1 Aralık 1938 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6

1 Aralık 1938 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURIYET 8EYNELMİLEL Dr. Emil Haha PORTRELER Lik maçlarına bu hafta başlanıyor Umumî merkez, dün telgrafla mıntakaya emir verdi Beden Terbiyesi Umum müdürlüğü dünden itibaren resmen işe başlamış ve bu meyanda alâkadar bölgelerle muhaberata girişmiştir. Beden Terbiyesi Umum müdürlüğü ilk muhaberatı İstanbul mıntakasıle 3^apmış ve iki tamimle bir mektub göndermiştir. Umum müdürlük, bütün mıntakalarda spor hareketlerinin derhal başlaması için de e'mirler vermiştir. İstanbul mıntakasma biri futbol fe derasyonundan, diğeri umum müdür lükten gönderilen telgraflarda lik maçlarmın 3 kânunuevvelden itibaren başlaması bildirümektedir. Bu hafta ikinci devre oyunlarına başlanacaktır. İkinci devTe oyunlarının kânunu evvelin üçünde başlaması evvelce tespif edilmiş olduğundan müsabakalarda hiç bir aksaklık olmıyacak, oyunlar fikstürde gösterilen şeMlde devam edecektir. E 1 Birîncikânun 1938 Duymadıklarımız ve bilmediklerimiz Duman sayesinde Kanşık ve nasıl yapıldığı belli olmıyan bayat I çocuk gıdalarile yavrunuzun sıhhatini tehlikeye koyarsınız. 12 temmuz 1872 de, Çekoslovakya L mn Trhove Sviny şehrinde doğdu. İlk tahsilini doğduğu şehirde bitirdikten sonra, orta tahsilden itibaren yüksek mek tebi bitirinciye kadar, kendi nesline mensub bütün gencler gibi, onu da, büyük jehirlerin irfan kaynaklarmdan istifade «neli peşinde görüyoruz. Emil Haha, bütün hayatını vakfettiği adliye ve hukuk işlerine karşı, en küçük yaşındanberi yenilmez bir incizab duymuş, tahsıl çağına girerken, ilk adımını hukuk ilmi istikametinde atmıştır. Emil Haha, muhatabını yalnız kulaklarile değil bakışlarile de dinlcdiği hissini verecek kadar dikkat dolu vc kırpmadan bakan gözlerile; derin çizgileri hak ve hakikat yolu kadar muntazam ve bariz yüzile; hakkmda hükütn vereceği insanlara kar§ı hayırhahhğı esas bellediğini gösteren çehre ifadesile, mesleğini seçerken çok isabet göstermiş insanlardandır. Resmî hayatmı, yayvan bir merdivenin basamaklarım çıkar gibi, rahat, sakin ve tabiî admdarla, hiç yorulmadan, hep yükselerek geçiren Emil Haha, bugün o basamakların en yükseğine ayni sakin adımlarla erişmiş bulunuyor. Bugüne kadar hak ve adalet prensiplerile dolup olgunlaşan başmı, bundan sonra o prensipleri, memleketin âli roenfaatlerine tatbik sa hasmda yoracaktır. Çekoslovak Cumhur Reisliğinde, Beneş'i o istihlâf ediyor. Emil Haha, yüksek tahsilini Hukuk Fakültesinde bitirdikten sonra, önce baroya kaydedilmiş, fakat biraz sonra Bohemya eyalct komitesine girmiş, oraya girdiği tarihten itibaren de idare huku kuna nefsini hasretmiştir. O tarihte, Bohemya eyalet komitesi erkânı, devlet teşkilâtının hukuk müntesibleri arasmda güzide bir sınıf teşkil ediyorlardı. Bunlardan pek çoğu kalem erbabı olduğundan, hukukî bilgilerini kısır bir irfan hamulesi gibi beceriksiz bir kıskanchkla kendilerine hasretmiyorlar, ilim vadisinde yoru Ian başlannı, umumî istifade için yor makta devam ediyorlar, kalemlerini bu uğurda kullanıyorlardı. Haha bu kalem ve ilim erbabı arasmda temayüz eden lerdendi. Müstakbel Cumhur Reisi, nazariyatta olduğu kadar tatbıkat sahasında da kendini göstermişti. Satırlann ihtiva et tiği prensipleri, hayatın türlü türlü icablanna, sahifelerde işgal ettikleri yerler kadar ölçülü, muntazam ve ayarlı bir şekilde tatbik etmegi, fıtrî bir istidadla çok iyi bilen Haha, az zaman zarfında umumî dikkati kendi üzerine çekmeğe mu vaffak olmuş ve Avusturya idarî şurası azahğına intihab olunmuştur. Emil Haha'yı, 1918 ihtilâline kadar, bu mevkide görüyoruz. Çekoslovak devleti teşekkül ettiği zaman da, doktor Pantuçek, yüksek idarî şuranın teşkili işlerini, ancak Haha'ya tevdi edeceğini haklı olarak düşünrmiş, onunla teşriki mesai etmiştir. Haha'nın şahsiyetini, Çekoslovak devlet teşkilâtında işgal ettiği ehemmiyetli ınevkii ve Çekoslovak devletine, kendi ihusas dairesi dahilinde yaptığı hizmetleri, ihtısasta erişilebilecek en yüksek mükeınmeliyete nümune diye gösterebiliriz. Pantucek'in vefatmda, yüksek şura birinci reisliğinin tabiî namzedi Haha idi. Nitekim, müteveffanm riyaset mevkiini derhal o işgal etmiş ve bu mevkii hakkile doldurmuştur. Emil Haha, yüksek şura birinci reisi ! srfatile, bu vazifede, gerek idareci ola rak, gerek hukuku umumiye bakımmdan verim.li ve yorulmak bilmez bir faaliyet saTfetmiştir. Çekoslovakya yüksek idarî Yeni Çekoslovak Cumhur Reisi M. Haha şurasının usulü muhakemesi, bugünkü seviyesini, birinci reisine medyundur de mek hata olmaz. Haha'yı. Çekoslovakya hukukşinasları meyanında, en kuvveili kalem erbabı arasında saymak lâzımdır. Bu yüksek adliyeci, asıl mesleginde gösterdiği muvaffakiyeti, müellif olarak da ayni derecede parlak surette ihraz etmiş, memleketine, hukukçu stfatile ifa ettiği hizmetleri, yazılan sayesinde daha büyük bir mikyasa çıkarmıştır. Emil Haha'nın yüksek kıymetini takdir eden ilim ve san'atlar akademisi, onu, azası meyanına seçmekle, bu değerli ilim adamınm şahsına olduğu kadar, ilme de hizmet etmiştir. Doktor Haha, adliye mesleğindeki uzun yıllannı hep ilme hasrettiği gibi, son seneler zarfında da, Çekoslovakyaya, en krymetli fikir semeresini hazırlamakla meşguldü. Mesai arkadaşlarmdan dört profesörün yardımile hazırladığı bu eser, bir hukuku umumiye lugati idi. Müteaddid cildler dolduracak olan bu lugatin şimdiye kadar neşredilen iki cildi, Çe koslovak ilim âleminin bir incisi olarak kütübhanelerde yer almıştır. Doktor Haha, yüksek şura birinci reisi olmak itibarile, bu eserin idarî hukuka müteallik fasılları üzerinde bilhassa meşgul olmuş ve bu fasıllan, hemen tamamen şahsî kaleminden çıkan bir eser halinde vücude gerirmiştir. Doktor Haha, gerek hukuk ilmindeki yüksek bilgisi, gerek hak ve adalete karşı duyduğu derin bağlıhkla, Çekoslovakyanm müşkül zamanlannda, memleketine en kıymetli hizmetleri ifa edebilecek bir sahsiyetti. Çekoslovakya, adalet ve nısfet yolundan, resmî hayatında olduğu gibi hususî hayatında da ayrılmamakla iştihar eden doktor Emil Haha.yı, nısfet ve adalete en fazla muhtac olduğu bir sırada devletin en yüksek makamma getirmekle pek isabetli bir hareket yapmış oluyor. Futbol ajanlığının tebliği îstanbul futbol ajanlığından 3/12/1938 cumartesi günü yapuaeah maçlar Şeref stadı: Hilâl Topkapı B îakımları saat 14,30 hakem Adnan Akın. Fransız gazetelerinden bıri, bir Amerikalı kızın, bundan iki sene evvel, cebinde bir tek dolar olduğu halde memleketinden ayrı lıp dünyayı do laşmağa çıktığını ve bugüne kadar, cüzdanı banknot dolu bir seyyah gibi rahat rahat, iklimden iklime gezdiğini yazıyor. Şaka değil, Amerikalı kız, kendi memleketmde otuz bin kilometre yol dolaştıktan sonra, Japonyaya, Çine, Avustralyaya, Hindistana, Mısıra ve îngiltereye uğramış, şimdi de Fransaya konuk olmuştur. cBır tek dolarla dünyayı dolaşmak elbette ki kabil değildir ve elbette ki bunun bir sırrı vardır» diye düşünen bir gazetec:, Amerikalı kızla görüşmüş. Kızcağız, gazetecinin ilk aklına geldiği gibi, imza toplamak bahanesile dilenip diyar diyar gezen nevMen asrî seyyah değil. Bir defa, her memleketin, kral, imparator, cumhurreisi, başvekil gibi en büyüklerini ziyaret ediyor; beynelmilel bir vifak zinciri vazifesi görece ğini iddia ettiği bir madalya bırakıyor, her gittiği memlekette, gelşigüzel bir iş bulup çalışarak hayatını kazanıyor ve memleket memleket geziyormuş. Allahın yarattığı gibi saf ve tabiî hububattan yapılmış 0211/ Macar kabinesinin yeni programı Budapeşte, 30 (a.a.) Hükumet partisinin toplantısmda İmredi, bir nutuk söyliyerek N,aibin ve milletin emr.iyetini kazanmış olan hükumetin sağ cenah prensiplerine istinad eden malum programı tatbik etmeğe karar verdiğini beyan etmiştir. Hükumet muarızlanna knrşı intikam hissi beslemekle beraber parlâmento hesabları oyununa da âlet olmıyacaktır. Gazeteler, bazi muhalif meb'us!ann hükumet partisine girdiğini bildirmektedir. Bu tneb'uslar matbuata beyanatta bulunarak hükumet tarafından yapılması istenilen ıslahata, bu ıslahatın kanunu esasî prensipleri dahilinde tatbik edilmesi şartile, itiraz etmiyeceklerini bildirmiş lerdir. Amerikalı kızın bir de marifeti var. Ağzından, sigara dumanını halka Halka çıkarmakta yeditulâ sahibi olduktan başka, bütün dünyada bir eşine daha tesadüf edilmiyen, balon şeklinde du man savuruyor. Muhatabrnın yüzüne 4/12/1938 Pazar gana üflediği bu dumandan balon, onun yanağına dokunup dağüıyor ve görenleri yapılacak maçlar hayrette bırakıyor. Taksim stadı: Amerikalı kız, memleketinden çıkarKaragümrük Anadoluhisar A takımken, cebindeki tek dolardan ve çalışıp lan saat 13 hakem Adnan Akın. Galatasaray îstanbulspor A takun hayatını kazanmak azminden ziyade, dumandan balonuna güvenmiş olsa geları saat 14,45 hakem Necdet Gezen. rek. 20 yaşında ve çok güzeL MuhatabYan hakemleri: Fahreddin Somer ve larının yüzüne üflediği balon, gözlerı Halid özbaykaL dumanlandırmıyacak gibi değiL Şeref stadı: Beşiktaş Isfanbulspor B takıınları Ustüne kaynar su dökülen saat 11 hakem Şazi Tezcan. Anadolu Fener Yılmaz A takımlan çocuk öldü saat 13 hakem Şazi Tezcan. Pazar günü Beyoğlunda Viktor FerFenerbahçe Beşiktaş A takımları nandı Feniks adında küçük bir çocuğun saat 14,45 hakem Ahmed Adem Goğdün üzerine evde kaynar su dökülmüş, muhYan hakemleri: Ziya Kuyulu ve Fik telif yerlerinden yanarak ağır surette ret yaralanmıştu Fenerbahçe stadı Viktor, dün sabaH kaldınldığı Etfal Hilâl Vefa A takımlan saat 13 ha hastanesinde yapılan bütün tedaviye rağmen kurtulamıyarak ölmüştür. Ce kem Tarık Özerengin. sedi muayene eden Adliye tabibi Sal.h Yan hakemleri: Ahmed ve Bekir. Süleymaniye Topkapı A takımlan Haşrm defnine ruhsat vermiştir. saat 14.45 hakem Halid Galib Ezgu. Inhisar memurlarının Yan hakemleri: Halid Uzer ve Neşet. Süleymaniye stadı: ikramiyes! Galata Gencler Y. Davudpaşa B taIkramiyelerini henüz alamıyan înhlkımlan saat 9 hakem Fahreddin Somer. sar memurlarının ıkramiyeleri yakında Beylerbeyi Y. Davudpaşa A takun verilecektir. ları saat 11 hakem Bahaeddin Ulöz. Altmordu Galata Gencler A takımTırtıllarla mücadele ları saat 13 hakem Refik Osman Top. îstanbul Vilâyeti Ziraat mudürlüğOn > Eyüb Ortaköy A takımlan saat 14,45 den: hakem Refik Osman Top. Kartal, Kadıköy, Üsküdar, Balurköy, AGalatasaray stadının temeli dalar ve Bogazlçi çevresindeki ev v© köşklerln bahcelerlnl süsliyen çam agaclannda bugün atılıyor tahribat yapan kese tırtıllarile geçen sene Galatasaray kulübüne Mecidiyekö • olduğu gibi bu sene de ehemmiyetli mücayünde verilen sahanın temel atma me dele yapüacaktır. Ağaclan bu hasarattan rasimi bugün saat 8.30 da yapılacak ve kurtarmak için tatbik edil'ecek mücadele stadın mümkün olduğu kadar süratle şekli çamlarda görülen tu^ıl keselerini toplamaktan ibarettlr. Bahçe sahlblerl ve ikmali iç:n çalışılacaktır. Temel atma merasimi için kulübün alâkadarların ağaclardakl tırtü keselerini toplamalan 2906 numaralı kanun iktıza bir çok azalan bugün Mecidiyeköyün sındandır. de toplanacaklardır. Keseler kânunuevvelden itibaren görül meğe başlıyacağmdan muhterem halkm Zayi 326 senesinde Hendesei Mül ikinclk&nun sonuna kadar çamlardaki tırkiye mektebinden aldığım diplomayı tü keselerini behemehal toplamaları lâ zımdır. Müddetin hitamında bu lazüneye zayi ettim. Yenisini alacağımdan eski riayet etmiyenlerden (mezkur kanunun sinin hükmü olmadığını ilân ederim. 23 üncü maddesine göre) haklannda taklbat yapüacağı ilân olunur. Hulusi Amasya Ben biliyorum, dedi; bu işin sonunda mutlaka brr gürültü çıkacak, demedkn mi?.. Ben hiçbir şey anlamadan, şaşkm şaşkm bakıyordum. Şükrü Paşa, Sadeddine sokuldu: Şimdi bizbize kaldık, dedi. Anlatımz bakalım, ne oldu?.. Sadeddin Necmi, birdenbire değişti. O kısa boylu, ufak tefek, her hali gülünc adamcağız, yavaş yavaş kabardı. Sanki brr kahramanlık yapmış da öğümîyormuş gibi anlatmağa başladı. İlkönce bana döndü: Haniya, dedi, geçenlerde defterinizi salonda bırakıp gitmiştiniz ya... Ben büsbütün şaşırdım: Şkndi bu da nereden çtktı?.. Demek ister gibi yüzüne baktan. Defterinizi kanştrmışlar, diye pek üzülüyordunuz, değil mi?.. Siz nereden biliyorsunuz, diye sordum . Kaptana anlaüyordunuz da oradan... O mu söyledi?.. Defterinizi karıştıran bendim!.. Güldü: Siz mi? Ben... Okudum, bazı yerlerinin örneğini de çıkanp sakladım. Öfkeden kıpkırmızı oldum. Olur şey değil!.. Yapmış etmiş, bir de utanmadan yüzüm* karşı söylüyor. Bunlar ne biçim insanlar böyle >.. Oyunda kâğıd çahyorUT; ötekinin berikbin yazdığmı kanşürıyorlar. Şükrü Paşanm yüzüne baktun. Onun gibi ağır başlı, kibar bir adam, bütün bunlan görüyor da hâlâ sesini »,ıkarmıyor; üstelik giirültüyü bastırmaya çaşıhyor, neden?. Bir türlü anhyamıyorum. Meğerse işin içinde iş varmış: Sadeddin Necmi, eskiden emniyet işîerinde çal^mış, şube müdürlüklerinden birinde bulunmuş, Cemal Kaptanın da arkadaşı imiş. Feriha ile dayısı ölünce bu işte yardım etmesi için rica etmişler. O da kaç gündür hep bununla uğraşıp duruyormuş, Benim yazılarımuı arasında bir ipucu bulabileceğini ummuş, defteri okumuş. Ben kaptanın kamarasında, yazdıklanmı onlara da okurken, haniya kadife perdelerm kımıldadığmı görmüş, kuşkulanmiîbm ya, meğer gizlenip bizi dinleyen de o imiş!. ŞübrG Paşanın kaşlan çatıldı: Ne de olsa, dedi, bir genc krain defterini karıştırmak büyük bir saygısız Çocuklarınıza yediriniz. En yllksek evsafa malMc * olan bu özlil unu DUnyada mevcud çocuk gıdalannın en mllkemmeHdir» Pirinc, Patates, Yulaf, Mısır, Mercimek, Buğday, İrmik, Türlü, Bezelya, Badem, Çavdar Ozü Unlarını Çocuklannıza Yediriniz. İst. Orman Koruma Müstakil TB. Ko. dan ı ^ Orman Koruma îstanbul taburunda hlyesi ve yaşı müsaid emekli veyahud nacakhr. îstekliîerin şeraiti oğrenmek larile Galatada Yolcu hanı karşısında mutanlığma müracaatleri. istihdam edilmek üzere ahvali sıK» 1 yedek subaylardan btr teğmen aöüzere yedlerindekl mevcud vesika» Alemdar hanı içindeki Tabur Ko(8711)' Kiralık Lüks Eşyalı veya Eşyasız Apartıman Azimet dolayısile, Bevazıdda, Cumhuriyet caddesinde, Haznedar sokak 14 No.h apartımanın, lüks salon, aynca salon salamanje, ve lüks yatak odasından mürekkeb bir dairesi acele kiralıktır. Telefon, sıcak ve soğuk su tesisatı mevcuddur. Fazla izahat için, içindekilere müracaat. Tel: 21308. RADYOLİN ile Sabah, öğle ve akşam Her yemekten sonra muntazaman dişlerinizi fırçalayınız. 141.™ Sadeddin kmlıp dökülmeye başladı: Artok af buyursunlar!... Başka zamanda olsa bu kadar çirkin bir saygısızlığa ben de kalkmazdım. Fakat, bu işin içyüzünü ortaya çıkarabilmek için bunu bile göze aldım. Gelelim bugünkü oyuna: Feriha ile dayısını Adnan öldürdü; bunu artık hepimiz biliyoruz. Fakat anyoruz, anyoruz, bulamıyoruz. En sonunda anladık ki içimizden birisi, arada bir kıhğım değiştiriyor, bu işleri hep o yapn yor. Bize ilkönce bu fikri veren gene Muhteşem Hanım oldu. Fakat kimdir, onu bilmiyoruz. Bir insan, üstünü başını değiştirebilir, yüzünü boyayabilir; yürüjTİşünü, konuşmasmı bile başkalaşürabilir. Fakat değiştiremiyeceği başka şeyler de vardır. Hacı Hüsameddbin öldüğü gece gördük ki Adhan pek fena poker oynuyor. Bend bile ne kadar sinirlendirdi. Ben ilkönce, oyunda bir düzen var, sandun. Ne yalan söyliyeyim, kâğıd çalanlar, oldum bittim benim çok sinirime dokunur. Sadeddm Necmi, mânah bir bakışla, Cevad Samiyi gözden kaçırmıyordu: Bizim Cevad Bey bu oyunu pek iyi oynar. Hatta para kazanmak îçjn değil de oyunculann geçirdiği ruhî hallerî tahlil için oynadığını söyler. Bundan ya^ na pek usta olduğuna ben de inanınm. Açıktan açığa o da söylüyor, işte.,, Demek ki Cevad Saıni, oyunda kâğıd ça« makla tanınmış. Kendisi de hiç sesini ç*« karmıyor; için için gülümsüyor bile.« Bir Enderun efendisi gibi teşrifatla konuşan bu adamm bayağı bir kumarbaz olacaği kimin aklına ld ... Onun için kaç zamartcîır Cevad Sami Beyefsndiye rica ediyorum. .Yolculann her bîrile oyun oynıyalım, içindea hangisinin oyunu Adnanın oyununa ben» ziyorsa, söyle, bizkn için bir ipucu olın« diyorum. Böyle bir oyunu yalnız talih» bırakacak olsak, kolay kolay içinden çıkılamaz. Talihı ya çok iyi olur, yahud çok bozuk gider, oyun da ona göre değişir. Onun için, Hacı Hüsamdddinin öldüğü ge^ ce, Adnana nasıl kâğıd geliyorsa, bu o» yunda da gene azçok ona benzer kâğiıdlar gelmeli ki iş anlaşılsın. Böyle olunca, kâğıdlan ona göre sıraya koyınak, düzmek ister. Bunu da Cevad Beyefendiden rica ettim, onun ustalığına güvendim. (Arkast var) Tefrika No.54 Şükrü Paşa da, nedense, Cevad Samiden yana çıktı: Durunuz bakalım, dedi. Telâş etmeyiniz. Gürültü çıkarmağa lüzum yok. İlkönce tebrik ederim. Meğer ne güzel türkçe biliyormuşsunuz. Bu kadar iyi biliyorsunuz da, neden şimdiye kadar konuşmağa tenezzül etmiyordunuz, merak ettim, doğrusu... Orası benim bileceğim şey!.. Üstelik. türkçe konuşulurken hiç anlamıyormuş gibi görünüyordunuz!.. Ona da kimse karışamaz!.. Bilmem amma, böyle kendinizi herkesten saklamanız, insana bir tuhaf görünüyor da... Onun için de hiç kimseye hesab • Naklederu V KEMAL RACIB vermeğe mecbur değilkn. Hem rica ederim, size ne oluyor?.. O zaman Şükrü Paşa birdenbire arabca konuşmağa başladı. Ne dedikle rini pek iyi anhyamadım amtna ara yerde birkaç defa Hacı Hüsameddinin adı geçti. Nizameddin, ilkönce, hep öyle hırçın, dik bir sesle konuşuyordu. Sonra, birdenbire öfkesi sönüverdi. Kaşlan çatıldı; yüzü kmştı. Burada görültü çıkarmaktan da, kaptana gidip söylemek ten de vaz geçmiş gibi kapıya doğru yürüdü. Hiçbirimizin yüzüne bakmadan çekildi, gittL Cevad, bir yandan kâğıdları topluyor, bir yandan da kemü kendme söylenir gibi:

Bu sayıdan diğer sayfalar: