CUMHURİYET 9 Birfncikâmm 1938 #* © m Beden terbiyesi teskilât kadrosu Trakyada spor faaliyeti arfıyor Inönünün lıalkla yaptığı temaslar (Baştarafı 1 tnci sahifede) memleket mevzulan arasında buna da bilhassa yer ayırmıştır. Bu husustaki tetkiklerden bir safha olmak üzere şu notla<ı bildiriyorum: r İsmet İnönü huzuruna kabul ettiği Eşref isminde Dadaylı bir terziye sordu: Bu muhitin iktısadî vaziyetini siz nasıl görüyorsunuz? Pek fena değil, yalnız uzak köylüler, bilhassa Çörme ve Zara taraflan pek fakirdir. Bize elbise yaptıramazlar. Ne giyerler? Pamuk ipliği ahp kendileri dokurlar. Bize elbise yaphran 40 köy vardır. Bu köylerin ismini bana sayabilir misiniz? Evet, sayabilirim. Bu kırk köyün nüfusu tahminen on binden fazladrr. Çok iyi. Ne kumaş kullanırsınız? Yerli kumaşı, Karamürsel. Elbise kaça çıkar? Beş, on, on iki liraya. 20 liraya yaptıranlar da var. Fakat bunlar nadirdir. Köy ağalandır. Umumiyetle hali müsaid sayılanlar kaç lirahk elbise yaptırrrlar? On liralık. Bu havaliyi ben iyi giyinmiş gör düm. Bu zevk nereden gelmiş? Varhktan mı, görgüden mi? Eşref, köylülerin çalışmak için şuraya buraya gittiklerini, askerlikten dönüşte de daha iyi giyinmek arzusunu gösterdiklerijıi «öyledi. İsmet İnönü soıdu: Akıl erdirir misin bana, köylüye elbiseyi ne kadar ucuzlatabiliriz ve ne tedbirle? Bunda iki mesele var: Biri fabrikanm, kumaşı doğrudan dogruya Ziraat Bankası vasıtasile az ticaretle sattırmasıdır. îstanbul kazanıyor, Kastamonu ka zanıyor. Biz, üçüncü elde kalıyoruz. Böyle bir tedbirle elbise dört h'raya iner mi? 420 kuruşa kadar iner. Beş liraya, altı liraya, on liraya köylii elbisesi pahalıdır. Ben, vaktile Sümer Banka ucuz hazır elbise yaptırmağa çalıştım. Fiyatlar beş altı liraya indi. Gene satılmadığından sikâyet olundu. Satılmadığının sebebi şudur: Aşağısından çalıyorlar, kolundan çalıyorlar, daracık birşey oluyor. Köylü kazmayı kaldırınca parçalanıp vücudünden düşüyor; köylü, bu elbiseleri bize göstereıek «Bana bunun gibi, fakat hallicesini yap» diyor. Etbiseler rahat değil, pantalon kemeri kısa, paça kısa, dikiş sıfırla dikili yor, zayıf iplık kullanılıyor, parça parça oluyor. Rahat olsa köylüler, beş, altı lira verir, alır. İsmet İnönü bu muhavereleri sırasmda da notlar aldı, bu arada kendirle karışık bir kumaş dokunması hakkındaki *eklıfi de not etti. Terzi Eşref, bu sırada dedi ki: Başka muhitleri bilmem, fakat kumaş koyu renk olmalıdır. Açık renkler burada elimizde kalıyor. Kadınlar nereden tedarik ederler? Köy kadmları ekseriya kendıleri dokurlar, yüzde altmış yerli malı giyer ler. Eşref, bu münasebetle Musevî tacir lerin fabrikalara eni, boyu az ve daha aşağı evsafta, fakat ayni desende mal sipariş ederek ayni paraya sattıklarını ve bu hileden köylünün mutazarnr olduğunu söyledi. Cumhur Reisinin bir sualine cevaben de, ayakkabı olarak bu havalide iskar pin ve yemeni kullanıldığını, derisinin Safranboludan yerli olarak tedarik edildiğini ve çarığın azaldığını söyledi. Cumhur Reisimiz, bundan sonra hune kadar gözüme ılişmedi. Hacı Hüsameddinin zehirlendiği gece salonda nasıl toplandık, neler konuştuk, kimler gelip gitti, insan bunları bir kere daha gözünün önünde canlandıracak olursa iş kendiliğinden ortaya çıkıyor. Tevekkeli değil, Adnan bu yazıların üstüne bu kadar düşmemiş!... O kelimeden şüphelenmiş, yahud da içine doğmuş olacak ki en sonunda bu yüzden yakalanacağını anladı. Onun için de kaç gündür az mı uğraştı, bu defteri ele geçirmek için benim gözümü de az mı korkuttu?... İşte hepsi burada yazılı, hem de açıktan açığa!. Kendim yazdım. Kaç defa okudum. Öyle iken şimdiye kadar benim bile gözümden kaçtı. Üstelik boşuna başkalarının günahına girdik. Fakat hepsi bitmedi. Yapılacak birkaç iş daha kalıyor ki ben yalnız başıma üstesinden gelemiyeceğim. Gidip kaptana da anlattık. Vapurun içinde aranacak bir kaç yer var. Bütün gün onlar bununla uğraştılar. Bulduklarını gelip bana da anlattılar. Artık hiç süphemiz kalmadı. * * * Kadro için 200 bin Yeni kulübler kuruluyor, liralık bütce hazırlanıyor stadlar inşa ediliyor Beden Terbiyesi umum müdüıiüğü teşkılâtında çakşacak kadro için 200,000 liralık bır bütçe hazırlanmaktadır. Eskı Turk Spor kurumu umumî kâ tiblığmden açıkta kalan N zameddin Kırsamn Beden Terbiyesi umum mü dürlü&ü teşkıiâtında 240 lira maaşla müfettıs olacağı haber verılmektedir. Edirne, (Hususî) Son bir iki yıl içinde genclık ve spor hareketleri bakımından geçmiş yıllann durgunluğunu telâfi ettirecek derecede yüksek bir enerji kaynağı olan Trakyada yer yer yeni klübler kurulmakta ve mevcud olanlar da mesai çerçevelerini genisleterek Türk genclerine yakışır kuvvetli hamleler yapmaktadırlar. Hele C. H. Partisinin ve Maarif Vekâletinin büyük para yardımlarile Vilâyet merkezlerinde yapılmağa başlanan stadyomlar, gencliğin spora olan şevk ve gayretini arttırmış ve böylelikle Trakyada spor ve genclik hareketleri iyi bir düzene konma yoluna girmiştir. Geçen yaz İstanbul ve dost Yunan takımlarile yapılan müteaddid temaslar, îzmir fuvar kupası müsabakalanna istirak ve vilâyet merkezlerinde muhtelif klüblerin karşılaşmaları bu cümledendir. Trakyanm en kuvvetli voleybol, basketbol ve futbol takımlarına malik «Yavuzspor» kulübünün toplantısı bütün bu saydıklarımın iyi bir program altında yürütülmesi hususunun esaslı bir surette bir kere daha görüşülmesine vesile olmuş ve 150 kişinin hazır bulunduğu bu toplanhda kulübün adı «Altıok» rengi de kırmîzı beyaz clarak değiştirilmiştir. Trakya Sıtma Mücadele teşkilâtı Dr. îzzet Arkanm başkanlıcı altında teşekkül eden ve onursal başkanlığa General Kâzım Diriği ittifakla intihab eden yeni idare heyeti büyük ve müstakil bir binaya nakletmeyi ve müteaddid salonlar ayırarak gencliğin fikrî inkişafına da hizmet etmeyi ilk kararlan sırasma geçirmiştir. Teşkilâtın kulüblere bir tamimi Beden Terbiyesi Umum müdürlüğü. tevkılâta dahil kulüblere birer tam m göndermiş, 936, 937 ve 938 senesinin teşrinıevvel sonuna kadar üç senelik faaliyet, ve bilânçoları hakkında malumat istemiştir. Umum müdürlükçe istenen malumata göre, kulübler, senel'k çalışma programlarım, son üç sene zarfmda yaptıkları müsabakalar, kazanılan rökorlar, muhtelif müsabakalarda kazanılan mükâfatlar, bu sporcularm isimleri, işleri, kulüblerin tarihçeleri, binalar, salon çalısmalan, kulüblerin yerli ve ecnebi antrenörleri hakkında mufassal malu nıat verilecektır. Lik maçları fikstüründe tadilât yapıldı İstanbul futbol ajanlığı tarafmdan Taksim stadyomunda yapılacağı ilân edilen Vefa Beykoz takımları arasm daki lik maçı görülen lüzum üzerine Kadıköy stadmda yapılacaktır. Fenerbahçenin bu hafta maçı olma dığmdan hususî bir oyun yapması düşüncesine binaen Kadıköydeki maçlar Taksim stadma alınmıştı. Fenerbahçe kulübü kendi ?fihasındaki maçların haBu hareketler Trakyanın yakm bir issilâtile alâkadar olduğundan bu kara tikbalde spor ve genclik faaliyetleri bara itiraz etmiş, Futbol ajanlığı da evvelce vermiş olduğu kararı değiştirmek su kımından çok esaslı bir inkişafa mazhaT retile Vefa Beykoz maçının Kadıköy olacağı ümidini kuvvetlendirmektedir. de yapılmasmı kabul etmiştir. Genc takımlar liki Genc takımlar likinin birinci müsa bakası yarın Beşiktaşla Tstanbulspor takımları arasında yapılacaktır. Taksim Beşiktaş kulübünün kıymetli futboî stadyomunda yapılacak olan bu müsacularından müdafi Hüsnü ile muhacim bakava saat bir buçukta başlanacaktır. Hakkı evvelki gece yattıklan odada bulunan mangaldaki kömürün iyice yanmamış olması yüzünden kömür çarp Çorum valiliğine tayin olunan es!d masma maruz kalmışlardır. tstanbul PoLs müdürü Salih Kılıç, dün Bır aralık Hüsnü yatağından yarı gece, 7,10 da Ankaraya hareket eden baygın bir halde kalkmış ve sofaya çıkekspresle şehrimizden ayrılmıştır. Kentığı zaman yeve yıkılmıştır. disini istasyonda, halefi Sadreddin ABu gürültüyü duyup uyananlar, :ki ka, Vali muavini Hüdai, Polis müdirisporcunun bulunduğu odaya gelmişler; yet. erkânı, şube müdür ve muavinleri Husnüyü yerden, Hakkıyı da baygın uğurlamıştır. tstasvonda bulunan İstanbul Kumanbir halde yataktan çıkarıp büyük bir danı Korgeneral Halis Bıyıktay da, eski kazanın önüne geçmişlerdir. bir zabit olan Salih Kılıca iltifat ederek Tedbirsiz hareket eden kıymetli spor yeni vazifesinde muvaffakiyetler di cularımıza geçmiş olsun deriz. lemiştir. Beşiktaşlı Hüsnü ve Hakkınîn geçirdikleri kaza Salih Kılıç gitti İskoçlar Macar takımıni yendiler Glasgow, 8 (a.a.) îskoçya takımı Macar takımıni 1 e karşı 3 sayı ile mağlub etmiştir. Walker, Black ve Gillick, birinci haftaymda birer gol yapmışlar ve haftaym sıfıra karşı 3 sayı ile ve Iskoçyalıların lehine olarak hitama ermiştir. îskoçyalılar, ikinci haftaymda 10 oyuncu ile oynamışlardır. Çünkü Black yaralanmıştır. Sahada kendisini gösteren en iyi cyunculardan biri de Macar kalecisi olmuştur. Macar oyunculardan Sarosi, penaltıdan takımının yegâne golünü atmıştır. İskoçya takımı, 1 1 e karşı 10 oyuncu ile oynamış olduğu ikinci haftaymda dahi bariz surette hâkim oynamışhr. Salih Kılıç, Haydarpaşa gannda bulunan gazetecilere, İstanbuldan ayrıl madan önce, şu sözleri söylemiştir: « Buradaki vazifemi. polisin en değerli âmirlerinden olan Sadreddin Akava devrederek bu akşam ayrılıyorum. Kıymetli arkadaşımm İstanbulda da muvaffak olacağı şüphesizdir. Büvüklerimin ve şeflerimin gösterdikleri teveccühün yeni bir tezahürü olarak Çorum Valiliğine tayin edildim. Muhterem Çorum halkma candan hizmeti kendim için bir saadet addetmekteyim. İstanbulda geçen memurıyetim esnasında sizlerden ve muhterem gazetelerinizden kıymetli yardım ve himaye gördüm. İstanbul halkına veda ederken bu unutulmaz müzaheretinizi de şük ranla kaydetmeği kendim için şerefli bir vazife bıldim.> Reisimiz Çankırıda halkın coşkun tezahüratına mukabele ediyor zuruna kabul ettiği manifaturacı Kemale Reisicumhurun huzuruna giren pek zarak liste halinde Orman idaresine verde sualler sordu. fakir bir köylü, Çömlekçiler kariyesinden diğini, Orman idaresi de yakacağa elveKemal dedi ki: Karakaş Mehmed de vaki olan suallere rişli yıkıklardan, eğer yoksa yaş meşe Malı doğrudan doğruya İstanbul cevablar verdi. Mehmedin öküzü yoktu, lerden yer gösterdiğinî ve köylüye or dan alıyorum. Fakat fabrıkadaki mallar tarlası yoktu, amele olarak Daday civa man nakliye tezkeresi verildiğini arzetti. ılk el olarak Yahudi tacirlerin eline geç rında çalışıyordu. İsmet înönü: Cumhur Reisi köylüye sordu: tiği için iki türlü ticaret veriyoruz. Fabri Ne iş yaparsm, dedi. , Sen bunları biliyor musun? kalar, muayyen bir miktardan aşağı mal Ne iş bulursam. Biliyorum amma param yolc. vermiyorlar. Sermayemiz müsaid olmadı Asıl işin nedir? Cumhur Reisi, köylünün bahsettiği ğı için alamıyoruz. Marangozluk. paranın hangi para olduğunu orman Manifaturacı, bu hususta kolaylıklar Marangozluk fena iş değildir. memurunun ağzından dinlemek istedi. gösterilmesi ricasmda bulundu. Bizimki pek o kadar marangozîuk Orman memuru, kanunen bedava o Reisicumhur sordu: sayılmaz. dun verilmediğini, 40 kental odun iste Bu işe kim bakar? Günde ne ahyorsun? diği takdirde bedelinin Orman idaresine İktısad Vekâleti. yatırılması icab ettiğini söyledi. 40 50 kuruş. İsmet înönü: Bu para fena değil. ismet înönü bu tetkikleri sırasmda veresiye satış yapıp yapmadığını ve köylü Amma her vakit bulunmuyor. A Peki, nasıl yapacak? Bu nasıl panün borc ödeme vaziyetini sordu. ra bulacak? dedi. razbn olsa rençperlik edeceğim. Köyünde en zenginin nekadar aManifaturacı Kemal, mahsul vaziyeti Kırk elli kuruş bularak birinci taksitirazisi var? dolayısile sıkmtı çekenler müstesna olmak nin verilmesi kâfi geleceği orman memu On, yirmi, seksen kilelik. ru tarafmdan arzedildı. Köylü 40 kenüzere diğerlerinin sağlam olduğunu söyledi. îşçi olarak başkasmın arazisinde tali almak için diğer harclarile birlıkta 280 kuruş ödenmesi icab ettiğini söyleReisicumhur, Daday Belediye reisi çahşıyor musun? Zaten bura arazisi biraz çürüktür, di. Şükrü Conkbayırı da kabul ederek sualler sordu ve tam teşkilâtlı nahiye tesisi çok ekin vermez. Bu sırada Vali Avni Doğan, Parti mevzuu üzerindeki dılekler dolayısile Çocukların mektebe gidiyor mu? ve Halkevi İçtimaî Yardım teşekkülile bunun halletlilebileceğini ve halka yakın böyle bir nahiyenin vaktile bir sene tec Büyügii Çorlüda askerdir. rübe olunduğunu kaydetti ve dedi ki: Haber alıyor musun, sıhhati iyi olmanm Partinin esas vazifelerinden bulunduçunu arzetti. Köylüye, Partiye mü Sonra neden lâğvolundu? mi, memnun mu? racaatte bulunması tavsiye edildi. İyidir, çok memnundur. Bilmiyoruz. Vekâlet, lâğvetti. Bu sırada Avni Dogan, vatandaşa şu îsmet İnönü muhitin sıhhî vaziyetile Oğlunun çocuklanna kim bakı tenbihte de bulundu: de meşgul oldu. Kazanın Cide huduala yor? Yalnız odununu sattıktan sonra rmda sahile doğru Ayalma, Çöme ve Ben idare ediyorum. sana verilen parayı ödemelisin ki diğer Valayda frengi musablan olduğu mev Senin ailen kalabahk olduğu için yurddaşlanmıza da ayni yardımı yap zuu bahsoldu. geçinmene ufak bir yardımda bulunmak mak mümkün olsun. Kastamonu Valisi Avni Doğan bu ıstiyorum. Köylü, sevinc içinde oturduğu iskemmünasebetle şu maruzatta bulundu: Sağ ol Paşam. Ieden ayağa kalktı ve Reisicumhurun eî Bir yoklama yaptık. Sari olarak Molladere koylü Abdullah da ReisiIerine sarıldı. bulundu. Fakat frengi mücadelesinin cumhurun karşısma geldi. Suallerine ceMEKKt SAID daha mühim bir sirayet mıntakası oldu vaben askerlik ettiSini, arazisi olmadığını Dadayda tarihî bir lâhid ğu için sıhhiye emrindeki mücadele kuv ve bu arada meşe kömürü altp da satavetleri oraya teksif edilmiştir. madığmı arzerti. bulundu Vali, maruzatma şöyle devam etti: Niçin ahp satamıyorsun? Daday (Sureti mahsusada giden Burada cüzzam da var. Evvelâ iki Kudretimiz yetmiyor. Müsaade arkadaşımızdan) Daday civarmda hane imiş. Seleflerim yazmışlar. Muha almak, masrafını vermek lâzım. Ponsalar köyünde köylüler bir kazı es Ne masraf var? bere ile dört sene geçmiş, Vekâlete biz nasında muazzam bir lâhde tesadüf etBu sırada köylüye bir kolaylık olmak mişlerdir. Lâhid açılınca bir iskelet meyzat gidip anlattım. Şimdi sirayet devrinde 18 aile vardır. Ayrıca musab olarak da üzere müşterek mukaveleler de yapıldığı dana çıkmıştır. Parmak kemikleri üzerin40 aile vardır. Bu köyü tecrid etmek eli arzedıldi. de murassa bir altın yüzük bulunmaktayKöylü dedi ki: dı. Yüzüğün kırmızı taşı üzerinde bir taç mizde değildir. Bu, korkunc birşeydir. Müşterek. Fakat para vermeyince işlenmiştir. İskeletin üstünde bütün inVali, vaki olan suale cevaben, bu celiğini ve güzelliğini muhafaza etmiş hastaîığın yalnız bahsedilen tek köyde ol muhtar bizim adımızı siliyor. Cumhur Reisi, orman memurunun ça altmdan mamul defne dalları örtülüydü. duğunu söyledi. İsmet İnönü, Dadaydaki bu temasları sırasmda sulama işleri, amele olarak çalışmağa gidenlerin vaziyeti, dığer mahallî ihtiyaclar, toprak vaziyeti gibi meselelerle de meşgul olarak bizzat notlar aldı. söyledi. Orada bulunmayanlara da haber göndermiş. Adnanı, işte böyle bir toplanhda ortaya çıkaracağız. Düşündük, böyle karar verdik. Sadeddin Necmi çok korkak demiyeyim amma pek çekingen bir adam. Bana dedi ki: Şu dakikada en büyük tehlike sizin basınızda dolaşıyor. Adnan, kendi yüzündeki maskeyi sizin çıkaracağınızı sezerse, yakalanmadan önce, mutlaka sizi de öldürür. Şimdilik onu kuşkulandıracak hiçbir şey yok, rahat rahat dolaşıyor amma dünyanın bin türlü hali var, en kısa zaman içinde neler olabilir. Birazdan salonda toplanacağımızı biliyor. Kendisine bir tuzak hazırladığımızı anlarsa kurtulmak için sizi de, defterinizi de ortadan kaldırmaktan başka çare bulamıyacaktır. Onun için, beni dinlerseniz, doğru kamaranıza gidiniz. Kapıyı da iyice kilidleyiniz Kim gelirse gelsin açamyınız. îçeride olduğunuzu kimse bilmesin. Sonra ben geIir, sizi alırım. Birlikte çay içmeğe gideriz. ğırılmasını emretti. Bu yüzük ve defne dalları, Dadıyı Orman memuru, dört nüfuslu bir aıle teşrifleri sırasmda Cumhur Reisine gösye elli kental odun verildığini, 100 kilo terildı ve Maarif Vekâletine gönderilluk tasarruf bedelinin onda biri alındığı mek üzere olduğu arzolundu. nı, köy muhtarlarının herkesin adını yaMEKKt SAID Adamcağızm hakkı varmış. Kamaraya çekıldim. Arası bir saat kadar geçti. Koridorda ayak sesleri büsbütün eksık olmuyor amma, bir aralık birisi geldi; birkaç dakika oralarda dolaştı. Sonra kapınm önünde durdu. İçerisini mi dinlıyor, ne yapıyor, anlayamadım. Duymasm diye soluk almaya bile korkuyorum. En sonunda yavaşça kapıya vurdu. Hiç ses çıkarmadım. Bir daha vurdu; hep öyle yavaş yavaş... Bir başkası duyacak, öteki kamaralardan işitilecek diye korkuyor, sanırsınız. Gene sesimi çıkarmadım. çuğu geçiyordu, Cemal Kaptanla Sadeddin Necmi geldi. Seslerinden tanıdım. Kapıyı açtım. Hep birlikte salona gittik. Ötekiler daha önce gelmiş, yolcuların hemep hepsi toplanmış. Çay masası pek süslü: Pisküviler, şekerlemeler, Hkörler.. Yolcular da süslenmişler. Şükrü Paşa biraz sinirli görünüyor. Gözleri kapıda idi. Benim girdiğimi görür görmez, oiduğu yerde kımıldandı. Üzüntülü bir bakışla beni süzdü: Saatlerden beri gene neredeydin?. Demek istiyor gibiydi. Doktor Hikmetle vapurun komiseri Fehmi yanyana oturmuşlar, ikisinin yüzünde de kolay kolay gizlenemiyen bir heyecan var. Bedriye Satvet de gelmiş. Ferihanm ölümünden sonra bugün ilk defa olarak kamarasından çıkıyor. Yüzü sapsarı. baştan ayağa kadar karalar giymiş. Güzel kadın, doğrusu... Saçlarının rengi, tara» nışı, yüzünün solukluğu, bu siyahların ortasında büsbütün göze çarpıyor. Yanında da Nizameddin, arada bir arabca konuşuyorlar. Onların bu kadar yakmdan tanıştıklarını bilmiyordum. Konuş^ukların» da hiç görmedim. (Arkası vari Tefrika No.62 Her zaman aramızda nasıl doîaş;yorsa, bu gece de gene öy!e gelmiş olacak. Bundan anlaşılıyor ki Adnan içimizden birisidir; yolculardan birisi değilse, mutlaka bir gemici, yahud da bir kaptar.dır!. Tüylerim ürperdi. Herif gene iyi ajdammış!. Mademki gece gündüz bizim 1 içimizde yaşıyor, isteyecek olsa hiç birimizi sağ bırakmazdı!... Acaba kim?... Sadeddine sorarsanız: Orhan, bir kamarot kıyafetinde ; vapura girdi. Bunları yapan hep cdur. Diyor. Biraz daha konuştuk. Yazdık larımı ona verdim. Çekildi, gi»ti. Yalnız kalır kalmaz düşünmeğe başîadım. İnsanda uyku kalır mı hiç?.. Acaa kim?... Nakleden: KEMAL RAGIB Buldum, en sonunda buldum işte!.. Feriha ile dayısmı öldüren adam mutAyak sesleri uzaklaştı. Çok geçmedi. laka odur!... Kim olduğunu, haydi şimGene geldi. Kapı tıkırdadı; bu sefer bir dilik buraya yazmıyayım da bundan sonaz daha gürültülü... Arkasından tokmara vapurun içinde neler oldu, onları anğı da çevirdi. Kapı kilidli, hem de sürmelatayım: li... İçeride kimse olmadığına inanmış oErtesi sabah erkenden kamaramdan lacak ki çekildi, gitti. fırladım. Sadeddini buldum. Defteri alBiraz sonra başka bir ayak sesi işltdım. Birlikte bir kere daha baştan aşatim, bu seferki kadm yürüyüşüne benziğıya kadar okuduk. Düşündüklerimi, bulyor. O da benim kapımın önünde durdu. duklarımı ona da anlattım. Şaşırdı kaldı. O da öyle dinledi. Sonra ağzını kapıya Her zaman söylemez miydim, bu işin yaklaştırdı. Seslendi: Üstüste iki kere beanahtan hep bu defterin içinde, diye?.. nim adımı fısıldadı. Sesi tanıyamadım amBir tek kelime, bütün esrarı dağıtıyor, işBen ilkönce razı olmak istemedim. En ma kim olduğunu anladım. îçeride olduCemal Kaptan, bugün akşam üstü, bizi sonunda ister istemez: te!. Öyle bir kelime ki, şimdiye kadar ğumu ona da belli etmedim. O da gitti. hiç kimse duymamış, duyanlar da unut hep birlikte çay içmeğe çağırdı. Öğle ye Peki!.., Ondan sonra, artık bir daha gelen gimuş gibi görünüyordu. Benim bile bugü meğinden kalkarken hepimize ayrı ayn Dedim. den olmadı. En sonunda, saat dört bu