30 Mayıs 1938 CUMHURÎYET Tayyareciliğin meraklı tarafları Taksimdeki Model uçak müessesesinde bir saat «Şu küçük kutuların içinde birer tayyare yatıyor. Her birinde tam bir tayyare imali için icab eden malzeme mevcuddur» Süvarilerimiz dün Millet Meclisinde de muvaffak oldu Büyük af projesi [Baştarafı 1 inci sahifede] yeniden baraj yapılıp ikinci bir müsabaka yapılmıyarak berabere tasnif yapıldı. Yüzbaşı Eyüb Oncü (Unal) ile, teğmen Ihsan Atal da (Efe) ile kazananlar arasına girmeğe muvaffak oldular. *** [Baştarafı 1 inci sahifedei mesine lüzum görülmemiş ve kanunun mer'iyeti neşri tarihi olarak tesbit edil miştir. Yakında Meclis umumî heyetinde görüşüleceği anlaşılan bu kanun lâyihası, 8 maddeliktir. Yüzellilik listeye dahil bulunanlarla haklarmda heyeti mahsusaca karar verilmiş olanlar, ve bütün îstiklâl mahkemesi mahkumlan affedilmektedirler. Kanun neşri tarihinden itibaren muteber olacaktır. Yüzellilikler ana vatana döndükten sonra sekiz sene ücret ve maaşlı bir işte çalışamıyacaklar, heyeti mahsusa kararı almış olanlar da dört sene maaşlı bir işe alınmıyacaklardır. Memleket dahilinde zikrettiğim suç lardan harıc mahkumiyetlerı olanlara bu kanunun sümulü yoktur. Yüzellilikler den bir kısmı vefat etmiş bulunuyor. Af kanunundan istifade edeceklerin sayıs; 85 kadardır. Bu gece görüştüğüm salâhiyettar bir zat, bana encümende konuşulmakta olan lâyihanın hemen ruznameye alınacağın; ve Meclisin bu devresinde yaz tatilinden evvel çıkarılmasına çalışılacağını beyan etti. Kendisine, Yüzellilikler hemen gelebilecekler mi? diye sordum: « Kendilerine güvenenler buyura caklardır» dedi. Ve derhal tasrih etti: « Kendilerine güvenenler tabirin den maksadımız, artık Türk yurdu içinde bütün Cumhuriyet vatandaşları gibi Cumhuriyetin feyiz ve nimetlerinden rayda lanarak yaşamayı istiyenJerdir.» Südetlerin muvaffakıyeti İntihabatta Henlein'in partisi muhtelif nahiyelerde rakibi fırkalara tefevvuk etti IBaştaraft 1 inci sahifedei lâzım gelmekle beraber bugünkü intiha batın hadisesiz cereyan etmiş olması ileride yapılacak müzakereleri kolaylaştıra cak mahiyettedir. dar çahşmakla beraber Almanlann hukm kunu temin etmek siyasetine sonuna ka * dar devam edeceğini beyan ederek söz a lerini bitirmiştir. Saim Polatkanın zaferi çok kıymetlidir Süvarilerimiz, bu defa da ümidimizi boşa çıkarmadıîar. Varşova atlı mani müsabakalarında Üsteğmen Saim Polatkan, altı millet içinde kıymetli bir birincilik aldı. Müsabakaya Türk, Leh, Fransız, Alman, Rumen ve Belçika ordula rmdan 85 müsabık girmiştir. Neticede bu 85 müsabıktan yalnız 15 i müsabakayı hiç hatasız bitirebilmiştir ki bu 15 in de 5 i Türktür. Müsabakayı hatasız bitiren 15 müsa bık arasında baraj yapılarak yani maniler yükseltilerek ikinci bir müsabaka yapılmış, bu defa da Saim Polatkan (Ok) isimli hayvanile gene hem hiç hatasız, hem de en seri bir parkur yaparak birinci ol muştur. İkinciliği bir Alman, Üçüncülüğü bir Belçikalı, dördüncülüğü bir Fransız, beşinciliği de bir Rumen subayı ka zanmıştır. Türk bayrağı merasimîe şeref direğine çekilmiş, mızıka îstiklâl marşını çalmış ve birincilik kupası töıenle Saim Polatkana verilmiştir. Bu müsabakada, Ustegmen Avni Karaca (Rüzgâr) ismindeki atla 6 ncı, teğmen îhsan Atal (Efe) ile 14 üncü, yüzbaşı Eyüb öncü (Unal) ile 15 inci, teğmen Kudret (Kasırga) ile 16 ncı olmuşlardır. Avni Karaca, İhsan Atal ve Kudret, genc ekipimize dahildirler ve bu sene ilk defa olarak beynelmilel müsabakalara iştirak etmektedirler. Üsteğmen Saim Polatkanın kazandığı birinciliğe gelince, zaferin kıymeti büyük tür. Çünkü, bu seneki atlı mani müsabakalarından bir Türk subayı, ilk defa ferdî olarak birinci gelmektedir. Şimdiye kadar ekip halinde iki birincilik almıştık; fakat, ferdî müsabakalarda müteaddid ikincilik, üçüncülük, ilâ aldiğımız halde, birinci olamamıştık. Romadaki müsabakaların sonuncusu olan Kral Kupası müsabakasında yüzbaşı Cevad Kulanın birinci olduğunu y^azmış tık; fakat sonradan öğrendiğimize göre, o müsabakada birinciliği ferdî olarak bir Alman subayı kazanmıştır. Yüzbaşı Ce vad Kula da (Güclü) ile yalnız saniye farkı ile ikinci olmuş, Cevad Gürkan da dördüncü olmuştur. Eğer, bu Kral Kupası müsabakası da bir ekip müsabakası olsaydı ve Musolini Kupasını kazanan üç Türk atı ile Almanlann, İtalyanlann ve îrlandalıların üçer atmın kaybettikleri puvanlann yekununa göre bir ekip yapılsaydı, gene Türk ekipi kazanacaktı, hem de, bu müsabakada en iyi netice almış olan Almanlardan 11 puvan önde gelmek şartile. Varşovada kazanılan ilk zafer, ilk ferdî birinciliğimiz olduğu içindir, ki büyük bir ehemmiyet ve kıymeti haizdır. Ferdî birinciliğin bir kıymetli tarafı da ekip muvaffakiyetlerinden daha güç olmasıdır. Çünkü ekip müsabakalarında, dört subay ve at birbirinin fena puvanlannı daha iyi puvanlarla telâfi edebilirler ve en fena puvan alan subay ve at da, neticede hesabdan tay edilir. Halbuki ferdî tasnifte bir hata veya bir saniye farkı birinciliği başkasına kaptırır. Huîâsa, asteğmen Saim Polatkanın birinciliâi her bakımdan büyük bir muvaffakiyettir. Saim Polatkan, 1935 senesinde Viyanada irtifa müsabakasında da 2 metre atlıyarak birinci olmak suretile Türk süvarilerine Avrupada ilk brinciliği kazandırmıştı. Güzide subayımızı hararetle te'brik ederiz. Bir arbede Prag 29 Bu sabah saat 2 de şimali garbî hududu civarındâ Tisova'da Henlein'ci Almanlarla demokrat Almanlar arasında kavga olmuş ve tabancalar atılmıştır. Henlein'cilerden bir kişi ağır ve üç kişi de hafif surette yaralanmıştır. Jan darma müdahale ederek asayişi tesis eylemiştir. Tisova, 1800 kişilik bir mevkidir. Burada yaînız beş Çek vardır. M. Hodza'nın beyanatı Çek hükumetile Sovyetler arasında müzakereler devam ediyor Prag 29 Siyasî Çek mahfillerinde söylendiğine göre bugün Hodza ile Peters ve Kund isimlerindeki iki Südet mebusu arasında cereyan eden müzakereler nericesinde vaziyette bir salâh hasıl ol muştur. Emin bir membadan öğrenildiğine göre, iki meb'us Henlein'in parti taleblerini tasrih eden şahsî mektublarını hamil idiler. :Bir bayan model uçak dersleri veriyordu...» «Çocuklar! Elimde gördüğünüz tayyare hakikî bir tayyarenin küçültülmüş bir modelidir. Onünüzdeki plâna bakarak siz de bir gün zarfında böyle bir tayyare yapabilirsiniz.» Beyoğlu beşinci ilk okul talebesi, Türk model uçak müessesesi sahibinin bu izahatını büyük bir alâka ile dinliyordu. Renkli ipekli kâğıd vücudlü küçücük tayyarenin, kızlar da dahil olmak üzere talebelerde havacılık aşkı doğurduğu Türk yavrulannın gözlerinde okunuyordu. Yarınm hava kahramanlarımn tay yareye karşı gösterdiği alâkadan cesaret alan genc mühendis çocukların anlıyacağı basit bir lisanla verdiği konferansını bitirmiştk Yavrular uzun tezgâhın başma toplanarak, orada teşhir edilen muhtelif ripteki model tayyareleri yakından tetkik ettikten sonra hep bir ağızdan «teşek kür ederiz» diyerek, Türk model u çak evinden gözleri arkalarında ayrıl • dıkları zaman müessese sahibinin karşısına geçtim. Tarsustaki Âmerikan Kolejinden makine mühendisi olarak çıkan Türk model uçak evinin genc ve müteşebbis sahibi, İstanbuldan bir gün bile ayrılmadığı halde Amerikanın Kansas şehrindeki Tayyare Mühendis mektebinden nasıl diploma aldığını şöyle anlatıyor: « Tayyareciliğe karşı ötedenberi büyük bir sevgim vardı. En büyük arzum tayyarecilikte en ileride bulunan Amerikaya gitmek ve tayyare mühendisi ol maktı. Maddî vasıtalarım bu arzumun tahakkukuna mâni olduğundan, kestirme yoldan yürümek mecburiyetinde kaldım ve Kansas şehrindeki Tayyare Mühendis mektebile muhabereye giriştim ve muhabere suretile kurslara devam etmek istediğimi bildirdim. Bu suretle iki sene muntazaman İstanbuldan Amerikadaki mektebin kurslarına muhabere ile devam ederek, gene muhabere ile imtihanımı verdim, neticede tayyare mühendisliği şehadetnamesini aldım. Bu şehadetname ile herhangi bir tayyare fabrikasmda mühendis olarak çalışabilirim, fakat asıl maksadım genc nesle havacılık aşkını aşılamak olduğu için, çocuklarımızı havacılığa alıştırmak üzere bir model tayyare müessesesi açmağa karar verdim. Tayyarenin gerek inşaatmı, gerek aero dinamik hareketlerini pratik ve basit bir şekilde çocuklara öğretmek ve bütün dünyaca kabul edildiği cihetle, model tay yare yapmak usulünü memleketimizde de tatbik ve tamim etmek istedim. Rafları mızda gördügünüz kutularda birer tayyare yatıyor... Evet, her kutuda bir plân, bir tarifname ve tayyareyi yapmağa mahsus hernevi malzeme mevcuddur. Çocuk bu kutuyu ahnca, haricden baska hiçbir şeye ihtiyac hissetmeden bir gün zarfında tayyaresini yapabilir... 200 ilâ 800 metrelik bir sahada 20 metreden 100 metreye kadar yükselebilen tayyare tiplerimiz vardır. Çocuk en basitinden işe başlamak suretile, kısa bir müddet zarfında motör ve benzinle ha reket eden tayyareler yapabilir.» Türk model uçak evi sahibi, tıpkı sahici bir tayyareyi andıran ve iki metrelik kanadlarını gere gere istirahat eden motörlü küçük tayyareyi göstererek ilâve etti: « Bu tayyare sabıkalıdır... Geçen hafta ilk uçuşunu Yeşilköyde tayyare zabitlerimizin gözleri önünde yaptı. Mini mini vücudüne bakmadan gürültü ile havalandı, önce Bakırköy istikametine doğru 500 metre irtifada bir müddet uçtuk tan sonra, çimento fabrikalan üzerinden geçti, oradan Davudpasa kıslasım, Zay tinburnunu, Kazlıçeşmeyi dolaştıktan sonra ortadan kayboluverdi... Kendisin: bulmak için yaptığımız bütün arastırmalar boşa çıktıâından gazetelere bir ılân vererek yaramazı görenlerin bize ha'ser Henlein'in beyanatı MEKKl SAlD Görüşvlecek diğer lâyihalar Bu mühim lâyihanın Mecliste görü süldüğü gün, Basın Birliği kanun projesile cemiyetler kanunu ve ceza kanununda yapılacak tadilâta aid lâyihalar da müzakere edilecektir. Yeni «Trak» vapuru dün Mudanyaya 5 sefer yaptı Genc bir talebede tayyare merakı vermelerini rica ettik. Meğer bizim sabı kalı Kazlıçeşme civarındâ bir şoförün bahçesine göz koymuş ve orada salimen yere inmiş...» Tayyarenin sırtmdaki yafta nazarı dikkatimi celbetmişti. Sabıkahya yak laştığım zaman şu ibareleri okudum: «Aman bana sahibimden başka kimse dokunamaz. Kırılırım. Beni bulunduğum yerden hafifçe kaldınp hemen Türk model uçak evine haber verirseniz minnettarınız olurum.» Şoför bunu okuduktan sonra size telefon etmiş olacak. Evet, bu yafta sayesinde sabıkalı yakayı ele verdi... Fakat bundan sonra bu gibi sergüzeştlere girişemiyecektir, çünkü kendisini bir daha başıboş bırak mıyacağız, harekâtını yerden telsizle idare edeceğiz.» Türk model uçak evi sahibi bunun ü>.erine müstakbel projesini izah ederek demiştir ki: « Yakında telsizle idare edilen m o törlü tayyareler yapacağız. Bu gibi tavyareler havacılık bakımından büyük isîıfadeler temin edecektir. İdaresi yerden kabil olduğu için bunlar dâfi makinelitüfeklere mükemmel bir hedef teşkil et mektedirler. Başkaca uçuş halinde hiçbir cisim hedef ittıhaz edilemiyeceği cihetle, telsizle idare edilen motörlü tay yarelerin millî müdafaaya yardım edeceği muhakkaktır. Bunların diğer bir faydası daha vardır. Yerden telsizle idare edilen motörlü tayyarelere otomatik surette işliyen fotoğraf makineleri yerleştirerek düşman ateş hatları üzerine uçuşVarşovadaki bu ilk zafer, süvarileri lar yaptırmak ve düşman mevzilerinin fomizin bu sene, müsabakalar için çok iyi toğraflarını almak imkânı hasıl olacak hazırlanmış olduklarını teyid etmektedir. tır.» Esasen, Romadaki müsabakalarda I'.alModel tayyarenin faydalarını takdir yan gazeteleri ekipin bu sene çok çalış eden Türk Tayyare cemiyeti havacılık mış oldugunu kaydetmişlerdi. aşkmın memleketin her tarafında yayıl masını temin için ilk tedrisat müfettislerine mahsus bir kurs açtığını memnuniyetle IBaşmakaleden devam] haber veren Türk model uçak evi sahibi, Bu takdirde, Hitler'in Südet davasım bu kurslar hakkında aşağıdaki izahatı safha safha tekâmül ettirerek olgunlaştıvermiştir: racağmı ve münasib bir fırsat çıktığı za« Kurslara devam eden müfettisler, man müşkülâtsız olarak halle kalkacağıburada gördüklerini mensub oldukları vinı kabul edebiliriz. lâyetlerdeki elişi muallimlerine tekrarla Fransa, gün kazanmakta devam edemak suretile öğrettiklerinden bunlar da kosun. doğrudan doğruya talebeye öğretmekteNADİR NADI dirler. Bu sayede kısa bir müddet zar fında model tayyarecilik memleketin her tarafına yayılmış bulunacaktır. Çocugu motörcülerimiz vardır. Model tayyarecidaha küçük yaşta iken tayyareciliğe sev lik yedisinden yetmişine kadar herkesi aketmekle vatanın müdafaası işine yard'.m lâkadar ettiği için müsabakalara iştirak edeceklerin miktarı fazla olacaktır.» edilmiş olur. Türk model tayyare evi sahibi bize bu Yakında amatör'er arasında kendi yaptıkları tayyarelerin iştirakile büyük bir izahatı verirken, müessesenin «Uçuş pimüsabaka tertıb edeceğiz. Müsabaka ka lotu» adını taşıyan genc bir bayan Takzananlara ayrı ayrı mükâfatlar verilecek sım meydanında müstakbel pılotlarımıza uçuş dersleri vermekte devam ediyordu. tir. Halen 8 den 68 yaşına kadar amatör s.ş. Çek meselesi Dün mevsimin en sıcak ve güzel havalı ilk pazarı olduğundan denilebilir ki bütün şehir halkı sayfiye yerlerine bo şalmış ve nakil vasıtaları günün pek er ken saatinden geceyarısına kadar halk; taşımış, durmuştur. Köprü iskeleleri, dün cidden göriile cek bir manzara arzediyordu. Yalnız sabahleyin değil, öğleden sonra dahi Boğaz vapurlarma halkın akın akın bindikleri görülüyordu. Bu yüzden Boğaza tarife mucibince kalkan hemen hemen ekseri postalardan sonra bir de zuhurat postası kaldırmak mecburiyeti hasıl oluyordu. Bilhassa Şirketi Hayriyenin radyolu vapurlarma rağbet fazla idi. Floryanın da dün ilk pazarı sayılabi[Baştarafı 1 inci sahifede] lir. Plâj mevsiminin henüz gelmemiş olmasına rağmen trenler çok kalabalık ol bir çok yüksek memurlar hemen Ayrancı muştur. Şarki köyüne gitmişler ve hâdiseyi Arablardan tahkika başlamışlardır. Derhal Mudanyaya beş sefer Dün deniz ticaret tarihimizde vuku celbedilen askerî kuvvetler Reyhaniyeyi bulmamış bir hâdise cereyan etmiştir. Sa muhasara ederek gece hiçbir şeyden habah Mudanyaya pazar tarifesi mucibin beri olmadan uykuya dalmış olan halkı ce ilk postasını yapan Trak vapuru, Mu gürültülü nümayişlerle uykularından udanyada büyük bir tehacümle karşılaş yandırmışlar. mış, halk yeni vapurla İstanbula gitmek Önlerine düşen silâhlı Arablann kıla arzusunu göstermiştir. Halbuki sabahle vuzluğile kasabanın Türk evleri basılmış, yin Çanakkale vapuru Mudanyadan kal silâh arama bahanesile Türklere her türlü kıp limanımıza gelmişti. Halkm bu te hakaret reva görülmüştür. Ve hiçbir mühacümü karşısında Trak, saat 12,30 da nasebet yokken, Halkevinin kapısı kınlaMudanyadan kalkarak limanımıza gel rak kilidli dolablar ve yazıhaneler parçamiş ve saat 15,30 da rıhtımdan mühim lanmış, Partinin nüfus ve intihab işlerine miktarda yolcu alarak tekrar Mudanya aid kâğıdlar alınmıştır. Bizzat delege ya gitmiştir. Trak, Akşam 19 da tekrar Garo Halkevinin kapılarının kınlmasına Mudanyadan limanımıza hareket etmiş ve nezaret etmiş ve gene asker ve jandarmagece 22,30 da Galata rıhtımından yolcu lann gözü önünde zavallı bir Türk çocualarak gene Mudanyaya gitmiştir. ğu, berber Osman bütün vücudü parça parça edilinciye kadar dövülmüştür. Bu suretle yeni «Trak» vapurumuz, bir gün içinde, beş posta yapmıştır. De Türklerin evlerinde silâh arıyacağım di niz ticaret tarihimizde bu bir rekor teş yenler kendi kuvvetlerinin safları arasınkil ettiği gibi ilk defa olarak da Mudan da yer alan silâhlı Usbecileri görmemiş ya ile İstanbul arasında Çanakkale va lerdir. purile beraber bir günde altı sefer yapılBir Arabın ölümü bütün manda ma maktadır. kamatını en süratli ve kat'î bir şekilde harekete getirdiği halde daha geçen gün Sarısekide bulunan cesedin Türke aid olduDün gece saat 22,30 sularında şehri ğu öğrenilince alelâde bir zabıta takibi mizde hafif bir zelzele hissolunmuştur. bile yapılmamıştır. Hasarat yoktur. Hâdise üzerine Türk başkonsolosu CeYugoslavya'da lâl Tevfik Karasapan, beraberinde îs Belgrad 29 Gündüz ve gecenin kenderun Türk konsolosu da olduğu halmuhtelif saatlerinde Yugoslavya'nın bir de Reyhaniyeye gitmiş ve faciayı gözleçok yerlerinde ve bilhassa orta Sırbistan' rile gördükten sonra öğleyin şehrimize da Rudniken dağı civarındâ Kotor nehri dönmüştür. nin memba cihetinde birkaç zelzele kaydeTürklere yapılan zuliim dilmiştir. Geçenlerde Reyhaniyede bir hâdise olZelzeleler dolayısile hasarat vukubul muş ve Türk listesine yazılan Kürd karmadığı zannedilmektedir. deşlerimizden dört kişi yaralanmıştı. Bu Japonya'da arada Ayrancı köyünden Mahmud GenTokyo 29 Bugün saat 13,40 da co adlı biri de gözünden yaralanarak kö Kuşir mıntakasmda birbiri ardınca birkaç yüne gitmişti. Bu zavallı adam geçen gün zelzele duyulmuştur. Hamam nahiyesindeki Cürme köyünde Teşikaj'da demiryolu birkaç yerinden bulunan bir akrabasınm nezdine gitmiş, bozulmuşsa da bir müddet sonra münakafakat bir müddet sonra Hamam jandar lât tekrar başlamıştır. ma karakol kumandanı kendisini tevkif ederek merkeze getirmiş ve: «Niçin, îngiltere: 4 Fransa: 2 Paris 29 Alman futbol millî takı Türk listesine yazıldın?» diye dayak mını 6 3 yenen ve İsviçre millî takımına faslına başlamıştır. Gözünden yaralanan mağlub olan Ingilız millî takımı Fransa bu adam iki gündenberi Hamam karakolunda fasıla ile dayak yemektedir. millî takımma 4 2 galib gelmiştir. Prag 29 Henlein Pesti Hirlap gazetesine uzu bir mülâkat vermiştir. Çekoslovakyadaki Südet Almanlan r lideri, e^ velâ İngiltereye yaptığı seyahatten bahsetmiş ve Südet Almanlarının Çekoslovakyadaki Macarlarla teşriki mesaisini iyi görmek Ingilterenin menfaati iktizasmdan bulunduğunu kaydettikten sonra demiştir ki: « Çeklerin şimdiye kadar istifade edegelmekte oldukları imtiyazlar artık sona ermeli ve «ekalliyetlen> tabiri şimdiye kadar tazammun ettiği istihfaf manasını kaybetmelidir.» Henlein, Almanlara idarî muhtariyet verilmesinin devletin tamamiyetini bozacağına dair Çekoslovak hükumeti tarafından ileri sürülen iddiayı reddetmiş ve böyle bir muhtariyetin münhasıran Prag'ın merkezciliğini ihlâl edeceğini kaydeylemiştir. Henlein, Südetlerde yapılan askerî hareketleri hükumetin verdiği vaidlere muhalif görerek bu hareketleri tenkid etmiş ve maamafih ancak bir sınıfın ve bazı mütehassıs kıtaatın silâh altına çağjnlmış oldugunu söylemiştir. ^ Henlein sulhün nef'ine olarak vaziyetteki gerginliği izaleye elinden geldiği ka Paris Soir gazetesinin Prag'daki hıw susî muhabiri, Çekoslovak Başvekili M< Milan Hodza ile bir mülâkat yapmıştır. M. Henlein'in, Südetlerin Alman veya Çek tabiiyetini kabul etmeleri, yahud Al< manlar tarafından ilhak edilmeleri lüzumuna dair olup Çek matbuatında intişar etmiyen tehdidine cevab teşkil etmek iti« barile çok şayanı dikkat olan bu beyanatı aynen alıyoruz: M. Milan Hodza demiştir ki: « M. Henlein'i gördüm ve gereK kendisini, gerek mtsai arkadaşlarmı tek^ rar göreceğim. Zira, ilk mülâkatımız, bil* hassa, isti'lâm mahiyetini arzetmiştir. Uzlaşma işinde çok ileri gitmeğe karaf verdik. Uzlaşmanın ne demek oldugunu ben pek iyi bilirim. Riyaset ettiğim bir koalisyon, yani bir uzlaşma kabinesi değil mi? Şu gördüğünüz koltukîardan birine sosyal demokrat, ötekine nasyonal sosyalist, daha ötekine katolik, şu beriki koltuğa köylü mümessili, ilâh.. otururlar. Eninde sonunda, anlaşma daima mümkündür. Südet Almanlarile aramızda mevcud bugünkü müşkülât, yakında halledilebilir. Projeler hazırdır, meyva olgunlaşmıştır. 1937 şubatındanberi bu iş için çalışıyoruz. Mesele, dahilî mahiyetini olduğu gibî muhafaza ederse, devletimizin son derece büyük olan hüsnü niyeti sayesinde, işler kolayca halledilebilir. Kanunu esasimiz gayet müsaiddir; baştan aşağı değişmesine lüzum yoktur. Almanlann istedikleri muhtariyetin, daha doğrusu, kendi kendilerini idare rejiminin verilmesi için, yeni teşriî tedbirler kâfidir. Nüfusun % 22 sini teşkil eden Almanlar, bütün devlet devairinde % 22 nisbetinde yer alacaklar, diğer milletlere mensub efrad da ayni nisbet dahilinde, ayni imtiyazdan istifade edeceklerdir. Çeklerle diğer ekalliyetler arasındaki elbirliği bu suretle artırılmış olacaktır. Bütün sahalarda, ve bilhassa beynelmilel sahada Al manya ile Tuna memleketleri arasında bir elbirliği teessüsünü arzu ediyoruz. Ben o kanaatteyim, Avrupanın hali hazırdaki vaziyette, körükörüne nikbin ol* mak da doğru değildir, bedbin olmak da. Ben kendi hesabıma, her şeyden evvel re« alistim.» Reyhaniyedeki baskın hâdisesi nasıl oldu? Prens Bibesko hava kampında [Baştarafı 1 inci sahifede] « Son derece mükemmel bir uçu| yaptınız. Sizi hududsuz surette tebrik e derim.» dedi. . Prens Bibesko, bu sırada uçuşan ley mlekeleri göstererek: « Rakibleriniz!»; diye lâtife etti ve: « Maamafih Türkkuşu çocuklarî *. nın bu rakiblerden daha ziyade muvaf ". fak olduklannı müşahede ettim.» dedi. Sonra paraşüt atlayışlan gösterildi. Fuad Bulca bu hareketleri ve uçuşları yapan genclerin ancak birer senelik tecrübeleri oldugunu söyledi. Prens Bibesko dedi kiî Mükemmel surette yetişmiş olan bu disiplinli genclerle beynelmilel konkur lara iştirak etmelisiniz. Orada Türkkuşu genclerinin parlak muvaffakiyetlerini göstermek için en mükemmel fırsat ve imkânları bulacaksınız.» Prens Bibesko .tesisat ve hangarları gezdi. Malzemenin en ince teferruatile meşgul oldu. Dolabları açtırdı, birer birer tetkik etti ve Fuad Bulcayı pek kısa zamanda elde edilen bu muvaffakiyetlerden dolayı tebrik etti ve hayretler içinde oldugunu söyledi. Talebenin selâmları arasında meydandan ayrılan prens Bibesko plânörcülük sahasına gitti. Buradaki büyük hangarı ve diğer hangarları tetkik etti. İzahat aldı, stok halindeki malzemeyi gördü ve Fuad Bulcadan eğer müsaade edilirse Romanyadan plânörcülük öğrenmek için de talebe gönderilmek arzusunu izhar etti. Prens şerefine bugün öğle üzeri Anadolu klübünde bir ziyafet verildi. Prens, yarın sabah İstanbula hareket edecektir. Dün geceki zelzele Bir Fransız hava heyeti Londra'da Londra 29 General Villömen'in riyaset ettiği Fransız hava heyeti bugün tayyare ile Londra'ya gelmiştir. Paris'te solların tertib ettiği bir ihtifal giinü Paris 29 1871 de Perlaşej mezarhğı duvan önünde kurşuna dizilen Paris komünist şefleri için her sene yapılmakta olan ihtifal bugün de sol partileri tarafından büyük bir kalabalık önünde ve hiçbir hâdise çıkmaksızm yapılmıştır.