18 Nisan 1938 CUMHURÎYET İHMALt tMKÂNSIZ BİR MESELE: BERLİN MEKTUBLARI KÛŞg İhracat meyvacılığı Türk meyvacılığının inkişafı için, ilk önce ısrarlı ve bilgili bir çalışma ve bilinecek şeylerin yalnız meyvalarımızı sandıklamaktan ibaret olmadığına inanmak lâzımdır. Yazan: Af. NERMİ Dresden: Nisan 1938 Her yıl turfanda yemişlerimizle bir likte, o kadar turfanda olmıyan bir mesele de göze çarpar: Meyvacılığımız... Bu yıl da, gazetelerimizde ayni mesele münakaşa edilecektir. Büyük ulusal bir zenginlik kaynağının niçin ihmal edilmiş olduğunu, niçin tedbirler düşünülmedi gini, belki de oldukça sinirlenerek öğ renmek istiyeceğiz. Bu arada resmî makamlanmıza da çatmağa çalışacağız. Her yıl bu mesele böyle yürekler par çalıyan derd yamşlarile başlar, her üzüntü gibi normal seyîini yaptıktan sonra, bir yıl sonra tepmek üzere yatışır: Alem gene o âlem, dünya gene o dünya... Zaman, her derdi yatıştırır. Fakat, biz, günün birinde bizi apansızın mutlaka bastıracak olan bu periodik derde karşı gene derman aramamışızdır. Bu ihmalin suçlusunu aradığımız vakit, hemen buluruz. Suçlu; devletten başka kim olabilir? Devlet, kocaman bir yılı, boş yere geçirmiş, bamyamızı, patlıcanımızı, kabağımızı, karpuzumuzu, kaysrauzı, şeftalknizi, v.s., hic düşünmemiştir. Türkofis, ihmal postu üstünde bağdaş kurmuştur. Bu duygusuzluğa karşı sinirlenmemek mümkün müdür... ilâh. Böyle tenkidler, böyle muhakemeler, açık söylemeliyiz, en ufak bir fikir perdahı görmemiş kafalarda yer bulabilir. Gök ve yıldızlar ilminde güneşin tu tulacagını hesablamak nasıl mümkünse, ihracat meyvacılığımızın periodik derdlerini de hesablamak o kadar mümkündür. Fakat biz neden kavun ve karpuz çiçeklenmeden bunu düşünemiyoruz? Bunun da, her içtimaî hâdise gibi, sağlam sebebleri vardır. Bunun en başta geleni, bize göre, ihracat meyvacılığı hakkında, köklü fikirlerimizin olmamasıdır. Biz, hatta, Türkofis ve teşkilâtını, geniş bir simsarhk teşkilâtı gibi muhakeme edenlere de rasgeldiğimizi, burada açıkça, söyliyebiliriz. Devlete ve ferde düsen vazifeler, elbette, birbirinin ayni değildir. Devlet, yurd menfaatlerine uygun bir tarife politikası güdebilmek için milyonlar harcıyarak demiryollarını satın alır, ticaret anlaşmalan yapar, claering hesabları açar, ticaret ataşelerile dış pazar ha reketleri hakkında bize bir fikir verir, her kolaylığı gösterir. Arka tarafı ise ferde düşer. İhracat bir güreş sahasıdır. Becerikli; muvaffak olur. İktısad; gü reşen ve güreşmesini bilen teşebbüsün en diri mevzuudur. Bu sahada bir yoksul lar yurdu (darülâceze) kurulamaz. İhracat iktısadmda devlet yardımmın muayyen sınırları vardır. Bu devlet yar dımı normal çerçeveyi geçerse, ihracat teşebbüsünün hamlaşacağından, gürbüz lüğünü kaybedeceğinden kat'iyyen emin olmalıdır. Yalnız sağlam bir iktısad mücadelesi sağlam ihracatçıyı yaratabilir. sağlam ve köklü yapılması şarttır. Çağdaş milletler, «yeni gün, yeni rızk» zihniyetile hareket edemezler. Buna en kısa sözle iktısad tevekkülcülüğü derler. İhracat ticareti, bellibaşlı bir hedefe çevrilmiş sabırh ve sürekli faaliyet ister. Bilhassa, meyvacıhğımızda, bu noktaya çok büyük bir ehemmiyet vermemiz lâzımdır. Meyva ağacları bakım istediği gibi, temelli bir bilgi de ister. Gelişigüzel her elma, her armud ihracat mevzuu olamaz. Rekabete elverişli cinsleri seçmek ve ona göre geniş meyva bahçeleri yetiştirmek lâzımdır. Bu bahçeleri kurmak da büyük bir ihtısas işidir. Ağacların vaktinden önce uyanmaması (çiçek aç maması) için bahçelerin yerlerini iyi seçmek, meyvaların ileride piçleşmemesi için meyva bahçelerini kötü yemiş veren meyva bahçelerinden muayyen uzakhkta kurmak lâzımdır. Ağacların yemiş verme kudretini artırmak maksadile budanma şekilleri de gözden uzak tutulmamalıdır. Böyle ihracat meyvacılığı maksadile yetiştirilmiş kaç bahçemız vardır? Dış pazarlarda en iyi fiat kazanan meyva cinslerinin hangileri olduğunu biliyor muyuz? Sezgili müteşebbislerimizin gayretile portakal bahçelerimizin artmağa başladığmı, sevincle görüyoruz. Muz yetiştiril diğini öğreniyoruz. Daha birçok değerli yemişlerimizin cinslerini iyileştirmek yolunda da iyi adımlar atılmıştır. Fakat, bu kımıldanışlar, henüz geniş ölçüde meyva ihracatı çağına ayak basmış olduğumuzu göstermekten henüz oldukça uzaktır. Meyva enstitülerinin başaracağı işler henüz pek çoktur. Bunlardan birincisi ve en başta geleni, yurdumuzun iklimlerine (çünkü: yurdumuzda iklimlerden bahsedebiliriz) en uygun ve en verimli tiplerin tesbitidir. Yalnız meyva yetiştirmek değil, ayni zamanda bahçenin ve teşebbüsün verimini artırmak maksadile meyvadan azamî surette istifade etmek yollarını da araştırmak ve bunlarm en uygunlarını seçmek lâzımdır. Meyvacılığımızın inkişafı nisbetinde, büyük istihsal mepkezlerimizde çeşid çeşid alkollü ve alkolsüz içkiler için tesisat vücuda getirilebilir. Çok ucuz bir fiata satılması mümkün olan taze meyva şıralan işini înhisar idaremiz muvaffakıyetle başarabılır. Halkm sağlığı bakımından bu gibi şiraların yayılması çok istenilir birşeydir. Almanyada elma, vışne, üzüm şıralan çok sevilen içkiler arasındadır. Hitler gencliği Bu teşekkül istikbale kuvvetli idareci yetiştiriyor Bundan on sene evvelisi, o zamanki Alman gencliği hareketi üzerine bir hüküm vermek, bir mütalea yürütebilmek güç bir işti. Umumî Harbi takib eden senelerde Alman gencliği, bütün milletin siyasî tefrikasının hakikî bir ma'kesini arzediyordu. Konfedere denilen sayısız gruplar, profesyonel gruplar, ve muhtelif siyasî fırkalar gencliğinden terekküb etmiş olan gruplar, öyle bir intizamsızhk, karışıklık teşkil ediyorlardı, ki o devrin şartlarını en iyi tanıyanlar bile yollarını bulmakta güçlük çekiyorlardı. 1926 senesinde, nasyonal sosyalist fırkası rehberi, fırkanın Vaymar'da akdetmiş olduğu ikinci kongresinde, küçük bir gene grupuna «Hitler gencliği» namını verdiği zaman, dığer genclik teşekkülleri bu yeni teessüsü istihfafkâr bir tebessümle karşılanaıştı. Efkârı umumiye, bu «Hitler gencliği» nin teşekkül etmiş olmasile zaten mevcud olan sayısız gruplara bir yenisinin ılâve edilmiş olacağını zannediyordu. Fakat nasyonal sosyalistliğin mevcud hrkalarla hiçbir müşareketi ol madığı için, «Hitler gencliği» hareket itibarile, tanınmış teşekküllerle mukayese edilemezdi. Dığer genclik gruplan, azalarının çokluğuna dayanarak «Hitler gencliği» ve Alman amele gencliği te şekkülü sıfatile, Alman amele gencliği üzerine tahakküm etmek niyetini besli yen inhisarı kırmak, bozmak cesaretinı gösteren birkaç delikanlı ile eğleniyorlar, onlara hakaret ve eziyet ediyorlardı. 1930 32 senelerinde «Hitler gencliğine» nasyonal sosyalist mektebliler ce miyeti, gene Alman milleti cemiyeti, Alman gene kız'.ar cemiyeti, Alman küçük kızlar cemiyeti, ve genclik için nasyonal sosyalist teessüs hüceyreleri iltihak etti. 1933 senesi kânunusanisinin otuzunda nasyonal sosyalist fırkası şefi başvekil olunca, Alman gencliği esas şekli göze alındı. Ve pek az bir zaman zarfında «Hitler gencliği» nin adedi çoğaldı. Baldur fon Şırah Alman genclığının şefı olmuştu. Diğer genclik grupları lâğve dilmişti. Konfedere denilen genclik de, semere vermiyen bazı müttehid teşebbüslerden sonra lâğvedilmek mecburiyetinde kaldı. Jimnastik cemiyetleri, ve spor teşekkülleri, azalarını «Hitler gencliğine» gönderiyorlardı. 1933 senesi nihayetine doğru protestan kilisesi genclik teşkilâtı Hitler gencliği tarafından ihata edildi; yalnız bazı katolık gencler teşkilâtı grupları, Alman gencliğinin büyük ittihadından uzakta bulunuyorlardı. Bugün Hitler gencliği atideki teşkilâtı ihtiva ediyor: 1 14 yaşından 18 yaşına kadar olan delikanlılardan mürekkeb «Hitler gencliği». 2 10 yaşından 14 yaşına kadar erkek çocuklardan mürekkeb «Hitler gencliğinde gene Alman milleti». 3 14 yaşından 21 yaşına kadar gene kızlardan mürekkeb «Hitler gencliğinde gene kızlar cemiyeti». 4 10 yaşmdan 14 yaşına kadar küçük kızlardan mürekkeb «Alman gene kızlar cemiyetinde Alman küçük kızlan». Bugün altı milyon azası olan Hitler gencliğinin muazzam teşkilâtı aşağıda gösterildiği gibi 26 kazaya taksim edil miştir, ki bu da: 400 Hitler gencliği dairelerile 600 gene Alman milleti daireleri ve gene kızlar ve küçük kızlar cemiyetleri cüzütamlarından ibarettir. «Hitler gencliği» teşekkülleri, hiçbir içtimaî seviye, sınıf, ve konfesyon farkı gözetmeden Alman gencliğini ihtiva eder, onu nasyonal sosyalist mefkuresile teşkil ve ileride üçüncü Rayhı sevk ve idareye tahsis edilen fırkanın bir fidanı olarak hazırlar. Heyeti umumiyesi itibarile, Hitler gencliği teşkilâtının büyük temessük kuvvetine rağmen teşkilât dairelerinin herbirinde yani «Hitler gencliği», gene millet, gene kızlar cemiyetile ve küçük kızlar cemiyetlerinde, cinsiyet ve yaş farkının tahmil etmiş olduğu hususî bir mesaiye ihtiyac vardır. ASKERI BAHİSLER PENCERESİNDEN Emmek Yutmak 5 ngilterede siyasî tenkid üslubu ger11 çekten garib. Geçen yıl Maliye Nazırını yeni vergilerden dolayı tenkid eden bir muharririn yazısmı okumuştuk. O zat, aşağı yukarı şöyle diyordu: «Domuz, karnını doyurmak için otu yer. Midesini, dişlerile yakaladığı ot parçası kâfi derecede doldurmazsa o otun kökünü de çalışıp çabalayıp söker ve kemirir. Şayed gene doymazsa toprağı eşeler, bir şeyler daha bulmağa çalışır ve bulamazsa oradan uzaklaşıp başka bir verimli yer aramağa gider. Maliye Nazırımız, kökü de alınmış bir otun önünde hâlâ duruyor, hâlâ bir şeyler arıyor. Ona domuzlardan ibret almasını tavsiye ederiz!..» Dün de bana yeni bir tenkid yazısı tçrcüme ettiler. Hoşuma gittiği için değil, çok garib bulduğum için işte yazıyorum: «Müstemlekecilikte emmek siyaseti hayır getirir. Eski Romalıların uzun bir zaman yarı dünya üzerinde hâkim olmaları o siyasete uygun bir tutum sahibi olmaları yüzündendi. O emperyalist devlet emmeği bırakıp da yutmağa başlayınca vaziyet değişti. Çünkü kurutulmadan emilen nesnenin yeniden dolgunlaşması ve gene emilecek bir biçim alması mümkündür. Yutulan şey ise mahvedilmiş demektir.» Muharrir müstemlekeciliği yağmaahk haline koyan çağdaş devletlerden örnekler veriyor ve mahkum milletler hakkında şefkatli bir ağız kullandıktan sonra tarihe de geçerek şu fıkrayı yazıyor: «Eski Roma Küçük Asyayı ve Babili yağma etmişti. Bunu yapmasaydı Hindistana doğru kolaylıkla genişliyebilirdi. Nitekim Korenti ve Kartacayı emecek yerde höpürdetip yuttuğu için Afrikanın ve Yunanistanın içerilerine nüfuz edemedi. «Bugün şu örneklerden ibret almak gerektir. Müstemlekelerin canlılığmı ebedî sayanlar hata ederler ve bir gün Crussys'ün akıbetine uğrarlar. Zamanımızın harb zenginlerini andıran bu spekülâtör sarraf, kasa anahtan yerine kılıç kullanarak servetini milyon milyon çogaltmak isteyince şarka, Turanlılar diyanna saldırmıştı. Emmek değil yutmak istiyordu. Turan halkı onu keskin ses çıkaran meşhur oklarile karşıladılar. Sürekli harblerle uzun uzun hırpaladıktan sonra boğazına erimiş kurşun dökerek öldürdüler. Bu cezada, emmeğe kanmıyarak yutmak istiyen haris bir müstemlekecinin o uğursuz iştihasını tecrim eden bir mana vardı!...» Görülüyor ya. Üslub çok garib ve böyle bir ifade ancak Taymis kıyılannda oturanlara tatlı gelebilir. Fransız hava ordusunun zayıf tarafları Birkaç sene evvel havacılıkta birinci olan Fransa, bugün Sovyet Rusya, Almanya, Amerika ve Ingiltereden, hatta Italyadan bile sonra geliyor Türk meyvacılığının inkişafı için, ilkönce, ısrarlı ve bilgili bir çalışma ve bilinecek şeylerin yalnız meyvalarımızı sandıklamaktan ibaret olmadığına inanmak lâzımdır. Bu zaruretler kavranıldıktan sonra taze meyva ihracatı meselesi mü nakaşası mümkün ve ehemmiyetli bir mesele haline gelmiş sayılabilir. Böyle olmazsa, meyva ihracatı, daha ziyade, İhracat işleri, rızk ve kısmet ticare yabancı nakliyat şirketlerinin kesesini iltinin hiç de ayni değildir. Bu zihniyeti gilendiren bir iş olmaktan kurtulamaz. bazı kahveci dükkânmdaki levhalar ne Bir mahsul kalemi ise, yurdda hakikî bir güzel belirtir: refah kaynağı olmağa başladığı vakit, ikTa sabahtan besmeleyle açılvr dükkânımız tısad bakımından ulusal bir mana kazanHazreti VeyselKaranî pirimiz, sultanımiz mış olur. Amasyadan Samsuna, Bursa İhracat alışverişi, milletlerarası iktısa dan İstanbula gelen meyvalarımızm hadmın bütün güreş inceliklerini kendisine lini yakından gördükten sonra, ihracat prensip edinmedikçe, sağlam temellere meyvacıhğımızda nekadar sendelediği kavuşmuş sayılamaz. Pek iyi biliyoruz. mizi kavramamak mümkün değildir. Ceki milletlerarası pazarı devlet otoritesi lâl Bayar gibi tecrübeli ve bilgili bir nin büsbiitün dışındadır. Burada muvaf sahsiyetin başkanlığı altında bulunan fakiyet, mutlaka beceriklinindir. Claering Türk hükumeti, iktısad yükselişi uğrunalışverişi, normal bir alışveriş değildir ve daki her kımıldanışı mutlaka kuruyacakgünün birinde ortadan kalkacaktır. İhra tır. Çünkü: ulusun en ehemmiyetsiz gelir cak ticaretinin böyle bir vaziyete göre kaynağı bile ulusal kudretin ihmal edilhazırlanması lâzımdır ve bu; memleket mez bir desteğidir. Fakat, müteşebbis bakımından çok ehemmiyetlidir. İhracat ferdin de kendi ulusal vazifesini ba=araticaretinin ana temeli, öz yurddadır. Bu cak olgunluğu göstermesi lâzımdır. O temel, nekadar sağlam olursa, yarının gü nun için yumurta kapıya gelince değil, reş muvaffakiyeti imkânları da o kadar meyva bahçelerimiz çiçeklenmeden, ne artmış olur. Bir işin hemen yapılması da yapmak istediğimizi düsünmeliyiz. ha doğrusu nasıl olursa vapılması değil, M. NERMİ Salihli Halkevi değerli bir şekilde çalışıyor Z B. Bisiklet yarışları Ankara 1 7 Bisiklet ajanlığı tara fından tertib ve ilân edilen Vites eksersizleri, bu sabah Akköprii süvari karakolu önünde bir kilometre mesafe üzerinde yapılacaktı. 18 bisikletçinin hazır bulunduğu bu eksersizlere sabah saat 10 da hafif bir yağmur altında başlanmışsa da gittikçe siddetini artıran yağmur, ekser sizlerin devamına imkân bırakmadığın dan hakem heyeti kararile başka bir güne bırakılmıştır. Bir hafta geri bırakılan seri yarışlann altıncısı, 2441938 pazar günü sabah saat dokuzda baslamak üzere 75 kilometre mesafede ve Çubuk köyü yolunda yapı Fransız harb tayyarelerinden bir filo muntazam uçuş halinde Fransız havacılığı, son zamanlarda bir ları avcı tayyarelen saatte ancak 360 kibuhran geçiriyor. Halbuki, 1918 den lometre gidiyorlar. Buna mukabil hiz sonra, uzun müddet, Fransız hava ordu mette bulunan Alman avcı tayyarelen su her cihetçe dünya birincisi idi. Sonra, nin sürati 470 ve 500 kilometredir. Franbirinciliği, hiç olmazsa, sayı itibarile Sov sız hava ordusunda kullanılan bomba yet Rusya aldı. Son zamanlarda ise, tayyareleri, 260 280 kilometre sürate Fransayı havacılıkta Almanya, İngıltere, maliktirler. Almanlarınki ise 400 kilo hatta tayyarelerin yeniliği bakımından metreye yakın sürattedirler. Henckel III İtalya bile geçtiler. Fransız havacılığının ise 400 kilometreden fazla gitmektedir. bu gerilemesi iki sebebden ileri gelmekteİngilizlerin Blenheim bomba tayyaresi dir. Birincisi, öteki devletlerin çok büyük de saatte 462 kilometre gibi büyük bir gayretler sarfetmesi, ikincisi de Fransada sürate sahibdir. Yeni Fransız bomba tayki parti ve parlamento kavgalarının bu yareleri de buna yakın sürattedirler. Fadevletin silâhlanması üzerindeki tesirleri. kat şu farkla ki îngiliz bomba tayyareleri Fransanın Avrupadaki birinci hat tay bölüklere dağıtılmış, buna mukabil yeni yareleri 900 e inmiş ve geçenlerde, kabul Fransız bomba tayyareleri, meselâ 460 edilen tahsisatla bu miktarın 1500 e çı kilometre giden (Potez 63) ler henüz kanlması kararlaştırılmıştır. Fakat, para fabrikadadır. ve endüstri itibarile en zengin memleketGörülüyor ki Fransızlar da yüksek lerde bile kara, hava ve deniz orduları, süratli avcı ve bomba tayyarelerine sa öyle üç günde mantar gibi bitmez. Fran hibdirler. Fakat bunlar henüz fabrikada, sız hava kuvvetlerinin ilk hat tayyarele imal halindedir. Hasımlannın veya dostrini 1500 e çıkarmak karan da bir hayli larının ayni kudrette tayyareleri ise hava müskülâtla karşılaşmıştır. Evvelâ, hava ordularında hizmet etmektedirler. Bugün ordusunun insan malzemesini, yani zabit bir harb patlarsa, Fransız hava ordusunlerini artırmak lâzımdı. Acele bir tedbir da kullanılan tayyarelerin hava hakimiyeolarak yalnız hava ordusunun değil, kara tini kazanmalarına imkân yoktur. Hava ve deniz ordulannın yedek subaylanna hakimiyetini düşmanına kaptıran bir devmüracaat edildiği gibi hava ordusunun let ise pek feci bir vaziyete düşer. başçavuslarından bir kısmı da zabitliğe O halde, Fransanın hava ordusunu bir terfi edilmiştir. Böylece hava ordusuna an evvel yeni tayyarelerile teçhiz 550 zabit girmiştir ki bunların muvazzaf etmesi gerektir. Bunun için de, havacılık hava zabitlerinin seviyesine yükselmesi endüstrisinin çok seri çahşması lâzımdır. hayli zamana muhtacdır. Halbuki Fransız tayyare ve motör sanaFakat Fransız havacılığını asıl zayıf yii, diğer devletlerinki kadar hızlı iş çı latan materiyel, yani tayyare noksanıdır. karamıyor. Bir ayda, İtalya 200, IngilTayyare mühendisliği ve endüstrisi fevka tere gittikçe artmak üzere 250, Almanya lâde bir terakki göstermekte, tayyarelerin 300 350 tayyare yapıyor. Fransız fabkudreti mütemadiyen artmaktadır. Fran rikalan ise, 1500 tayyarelik yeni prograsız tayyare mühendisleri, diğer devletle mın icab ettirdiği ayda 140 tayyareyi bile rınkinden asla aşağı olmıyan ve bazan yetiştiremiyor. Fransız neşriyatında, Franonlara üstün bulunan bir teknik kudrette sız havacılık endüstrisinin aylık verimi dirler. Onların yaptıkları prototip deni hakkında sarih bir rakam yoktur. Bu da, len örnek tayyareler, bunlarla ayni za Fransızların Almanlara, İngilizlere ve hatta İtaîyanlara nazaran çok geri kal manlarda vücude getirilen ecnebi örnekdıklarını gösterir. Fransanın tayyare yaplerile her cihetçe yarısabilecek mükemmemakta diğer devletlerden geri kalması, liyettedirler. Fakat, Fransanın bir zâfı evvelâ geçen yıl havacılığa az tahsisat vardır ki o da, yeni örnekleri seri halinde verilmesinden ileri gelmiştir. Fakat, hayapıp hava kuvvetlerini bunlarla teçhiz vacılık endüstrisinin millileştirilmesi, tayetmekte geç kalmasıdır. Meselâ, 1932 de yare ve motör fabrikalannın bol iş çıkailk örneği hazırlanan bir Fransız avcı tayracak mcdern makineler ve aletlerle müyaresi, seri halinde ancak son aylarda cehhez olmaması, işçi noksanı ve haftalık yapılmağa başlanmıştır. Üç yıl evvel, ilk iş saatlerinin azlığı gibi sebebler de varnümunesi hazır bulunan ve geçen sene dır. Meselâ, Almanyada 80,000 amele seri halinde yapılmağa başhyan (Moran haftada 48 saat çalışırken Fransada 405) avcı tayyaresinin ilk yapılanları bi40,000 amele düne kadar haftada yalnız le henüz hava ordusu bölüklerine teslim 40 saat çalışıyordu. Fazla olarak Franedilmemiştir. Buna mukabil Almanyada sız amelesi fazla şımarmış olduğu için, es1937 senesi başlangıcındanberi seri ha kisi kadar da iş çıkarmamaktadır. Grev linde yapılan (Meserşinit 109) tayyare ler, fabrikalan zorla işg/ıl gibi sebebler sinin ilk örneği, bir sene evvel yani 1936 de caba. yılı basmda yapılmıştı. İngiliz, İtalyan İşte bülün bu sebebler, Fransanın 1500 tayyareleri için de ayni vaziyet mevcuddur. Fransa, bir nümuneyi en az ve en birinci hat tayyarelik plânının tam zamaacele üç yıl sonra, seri halinde yapabildi nında tahakkukuna mâni olmuştur. Ve ği halde, diser memleketlerde bu müd Fransa, havacılıkta, Almanlar, Amerikalılar, Ruslar ve geçen senedenberi İngilizdet en fazla bir seneden ibarettir. Gene bu yüzden Almanya, Amerika ler tarafından geçilmiştir. Bugün, bu ve Ingiltere, şimdiye kadar mükemmeli 1500 tayyarelik program da, Almanya yetleri bütün dünyaca kabul edilmiş olan nm dev adımlarla yürümesi karşısmda, ihFransız motörlerini bastıracak yeni mo tiyaca kâfi gelmemektedir. Fransa, Altörler yapmış ve bunları hizmette bulu manyaya mukabele için, daha geniş bir nan tayyarelere koymuşlardır. Motörle program takib etmek mecburiyetindedir. rin üstünlüeü veya zâfı tayyarelerin de üstünlüğü ve zâfı demektir. İngilizlerin Havker Harricane sistemi avcı tayyarelerine konulan 1065 beygir kuvvetindeki (Merlin) motörü bu tayyareye hiç rüzgârsız havada 550, saatte 80 kilometre süratle tam arkadan değil, biraz yandan esen bir rüzgârla saatte 650 kilometre yaptırmıştır. Halbuki bugün yapılmakta olan yeni Fransız avcı tayyarelerinin azamî sürati saatte 500 520 kilometredir. Fakat Fransızların, orduda kullandıkYeni Fransız kabinesi, Fransanın Av rupada gittikçe azalan nüfuzunu kuvvetlendirmek için, Fransız millî müdafaasını, bilhassa ordu ve donanmaya nazaran zayıf düşen hava ordusunu süratle takviye etmek mecburiyetindedir. Fransız havacılığının geçirmekte olduğu buhrandan almacak ders şudur: Dünyanm bugünkü halinde, millî müdafaa işlerinde gösterilen herhangi bir geşveklik ve tereddüd çok pahalıya mal oluyor. İngiltereden sonra, Fransa da, bunun acısını tatmıştır. AB1D1N DAVER M. TURHAN TAN Telefon ve telgrafları altüst eden hâdise [Bastarafı 1 inci sahUede} < Bu manyetik hâdiseye «miknatis fırtması» ismi verilir. Bu, nadir vukua gelen hâdiselerden değildir. Hemen hemen iki, üç senede bir muhtelif mmtakalarda kaydedilmiş ve tesirleri hissolunmuştur. Miknatis fırtınası, bizim bulunduğumuz arz dairesi üzerindeki memleket lerle hattı üstüvaya yakın yerlerde hissolunmaz. Buna mukabil, kîıtublara yakm şimal memleketlerinde daima du yulur ve kaydedilir. «Miknatis fırtınası» ismini verdi • ğimiz bu manyetik hâdise esnasmda tahtelârz Courant tellerique adlı elektrik cereyanları tezayüd eder. Neticede arz üzerinde o mmtakada elektro manyetik bir saha husule gelir. İşte bu saha içinde bulunan ve elektrikle işliyen telefon. telgraf telleri, telsiz aletleri miknatis fırtınasmın devamı müddetince bozulur, çalışamaz, man • yetik teşettütler kaydedilir. Miknatis fırtınasmın diğer bir tesiri de şimal kutbu fecirlerinin daha ziyade yükselmesine sebeb oluşudur. Şimal kutbu fecri yükseîince onu yalnız yüksek şimal arz dairelerindeki memleketler değil, daha aşağı arzlardaki yerlerden de müşahede etmek im dahiline sirer.» Çocuk Fsirgeme Kurumunın Tebrik felgrafname'eri Çocuk Esirgeme Kurumu umumî merkezi tarafından sureti hususiyede Viyanada bastınlan (Lüks) tebrik telgraf kâğıdları her telgraf merkezinde bulunmakfadır. Tebrik telgrafınızm bu <;üslü kâğıdla muhatabınıza verilmesini isterseniz arzunuzu telgraf memuruna söyleviniz veya telgraf müsveddesinin bir köşesine (Lüks) kelimesini yazınız. Telgraf ücretinden başka vereceğiniz on beş kuruş maksadmızı temin eder. Bu telgraf kâ^ıdlannm hasilatı doğrudan doğruva kimsesiz \urd vavrularının bakTnma tahsis edilmiştir. Tebrik teİPrafmızı süslü kâğıdla alan muhatabınızın fazla memnun olacağı na ve zarafetinize hükmedeceğine şüp • he voktur. Salihli (Hususî) Halkevimiz san'at, ve yapmaktadırlar. Haftamn her günü temsil, içtimaî yardım, köycülük, spor ve gecesi konser, temsil, konferans, köy ve kitabsaray kollarile muhitin bihak gezmeleri, spor müsabakaları ve sürek kın bir kültür kaynağı halinde çalış avlarile doludur. ma'+adır. Gönderdiğim resim, Salihli Halkevi Memleketin bütün münevverle idare heyetini komite reis ve azalarile rj buralardaki vazifelerini seve se ] birlikte göstermektedir. lacaktır.