CUMHURIYET 6 Birincikânun 1938 ADLîYEDE VE MAHKEMELERDE Feyzi nasıl öldürülecekti ? Duymadıklarımız ve bilmediklerimiz Genc takımlar arasında lik maçı Beş kulüb birleşerek yeni bir lik maçı hazırlachlar Bir vakitler ciddî bir ehemmiyet verilen genc takımların futbol maçları uzun zamandanberi ihmal edilmiş, inkişafını beklediğimiz futbol da, bu alâkasızhk yüzünden icab eden terakkiyi gösterememiştir. Ellerinde bulunan genc elemanlara esaslı bir çalışma imkânım arayan Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş, Süley maniye ve Istanbulspor kulübleri bu maksadla bir toplantı yaparak genc takımlar arasında, iki devreli bir lik maçı yapmağı kararlaştırmışlardır. Beş kulüb namma bu maçları idare etmek üzere Galatasaraydan Ömer Besim, Süleymaniyeden Faruk, îstanbuİ9pordan Nuri den müteşekkil bir komite seçilmiştir. AŞK OIÇUSU KANSIZUK benizsizlik idn yegâne deva kanl ihya eden Çfn/\ Enmuntahipetibbatarafındantertipedilmiştir. OİI\U Norasteni, zaflyet T« Chloros* Ağırcezada teşvikli bir cinayet davası başladı Mithat, güya karısı lehine şehadet eden maktulü, yakmlarından birisine bıçaklatmış... Istanbul Ağır ceza mahkemesinde, dün yeni bir muhakemeye başlanmıştır. Dava edilenler, iki kişi, bunlardan biri aşçı Elâzizli Nuri Şengül, dığeri de Mithat... Bu ikincisi, birincisini katl suçuna teşvikten mahkemeye venlmiş buîunuyor. Her ikisi de •serbesttir. Reis Refik; dava mevzuunu şöyle hulâsa etti: Nuri! Bu Mithat, karısı Samiyenin Feyzi ile konuşmasmdan kuşkulanmış, kıskanclıkla intikam almak istemiş. seni Feyziyi öldürmeğe teşvik etmiş. İddia bu! Ne diyeceksin? Hayır. Mithat beni teşvik etmedi... Öldürmeğe ikna etmek için ben: sarhoş ettiği ve bana 60 lira verdiği de doğru değildir! Şu halde sen Feyziyi teşviksiz nr öldürmek istedin? Benim, öldürmek istediçimden Haberim bile yok! Ben Samiye ile Feyz'nin konuştuklarını görünce, yanlarına yaklaştım, ihtarda bulundum. Bunun üzerine Feyzi beni göğsümden itti. Bıçak da çekti. Ondan sonra ne yaptığımı bilmiyorum. Mithata ne d;veceği soruldu. O da : Ben, dedi, Samiyenin Fevzi ile konuşup konuşmadığını bilmediğim gibi, bu yaralamanm kanmdan dolayı olduğunu da sonradan duydum! Bu Nuri, amcamın oğludur. Ben kendisini teşvik etmedim! Samiye. şahid yerine geldi: Ben, Mithattan boşandım. îstanbul Altıncı Hukuk Mahkemesindeki muhakememizde Feyzi lehime sahidlık edince, kocam kızmıs, ona «Bak, ben sana gösteririm!» demisti. Fevzi, benim uzaktan akrabamdır. Bu itibarla kendisile konusurum. O aksam Mıthatla Nuriyi Kantaralarda basbaşa gördüm. Biraz sonra da Nuri. Fevzive saldırdı. Hatta beni de bıcaklıvacaktı. Fırsat bulamadı. Nuri ile Mithat, Samiyenin şahidliğini kabul ejmediklerini söylediler. Neticede, muhakemenin devamı, Feyzi ile Küçükpazarda kundura dıkicisi Rızanın çağırılmalan için bırakıldı. ç Daima Radyolin * Amerikalı bir doktor, maznunların yalan söyleyip söylemediklerinı meydana çıkaran bir âlet icad etmişti. Bu sayede, herhangi bir suçlu, ifade verirken mutlaka doğruyu söylemeğe mecbur oluyor, aksı takdirde, doktorun keskin gözünden kaçmıyan grafıkler, yalanı meydana çıkarıyordu. Ayni doktor, şimdi de, aşk ölçüsü diyebileceğimiz bir başka âlet icad etmış. Bunun, baldıra bağlanan bir nevi kemeri var, bir de göğse dolanan kauçuk borusu. Kocasım sevmedıği için ondan ayrılmak isteyen bir kadın, doktorun bu yeni makinesi sayesinde, kocasına karşı duyduğu alâkasızlığın doğru olup olmadığını anlıyor, doğru değilse, aile bağını koparmak gibi ağır bir hareketin önüne geçmiş oluyor. Dahası var. Doktorun yeni ihtiraı, tanıdığı delıkanlılar arasında hangisine karşı hakikî bir meyl duyduğunu iyice tayin edemiyen genc kızlara, bu hususta en mükemmel malumatı veriyor. Rivayete göre, bu makinenin çizdiği grafikler, gene rivayete göre his cereyanlannın en fazla dolaştığı baldır kısmmdan mülhem olan şaşmaz çizgilermiş. Bu makinenin muayenesinden ge#çtikten sonra, birbirlerini cidden sevdiklerini anlayıp evlenen ve mes'ud birer yuva kuran çiftler bir hayli çoğalmış. Yalanı meydana çıkaran makineye bir dereceye kadar inanacağım geliyor. Fakat, muhterem doktorun bu seferki icadına pek aklım ermedi. Makinenin şahadetine lüzum gösterecek kadar mevcudiyetini az hissettiren sevgi, grafik sayesinde yaşar mı? Amerikalı doktor, insanların yalanım mevdana çıkarayım derken, farkında olmadan beri tarafta da, kendi elcağzile bir valan makinesi icad etmiş olmasın! Sabahf öğle ve akşam her yemekten sonra ile dişlerinizi fırçalayımz. | I Radyolin Müstesna bir formülle ve azamî itina ile yapıldığı ve rekabet kabul etmez bir fiatla satıldığı için yurdda ecnebi Riamulâtının hâkimiyetini ortadan kaldırmıştır. Kazandığı bu rağbet sebebile elde hiç stok bulunmadığından da mütemadiyen taze ihzar olunarak piyasaya çıkanlır. Radyolin kullanınız; sade dişlerinizi temizlemek, korumak ve güzelleştir mekle kalmazsmız, verdiğiniz para da kendi cebinizde kalmış olur. Otomobil hırsızı Bir harb malulünün teşekkürü Balıkesirde Karaoğlan mahallesinde 45 numarada Ahmed imzas le aldığımız bir mektubda deniliyor ki: «Umumî Harbin meş'um günlerinde aziz yurdumuzun müdafaası uğurunda her iki ayağile ellerinin on parmağmı kaybetmis bedbaht, fakat şerefli bir Türk evlâdıyım. Maluliyeti müteakıb bana ilk yardım elini uzatan kara gün dostu Kızılavın müşfik eli olmuştu. Bu asîl ve faziletli kurumun yüksek lutuf ve himmetıle ve Balıkesir merkezinin delâletile yeniden yaptırılan sun'î ayaklarımı kullanmağa başlıyarak yerde sürünmeğe mahkum bir zavallı olmaktan kurtulmuş bulunuyorum. Feyizli bir şefkat ocağı olan Kızılay Cemiyetine sonsuz minnet ve şükran duygularımla teŞekkürü bir borc bilirim.> Eminönünde duran Hayganoş isimli bir kadma aid otomobili, Kemal adlı biri aşırmış ve Fatihte yakalanmıştı. Otomobil de ele geçirilmişti. Kemal, Sultanahmed Bırinci Sulh Cezada sorguya çekilmiş, otomobili aşırdığmı, lâstiklerini çıkarıp sattığını itiraf etmiştir. TevGenc takımlar lik maçları için bir takif olunmuştur. limatname hazırlanmıştır. Aşağıdaki Hapishanede bir cerh esaslar dahilinde genc takımlar arasın daki lik maçları yapılacaktır. vak'ası oldu 1 Maçlara on kânunuevvel cumarHapishanede alacak meselesinden bir yaralama hâdisesi olmuştur. İki seneye tesi günü başlanacaktır. mahkum Cafer, on beş seneye mahkum 2 îki devre olarak yapılacak maçHüseyin ve Hayri ile alacak meselesinde ların bir kısmı Kadıköyde, bir kısmı da kavga etmiş, bu kavga sırasmda her ikiTaksim stadında icra edilecektir. sini de çakı ile yaralamıştır. Cafer, dör3 Genc takımlar lik maçına iştirak düncü istintak dairesine verilmiştir. edecek oyuncuların A ve B takımlarında Sahte vekâletname oynamamış olmaları şarttır. tanziminden çıkan dava 4 Oyunlar yanmşar saatten birer Bundan bir buçuk sene evvel hazırsaat olacaktır. landığı bahis mevzuu olan sahte bir ve5 Maçlarda beynelmilel futbol kâletnameye aid davaya, İstanbul Birinci Ceza Mahkemesinde dün de bakılmış kavaidi tatbik edilecektir. tır. Muhakeme edilen, Hatice Huriyedir. Genc takımlar arasındaki lik maçı Kudüste bulunan kızı Semihanın kendifihttürü sini tevkil ettiğme dair sahte bir vekâBirind hafta: 10/12/938 cumartesi: letname hazırlattığı, bu suretle Semihanın burada malî bir müesseseye yatınl Taksim stadında. Beşiktaş Istaabul mış 750 lirasmı çektiği, dava mevzuu spor. dur. Bu işi yaparken, buradaki kızı Fatİkinci hafta: 17/12/938 cumartesi: ma Sabihavı, «Kudüsteki Semihadır> di Taksim stadında. Galatasaray Süleyve gösterdiği de bu arada iddia olunumaniye. vor. Konsolosluk vasıtasile Kudüsteki Üçüncü hafta: 24/12/938 cumarteSemihadan vazivet etrafında istinabe yolile izahat alınması kararlaştırılmış, mu si: Taksim stadında. Beşiktaş Süley maniye, Galatasaray Fenerbahçe. hakeme kalmıştır. Dördüncü hafta: 31/12/938 cumartesi: Kadıköy stadında. Sülevmaniye Tarsusta Muallimler Yardım Istanbulspor, Fenerbahçe Beşiktaş. Sandığı kuruldu Beşinci hafta: 7/1/939 cumartesi: Tarsus, (Hususî) Kasabamızdaki Taksim stadında. Galatasaray Beşikilkokul öğretmenleri bir toplantı yapataş. rak b'ğretmenlerin karşılaştıklan zorlukAltıncı hafta: 14/1/939 cumartesi: lara karşı tetbir aramak için konuşmuşlardır Bu arada «Biriktirme ve Yardım> Kadıköy stadında. Fenerbahçe îstan Sandığı talımatnamesinin bazı maddele bulspor. Yedinci hafta: 21 ' 1/939 cumartesi: rinin tadıli üzerine de görüşülmüş ve Taksim stadında. Fenerbahçe Süleyölen öğretmenlerin aile ve çocuklarma, diğer öğretmenlerin derhal birer lira maniye, Galatasaray Istanbulspor. yardım etmeleri esası kabul edilmişt:r. İkinoi devrede ayni program devam Bu yardım tarzmm, memleketimizde edecektir. Muayyen saatte hazır olmıyan yepyeni bir meslek tesanüd volu aça takımlar hükmen mağlub sayılacaktır. cağı kuvvetle umulmaktadır. ÖğretmenHakem raporları doğruca lerimiz, bu toplantıda ders vaziyetleri Umum Müdürlüğe ve diğer meslekî hususatı da gözden gegönderilecek çirmışlerdir. Sabah, öğle ve akşam her yemekten sonra RADYOLİN Kulağınızda küpe olsun Adana Umumî Vilâyet Meclisi azaları Adana, (Hususî) Vilâyetimiz Umumî Meclis seçimi tam bir serbestî içinde yapıldı. 200 müntehrbisaninin iştirakile bu seçımde karşılıklı iki rakib listeden avukat Fahri Uğurlu, Türk Sözü gazetesi yazı işleri müdürü Nevzad Güven, Bayan Şemsa İşçen, Türk Hava Kurumu Başkanı Sabri Gül, büyük çiftçilerimizden Kasım Ener ve Doktor Salim Serçenin dahil bulunduklan liste, seçimi kazanmıştır. Ekalliyette kalan listede Doktor Ali Naim, Süleyman Çelik, Osman Altıkulaç, Bayan Leman Sepici, Tevfik Kadri, Hulusi Akdağ'ın adları vardı. Seçim hararetli müzakere ve münakaşalardan sonra bu neticeye varmıştır. STİRAPTAN Çalışkan bir köy muhtarî Tarsus, (Hususî) Hemen bütün köy muhtarlarımıza 3rnek olabilecek, takdir değer bir kültürseverlik duygusüe mütehassis olan Evci köyü muhtarı Mustafa Gönen, şimdiye kadar bu sahada gösterdiği temiz alâkava son günlerde veni bir tanesini daha ilâve etmiştir: Muhtar Mustafa Gönen, kültür dairesine müracaat ederek, köydeki öğretmen ıçin güzel bir ikametgâh yaptırmak istediğini bildirmiş ve yaptıracağı bu bina için bir plân ve proje hazırlatılmasım rica evlemiştir. Mustafa Gönen, bundan başka, köy okulunda, talebelerin daha sıhhî şekilde ders yapabilmelerini temin maksadile ikişer kişilik otuz tane de mekteb sırası yaptırarak okula hediye etmiştir. Mustafa Göneni takdir ve tebrik etmek hepimize borcdur. Sonra, başına gelenleri anlatmağa başladı. Adnan, tıpkı öyle benim de gördüğüm gibi, arkasında koyu renkli bir kostüm, gözünde gözlük, kolunun yeninde bir bıçak, onun kamarasma girmiş. Biraz önce, kamarot tepsile yemek getirmişmiş; gene onun geldığını sanmış. Adnan, ılkönce vasiyetnameyi istemiş. Bedriye de canını kurtarmak için çantayı göstermiş. Herif, çantayı açıp da içinden kâğidlar alırken, kadıncağız kaçmak istemiş. Adnan, geriye dönmüş, elindeki bıçağı vurmak için saldırmış. O gürültüde tepsiye çarpmışlar, tepsi bir gürültü ile yere devrilmiş.Dışarıda da ayak sesleri duyulmuş. Adnan, artık Bedriyeyi öldürmeğe vakit bulamamış, vasiyetnameyi almış, kendini dışarıya atmış... Genc kadın, bunları anlattıktan sonra, kesilmiş, yorulmuş gibi sustu. O zaman Haşmet, kendini tutamadı: Bu, böyle olmaz, diye bağırdı. Artık hepsi anlaşılıyor. Hacı efendiyi öldüren adam, mademki şimdi de bu vasiyetnameyi çaldı; kendisinin de kim olduğunu açıktan açığa belli etmiş demektir. Bu herif, her halde Hacı Hüsameddinin ölümile de, onun mira«ile de alâkası olan bir adam, olacak!.. Haşmet, gene Orhani ilerîye sürüyor, Fatih Halkevinde temsiller Fatıh Halkevinden: . Evimiz tiyatro şubesi 1938 1939 kış sezonu temsillerine 10 birincikânun 1938 cumartesi gününden itibaren başlıyacak ve her hafta cumartesi günleri saat 21 de ve pazar günleri saat 14,30 da olmak üzere temsillerine devam edecektir. Bu temsillere gelmek istiyen yurddaşlar davetiyelerini her hafta salı gününden cuma günü akşamına kadar her gün saat 10 dan 21 e kadar Evimiz direktörlüğünden alabilirler. FOTO Magazinin 8 inci sayısı AtatUrk nüshasıdır. 200 resim ve tablolar Atatürkün el yazıları enfes fotoğraflar Her mıntakada yapılan lik maçlarmı idare eden hakemler en kısa bir müddet zarfında idare ettikleri maçların rapor larını doğrudan doğruya Beden Terbi yesi Umum Müdürlügüne gönderecek lerdir. Hakemler tarafından tecziyesi taleb olunan oyuncular hakkında Beden Terbiyesi Umum Müdürlüğünce icab eden cezalar verilecektir. Mıntakalardaki disiplin heyetlerinin vazifeleri bu suretle Beden Terbiyesi Umum Müdürlüğü tarafından yapılmış olacaktır. yoğunu kansına verdiğini gördu; artık onu öldürmekten birşey çıkm.yacağmı anladı. Mutlaka böyle olacak!.. Sadeddin sordu: Vasiyetnamenin kopyası, bu çantada mıydı?.. İyi biliyor musunu??. Biliyorum, elimle koydum. Hatta Muhteşem Hanıma da göstermiştik. Öyle değil mi?. Ben başımı salladım. O aral k Bedriye de gözlerini açtı. Deminki g:bi gene yatağın içinde yan oturmak is'.er gibi davrandı. Ben Haşmeli aramak için dı şarıya çıktığım sırada hastabakıcı kadın da gelmiş, karyolanın yanında duruyordu. Bedriyeyi omuzlarından tuttu. Ye niden yatırdı. Bedriye Satvet, Haşmetin üstündeki başındaki dağınıkhğı görünce: Sana da mı saldırdı?.. Gene Adnan değil mi?.. Bunun böyle olacağı zaten belliydi!.. Diye içini çekti. Doktor Hikmet ona doğru yürüdü: Kendinizi yormayınız!.. dedi. Hayır, hayır... Şimdi yorgunluk düşünmenin sırası değil. Ne yapacaksanız yapınız. Bu herifi mutlaka yakala malı. Yoksa hiçbirimizi sağ bırakmıya cak. Kullanmakla kabildir. Bır hamlede nezla re grıpi geçirir Harareti süratle düşürur Baş, dış, sinir, mafsal, adale ağrıları ancak GRiPiN «lmak suretile çarçabuk defedılebilir. Icabmda günde 3 kaşe ahnabilir. Ismine dikkat. 1 a ilidlerinden sakınınız. Tefrika No.59 Bedriye Satvetin kamarasma gelmiş tik. Haşmet, kadıncagızı o halde görünce ona doğru koştu. Komiser Fchmi de gelmiş, hepsi birden bize bakıyorlardı. Haşmetin basına gelenleri, kısaca onlara da anlattım. Görünüşe göre Adnan, ilkönce Bedriye Satvetin kamarasma gir miş; vasiyetnameyi çaldıktan sonra da benim kamarama geldi, defteri almak istedi. Ondan sonra güvertede Hasmeti yakalamış, denize atmak istemiş, ayak seslerini duyunca bırakıp kaçmıs. Bu herifin, bugün beceriksizligi üstünde... İs tediklerinin hiçbirini yapamadı. Yoksa beni de, Bedriyeyi de öldürebilirdi. İki kişiyi öldüren bir adam üçüncüsünden, dörrîünciisünden cekinrrıez amma neden Ndkleden: KEMAL RAG1B se beni öldürmek istemiyormuş gibi görünüyordu. Vasiyetnameyi çaldıktan son ra, Hacı Hüsameddinin dul karısile de uğraşmaga vakit bulamamış olacak Belki o sırada gene koridordan ayak sesleri duymuştur, yahud da başka birşeyden çekinmiş, kaçmıştır. Hasmet, yan baygm yatan Bedriye Satvete doğru eğilmiş bakarken, çantayı gördü; ona uzandı. Çarçabuk kâğıdları karıştırdı, sonra bize döndü: Çalmış, dedi, vasiyetnameyi al mış!. Aslı, İstanbuldaki noterde; onun için bunu çalsa da hiçbir işine yaramaz. Yalnız, içinde ne yazlı, onu anlamak istemiştir. Belki ayak üstünde şöyle bir gözden gecirdi; Hacı efendinin varını bunu demek istiyor. Hepimiz, birbirimizin yüzüne baktık. Aklıcna, bir saniye içinde bin bir düşünce, yüz bin şüphe bırden geliyor. * * * Şükrü Paşa, bütün bu olup bitenleri duymuş olacak ki, beni görür görmez: Sağlıkla ayağımızı bir kere, karaya basa bilseydik!.. Diye bağırdı. Sonra yüzücne baktı. Sizin ağzınızı da mı ısırmış?.. Ne yapmış?.. Utandım: Hayır, dedim, korkudan dudaklartmı ben Kirmışım. Ondan kanamış. Ne korkuydu o?.. Sonra, o gürültü arasında yüzüm de biraz çizilmiş. Yanıma doğru sokuldu: Yeni yeni neler var, bilseniz... dedi. Bu akşam Melek Hanrmefendile Nercnin, sofraya pek geç geldiler. Peki, bundan ne çıkar?.. Sizin başınıza gelenler, tam akşam yemeği arahğında idi, değil mi?.. Evet. " O sırada bu iki kadın ne yapıyordu acaba, düşünsenize bir kere... Ne olabilir?.. Bir insan, her zamanki kıyafetini değiştirse, Bedriye Satvetle sizin üstü nüze saldırsa, Haşmeti denize atmağa kalksa, sonra da gene kendi kamarasma dönüp eski kılığına girecek olsa, bütün bunlar epey sürer, değil mi?.. O zamana kadar da elbet, yemek zamanı geçer. Gene mi bu?.. Hâlâ Nerminden mi şüpheleniyorsunuz?.. Nerminden değil... Orhandan değil mi?.. Nedense buna böylece takıldınız, kaldımz. Dediği niz gibi olsa, bumı yapacak başka zaman yok muydu da tam herkesin yemeğe gitmesini beklediler?.. Bajşka bir saatte yaparlar, yemeğe de vaktile gelirlerdi. O zaman bu iş hiç kimsenin gözüne çarp mazdı. Şükrü Paşanın bir sözü, zaten ötpkin* uymuyor: Haydi, diyelitn ki ben aldanıyorum. Orhanla Nermin Suad, ikisi bir insan değildir de bizim Sadeddinjn yavuklusu sahiden bir kadındır. Öyle olsa bile ben gene ondan şüpheleniyorum. Niçin?.. Bu işleri yapan adam, bir erkeğe hiç benzemiyor. Mutlaka bir kadınd^r. Nereden anladınız?.. Eğer bir erkek olsaydı, sizi öpmezdi de ondan... lArkası var) '