r Ortünmeli mi, açılmalı mı lyi tarafları bulunan bugünkü medeniyetin mazarratlarına da nihayet vermek lâzımdır. Tabiî unsurları hayata cîüşman farzetmekten vazgeçmeliyiz CUMHURİYET 28 Birincitesrin 1938 Duymadıklarımız ve bilmediklerimiz Madalyanın îdare âmirleri arasmdaki terfiler Yeni liste alâkadarlara tebliğ edildi Şöhretin afet olduğu muhakkak tır. Bu manayı muh telif bakımlardan Ankara 27 (Telfonla) Valiler, taşıyan şöhretin, kaymakamlar ve diğer idare âmirleri araekseriya fakır ve sındaki terfi listesi çıktı, bildiriyorum: zaruretle atbaşı beraber gitmesi Faiz (Tokad) birinci sınıfa, Akif korkuncluğunu arttırıyor. (Kars), Fazlı (İzmir), Halid (Zon İsimleri nesillerin dilinde dola guldak) ikinci sınıfa, Faik (Niğde), Saşan, eserleri birer abide halinde yük kıb (Tekirdağ), Mithat (Kırşehir), OsJimnastik muallimi Faik hocaya taîe ondan bu neticeleri çıkaran ilim adamla selen birçok meşhur adamlar, şöhretle man (Maraş), Abdülhak (Burdur), belik eden her Galatasaraylının mek'.eb rı ve çıplaklar cemiyeti gibi müfrit fikir ri kadar büyük bir yoksullukla pençe Hüsnü (Çankırı), Tevfik (Muş), Cehatıralan arasmda, Ahmed Ağanın, se lerle bütün dünyayi alâkadar eden, hat leşerek yasamışlardır. vad (Mardin), Fehmi (Sinob), Sahib Meşhur Fransız şairi Verlaine, rehne vindirmesile yerindirmesi bir olan meşhur tâ kendilerine güldüren ve hatta hakaret(Antalya) üçüncü sınıfa terfi etmijlertanburu; yatakhanedeki büyük Iâvabonun lere uğrayan tabiî hayata avdet taraftar koyduğu esvabını. oturduğu evin kapı dir. musluklarından çınko tenekeye dökülen ları, zımnî bir elbirliği yaparak bir esas cısından aldığı beş frank sayesinde kurSeyhan vali muavini Eminin maaşı 80 damlalar ve büyük saatin, bühassa kış ge bulmuşlardır. Hakikatin ta kendisi oldu tarabilmistir. Bu esvabı giymesini icab liraya çıkanlmıştır. İdare heyeti azalarınettiren hâdise de, kapıcıdan istikraz eceleri, yüreklere ezginlik veren çanı kadar ğuna şübhe edemiyeceğimiz bu esas, çok dişi kadar hazindir. Her acıktığı zaman dan Rami (Izmir), Ferruh (İstanbul), kuvvetle yer etmis bir ses daha vardır: Fa sıstemli, çok ihtiyatlı bir yaş,ayış tarzının, karnını doyurmak fırsatmı bulamıyan Necati (Manisa) nin maaşları 90 liraya, ik hocanın, hareketieri gibi sert, dev cüs vücudlan gevşettiği, dolayısile de seciye şair, o gün tesadüfen böyle bir fırsat e Ibrahim (İzmir), Sabri (İstanbul), Sesesi gibi iri, bakışlan gibi keskin sesi. Mek leri bozduğu keyfiyetidir. le geçirmiş, bir akşam yemeğine davet zai (Manisa), Cevad (Ankara), Enver lyi taraflannın yanı sıra birçok da fe edilmişti. tebin önünden her geçişimde bu sesler ku(İstanbul), Rasim (Konya), Enver laklarımda birer birer dirilir ve Faik Ho na tarafları bulunan bugünkü medeniyeHeykeltıraş Carpeoux'nun, dehasma (Ankara) 80 liraya çıkarılmıştır. canın, kendine hâs geniş jestlerle kolları tin bu pek esaslı mazarratına mutlaka ni hayran olan İmparatoriçe Eugenie ta Birinci sınıfa terfi eden nı oynatarak: «Efdalüddeva, teblilüiha hayet vermek lâzımdır. Bu ise tabiî un rafmdan kabul edildiği bir akşam, kenkaymakamlar va!» diye güğrediğini işidir gibi olunım. surları hayata düşman farzetmekten vaz disine tahsis edilen apartımanı: Salâhaddin (Mudanya), îhsan (Zaf Ben, Faik hocanın Herkül kıyımı ile, geçtnekle kabildir. Burada kendi evinizde gibi rahat ranbolu), Halid (Torbalı). Celâl (Ayher fırsatta tekrarladığı bu vecizesi arasmInsan vücudü, sıcağa ve soğuğa, kara, edersiniz. vahk), Bedri (Erdek), Celâl (Serik), da, gayri ihtiyarî, bir münasebet bulur y.iğmura ve rüzgâra mukavemet etmek ü Diye gösîeren împaratoriçeye, hazin Vasfi (Bergama), Ahmed (Bakırköy), dum. Onun, çocuk gözlerimize birkaç mis zere yaratılmıştır. Sporun, bu ihtiyacı te bir tebessümle: Cenab (Kadıköy), Rıza (Beşiktaş), li daha büyük, daha şişkin görünen iri ba min bahsinde her itibarla birinci derece Halbuki ben kendi evimden daha Necmi (Söke), Rahmi (Çiçekdağ), zulannı, iki sütün azametile iki yana aç yi işgal ettiği âsikârdır. Tabiat unsurları rahat edeceğimi zannetmiştim. Sıtkı (Islahiye). uğı bacaklarının üstünde, Eyfel kulesi ka nın savletine alışmalıyız ki, kendimizi onSeklindeki mukabelesi meşhurdur. İkinci sınıfa terfi eden ttalyan şairi Le Tasse, ortalık karardar metin ve heybetli gördüğümüz demir lara karşı muhafaza edebilelim. kaymakamlar vücudünü, sırf kulaklarımıza gömülen bu Hayatta intizam ne kadar iyi birşey ise, dığı zaman yakacak mum bulamazdı. Necdet (Alucre), Alaeddin (Sul Corneillein eskiciye kundurasını tamir vecizenin eseri sanmamakla beraber, bu bu intizamda ifrat o nisbette zararlıdır. Kemal (Özalp), Fehmi (Olti). sözde, hayli büyük bir hakikat saklı bu Hayata karşı ilk feryadını jilunlar, paska ettirirken, dükkânın önünde, çorabsız han). ve tek ayak beklemek mecburiyetinde Şekib (Kandıra), Hayri (Tigı), Hamdi lunduğunu da anlamıyor değildik. Hava lar, pazen çamaşırlar içinden fırlatıp, yanm en mükemmel deva olduğunu zihni şı arttıkça sırtındaki çamaşır adedi de ar kalacak kadar zarurete düştüğü söyle (Kağızman), Cemal (Ardahan), Avni nir. Vagner'in uçan kuşa borcu vardı. (Vakfıkebir), Fazıl (Sinob), Adnan me en muhketn şekilde yerleştiren ders bu tan insanlar, nefes kadar hafif rüzgârdan Alacaklıları, Niyako'ya kadar gelirler, ' vecize olmuştur. zatürrie kapmıya hazırlanmış birer fazla san'atkârı kolis arasında sıkıştınrlardı. (Petürke), Cemal (Mihalic), Cemal (Karamürsel), Cemal (Samsun), Edib takayyüd kurbanıdır. Açlığa, susuzluğa; *** Aleksandr Düma'nın borcdan ve ala (Karayazı), Necmi (Beytüşşebab), Ceyemekte, uykuda, çalışmada intizamsızlı caklılardan nekadar yaka silktiğini gösF lnsanlar medeniyet yolunda ilerilediklâl (Şapak), Vasıf (Geva'i), Hayri ğa alışmak, dünkü kadar bugünkü ve ya teren şu fıkra hayli şayanı dikkattir. çe, sıhhatlerini ve rahatlarını korumak i(Kadırhan), Cemal (Kemaliye). rınki ferdin de, nefsine karşı yüklenmesi Otuz yedi sene hizmet etmiş bir mahçin aldıkları her tedbirin başında, kendiDerecesi yükselen mektubcular icab eden ilk vazifedir. Her yorgunluğa keme mübasirine, öldüğü zaman, güzel Itrini hava muhalefetinden muhafaza etTalât (Çanakkale), Salim (Tunçeli), mek er.disesi geliyor. Gürül gürül yanan dayanan bir bünye, taş yese eriten bir mi bir cenaze alayı tertib etmek üzere <aŞükrü (Bingöl), Nihad (Bilecik), Hakkok sobaları, sokak kapısından tavan ara de, yaşamanın manasını en iyi anlatan ni ne toplanırken Düma'dan da bir Lui altını istemişler. Cebinden hemen iki kı (Burdur), Rauf (Erzincan), Agâh s^na kadar her tarafı ayni tatlı hararete metlerdir. (Seyhan), Kâzım (Sinob), Fuad (AnŞu hakikatleri de okumada ngeçmiye altın çıkarıp: gömen kalöriferler, vücudlanmızı soğuktalya), Sevki (Manisa), Yaver (Erzu Alm size kırk frank, demiş bir yerit?n, dört yanı kapaiı otomobiller, kardan lim. Dağlılar, sağlam bünyelerini, kolay rum). kolay sarsılmayan sıhhatlerini, yaz ve kış ne iki mübaşir gömün. yağîrıurdan mükeaımelen siyanet edıyor. Terfi eden nüfus müdürleri l Vü a"'k otomobiller, iki katlı tramvay pençeleşmek mecburiyetinde bulunduklaHikmet (Bahkesir), Rüştü (İçel), lar ve otcbüMer, maziye karıştı. Evlerin, rı tabiat unsurlarına borcludurlar. Hitler, Fransız elçisine Hasan (Kastamonu), Ali Ulvi (Ordu), Arabların, iki zeytin veya iki hurma . apartiıran'ann içinde, yaz ve kış mutedil nişan verdi Ruhi (Amasya), Rüştü (Antalya), Tac tanesile kifaf nefsederek, çöllerde fersahbir hava do'a tnasını temine doğru bir ceBerlin 27 (a.a.) Von Ribbentrop, hir (Konya), Seyhan umuru hukukiye revan var. Yavaş yavaş, havası takim e lar aştıkları malumdur. dün. Romaya gitmek üzere Berlini ter Büyük Harb, vücudün, mühtac olduğu kedecek olan Fransız büyük elçisi şere müdürile vilâyetler umum müdürlüğü c':'^i!ş balonlar içinde hayat geçiren miktabiî faaliyet tarzını bulur bulmaz kendi fine verilen veda ziyafetinde. Francois levazım müdürü İhsan, seferberlik mü r ^ ' i r a benzetileceğiz. dürlüğü şube şeflerinden Gafur, mahallî Bu yetmiyormuş gibi, hayat haddinden kendine âyar edildiğini bize mükemmel Ponset'ye, Hitler adma Alman kartalı idareler umum müdürlüğü şube müdür fa'a intizama, yeknasaklığa doğru gidi surette gösteren tâbir caizse «hayırlı nisanının büyük haçını vermiştir. muavinlerinden Eminin maaşlan birer 1936 senesinde tesisindenberi üçüncü yor. Uykulanmız, yefneklerimiz, çahşma felâketler» dendir. Oturduğu yerde yaşayan, işi gibi hususî hayatı da oturmakla Rayhin Vu en vüksek nişanı ilk defa o derece artınlmış, birinci sınıf mülkiye Janmız, eğlencelerimiz, medenî hayatın ilarak bir Fransıza verilmektedir. müfettislerinden Hilmi başmüfettişliğe, cablanna uydukça, gitgide sıklaşan bir geçen kimseler, harbin cephe ve cephe geîhsan birinci sınıf müfettişliğe, Memduh prcgrama bağlanıyor. Doktorların tavsi risi faaliyetleri arasında, hazim zoriuğu sine muhtac olduğu şüphesizdir. Sıhhati ikinci sınıfa terfi etmiştir. yelri, yüzde büyük bir nisbette, bizi iha nev'inden türlü türlü hastalıklarını çabuBir yıllık uzaklık zammı alanlar ta eden tabiat unsurlarınm temasından rna cak tedavi etmiş oldular. Gene harb esna koruyacak tedbirler, tıbbî ihtimamlarda Esad (Aşkale), Edib (Karayazı), sun kalmamız esasma dayanıyor. Güneş sında, soğuktan veya mahrumiyetin enva ayni derecede şarttır. Ancak onlarda da, Şeref (Bor), Cemal (Ardahan), Îhsan banyolann;n, soğuk su banyolarının uyan mdan ölenlerin, göğüs hastalıklarına ve bunlarda da ifratRan kaçınmak, itidalli (Iğdır), Suphi (Arabçay), Yusuf (Güdırdığı itirazlarm haddi hesabı yoktur. Ye mikrobik hastalıklara tutulanların nisbeti, davranmak yolunu tutmalıyız. le), Rifat (Çıldır), Necmi (Kothor), zannedildiği kadar olmadı. Halbuki, norTabiatin mahsulleriyiz ve tabiatin mek içmekte olduğu kadar, hayatın diğer mal hayatta, tababetın dev adımlarile ile içinde yaşıyoruz. Etrafımızı kuşatan tabi Fahreddin (Tuzluca), Fuad (Malaz ' safhalannda da tutmağa mecbur olduğukird), Hakkı (Perdrı), Basri ($ıv muz perhizler, yirminci asırdaki tenevvüü rilemiş bulunmasın.a rağmen görülen has at unsurlarınm esiri olduğumuzu unutmaMuzaffer (Patnos), Muzaffer talık'.arm envaı ve nisbeti, korkulacak de yıp, daima baziçesi olduğumuz o unsur nak), hiç bir devirde göstermiş değillerdir. (Tokad), Cevdet (Eleşkird), Ali Miirecededir. lara, bükemediğimiz eli öpüp başımıza Halbuki ilk bakışta, hayatımızı ve s'hBunun sebebi, yirminci asır medenî fer koymak nev'inden bir yaltaklamşla hoş nib (Suşehri). hatimizi korumaya matuf çok yerinde tedBu kaymakamlaıdan başka Siird birler gibi görünen bu takyidlerin bir hay dinin, uzviyetini, pekâlâ önüne geçilebilen görünmeğe, yani vücudümüzü onların mektubcusu Şevket de uzaklık zammı alli mahzuru vardır. Derin ve salâhiyetli il neviden olan bu hastalıklara karşı, alıştır şiddetine ahştırmağa gayret etm.eliyiz. Bütün bu işin hulâsasını ben gene Faik mışhr. mî tetkiklerin mahsulü olarak vücudlan ma yolile sigortaya koymamış olmasıdır. Yukarıdan beri söylediğimiz şeyleri, hocanın vecizesinde buluyorum. Şu şartkeşfedilen bu mahzurlar, medenî hayat iürolog Operatör cabatı olan bu çok sıkı kayıdların, ferdle hakikî, yani mutedil manalarile almanın la ki, «tebdili havayı» vücudü alıştırmak ri ve ırkları bozması, insanîarın, tabiî mu lüzumunu da ilâve etmeden geçmiyelim: bahanesile, terli terli cereyanda oturacak İlmin uzaktan yakından nezareti altın kadar, «efdalüddeva» yı da tabiisi dururhitlerine uymak imkânını yavaş yavaş kayBöbrek, mesane, idrar ve tenada medenî hayatın bize verdiği bütün ni ken sun'isini kullanmamak gayretile, yedi betmeleri, yaradılışlarına tamamen zıd ve sül yollan hastalıklan mütehassısı. Beyoglu İş Bankası karşısı Esun'î şartlanna tâbi clmak mecburiyetinde metleri, kolaylıkları ve imkânlan, lüzum derde sahiden deva sanacak derecede şamirnevru2 sokak 10 Pananiya suz veya zararlı sayıp bir tarafa atalım mil manada almamak şartile! kalmaları gibi şeylerdir. ap. No. 2 Telefon: 42203. Bugünkü yaşayış tarzlarımıza bakıp. demiyoruz. Bugünkü ferdin bunların hepH. Biteic tersi Gümrük Muhafaza Genel Komutanlığı istanbul Satınalma Komisyonundan: 1 61 sayılı motöre yaptırılacak kalorifer tertibatının 31/10/938 pazartesi günü saat 15 te pazarlığı yapılacaktır. 2 Şartnamesi komisyondadır, görülebilir. 3 Tahminî tutarı 635 lira ve ilk teminatı 48 liradır. / 4 İsteklilerin gün ve saatinde ilk teminat makbuzlarile Galata eski İthalât Gümrüğü binasındaki Komisyona gelmeleri. ( 7835 ) ViROZA Her türlü yanıkları, kan çıbanlari, traş yaraları, meme iltihapları ve çatlakları, koltuk altı çıbanları, dolama, akneler, çocukların ve büyüklerin hertürlU DERi ILTİHABLARINI En çabuk ve en emin bir surettet edavi eder ViROZA Bir güzellik kremi değil, bir çok fennl uaştırmal&rdan sonra mütehaasıalar tarafından istihzar edilmiş sıhhl ve laydah bir cild merhemidir. İstanbul Üniversitesi Rektörlüğünden: Üniversitenin kayıd müddeti 31 birincitesrin 1938 de sona erecektir. Bu tarhiten sonra talebe kaydedilmiyeceği alâkadarlarca bilinmek üzere ilân olunur. (7891 ) Baş, Diş, Nezle, Grip, Romatizma, nevralji, kırıklık ve bütün ağrılarınızı derhal keser. H • • icabında glinde 3 kaşe alınabilir. H | H | Dahiliye Vekâletinden: ir kasabasının 1/500 ve 1/2500 mikyaslı halihazır haritaları üzerinde yapılacak tashihat ile gayrimeskun sahadan 120 hektarlık bir kısmının yeniden haritasınm alımı ve şehrin umumî vaziyetini ve civarını gösteren 1100 hektara baliğ olan sahanın 1/5000 lik takeometrik haritasının alımı işi kapalı zarf usulile eksiltmiye çıkarılmıştır. İşin maktu bedeli 7250 liradır. Eksütme 10 ikinciteşrin 1938 perşembe günü saat 11 de &nkarada Dahiliye Vekâleti binasmda toplanacak olan Belediyeler Imar Heyetinde yapılacaktır. Muvakkat teminatı 544 liradır. Şartnameler bilâbedel Belediyeler Bankasmın ikinci katında Beledi' yeler îmar Heyeti Fen Şefliğinden alınabilir. Tekliflerin tayin edilen günde saat ona kadar Fen Şefliğine verilmiş veya posta ile bu saate kadar gö'nderilmiş olması lâzımdır. « 4502 » ( 7824 ) Pr. Behaeddin LOtfi Varnalı BAYANLARA TAVSİYE: kullaninız. ri gidiyoruz... Sonra o homurtu birden1 nelere sıkışıp parçalanışını gözünün önüne dm, denize düşmüş, hepsi bu... Topu to lüyoruz!. Başkalarının çektiği acı, pek pu bir kadın!... Ne olur, sanki?.. Teleâş çoklarımız için bir eğlence oluyor!. O abire sustu... Demin Ferihanın düştüğü ye gelmiş gibi, başını çevirdi... cının içyüzü nedir, neden olmuş, bunu düre kadar gelmiş olacağız... Yavaş yavaş Demek ki boşuna çirpınıyoruz!... Pro edecek ne var, bunda?... durduk. Denizin ortasmda büsbütün sal jektörlerin hep bir ağızdan alev püskürDaha ne olsun>. Yirmi yaşında bir kız, şünmeye bile üşeniriz!.. Ona uzaktan balanıyoruz. Projektörler yannuş, hiç durcnesi, geminin buraya kadar geriye dönme çırpına çırpına can veriyor; bütün gencli kıp da: «oh olsun!..» demiyenler o kadar madan dalgalann arasında dola|iyor!... si, sandalların hazırlanması, hepsi âdet ye ği, güzelliği, hülyaları, hepsi dalgalann az ki... Hemen hemen bütün yolcular güverte rıni bulsun, diye... Tayfalar, ellerinde arasında boğulup gidiyor!... işte, günlerden beri, ince bir hayal gibi Deminki çığlıklann, bağırışmalann ye aramızda dolaşan yirmi yaşında bir kızcade... Tayfalar oradan oraya koşuyor. Ka cankurtaran simidlerile hep boşuna beklelabalığın aürasmda Sadeddin Necxninin se şiyorlar!... Zavallı Feriha, çoktan dayı rine şimdi de ağızdan ağıza bir uğultu ğız, bu korkunc gecede, bu karanhk dedolaşıyor : sini duydum. Şimdiye kadar nerede idi, sınm yanına kavuşmuş olacak!... nizde birdenbire yok oluverdi. Hiç kknse Nakleden: Kitraniş?.. Nasıl kadın?... Nasıl bilmem... Daha yeni ortaya çıktnış: Vapurun birdenbire durması, makinebuna aldırmıyor; o kız için, o kızın anası Tefrika No.26 KEMAL RAGIB Kurtarabilecek miyiz, bari?.. Ah, lerin eskisinden daha hırçın bir homurtu ile düşmüş?... Kim atmış?... Kendi kendini babası için, onu sevenler için bunun ne kabir kere şu kızcağızı bulsak, öteki herifi tersine işlemesi, koşuşmalar, bağınşmalar, mi atmış?... Neden atmış?... Diye sordu. Sonra, sesini yavaşlattı: Yanılmamışım; Hacı Hüsameddinin yakalaması da kolaylaşacak!... Vapur delincnemiş, kayalıklara otur dar acı geleceğini düşünmüyor; kimisi sibütün bu gürültü, geminin her yerinden Söyleyiniz, hemen yakalıyalım?.. gene karısı: Diye kaptanm arkası sıra dolaşıyor!... duyulmuş; kaptan, tayfa, yolcu herkes gü mamış, makineler bozulmamış... Demek garasını yakıyor; kimisi soğuk almamak Limdi o adam?.. Haniya, diyordu, dün gece kocam Ayıb değil a, bu adam da benim siniri verteye toplanmışı. «Batıyor muyuz?» ki batmak korkusu yok!... Artık bu ka için, arkasında ne varsa ona, biraz daha Bedriye Satvet, ellerini yüzünden çek la beraber oyun oynıyan herif yok mu, me dokunuyor!... diye sandallara koşuştular, cankurtaran darı elverez mi?... Bunu öğrendikten son sarınıyor!... Yanlarına sokulup dinleyeGözlerı korkudan açılmış, uzaklarda işte o... Gö'zlüklü, esmer herif!.. lara saldıranlar, ağlayan çocuklar, bağırı ra herkes bir soluk alıyor... Üstelik bir Cemal Kaptan, kumanda köprüsünden cek olsanız: |bir yere doğru dikilmişti: Kaptan, üst yanını dinlemedi. Onu bı inmiş : şan kadınlar var!... Sahiden batacak ol eğlence bile arıyor!... Oyîe ya, sıcacık Bu havada güvertede ne işi var Gördüm, dedi; iyice gördüm. Ko raktı. Kendi işinin başına koştu. İki tay Kurtulacağını hiç ummuyorum atn sak, denize dökülmeden önce, bu çılgm yataklarından çıkıp buraya kadar koştukkoşa gitti, merdivenlerden aşağıya in fa, Bedriye Satvetin koluna girdiler. Bir ma, bakalım... Biz elimizden geleni yapa kalabalık biribirini çiğneyecek, ezecek!.. larına değsin, bari... îşte o eğlence de ek mış?... Deli mi imiş bu kız?... Diye dudak bükenlerin fısıltuını bile Arkasma uzun bir pardesiı giymişti. köşeye çektiler. Cemal kaptan, bir yandan da bütün sık değil: Projektörler, hiç durmadan delım da... a asmı duyarsımz!.. lözlennde gözlük vardı. 5 p k ° Haşmet de, onun anlattıklarını duyunbu kaynaştnayı, heyecanı yatıştırmak için nizin üstünde dolaşıyor..•• Diye dudaklarını ısınyor. Yarın, öbür gün karaya çıktığımız zaDalgalar köpürüp köpürüp biribirine »dar indirmiş ki, yüzünün yansı görün ca, yamndaki gemicilerle beraber geriye çırpınıyor, oradan oraya koşuyor!... Kaptanlardan bir başkası : man herkes, önüne gelene sanki bir sinemüyordu. Fakat gö'zlüğünü gördüm... dönmüş, yanımıza gelmişti. Bu işi yapaîleri gelen tayfalardan birisi, hiç dur saldırıyor; çarpıştıktan sonra dağılacak gi Kknbilir, dedi, belki de zavallı kızbi iken yeniden kuduruyor, yeniden boğu ma gibi, bir roman gibi bütün bunlan anB'yıksız, kapkara bir surat!.. Hâlâ gö nın Adnan olduğunu o da anîadı: cağız, pervanelerin arasma sıkıştı!.. Oy madan bağırıyor : zümün önünde... Koşarken ikibüklüm ol Birşey yok!... Korkacak birşey şuyor... Yolcular, küpeşteye dayanmış, latırken, üstelik : Bırakın, şu herifi bulalım!.. Bir le ise çoktan parça parça olmuştur!.. Kendi gözümle gördüm!.. muş!.. Galiba, biraz da kamburdu... Bunu duyanlar, hep birden sarsıldı. Ki yok!... Bir kadm denize düştü, işte o ka işte hep buna bakıyor!... Aralarında güyere saklanmadan yakaîıyalım!.. lüşenler bile yok değil!. Diye övünecek!.. misi, kendini tutamadı, bir çığlık koparır dar... Haydi, herkes yerine!... Tiiylerim ürperdi. Bedriyp Satvetin Diye inliyordu. (Arkasi vari Öyle ya, hiç birşey değil!... Bir ka Biz insanlar, arada bir, ne kadar küçüanlattığı adam, mutlaka Adnan olacak!.. Makinelerin homurtusu çoğaldı; geri ge gibi içini çekti; kimisi, Ferihanın perva