27 Haziran 1938 CUMHTJRÎYET Majorka hücum, Italyaya Çocuk Londrada taarruz sayılacak yonerin Filî bir cevab olarak Alikant bombardıman edildi Bütiin cephelerde harb şiddetlendi İspanyol ve Italyan zabitleri arasında hâdiseler oldu Paris 26 Açık ispanyol şehirlerinin bombardımanına nihayet verildiği takdirde Frankonun dostu olan memle ketlere karşı mukabelei bilmisilde bulu nulacağı ihtimalinden bâhis olarak Fransanın Barselona'daki elçiliği nezdinde yapılan teşebbüsten haberdar olan Roma hükumeti Paristeki maslâhatgüzan vası tasile Fransa Hariciye Nezaretine bir nc~ ta tevdi etmiş ve maslahatgüzar Fransa Hariciye Nazırile yaptığı uzun bir mü lâkat esnasında bu notanın şümulüne dair tasrihatta bulunmuştur. Paris 26 Bu sabahki Paris gazeteleri, Frankistler tarafından sivil ahalinin bombardımanına karşı mukabelebilmisilde bulunacağına dair Barselona hükumeti tarafından yapılmış olan tebliği mevzuu bahsetmektedirler. Gazeteler, bu tebliğin muhtelif büyük devletlerde hasıl etmiş olduğu akisler hakkında tafsilât vermektedirler. Londradan Maten gazetesine bildiriliyor: Barselonadaki kızıl makamatm bun dan böyle ecnebi şehir veya limanlanna taarruz etmenin mevzuu bahsolamıyaca gını ancak Frankistlere aid hareket üslerinin ve bilhassa Palma dö Majork'un bombardıman edileccğini tasrih etmeleri üzerine dün akşam vaziyetteki gerginlik bariz bir şekilde zail olmuştur. Bu iki nokta, Frankistlerin bellibaşlı deniz merkezlerindedir. Ayni zamanda General Franko'nun erzak ve mühimmatının en büyük kısmını geçirmekte olduğu Vina roz, Kastellon, Malaga, Aljezira, Ka diks ve Söta şehirleri de bombardıman edılecektir. Ekselsiyor gazetesinde Marsel Pei, şöyle yazıyor: Bolonyada neşredilmekte olan Resto Del Kardino, İtalyanın Majork'un bombardıman edilmesine müsamaha edemiyeceğini tasrih etmektedir. İtalyan gazete si, bu adanın taarruzuna uğraması takdirinde İtalyanın kendisini taarruza uğra mış addedeceğini yazmaktadır. Majork adası, faşist kartallann istih kâmıdır. Müdafaaya, taaruza ve en şiddetli mukabelebilmisillerde bulunmağa amadedir. Bayan Tabui, Övr gazetesinde yazı yor: îtalyanlar, gece Alikant'a altmıştan fazla bomba atmak suretile İspanyol Cumhuriyetine derhal mukabelede bulunmuşlardır. zareti tebliğ ediyor: Dün Püebla dö Nalverde mmtakasında Müela dö Sariyon'un şimalinde bazı tepeleri işgal ettik. Aleora mıntakasında düşman, Ondayı işgal etti. Muharebe, bu kasabanın cenubunda devam etmektedir. Beşi mıntakasında şiddetli muharebeler cereyan etmektedir. Bu mmtakada düşmanın tazyikine mukavemet etmekteyiz. Villareal mıntakasında bütün taaruz lan tardettik. Barselona 26 Neşredilen bir teb liğde Cumhuriyetçilerin dün Püelba dö Valverde mıntakasında La MüelVnın şimalindeki mevzileri işgal etmiş olduklan bildirilmiketdir. Alkora mıntakasında Frankistler, bü yük bir şiddetle taarruz etmişler ve hü kumetçileri Onda'yı tahliyeye mecbur etmişlerdir. Frankistlerin Villareal mınta kasındaki bütün taaruzları püskürtülmüştür. Dün sabah düşman tayyareleri, Valansiya vilâyetinin sahil şehirlerini bom bardıman etmişler ve bir çok kişinin telef olmasına sebebiyet vermişlerdir. hırsızları da bir milçocuğunu kaçıracaklarmış! Hatayda seçim İntihabat bir Türk Fransız komisyonu tarafından yapılacak bulunan 30 bin askerle karşı karşıya geldiğini bilen Fransızlar azdır. Fransız politikasmın müsalemetkârlığı bu gerginliğin zail olmasına çok yardım etmiştir. Maamafih Londra dahi gayet sarih ihtarlarda bulunmuştur. İskenderun buhranı, İngiltere ile Türkiye arasındaki bağları kuvvetlendiren İngiliz Türk ekonomik ve malî anlaşmasının akdolunduğu Türklere hücum eden Arablar bir zamana tesadüf etmiştir. Yani, sükuAntakya 25 Anadolu ajansınm hu net tesisi hususunda Ingilizlerin tavassutta susî muhabiri bildiriyor: bulunmalarına ahval ve şerait dahi mü Fatikiye köyünde muhalif Arablar dün said idi. Türk taraftarlarına hücum etmek iste Başka ahval ve şerait hâkim olsaydı mişlerse de yetişen asker tarafından dağıîngiliz dostlarımız, Filıstin kargaşalıkla tılmışlardır. rını idare etmekte olan Kudüs başmüftiBir Suriye gazetesinin Fransaya sinin Suriyede mazhar olduğu mihman tavsiyeleri nüvazhktan dolayı, belkı de bıze serze Antakya 25 Anadolu ajansının hu nişlerde bulunurlardı. Halbuki, bugün, susî muhabiri bildiriyor: müşterek tehlikeler dığer mülâhazalara Şamda çıkan Fata el Arab gazetesi faik bulunmaktadırlar. İngilizler ve FranSancak hâdiseleri üzerine Suriye vaziye sızlar Türklerle Arablar arasındaki rekatinden bahseden bir makalesinde Frarsa bet karşisında nekadar mütesanid iseler ya, eğer hâlâ Suriyedeki menfatlerin; ko Slâvlarla Cermenler arasındaki rekabet rumak ve vaziyeti istikrar ettirmek istiyor karşısında da o kadar mütesaniddirler. Bu sa şimdiki Suriye ile Lübnanı ve bütün vaziyetten, Avrupa emniyetini temin edesahili ihtiva eden ve îsviçre ünyonuna cek olan amil doğmamalı mı? Evet, fabenziyecek olan bir ünyon tesis etmesini kat, bu da bir şarta bağlıdır, bu şart da, tavsiye etmektedir. Akdenizde sulh vücude getirmektir.» sib Arzusi de dahil olduğu halde 4 tahrikâtçı tevkif edilmiş ve aranan diğer dört mekteb talebesi bulunamamıştır. Hüku met sokaklara asker ikame etmiş, mahalleyi sarmış ve ahaliye hitaben duvarlara bu dört tedhişçiyi haber verenleri taltif ve gizliyenleri şiddetle tecziye edeceğini bildiren kâğıdlar yapıştırmıştır. [Saştarafı 1 inci sahifede] Dresden'de Talebe Yurdu sergisi Sergi, çok güzel bir şekilde tertib edilmiştir Dresden 21 haziran 1938 Şehrimizin Yüksek Teknik Okulunda okuyan gencîerımizin Altay adı altında bir birlik kurmaları, güzel teşebbüslere gi rişmenin çok değerli bir başlangıcı sayılabilir. Dresden'deki Türk sergisi Altay Türk Talebe Birliğinin takdirle karşılanacak göğüs kabartan bir eseri dır. Derin ve köklü bir yurd sevgisine arkadaşlık edebilen bir tahsil hayaü karşısında her vakit çok haklı sevincler duyabiliriz. Türk sergisi, Dresden Ta lebe Yurdu binasının büyükçe bir sa lonundadır. Burada tahsilde bulunan her milletin gencliği, kendi yurdunu tanıtmağa çahşmıştır. Bulgarlar, Finler, İsviçreliler, Norveçliler, v.s. yurdlarının el işlerini, görülecek yerlerin resimlerini kendi köşelerinde sermişlerdir. Bizim sergi miz, bütün standlann en göze çarpanı, en güzeli ve en zenginidir. Öteki standlarda izine bile raslanmıyan tasnif fikri, bizim sergımizin ruhunu teşkil et mektedir. Sergimizi görmeğe gelen her insan, kendini yormadan, Türk kültürü, Türk sanayii, Türk ülkesinin güzelliği hakkında tam bir fikir edinebilir. Genclerimiz bu sergiyi gelişigüzel bir mal zeme yığını olmaktan kurtarmasım çok iyi bilmişlerdir. Yeni Türkiyeyi, Cumhuriyet çağının yarattığı eserleri kavramak istiyen bir yabancı, bu Türk sergisinde, hemen her aradığını bulabilir. Bu çok güzel serginin başarılmasına önayak olan genclerimiz Berlin Türk Ticaret Odasından, Ankara Basın Genel direktörlüğünden, Trakya Genel Müfettişi General Dirikten yardım görmüşlerdir. General Kâzım Dirikin ser gimize göndermiş olduğu Trakya koleksiyonu cidden çok güzeldir. Halk Partisinin eşya göndermek ve Birliğe Ulu Önder Atatürkün bir büstlerini hediye etmek hususundaki vadi genclerimizi bilhassa son derecede sevindirmiştir. Sergimiz bir hafta açık kalacaktır. Bütün yabancı milletlerin standlarını çok gölgede bırakan bu miikemmel sergiden edinilecek duygu, yalnız tam yerinde bir takdir duygusu . olabilir. Bu güzel eseri muvaffakiyetle başaran başkan Reşad Uzmayı, Mücahid Büktaşı, Necmeddini ve bütün çalışkan genclerimizi burada takdirle anmak bir borcdur. Niyazi Turark İki tarafın, muharebeye dair tebliğleri Salamanka 26 Franko karargâhı nın bir tebliğine göre, General Varelo ordusu, Teruel cephesinde ileri yürüyü şüne devam etmektedir. Kastellon cephesinde Frankocular Seko nehrinin cenubunda tekrar birkaç m«vzii işgal etmişlerdir. Cumhuriyetçilerin yaptığı mukabil taarruzlar akim kalmıştır. Frankocularm dün işgal ettikleri Onda şehrinde kalenin mahzenlerinde 6500 mülteci bulunmuştur. Toledo cephesinde Frankocular Arges yolu boyunca düşmanın birçok mü him mevzilerinı ele geçirmişlerdir. Estramadora cephesinde düşmanın tanklarla yaptığı mükerrer mukabil ta arruzlar püskürtülmüş v; bu tanklardan ikisi tahrib edilmiştir. Barselona 26 Millî Müdafaa Ne İskenderun 25 Anadolu ajansmın Salamanka 26 Büyük umumî kahususî muhdbiri bildiriyor: rargâh tebliğ ediyor: Birkaç gündür Payas limanında buluKastellon cephesinde Beşi'nin garbile Ok meydanındaki ok sporu nan Hamidiye mekteb gemisi dün îskenRiyo Seko'nun cenubu arasında müstahderun ve Beylânhlardan mürekkeb bir Dün Okmeydanında Okspor kulübükem bir hattı işgal ettik. Sorello nehrini heyet tarafından ziyaret edilmiştir. Heyet ne mensub 42 kişilik bir ekip tarafmdan, geçtik, mühim mevzileri işgal ettik. On gemide izaz ve ikram edilmis. ve rozetler da'nın garbma da ilerledik ve Tales ka uzun menzil ve hedef atışlan yapılmıştır. verilmistir. Kalabahk bir seyirci kütlesi Okmeysabasına giden yolu kestik. danmın etrafmı doldurmuş bulunuyordu. İtalyan, İspanyol zabitleri arasında Bursada at yarışları Müsabakaya iştirak eden okçular şunkavga mı? Bursa 26 (Hususî) Bugün burada lardır: Madrid 26 Havas Ajansı muha at yarışları yapıldu Birinci koşuyu Ka Bahir Özok, îbrahim Özok, Şemsedbirinden: Frankistler tarafından esir e din Ünlü, Sadi, Besim Özok, Mehmed racabeyli Necmeddinin Güzeli, ikinci dilmiş olan yedi milis neferi, Cumhuriyet Niyah, Adnan Evrenos, Celâl Atak, lv>şuyu Inegöllü Hasan Mutlunun Yıl çilerin hatlarına gelmeğe muvaffak ol Mümtaz Büker, Süleyman Filiz, Avdın mazı, üçüncü koşuyu da Karacabcyli Kemuşlar ve Saragosda italyan ve îspanyol Erkman, Vasıf Erkman, Haşim Ozsöz. mal Akyüzün Aldervişi, dördüncü ko zabitleri arasında bir takım vahim hâdiseşuyu M. Kemalpaşah Hüseyin Kurunun Ok sporlarına yedi hafta devam olulere şahid olmuş olduklarını söylemişler nacak, netice ve dereceler müteakiben Selimi kazandı. dir. Avilada da İspanyol ve ecnebi zabit tayin edilecektir. Arnavudköy sahasında leri arasında kanlı bir takım mücadele ol îzmir büyük spor müsabakaArnavudköyündeki sahada dün Bo muş ve mücadeleler esnasında kumbaralarına hazırlanıyor ğaziçi spor kulübünün gencler, B ve A lar atılmıştır. Bu askerlerin beyanatı resİzmir (Hususî) Fuvar sezonunda, takımlarile Galataspor kulübünün gencmî mehafilin istihbaratına tetabuk etmekîzmirde büyük spor hareketleri olacak ler, B ve A takımları arasında müsabakatedir. tır. Alâkadarlar şimdiden hazırhklara lar yapılmıştır. Gpr.c takımlar 1 1 beraFramaya kaçınlan İspanyol baslamışlardır. Federasyon da bu mev bere kalmışlardır. B takımlan maçında zula alâkadar olmaktadır. hazinesi Boğaziçi 5 3 galib gelmiştir. A takımEylulün ilk haftasında Atina veya PiBilbao 26 Fransada bulunmakta lan da 1 1 berabere kalmışlardır. olan Ispanyaya aid altın stoku hakkında re muhteliti İzmirde iki maç yapmak üzePariste cereyan etmekte olan muhake re davet edilecektir. Gene fuvarın açık meyi mevzuu bahseden salâhiyettar meha bulunduğu günlerde İstanbul, Trakya, fil, Franko hükumetinin Borselon lehin Ankara muhtelitleri de Izmire gelecek de verilecek her hangi bir hükmü kat'iy lerdir. Bu maçlar için Federasyon bir yen tanımıyacağmı ve icab ederse Lâhey kupa koyacaktır. İzmir, bu maçlara iki takım hazırlıyaAdalet divanına tnüracaat edeceğini tascaktır. Şimdiden otuz oyuncu eksersize rih eylemektedir. savet edilmiştir. Alikant bombardımamnda istanbul kermesi için davet olunan MıAlikant 26 Dünk'i bombardımansır takımı evvelâ İzmire uğrıyacak ve buda 15 kişi ölmüş ve birçoğu ağır olmak üzere 40 kişi yaralanmıştır. Elli kadar da rada bir maç verdikten sonra Istanbula gececektir. bina yıkılmıştır. îzmir bölgesi emrine verilen antrenör Hores bugünlerde îzmire gelecek ve fuRomada sây ve neş'e var zamanma kadar iki muhteliti yetiştikongresi recek, hazırlıyacaktır. Roma 26 M. Mussolini, bu sabah Eşrefpasa mıntakasında yeni bir anKapitol'da üçüncü «sây ve neş'e» mil trenman sahası hazırlanmaktadır. Alâ lî kongresinm küşad resmini icra et miştir. Bu kongreye birçok ecnebi kadarlar dün mahallinde tetkikat yap memleketler mümessilleri iştirak et mışlar ve plânları hazırlamağa baslamışlardır. miştir. Karşıyakada yeni yaptırılan spor sa Roma valisinin hoşamedi hitabesin den sonra Amerikan ve Alman murah hası içinde, Yamanlarspor için bir bina Stokholm Kral Güstav doğumunun 80 inci yıldönümü münasebetile hasları ve onlan takiben M. Mussolini da yaptırılacaktır. Federasyon bu inşaat sarayda verilen baloda Danimarka Veliahdinin eşi Prenses İngrid ve lsveç birer nutuk söylemişlerdir. icin on bin Iira vermistir. Prensesi İngeborg ile konuşurken. Dünyanm zengin mirasçısı meşhur Barbara Huttan'ın, Londranın göbeğinde kâin konağı, bugünlerde, bir fevkalâdeliğe sahne olmaktadır. Konağm kapılan sıkı sıkı kapalıdır; bahçede, geceli gündüzlü muhafızlar beklemektedir. Bütün pencerelere demir parmakhklar takılıyor. Bu faaliyetin sebebi, çocuk hırsızlarının, Barbara Huttan'a tehdid mektubları göndermiş olmalarıdır. Milyoner kadm, bu mektublar gelmeğe başlıyalıberi bü yük bir korku ve endişe içinde yaşamaktadır. Konağa gelip giden herkes, konak halkı tarafından şüpheli telâkki edilmektedir. Hatta, Barbara, çocuğunun mu hafazasına memur kimselerden bile şüphelenmekte, çocuk hırsızlarının nekadar cür'etkâr olduklarını bildiği için, müte madi bir azab içinde yaşamaktadır. Barbara Hutton, rhalum olduğu üzere, tek fiatlı esva satan ticarethanelerin mucidi ve sahibi ve Amerikanın en zengin adamı olan bir milyonerin kızıdır. Gürcü Prensi Mdivani kardeşlerden Aleksi ile evlenmiş, fakat bir müddet sonra ondan ayrılmak mecburiyetinde kalmıştı. Ilk zevcinden ayrıldıktan sonra Kont Re ventlov'la evlenen Barbara, kocası ve çocuğu arasında, gürültüden uzak ve sessiz bir ömür sürüyordu. Çocuk hırsızlarının korkunc tehdıdleri, onun bu asude hayatını altüst etmiştir. Barbara'nm babası, vaziyeti haber alınca Amerikadan Londraya gelmiştir. Saint Brice'in bir makalesi Pariste çıkan «Journal» gazetesinin politik muharriri Saint Brice, bazan, Belgrad'da çıkan «Vreme» gazetesine de hususî makaleler yazmaktadır. Vreme gazetesinde çıkan son bir makalesinde Fransanın dı? politikası hakkında izahat veren Saint Brice, Hatay meselesini de mevzuubahs ederek diyor ki: «...Orta Avrupa hâdiselerine çok ben" ziyen şark hâdiselerinin teşkil ettikleri ders ihmal olunmamalıdır. Çekoslovakyada olduğu gibi İskenderunda da, milliyetler meselesinden doğmuş olan bir buhran karşısında bulunuyoruz. Bir devlet, hu dudları haricinde kalmış olan millettaş larını istiyor. Millet kelimesi tefsir edilirken muhtelif etnik elemanlar arasında farklann tesbitine lüzum vardır. Çekoslovakyadaki vaziyetle İskenderundaki vaziyet arasındaki fark bununla da kalmamaktadır. iskenderunda intihabat hazırlıkları, Südet intihabat hazırlıklarından daha kanlı çarpışmaları mucib olmuşlardır. Şiddetli sansür, ihtiraslardan sadır olacak aksülâmelleri derpiş etmiş bulunuyordu. Günün birinde adedi altı binden ibaret olan Fransız askerlerinin, Kemalin ordusuna mensub olan ve San cağa girerek Türklere yardım tehdıdınde Hataylılar Payasta «Hamidiye» ziyaret ettiler yi Kadın ve moda c Kral Güstav'ın 80 inci yıldönümü J Berlinde radyo sergisinde bir moda revüsü tertib edilmiştir. O revüde gü zelliğile göze çarpan akşam elbiselerinden birisi. Mejek bu son sözü alçak sesle söylemiş ve tesirini anlamak için gözlerini Ferha dın yüzüne dikmişti. Gülümsüyordu. Ferhad bu itirafm kendisini eğlendirmeğe başladığını belli efcmedi. Bunu herkese söyler misin? diye sordu. Söylemem tontonum, inan olsun ki söylemem... Sana da niçin söyledim biliyor musun? Söyledim işte... Ben en çok aktrisliği severim. Nerede oynadın? Anadoluda, tuluat kumpanyala rında... Hem de neler: Çifte Keramet, Sekizinci, Otello, Eşber, Tezer, Erkekler kırkından sonra azar, Hopla da gel, Alev, Hortlaklar, Aman hanım biraz sus, Ce > hennem, Bora, Uçurum, Karnaval ko kozlan. Çalma kapını, çalarlar kapını Venedik taciri. Ferhad bu sefer gülmekten kendini alamadı. Hizmetçilik. meyhanecilik, yankesicilik eden bir kadınm Şekispirin piyeslerinde rol alması buna benzer şeyler duymamış olmadığı halde ona taze bir hayret veriyordu. Venedik tacirinde hizmetçi rolü mü oynadın? diye sordu. lArkası var] Milli roman: 3 Ferhad Beyoğlunun bir çok barlarında sıra ile birer kere metri dotellikten kapıcılığa kadar her isi yapmıs. ve kadınlarla erkekler arasında ara bulmak, kokain satmak gibi marifetleri de olan bu kızıl saclı, çipil, kısa boylu ve kupkuru, ağzına doğru kıvrık burunlu Yahudiyi tanırdı. İzak Ferhadı görür görmez sıçradı, «buyurun!» dedi ve içeri doğru bir koşu gidip geldi. Kötü bir cazband başlamıstı. Bütün çivileri bomboş duran dar bir vestiyerden geçtiler ve dört köşe, küçük bir antreye girdiler. Henüz barın içi görünmüyordu. Ferhad durdu ve etrafına baktı. Karşı tarafında uzun bir tezgâh vardı ve önündeki yüksek iskemlelerden birinde, yeşil esvablı, sıska, cenaze suratlı, çok boyanmış bir kadın oturuyordu. Yazan: SERVER BEDİ Ferhadı görünce, belki de aradaki seviye farkından bütün ümidleri kesildıği için, ona lâkayd gözlerîe baktı ve hemen arkasım dönerek önündeki yarım parça sosisi yemeğe devam etti. Tavana asılı koyu yeşil renkli birkaç Japon feneri burasmın sefaletini içi sır dolu bir loşluk içinde gizliyordu. Hatta duvardaki şeytan resimlerinden ve tezgâhm üstündeki içki şişele rinden sızan birkaç tatlı renk, bu loşluğa karışarak, sarhoş bir müşteriyi güzel bir hayal âlemine sevkedebilecek hafif bir cazibe katıyordu. Ferhad bu bann da az sermaye ile ve ucuz bir dekorla çok tesir yapmasını bilen Ruslardan birine aid olabileceğini düşündü. Tezgâhın üstüne kollannı dayıyarak uyuklıyan tezgâhtar da, yüzü Ferhada yabancı gelmiyen Rus lardan birine benziyordu. Izak, tezgâ hın sağ tarafından bir camlı kapı açtı ve Ferhad, bulaşık suyu, lâvanta ve ter ko kulannın gittikçe koyulaştığı bir hava içinden geçerek bar salonuna girdi. Bursı basık tavanlı, mustatil, antreden daha loş ve çok daha geniş, on masa kadar alan bir yerdi. Dibde kapılarına perde asılmış üç loca görünüyordu. Alçak tavandan masaların üzerine ayrı ayrı sarkıtılmış cazib renkli fenerlerile burası da bulutlu gözleri aldatabilecek bir yerdi. Köşede, dar bir kerevetin üstünde, bir piyano, bir keman ve bir de zilli davuldan ibaret cazband vardı. Ferhadı görünce pazılarının bütün kuvvetile çalarak hararetlerile beraber ahenksizliklerini de artıran müzisyenler, kırmızı birer elibse giymişler ve şeytana benzemek için başlarına boynuzlu, renkli mukavvadan birer ku kulete geçirmişlerdi. Ferhadı görünce, masalarda oturan fena kıyafetli iki erkek, hemen ayağa kalktı. Yanlarmdaki kadmlar da dağılarak, birer ikişer başka masalara oturmuşlardı. Izak, yanında iki garsonla beraber Ferhadı ağırladı ve boş localardan birine götürdü. Burası çok şiddetîi küf kokuyordu. Ferhad oturamadı ve hemen öteki lo calara gitti. Burnu kokuya belki de alışmıya başladığı için, duvar dibindeki locada oturmıya razı olabildi. Izak ve garsonlar emir bekliyorlardı. Ferhad kadının sözlerini hatırladı: «Günlerce boş oturduğumuz olur. Senin gibi bir mirasyedi bekleriz.» Onüne konan listeye bir göz attı. Akşamdanberi viski içmişti: Viski! dedi. Herifler çıktıktan biraz sonra içeriye o kadın girdi. Fakat halindc adi bar kadınlarma mahsus yılışıklık yokru: Safa geldin, tontonum! Dedi, fakat oturmadı. Ferhad karşısında ki sandalyeyi göstererek: Otursana... dedi. Kadın ilişti. Garsonlar viskiyi getir mişlerdi. Senis yaparlarken, kadın da bir şey istemek için Ferhada gülümsiye ceği yerde, gözleri dalmış, çok düşünceli duruyordu. Ferhad sordu: Sen ne içersin? Kadın konsomatris rolünü terketmek istiyormuş gibi omuzlannı kaldırdı: Ne olursa... dedi. Su da içerim, şampanya da... Ferhad garsonlara: Bir viski daha... dedi. Sonra kadına döndiiî Senin adın ne? Kadının anlaşılmaz bir isteksızliği ve istiğnası vardı. Bu hali nazdan ziyade, yaptığı işten ve muhitinden nefrete, ya hud da başka bir sebebden gelen derin bir kedere işaretti. Sıkıntı Ferhada da sirayet etti. Sorduğu sualı lüzumsuz bularak viskisini sonuna kadar içti. Kadm da onu taklid ederek bir yudumda bardağı boşaltmıştı. Hangi adımı soruyorsun? dedi, Samsunda Şadan, Ankarada Mevhibe, İzmirde Gülsüm, Jale, Neclâ, Istanbulda sekiz adım var: Belvüde Suna, Panoramada Güler, Küçükçiftlikte Esmer, Çağlıyanda Gıdık, Turanbarda Şükran, dışarıda Canım, Şekerim. burada Mehlika, asıl adım: Melek. Bu söyledığin yerlerin hepsinde çalıştm mı? Hayır! Oralara aftos olarak gittim. îlk defa bu barda mı çalışıyorsun? Hayır! İzmirde barlarda çahştım. Ondan evvel ne iş yapıyordun? Melek güldü: Sorar mısın? dedi. Bak şimdiye kadar sana kaç iş yaptım, birkaç tanesini sayayım: Hizrgetçilik, aflosluk, meyha necilik, garsonluk, aktrislik, dansözlük, yankesicilik!