2 Şubat 1938 CUMHURÎYET Büyük davalar Iktısadî hareketler Enstantane bir röportaj Âmerikada hakikî Yazan: MARKt vaziyet DE POLİGNAC İki büyük eser Endüstrileşen Türkiyenin, yer yer kurulan fabrikalarına, iki büyük eser daha karışıyor. Gemlik sunğipek ve Bursa merinos fabrikaları... Bu iki eserın bızzat bu memlekette herşey gibi sanayi varlığını da yaratan Büyük Onderin elile açılması büyük bir bahtiyarlıktır. Ulu Şefin elindeki altın Sümerbank anahtarının daha altı ay evvel bır başka kombinanın kapısını, Nazilliyi açtığmı görmüstük. En kısa bir zamanda daha yenilerini de ayni uğurlu elin açtığını göreceğimize şüphe yoktur. Gemlik sunğipek fabrikası, birinci beş yıllık endüstri programmın ihtiva ettiği sellüloz sanayiinin bir parçasıdır. Sellüloz endüstrisi bransından îzmit kâğıd ve karton fabrikası 1936 ortalarında çalışmağa başlamıştı. Ayni senenin 7 sonteşrininde İzmit fabrikasının kü«ad resmi yapılırken ikinci kâğıd fabrikasmın da temelleri atılmıştı. Ondan bir gün evvel, gene İzmitte ham sellüloz fabrikasının da temelleri atıldığı hatırlardadır. Gemlik sunğipek fabrıkas; ham maddesini bu fabrikadan tedarik edecektir. Gerek kâğıd, gerekse sunğipek fabrikaları ham sel'üloz istihlâk ederler. İpeğin membaı olan bir memlekette sunğipek fabrikası kurulması belki de biraz aykırı görünür. Fakat sunğipeğin bugünkü dünya mensucat sanayiindeki mevkııni gözönün getırmek bu cereyandan müstağiıi kalınamıyacağını anlama ğa kâfidir. Kaldı ki sunğipek, bilhassa memleketimizde tabiî ipeğin daha fazla sürülmesi ve ayni zamanda ipekli fiatlarının ucuzlaması için bir vasıta teşkil edecektir. Şu halde Gemlik sunğipek fabrikasından şu faydaları göreceğiz: 1 Sellüloz sanayiinin başlaması 2 Yeni bir iş hayatı ve sahasının doaması 3 Tabiî ipek istihlâkini artırması 4 İpekli mensucat fiatlarında ucuzluk temin ederek hayatı ucuzlatma yo Iunda yeni bir adımın atılmasına vesile teşkil etmesi. Bursa merinos fabrikasına gelince; dokuma endüstrisi branşına dahil bulunan bu fabrikanın umumî yünlü mensucat sanayiindeki rolü de tasavvur edilemiye cek kadar büyüktür. Bizde yünlü mensucat sanayii, endüstrfleşme hamlesinde ilk teessüs eden ve bu süratle inkişaf eden bir şube olmuştur. Fakat ne fayda ki o güzel kumasjarHBizın ince ipliği (kamgr.rn) haricden gelmektedir. Devlet elile ilk kamgarn tez gâhlan bundan ik' yıl önce Feshane mensucat fabrikasında kurulmuş ve bu fabrikanın bir kısım ihtiyacına tekabül edecek kadar iplik elde edilmeğe başlanmıştı. Şimdi memleketin bütün ihtiyacına yakın olan 1,000,000 kilo taranmış ince iplik imal edecek olan Bursa fabrikası kapılannı açıyor. Bursa fabrikası en ince iplikler müslesna yerli vünlü dokuma sanayiinin bütün ince iplik ihtiyacını karşılıyacakhr. Bursa merinos fabrikası bize şunları kazandınyor: A Merinos gibi kârlı bir hayvancılık subesinin memlekette yerleşmesi. B Harice yün ipliği icin giden milyonlarca liranm dahilde kalması. C Memlekette yeni bir san'at şubesmin teessüsü. D Yerli dokuma sanayiinin daha fazla genişlemesine imkân vermesi. Kaba kartondan sun ipek nasıl yapılır? Senede 300 bin kilo ipek çıkaracak olan Gemlik fabrikasında imalât merakla tetkike değer bir fen şaheseridir Gemlik 1 (Sureti mahsusada giden arkadasımızdan) Yalovadan hareket ettikten bir buçuk, iki saat sonra Gemlieı gördük. Aksamın geç bir saatinde sisle örtülü Gemlik, Marmaranın kenannda, bütün güzelliğile göz alıyor. Sahilde; pırıl pırıl ışıklar icinde bay raklarla donanmış sun'î ipek fabrikam>z, endüstri zaferimizin yeni bir müjdesını veriyor. Fabrikaya giriyoruz. Müteaddid pa viyonların içinde, dışında faalıyet çok. Sanayi Umum Müdürü Reşad, fabnka direktöründen izahat alıyor, isletme şefi Osman, acılma törenine hazırlanma'ita olan fabrikanın bütün ihzaratmı, bütün mesaisini tanzim ve kontrol ediyor. Enerjinin acınmadan sarfedildıği bu yerde fazla durmamak lâzım. Fakat göğüsleri iftiharla kabartan, gözleri kamaştıran bir eseri yakından tanımadan gaçmenin azabile kıvranmamak için, mües sese şeflerinden yardım rica ederek fabrikavı geziyorum. Burada size anlata caklarım, fabrikanın çalışmasından daha ziyade sellüloz denilen kaba kartonun hangi safhaları gecirdikten sonra sun'i ipek halire geldiğidir. Alfa, Beta, Gama denilen maddeden mürekkeb olan sellüloz maddesinin alı nacak ve ayrılacak maddesi, alfadır. Bu alfa maddesi, kimyevî mahlullerle banyo edilerek çıkarılıyor, bilhassa sulp ha'indeki sud kostıği su ile eritıp mayı halıne getirmek ve bu suretle hasıl olan sud kostik banyosunda alfayı banyo etmek lâzımdır. 1 litre sud kostik banyosunda 216 gram kadar sud kostik bulunması şarttır. İstihsal edilen banyo doğnıca kimya dairesine sevkedilmektedir. Bu arada rutubetten çok çabuk müteessir olan sellüloz için kurutma dairesi kurul muştur. Bu daırenın ıçine gırdığınız zaman, takriben 30 santigradlık bir haıaret rüzgârı vüzünüze çarpıyor. Iste sellüloz safihalarını bu dairedeki bölmelere koyarak rutubetten muhafaza ediyor, hatta kurutuyorlar. B.etA,ve gamanın Jıarice defedildiği dairede sellüloz kâğıdı, sud kostik banvosunda 4 saat kadar bırakılmaktadır. Safihaların sıkıstırılmasını müteakıb beta ve gama tamamen alfadan aynlmakta dır. Artık, sun'î ipeğin özü istihsal ediknis, sıra alfa maddesinin mıktarı kâfı sud kostikle karışmış bir halde dejikatör dairesine gönderılmesine gelmiştır. Dejikatör dairesinde sellüloz safihalan parcalanıyor, ufak ufak kâğıd yumakJan haline getiriliyor. Bu dairede asansöre konulan hamur, üst kattaki borularla orta katta bulunan barate makinesine gönderiliyor. Hamur, burada durmadan 30 saat karıstınlmakta ve bu esnada da içme sülfür dö karbon ilâve edılmektedir. 30 uncu saate yakm zamanlarda sarı bir renk alan hamur disörvör denilen makineye sevkedilerek burada içine bir mıktar mai mukattar ve sud kostik banyosu ilâve olunuyor. 4 saat süren bu muameleden sonra artık ham viskoz istihsal edilmiştir. Ham viskoz, viskoz dairesindeki kazanlarda 24 saat bekletildıkten sonra tamamen mavi halini alıyor. Rengi visne çürüğüdür. Sunî ipek iste bu mayiin is PENCERESiNDEN İstanbulda öğretmen olsavdım ? 5 stanbul Kültür direktörlüğünün iyi II düşünülerek, iyi çalışılarak başarıl mıs cok ivi bir işi var. Bu is verimli bir eser halindedir, adı da: «Oğretmenlere Yardım Sandığı» dır. Bu mevzua vaktile bir kere daha temas etmistim. O zaman, yüreğım yana yana ve gözlerim nemlene nemlene, yazdığım gibi öğretmenlerimizın ömrü gün hesabile geçer. Yani öğretmenlerin ne köselerinde paraları, ne bankalarda ta sarruf kumbaralan vardır. Onlar bugün kazanıp bugün harceden bir zümre gibidir. Çünkü yüzde sekseninin avhğı azd'r. Hatta tahammül ettıkleri külfetle aylık seklinde erdikleri nimet arasmdaki nisbet makusen mütenasibdir. Bundan dolayı hastalanan bir öğretmen doktora verecek, eczaneye ödeyecek para bulamaz. Ölenlerin cenazeleri ise ekseriya, meslektaşların güclükle temin edecekleri parayı beklıyerek ölümden sonra da ıstırab çeküece^ini belirte belirte rahat döşeğinde uzanıp kalır. İstanbul Kültür direktörü iste bu aokh durumu aöz önünde tutarak bir sandık kurdu, bütün istanbul öğrermenlerini sandığa üye kaydetmeğe çalıştı. Şimdi önümde duran bır broşürü okuyarak anlıyorum ki sandık, bir yıl icinde ölen 13 öğretmenin ailelerine (4500) lira para vermiştir. Bu yardımın manasını tahlil edersek (13) öğretmen cenazesinin ıstırabdan ve on üç ailenin de matemli gün^ lerde zaruretten kurtarılmış olduğu ne * ticesine varırız. Fakat dıkkate ve hayrete değer bir nokta var: Sandığa ilk günlerde üye yazılmış ve bir ölüm vukuunda (25) kuruç ödemeği taahhüd etmiş olan öğretmen • « lerden bes yüz tanesi muhtelif tarihlerde sandıkla alâkalarını, sandığa yardımlannı kesmislerdir. İste bu nokta, o büyük muvaffakiyetin kalbe verdiği tadı bozuyor. Baslangıç iyi, idare ivi, verim iyi ve istikbal bütün bu iyilıklerin muhassalası olarak tabiatile iyi. O halde su beş yüz öğretmen nasıl bir mülâhaza ile sand;ğa ve yaptıkları taahhüde karşı kayıdsız kalabilmişlerdir?.. Bir ölüm vukuunda (25) kurus vermek idrakleri ve irfanlan gibi gönülleri de çok zengin olan bu aziz öğretmenlere ağır gelebilir mi ki meslek namma «ercekten önemli bir tesekkül olan su sandığa vardımdan istinkâf etmeleri mazur görülebilsin?... Hele senede azamî on kere verilecek (25) kurusun er veya Reç (250) lira olarak kendi ailelerine iade olunacağı pek bedihî olduğuna göre bu hareketin tnakul bir sebebe bağlanması mümkün müdür? Baska vilâyetlerde de teşekkül etmesini ve her sınıf memurlara örnek olmasını candan dıledığimiz bu hayırlı müesseseye herhalde işlerinin çokluğundan dolayı alâka göstermiyen bu beş yüzöğretmenin fırsat elde iken müsamaha yolunu bırakacaklannı ümid ederken kendi düsüncemi de söyliyeyim: Ben öğretmen olsaydım Öğretmenlere Yardm Sandığına kazancımm onda birini şevkle verirdım. Çünkü verdiğim paranın yann gene bana ve çocuklarıma geleceğini biliyorum. Böyle bir bilgi önünde sandığa nasıl kayıdsız kalınır? Amerika toprağma ayak basan her yabancımn ilk öğrenmek istediği şey, tabiî, Cumhurreisi Roosevelt'in halk arasmdaki mevkiidir. Ve bugün, Âmerikada, vaziyetin heyeti umumiyesine hâkim olan hâdise, Roosevelt'in kazanmış olduğu halk teveccühünün, aylardanberi sukut halinde bulunmasıdır. Burada «çiğ» dıye anılan 1936 vaziyeti ve Roosevelt'in Landon'a galebe çalarak riyaseti tekrar ele aldığı malumdur. Ben daima şu kanaati besledim ki, yaradılışta kurnaz olan Hoover, politika bahsinde zayıf clmakla beraber, cumhuriyet partisinin hezimete uğrıyacağına emin olduğu için, ıkinci bır mağlubiyet acısma maruz kaîmamak üzere, London'un cumhuriyetçiler namına namzedliğini koymasma müsaid davranmıştır. Bu, bundan on üç ay evveldı. Bugün vaziyet derin bir tahavvül geçirmiştir. Zafer safhası geçti. Beyazevdeki sihirbazın geniş tebessümü, telsiz telefonun Atlântikten Pasifike kadar yaptığı güzel sesin sıcak akisleri, biitün bunlar, bugün henüz lâkaydilikten ibaret gibi görünen bir tarzı kabul ile karşılanıyor. Tenkidler artıyor ve bu tenkidler, acılığı her gün biraz daha artan bir ahenkle ifade ediliyor. Kimisi: «Cumhurreisi, her Amerika Cumhurreisine mukadder olan müşterek akıbetle karşılaşmışhr» diyor. Bazı kimseler, onu, kendi siyasetini kendisi aka rnete uğratmış olmakla itham ediyorlar; kalbinin iyiliğini methetmekle beraber entellektüel ve teknik kusUrlarını ileri sürüyorlar. Ve nihayet, sukutu hayalle çileden çıkanlar, Roosevelt'i, samimiyet ten mahrum ve avamfinb olmakla itham ediyorlar. Acaba, buna sebeb nedir? Sebeb bir değîl. birçok. Başta şu mühim mesele geliyor. Hoo ver inhitatmı, Roosevelt inhitatı takib etmiştir. Profesyonel nikbinler, geçen sonbaharda bir kalkınma devresinin başh yacağını vadetmişken, şimdi, bu kalkm ma hareketinin, önümüzdeki ilkbaharda vuku bulacağını söylüyorlar. Bugünkü vaziyetin hakikî mahiyetini göstermeğe bu kadan kâfidir. Borsa mehafilınde, eshamm vasatî kıymeti, g€£en temnütrftfsrfı beri, yüzde elliyi mütecaviz nisbette düşmüştür. Her ay, işsizler~~kafiles*İHe yüz bın işçi iltihak ediyor. Daha dün, General Motors, gündeliklerin tereffüü ve iptidaî madde fiatlarının yükseklıği kar ş.sında tahammül edemiyerek otuz bin işçiye yol vermiş ve 24 saatlık hafta usulünü koymuştur. Bu nevi hâdiseler karşısmda, Vaşington meclisinin, gündelikler ve iş saatleri hakkmdaki kanuna son darbeyi indirmiş oimasınm sebebi anlaşıhyor. Bu kanun, a<sgarî ücrete mukabil azamî mesai saati esasına müstenid bulunmakta idi. Böylece, bir ümid daha sönmüş, bır tasavvur daha çıkmaza girmiş oluyor. Burada görülen vaziyet, köhne Av rupamızda, ayni tecrübelerin çızdıği yold, hissedilecek derecede muvazi giden, cnların muazzam mikyastaki nümuneleridir. Orada olduğu gib'\ burada da, bu tecriibeler gösteriyor ki, hâdisatm tabiî nizamını, insanların mukadderatına hâ kim olan bu kuvveti hiçe sayrnanın ya hud onun zıddına hareket etmenın en nihayet neye mal olacağmı bilmek en fazla düşünülecek meseledir. Bugünkü idare. 1933 tenberi, hara retli şefinin ışaretile, makineyi tahrike matuf bir nakid bolluğu siyaseti takib etnıektedir. Bu siyaset, memleketin mutedil düşünceli insanlarını elbet memnun etmemiştir. Bundan dört sene evvel, gayrimem nunlar, son derece ufak bir ekalliyet teşkil ediyorlardı. Bu gün bir kütle halin dedirler ve seslerini cebren dinletiyorlar. Amerika, kendi kendine şu suali so ruyor: «Sanayi, kârdan mahrum oldukça, mukavemet edebilir mi?» Görülüyor ki, Amerika halkı karşı sma çıkarılan istifham, doğrudan doğ ruya kânn meşruiveti meselesidiı. Bu büvük milletin, müesseselerini istinad ettirdiği esas hürriyetlerin bakası, yahud, kapitalist rejimden uzak, meçhul ve korkulu âkıbetlere doğru tekerlenip gı!:mesı, hazardaki müşküllerın bağlana caği tarzı hallere vabestedir. Vaşmgtonun gösterdığı aksülâmel pek emniyet verici mahiyette değildır. Cum hurreisinın bazı beyanatına bakılarak, onun, bütün Amerika ekonomisinin maruz bulunduğu tehlikeyi idrak ederek. Bir le?ik Amerika ticaret ve sanayiıni idare eden kimselere yaklaşacağı ümid olun nıuştu. Bu kimseler, ihtiyat akçelerin den veya tezyid edilen sermayelerden vergi aJınması gibi ihtiyat akçelerinin dağılmasını ve teşebbüslerin sermayeden mahrum kalmasınj intac eden tedbirler karşısında istimdad avazeleri fıılatmak tan hâli kalmıvorlar. Fakat, adliye miisteşarı Jokson'un «otokratlar anarşisti» ve «kapitalistlerin umumî grevi» adını verdıği şeylere karşı giriştiği mücadele, Roosevelt siyasetinin müstakbel istikameti hakkında en ufak bir ünıide yer bırak mamaktadır. Cumhurreisi, mutad usulünü kullanı yor: Sanayi büyüklerini, Amerika halk kütlelerinin kin ve nefretine maruz bırakarak müşkülâttan sıynlmak. Felâket (yahud saadet) şurada ki, bu usul artık, eskimeğe başlamıştır. Bizzat işçi sınıfı, yiyecek fiatların n yükselmesinden ve işsizliğin artmasından kuş kulanan ve sayısı daima artan unsurlar ihliva ediyor. Cumhurreisinin yıldızını söndüren, ayni derecede vahim daha başka becerik sizlikler de vardır. Bunlar, âli şura ile mücadele, hâkim Black'ın tayini, Faşist devletler aleyhindcki Şikago nutku, bitaraflık kanununun Çin Japon mesele sinde tatbik edilmemesi, Japon taarruzu karşısmda Cumhurreisinin tak.ndığı nis% bete'fî azimHtavır gfci şeyferdir. "' Bu mahfr polîtikacı, akmtı yukan çıtnıak'için nasıl bir tedbir düşünecek? A : caba buna muvaffak olacak mı? Bunu bize âti gösterecektir. Marki de Polignac Gemlik Sunğipek fabrikasında gaz bacası lenmesile meydana gelmektedir. Kırmızı mayi, hava tazyıkile ipîik imal makınelerıne gönderildıkten sonra bu makinelerde mevcud olan bezlı fıltrelerden geçirılmektedır. Gene ayni mayi, bir cam şişeyi de dolasarak diğer Dİâtinü bir fıltreden geçırilerek banyo edilmekte, ve sulp haline gelmektedir. Bu yumuşak madde, sun'î ipeğin kendisidir. Durma dan dönen bobinlere sarılan bu yumusak madde, ipliği teşkil ediyor. İplik, tek kath değil, 24 48 kathdır. Elde edilen ham ipeğin banyosundan bır sellüloz safıhasının bembeyaz, par lak bir ipek çilesi halinde istıf edılUini gördüğünüz zaman ıçinizde çok haklı bir sevinc duvuyorsunuz. 1935 senesinde temeli atılan sungipek fabrikası, memleketin sun'î ipeğe olan ihtiyacını tamamen karşılıyacak bir mü kemmeliyettedir. Tabiî ipeğin rakibi olmıyacak olan sun'î ipek, birıncısının nıütemmimidir. Bu fabrikanın sellüloza ihtivacı var dır. îzmit Sellüloz fabrikası insaatı he nüz tamamlanmadığı icin bu ham madde dısarıdan Retirtilmektedir. Senede 300 bin kilo sun'î ioek istihsal edebîletek olan Gemlik fabrikasmının birisi vedek olmak üzere 450 kilovathk iki turbini vardır. Fabrikanın su ihtivacı temin edilmis, Gemlığe 3 kilometro kadar bir T.esafede bulunan ılıca kaynaklanndan itibaren fabrikaya kadar su isale tesisatı yapılmıştır. Ilkmekteb muallimleri için açılacak kurslar Geçen yıllarda olduğu gibi bu sene de bütün ilkmekteb mualhmlerinin işti rak edeceği meslekî konferanslar tertib edılmiştir. Bu konferanslara devam edecek Kadıköy, Kartal ve Üsküdar kazaları muallimleri Kadıköy 12 nci ilkmektebde, Beyoğlu kazası muallimleri Galatasaray lisesi ve Fmdıklı 13 üncü ilkmektebde, Sarıyer, Beykoz, Beşiktaş ve Üsküdar kazası sahil kısmı muallimleri Galatasarav lisesi ve Fmdıklı ilkmektebinde. Fatih kazası muallimleri İstanbul Er kek lisesi binasında hazır bulunacak lardır. Bu konfeıanslardan baska ihtivarî olmak üzere meslekî kurslar tertib olunmuştur. Bu kurslara 1200 muallim istirak edecektar. Konferanslar, 2 martta, kurslar da 4 mayısta sona erecektir. LÂTİF ERENEL Ankaradaki Alman sefaretinde merasim M. Hitlerin Almanyada re'sikâra geçişinin beşinci yıldönümü münasebetile Ankaradaki Alman sefaretinde yann akşam saat 20.30 da merasim yapılacaktır. Doktor Savelkouls bu münasebetle bir nutuk irad edecektir. Üçüncü Müfettişlik müşaviri Bir müddettenberi şehrimizde bulu nan Üçüncü Umumî Müfettişlik Maliye müşaviri Hayreddin Taluy dün Anka raya gitmiştir. Marmaris hükumet doktorunun güzel bir teşebbüsü Marmaris (Hususî) Kazamızm genc hükumet doktoru Halid Aybars frengi ve bel soğukluğu hastalıklarınm bünyede vücude getirdiği tahribatı halka iyi bir şekilde gösterip anlatabilmek için sıhhî bir müze vücude getirmektedir. F. a ECNEBÎ MEHAFtLDE Alman Arkeoloji müdürü İstanbuldaki Alman Arkeoloji ensti tüsü müdürü doktor Martin Schede Berlindeki Arkeoloji enstitüsü umum müdürlüğüne tayin edilmiştir. İstanbul, Atina, Kahire ve Frankfurt'taki Alman Arkeoloji enstitüleri doğrudan doğruya Berlin enstitüsüne bağlı bulundukla rından doktor Schede bundan sonra haricdeki enstitülerin idaresini elinde bulunduracaktır. 30 senedenberi memle ketimizde bulunan doktor Schede mükemmel türkçe öğrenmiş olarak mem leketine dönmektedir. Bahkesir Viîâyet Meclisi toplandı M. TURHAN TAN Esnaf Cemiyetleri kongreleri İstinye Dok'u müstakilen idare edilecek Şehrimizdeki Holandalıların bayramı Holanda Veliahdi Prenses Guliananın bir kız doğurması münasebetile dün şehrimizdeki Holanda kolonisi bayram yaomıştır. Holanda bankası açılmamış ve bayraklarla süslenmiştir. Ayrıca Holanda konsoloshanesinde bir resmi kabul tertib edilmiştir. Bahkesir 1 (Hususî) Vilâyet UmuMerhume zevce ve validemizin cenaze mî Meclisi bugün içtimalarma başladı. merasiminde bulunmak zahmetini ihtiyar eden zevat ve saym Samsun halkına ve telgraf ve mektubla taziyet lutfunda bulunan akraba, dost ve ahibbaya kederlerimize iştiraklerinden dolayı teşekkürlerimizi ayrı ayrı ifaya teessürümüz mâni olduğundan muhterem gazetenizin tavassutunu rica ederken hastalığı müddetince her türlü ihtimam ve gavreti sarfeden memleket hastanesi başhekimi Samsunun cok kıymetli doktoru Bav Alâeddin Gündeme ve muhterem doktor Kenan ve rüfekasına minnetlerimizi alenen bevan evleriz. Kavalalı Mehmed Ali Tuksal ve evladları: Nefise. Advive. Emin, Arif, Musta^a, Mithat Teşekkür ÖLÜM Kastamonu kumandanı merhum Rıza Pş. kızı. bmbaşı Faik eşi ve Nauman maYazma ve dokumacıların toplantısı kineleri Üsküdar acentası Resmiye ve Leman annesi Bavan Sürevva vefat etEsnaf cemiyetlerinin senelik heyeti u I de seçildikten sonra Ayni Yılmaz senelik miştir. Ailesine Cenabı Hak sabır ih mumiyelerine dünder itibaren başlan faaliyet raporunu okumağa başlamıştır. san eylesin. 1937 faaliyet ve hesabatile yapılacak mışhr. Her birinin binlerce azası olan cemiyetlerin bu ilk toplantılarında ekseri işler hakkında izahat veren birlik reisi, bu Acıklı bir ölüm yet bulunamamıştır. Yalnız yazma ve arada esnaf dispanserine yapılan iştirakSağlık Yurdu hastanesi sahib ve müdokumacılar birliğinin, çok azası olma ten ve dispnserir verimli faaliyetinden dürü Bay Ferid îbrahim Yurtsanın balmasına rağmen ekseriyeti temin edilmiş ve de bahsetml^ ve esnaf cemiyetleri müşte dızı ve Kadıköy 3 üncü orta okul tarih rek yardım teşkilâtına her azanm bir seheyeti umumiye'si yapılmıştır. öğretmenlerinden Vehbi Batunun «si nede 35 ve cemiyetin de her aza için 15 Bayan Haticenin bir senedenberi t ıKongreyi birliğin reisi Aynî Yılmaz kuruş vermesini teklif etmiştir. Bu teklif vi edilmekte olduğu Yurdda dün, Al açmış, muvakkat reisliğe Hüsnü, kongre kabul edilmiş ve bundan sonra idare helahm rahmetine kavuştuğu haber alınkâtibliklerine de Mehmed ve Rasim se yeti ibra olunarak içtima nihayet bulmuş mıştır. Cenazesi bugün 11,30 da kaldınlacaktır. çilmişlerdir. Hesabatı tetkik encümeni tur. Bulgar matbuat ataşesi Bulçar hükumeti, tanmmış Bulçar gazetecilerinden M. Georg Matoff'u, Ankaradaki Bulsar elriligi matbuat ataşelip ; ne tavin etmiştir. M. Matoff, yakmda memleketimize gelerek yeni vazifesine başlıyacaktır. Dok'da bir vapur tamir edilirken îstinye Dokları, dünden itibaren Denizbank tarafından idare edilmeğe başlanmıştır. Denizbank Umum müdürlü ğü, İstinye Dokunun verim kabiliyetini anlamak için Dokun müstakillen idare«ini münasib görmüş ve bu kısmm şefliğine mühendislerden Mehmed Şadan tayin edılmiştir. Denizbankm îstanbul şubesi teşkilâtma aid etüdler devam etmektedir. Bu işle bankanın teknik kısmı muavini Harun meşgul olmaktadır. Konferans Meşhur türkolog M. François Psalty tarafından bugün Bevoğlunda Ünyon Fransezde saat 6,30 da bir konferans verilecektir. Mevzu, Marco Polo ve Türkelidir. Duhuliye yoktur.