11 Temmuz 1938 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4

11 Temmuz 1938 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURtYET II Temmuz 1938 Küçük hikâye Meşhur bir portre Par Gabriel Gros Ç Eserler arasında ) Içten Dıştan Hasan Âli Yücel Sürrealist ve parasız ressam Valentin, 1 safirinin, iyi terbiye görmüş, zeki ve herGencliğile tezad teşkil edecek derecebirbiri ardısıra ailesine yazdığı mektub hangi bir işi yapmağa müstaid iyi bir de de olgun ve dolgun bir mütefekkirimiz lara cevab alamayışma son derece üzül iikanlı olduğunu anladı. var: Hasan Âli Yücel.. Yaratıcı olduğu Ertesi gün poz seansları tekrar başladı. kadar ölçülü çalışan bir dimağın mah düğü bir sırada ona şöyle bir mektub gelZavallı Valentin terliyor ve çehresinden sullerini yıllardır Türk kariine kadir di: akan taneler boyalar üzerine damlıyor «Yaürum bir kalemle nakleden muharrir, şüphe yok ki, en bariz vasfile irfan seviyemiz Resimlerin o kadar ho$uma gitmemek du. İlk taslağı silmek istemedi, bunun üze için bir hocalık yapmaktadır. lc beraber, senin yardımına ko$mak isMütefekkir Hasan Âli, bize ruhiyal teritn. Neuillu'de ılriyatçı dostum Mar rinde çahşmağa karar verdi. örnekler İvon'un yüzü ihtiyar bir kadın çehre ve metafizikten kuvvetli quissat'ya git. Kendisine uazdım. Seni verirken, şair, edib ve münakkid Ha sini aldı. Yüzün tonu kızıllaştı. btkliııor. Sıhhaile ol. Amcan: Paul» Bu sırada Mösyö Markisa onları zi san Âli de musahabeleri, fıkraları, eValentin bir müddet düşünceye daldı. debiyat etüdleri ve içtimaî tetkiklerile Sürandepandanlann seıgilerinden baş yaret etti. Elinde kâğıdlar vardı ve çok kütlenin bütün entelektüel cephesinin ka bir yerde eser leşhir etmemişti. Bu e meşgul görünüyordu: ihtiyaclarını karşılamıştır. Beni mazur görünüz, dedi, sizi ra serler elektrik telleri üzerinde muvazeYukarıya ismini koyduğumuz eseri nede duran silindir şapkalar, denizde yo hatsız ediyorum. Nasıl ilerliyor mu? v'eni çıktı. Kendi tarifile ciçte duyduk Fena, çok fena... diye Valentin lunu şaşırmış vc kendini dalgalara kaparımn dışta ifadeleri> olan bu yazılaritiraf etti. tırmış piyanolar, hayvan başlı insan re» da, kısalığına derinliğini sığdırabilmek Itriyatçının ağzından: simleri... Amcasımn dostu, mümkün desan'atını ispat eden, sezdiğini duyu Çok âlâ, çok âlâ! kelimeleri kaçtı ğil, bunlardan... Fakat bununla beraber ruş kudreti buluyorsunuz. Muharrir, ve yüzü güldü. mektubda san'arindcn bahsediyordu. memleket davalan kadar, dünya mev Çok âlâ ne demek? Valentin Nöyyi'ye gitti. Itriyatçı zulan üzerinde de hassasiyetle eğilmiş Demek istiyorum ki, bence de iyi tir. Ruhun kavranılmaz seyyalliğin Roub avenosunda âdi görünüşlü bir vilgitmiyor. En iyi vekilim ve mümessilim den, maddenin görüşe ve doktınuşa gölâda oturuyordu. Ziyaretçi halılarla döşeli bir salona sözümü tutmamama ve yerine getireme re değişen mevcudiyeti karşısmda mualındı. Etrafma bakındı. Nasıl bir yerde mekliğime sebeb oluyor ve ben şimdi öğ harririn değişmiyen bir hakimiyeti var: leden sonra büyük bir sipariş alacak bi Daima realist oluşu.. Hem vatandaş, olduğunu anladı. rini arıyorum. Mösyö Valentin biraz din hem insan cemiyetinin bir uvzu olarak Duvarda tek bir tablo asıhydı. Şeker alâkadar olduğumuz, hâdiselerin kendi kutuları için yapılmış, empresyonist tar lenmek istemez misiniz? Ben de, kızmız madmazele bunu hareketlerile verdikleri izah; bizi daizında bir resim. Yalak önünde inekler ma şaşırtan akislerdir. Halbuki bun teklif edecektim. gurubu seyrediyorlardı. Bana büyük bir hizmet yapmak is ann realist bir müfekkireden süzülen Delikanh bir ara'.ık hemen buradan safadeleri; yolumuzu aydmlatan ışıklar, vuşmayı düşündü. Ve düşüncesini tatbi ter misiniz? sebebler kadar neticeler hakkında da Ne gibi bir if? ka vakit kalmadan Mösyö Markisa birhatta peşin ihsaslar ve kararlar eMarkisa, artisti bürosuna götürdü. Idenbire kapınm çerçevesi içinde göründinmemize yaravacak ölçülerdir. zah etti: dü. Yeni eserinde bize bunları vermiş o« Zarafet salonu müdürünü görmeKuvvetli, Herkül yapılı, yuvarlak gölan Hasan Âli Yücele teşekkür etmek bekli bir adam... Pos bıyıkları ellilik, ğe gideceksiniz ve ona elli bin franklık bir mevkiindeyiz. sipariş imza ettireceksiniz. Iş zaten yarı kanh yanaklannı örtüyordu. Mösyö Markisa kendisine mahsus sa yarıya olmuş gibidir. Bugün hava müsadalı bir sesle konuşur ve muhatabmı il id. Zeki bir genc tarafından mallar iyi takdim edilirse iş bitmiş demektir.» Meğer cürmü meşhud zam ederdi. Valentin, ben bu işi yaparım, diye düBu öyle adamlardandı ki daha siz düyapıyormuş! şünmeğe vakit bulamadan onun fikir ve şündü. Giderken Markisa onu alkışladı. Dorothy Bursa (Hususî muhabirimizden) Bir saat sonra delikanh cebinde sipakararları çoktan sizi tesJhir etmi§ bulunurBurada çok garib bir vak'a olmuştur. «Çıplak gezmekten nekadar bıktım, riş kâğıdile döndü. Markisa sevinerek Va Orta yaşlı bir kadın saat 22 de Tahal du. lentin'i aldı, bürosuna kadar götürdü, bir olis karakoluna müracaatle, peşini ba usandım, kat'iyyen tahmin edemezsiniz.. Itriyatçı, yapılması âdet olan ilk nezaiskemleye oturttu ve çekmecesinden bir ı erkeklerin takib etmekte bulundu Sekizinci filmimi de çevirip bitirdim. Anketten sonra misafirine: çek defteri çıkardı. Delıkanlının emrine undan bahsetmiş ve korktuğu için ken ak son ikisinde «Madridden kalkan son Buna mı bakıyorsunuz, diye du baş bin frank imzaladı. isinin bir bekçi ile evine gönderilmesi tren» le «Siyah altın diyarının kahramavardaki tabloyu gösterdi; sana bir gün oRessam: i rica etmiştir. Karakolda bulunan po nı» kordelâlarında biraz gıyinmekliğime, nun hikâyesini anlatırım. Demek ressamis Recai, bu kadını 54 üncü daire bek iraz örtünmekliğime müsaade olundu. Bu niçin? diye sordu. 6inız öyle mi? isi Ömerle evine göndermiştir. Biraz Yoksa dığerlerinde vücudümün tesettürü Yaptığınız iş mukabili canım! Amcam, hakikaten, size resmimonra Ömer kadmı evine bırakıp kara ne yarıyan eşya ancak küçük bir şaldan Valentin gülüyor ve protesto ediyor, den bahsetti mi? liçbir şey almak istemiyor. Bunu bir hiz ola gelmiş, fakat sabaha karşı saat Daretti. Evet, evet... Resimlerinizden ta met ifa etmek için yaptı, fazla bir şey >eşte tekrar ayni eve girmek için bitiGeçen ^ün stüdv,odan eve, döndüğüm ik evde oturan dilsiz bir kadından bı akit annemle DU meseleye dair konuş mamile hoşlanmıyacağımı zannettiren bir ıçm degıl. şak istemiş, bu bıçakla kadımn kapısmı mak istedim. tarzda bahsetmediğini temin ederim. FaErtesi gün, îıer lamankrgibi ^övalekat şimdilik onu bırakalım. Bir portre sinin başına oturdu. Kızmın yerine otu ıçafaE içeri girmiştir. Doğru yatak oda Kuzum, dedim, benim ecdadımda ;ma çıkan bekçi Ömer, karı kocanm yapmağı kabul eder misiniz? ran Mösyö Markisa idi, fakat poze et 'attığı yatağm başına gelmiş, tabanca )öyle kırlarda, sahralarda çırçıplak do Ömriinde bir defa bile portre yap mek için değil. aşmış, yarı vahşi bir Polinezyalı kızla evını çekerek kadma sarkmtılık ederken, enmiş kimse var mi? mamış olan Valentm: Valentin çok mahcub oldu ve resmi eye uğradığmın farkına varamıyan kaKadmcagız yüzünü buruşturdu: Ah, ah... dedi. Mösyö Markisa bıraktığmı itiraf etmek mecburiyetinde ın, bacağile kocasına vurarak onu u A.. O nasıl lâkırdı kızım, diye cedevam etti: andırmıştır. Bu sırada evde bir gürülkaldı. / a verdi, ecdadımız arasında kat'iyyen •b üdür kopmuş, bekçi: Söylemek istediğim kızımın portreMösyö Markisa, onu, ilk defa kabul >yle bir insan mevcud değil.. Kanımız sidir. Vaktiniz var ını? ettiği hah döşeli salcna götürdü ve inek Cürmü meşhud yapıyorum! demiş, af Amerikan kanıdır. Valentin: lerin gözîerini kamaştıran güneşli tablo akat karı koca olduklarmı anlayınca Hemen o akş,am tutup annemi, son fi Allahım... diye mırıldandı. Itriyat nun karşısmda ona dedi kı: ıradan bir kolayını bularak savuşmuş Iimlerimden biri «Ormanlar hâkirpesi Yavrum, bunu yapan benim. Onu ;ur. Bekçi yakalanmış, ellerine kelepçe çı ilâve etti: Tura» ya götürdüm. Çıkarken epey duyaptığım zaman sen yaşta idim. Bu bana akılarak cürmü meşhud mahkemesine Ve bu portre için ayırdığım para ünceli görünüyordu: pek fazla değil. Aşağı yukan beş bin uğur getirdi. Bu eserimi ilk defa bir ai erilmiştir. Bugün ük celsesi yapılan Fena kordelâ değil yavrum, dedi, leye göstertniştim. Bana o kadar güldü u muhakemede polis memuru Recai ile fakat istikbalde biraz giyinik roller derfıank... Valentin başınî sallıyarak muvafakat lerdi ki... Kendilerine resmi anlatmaga omşu kadmlardan vak'aya şahid olan uhde etsen, hiç de fena olmıyacak, ben ettiğini bildirdi. Ve heyecam geçince, kalktım ve bunu o kadar iyi yapmışım 'ethiye admda bir kadm ve bir de dil «seninle ayni fikirdeyim». ki bu zat benim iyi bir iş adamı olarak iz kadın dinlenmişlerdir. Bunlardan tükrüğünü yutarak: Sevincimden haykırdım: Beni kızınıza ne zaman takdim e dogmuş olduğumu derhal anladı ve beni ilsiz kadın; işaretlerle şayanı dikkat Oh.. Ne yi, sen de ayni fikirdesin, bugün ismimi taşıyan fabrikasına aldı. )ir ifade vermiş. Bekçinin bıçak istedi demek! deceksiniz? Amcanız Pol'un mektubunu aldığım za ini, 9abaha karşı onun bir bıçak iste Hemen şimdi. Öyle ya, ne olur, ben de diğer kadınİki dakika sonra îvonne Marquissat i man sizden: «Zeki bir delikanh ve san'a mesinden şüphelenerek perdeyi arala lar ve artistler gibi lâme tüniklere, kürk çeri girdi. Bu, uzun boylu ve manidar tile yaşamağa bir türlü muvaffak olamı ıp ne yaptığım gözetmiş olduğunu an mantolara, yün ve ipek elbiselere bürünyacak...» diye bahsedince hemen akh atmış ve bıçakla kadımn kapısım nasıl sem de öyle gezsem, beyaz perdede öyle çehreli bir kızdı. ma benim genclik zamanımdaki halim Tipi ziyaretçinin hoşuna gitti. açtığını, içeri girip ne yaptığım tarif et görünsem.. Meselâ, Greta Garbo'nun Model hakkında ne düşünüyorsu geldi. Ben de açık göz ve bana muavın miştir. Bütün mahalle halkını sabahm :<Maria Valevska» filminde giydiği eldinuz?.. Diye pederi, ressamın fikrini an ılacak bir genc arıyordutn. Onu buldum. alaca karanlığında ayağa kaldıran bu ^enin kumaşı, birçok filimlerimde benim Vaîentin, methedilmekten memnun gürultülü ve garib hâdisenin muhake taşıdığım elbiselerin kumaşınm birkaç lamak istedi. Valentin onu güzel buluyordu. Hay du... Mösyö Markisa: çıkmıştı. Daima böyle mesi, polis memurlarından Sabitin cel mislinden Valentin, şüphesiz evinizde benim bi için 11 temmuz pazartesi gününe ta gezmeğe, görünmeğe mecbur olmak, birreti iki misli arttı: çok hemşirelerim gibi, altı metre uzun Ne zaman başhyacağız Madma bu ineklerime nazire olacak bir tablonuz ik edilmiştir. etekli, yahud baştan aşağı pliseli elbiselevardır; dedi. zel? diye sordu. re meftun benim için ne elim mahru Sürrealist bir tablom var, onu gePederi cevab verdi: Yakalanan eroinci miyet değil mi? «Ormanlar hâkime Eğer arzu buyurursanız hemen şim tireyim. Tahtakalede şüpheli vaziyette dolaş si Tura» da başımı örtmek için ağır ve Bu tablo neyi ifade ediyor? di, ve hatta burada... İsterseniz, ikinci ığı görülen sabıkalı eroincilerden Baki pahalı şapkalar değil, ancak bir mendil Kartal başlı bir kadın, elinde bir katta küçük bir atelyemiz de var. vvelki gün yakalanmış, fakat müdiri kullanmak hakkına maliktim. Haydi başamdan, bir tavuk kümesınden çıkıyor. Valentin: 'ete getirilirken her nasılsa kaçmıştır. sım için buna katlanayım, zarar yok.. Itriyatçı: Evime kadar gitm^k ve resim malVay canma; onu benim tablonun Baki, sıkı takib sonynda tekrar tutul Fakat korsai ve etek yerine de birer menzememi almak ve dönmek, çok uzun südil sarınmak.. E artık. bu kadan fazla'.. yanına a<=anz! diye küfretti. muştur. recek, dedi. Çeviren: İki saat sonra, bir gece elbisesi giymiş Hamid Görel genc Markisa'nın karşısmda şövalesinin önüne oturdu. Bu dakikada hayat ona ne Bursanın pîânını da M. Prost tatlı görünüyordu. Fakat akşama dcğru modelinin genc yapacak kız yüzü onun için büyük bir sıkıntı mevBursa (Hususî) Şehrimizin yeni zuu olacağını anlamakta gecikmedi. Çün imar plânı M. Prost tarafından yapılakü her fırça sürüşünde Madmazel İvon'un caktır. Eylulde Fransadan dönüşünde Fabrikalarımızda bir yıl staj yaparak iş, yabancı dil ve bilgi çehresi bu dünyada olmıyan mahlukatm Bursa imar plânile meşgul olacak ve bakımlarından gereği gibi hazırlandıktan sonra sıhhat ve kudret şekillerini, ekspresyonlannı ahyordu. burada açılacak olan büroda çalışacakleri en iyi birkaç lise mezunu sınaî kimya elektrik ve makine yük Gözîerini biraz büyüteyim, diyor; mu tır. O vakte kadar imar plânı için lü sek mühendisi yetiştirilmek üzere Almanyaya gönderilecektir. şambasmın üzerinde dana gözüne benzı zumlu görülen bütün işler hazırlanmış Staja kabulde bilhassa fen derslerinde not vaziyetleri, Almanyaya yor; te'oessümü bitum boyası içinde do ve tamamlanrruş olacaktır. Bu arada, gönderilmede ise staj neticeleri esastır. nup kalıyor ve yanakları, ne kadar boya profesör Prostun lüzum gösterdiği iş İsteklilerin temmuz sonuna kadar aşağıda yazılı belgeleri, tstanlerden şehrin tayyare ile fotografları sa, kirli mor renkkre giriyordu. bulda Taşhanda Türk Endüstri ve Tecim Anonim Şirketj Direktör İlk seanstan sonra, İvon resmine bak nın aldırılması ikmal edilecektir. Fo liiğüne göndermeleri lâzımdır. toğraf için Erkânıharbiyei Umumiye tı. Kat'î bir fıkir edinemedi. Fakat Mös1 Hal tercümesi, 2 Sıhhat raporu, 3 Mezuniyet olgunluk den müsaade alınmış ve icab eden emir notlarmın tasdikli suretleri, 4 9 X 12 üç tane boy fotoğrafı. yö Markisa tuvali görür görmez çehresin verilmiştir. Daha evvel fotoğraf aldırde fevkalâde bir memnuniyet belirdi. mış bulunan İstarubul Belediyesile bu Not: 1 Staj talimatnamesi bürodan alınabilir. tstiyenlere posta Çünkü onun en ufak bir ıstidaddan mah işe yarıyacak aletlerden istifade edile ile de gönderilir. rum iyi bir çocuk olduğunu anlamıştı. 2 Belgeler 10 ağustos 1938 tarihine kadar gönderilebilir. bilmesi için bir temas yapılması da kaAkşamleyin, yemekte, resimden bah rarlaştırılmıştır. setmekten çekinildi. Fakat ev sahibi, mi "Çıplaklıktan bıktım artık!» Yazan: DOROTHY LAMOUR SîNEMA RADYO akşamki programj ANKARA: 12,30 karışık plâk neşriyatı 12,50 plâkla Turk mıısıkLsi ve halk şarküarı 13,15 ajans haberleri 18,30 karışık plâk neşriyatı 19,15 Turk musikisi ve halk şarkıları (Makbule) . 20 saat ayarı ve arabca neşriyat 20,15 Türk musikisi ve halk şarkıları (Handan) 21 konferans: (Şevket Sureyya Aydemir) 21,15 studyo salon or kestrası . 22 ajans haberleri 22,15 son. İSTANBUL: 12,30 plâkla Türk musikisi 12,50 havadis 13,05 plâkla Türk musikLsi 13^0 ınuhtelif plâk neşriyatı 14 son 18,30 plâkla dans musikisi 19,15 çocuklara masal: Bayan Nine tarafuıdan 19,55 borsa haberleri 20 saat ayarı: Grenviç rasad hanesinden naklen, Sadi Hoşses ve arkadasları tarafından Türk musikisi (Hıcaz;20,45 hava raporu 20,48 Omer Rıza Doğ rul tarafından arabca söylev 21 saat ayarı, orkestra 21,30 fasıl saz heyeti: İbrahim ve arkadasları (Kürdili hicazkâr) 22,10 müzik ve varyete: Tepebaşı Belediye bahçesinden naJclen . 22,50 son haberler ve ertesi günün programı 23 saat ayarı, son. Güzel artist Dorothy Lamour «Ben de her kadın gibi giyinmek, süslenmek, medeniyetin bu nimetlerinden istifade etmek isterim» diyor Yabancı merkezlerden müntehab parçalar Büyük konserler Oda musikileri 22,20 Frankfurt: Schubert'in eserlerl 19,25 Laypzıg: Humperdinck (Kuvartet parçası C = dur). 1 22,06 Paris (P. T. T.): Faure ve De bussy'nin eserleri. 22,20 Doyçlandzender: Muhtelif parçalar. 22,25 Munih: A. Lorenz (piyano kuvarteti E = dur) 70 inci dogum yüı munasebetile. Operetler Askerî bandolar 23 21,35 Floransa I: İlkbahar havası (Joh, Strauss). Budapeşte: Muhtelif havalar. Şarkt konserleri Lamour Maamafih, zannediyorum ki, bu hu sustaki kabahatler sade Amerikalı filjn amillerine aid değil.. Bu işte benim uzun siyah saçlarımm da büyük kusurları var.. Saçlarımı gören, onlara pahalı bir şapkadan ziyade Hattıüstüva otlarından, yahud da vahşi diyar kuşlarının tüylerin den yapılmış birer çelengin daha iyi yaraşacağına hükmediyor. Saçlarımı niçin böyle uzun bıraktım.. Muayyen bir fikir ve gaye RÜderek de ğil, emin olun!.. Bundan yedi sene evve! memleketim Yeni Orlean'ın diğer kızları gibi ben de pcrmenant kıvırcıklar yaptırmak heevsine düştüm. O vakit hiç de zengin değildim. Onun için berberlerden en ucuz ücret alanı seçtim. Bir de sokağa çıkayım ki, sade beyaz ırka mensub in sanlar değil, zenci kızları bile bana ?ülüyorlar. Eve gelip aynaya bakınca hakikaten gülünc bir şekle girdiğimi anladım. Başım tıpkı bir astragan kuzusunun sırtına döranüştü. Henüz on beş yaşında olduğum o dakikadan itibaren saçlarımı bir daha hiçbir berberin eline teslim etme meğe and içtim. Bir müddet sonra saçlarımm uzunluğu bir metreyi buldu. Bugtin emsali nadir olduğu cihetle iptidaî memleketlerin kızlarını temsil için daima bana müracaat ediyorlar. Fakat san'at sahasında ilerlemekliğimi sade saçlarıma medyunum sanmayınız. Bugünkü gibi çıplaklaşmağa başlamadan evvelki zevkle giyinmekliğimin de bu işte mühim bir rolü olmuştur. Küçükken de şu anda hasretini çektiğim şekilde güzel elbiseler giyip süslenmeğe çok düşkündüm. Yaşadığım şehirdeki moda mağazalarının camekânlarının önünde saatlerce durup bir takım hayalâta daldığım vakidi. Bir akşam, hususî bir toplanbda giymiş olduğum şık bir pembe tafta elbisenin verdiği cesaretle sahneye çıkıp şarkı söyledim, hemen birinci mükâfatı kazandığıma hükmetmeyiniz. Fakat hediye olarak bir sepet yemiş verdiler. Annemin memnuniyetten kulakları ağzına varıyordu. Bunu, istikbalde kazanacağım muvaffakiyetlerim için bir müjde sayıyordu. İkinci defa kalabalık bir halk huzuruna mayyo ile çıktım. Bunun neticesinde ise «Yeni Orlean güzellik kraliçesi» intihab edildim. Ondan sonra bütün san'at hayatım müddetince o şekilde, hatta ondan daha fazla soyunmuş bir vaziyette kaldım. Son eserim «Rüzgâra karşı..» nın mevzuu kutub diyarmda geçtiği halde gene giyinmeme müsaade edilmedi. Çünkü ben zavalh gene yerli bir kız şahsiyetini ternsil ediyordum, en iyi arkadaşım da kim, biliyor musunuz? Bir fok balığı.. Vakıâ hayvanlan sevmez değilim.. Fakat küçüklerine bayılırım. Meselâ güzel bir kedi, minimini bir köpek, yavru bir kuşçağız, yahud piliç pek hoşuma gider.. Fakat filimlerimde mütemadiyen may munlarla, kaplanlarla, gergedanlarla düşüp kalkıyorum. Siz söyleyiniz.. Bir timsahın sırtmda resim çıkartmak işinize gelir mi? Ben bu acayibliği yaptım. Timsahın mürebbisi 20,15 Saarbrucken: K. Schmitt ValteB (tenor) gramofonla. 24,35 Londra: H. Schlusnus (gramofonla). NÖBETÇİ ECZ ANELER Bu gece şehirimizin muhtelif semtlerindeki nobetçi eczaneler; . Istanbul ciheti: Eminönünde (Mehmed Kâzun), Alem • > darda (Arıf Neset), Kuçukpazarda (Hikmet mil), Kumkapıda (Cemıl), Şehzadeba şında (Hamdi), Karagumrükte (Fuad), Aksarayda (Sarım); Fenerde (Emüyadi)S Samatyada (Rıdvan); Bakırköyde (İ3te « pan); Şehrenüninde (Nâzım); Eyübde (A* rll Beşer) ecraneleri. JL» r ,=.ıvı Beyoğlu ciheti: •. . Tünelde (Matkoviç); YüksekkaMınmda (Yenikolopulo), Osmanbeyde (Şark Mer kez), Parmakkapıda (Kemal Rebül); Ga lata Topçular caddesinde (Yiçepulos); K: sunpaşada (Vasıf); Halıcıoğlunda (Bar bud); Ortaköy; Arnavud'&oy; Bebek ecza> neleri. Kadıköy Eskiiskelede (Sadık); Yeldeğir. meninde (Üçler); Buyükadada (Halk) 5 Heybeîide (Tanaş); Üsküdarda (İttihad)j Beşiktaşta (Süleyman Receb); Beykoz; Paşabahçe; A. Hisar eczanelerl. Bursada koza bir buçuk milyon kiloyu bulacak Bursa (Hususî) Şimdiye kadar Koza Borsamıza getirilerek satılan yeni koza mahsulü miktarı bir milyon yetmiş altı bin kiloyu bulmuştur. Önümüzdeki hafta dökümün son haftasıdır. Bu hafta içinde de üç dört yüz bin kilo koza geleceği tahmin edilmektedir ki, bu sene mahsul bir buçuk milyon kiloya yaklaşacak, belki de tamamen bu miktan bulmuş olacaktır. Şu hale nazaran, bu seneki rekolte, geçen seneden 400 bin kilo fazladır. İstirdad yıllarmdanberi hemen ilk defa olarak koza mahsulü bu sene bu raddeye çıkmıştır. bu seneki kozalar evsaf itibarile de çok iyidir. îpekçilik ve böcekçilik enstitüsünün sistemli çalışması ve böcek tohumlarmın fennî su rette bakımı neticesi olarak mahsul cin« si itibarile yüksek evısaf arzetmektedir. Yeni Eserler Şafak Sökerken.. ) Genc şairlerimizden Mehmed Emin Kırkpınar, «Şafar Sökerken» adlı bir şiir kitabı neşretmiştir. Eser baştan başa Çukorova folklorunu terennüm eden şiirlerle doludur. Tavsiye ederiz. AVRUPAYA TALEBE GöNDERiLECEKTiR Türkiye Şeker Fabrikalan Anonim Şirketinden: Fransa Sefareti Ticaret Ataşeliğinden ilân Fransa sefareti iç telefon tertibatmın değişmesinden dolayı ticaret bürolarımn aşağıda yazılı yeni telefon numaralan alâkadarlara bildirilir. Ticaret ataşesi 35 ...233 Ticaret ataşesi muavini 35 ... 234 boyuna bana teminat veriyordu: Karnmı iyi doyurduk, emin olun sizi yemez! Diye!.. Fakat bu seferki fok artık bu çeşid arkadaşlarımın sonuncusu oldu. Bir daha böyle rollere çıkmıyacağım. Hem o birlikte resim çıkarttığım timsahı da öldürtüp derisinden çanta, kemer ve saire yaptıracağım.. Ondan sonra çıplak gez mek korkusile birlikte yenmek endişesi de kalmıyacak.. Allahaşkma siz de söyleyin, haklı değil miyim?»

Bu sayıdan diğer sayfalar: