte fabrikada müteşekkil Komisyona müracaatleri. ( 8920 ) Telvenin marifetleri Askerî liseler arasmdaki basketbol müsabakaları da bitmiştir. Bu müsa Sofya ı (Hususî) 1939 senesi Balbakada da Kuleli Lisesi basketbol takıkan oyunları Sofyada yapılacaktır. Bulmı şampiyon olmuştur. Yukarıki resim, gar atletizm federasyonu, hükumete şampiyon takımı göstermektedir. müracaat ederek bu münasebetle husuKocaeli grup birincilik sî bir pul ihracmı ve yapılacak masrafın müsabakası kapatılmasmı rica etmiştir. Bulgar Maİzmit 15 (Telefonla) Kocaeli grup arif Nazırı bu teklıfi makul görmüş ve birincilik müsabakalarma iştirak edecek nazırlar meclisinin muvafakatini ala olan Afyon, Kütahya ve Bursa sporcu cağmı söylemiştir. Bu itıbarla 1939 yılı ları bugün şehrimize geldiler. Müsaba Balkanlararası bisiklet müsabakalarm kalara cumartesi günü başlanacaktır. dan başka, atletizm müsabakalarının da Sofyda yapılması kat'ileşmek üzeredir. saat 9 hakem Şevki Çanka. Altmordu Ortaköy A takımları saat Yurddaş: 11 hakem Feridun Kılıç. Pehlivanlar zeytin yağını Bütün bunlar çok güzel amma, yir Boğaziçi Eyüb A takımları saat 12,45 hakem Necdet Gezen. niçin severler ? En iyi kuv minci asir medeniyeti, artık, telveden de mi meded umuyor? diyeceğiniz gelKaragümrük Davudpaşa A takımları vet şurubudur da ondan. mivor mu? saat 14,30 hakem Nuri Bosud. maya çalıştı. Hacı Hüsameddinin eski baldızı, hâlâ kendi kendine söyleniyordu. Sadeddin de dedi ki: Böyle bir şeyler, belki içimizden tirkaçının akhna gelmiş olabilir. Daha doğrusu, şimdiye kadar bir perde arkasmda bütün bu korkunc işleri yapıp yakıştıran adam, kendini kurtarmak için bütün şüpheyi başka birinin üstüne atmağa, Orhana yüklemeğe uğraşmış olabilir. Bu dedikoduyu da o çıkarmıştır. Daha ileri gideceğim, diyeceğim ki işte onun böyle ikide birde Orhanı lekelemeğe kalktığını gördükçe biz de yavaş yavaş kendisinden şüphe etmeğe başladık. Şimdi artık, elimizdedir. Kim olduğunu biliyoruz. Şükrü Paşa, gene kendini tutamadı: Öyle ise, dedi, mutlaka delinin biridir. Mademki bunu kendi oğlu yapmamıştır, melek gibi bir genc kızla bir zavalh ihtiyarı öldürmekten kimin kazancı olabilir? Af buyurunuz, bunda da yan:lıyorsunuz, Paşa... Bu adam, öyle sizin dediğiniz gibi bir deîi değil... Üstelik pek kurnaz, pek de becerikli... Öteki zavallılar ölünce kendisi ne kazanacak, bunu şimdi anla'T^ m!..* O aralık kaptanlardan birisi içeriye girdi. Elinde büyücek bir çanta vardı. Onu masanın üstüne koydu. Gene çekildi. Sadeddin Necmi çantayı yavaş yavaş açarken salondakiler, kendi aralarında fısıldaşmağa başlamışlardı. Ortalığa, şöyle bir göz gezdirdim: Haşmet, salonun köşesindeki perdelerin önünde, gene öyle demindenberi oturduğu koltuğun içine gömülmüş, bacakların> sallıyor. Sadeddin ile aralarında o kadar acı sözler geçti. Gene de herkesten çok soğukkanlı duran kendisi... Bülün bu yanlışlıkların nasıl olşa ortaya çıkacağma o kadar güveniyor. Balkan oyunları Sofyada yapılacak Berlin mekteble rınin birçoğunda. içilen kahvelerin tel velerini, muntaza man toplamağa baş lamışlar. Meğer. tel venin hem büyük bir zararı, hem de birçok marifetler varmış. Zaran, kanalizasyon yollarını tıkaması. Almanların içtikleri kahve nin çokluğu gözönüne getirilirse, bu cihet makuldür. Faydaları da, sanayide iki nevi işe yaraması. Telveden çıkarılan bir nevi yağ, sabun imalinde kullanılıyor. Yağı çıkarıldıktan sonra kalan kısım da, elektrik düğmesi, telefon ahizesi nev'inden bazı aletlerin yapıldığı maddenin imalme yarıyor. Dördüncü Vakıf Han K A V M M N I S f f r l î n i n 'Ştırakile Borsa Kırathanesmde •^"•••»•••i • O U I kıymetli sanatkârlarda müteşekkil D o a v günleri saat C 1 Saz Heyetinden I a Z d. T 14 d e n 1 8 e O a I 1 günü akşamı 19 dan 24 e kadar Klâsik yeni eserler ve halk türkülerini dinliyeceksiniz YENİ KADROMUZ: Kejnani SADİ IŞELAY A\rıca: Tanburi SALÂHADDİN PINAR Az zamanda çok takdir Piyano FEYZİ ASLANGİL kazanan yeni bir yıldız Klârnet ŞEREF Okuyucu HÂMİD DİKSES İBRAHİM UYGUN AKYAZAR Bayanlar: Seanslarına yUksek kadroNEVZAD NEZİHE MELEK muzla iştirak edecektir. İÇKİSİZ SAZ BayanMENŞURE Tefrika No.67 Diyorlar ki Hacı Hüsameddinin bir oğlu varmış. Yıllardanberi dargınmışlar. Adamcağızın ölümünden, olsa olsa bu çocuğun kazancı olabilirmiş. Öyle söylüyorlar. Babası varını, yoğunu ikinci karısına, bu çocuğun üvey anasına vermiş de ondan. Acaba o, bir yolunu bulup bizimle beraber bu vapura binmiş, sonra da kılığını, kıyafetini değiştirip babasını öldürmüş olamaz mı?.. Buna ne dersiniz?.. Melek Hanımefendi, yerinden fırladı. O azametli kadın, büsbütün değişmiş, gözlerinden şimşekler çakıyordu: Paşa, pa^a, dedi. Sizi tanımasam, yaşmıza karşı hürmetim olmasa, pek acı söylerdim amma rıaydi neyse... Bunu Nakleden: KEMAL RAGIB böyle size kim anlatmışsa, boyundan büyük haltetmiş!.. Orhan, benim kızkardeşımin çocuğudur. Tahsili, terbiyesi değme genclere benzemez. Bu yaşa kadar ağzına bir yudum içki koymıyan, sigara bile içmiyen tertemiz bir çocuk, kalkar da kendi babasını öldürebilir mi?.. Buna eli varır mı?.. Sonra, Sadeddine döndü: Siz de, lâkırdıyı döndürüp dolaştırıp buraya getirecekseniz, bu kadar maskaralığa dayanamam, doğrusu!.. Ben gidiyorum. Siz kendi aranızda ne konusacaksamz konuşunuz, ne haliniz varsa görünüz!.. Cemal kaptan yerînden kalktı. Onun yanına koştu. Kulağma eğildi. Yatıştır Cevad Saminm gözleri tavanda. Bu işte yanıldığı anlaşılacak olursa, kimbibr, ne kadar sıkılacak. Şimdiden onu düşünüyor, sanırsmız. Cemal kaptan elinde bir kurşun kalem, oturduğu sandalyenin kenarına vura vura, salonun içine bakınıyor. Hiçbir hareketi gözden kaçırmıyor. Fehmi, onun yambaşında, o da dalgm. Türkçe bildiğini, hâlâ herkesten saklıyan Nizameddin, olduğu yerde duramıyor. Canının sıkıldığı, pek belli... Bedriye Satvet, gene eski yerinde, matemden, üzüntüden kmlmış, bitkin görü nüyor. Şükrü Paşa, Melek Hanımm yanına sokulmus, ikisi de birbirlerini dinlemeden fısıldaşıp duruyorlar. Nermin ayakta... Sanki güzellik heykeli!... Şimdiye kadar edı geçmiyen birkaç yolcu daha var ki onlar da hep birbırlerile konuşuyorlar, hepsi de bu işin sonunu bekliyor. Sadeddin Necmi, çantayı açtıktan sonra, yeniden söze başladı: Kaç ıgündür yolculardan ikisinin kanına, geri kalanların da hemen her gece rüyalarına giren Adnan kimdir, şimdi size göstereceğim. Şimdi işte, bu çantanın içinden çıkacak!... Melek Hanım, gene kendini tutamadı : Adamcağız, şimdi de hokkabazlığa kalktı!... diye söylendi. Görünüşte bu, hepimizin bildiği gibi bir çanta, değil mi?. Hayır, bunun bir de gizli gözü var, kolay kolay hiç kimsenin bulamıyacağı bir göz... Bugün hepıniz yemekte iken biz, yolculardan bir ikisinin kamarasını karıştırmak saygısızbğında bulunduk. Elimize bu çanta geçti. Gizli gözünü de, haddım olmıyarak, bendeniz buldum. Yalnız, kendisi anlamasın, diye yerinde bıraktık. Şimdi hepinizin önünde açıyorum. Bakmız, bu gözün içüıden neler çıkıyor: İşte, size takma bir saç! Güneşten yanmış gibi kızıl saçlardan yapılmış bir peruka! Fakat öyle ustahkla yapılmış ki giyen adamın kendi saçları rra, değil mi, hiç kimse anlayamaz. Nitekim, saatlerce karşı karşıya oturduk, oyun oynadık da biz bile anlıyamadık. İşte bu i a bir gözlük, bir kutu boya, insanı çok esmer gösteren bir boya... Bütün bunlan bir araya topladınız mı ortaya kim çıkar, hepiniz tanıdınız değil mi?. Kızıl saçh, gözlüklü, yanık yüzlü bir adam!... Sırtını da biraz kamburlaştırdınız mı, işte size Adnan!... Hepsi bu kadar da değil. Sadeddin, çantanın içine elinl soktu. parça şey daha çıkardı: Bunun ne olduğunu, belki pek çoklannız bilmezsiniz. İçinizde boks meraklısı var mı, belki onlar görmüştür. Döğüşmek için ortaya çıkan boksörler, ağızlarının üstüne yumruk yiyince dişleri kırılmasın, diye üst dudaklarının içine, ona göre yapılmış, bir lâstik parçası koyarlar. Bunu takan bir boksörün yüzüne bakmız, h\v* den bire tanıyamazsınız. (Arkasi var) İki