CUMHURİYET 11 Birinciteşrîn 1938 ROMA MEKTUBU: Münih ve Romadaki enternasyonal kongreler Bir kadın polisleri görünce lirayı yutuverdi Münihteki akıl hıfzıssıhhası kongresile Romadaki birinci kriminoloji kongresine biz de iştirak ettik Roma 6 birinciteşrin (Hususî) Bu sene Münih'in, eski Bavyera Kralh^nın payitahtı ve son yıllarda nazi hareketmin beşiği olan bu şehrin talihi hayli parlak oldu. Son günlerde Avrupa sulhunu kurtaran dörtler konferansı Münih'te top landığı gibi, Avrupa Milletleri Akıl Hıfzıssıhhası kongresi de burada topiandı. Eğer bir nükte yapmak lâzımsa Münih birbiri peşinden iki akıl işinin içtima yeri olmuştur. Bu içtimaların birisi Avrupa milktlerini harb cinnetinden kurtarmış tır; ikincisi ise ferdleri delilikten kurtarmağa çalışan doktorlann insanî mesaisi olmuştur. Biz, Akıl Hıfzıssıhhası kongresinden bahsedeceğiz. Münih kongresinde, memleketimizi profesör Fahreddin Kerim temsil etti. Kongrede, ailede akıl hıfzıssıhhası, bütün m€mleketlerde uyuşturucu maddelere karşı müşterek savaş, akıl hastalannda meşguliyet tedavisi müzakere mevzuunu teşkil cttiğini Romaya gelen murahhası mızdan öğrendim. E>elegemiz, Türkiyede yapılan savaşı, kanunları, alınan ne ticcleri, afyon ziraatini tahdid suretile Cemiyeti Akvam mukavelesine iştiraki mizi ve bu yüzden yaptığımız büyük fedakârlığı, Türkiye Cumhuriyetinin loksikomani mücadelesine verdiği ehemmi yeti raponında izah etmiştir. Gerek rapor ve gerekse Türkiye tarafından yapılan mücadelenin takdirle karşılandığım, Münchner Neueste Nachrichten ve Münchner Zeitung'un takdirkâr ncşriyatını gördüm. Alman hükumeti Dahiliye Nezareti nin kongredeki mümessili delegemizi tebrik etmiş ve mesaimiz hakkmda uzun uzadıya izhat almıştır. Bütün Avrupa milletleri murahhaslan şerefine verilen dört resmi kabulden birisinde Belçika, di?e rinde İtalya, birinde Fransa ve diğer birisinde de ecnebi delegeleri adına söz söylemek salâhiyeti delegemize verıln:ek suretile kongre muhitinde memleketimize karşı büyük bir sempati gösterilmi;tir. Murahhaslara klinikler, hastaneler gezdirilmiş, kısırlaştırma ameliyesinden ve erken bunama hastalığında insülin ve kardiazol ilâclarıle sar'a tevlidı suretile alınan neticeler gösterilmiştir. Münih kongresinden sonra murahha sımız Paris ve Viyana kliniklerini tetkik ederek Romaya gelmiştir. Romadaki birinci Beynelmilel Kriminoloji kongresinde hükumetimizi profe sör Fahreddin Kerimle birlikte doktor Ibrahim Zati temsil ediyorlar. Memle ketimiz namma kongreye Nurullah Kunter ve Hüveyda Mayatepe gibi genc hukukçularımız da iştirak etmektedirler. Roma kongresi birinciteşrinin üçünde Kapitol binasmm Jül Sezar salonunda umumî vali Prens Kolona tarafından açılmıştır. Adliye Nazırı ve diğer İtalyan ricalinin hazır bulunduğu kongrede Alman hükumetini de Adliye Nezareti müsteşan temsil ediyordu. Prens Kolona, Adliye Nazın, kongre reisi birer nutuk söyledikten sonra Al man murahhası Avrupa, Arjantin murahhası da Amerika delegeleri namına te şekkür ettiler. Öğleden sonra cürünlere karşı İtalya, Almanya, Belçikada ahnan tedbirlere dair raporlar okundu. Kon gereye seçilen ikinci reisler arasında muEmniyet kaçakçılık bürosu, yeniden dört eroin kaçakçısı daha yakalıyarak adliyeye teslim etmiştir. Beyoğlunda Kalyoncukullukta oturan Halid, Haydar, Fakir Salih ve Nerimanm hem eroin sattıkları, hem de içtikleri haber almmış ve beyaz zehir kaçakçıları yakalanmak için, Neriman elde edilerek cürmü meşhud yapılmasına karar verilmiştir. İcab eden tertibat alındıktan sonra Nerimana isaretli bir lira verilmiş ve Halideden eroin satm almağa sevkedil miştir. Neriman, işaretli parayı verip de iki paket eroini satın alırken memurlar cürmü meşhud yapmışlardır. Bu vazi yet karşısmda Halide, lirayı yutmaktan başka çıkar yol bulamamış, lirayı yutmuştur. Bunun üzerine kadın, hastaneye sevkedilerek midesindeki para çıkartılmıştır. Eroinciler, mahkemeye^ sevkedilmiştir. Eroin satarken yakalanmamak için NOTLARI Fotoğrafta müsabaka Aşk olmaymca meşk olmaz, derler. Fotoğraf bahsinde bu hükmün mana ve şümulünü en geniş mikyasile ölçebiliriz. Meselâ, en basit bir mevzudan tesbit edilen bir fotoğraf sahnesinde, ne bileyim, yalınızın kenarından haykırarak geçen bir kavuncu sandahnın resminde bile, dcnizin akislerile kürek hareketlerinin imtizacını, kavuncunun ve sandahnın hep birden teşkil edeceği kompozisyonu merak etmeden, filminizi revelâtörden çıkarmcıya kadar hiçbir heyecan hissetmeden durabileceğinizi iddia etmezsiniz sanırım. Diğer taraftan, matbuat âleminde pek çok fotoğraf müsabakalan lertib edilmekte ve amatörlere arzedilen ve onların bu işteki alâka ve bilgilerini işletmek gayesini güden bu müsabakalara da hergün deste deste resimler gönderilmektedir. Halbuki, bu kabil resimlerin pek çokları maalesef gelişigüzel alınmış, ve birer ölü kadar cansız ve soğuk sahnelerden ibaret oluyor. Bir müsabakaya koymak için değil, hatta en alelâde sebeblerle de olsa, ob jektifinizi çevireceğiniz süjenin mutlaka bir hususiyeti olmalıdır. Hatıra kabilinden çekilmiş üç arkadaşlık bir grup resim, deklanşör'ünüzün işlemesine intizar eder vaziyetlerile karşmıza dizilmiş üç kişi tesbit ederse, bunu bir müsabakaya değil, albümünüze dahi koymamalısınız. Arkadaşlarınızla birlikte geçirdiğiniz o günkü hayatın bir safhasını gösterecek bir ens tantaneyi herhalde tercih etmek lâzınıdır. Bilhassa müsabakalara vereceğiniz resimleri, fotoğrafçılık bakımından çekilmesi güç mevzularda arayınız. Meselâ, süjenin makineye olan mesafesi değiştikçe objektifinizin de ayarı değişeciğini düşü nürseniz, tesbiti kolay olmıyan şekilîerden birini keşfettiniz demektir. Sabahleyin dört arkadaş vapurdan çıkacağınız sırada bir bahane ile arkadaşlannızdan aynlı nız... Köprünün bir kenarında kalabalık arasına gizlenerek arkadaşlarınızın konuşa konuşa size doğru gelişlerini bekle yiniz. Objektifinizde ayar ettiğiniz meselâ beş metrelık mesafenin üzerine geldıkleri zaman deklânşör'e dokununuz. Hiç haberleri olmadığı anda çekilmiş olan bu resim canlı ve binaenaleyh sizin için en güzel grup, daha kıymetli bir hatıra olur. Müsabakalara hiç değilse bu nevi resimIerle iştirak etmek lâzımdır. Makinenizi kaldırmakla vizörden sahneyi tam olarak görmek ve deklânşör'e dokunmak, bu esnada da makineyi sarsmamak, ve bütün bu hareketleri yapar ken, ziya vaziyetini, optüratöre verilmesi icab eden vites derecesini hemen takdir etmiş olmak, ve en nihayet istifsiz olduğu kadar muntazam yakalanmış bir kompo zisyon vücude getirmiş olmak!. ışte bütün bu incelikleri ihtiva edecek derecede kıymetli bir fotoğraf çekebilmek için fotoğraf makinenize, tabir caizse, olabilmeniz şarttır. biraz âşık KANSIZUK Afyon Vilâyetinden: Nörasteni, zaüyet ve Chlorose benizsizjik icin yegâne deva kanl ihya eden ÇiprvTJ r H T O f ' U n Enmuntahipetibbatarafındantertip edilmiştir. OlIVV/l LUlıOl>IllE * Kongreye iştirak eden doktorlarınıız Dr. İbrahim Zati Prof. Fahreddin Kerim rahhasımız Fahreddin Kerim de vardır. İçtimadan sonra Kapitol'da resmi kabul ve çay ziyafeti verıldi. Ikınci gün şubeler mesaisi yapıldı. Birinci şubede çocuk mücrimlerde cürmün sebeb ve teşhisleri ve adlî müesseseler, ikinci şubede rr.üc rimin şahsiyeti ve mes'uliyeti, üçüncü şubede cürme karşı mücadelede hâkimin rolü müzakere mevzuunu teşkil ediyordu. Murahhaslarımızdan doktor Zati birinci şubede memleketimizri?ki çocuk cürüm leri ve onlara karsı alınan tedbirler ve bilhassa cürme mâni olmak için henüz cürüm yapmamışların ıslahı esası üzerindeki tezini söyledi ve ikinci şubede profesör Fahreddin Kerim mücrimler üzerinde enternasyonal bir fiş yapılması ve burada karakteroloji ve psikanaliz noktasm dan şahsiyetin tebarüz ettirilmesi, daha ziyade öjenik ve defans sosyal cihetle rile kongrenin alâkadar olması, sinir ve ruh hekimlerinin mahkeme nezdindeki rolü ve memleketipnizde İmralı cezaevi ve cürmü meşhud mahkemelerinin faydalı neticeleri üzerindeki tezini anlattı. Murahhaslarımızın beyanatı alkışlarla kar şılandı. Şubelerde verilen kararlarda antisosyal ve yoldan çıkmış çocuklann, ruhan anormal olmıyan ve anormal olınlarmı etüd için enternasyonal tek metod üzerinde yürünmesi, bu gibi çocuklar için vaktinden evvel tedbir alınması, cocuk mahkemeleri teşkili temennileri serdedıldi. Mücrim şahsiyetinin tahlilinde ve bilhassa şahsiyet teşekkülünde rol oynıyan bütün avamilin (irsiyet, biyolojik, sosyolojik) tesbiti, bedenî ve ruhî hali, cürüm esnasındaki vaziyetin tetkiki, hâkimle eksper arasında sıkı bir teşriki mesai ve her memleketin vaziyetine göre mevcud veya vücude getirilecek müesseselerde, müşahede merkezlerinde eksperlerin rahatça ve derin tetkikler yapması karar laştırıldı. Beynelmilel Kriminoloji sosyetesi vücude getirildi. Ziraî kolonilerin mahkumlar ve mevkuflar üzerinde yaptığı ıslahkâr tesir umumiyetle takdir edildi. Dün akşam delegeler şerefine Adliye Nazırı tarafından Grand otelde bir ziyafet verildi. Kongre muvaffakiyetli bir şekilde mesaisine devam etmektedir. Murahha !ar bugün öğleden sonra Littoria'da yeniden vücude getirilmiş köyleri gezmeğe gitti ler. Kongre 8 teşrinievvelde sona erecek, murahhaslarımız döneceklerdir. Klinik ve müesseseler de gruplar halinde gezdirilmektedir. Fotometri kongresine iştirak eden murahhaslar heyeti mesailerini bitirmiş, dün avdet etmislerdir. Evvelce yapılan münakasada talibi bulunmamış olan Afyon lisesinin ikinci kısım inşaatı, keşif tadil edilerek (40006 lira 64 kuruş) bedeli keşifle kapalı zarf usulile yeniden münakasaya konulmuştur. 1 İhale 18 birinciteşrin 938 tarihine musadif salı günü saat on beşte Afyon Nafıa Müdürlüğünde toplanan Komisyonca yapılacaktır. 2 Muvakakt teminat 3000 lira 50 kuruştur. 3 Plân, hulâsai keşfiye, vahidi fiat bordrosu, umumî, hususî, fennî şartname, bayındırlık işleri genel şartnamesi ve münakasa şartnamesi mukavele örneği Nafıa Müdürlüğünde görülebilir, Veya iki lira mukabilinde almabilir. 4 îstekli olanlar bu işe girmek için alacakları ehliyet vesikalan için ihale gününden 8 £Ün ev\reline kadar şimdiye kadar 40000 liralık yapı inşaatı yaptığma dair olan vesaikle Vilâyete müracaat etmelidir. 5 Münakasaya iştirak için yazılan ehliyet vesikasını teminatı muvakkateyi ve Ticaret Odası kayıd varakasını ve teklif mektubunu havi mühürlü zarfı yukarıda yazılan gün saatinden bir saat evveline kadar m8kbuz mukabilinde Komisyon Reisliğine tevdi etmeleri veya posta ile göndermeleri lâzımdır. ( 6973 ) Yüksek Ziraat Enstitüsü Rektörlüğünden: Yakalanan diğer kaçakçılar memurları §u Gene kaçakçılık bürosu eroincileri yakalamıştır: Balatta Kesmekaya caddesinde 25 sayıda oturan Sabri oğlu Nihad, Küâtibmuslihiddin mahallesinde Fal sokağmda 1 1 sayıda oturan Ramazan oğlu Ismail. Bunlar, Kalpakçıçeşme yokuşunda bir arsada eroin çekerlerken yakalanarak mahkemeye sevkedilmişlerdır. 1 Rektörlük ve talebe pansiyon binalarının etrafma yaptırılacak 10 aded projektör ve malzemesinin mubayaasile işcilik, tesisatı açık eksiltmiye konulmuştur. İhalesi 14/10/938 cuma günü saat onda Rektörlük binasında müteşekkil Komisyon tarafmdan yapılacaktır. 2 Muhammen bedeli « 1898,60 » ve muvakkat teminat c 142.39 » liradır. 3 Daha fazla izahat ve parasız şartname almak istiyenlerin Enstitü İdare Müdürlüğüne müracaatleri. « 3996 » ( 6902 ) Açıkgöz şebeke Asya vapurunu soyanlar yakayı ele verdiler Emniyet ikinci şube müdürlüğü, haciz altına almıp da Beykoz önlerinde demirli bulunan Asya vapurunu soyup soğana çeviren bir hırsız şebekesini meydana çıkararak adliyeye teslim etmiştir. Asya vapuru, Eşref adında birisinin veresesine aiddir. Bundan bir müddet evvel, Beyoğlu tahsilât komisyonunca ko nulan haczi müteakıb Pasabahçe önlerinde demirlenmiş, içine de Hasan Sabuncu adında Rizeli bir bekçi konmuştur. Aradan bir müddet geçince, Hasan, işi hırsızlığa dökmüş, ve Kasımpaşada oturan Ali Yıldız, Arabcamiinde oturan Şevket Dalgakıran, Beykozda oturan Mustafa adındaki arkadaşlarile vapurun para eder aksamını çalıp satmağa başlamıştır. Ha sanın elindeki bir pusla aletini gizlice satmak isterken yakalanması, işi meydana çıkarmıştır. Suçlular, hırsızlıklarını itiraf etmislerdir. Çalman eşyanın bir kısmı Galatada hurdacı Şükrü ile Avagimin dükkânında bulunmuştur. Tahkikata, Beykoz müddeiumumiliği el koymuştur. RADYOLİN ile Sabah, Öğle ve akşam Her yemekten sonra muntazaman dişlerinizi fırçalayınız. Kültiir Bakanlığından: 1 2259 sayılı kanunun tatbikine dair olan talimatnameye göre ilk okulların 4 üncü ve 5 inci smıfları için iki cildden müteşekkil bir aritmetik kitabı yazılması müsabakaya konulmuştur. 2 Müsabaka müddeti 27 teşrinıevvel 938 de başlamak ve 26 nisan 939 çarşamba günü akşamı bitmek üzere altı aydır. 3 Müsabakaya iştirake karar verenler 26 kânunusani 939 perşembe günü akşama kadar bir dilekçe ile Kültür Bakanlığma müracaat ederek bu müsabakaya girecekler defterine adlarmı yazdırarak bir numara alacaklardır. 4 Müsabakada birinciliği kazanan kitab serisi üç yıl süre ile okullarda okutulacak ve müellifine her yıl için 1000 er lira telif hakkı verilecektir. İkinci çıkan kitab serisini yazana bir defaya mahsu olmak üzere birincinin müellifine verilenin bir yıllığı, üçüncü, dördüncü ve beşinci çıkanlara da bir defaya mahsus olmak üzere dörder yüz lira mükâfat verilecektir. 5 Müsabakaya gireceklerin eserlerini üçer nüsha olmak üzere makine ile ve kâğıdların yalnız birer yüzüne yazılmış olarak Kültür Bakanlığı Yayın Direktörlüğüne makbuz mukabilinde vermeleri veya göndermeleri lâzımdır. Kitaba konulacak resim, şekil, grafikler vesairenin asıllarının yalnız bu nüshalardan birine ve diğerlerine konulmuş bulunması kâfidir. Müsabakaya basılmış bir kitabla girenler de Mtabın üç nüshasmı verecek veya göndereceklerdir. 6 Müsabakaya girenlerce eser müsveddelerile birlikte eserleri kabul edildiği takdirde eserlerini ilân edilen telif hakkı mukabilinde ve her türlü tasarruf hakkmdan vaz geçerek Kültür Bakanlığma üç yıllık *bir devre için terkettiklerini ve kitabm o devre içindeki her basılışmın son tashihlerinin kendileri veya kendi mes'uliyetleri altmda tayin edeceklerl diğer bir zat tarafmdan yapılacağmı gösterir Noterlikten tasdikli bir taahhüd senedi verilmesi de lâzımdır. 7 Kitablarda bulunması Jâzım gelen pedagojik ve teknik vasıflan gösteren şartname ile noterliğe tasdik ettirilecek taahhüd senedinin formülü Kültür Bakanlığı Yaym Direktörlüğünden almabilir. Mektubla istiyenlerin bir kuruşluk posta pulunu da birlikte göndermeleri lâzımdır. «3985 > (6865)' Tekirdağında kooperatifçilik Tekirdağ (Hususî) Vilâyetimizde yirmi bir ziraî kredi kooperatifi vardır. Ziraat Bankası himayesinde kurul muş olan bu kooperatiflerin birkaç senelik çalışmalan şayani memnuniyet bir derecededir. Köylü ve müstahsil için kurulan bu kooperatiflere girmek ve aza olmak için yurddaşlarımızda iyi bir arzu görülmektedir. Evvelce müstahsil kendisine kredi temini için pek büyük faizlere katlanırken şimdi kendi mev cudiyetile teşkil ettirmiş olduğu ve senelik faizi pek az olan bu kooperatif lerden ihtiyacına göre aldığı para ile mükemmelen işini yapmakta ve hiç bir mürabahacıya boyun eğmemektedir. kendüıden geçecek gibi sarsılıyordu. Yerimden fırladım, bu zavallıya da birşey olmasın, diye korktum. Hastabakıcı, bir iki adıtn ötede duruyordu: Niye söylediniz?.. JV. G. Bulgaristanda yetiştirilen Virjinye tütünleri Sofya (Hususî) Bulgar Ziraat Nezaretinin tensibile, Bulgaristanm Kı zanlık ve Karlova mmtakasında ekilen 1000 dönüm virjinye tütün cinsınin ihracata çok elverişli olarak yetişebile ceği anlaşılmıştır. Ziraat Nezareti bu cins tütünün geniş mikyasta ektirilmesini emretmiştir. larda ufak tefek birkaç iş için canmın sıkıldığı da oldu. Bu dünyada üzüntüsüz kul olur mu?.. Yoksa hiçbir eksiğimiz yoktu. Beni çok severdi; ben de onu severdim, demiyeceğim. Nasıl üstüne titrediğimi herkes büir. Kocam da o idi, babam da... Yer yüzünde ondan başka kimsem yoktu ki... Kendi çocuğum gibi severdim. Evlendiğimiz zaman az çok dedikodu olmuştu, burası yalan değil... Babam yerinde bir adama vardım diye herkes birşey söyledi. Fakat en sonunda gene söyliyenler utandı; o kadar iyi geçiniyorduk. Memleketimizin EŞSİZ bir san'at dergisi olan ARm 20 21 sayıları bir arada, 32 sahife olarak intişar etmiştir. İki senedir büyük bir titizlikle çıkartılmakta olan ve okuyucularmdan gördüğü daimî teveccüh sayesinde AR Türkiyenin gerçekten EŞSİZ BİR SAN'AT DERGİSİ olmak muvaffakiyetini kazanmıştır. Her sayısında olduğu gibi bu sayıda da ESTETİK, RESİM, MÜZİK, TİYATRO, DANS ve sair mevzuları hakkında münevverlerimizi yakmdan alâkadar edecek yazılar vardır. ^ ^ ^ ^ ^ ^ • ^ ^ § ^ • • ^ • • 1 Sayısı 25 kuruştur. ni kıskananlar, buna kem gözle bakan lar... Birdenbire durdu. Gözümün içine baktı: Şükrü Paşayı siz de tanıyorsunuz, değil mi?.. Ben mi?.. Hayır, siz tanıttmız... Sizi göriince ayağa kalktı da tanıyorsunuz, sandım. İlk defa burada gördüm. Güvertede dolaşırken yanıma geldi, konuştu. Yaşlı, başlı, terbiyeli bir adam... Durdum; korka korka yüzüne baktım: Yoksa ondan mı şüpheleniyorsu nuz?.. Şüphelenmek değil... Fakat, bil mem ki... Bu felâketten sonra herkesten şüpheleniyorum. Bir yandan da, hiç kimseden şüphelenmek içime elvermiyor. Bu kadar canavarlığı hiç kimseden beklemiyorum. Siz, Şükrü Paşayı pek yakmdan tanıyorsunuz, değil mi?.. Pek yakmdan değil... Mısırdaki büyük şirketlerden birinin İstanbul mümessili... Bu şirket, kocamın rakfj.dır. Şimdiye kadar aralarında birçok ihtilâf çıktı. Bizim çiftliklerden birini almak istediler. Satmadık. Belki bilirsiniz, kocam müteahhidlik de yapardı. Onun için bii şirketle her zaman karşılaşır, çarpışırdı. Şükrü Paşayı vapurda görünce, açjktan açığa birşey söylemedi amma canmm akıldığını anladım. Bunca senelik kan kccayız, gözümden kaçar mı?.. Amma, raH«* metli çok iyi yürekli, çok yumuşak bir adamdı; düşmanını bile incitmek istemezdi. Onun için paşaya hiçbir şey belli etmedi. Karşı karşıya geldikçe konuştu. Dün gece beraber oyun oynadılaT. Ben de öyle, elimden geldiği kadar güler yüzlü davranıyordum; hep bir tatsızlık çıkmasm, diye... Meğer, başımıza gelecekler varmış!.. Fakat, böylesi kimin aklına gelirdi?.. Feriha Fıtnat, o zamana kadar yanımızda idi. Kamaranm yuvarlak pencelerinden dışarıya, dalgm dalgm bakıyordu» Tam o aralık birdenbire yerinden kalktı, Hiç sesini çıkarmadan dışarıya çıktı. Zavallı kızcağız, üzüntüden ne yaptığmı bilmiyor!.. Yoksa, şimdi böyle birdenbire sinirlenip gidecek ne var!.. Bedriye Satvet, hastabakıcıya, duyurmak istemiyormuş gibi, bana doğru egjdi: lArkast var) AR TefrikaNo.11 Başımıza geienleri gördünüz Demek ister gibi... İlkönce: Nasılsınız?.. Diye sordum. Dudağını büktü; acı acı başmı salladı. Kendimden utandım. Böyle bir kadına, nasılsınız, diye sorulur mu?.. Ne halde olduğu, görülüyor ışte... Biraz kendinizi toplamağa çalışı nız. Sonra siz de hasta olacaksınız.. Diye kekeledim. Böyle kara günlerde iki lâkırdıyı bir araya getirip söylemesini beceremem... Fakat komiserin istediklerini öğrenebilmek için yanm yamalak, dilim döndüğü kadar birkaç söz bulmağa çalıştım. Kadıncağız, kocasının zehirlenip öl V • KEMAL RAGIB Nakleden: dürüldüğünü daha duymamış olacak... Ben bir aralık, ağzımdan böyle bir lâf kaçırdım. O zaman yatağın içinde sarsıldı. Yan beline kadar doğruldu: Zehirlemişler mi?.. Kim?.. Ben ilkönce gene bir nöbet geldi de ondan öldü, sandım. Sonra zehirlendi, dediler. Gene anlamadım. Kim bılir, dedım, ben gittikten sonra birşey yedi de o mu, dokundu, diye düşündüm. Demek, zehirlemişler!.. Kimin eli varmış da bu canavarlığı yapmış?.. Onun gibi iyi yürekli, kendi halinde bir adama kim kıytnış?.. Akıl erecek iş değil!.. Soı.ra başı göğsünün üstüne sarktı. Hıçkıra hıçkıra ağlamağa başladı. Daha sonra yüzükoyun, yatağa kapandı. Artık Demek ister gibi üzüntülü bir bakışla beni süzdü. Sonra o da yatağın yanına koştu. Biraz yatıştırmağa çahştık: Şimdilik hiç kimse birşey bilmiyor, dedim. Belki de yanılmışlardır. Doktor, muayenesini daha bitirmemiş. Hepimizi, beni, bizimle beraber oyun oynıyanların hepsini uzun uzun sorguya çektiler. Ne olduğu, elbet anlaşılacak... En büyük yardımı sizden bekliyorlar. Bildiğinizi söyli Dün gece, dedim, acaba kendi ken yecek olursanız bunların arasında belki dini zehirlemiş olmasın, diyenler oldu. Mademki bu kadar iyi geçiniyormuşsude bir ipucu bulunur. Bedriye Satvet biraz doğruldu; göz nuz, işleri de bu kadar yolunda imiş, neden zehirlesin, değil mi?.. leri parıldıyordu: Hiç olacak iş mi?.. İnsanın aklı al Kocamı öldüren canavar yakalan sın, ben elimden geleni yaparım. Yalnız, maz. Neden kendi kendine kıysın?.. Nesi benim söyliyeceklerimin arasından bir ipu eksikti, nemiz eksikti?.. Dünyada ondan cu bulunabilir mi, onu bilmem. Daha doğ rahat adam var mıydı?.. Bizden iyi geçirusu o kadar mes'ud, o kadar iyi yaşıyor nen bir karı koca olabilir miydi?.. Bu zaduk ki söyliyecek söz bulamıyorum. Böy manda en iyi adamın da düşmanı eksik le bir felâket nasıi oldu, bir türlü akıl olmuyor. Fakat onun bir düşmanı olabileerdiremiyorum. Evet, onun da kendine ceğine hâlâ aklun ermiyor. Yalnız, çekegöre derdi vardı. Hasta idi; son zaman miyenler pek çoktu; saadetini, zenginliği