JUMHURIYE1 19 Ikincikâmın 1938 Telefonda bir konuşma Mevsim yazdı, Suadıyede asfaltta, vapurların kaptan kamarasmı andıran bir köşkün geniş bahçesinde, bir çam ağacının gölgesine attığım şezlonguma uzan mış, şimal memleketlerini düşünüyor dum. Birdenbire, köşkün açık bir pen ceresinden kopan cırr diye bir ses kulaklarımı tırmaladı. Silkindim. Telefon çalıyordu. Şimal memleketlerine veda edetek koştum: Allo... Cesaretle mahcubiyet arasında tereddüd eden ışıltılı bir genc kız sesi: Cahid Sıtkı Beyi rica edecektim. Bendenizim.. Buyurun. Telefonda, suyu kesilen bir musluk sükutu oldu. Sabırsızlıktan ahizeyi elimde sallıyor, ayaklarımı döşemeye vuru yordum. Gıyabî muhatabımın dili çözüldü nihayet: Şey... Sizden af dilemek istiyor dum. Hayretimi gözlerimde hapsederek: İstağfurullah.. dedim. Kiminle müşerref oluyorum. Mahcubivete dönmemek üzere cesa rette karar kılmıştı ki, hayretini zaptede medi: A... Tanıyamadınız mı? Sesinizden, hayalimde yaşattığım genc kız olduğunuza hükmediyorsam da... Sözümü kesti: Farkında olmadan doğru söylüyorsunuz. Fakat kim oldugunuzu bilmiyo rum. îsminizi lutfeder misiniz? Denv1. sahiden tanıyamadınız? Güzel bayanım, ben sabah akşam aynaya baktığım halde kendimi tanıya mıyorum. Sizi, sesinizden tanıyamıyor sam... Gene sözümü keserek lâübali bir müdahalede bulundu: Felsefe yapmayın kuzum.. Aşık lık size daha çok yaraşıyor.. Sesinizi işittiğim andan sizi sevmeğe başladığımı sezmeniz güzel.. Fakat âşıklığın bana yaraştığını nereden biliyorsunuz? Bana âşıksınız da ondan. Az daha küçük dilimi yutacaktım: A.. Ben size âşık mıyım? Meçhul bayana garib bir emniyet hissi gelmişti: Tabiî ya.. Hem de ölesiye. Bense hayretten hayrete düşüyordum: Sahi mi söylüyorsunuz? Bende en çok beğendiğiniz şey, yanılmıyorsjan, ciddiyetimdir. Demek ben sizi bu kadar yakmdan tanıyorum. Zihninizi biraz yorsanız bulacak smız.. Fakat fıtrî tembelliğiniz buna mâni oluyor. Tembelliğimi itiraf ederim. Ama »iz de itiraf edin ki kendinizi saklamakta ısrar etmeniz bana işkence yapmaktan başka birşeye yaramıyor. Ben kendimi saklamıyorum.. Siz bulamıyorsunuz.. Biraz yardım etmez misiniz? Size elimden gelen yardımı esir gemedim, beni sevdiğinizi söyledim. Kâfi değil mi? Haydi son bir fedakârlık da ha yapayım, geceleri sık sık rüyanızda görüyorsunuz beni. Bir kadınm kalbimin müstahkem kapılarını zorlıyarak rüyama girebilmesi için o kadını hakikaten çok sevmem lâzımdır. Har.a alâkadar olduğum herhangi bir kadını sahiden sevip sevmediğimi ancak rüyama girip girmemesinden anlıyabilirim. Telefondaki bayanın yüzünü görseydim, rüyada görüp görmediğimi, yani kendisini sevip sevmediğimi söyliyebilirdim. Fakat bu, kendini sakladığı nisbette gözümde güzelleşen bayan, rüya ma sık sık girdiğini nereden biliyordu? Yoksa rüyalanmız müşterek miydi? Şaşırmıştım. Ancak kekeliyebildim: Ben sizden korkmağa başlıyorum. Güldü: Niçin? Niçini var mı? Rüyamda olup bi ten şeyleri bile biliyorsunuz. Nasıl bilmem? Siz beni altı sene denberi seviyor ve geceli gündüzlü dü şünüyorsunuz. Seven adamların, sevgililerini sık sık rüyada gördükleri yalan mı? Doğrudur. Fakat sizi altı senedenberi sevdiğimi nerden çıkanyorsunuz? Duvardaki saate bakıyorum da görüyo rum ki sizinle konuşalı ancak beş dakika oluyor. Belki beş saat sürdüğü halde bana öyle geliyor.. Ah siz erkekler.. Size itimad etmer"ekte Vnklı oldupumu anlıyorum. Fakat ne yapayım ki, kalbinizin benim için çarphğını yatmdan biliyorum. Boğazıma kadar gelmişti. Dayanamadım: Sevgili bayan, dedim, yüzümü görmediğim her kadın gıbi siz de güzelsinız bence. Belki tipiniz de kumraldır, tam benim istedığim gıbi. Belki boyunuz, cinsi tükenen bir ceylân neslinin son mümessilidir. Belki gözleririzde yeşil okyanuslarm baş döndürücü sonsuzluğu ve de rinliği var. Belki saçlarınız Babilin asma bahçelerinden kalan son bir parçadır, belki yüzünüz Meryemin yüzünden daha saftır, ve belki tebessümünüz Joconde'un tebessümünü gölgede bıraka«ak bir sanat mucizesidir. Fakat rica ederim, kimsiniz, Havvanm hangi kızısmız, niçin benden af dilemek lüzumunu hissediyorsu nuz? Meramınız geceleyin uykumu ka çırmaksa, akmtıya kürek salhyorsunuz. Zira uykumu kaçırmak için bir sürü hayat endişesi kapımda tepinip duruyor, hem ben uykusuzluğa zaten alışmış bir adamım. Telefonda bir kahkaha şelâlesi boşandı: Ne çabuk heyecana kapılıyorsu nuz. Merak etmeyin, uykunuzu kaçır mağa niyetim yok; uyumanız daha ziyade işime gelir; ellerimi kollanmı sallıya sallıya rüyanıza girerim, realitede sizi mahrum bıraktığım arkadaşlığıma, sev gime, şefkatime, buselerime kavuşursu nuz. Sizi, rüyada bile olsa, bahtiyar ederim. îsmimi mahsus söylemiyorum, söy lesem sevincinizden çıldırabilirsiniz. Razıyım çıldırmağa.. Tek siz isminizi söyliyesiniz. Bakalım ben razı olur muyum? Benim, sizin aşkınıza ihtiyacım var. Benim de sizi tanımağa.. Dedim ya kuzum, beni tanıyorsu nuz, çocukluğumu, evimi, ailemi, kaç yaşmda olduğumu, hangi liseyi bitirdiğimi, şimdi hangi mektebe gittiğimi, hangi renkleri sevdiğimi, hangi şapkalan tercih ettiğimi, arkadaşlarımın kim olduğunu pek iyi biliyorsunuz, bilmediğiniz tek şey sevginize mukabele edip etmediğimdir. Beni, demin söylediğim gibi, yalnız rüyada değil, gündüzün de, sokakta, tramvayda sık sık görüyorsunuz, fakat bana öfkeniz olduğu için bakmıyor, alâkadar olmuyor gibi yapıyorsunuz, izzeti nefsi nize bu kadar düşkün olmanız hoşuma da gitmiyor değil. Ama hissediyorum ki arkamdan uzun uzun bakıyor, içinizi çekiyorsunuz.. Bu melul ve mahzun haliniz bana pek dokundu da... Merhametinize teşekkür ederim. Sizi tanıdığımı, mademki bu kadar kat iyetle söylüyorsunuz, kabul edeyim.. O halde, niçin benden af dilemek istediğinizi söyleyin de kurtulayım bu meraktan. Birdenbire, damdan düşer gibi sordu: Tramvayları sever misiniz? Rolüme devam etmekten başka çare yoktu: Istanbul gibi, Nedimin «Bir senkine yekpare Acem mülkü fedadır» dediği bir şehirde oturduğum ve hususî oto mobilim olmadığı için, tramvaya binmek bir zarurettir. Sevip sevmediğimi hiç düşünmedim. Tramvay bahsine zâfı mı vardı, ney di. Ayni ciddiyetle tekrar sordu: Tramvayda güzel bir kadın görseniz ne yaparsmız? Sualin gerektirdiği cevabı verdim: Sizin kadar güzelse karşısına ge çer, göz hapsine alırım. Şeytanî bir kahkaha salıverdi: Ve avuclarınızı yalarsınız. Erkeklik gururuma yaptığı taarruzu durdurarak: Bilinmez, dedim. Avuclarımı ya lamadığım da olur. Sözünü geri aldı: Şaka söyledim, gücenmeyin. Bîr sual daha.. Kalabalık tramvayları mı seversiniz, yoksa tenha tramvaylan mı? Kalabalık tramvaylardan bütün Istanbul halkı gibi ben de nefret ederim. Sizin, kalabalığm her türlüsünden nefret ettiğinizi biliyorum. Ne de çok şey biliyorsunuz, rönt gen mütehassısı mısmız? Alaya başlamayın, sonra kulakla nnızı çekme^e mecbur edersiniz beni. Bayanla basa çıkmanın imkânı yoktu Sadede geldim: Nicin af dilemek istediğinizi söy lemediniz? Bırakmıyorsunuz ki söyliyeyim, az daha gayret etseniz vaz geçirteceksiniz. Maamafıh söyliveceğim, zira bir sene İALKAZAR «Haşmetlu aşk hazretleri!» filminin kahramanı Francis Lederer şimdiye kadar doğum yıldönümünü kutlulamak âdetini hiçbir zaman kendisine mal etmemiş artistlerden biridir. Geçenlerde nişanlısı Margo, Francis'in haberi olmadan 33 üncü doğum senesini kutlulamak üzere mükemmel bir sofra hazırlamiş ve bes on samimî dostunu da davet etmistir. Bu sürpriz karşısında san'atkâr evvelâ hiç sesini çıkarmamış, memnun sçibi görünmüsse de sabaha karşı nisanlısile mükemmel bir kavgaya tutusmustur. Müstakbel zevc ve zevce ancak bir hafta sonra ahbablardan bazısının tavassutile barışmışlardır. *Jc Claudette Colbert Holivud'daki en nazlı ve en güç beğenir artistlerden biridir. Kendisine oynaması teklif edilen filmin senaryosunu baştan asağı okumadıktan ve temsil etmesi kararlastırılan rolün sahsiyetine tamamile muvafık bulunduğuna kanaat getirmedikten sonra kat'iyyen o rolü kabul etmemektedir., Sineması muhterem müşterilerinden gördüğü rağbetten cesaret alarak hiç bir sinemanm yapamıyacağı inedi iki büyük filmi Cahid Sıtkı Tarancı denberidir ki bu azab içindeyim. : Ben de bir çeyrek saattenberi.. Sözümü kesmeyin, pişman olabilirsiniz. Sizi dinliyorum. Geçen sene bir gün, saat dört su lannda, Köprüde bir arkadaşınızla ko nuşarak yürüyordunuz. îki arabah tramvaylardan birinde tekbaşıma idim, göz lerim size takılınca, biraz da itiyad saikasile, başımı çevirip bakmaktan kendimi alamadım, galıba biraz gülümsedım de.. Siz, beni her yerde ve herşeyde aradığınız için gözünüzden kaçmadım, gülüm semiş olmam size büsbütün cesaret verdi, arkadaşınızı talebe tabirile ekerek, koşup tramvaya atladınız, senelerdir gözlerinizle söylediğiniz şeyi ağzmızla teyid etmeğe geliyordunuz, tramvaydan içeri girerken bir yaprak gibi titriyordunuz, bunjur dedikten sonra yanıma oturmak istediniz, ihtiyatlı davranmış olmak için müsaade etmedim, geçip arkama oturdu nuz, beş senedenberi beni büyük bir sa bırla sevdiğinizi söylediniz, sanki söylemeseydiniz ben bilmiyor muydum, ney se.. Bana soyliyecek birçok şeyleriniz olduğunu ileri sürerek tramvaydan inip daha rahat bir yerde konuşmamızı teklif ettiniz, tabiî kabul edemezdim ve nitekim etmedim, bu hareketinizin hoş birşey olmadığını söyledim; tramvay Ortaköye gelmişti, sizi büsbütün ümidsizliğe dü şürmemek için, tramvayda birbirimize rasladığımız zaman konuşabileceğimizi ilâve ettim ve size Allahaısmarladık di yerek tramvaydan indim. Siz, dehşetli öfkelenmiş olacaktmız ki bana güle güle demediniz, ve ondan sonra da, beni görnüz zaman, değil selâm vermek, dönüp bakmadınız bile. Halbuki eskiden ne güzel bir göz aşinalığımız, bir gönül ahbablığımız vardı I O gün tramvaydan inmediğime pişman olduğumu itiraf ederim. Sanki ne yapacaktınız, biraz daha açılacak, kalbinizi daha pervasızca ko nuşturacaktınız, ve belki anlaşabilecektik de.. O gün bugün, belli etmemenize rağmen, beni ayni hararet ve samimiyetle ve fakat ümidsiz olarak sevmeğe devam ettiğinizi biliyorum. Sizi, istemeden, kırdığıma müteessirim. Bunun için sizden af dilemek istiyordum. Sevenler affetmesini herkesten iyi bilirlermiş. Sevincimden içim içime sığmıyor du. Sen... dedim. ~< V e uyandım; uyandım ki karyolanm demirine sımsıkı sanlmışım, sabahleyin işime yetişebilmek için kurduğum saatin çalması bitmiş. Gozlerimi uğuşturarak pencereden baktım: Tabiat rüya görü yormuş gibi kar yağıyordu. Dışanda kalan sağ omzum üşüdüğü için tekrar yorganı başıma çektim, yanda kalan rüyama devam etmek istiyordum. Fakat heyhat! Tel kopmuştu bir kere... BUGÜN "A' Buz üzerinde kayma şampiyonu Isvecli Sonja Henie Amerikadaki ilk filmini 50 bin, diğer iki filmini ise 8 0 bin dolar bir ücret mukabili çevirmişti. Anlasılan kordelâlan fazla rağbet görmüş olacak ki yeni sene için kuntratını dört fılım mukabili 360 bin dolar ücret almak şartile yapmıştır. Bu suretle beher filmi İt Mary Astor, Florence Rice, Frank 85 bin dolara geliyor demektir. Morgan, Robert Young; Metro «irkrti ^ Edward G. Robinson «Ehemmi tarafından yapılacak olan «Karlar ic'nde yetsiz bir cınayet» ısmindeki filmini biüç adam» filminin başrollerini oyn'ya tirmiştir. Bu kordelânın rejisini Lloyd caklardır. Racon idare etmistir. 1 ZEHiRLİ OKLAR DiYAR! 17) matinelerden itibaren göstermeğe başlıyacak GEÇENLERDE ÇLV SVLARINDA AMERİKAN PA N A Y ZIRHLISININ I A P O N Kırmızı derililerle Amerikalılar arasında sene lerce devam eden toprak kavgası. Şimdive kadar görülen hissî filimlerin en güzeli. TAYYARELERt TARAFINDAN BATIRILMASINI GÖSTEREN ve AMERtKAN TOPRAKLARINDA ZIRHLI OTOMOBÎLLERLE MUHAFAZA VE NAKLEDÎLEN M E Ş H U R F İ L M Bu akşam M E L E K , SARAY ve İPEK sinerna arın YARIN AKŞAM ' da programa ilâve edilecektir. 3 FILIM BIRDEN: BU, BİR HAFTAYA MAHSUS VE İLK DEFA YAPILAN BİR FEVKALÂDELİKTİR ! 93738 in en güzel eserlerinden •MEMNU AŞK SERSERtLER Yarınm 2 GANGSTERLER AVUKATI n L O R E L I I I K Ü Ç Ü K CÖARLES VANEL ALBERT PREJEAN FRANÇOİSE ROSAY ve KRALI H A R D t Amerika polis teşkilâtmı şaşırtan memleketleri bir felâket gibi saran halk düşmanı Gangsterlerin en son müdafaaları? T Ü R K Ç E Y I L D I Z L A R dâhileri r ALEMDAR da BUGÜN BAŞLIYOR ! Teşekkür Eşim ve babamız Safiyiddin Manço nun ziyaı dolayısıle gerek bizzat, gerek tel ve yazı ile büyük acımıza iştirak eden akraba ve dostlanmızla hastalığı esnasında büyük gayret ve bir aile efradı gibi şefkatle başından aynlmıyan Havdarpaşa Askerî hastanesi dahiliye mütehassısı Dr. Bay Nevzad Cankata ayn ayrı teşekküre acımız dolayısile imkân bulamadığımızdan sayın gazeteniz vasıtasıle teşekkürlerimizi sunarız. Eşi: Sabiha Manço Oğulları: Hüsameddin, Salâhaddin, Naci, Kemal. Elvan, Bülend Manço Kızlan: Feride Böke, Bedia Tingiz Damadları: Said Böke, Tahsin Tingiz Y I L D I Z sinemasında „,, CRETÂ GARBO ROBERT TAYLOR Bir haftadanberi gösterilmekte olan ilâhî artist ile çevirdiği büyük şaheser LA DAM O KAMELYA itibaren bir bir çok müracaatler üzerine B U G Ü N D E N hafta daha gösterilmesine karar verilmiştir. İki saat durmadan kahkaha Fransız komediyenlerinin emsalsiz hakkında bir filim Serginin kapanmasmdan birkaç gün evvel bazı şahsiyetler, gece ve gündüz esnasmda serginin bütün güzelliklerini sinemaya almak fikir ve arzusunu izhar ettiler. Tahminen 32 milyon kişi sergiyi zi yaret ve bütün bu güzellikleri takdir nazarlarile seyretmek talihinde bulunmuş olmasına mukabil bütün dünyada sayısız insan kütleleri bu zevkten mahrum kalmıştır. Filim, o tarzda sinemaya alınmıştır ki. karanlık bir salonda onu seyredenlere adeta Pariste bizzat bulunmuş ve ziyaretçilerle beraber hiçbir zahmet ve külfete katlanmaksızm bütün paviyonlan gezmek, mehtablı fişeklere ve ziyadar oyunlara iştirak etmek, sergideki bütün harikaları görmek imkânmı temin et mektedir. Yüzlerce kopyası yapılan bu filim. dünyanm her köşesine gönderilmiştır Her memleketin büyük sinemalan bu emsalsiz filmi, müşterilerine gö'stermek için biran evvel tedarike çalışmaktadırlar. Şehrimiz sinemalarından birinin de. bu filmi İstanbula getirtmek fıkrinde bu lunduğunu memnuniyetle haber aldık. Bu kadar güzel bir manzara filmi görmek zevkinden kendisini mahrum edecek hiçbir kimse tasavvur edemıyoruz. Paris Sergisi B A S K A S I N IN K I L I £ l N D A Yarın aksam T Ü R K sinemasında Senenin Meşhur eserı Teşekkür Bayan Mevhibeyi yatırdığımız Erenköy sanatoryomunda kaldığı bir buçuk ay zarfmda tedavisi hususuna çok itina edilmiştir. Bılhassa hastanenin intizamı takdire şayandır. Hastane başdoktorile hemşirelere alenen teşekkür ederiz. Validesi: Demircioğlu Fatma Eşi: Avni Erman ARMAND BERNARD RENE LEFAUR PİZELLA JANİNE MERRY Bu kadar neşeli, zevkli, eğlenceli film görülmemiştir. Muhteşem Filmi 1 Istanbulda gösterilen bütün filim'erin muvaffakiyet rekorunu kırmıştır. Halkımızın arzu ve ısran Uzerine yalnız M E L E K sinemasında gösterilmesi uzatılmıştır. Programa ilâve olarak : Çin sularında batırılan Panay zırhlısı ve Yunan veliahdının izdivac merasimi v.s.. Bu akşam S U M E R sinemasında aüzel müsiki ... Nefis şarkılar ... Lüks ve zarafet .... BUyük aşk ... filmi olan Baş rollerde: HER KADINA BİR ERKEK başlıyor. TRESl RUDOLF ve ALBRECHT SCHOENHALZ cidden görülecek ve alkışnanacak bir şaheser. ilâveten : EKLER JURNAL ıek Gözlü IVîEhiB ANıBAL'in idaresinöekî kahraman KARTACALIUARI memîeket içindeki bozguncular arkadan vurmasaydı ROViA tarUmar olur, tarihin gidişı değışirdı Sinemacılık tarihinin en muazzam filmi 100,000 figüran10,000 ath asker 300 Muharebe fili50 yelkenli tarihî harbgemisi KARTACA urkçe UHAREBELERi sozlu Yarın akşamdan itibaren Tarihî şaheser SARAY V6 İ P E K Sinemalannda birden