6 Birincikânun 1938 CUMHURÎYET t Siyaset etraf ında Muzib telgrafçı ItalyaFransadan nereleri ve niçin istiyor? Savua ile Nis ve civarı 1860 da Korsika adası da 1767 denberi Fransız hâkimiyeti altındadır; Tunusta 150 bin Italyan vardır Yazan: M. F. T. FRANSA Ingilterede muhabere teşkilâtını seferber eden 2 Seferberlik memur maHkum oldu İngilterede muziblikte aşırı giden 26 yaşmda Henri Vud isminde bir telgraf memuruna, 6 ay hapis cezası verilmiş tir. Çekoslovakya meselesinin Avrupada siyaseî vaziyeti gerginleştirdiği zamanda, telgraf memurlanna bir şifre öğretilmiş ve yabancı tayyareler geliverdiği takdirde, bütün alâkahlara bunun derhal bildirilmesi için talimat verilmiştir. Vaziyetin en gergin bulunduğu 23 eylulde, Vud, alay olsun diye şifreyle tehlike işareti verip, katıla katıla neticesini bekliyor. lşaret üzerine alelâcele 260 gizli telefon hattı tesis ediliyor. York Kontluğunun bütün itfaiye teşkilâtı ve bütün polis memurlan harekete geçrriliyor. 69 muhtelif mevkie, noktalar dikiliyor. Ancak ondan sonradır, ki isaretin bir muziblikten ibaret olduğu anlaşılıyor ve vaziyetin, işaretten evvelki hale getirilmesi için hayli zaman harcanı yor. Bu işaret üzerine adeta ortalığın altı üstüne gelirken endişelenen ahali, mahkemenin verdiği kararı memnuniyeüe karşılamtş ve hatta mahkemenin, bu yüzden yapılan masraflan telgraf memu nına ödebnemesine uzülmiktur!? Balkan Seferim: 1912 Yazan: Y. MAZHAR AREN PENCERESINDEN Tunus gediği e gediğin, rik de Tunus gediği tabirinin burada tahlilini yapacak değiîiz. Yalnız şu kadarım söyliyelim ki Tunus gediği, dilimizdeki yağlı kuyruk tabirinin muradifi olup hırs uyandıran, iştiha şahlandıran cazib ve kıymetli nesnelere ıtlak olunur. Bu sözün, yani Tunus gediği tabirinin nasü bir hakikat ifade ettiğini ise üç dört gündenberi gazetelerin siyasî icmal sütunlarında yer alan Tunus meselesi ispat edip durmaktadır. Tunus ülkesi, Roma nümayişlerinden sonra gerçekten Tunus gediği haline geldi ve o gediğe bugüne bugün sahib olanlarla onu yakalamak istiyenler arasında yaman bir münakasa mevzuu oldu. Fakat ortada dikkate değer bir tarih hatası da var. Tunus gediğine el koymak istiyenler o gediğin kendilerinden gasbolunmuş olduğunu söylüyorlar ki bu, tarih bakımından çok yanlış ve yersiz bir iddt* adır. Çünkü Tunus bizim bildığimize göre hiçbir zaman İtalyan olmadı. O üİke* nin yerli halkı ne Lâtin, ne Cermen, ne de franktır. Ancak Berberîdir. Fenikeli» ler müstevli bir taife halinde Tunusa yerleştiler, bir Kartacalı tipi yarattılar. R o malılar bu tipi ortadan kaldırıp Berberîlerin enselerinde boza pişirmeğe kalkijt* lar. Fakat Milâddan 146 yıl önce oraya girdikleri halde tam bir hakimiyet kurvı madılar, hele temsil kudretini asla gösto* remediler, üstelik Takfarması ihtilâli gibi ayaklanmalarla boyuna hırpalandılar. Sıra Bizansın oraya tasarruf etmesine gelince iş büsbütün azdı, siyasî ve içümaî anarşi çoğaldı, hakimiyet mevkii kolayca Vandal'lara geçti, onları Yedinci asırda islâmlann istilâsı takib etti ve bu istilâ kat'î bir temessülle neticelendiğinden Tunus bir islâm memleketi oldu. Hatta adî da Afrikiyyeye çevrildi. Kışlaya sevkedilirken.. Benim yanıma düşmüş bir Yahudi çocuğuna bir sürü hısım akrabası yol boyunca hep bir ağızdan birşeyler söylüyorlar.. Gencin cevab vermediğine bakılırsa. na sihatler ediyorlardı. Anası olduğuna hükmettiğim bir ka dın, bana hitab ederek, türkçe ve türkçenin İstanbul yahudisi ağzında çektiği eziyetlerin tam ifadesile: Aman diyorum size... Simentom benim biriciğimdir. Kuzguncukta eczacı Jak Efendinin yamağı idi. Evden eczaneye, eczaneden eve. Hiç başka şey bilmez. Kız gibidir. Muharebede top, tüfek seslerinden ödü pathyacak... (Yahudi kadını hıçkıra, hıçkıra ağlıyarak) Allahaşkına siz ona sahib olunuz. Öne geçmesin. Hep arkada kalsın. Siz ona söyleyiniz. Benim kocam yok. Jak Efendi o tuz lira vermedi; altmı? kuruş haftalığı vardı. Çok yalvardım, Haham da yalvardı amma: «Otuz lirayı on senede ödiyemezsiniz» dedi. Fıkaralık yüzünden ölüme gidiyor. O, çok korkaktır. Top tüfek seslerinden Ödü pathyacak. Siz müslümanlar yüreklisiniz! Allahaşkına Se mentoyu görüp gözet ve.... ilâh... Bu sözlerin içindeki korkaktır sözü yahudi oğlanına dokunmuş olacak ki, anasına sert bir sesle: Korkak mı?.. Ne korkagı?... Bakkal Apostolun çırağını, Rum çocuğunu dövdüğümü unuttun mu?.. dedi. Sözü gene kendi dillerine çevirdiler.. Ben gülmemek için çalıştrken, acı acı düşünüyordum: Vah güzel vatanım... Seni böyle korkak yahudiler mi müdafaa edecek?.. îleride anlatacağım veçhile, Gerdeli ile Kökiler arasında ugradığımız bir çete baskınmda bu zavallı Semento, ilk kurşunu yedi, anasınm korktuğuna ilk adımda uğradı. Ondan başka vurulan da olmadı. Bütün ailelerde telâşlı bir hazırlık var. Herkes birbirine yardım ediyor, fakat bu yardım, maddî olmaktan ziyade manevî, daha ziyade sözlerle... îşte davul... Halkın kulaklarını açmak için kullanılan davul, yüksek gürültüsile sokaklarda dolaşıyor... Yerli ve taşralı bazı esnan erbabı, silâh altına davet ediliyor. Herkesin yüzünde bir asıklık, benizlerde bir uçukluk, dudaklarda soluk bir sükut var. Kadmlar erkeklerden daha metin!.. Askere gidecek adamı olan ailelerde telâşlı bir hazırlık ve komşularında samimî bir yardım... Bir yardım ki, maddî ol maktan ziyade manevî? Elden ziyade dille; dua ile, teşvikle, candan sözlerle... Hısım ve akbara ve yakın dostların toplandığı e\imde iki odalı evceğizimdekızkardeşimin benim harbde bulunduğu m sırada halamızın yanında kalması kararlaştırıldı. Küçük bir çocuk olan hemşiremin gözyaşlan herkesi müteessir ediyordu. Askerî kaymakamlıktan mütekaid Hüsnü Bey ismindeki bir dostumuz benim harbe gittiğimi istemiyordu. Oruz liradan ibaret olan bedeli nakdiyi ödiyerek kalmaklığımı teklif ediyordu. «Otuz liran yoksa ben vereyiml...» diyor ve ısrar ediyordu. Fakat beni saran bir duman kulaklarıma söz girmesine mânidi. Vatanın en büyük hizmetinin otuz lira ile odenemiyeceğini, milletin hayat ve memat mücadelesinin otuz liralık bir vergi veremiyecek fıkralara terkedilemiyeceğini düşünüyordum. Eğer muharebeye gitmezsem bu vatanda serbest ve halk arasmda alnı aÇik gezemiyeceğimi sanıyordum. Evimin eçyalarile hemşiremi halamıh evine naklettikten ve biraz acıklı tablolar teşkil eden bir helâllaşmadan sonra Paşalimanına ahziasker şubesine gittim. Şube binasmın önündeki geniş yolu insanlar doldurmuştu. Akasyalar ve aylandoslann altlanna çömelerek kaydolun cıya kadar konuşmağı kâr sayan analar, hemşireler, zevceler vakur bir tavır takınan, düşünceli bir hal alan oğullanndan, kardeşlerinden, kocalarından gözyaşla rını saklıyamıyorlardı. Bir gözyaşı ki, cesaret kıran, nedamet uyandıran değil, ateş yakan ve iman veriyor. Kaydolunanlar, üçer yüz, dörder yüz kişilik gruplar halinde, mürettib oldukları kışlalara sevkedılmekte idiler. Ben de kaydolundum ve ikindi vakti Üsküdar iskelesinde hazırlanmış olan küçük bir vapurla Ortaköyde karaya çıkarılmak üzere sevkedildik. Posta neferlerinin nezareti altmda Üsküdar iskelesine doğru yürümeğe başh yan sürü halindeki askerlerin iki tarafında aileleri, son katresini emmek için başına kaldırdığı kadehin boşalmış havasında şarab anyan teşneler gibi doymadıkları sevgililerinin son dakikalannı da emmek icin. beraber vürüvorlardı. AFRİKA ^MISIR İtalyanın Fransadan istediği havaliyi gösterir harita bir millet olacaktır. İtalya; Almanya gibi kuvvet ve kudretini ve bütün siyasetini ayni ırktan olan nüfusunun ve bunlann yaşadıklan yerlerin çoğalması ve birle?mesi esasına istinad ettirmiş ve kurmuş.tur. Şimdi geleîim ltaîyanm Fransadan istediği yerlere. Bu yerlere Fransız So malisi de dahildir. Habeşistanın yegâne demiryolu olup Adisababa'yı denize bağlryan büyük demiryoju Fransızların olduğu gibi bunun deniz tarafındaki kısmı ve mahreci Fransanın bir müstemle kesi olan şimalî Somalide'dir. îtalyanlarm Fransız demiryolunu ve Fransız Somalisi'ni ne hakla istediğini baska bir yazıda izah edeceğiz. îtalyanm Avrupaoın karasında Fransadan istediği yer Savua (Savoie) havalisidiî. Bu yer îtalyanm garb hududile îsviçrenin cenub hududuna mücavirdir. Fransızlar bu havaliyi iki departman yani vilâyete ayırmışlardır. Biri cenubî Savua eyaleti olup 320 nahiyeden müteşekkildir. Nüfusu iki yüz elli binden fazladır. Diğerî şimalî yahud yukan Savua olup 315 nahiyeden müteşekkildir. Bu nun da nüfusu diğerine yakındır. Yani yanm milyona yakm nüfusu vardır. Çoğu îtalyandır. Fransa bu îtalyan yerlerini ancak 1860 senesinde mülküne il hak etmişti. îtalyanm Avrupanın karasında iste diği diğer bir yer de Fransız Rtvyera sıdır. Rivyera Fransadaki Nis'in garbile İtalyadaki Cenova arasındaki arkası şimal rüzgârlarma karşı yüksek dağlarla mahfuz ve gayet lâtif bir sahil eyaleti dir. Simdi yarısı Italyada yarısı da Fransadadtr. 1860 senesine kadar Fransız Rivyerası da Savua eyaleti gibi İtalyan hükumetlerine aiddi. Fransa bu yeri îtalyanlardan aldıktan sonra buna Bahrialp vilâyeti adını vermiştir. Bu mmtakanm 159 nahiyesi vardır; nüfusu dört yüz binden fazladır ve çoğu îtalyandır. İki Savua ile Bahrialp vilâyeti îsviçrenin cenubundaki Cenevre gölile Akde niz arasmda İtalya hududu boyunda uzamı? ve halkı İtalyan olan bir mıntaka Şimalî Afrikada Fransanın himayesi teşkil etmiş oluyor. altmda bulunan Tunus, yakm zamana İtalyanın istediği Fransız Rivyerası kadar Turk hâkimiyeti altında bulun Fransanın cenubundaki başlıca harb li muş olan ve ahalisi arabca konuşan bir manı olan Tulon'un bulunduğu Var vimemlekettir. Lâkin İtalya yarımadasına lâyetine kadar uzamaktadıı. Başlıca ve bahusus Siçilya'ya yakm olması iti meşhur şehirleri Nis, Menton, Villef barile Tunusa ötedenberi îtalyanlar ti ranche, Cognes ve Antibes'tir. Fransaya caret ve muhaceret maksadile yerleşmiş tâbi olup kumarhanesile meşhur Monte lerdir. Fransızlar ancak kendilerine Karlo Prensligi de Fransız Rivyerası Prens Bismark peşkeş çektikten sonra bu içindedir. beyliği himayeleri ve siyasî hükümleri alCenubî Fransa ile çimalî Afrika aratma almışlardır. Binaenaleyh Tunusa sındaki Korsika adası Savua ve Fransız gelip yerleşen Fransızlar ve diğer Avru Rivyera'sından daha evvel, yani 1768 palılar îtalyanlara nazaran çok azdır. senesinde Fransanın eline geçmiştir. EvLâkin şimdi Fransanın mülkü olan ve velce Ceneviz İtalyan cumhuriyeti elinahalisinin Italyan olduğu şüpHesiz bulu deydi. Şimdi kendi başına bir eyalettir. nan yerlerin üzerinde tabiî ve millî say 364 nahiyesi vardır. Nüfusu üç yüz bin dığı emel ve iddiaları açıktan açığa izhar kişiden fazladır. etmekten çekinmedi. Bu yüzden Avru Korsika'hlar Fransız hakimiyetini kapanm yeni bir meselesi daha patlak ver bul etmediklerinden mütemadiyen çete miş oldu. harbi yapryorlardı. Ancak birkaç sene Şöyle ki Amerikanın şimaline ve ce evvel bu çete faaliyetine nihayet veril nubuna hicret eden ve şimdi sayısı dokuz miştir. Faşist îtalya Korsika'hlar ara milyonu geçen bütün Italyanlan ana va sında İtalyan kültürünü ve milliyet şuutana davet etmistir. Bunlarm nakli ve runu yaymak için fevkalâde çalışnuş ve terfihi için hertürlü hazırlık yapılmıştır. hayli muvaffak olmuştur. İtalya halis Italyan ırkından olmak üzeFransa Akdenizin ortasında yegâne isre elli iki milyonluk toplu bir millet ol tinad^âhı olan bu adada son senelerde ması kararlastırmışhr. elliden fazla hava meydanı ve müteaddid Fransadaki yerleri alacağı farzedile harb limam vücude getirmiş ve bilhassa ck olursa İtalya altmış milyona yak ın İtalyanın Sardünya adası karşısmda o Âvrupa bir iki sene içinde fevkalâde sarsıntılar geçirdi. Üstüste birkaç defa yeni bir umumî harb tehlikesi atlattı. Fakat nveselelerin bir türlü arkası gelmiyor. Biri biter bitraez ikmci bir mesele hem de daha vahim ve korkunc olarak derhal kendisini göstermektedir. Habejistan meselesinm arkasından Akdeniz muvazenesi işi çıktı. Bunu müteakıb îtalya ile Almanyaıun her suretle müttefiki General Franko'nun şimalî Afrikada ve îberya yanmadasınm büyük bir kremında yerleşmesi garb devletlerini ve bahusus Fransayı şaşırttı. Çok geçmeden Avusturyanm iltihakile Almanya orta Avrupanm tam mer kezine yerleşti ve Çekoslovakyayı üç taraftan sardı ve akabinde de bu devleti arazi ve nüfus itibarile iiçte biri nisbetinde kiiçültiip kalan yerlerini de siyasî ve iktısadî cihetten kendisine bağladı. Bundan sonra çıkacak meselenin Almanyanm Ukrayna'ya doğru saTkması olacağı bazılan tarafından tahmin olunuyordu. Lâkin böyle bir tasavvur olsa bile file çıkması uzun zamana muhtac sayılıyordu. Hiç beklenmiyen bir taraftan büsbütün ve yepyeni büyük bir mesele çıkıverdi. 1870 senesinde Italyan sfyasî birliği; Papa'larm idaresi ve Fransızların askerî işgal ve himayesi altmda bulunan Romaya Italyan kuvvetlerinin girnaesile tahakkuk ettikten sonra millî hududların ha ricinde gene bir hayli Italyan kalmıştı. Bunlann yaşadıkları yerler şimal ve ?ark ciheu'nde cenubî Tirol, Triyeste'nin bulunduğu îsterya yarımadası ve Adriyatik denizinin şarkmdaki Dalmaçya adalarıdır. Umumî Harbin sonunda îtalya bu yerleri, müttefiklerinin nzası inzımam etsin etmesin, almış fakat garb daki Italyanların yaşadıkları yerlere dokunmamratı. Çünkü burdar kendisinin muttefikleri bulunan Fransa ile İngilterenin elindeydi. Bu yerler Avrupada asıl Fransanın cenubu şarkisim teşkil eden Savva havalisi ve cenubî Fransız Riv yera'sile şimalî Afrikadaki büyük müstemleke imparatorlugu bütün bunlann arasmdaki deniz yollarjnın ortasında bulunan Korsika adasıdır. îzmir Vilâyetinde yapılacak turistik yollar Î2mir, (Hususî) Turistik yollann inşası faaliyeti, mart ayında başlıyacaktır. Kanun dairesinde nakü vasıtalarına yapılan tarife kısmı, tespit edilen şekil dairesinde tahsil olunmakta ve birikmektedir. Fakat bu suretle elde edilecek hâsılat ne kadar olursa olsun, yollann tamamen asf alt haline getirilmesi, hem de bu işin mümkün oîduğu kadar sür'atle bitirilmesi hususunda mevcud ihtiyac ve kararı karşılayamıyacak gibidir. Bu sebeble, devletin de kısmen yardımda bulunması ınuhtemel görülmektedir. Projelerde, Nafıa Vekâleti Fen Heyetinin gösteTdiği şekilde tadiîât yapılmış ve projeler Vekâlete gönderilmişti. Tastik muamelesinin bugünlerde intacı beklenmektedir. Turistik yolların inşaat şefliğine, eskl tzmir Nafıa başmühendisi ve bugün Vekâlet Yollar ve Köprüler Umum Reis Muavini Emin Dizgin tayin edilmiştir. îzmîrde tütün ve üzüm satışları İzmir, (Hususî) Üzüm satışları gayet iyi gitmektedir. 80 bin tonluk rekolteden 18 bin ton kadar üzüm kalmıştır. Son günlerde fiatlar, her numara üzümde bir buçuk kuruş kadar yükselmiştir. Sebebi, mevcud talebin fazlalığıdır. Üzüm müstahsil ve tacirı, bu yılın neticesinden memnundur. Incirde de vaziyet iyidir. Hatta denilebilir ki, pek az mal kalmıştır ve onun da yakında elden çıkanîması muhakkaktır. Ancak, tütün vaziyetinde, şimdiye kadar 21 milyon kilo tütün satılmış olmasına ve geriye ancak on bin ton kadar mal kalmasına rağmen vaziyet iyi değildir. Şimdi satışlar gayet bati gitmektedir. Fıatlar da o nispette düşüktür. Parti Vilâyet Kongrelerinde tütün istihsal ve satışlan mevzuu üzerinde çok hararetli münakaşalarır. geçmesi beklenmektedir. Geçen seneden elde mevcud stokun ıslenmiş olan kısmı ihrac olunmakta berdevamdır. B*f»ray denizaUı gemiiniz iptid^l^nnda KiFde denize indirilecek Almanyada Krupp muessesesinin gemi inşaat fabrikalan olan Kil'deki Germania tezgâhlannda yapılmakta olan iki denizaltı gemimizden Saldıray yazm denize indirilmişti. Bu geminin, bir aya kadar limanımıza gelmesi beklenmekte olduğunu yazmıştık. Ayni tezgâhlarda yapılmakta olan Batıray denizaltı gemisi de ikincikânun iptidalannda merasimie denize indirile cektir. «Ay» sınıfı işaretli gemilerden ikisi de Krupp müessesesi tarafından Haîicde yapılmakta olup isimleri Yılduay, Atılaydır. Bunlardan Înşaatı ilerlemiş olan bir tanesi de, mart ayında merasimle denize indirilecektir. «Ay» sınıfı denizaltı gemilerimiz hakkmda, tafsilât neşredilmemiştir. Ecnebi salnameleri bunlarm Gür denizaltı ge mimize benzediklerini, fakat daha mükemmel olduklannı yazmaktadırlar. Bu mükemmeliyet, bilhassa motörlerindedir. Yanan ve haslanan iki çocuk Birkaç gün evvel, Kasımpaşada Çeşme sokağında 2 numaralı evde oturan Ahmedin çocuğu Salâhaddin, evde oynarken, mangalda kaynamakta oîan yemek tenceresi devrilmiş, zavallı çocuk, kol ve bacaklanndan ağır surette yanmış*ır. Çocuk, götürüldüğü Şişli Çocuk hastanesinde dün ölmüştür. N'şantssında Me^rutiyet mahallesinde Çıkmaz sokakta 95 numaralı evde oturan Raufi karısı Meryem, avluda iş yaparken odada bulunan iki buçuk yaşındaki çocuğu Mürtad mangalı devirmiş, zavallı yavrunun elleri yanmıştır. Yaralı çocuk, Şişli Çocuk Hastanesine kaldırılmıştır. lup iki adayı ayıran boğazın sahilindeki Bon Tacio'yu fevkalâde tahkim etmiş tir. Diğer müstahkem mevkileri ve harb limanlan adanra idare merkezi bulunan Ajacceo ile Caloi ve Bostia'da bulunu yor. Tunus beyliğine gelince, mesahası 167,400 kilometre murabbaı olup nüfusu iki buçuk milyondan fazladır. Bunlann arasmda 150,000 İtalyan vardır. Çoğu Tunus şehrinde yaşarlar. Şimalindeki Bizerta harb limanı gayet mühimdir. 1861 de Fransızlar tarafından işgal edilmisti. Ancak 1920 de bunun üzerindeki hükümranlık hakkmdan faragat ettik. Tunus Trablusgarbın yanıbasmdadrr. Yumrukla sinemaya girilir mi? Tahîakalede oturan 17 yaşlarında Kemal isminde birisi, dün akşam üzeri, Beyoğlunda Şık Sinemasına biletsiz girmek istemiş, kapıda duran 46 yaşında Sadık buna mâni olmuştur. Neticede Kemal. Sadığı yumrukla dövmüş, yakalanmıştır. M. F. T. Bu islâmlaşmanın şümulünü ve derinliğini şundan da anlamalı ki Kartacahların, Romalıların, Vandalların, Bizans imparatorluğunun Tunusta birbirini takib eden hakimiyetlerinin yıl bakımından yekunu oradaki islâm hâkimiyeti yıllarınıa yarısma bile tekabül edemez. Beni Ag • leb, Fatime oğullan, beni Zeyrî, Muvahhidin ve beni Hafs devletleri hep islâm hakimiyetini temsil ederek Tunusta kurulmuşlar ve Sen Lui kumandasındaki haçlı ordusunu da Fransa Krah olan kumandanlarile beraber Tunusu müdaÜsküdar iskelesinde bizi bekliyen va faa uğrunda imhaya muvaffak olmuş • pura binişimiz, intizamsızlıkla cereyan lardı. etti. İskele üzerinde Sementonun anası Onaltıncı asırda Tunus Barbarosua gibi telâşa kapılmış bir çok Rum ve Er himmetile Türklerin eline geçti. Şar « meni karılan vardı ki, vapur uzaklajm ken kumandasındaki İspanyolların orasıcıya kadar oğullarının arkasından bagı nı zaptetmek için yaptıkları hamleler hep rıştılar, çagırıştılar, sözlerini işittiremeyin boşa gitti ve Yemen fatihi Sinan Paşanın ce, mendil sallıyarak ciyak ciyak haykır son bir seferile Türk hâkimiyeti kökleşti. dılar. Yürekten gelmiyen ve vazife bilmiFakat Sinan Paşa Tunusun idaresini yen bir askerlik, bunlara pek korkunc gö bir divana bırakmıştı. Bu divan azası içrünmüş, pek acı gelmişti. Haklı idiler. lerinden birini Dayi namile başbuğ intiÇünkü bu vatan onlann değildi. Kendi hab ediyorlardı. Gitgide Dayiler tagal lerinin olmıyan bir vatan için ölmek ne lub yoluna girdiler, îstanbulu tanımadı H demek? lar. Lâkin ülkeyi de idare edemediler, u« Ortaköye çıkarıldık ve Yıldızın arka zun bir fetret devresi açtılar. Bu arada larına tesadüf eden Orhaniye kışlasına meşhur Dayilerden Lâz Ali Beyin oğlu götürüldük, oradaki nizamiye kıt'asına Hüseyin Paşa, İstanbuldan valilik fer« teslım edildik. manı alarak idareyi ele geçirdi ve bugün de Tunusta Fransa mahmisi olarak beylik yapan sülâleyi kurdu. Bununla beraber Tunus Abdülhamidin ilk saltanal yıllarına kadar Osmanlı camiasma dahildi. Ancak son valilerden Müşiri evvel Ahmed Paşa bir Paris seyahati sırasında Fransayla sıkı bir münasebet tesis etmiş, ailesinin beyliğini İstanbula resmen tasdilt ettiren Mehmed Sadık Paşa da o münasebeti kuvvetlendirmişti. Bu vaziyet o > İzmit (Hususî) Yeni avukatlık yetim bırakılmış ülkenin Fransa himayekanununun mer'iyet mevkiine girmesi sine kat'î surette geçmesini intac etti ve münasebetile şehrimiz a\oıkatlarile AdaTürklerin hakkı da ancak Lozan muahepazar, Kandıra, Geyve, Karamürsel, desile Fransaya devrolundu. Gebze, Hendek avukatları şehrimizde Şu kısa tarihçeden anlaşıhyor ki Tuhararetli bir toplantı yapmışlar ve bun nus gediği durumuna, yani yağlı kuyruk dan pek garib bir netice istihsal etmişlerhaline düşürülen memleket üzerinde ea dir. sahih ve en tabiî hak sahibleri ancak yerîzmit avukatları, Kocaeli Barosunun lilerdir. Çünkü onlar yirmi iki asırdanbeİzmitte kurulması lâzım geldiğini ve buri elden ele geçmiş ve ancak islâm oldukna, Kandıra, Karamürsel, Hendek, tan sonra kendi kendilerini idare hakkına Gebze ve Geyvede bulunan avukatlar da malik olabildıkleri halde bu hakkı gene taraftar olduğu halde Adapazar Baro yâd ellere kaptırmış bulunuyorlar. suna mensub avukatlar Kocaeli barosu Herhangi bir Tunus gediğine göz konun Adapazarmda kurulması lâzım gel nabilir amma tarihten hak ahnarak değil, diğini müdafaa etmislerdir. Bu hususta kuvvete dayanarak!.. Gediğin şjmdiki işuzun münakasalar cereyan etmiş, iki ta tahlıları işte bu noktaya kıymet vermeraf da noktai nazannda ısrar ettiŞinden diklerinden velveleleri biraz garib düjükat'î bir neticeye vanlamamıştır. Bunun yor. üzerine «Kocaeli Barosu» ismi altmda M. TURHAN TAN ayrı ayrı iki baro tesekkül etmistir. îz mitteki Kocaeli Barosunun reisliğine saNezle ve grib çoğalıyor mu? bık Baro reisi avukat Sedad Pek, AdaSon günlerde şehrimizde nezle ve gr<b pazan avukatlannın kurduğu Kocaeli çoğalmıştır. Esasen her sene bu mevsimBarosunun reisliğine de avukat Eşref se de nezle ve grıb vak'alan mütezayid bir çilmişlerdir. Keyfiyet Adliye Vekâletine derecede görülmektedir. Mevsimin kış bildirilmiştir. Maamafih her iki baronun olmasına rağmen, havalann müsaid gîdişi gajTitabiî olduğu için nezle ve grib feshedilerek kanunun tarifatı dairesinde vukuatımn çoğalması da bunun neticefll Kocaeli Barosunun kurulacağı söylen addediliyor. Alâkadar makamlar bu hu mektedir. susta bazı tah?ffuzî tetbirler lzmit avukatları arasmda münakasa ayrı ayrı iki Baro kuruldu