5 Birincitesrin 1938 Pazarlık larihe karısırken.. İktısadî hareketler Almanya İktısad Nazırı memleketimizde Başlıca alıcımız ve ayni zamanda ithalât eşyamızın en mühim kısmının menşeini teşkil eden Almanyanın İktısad Nazırı doktor Funk Valther, Ankarayı ziyaret etmek üzere bugün şehrimize gelmektedir. Yeni Almanyanın şayanı dik kat simalarmdan olan doktor Funk. bugünkü mevkiine, nasyonal sosyalist rejiminin Almanyada iktidar mevkiine gelmesinden itibaren tedvire başlıyan doktor Şaht'ı istihlâf ederek gelmiştir. Bu tarih, Almanyanın iktısaden kalkınması için dört senelik bir plânın tatbikına başlan masının takarrür etriği zaman, yani 937 senesi ilk nısfıdır. O zaman dört senelik iktısadî plânın tatbikına Feld Mareşal Göring'i memur eden Alman devlet reisi, doktor Şaht'm da Mütarekedenberi liyakatle ifa ettiği Alman Devlet Bankası umum müdürlüğü ve devlet reisliği müSeyircilerine her geceyi, yeni bir düşavirliği yapmasını tensib ederken öte denberi nazi fırkasında iktısadî yüksek gün neş'esi içinde geçirten büyük halk bilgilerinden istifade edilmekte bulunan san'atkân Naşid Ozcan, geçende çocudoktor Funk'u îktısad Nazırlığına tayin ğuna bir düğün yaptı. Sahneye, pek genc yaşta doğan Na etmisti. şidin, çocuğunu nerede sünnet ettirdiğini O zamandanberi Almanyanın iktısadî tahmin edersiniz: Sahnede!.. işlerinin, tatbik edilmekte bulunan döıt Halkın en kuvvetli tarafile en zay:f yıllık kalkmma plânile muvazi o!arak tarafını keşfederek, her tabakaya, kendi inkişafında büyük liyakat ve mehareri gözevkine göre hitab eden bu kıymetli korülmüş olan doktor Funk'un memleketimedi üstadı, o gece kendi rrupunun aramize gelişi ve hükumet merkezimizi ziyaretinin elbette büyük ehemmiyeti bulun sından belki ilk defa olarak aynldı. Ve üzerinde türlü hünerler gösterdiği sahnemaktadır. sini, «temaşaperver efendilerimizden» biAlmanyanın dış ticaretimizdeki mev ri gibi, uzaktan seyretmek zevkine erdi. kiinin çerçevesi bunun en geniş haddini Turan tiyatrosunda yapılan bu düğün gösterdiği 936 yılına nazaran geçen segerçekten orijinal bir buluşun mahsulü neden itibaren biraz daralma göstermişidi. se de bugün dahi Almanya haricî ticaret Çocuğunu filân ve filân bahçelerde, istatistiklerimizin''baş hanesini, ondan sonveya filânca köşkte sünnet ettirmesi için ra gelen memlekete nazaran büyük bir farkla işgal etmektedir. Almanya ile yapılan tekliflerin hiçbirini kabul ctmı klering yolile ilk geniş münasebata giriş yen Naşid, hayat sahnesindeki rolünü meğe başladığımız 1935 yılında bu mem şimdiden tayin ettiği oğlu Selim Ozcan lekete ihracahmız 39,201,000 lirahk, it için, en münasib yerin sahne olabileceğihalâtımız ise 35,508,00 liralık olmuştu. ni kestirmişti. 936 senesinde bu rakamlarda dinamik bir Turan tiyatrosu, o gece, erkenden daartış görüldü. Ihracatımız 60,042,000 li vetlilerle dolmuştu. Davetliler arasında ralığı, Almanyadan aldığımız mal kıy acele ile unutulup çağırılmıyanlar da meti ise 41,742,000 liralığı buluyordu. vardı. Fakat «Naşidin düğünü var..» Bu artış 937 yılının ilk aylannda da gö haberini alanlar davet beklemeden tiyatrüldü. Bu esnada doktor Şaht memleke roya koşmuşlardı. timizi ziyaret etmiş bulunuyordu. Bundan Millî san'atkânmız gayet dddî bir.ev peK az sonra Mlmanyaaaki fcioke 1 urls sahıbı îıalile, mısahrlcrtnı; karşılıyor vc parasının yüksek yekunu ve bunun do • ortada sebeb olmadığı halde, hepsinden * ğurduğu vaziyet karşısında tedbir alması ayrı ayn; ve peşinen özür diliyorduî zarureti hasıl olan Türk hükumeti TürkSahnenin dışmdaki ve içindeki Naşi Alman ticaret anlaşması hükümlerifli din, birbirlerine hemen hiç benzemedikmefsuh addetmişti. Dört ay kadar bo"yleri, burada da kendini göstermişti. lece devam eden vaziyetten sonra Ber Başkaları hesabına, her gece bir dülinde cereyan eden müzakerelerin neti ğün yapan Ozcan, kendi öz düğününde, cesi olarak 1937 eylujünde yeni bir ansudan çıkmış bir balık gibi, adeta titri laşma mer'iyet mevkiine girmiştir. Fakat yordu. bu senenin sonunda Almanyaya ihracaTepeden tırnağa süslenen sahnede tımızm 50,411,661, ithalâtımızın ise 48,132,005 lirada olduğu görülüyordu. dört karyola göze çarpmaktaydı. Bu Bu senenin elimizde bulunan altı aylık is karyolaların birinde, .«Naşid» in oğlu, tatistiklerine göre Almanyaya bu müd ötekinde torunu yatıyordu. Oğlu ve todet zarfındaki ihracabmız 18,901,965 runu!.. Bu iki mürüvveti ayni saatte idve Almanyadan ithalâtımız da 32 milyon rak ettiği gece, Naşid, en az on yaş gencdi. Koca tiyatronun merdivenlerini, deli161,275 lirahktır. kanlıları imrendirecek bir çeviklikle belki Rakamların şu seyrinden Almanya ile yüz kere inip çıktı. Dört yataktan geri olan ticarî münasebatımızm ve doktor kalan ikisi babasız kalan emektar san'atFunk'un ziyaretinin ehemmiyeti vuzuhla kârların çocuklarma tahsis edilmişti. anlaşılabilir. Buna ilâveten Almanya ile O gece, Turan tiyatrosunda bilet kegene ticarî esasların kaynaklarına istinad silmedi. Bilet yerine, kıymetli san'atkâr ederek yaptığımız işler ve siparişleri de zikretmek lâzımdır. Ankara görüşmclerı misafirleri önünde baş kesiyordu. Daha saat dokuza gelmeden, localar esnasmda iki memleket arasında iktısadî davetlilerle doldu. Naşidi seven bütün obakımdan yeni bazı hususlar üzerinde görüşülmesi ihtimali olduğu gibi bu nok yuncular; «hayalî» ve «meddah» dan talar da çözönünde bulundurulacak ci orta oyuncusuna kadar; hepsi gelmişlerdi. hetlerdir. Sabaha kadar devam eden düğünde, Alman İktısad Nazırının bu ziyaretinin, iki memleketin iktısadî münasebatı balet kızlan, allı pullu kıyafetlerile «dökiçin daha hayırlı neticeler vermesi şayanı türüp» durdular. Meddahlar, en güzel temennidir. hikâyelerini okudular. Orta oyunculari F.G. ortaya, en parlak, tuluatçılıklanndan örnekler döktüler. Hatta Bayan Safiye bile, o meşhur naz ve istiğnasmı bir yana PENCERESİNDEN Welk'in hataları erbert George Wells firenklerin Humoriste dedikleri şen muharrirlerdendi, Kipps adlı eserinde olduğu gibi nükteli ve pek caalı yazılarile okuyucularını neş'elendiriyordu. Fakat müsbet ilimlere meraklı olduğundan yavaş yavaş şen yazıları bıraktı, tabir caizse fenni romanse etmeğe, görün tniyen adam gibi eserler yazmağa koyuldu. Bir arahk tarihi de yepyeni bir biçime sokmak istedi, «Cihan tarihinin umumî hatlan» admı taşıyan büyük kitabı neşretti. Çok zeki ve çok okumuş bir adam olduğu için bu eserinde de parlak bir yenilik gösterdi, bütün yazılı tarihi zamanımıza kadar mutad olmıyan bir şekilde tasnif etti, her vâkıayı ve her şahsiyeti yepyeni ölçülerle inceledi, mütearife halini almış hükütnleri inkâr ederek ortaya bambaşka hükümler attı ve zaten dünyayı kaplıyan şöhretini on kat ziyadeleştirdi. Bir kaç büyük dükkân sahibile görüşmeler «Pazarlığın kalkmasından herkes memnundur, müşterilerde emniyet çoğaldı, esnaf ta rekabet arttı» Anketi yapan: SALÂHADD1N GÜNGÖR 4 Daha her tarafta, bir yumak makara için, çatır çatır pazarlık edildiği devirde, henüz kanunlaşmıyan pazarlıksız satışı, kapısının eşiğinden atlıyanlara kanun gibi kabul ettiren büyük bir pazarımız var dır: Yerli Mallar pazan... Dün, bu pazara şöyle bir uğnyayım dedim. Satış yapılan koridorlar, bir hayli kalabalıktı. Eğer, bu insan kalabalığının hepsi konuşmuş olsa, pazarın içi, eski devrin «kadınlar hamamı» na döneceğinde şüphe yoktu. Fakat, ne dersiniz, burada insanların, yalnız, kunduralan ses veriyordu. Ağızlardan çıkan söz, «evet», «hayır», «peki», «göreyim..», «kesiniz!», «sarınız!» gibi, kısa kelimelerden ibaretti. ve manifatura üzerine iş yapan dükkânların birine, uğrıyarak, bütün ihtiyaclarraı oradan tedarik etmek imkanlar.nı buluyorlar. Ve eskiden olduğu gibi artık, kapı kapı dolaşmıyorlar. Perakende satışlarm pazarlığa tâbi olduklan günlerde, her dükkândan bir cins mal alınır, geri kalan eksikleri tamamlamak için dükkân dükkân dolaşıhrdı. Şimdi ise, dıkkat ediyorum: Dükkâna giren müşteri eski yorgunluklarınm acısım çıkarmak istercesine hareket ediyor. Yani işine elveren ne varsa, hepsini ayni dük kândan tedarik ederek rahat ve üdaylıkla çıkıp gidiyor.» Üçüncü olarak uğradığım îpeklş mağazasmda müdür Azizden dinlediklerim de hayli enteresandı. Aziz diyordu ki: « Biz, ötedenberi maktu satış yaparız. Yalnız, kanun çıkmazdan evvel, bazı tanıdık müşterilerimize ve bu arada , devlet memurlarına yüzde onu geçmiyen küçük bir tenzilât yapardık. Pazarlıksız satış kanunu çıktıktan sonra, yeni bir eleme yaparak bu tezilâh da kaldırdık. Fiatlarımız, artık herkes için birdir. Kanu nun tatbikı, işlerin açıldığı ve alışveriş hacminin genişlediği bir mevsime rasladığı için satışlar, bir hafta, on gün evveline nisbetle artmıştır. Bu artışta, pazarlıksız satış kanununun verdiği emniyetin de büyük tesiri olmuştur herhalde...» Tepeden tırnağa süslenen sahnede karyola vardı. Birinde Naşidin ötekinde torunu yatıyordu dört w 1 Tezgâhtarlar, öteye beriye koşuyoriard.ı Fakat içlerinde yüksek sesle konuşanlara raslıyamadım. Oraya Yerli Mallar pazan ınüdürü Ahmedle görüşmek için uğramıştım. Kendisinin Ankaraya gittiğini öğre nince, pazarda, kendimi tanıtmadan bir gezinti yapmağa karar verdim. Her tezgâhın önünde, kadından, erkekten birçok müşteriler... Çorabdan fanilâya, kunduradan paltoya kadar, her çeşid eşyanm alıcılan, is tediklerini tezgâhtan çıkartıp muayene ediyor, sonra da hemen fiat soruyorlar. Fiat üzerinde münakaşa edilemediği için malın beğenilmesi, biraz uzun sürüyor. Burada da etiketlere bakıp tek kelime Bundan sonra, daha bazı dükkânları konuşmadan çıkanlar yok değil amma, Yerli Mallar pazarımn başlıca müşterile dolaştım. Rasgele girdiğjm bir dükkânda, ri, uzun zamandanberi pazarlık yapma küçük bir çakıyı gözüme keJırmiştim. Fiatını sordum. Adamcağız, yüzüme mağa alışmış kimseler oldıığu belü... şüpheli şüpheli baktıktan sonra, o da bana Tereddüdleri, malı tercih edinciye kasordu: dar devam ediyor. Ondan sonra mesele Alacak mısınız?.. yok artık.. Yerli Mallar pazarına uğrayıp ınuiuciıf tnallanu riadan na&Kinaa rııur m ouıaı Benim de, beş on yıldanberi, yatağımm başucunda sönmez bir ampul gibi asılı duran seçme kitablardan biri onun beş cildlık tarihidir. Uyumadan önce ve hemen her gece ya Ziya Paşanın Harabatını, ya Halid Ziyanın külliyetnını, yahud da «Cihan tarihinin umumî hatlan» nı kanşhrmak âdetimdir. Fakat Harabatm ekseriya birinci cildini ve oradaki terkibleri, tercileri, Halid Ziyanın da tercihanKırk yıhnı okumağı itiyad edindiğim gibi Wells*in de orijinal tablolar halinde tasvir ve tahlil ettiği vâkıaları ve meselâ: «Ilmin, fennin hıristiyanlık tarafmdan kurtanlışmı» isbata çalışan çok iddiah yazılarını gözden geçiririm. Şahıslar hakkmdaki hükümlerine pek ehemmiyet ver mem. Çünkü bu mevzularda o, eski ve yeni müverrihleri toptan yalanlamak gayretini gütmektedir, indî ve keyfî mülâhazalarla düpedüz mugalataya sapmaktadır. Âlimin kendi ilmini inkâr ve hakikî İki mürüvveti ayni saatte idrak etmek kanaatlerinin aksini iddiada ısrar etmesi Naşidi on yaş gencleştirttyşti ise idrake elem veren tecahüllerdendir. bırakarak, Naşidin hatın için, sahnede «teberrüken» birkaç şarkı söylemeğe razı oldu. Hasılı, düğün, çok, amma çok neş'eli geçti. Bir işin içine Naşidin kendi değil, hatta adı dahi karışmış olması, orada neş'enin tam yerinde ve kıvammda bu lunduğuna delâlet eder. Bir küçük mi mikle, halk kütlelerini kahkahadan kırıp es^irmanîn ilmini til«n bu sevimli şöhrete edinmek istiyenleri de görüyorum. Bunlara icab eden izahat derhal veriliyor. Sultanhamamına doğru yürüdüm. îşte şimdi de Bursa pazanndayım. lçerisi an kovanı gibi.. Pazann sahibi Hasan Hüsnü Sipahioğlu, veznenin başında oturu yordu. Yanma yaklaşarak sordum: Iki gündenberi pazarlıksız alışverîş yapıyorsunuz. Neticeden memnun musu nuz? » Güldü: Yalnız ben değil, herkes memnun... Müşterilerde emniyet çoğaldı. Esnafta rekabet gayreti artü. Malına yüksck fıat koyan, kehdi ziyan ediyor demektir. Çünkü müşteri, yanıbaşındaki dükkânda daha ucuzu dururken gelip de senden mal aJmaz elbette... Pazarlıksız satış kanunu, tezgâhtarlanmızm işini de dörtte bir derecesinde azalttı. dedim. Başım salladı: Böyle yapanlar var da.. Biz, böyle konuşurken, içeri bir Ermeni bayanı girdi. Yaşlıca bir kadındı. Elinde bir gözlük tutuyordu. Tezgâhtara yaklaşarak sitemli bir eda ile: Bu nasıl gözlüktür, dedi, uzağı gösteriyor da yakını göstermiyor!.. Tezgâhtar cevab verdi: Bir gözlük ya, uzağı gösterir, ya yjfkını.. Siz, uzağı görmek için almaımş mıydınız bunu?.. Yok efendim.. Yalnız uzağı görmek için gözlüğü ne yapaydım?.. Gözlük, dediğin şey, hem uzağı göstermeli, hem yakını... Sizde bundan yoktur?.. Tezgâhtar, yüzüme baktı. «Kimlerle uğraşıyoruz?» demek istiyordu. Sonra, ihtiyar kadma: evinde küçük bir ziyaret yapmışhm. Takkesi üstünde pırıl pırıl elmaslar sıralanan sünnetli çocuğunun önüsıra odaya girdi. Elimi sıkarken: Doğrusu, dedim, herkese nasib o lur mazhariyet değil bu... Hem oğul, hem torun.. Ikisinin bir arada düğünü!. Allah mubarek etsin..« dün Iki gündenberi mağazamızda çU yok! Senin dediğin gözlük eski masallarVe asıl mühimmi, eskisinden daha çok *• da bulunurdu!. dedi, peri padişahınm aflışveriş yapıyoruz. sunlu gözlüğüydü o... Dünya yüzünde Sordum: daha böylesi icad edilmedi!.. Arada pazarlık edenler de oluyor Sonra, o gittıkten sonra, bana döndü: mu?.. j Pazarlık kalktı amma dedi, ava MuKatabım hafifçe gülümsedi: Efendim, pazarlık etmek, bizde bir naklık yerinde duruyor! nevi tiryakiliktir. Eski bir tiryakiyi, bu kökleşmiş ahşkanhğından ayırmak pek kolay olmadığını da kabul etmek lâztn.. Hele bazı yaşlı bayanlar var ki, pazarlık edemedikleri zaman adeta hasta oluılar. Kanunun tatbikma başlandığmdan habeji olmıyan bir kadmcağız, dün, bizim caddenin önünde: A... Neden pazarlık etmiyecekmişim.. Basbayağı, pazarlık ederim. Ben pazarlık etmeden, adamdan mal mı alırım?.. diye bangır bangır bağmyordu. Böylelerine meram anbtmcıya kadar, insan aLla karayı seçiyor. Hele şükür ki, müşterilerimiz bizi, biz müşterilerimizi tanınz. İstanbullulardan çoğunun devamlı olarak alışveriş ettikleri mağazalar vardır. Onlar, eski müşterisi oldukları bu mağazalarda aldatılmıyacaklannı bilirler. Fiatlar üzerinde tereddüde düşenler, daha ziyade îstanbula yeni gelenlerdir. Pazarlıksız satış kanunundan asıl istifade edecek olanlar da böyleleridir!.. Yeni kanunun piyasada, ilk uyandırdığı tesir, geniş bir ferahlıkian ibaTîf cldu. Esnaf, şu kadar sermayesi olan bir malı, kaça satabileceğini biliyor. Müşteri, eti ketlerdeki fiatlan mukayese ettikten sonra, kararını vermekte gecikmiyor. Bu iki taraflı seri anlaşma, ticaretin icablarından olan sürat ve emniyetin başlıca (garanti) sidir. Birçok müşteriler, tuhafiye SALÂHADDIN GÜNGÖR Ankara caddesine asfalt döşenmesine başlandı Teşekkür ederim.. Fakat, hiç sormaym neler çektim düğünü, bir «haline, yoluna» koyuncıya kadar... Başkaları nın her işine yetişirim de kendi düğünümde beni bir şaşkınhktır aldı!.. En yakın Bu satırlann son kısmmda sırıtan makdostlanma bile «davetiye» gönderemesad üzerinde durmak bize düşmez. Fakat dim. Neyse o da olup bitti hamdolsun... «Osmanlı padişahlarının misafir ettikleri Yeni mevsim için ne hazırlığımz ilk hıristiyan hükümdarın împarator Vilvar, bakalım?... helm» olduğuna inanmak da bu hükmü Wells'in vermiş olmasına rağmen elimizYüzü, bir kat daha ciddî bir ifade alden gelmez. Çüakü Osmanlılar devrinde dı: Hazırlığı çoktan bitirdik. Munta Tökeli tmreler, Rakuçiler, Demirbaş Şarlzaman her gece oynuyoruz. Cuma ak lar misafir sıfatile Türk yurduna gelmişşamları müstesna... Haftada bir gece is ler, yıllarca kalmışlardı. Wells, bunlan, siyasî mülteci sayarak misafir yerine koytirahat çok görülmez değil mi?... muyorsa (1869) da İstanbula gelerek Güldü: Beylerbeyi sarayında kalan İmparatoriçe Pek beğenilen Sürpik Duduyu; bu Öjeni'yi ve ondan bir yıl sonra Sultan yakmlarda, bir gece oynamak niyetinde Abdülâzizi ziyaret etmiş olan Avusturyayim!.. Macaristan İmparatoru Fransuva Jozef'i Merdivenleri inerken, Naşid Özcan o sıfatla hatırlamak mecburiyetinde değil arkamdan seslendi: miydi?.. Tiyatromuzu da yeniledik..' On Bunlar, şüphe yqk ki, küçük birer züsekiz loca daha ilâve edildi. Şayed bir huldür. Lâkin büyük âlimlerin zühulleri şeyler yazacaksanız, bunları da ilâveyi bile eserleri ve hele hükümleri hakkmda unutmayın...» itimadsızhk uyandmr. Çünkü insanlann Her neyse... Dün gece de büyük ve pek meşhur adamm tarihini elime aldım, sahifelerini kanştırmağa başladım. Gözüme bir arahk: «Osmanlı padişahları Vilhelm Kudüs» gibi kelimeler çarptı, içime de merak düştü, bahsin başını araşhrmadan o kelimeleri ihtiva eden sütunu hem de yarısından başlıyarak şöyle bir süzdüm ve... güldüm. Bakınız, cihanşümul şöhret sahibi olan Wells Almanya sabık knparatoru Vilhelm'den bahsederken ne diyor: «Imparator çok seyahat etti. Londraya, Viyana'ya, Roma'ya gitti ve Romada papa ile hususî surette görüştü. Atinaya da uğradı, hetnşiresini Yunan veliahdile evlendirdi. (1888) de tstanbulu ziyaret etti. Osmanlı padişahlarının misafir ettiği ilk hıristiyan hükümdar împarator Vilhelm olmuştur. Sonra Filistin'e de geçti. Kudüsü Şerifi ihata eden kale duvarında imparatorun atla şehre girebilmesi için bir "edik açıldı. O, yürüyerek Kudüs'e girmeği haysiyet ve vakan için bir tenezzül addediyordu!..» Trabzonda yapılacak abide S. G. Trabzonda yapılacak 140 bin liralık abide için açılacak müsabakaya iştirak eden heykeltıraşlarm maketleri tetkik edilmiştir. Birmciliği helyketıraş Nejad Sirelle Ratıbın müştereken yaptıkları maket kazanmıştır. İkinciliği heykeltıraş Nusret kazanmıştır. Birinciye 1000, ikinciye 500 lira verilecektir. (^Karamanda fakir çocuklar menfaatine müsamere") «Lâyuhti» olmamaları başka, âlimlerin «muhti» olmaları gene başkadır. M. TURHAN TAN Tabiiye şubesi doçenti ilk dersini verdi Üniversite tabi [ iye şubesi hay vanat doçenti Fahire Battalgil dün, ilk deneme der sini Üniversite profesörleri ve ka ' labalık bir dinle yici kütlesi huzu runda vermiştir. Doçent, ilk dersinde (bakır tenasül) mevzuu üzerine ko Docent Fahire nuşmuştur. Battalgil Matbuat cemiyetinin senelik toplantısı îstanbul Basın kurumundan: Basın kurumunun mutad senelik umumî heyet toplantısı 6/10/938 perşembe günü saat 13,30 da kurum merkezinde yapılacaktır. Sayın üyelerin teşrif leri rica olunur. Ankara caddesine asfalt döşenmesine başlanmıştır. Asfaltın başlangıç yeri vilâyet konağı önüdür. Asfaltlama işinde Almanyadan getirilen bir makine kulanılmaktadır. Yukarıdaki resim, asfalt döşeme faaiiyetinden bir intıbaı tesbit ediyor. Düşkünlerevi kreş mütehassıshğı Balıkesir doğum ve çocuk bakımevi çocuk hastalıkları mütehassısı doktor Karaman (Hususî) Tatil aylarını Ahmed Akkoyunlu, Düşkünlerevi kreş burada geçirmekte olan Karamanlı limütehassıslığına tayin edümiş ve vazı se talebeleri, şehirdeki yoksul çocuklara fesine başlamıştır. yardım olmak üzere bir müsamere ver Kadın çorabı çalmış Nişantaşmda Rumeli caddesinde Ahmişlerdir. Büyük alâka ile karşüanan med Zeynelın 1 numaralı tuhafiye dukmüsamere, bir hayli hasılat bırakmıştır. kânma gelen Suadiyeli komisyoncu 51 Gönderdiğim resim Karamanlı lise ta yaşmda Alı oğlu Tamer, beş çift k a d r lebelerini göstermektedir. çorabı çalıp kaçarken yakalanmıştır. A