23 Şubat 1938 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4

23 Şubat 1938 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURİYET 23 Şubat 1938 B U A K S A M Mevsimin en güzel denrz harbi filmi || Küçük hikâye Bir yanlışlık Yazan : Şerif Hulusî den hemen kaçmak istedim. Karşımdaki kadın annemden daha güzel değildi, fakat ellerinde ve parmaklarmda, annemin ellerinde ve parmaklarmda yanağımı okşadığı zamanlar hissettiğim pürüzler yoktu, Hele yüzünde bir tek çizgi göremedim. Saçları itina ile taranmıştı. Tırnaklarının düzgünlüğüne şaşmıştım. Velhasıl, bu kadın annemden çok farklı bir insandı. Fakat, ben sevmedim, hoşuma gıtmedi. Beni yanına oturttu, saçlanmı okşadı. Yüzü gözü gülüyordu. Sonra, getirdi ğim mektubu okudu. Birden yüzü gözü gülmemeğe başladı. Benimle hiç konuşmadı, neden sonra bana: Haydi, güle güle, babana selâm söyle! dedi. Bundan birşey anlamadım. Evvelâ beni ülerek okşamıştı, sonra kızgın bir yüzle saçımı okşamadan, hatta yüzüme bile bakmadan sanki başından savmıştı.. Uzun yollardan, karmakanşık sokak lardan bizim mahalleye geldim. Cami avlusunda çocukların top oynadığını gö ünce, hemen aralanna karıştım, inas rüştiyesinde olup bitenleri unuttum. Gün batıp, ortalık kararınca eve döndüm. Annem mutfakta köfte kızartıyordu. Müdire hanımın mektebine gidişim den, niçin bilmiyorum, hiç bahsetmedim. Boynuna sanldığım zaman beni elile itti, gözlerinin yaşlı olduğunu farkettim. Suallerime hiç cevab vermedi, yüzüme de bakmadı. O gece babam eve çok geç geldi. Yukarıdaki odada annemle hararetli hararetli bir şeyler konuştular. Babam asabiyetle konuşuyordu. Ben küçük karde şimle beraber bir yatakta idim, yakla şan bir felâketin korkusile kalbim çarpı yor, her çarpışta da kardeşime sanlıyordum. Ağabeylerim çoktan uyumuşlardı. Merdivende ayak sesleri, sonra babamın sesi. Beni çağırıyordu. Sıcacık yatağımdan büyük bir korku ile kalktım. Taşlığa çıkınca, gözleri hiddetten kan çanağına dönen babamla karşılaştım. Beni yakaladı: SiNEMA Ursula Grabley Genc Alman Artisti «Grassalarm» filminde çok muvaffak oldu M E L E K te Hayatınızın en güzel iki saatini yaşayacaksınız. AŞK NEŞ'E ZEVK EĞLENCE MUSİKİ ve DANS filmi İlkmektebde iken, hocalanm içinde bende en kuvvetli tesiri yapmış olan a dam babamdı. Bize hüsniihat, ve Kur'anı Kerim derslerine gelirdi. O zamşnlar daha ana dilini bile kekeme konuşan bir çocuğun, tek kelimesini anlamadığı bir lisandan kitab okuması çok komik bir şeydi. Beni, arabca kelimeleri sökemiyor diye, annemle yaptığı bir istişareden sonra, smıfta bırakmıştı. Babamın inadcı bir tarafı vardı. Kur'anı Kerimden smıfta bıraktığı halde, beni, başıma sarık sardırarak, zorla mevludlara götürüyor, bunun için gece gündüz evde, gene zorla, bana aşir ve ilâhi öğretiyordu. Bu gün de gayet iyi hatırlıyorum ki, hoca babamla, evdeki babam arasında bariz bir fark vardı. Bir gün, son dersten çıkarken, babam beni odasına çağırdı. O zamanlar, ayni zamanda mektebin kâtibi idi, elime bir kaç kuruş verdi ve bu para ile portakal, elma, kestane, daha bir çok meyvalar alıp eve getirmemi söyledi. Soğuk bir kış günüydü. Tabanlan eskimiş pabuclarun su ahyordu, ayak parmaklarun donmuş bir haldeydi. Ufaktefek bir çocuk olan ben, şimdi birkaç yüz metro uzunluğundaki, fakat çocukluğumda bana sonu gelmez bir mesafe gibi görünen çarşıyı do laştım, meyvalan aldım. Onları eve getirinciye kadar öyle yorulmuşum ki, annem paketleri elimden alır almaz, altkattaki odaya girdim, ve kanapeye uzan dım. Gözlerimi açtığım zaman, gece olmuş, odada lâmba yanıyor, annem mangahn başında ateşte kestane kavuruyordu. Ağabeylerim yemeği yiyip sokağa çıkmışlardı, küçük kardeşim de odanm bir köşesinde bebeğine elbisesini giydirmekle meşguldu. Annemin yanma oturur oturmaz, elimi uzattım, kavrulmuş kestanelerden almak istedim. Annem: Olmaz, dedi, bunlan içerideki misafire hazırlıyorum. Birden anlıyamadım. Babam evde olunca, misafiri olurma odasına alır, gelen insanla hususi bir şeyler konuşacaksa onu kahveye götürürdü. O halde, bu nasıl misafirdi ki, babam onunla misafir odasında basbaşa kalmıştı. İşin içinden çıkamayınca anneme sordum: Kim bu misafir? Neye bizimle beraber oturmuyormuş? Pek mi kibar? dedim. Yuzü tatlı çizgilerle buruşmuş olan annemin sıkıntıh bir hali vardı. Başını hiç kaldırmadan cevab verdi: Bir kadın misafir! Allah Allah, kadın misafir annemle chha rahat konuşamaz mı? Babam, annemden başka bir kadınla nasıl oluyor da basbaşa konuşuyor? BRODWAY MELODİ 1938 Baş rollerde: Dans Kralicesi DENİZ ATEŞLER İÇİNDE ELEANOR POWELL ve en güzel sinema yıldızı ROBERT TAYLOR Baş rolde: NOAH BERRYROBERT DOUGLAS İngiliz donanmasının büyük bir kısmınm iştirakile çevrilmiş deniz muharebeleri hakkmda şimdiye kadar vapılmış olan filimlerin en hakikî ve müthisi. Aşk, heyecan, casusluk gözler önünde canlanan butün bir deniz hayatı B U G Ü N matinelerden itibaren A y r ı c a : Paramount Dünya Haberleri D i k k a t : Numaralı koltukların erkenden aldırılması rica olunur. Telefon: 40868 Ursula Grabley Berlin, şubat (Hususî) Genc Alman artistlerinden Ursula Grabley'in «Grossalarm» ismindeki filimde kazan dığı muvaffakiyet bütün nazarları üzerine çekti. Onun için ben de derhal kendisini ziyaret etmeği bir vazife bildim. Mütevazı, fakat güzel döşenmiş evinin sı cak salonunda şimdi karşı karşıyayız. Güzel aktris anlatıyor: « Beni babam, lâalettayin bir genc kız şeklinde terbiye edip büyütmedi. Muayyen bir yaşa geldiğim vakit içtimaî hayatta muvaffık olmaklığımı temin edecek bir tahsil gösterdi. Kafamı ne matematiğin mücerred rakamlarla, ne de tarihin nihayetsiz vukuatile doldurmadım. Uç yaşmda iken yüzüyor, altı yaşında iken mükemmel ata biniyordum. Kendisi doktordu. Köy köy dolaşıyordu. Bu ziyaretlerinde ona at üzerinde pekâlâ refakat ediyordum. 16 yaşmda iken Weimar'daki leylî kız mektebine geldim. Orada inzıbat dehşetti. Fakat babamın tavarsutile arasıra tiyatroya gitmek, biraz edebî malumat edinmek için müsaade alabiliyordum. Bu ziyaretler gittikçe sıklaşh. Bir mürebbiyenin refakatinde haftada dört defa çok mahir aktörlerin oynadığı güzel piyesleri seyrediyordum. FakaT ne yalan söyliyeyim, artist olmak zerre kadar aklımdan geçmiyordu, Rejtv, o A'akİLmüs,.. takbel meslek olarak kendime doktorluğu intihab etmiştim. Babam, bu fikrimi ka bul etmedi. Ticaret mektebinde okuyup hem ev idaresini öğrensin, hem de ica bmda bir büroda çalışsm diye Hamburga gönderdi. Orada Victor de Kowa ile tanıştım. Seviştik. Bir müddet sonra da evlendik. îşte ancak o zaman temasa hayatile yakından alâkadar oldum. Bir davette arkadaşları eğlendirmek için dansediyordum. Berlin tiyatrolarmdan birinin direktörü de orada idi. Biraz sonra yanıma geldi. Niçin artistliğe heves etmediğimi sordu. Ben de, öyle bir fırsat zuhur etmediği cevabını verdim. Günlerden bir gün Kurfürstendam tiyatrolanndan biri fransızcadan tercüme edilmiş bir piyes için hazırlıklar yapıyor, baş rol için genc bir aktris arıyordu. Bu vazifeye talib olanlar arasında adeta bir müsabaka tertib edilmişti. Herkese bir tecrübe sahnesi yaptın yorlardı. Ben de piyesten birkaç sahife alıp eve gittim, bir gece içinde rolümü ezberledim. Ertesi gün de gelip tecrübe sahnesini oynadım. Tam bir hafta kal bim çarparak cevab bekledim. Ne dersiniz, o kadar talib arasından ben intihab edilmemiş miyim?. O tarihi hiç unut mam.. 1930 senesi birinckânununun 12 si idi. Sinemaya intisab edişim o kadar merakı celbedecek şekilde değildir. Sahnede meharet göstermişim zâhir.. Direktörlerden biri yeni vücude getireceği bir filim için baş rolde beni oynatmayı münasib görmüş ve... işte o gün, bugün.. yüzde yetmiş faaliyet zamanımı sinemaya ve yüzde otuz zamanımı da tiyatroya hasrediyorum.. Hem aile hayatımda, hem de san'at hayatımda mes'ud bir kadmım!.. •Jc Erich von Stroheim'in başrolü oynıyacağı «Afrika faciası» filmine sansürden yapılan bir istimzac neticesi müsaade edilmiveceği anlasıldığmdan bunun yerine «Faizci» kordelâsı vücude getirilecektir. Iki Haftasmı Dolduracak 37 38 in iki Büyük Filmini Birden Gösterecek Zengin Haftamız Bugün Başlıyor ! ALEMDAR SHİRLEY TEMPLE Renkll ŞEN YUMURCAK N A Ve LORETTA ALKAZAR sinemasında başlıvor. Bu sene görebileceğiniz en son FAKAT EN GÜZEL FİLMLERİ R PATHENAfAn îll O Tamamen YOUNG 1 N AKŞAM A YARIN T Ü R K Sinemasında MACERA ADAMI ALFRED KAPUS'ün (Aventurieı) romanından Seni piçkurusu, başından büyük altlar ediyorsun! diyerek suratıma öyle müthiş bir şamar attı ki, neye uğradığımı bilemedim. Portmantodan bastonunu kaptı, bütün kuvvetile tam bana vuracağı sırada annem araya girdi, ve kolile beni korumak istedi. Gözü kızmış olan ba bam, kendini tutamarmş olacak ki, o kuvvetle baston annemin koluna indi. Arkasından bir çığlık koptu, annem taşlığa seriliverdi. Zavallı adamm, o kor kunc yüzü birden değişti, büyük bir günahkâr ifadesi aldı. Ben korkudan yatağıma koştum. Küçük kardeşim çığlıktan Annem o gece hiç konuşmadı. Ben uyanmıştı. Onu kucağıma alarak susturde, babanna kızgınlığımı anlatmak için, dum. Ertesi gün agabeylerim sabah kahval meyvalara, mana\da kendi elimle birer birer seçtiğim portakallara, elmalara eli tısında annemin kolunu askıda görünce, mi sürmedim. Kızgınlığımın sebebini merakla sordular, o: Gece karanlıkta merdivenden yu bilmiyordum. Yalnız, bugün, bu hissin annemi fazla sevmış olmamdan doğdu varlandım! cevabını verdi. Annemin başma gelen felâkette ken ğunu, onu müteessır eden babama müp hem bir infial duyduğumu tahmin edi dimi mes'ul tuttuğum için, kolu iyileşin ciye kadar, hergün sebze ayıkladım, su yorum. Gece geç vakit misafir gitti, sokak taşıdım, çiçekleri suladım, mangalı yakkapısından çıkarken arkasından baktım: tım. Bu vak'adan sonra, inas rüsdiyesi müSahiden bir kadın ve hem de genc. Misadiresi bir daha bizim eve gelmedi. Bafir giderken bile, annem mangalın başından kalkmadı. Gözü sabit bir noktaya bamın haftada iki defa onu görmeğe takılı olduğu halde babamı bekledi. Evi gittiğini biliyordum. mize ilk defa gelen bu misafirin yediği soyulmuş meyvalan annemin ne derin bir ıstırabla büyülediğini bugün tasavvur etmek hiç de güç değildir. Babam geldi, fakat hiç konuşmadılar. Hatta, itiyadmın hilâfına, annem benimle beraber yattı. Sabahleyin bile selâmlaşmadılar. Babamm gözlerinde ürkek bir mana vardı, ve mektebe giderken bana: Bugün perşembe, ögleden sonra mekteb yok, saat birde odama gel! dedi. O gün, küçük çocukların duymasma imkân olmıyan acayib bir iç sıkmtısile mpktebe gittim. Gece hiç ders çalışamadığım için, türkçe hocası beni bir temiz payladı. Fakat, dilimin ucuna kadar geldi, diyecektim ki: «Bunda benim kabahatim yok, babama sor!». Bunu söyli vemedim. Lâkin gözlerimden birden yaş bo^andı. Öğleye kadar mütemadiyen hıckırdım. Son dersten sonra, babamın odasına aktım. Bana iki tane zarf verdi, ve sıkı sıkı tenbih etti: Ustü kırmızı mürekkeble yazılmış olanını annene, ötekini inas rü'diyesi müdiresi hanım^ götüreceksin. Söylediklerimi tekrar et bakayım! Tekrar ettim amma, onuruma da dokundu. Babam daha küçük yaşta ıken bile bana söylediği şeyi tekrar ettirmezdi Hem bunlan düşünüyor, hem de merdivenleri iniyordum. Mektebden çıkınca sokaklarda koşarak eve geldim, üstü kırmızı mürekkeble yazılmış olan zarfı anneme verdim, hiç durmadan inas rüşdiyesine gittim. Kapıcı beni gayet temiz ve iyi döşenmiş bir odaya getirdi, orada bırakıverdi. Karsılaştığım kadmdan birden o kadar utanmıştım ki, mektubu vermeAradan seneler geçti, bir gün annem sandığı karıştınrken, yere bir zarf düşürdü. Ustündeki yazı biraz silinmişti. Fakat mürekkebin kırmızı olmadığmı farkedince, mektubu merak ettim. Anneme yalvardım, dayanamadı, verdi. Şu kelimeler gözüme ilişti: «Sevgili Zehra...» On sene sonra yapılan yanlışlığm feca atini anladım. Fakat, ben masumdum. VİCTOR FRANCENve Komedi Fransez'in meşhur artisti LORELHARDI FRAflCEn VİCTOR BLANCHE MONTEL Aşk, macera, güzellik, zevkle ve merakla görülecek şaheser FAKA BASMAZ Üsküdar Hâle sinemasında ZENGİN ÇOCUĞU Şirley Templ SU LUKS HAYAT. Baş rollerde : Paris, Londra ve Amerika sinemalannda bütün rekorlan kıran ve cidden tekrar tekrar görülecek bir film Mevsimin en büyük muvaffakiyeti... Zengin, orijinal ve emsalsiz bir filim ER sinemasında Azamî neş'e... Azamî zarafet BU AKŞAM s WILLIAM POWELL ve CAROLE LOMBARD ilâveten : EKLER JURNAL dUnya hnvadlslerl i P E K Sinemasında YAR1N AKŞAM VEFAT Erzurum meb'usu General Pertev Demirhanm küçük kardeşi Üsküdar Belediye Başkâtibi emekli yarbay İzzet Demirhan uğradığı hastalıktan kurtulamıyarak pazartesi akşamı vefat etmiş ve dün Karacaahmed şehidliğinde defne dilmiştir. Haydarpaşa Lisesini Bitirenler cemiveti başkanlığından: 17/2/938 perşembe günü toplanması kararlaştınlan cemiyetimizin fevkalâ de kongresi bazı sebebler dolayısile tehir edilmiştir. Bu toplantı 25/2/938 cuma günü Eminönü Halkevinde tam saat 16.30 da yapılacaktır. Mezunları mızın gelmeleri rica olunur. 10 binlerce fi?uran Müthiş sahneler ÂŞK HEYECAN SERGUZEŞT ve MACERA şaheseri KARA ALTIN Büyük artist P A U L MUNY'nin fevkalâde bir temsili Bütün üniversitelilerin görmesi lâzım büyük film İRENE DUNNE DOROTY LAMOUR RANDOLF SKOT REJi : RUBEN MAMOULiAN Esrarengiz Çinin garb halkınca meçhul, akıllara hayret veren ve hakikî hayat içinde her gün geçen bir facianın kudreti. SARI Bugün E S İ R L E R HOLT W f A rc : KORSANLAR yı a Baş rolde: JEAK matinelerden itibaren Heyecan ve kahramanlık filmi ADASI S İ N E M A D A başlıyor | | S W Bütün şehri koşturan emsalsiz film Tino Rossi Mireille Balin Michel Simon ve senenin yeni inkilâbı lljl/j AMC Yıldızların en işveban VIVIMIML YAKAN PUSELER Bu hafta S AKARY A sinemasında Q|1IUIAMPP tarafından nUlllMIIUL yaratdan 1 Ç I P L A K M E L E K '" 2 AMERiKANiN KURULÜŞU GEORGE O'BRiEN tarafından Buprün matinelerden itibaren : Yıldızlar yıldızı MARLENE DIETRlCH'in son filmi A ZA K SiNEMASI Parlak bir muvaffakivet kazanmaktadır. Bu film başka hiçbir Beyoğlu smemnsında Eösterilmiveceğinden son günlerinden istifade ediniz. Süvareler için yerlerinizi evvelden aldırınız. Tel. 41341. Pek yakında ÜÇ SîLAHŞORLAR Türkçe sozlü Istanbulda jalnız sinemamızda gösterilecektir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: