CUMHURIYET 12 îkincikânun 1938 İ7ABET, HAVATI Yazan: MAUREEN FLEMİNG Çevirenler: m { Şehir ve Memleket Haberleri ) Antakyalı Tevfik Otobüs dedikodusu hesab veriyor münasebetile... Amca katili, işlediği cînayeti inkâra başladı Antakyada, amcası Mehmed Saffeti öldürmekten suçlu Antakyalı Tevfiğin duruşmasma dün Ağırceza mahkerr.esinde başlanmıstır. Okunan kararnamede, Tevfik hak kında, ceza kanununun beşinci maddesine göre ilk tahkikatın açılmasına karar verildiği bildirildikten sonra, Ad liye Vekâletinin mahallinde yaptırdı ğı tahkikat, dinlenen şahidler, ve suçlu nun gerek sulh hâkimi, gerek polis hu zurunda verdiği ifadeler, ve gerek ilk tahkikat esnasındaki itiraflarile suçun sabit görüldüğü ve Tevfiğin 936 senesi ağustos ayının 22 nci günü, Cerip kö yündeki, amcası Saffetin evine gide rek, karısı Nedimeyi bileziklerini çıkarması için tehdid ettiği ve mukave met görmesi üzerine iki el ateş ettiği, çıkan kurşunlar Saffete isabet ederek kendisini yaraladığı, Saffetin, aldığı ya raların tesirile bir müddet sonra, hastanede öldüğü tesbit ve suçlunun ölüm cezasına temas eden ceza kanununun 450 inci maddesinin yedinci bendile mahkemeye verildiği tasrih edilmekteydi. Suçlu Tevfik, sorgusu yapıîdıktan sonra, şunları söyledi: Olen Saffet, babamm amcazadesîydi. Vak'a esnasında, ben buraday dım. Cinayeti benim işlediğim yalandır. Iftira ediyorlar. Fransızlar, ötedenberi babama karşı intikam besliyorlardı. Çünkü, ben An takya Türklüğünün ön safmda çalışı yordum. Bana eşkıyalık, şu, bu gibi bir takım suçlar isnad ettiler ve üç sene kürek cezasına çarptılar. Babamm da Türklük davasına hiz meti büyüktür. Kendisi şimalî Suriyede millî hareket kumandanlarındandı. Amcazademi vuran ben değilim. O tarihte, Istanbulda bulunduğumu, ve muhtelif spor teşekküllerinde çalıştığrmı, hüviyet varakalarımla ispat edebilirim. Karakolda, bana, eğer, Saffeti vur duğumu itiraf etmiyecek olursam, menv Jejcetime gönderilçceğimi söylejnişlerdi. Ben de böyîe bir akıbetten korktuğum içfn itirafta bulundum. Reis Peki amma, sen Tevkifha neden Antakyaya gitmek için kaçmıştm. Mademki, oraya gitmekten korkuyor dun nasıl gidecektin? Suçlu cevab verdi: Maksadım, Adanaya kadar kaçmaktı. Oradaki köylerin birinde çalışa rak, adımı unutturacaktım. Bundan sonra, Antakyada, alınan bazı mazbut ifadeler okunarak, gdme dikleri anlaşılan şahidlere yeniden tebligat yapılmak üzere muhakeme, başka ü bırakılmıştır. 3 0 MİTHAT CEMAL S. ZlYA Genc leblebici nasıl boğuldu? Siyasî icmal Peşte, Prag ve Cenevre içtimaları u hafta içinde, Avrupanm üç muhtelif noktasında, devletler arasında, gayet mühim toplantıIar yapılıyor. Peştede, Italya, Avusturya ve Macaristan Hariciye Nazırlan toplandılar. Küçük Itilâf Hariciye Na^ırları arasında Prağ'da görüşmeler başadı ve bu görüşmeler Belgradda devam edecektir. Ayın on yedisinde dahi Mil etler Cemiyeti medisinde aza bulunan devletlerin, tngiltere Hariciye Nazın Eden ve Fransa Hariciye Nazm Delbos da dahil olduğu halde başlıca devlet adamları Cenevrede toplanacaklardır. Kont Batthyani hızla eğildi, yerde duran şarab şişesini yakaladı; kadehler kalktı, eller birleşti, gözgöze durdular Kont Batthyani de gördü ki İmparatoriçedeki güzellik yalnız vücud ve yüz güzelliği değildi, daha fazla birşeydi. Ve Elisabeth, ayağına köstek vurulu bir atı elile sevmek için yerinden kalkınca Kont, onun hayvana gösterdiği hakikî sevgiden mütehassis oldu. Tam bir Habsbourg'un kansı olacak kadın!.. Elisabeth'in vücudünden hoş bir koku geliyordu, biçilmiş çayır kokusu gibi bir şey... Kont düşündü: Bu koku atlann, yemeğin, bir de etraflarındaki terli hergelecilerin kokularile nasıl bir tezaddı. Elisabeth, Kontun yanındaki ycrine döndüğü zaman ona hafifçe gülümsedi; başındaki küçük süvari şapkasını çıkardı, uzun saçları dalga dalga döküldü. Gözleri alevlcre dalmış, ikisi de hayal içindeydiler. Çobanın biri bir şişe şarab getirdi, ve haber verdi: Yemek hazırdı. Elisabeth'le Kont keskin iştahlannı büsbütün artıran bir içki îçtiler. Elisabeth, baş hergeleciye: Unutmayınız ki Stephane, dedi, sizinle ve adamlarınızla beraber yemek yiyeceğiz. Kendi kendimize değil. Baş hergeleci, hürmetle iğildi. Elisabeth Konta döndü: Benim şahsî, hususî imanım var: lnsanlar birbirlerine müsavidirler hep. Ama tastamam müsavidirler demek istiyorum. Kont Batthyani alay etti: Imparatoriçenin demokratlı|ına hayretteyim doğrusu... Majesteleri bir Habsbourg'la yıllardanberi yaşasın da gene bir Habsbourg olmasın, şaşılacak şey... Hele şunu hiç anhyamıyorum, nasıl oluyor da Habsbourg'lar size sirayet etmemiş oluyorlar... Bu Habsbourg'lar size mutlaka bulaşmış olacaklar... İmparatoriçe yerinden fırladı: Bu sözlerir n cezası bir kamçı yemektir... Evet, bir temiz kamçılanmak.. Şimdi çobanları gider çağırınm. Macaristanm «en güzel erkeği» ha$ sas bir noktay?. dokunmuştu. Kont istihza ile: Ha şöyle efendimiz, dedi, hakikî bir Habsbourg olarak meydana çıkm. Dane hedefe isabet etmiştir. Elisabeth bir tereddüd anı geçirdi, gözleri doldu. Imparatoriçenin bu teessürü karşısmda Kontun yüreğindeki acı şeyler silindi. Müteessir bir tavırla: Ne yapayım, dedi; Habsbourg'lara karşı acı şeylerden başka ne duyabilirim; bunu siz takdir edersiniz belki... Sizin gibi ber de onlann kurbanıyım Elemer! Siz, onlardan neler çektiniz biliyorum. Kont Batthyani Elemer hızla iğildi, yerde duran şarab şişesini yakaladı, kadehler kalktı, eller birleşti, göz göze durdular. Ateşin ışığı, Habsbourg'ların bu iki kurbanının, yeni duyulan bir aşkın ummanında akmtıya kapılmış giden bu iki vücudün üstünde titreşiyordu. Ay gök kubbenin merkezine yükselmişti; iki atlı bir ufak ormana daldılar. Ve İmparatoriçenin sarayına giden bir yolu takib ettiler: Gödöllö sarayına. hanedanımızm bir istikbali olacağına kanaat getirmeseydim Meksika tacını kabul etmenize muvafakat etmezdim. Meksikanın tabiî serveti büyük.. Ahalisinin dini bizim dinimiz.. Yalnız, Meksika büyük bir devlet olmak için birşeye muhtac: Başında ehil bir adamm bulunma sına... Uzerinize aldığmız vazife çok mühimdir. Devrinizin muvaffakiyeti tahminlerinizde, hareketlerinizde göste receğiniz isabete bağlıdır. Bu muvaffa kiyet Allah indinde de, Habsbourg'lar ve memleket nazarında da ayni derecede mühimdir. «Tevfiki ilâhî refikiniz ol sun.» Bu tantanalı nutkun tadsız tumturakı Maximilien'in tereddüdlerini artır maktan başka birşeye yaramadı; gözlerini bu füsun dolu yeni dünya haritasın dan çekti, kardeşinin hiçbir mana çıkmıyan suratına baktı; ve dolgun bir sesle: Efendimizin de bildiği gibi ben de vazifemin büyük mes'uliyetlerini, muhataralannı biliyorum; bir taraftan da Meksikanın kuvvetli bir devlet olması imkânını ben de, efendimiz gibi, müdrikim. Ve herhalde şunu da müdrikim ki benden şahsan çok ağır bir fedakârlık dahi isteniliyor. İmparator bir sualle sözünü kesti: Yani Avusturya tahtındaki hukukunuzdan feragatinizi demek istiyorsu nuz? Evet, öyle demek istiyorum. Fakat temenni ederim ki başka türlü bir çare bulabilseniz de... İmparator haşin bir tavırla: Imkânsız! dedi; zatı asilâneleri bilmelidirler ki başka türlü hareket ma nasız olur. Hiçbir adam iki memlekete birden hizmet edemez. Maximilien Imparatora iğildi, yalvardı, yakardı: Fakat efendimiz, eğer veliahd Rodolphe'a bir hal olacak olursa? Im paratoriçe geri gelmemek üzere gidip sizi bıraktı. Veraset sırasmda ikinci veli ahd fclarak lcendimdeff" bâşkft ' kirftseyi göremiyorum. împaratorla göz göze geldiler; kar deşinin gayzı yatışmıyan gözleri kar şısında Maximilien önüne baktı. Artık karşısındaki bir kardeş değildi: Kendisile hiçbir münasebeti olmıyan bir hüküm dardı ki sözlerinin münakaşa edilmesine müsaade etmiyordu. Ve; soğuk bir tavırla: Yeter! dedi; o dediğiniz şeyin bir kolayı bulunur. Sizin meselçnize gelince, Avusturya tahtındaki hukukunuzdan vazgeçmemenizi Avusturyada olduğu kadar Meksikada da havsalalar almaz. Bizim veraset kanunumuz açıktır, ve tecrübelere, an'anelere dayanan bir kanundur. Bu kanuna tâbi olursunuz. Biliyorsunuz ki ben sizin menfaatinizi düşünüyorum, şimdiye kadar size iki yüz bin florin borc verdim. Tabiî takdir edersiniz ki Meksikadaki vazifenize başlar baslamaz bu para ailemize geri verilmeli. Maximilien başını önüne eğdi. İlk imkânda bu para ödenecektir. Bununla beraber sanırım ki Avusturya devletinin ve Avusturya askerinin yardımına ihtiyacım olacak. Çünkü Birleşik Amerika devletleri, Meksikada bir irn paratorluk kurulmasma karşı koyacaklar. imparator alayla gülümsedi: Karşı komak mı? Yardım için bize güvenebilirsiniz; esasen Birleşik Amerika devletlerinden de hiç korkunuz olmasın; çünkü esaretin kaldırılmasmı kabul etmiyen cenub hükumetlerile muharebeden göz açmağa mecalleri yok; ve sanırım ki cenublular Meksikada bir imparatorluk kurulmasmı da iyi karşılıyacaklar. Istihfafla ilâve etti: O Lincoln vahşisi «Monroe umdesi» denilen «Amerika Amerikalılanndır» nazariyesini istediği kadar ileri sürsün, ondan bizim tasamız yok. Fakat farzediniz ki bir de şimal hükumetlerinin galib geleceği tutmuş... O takdirde «en muvafık bir tarzı maslahata tevfiki hareket kılarız.» Anlamadım efendimiz, yani? Yani Napolyon'la ben size yar dım etmek çarelerini buluruz. îngiltere, biliyorsunuz ki, muavenet teminatında bulunmadı. Tuhaf şey... Halbuki Charlotte bana birşeyler söylemişti: Babası Bel cika Kralı îngiltere Kraliçesi Viktoryayı kandjrabilir demisti. Kraliçe Viktorya'yı kimse kandı ramaz. Hem şimdi bizim oturup bunu münakaşa etmemiz boş... Sizden istediğim şey şu kâğıdı imzalamanızdır. lArkast var) Recai Nüzhet Babanm Biçare, dereden geçerken açtığı davaya dün çamura saplanmış devam olundu Bakırköye bağlı Safra köyünde, hüOtobüs meselesinde neşriyat yapan bir sabah gazetesi aleyhine Recai Nüzhet Baban tarafından açılan ilk dava/a dün, birinci asliye ceza mahkemesinde devam edilmistir. Suçlu mevkiinde, mezkur gazete başmuharririle neşriyat müdürü Sabri Salim bulunuyorlardı. Evvelâ suçlunun, müteakıben davacınm sorgulan yapıîdıktan ve avukat Nazmi Nuri, her iki suçlunun da vekili ol duğunu söyledikten sonra, Recai Nüzhetin dava istidası okundu. Recai Nüzhet Baban, istidasında, mezkur gazetenin 17/12/937 tarihli sayısında «Ma* kelerden biri düştü, arkasından Recai Nüzhet Baban göründü» serlevhasile çıkan bir yazıdan dolayı halkın husiımetine maruz bırakılacak surette tahkir edildiğini ileri sürerek gazete «ahibile neşriyat müdürünün matbuat kanununun 27 nci ve ceza kanununun 482 nci maddelerine göre haklarında kanunî takibat yapılmasını istemekteydi. Reis Sadeddin, bundan sonra, suçlu gazete başmuharririni sorguya çekti: Recai Nüzhet Babanı tahkir ettiğiniz iddia olunuyor. Yazıyı siz mi yazdınız? Evet, ben yazdım. Fakat müd deiyi tahkir etmedim. Bilâkis, davacı, bana isnadlarda bulundu. Hakikî suçlu ise kendisidir. Ben, kendisi hakkında, bir cürüm tasnii ve hakaret davası aç tım. Hakikatlerin aydınlanması için, bu davalann birleştirilmesi lâzımdır. Recai Nüzhet hakkında yazdığı nız bu yazılarla ne demek istediniz?.. Avni Bayer isminde tanımadığnn bir adamdan bir protesto aldım. Guya bazı yazılar yazmaklığım için bana verdiği bin lirayı geri istiyordu. Bu iftira üzerine, tahkikat yaptım. Neticede, bu adamı bana kar$ı tahrik ve sevkedenin Recai Nüzhet olduğunu anladım. Bu iş üzerinde şahidlerim ve delülerim var. Kendisine söz verilen Recai Nüzlıet, ü mukabelede bulündu: Ahmed Emin Yahnan, aleyhrmde bir tasnii cürüm davası açmış olabilir. Bu, umumî ahkâma tâbidir. Benim açtığım dava ise, matbuat kanununa temas eden bir matbuat davasıdır. Her iki davada, hâdiseler başka başkadır. Açmış olduğunu söylediği dava, benim davamla tevhid edilemez. Esasen davası da açılmıs. değil, henüz tahkikat safhasındadır. Gazete, bugünkü sayısında, benim Müddeiumumiliğe davet edildiğim halde, gitmediğimi yazıyor ki, serapa yalandır; iftiradır. Şimdi, Müddciumuminin yanmdan geliyorum. Şu dakikada da huzuru adaletinizde bulunuyorunu Yalmanın davasile benim davam arasında hiçbir alâka yoktur. Davacı Recai Nüzhet uğradığı ha karetten dolayı, aynca iki bin Iira istemekteydi. Avukat Nazmi Nuri, Yalmanın Recai Nüzhet aleyhine hakaret ve cürüm tasnii davası ikame edip etmediğinin tahkikini ve neticeye göre her iki davanm tevhidini istedi. Iddia makamı, suçlu Yalmanın açtığı davanm hakaret davası mı. yoksa tasnii cürüm davası mı olduğunu sordu. Riyaset makamınca hakaret ve tasnii cürüm davası olduğu cevabı verildi. Bunun üzerine, iddia makamı müta leasmı izah ederek, Yalmanın cürüm tasnii ve hakaret fiillerinden dolayı, Recai Nüzhet aleyhine bir dava ikame eylemiş bulunması, daha %wel kendisine Avni Bayer tarafından bir protesto gönderil miş olmasından ileri geldiğini, Yalmanın aleyhine yapılan tasni ve hakaretlerde Nüzhet Babanı da müşterek saydığını ileri sürerek, bu vaziyete göre, her ne kadar hakaret suçlarında isnad edilen fiilin sıhhati veya şayi vaziyeti isüat edilemezse de, ceza kanununun 485 inci maddesine göre, hâdise gözönünde tutularak böyle bir dava ikame edilip edilmediğinin sorulmasını istedi. Mahkeme, icabını düşündükten son ra, Yalmanın ikame ettiği hakaret ve tasnii cürüm davasile, aleyhine açılan davanm alâka ve irtibatı olması dolayısile böyle bir dava ikame edilip edilmediğinin tahkiki için Müddeiumumiliğe müzekkere yazılmasına ve durusmanın 18/1/938 sah günü saat (14) e bıra kılmasına karar verdi. viyeti meçhul bir leblebicinin cesedi bulunduğunu yazmıştık. Yapılan tahkikat neticesinde cesedin hüviyeti anlaşılmıştır. Batakhğa saplanarak boğulan bu zavallı, köyler arasında leblebi satmak üzere dolaşan on yedi yaşlarında Ahmed oğlu Mevlud is minde bir gencdir. Birkaç ay evvel, Kângından îstanbula gelmiş ve köylerde leblebi satm«ığı kârh bir iş bularak hayatını bu suretle temin etmeğe başlamıştı. Ahmed oğlu Mevludun, Safra köyüne gelirken, bir dereyi geçmesi Iâzım gelmiş, zavallı delikanlının yollan ve geçidleri bilmediğinden, dereyi geçerken bir batakhğa saplanarak boğulduğu anlaşılmıştır. Mevludun cebinde 4 kâğıd Iira ile bozukluk olarak yüz kuruş bu lunmuştur. Adliye tabibi Enver Karan, cesedi muayene etanis. ve boğularak öldüğünü tesbit ederek gömülmesine izin vermi$tir. ŞEHİR tŞLERl Hayat pahalılığı üzerinde bir rapor hazırlanacak Hükumetçe hayat pahalılığını önle mek için tedbirler almmasma karar verilmesi üzerine İstanbul Belediyesi de bu hususta tetkikata başlamıştır. Bu tetkikat sonunda Belediye kendi noktai nazannı gösterecek olan bir rapor hazırlıyarak hükumete verecektir. Altıncı fasıl Arşidük Maximilien Kardeşi, Meksika tahtmı kabul etsin diye Avusturya İmparatorunun kurduğu plân, 9 nisan 1863 te neticelendi. Maximil:;n'in Triyestedeki Miramar şatosunda merasim salonu.. Avusturya saray e*i.ânı öbek b'bek toplanmışlar, hepsi merakla ve birdüziye sa lonun büyük merdivenine dönüp dönüp bakıyorlar: Bu merdivenden şimdi Avusturya Imparatoru inecek, ve son haberi getirecek. Başvekil, etli suratı buruşuklar içinde, herkesten ayrı bir noktada duruyor, setresinin üstüne sıralanmış nişanlarla parmaklan sinir'i sinirli oynuyor, düşünüyordu: Muvaffakiyet elde edilmisti, ve tabiî ki edilecekti de... Ama!... Çünkü her işin bir «aması» vardır... Ve Başvekil omuzlarını kaldırdı, bir kere daha merdivene doğru baktı. François Joseph, sırmalar içinde müşir üniformasile, Arşidük Maximilien'in yazı odasında, üstü haritalar ve kâğıdlar dolı bir masanm önünde otur muştu. Kardeşi Maximilien arkasmda, ayakta duruyor, împaratorun omzunun üstünden bu evraka bakıyordu. İmparator nihayet doğruldu; oturduğu koltuğun arkasına yaslandı; ağır, iç 6ikıcı bir sesle: «Beyandan müstasnidir ki», dedi. eğer şu tasavvurun amelî kabüiyetinden ; n olmasaydım ve Amerikada saltanat Dört maket gönderildi îstanbulun imar işleri hakkında alâ kadar makamlarla temas etmek üzere Ankaraya gitmiş olan Belediye Fen heyeti imar bürosu şefi Ziya, beraberinde İstanbul ve Beyoğlu cihetlerine aid dört tane de maket götürmüştür. İki binde bir mikyasmda tanzim edilen bu ma ketler üzerinde de tetkikat yapılacaktır. Ekmek fiatı İstanbul Belediyesinden: Kânunusaninin on ikinci çarşamba gününden itibaren birinci ekmek on kuruş yirmi para, ikinci ekmek on kuruş, francala on beş kuruştur. ÂDLİYEDE Cüce Simonun duruşması Evine giren Hayri isminde birini hırsız zannile telâş ve heyecana kapılarak yaralamaktan suçlu Cüce Simon hak kındaki tahkikat, birinci sorgu hâkimliğince neticelendirilmek üzeredir. Cüce Simonun yaraladığı Hayrinin, ensesindeki kurşun çıkarılmış ve ken disi iyileşerek hastaneden çıkmıştır. Suçlu Simonun, bugünlerde, birinci asliye ceza mahkemesinde duruşmasma başlanacaktır. tSKÂN tŞLERÎ Çatalca ve Silivri kazalannda iskân edilmek üzere Nazım vapurile Romanyadan getirilmiş olan göçmenlerden Silivri kazasma müretteb bulunan göç menler, dün akşam sevkedilmişlerdir. Göçmenlerden bir kısmı sevkedildi Bu içtimalar arasında sıkı münasebet vardır. Çünkü üçü de Avrupanm ve dünyanm beklenmiyen iki büyük hâdisesinin tesiri altında bulunuyorlar. Üçünde de alâkadar devletler mezkur iki hâdisenin meydana getirdiği yeni vaziyete karşı nasıl hareket edeceklerini tayin edecek erdir. Bu hâdiselerden biri Milletler lemiyetinin müessislerinden son kalan üç büyük devletten îtalyanın bu müesseseden kat'î surette ayrılması ve Alman yanın hiçbir zaman bir daha buraya dönmiyeceğini ilân etmesidir. Diğeri de hem Küçük Itilâfın hem de Balkan anlaşmasının azası ve ayni zamanda Fransanın an'anevî dostu ve Rusyaya karşı Lehisanın askerî müttefiki olan Romanyada, demokrasi rejimi yerine bir faşist rejimiHabcıoğlu açıklannda bulunan cese nin kurulmasıdır. din hüviyeti, aradan on gün geçtiği halPeştede, zahirde, 1934 senesinde Rode henüz tesbit edilememiştir. Cesed Morgdadır. Üzerinde otopsi de yapılma mada kurulan siyasî ve iktısadî blokun mıştır. Bu, ancak Müddeiumumiliğin azalan ve hakikatte Berlin Roma * emrile yapılabilecektir. Tokyo mihverinin tevabii bulunan Italya, MÜTEFERRÎK Avusturya ve Macaristan Hariciye Nanızlan arasında görüşülecek başlıca me Deniz Bank umum müdürü selelerden biri, Milletler Cemiyetinden îtalyanın çıkması üzerine Avusturya ile geldi Yeni Deniz Bank umum müdürlüğü Macaristanm şimdi mi, yoksa daha biraz ne tayin edilen İş Bankası îstanbul şu sonra mı bu müesseseden ayrılması, kenbesi müdürü Yusuf Ziya Öniş dün sa di münferid ve müşterek menfaatlerine bah Ankaradan şehrimize gelmiştir. daha uygun olacağını düşünmek ve kaYusuf Ziya, dün doğruca İş Bankası rarlaştırmak olacaktır. îstanbul şubesine gelmiş, biraz sonra ıkincisine gelince, Alman ltalyan Deniz Banka raptedilen dairelerin âJapon ittifakınm gayesi olan Sovyet amirlerini kabul ederek kendilerile gö Ieyhtarlığmda müttehid olup mutlak orüsmüştür. torite esasına da merbut bulunan Yu Yusuf Ziya öniş, dün kendisile go rüşen muharririmize şunlan söyle goslavyanın, Italya ile tamamile anla « miştir: şıp Almanyaya da yaklaştıkta» sonra, « ; Henüı jbir şey sgyliy«ljilecek va Macaristanla ' AvustÜryanuv ' < kendisinu zlyetfe değilim. Teşkü&t yapmağa baş karşı alacaklan vaziyet Roma protokoladıktan sonra^örö^orüz.» Iu zümresinin bundan evvelki konferans • • Gayrimübadil bonolarî arında taayyün etmişti. neden düşüyor? Bu cümleden olarak Macaristan BaGayrimübadil bonolan 25 liraya ka nat'daki Macar ekalliyeti, tam hak ve dar yükseldikten sonra dün 19 liraya erbesti sahibi olduktan sonra, hududla " düşmüştür. Bono fiatlanmn bu şekilde rın tadiline aid davasının Macar Yu « düşmesine sebeb, îzmirden külliyetli • miktarda bono gonderilmeğe başlanmış goslav sınırına aicf kısmından vazgeç > mişti. Şimdi de, d. ilî rejimi faşist olduolmasıdır. ğu gibi, haricî olitikası da Italya v« Çocuk Yardım Birliği Almanya ile sam yakınlaşmak olan menfaatine konser Romanyaya kar'acaristanın alacağı Beyoğlu Halkevl orkestrası, bu ak vaziyet üzerindf işülecektir. şam saat 21 de profesör Seyfeddin AsaHabeşistanın Ita.yaya ilhakmı artıE lın idaresinde İlk Okul Çocuklarına resmen tanımak meselesi de Peşte de goYardım Birliği menfaatine Saray sinerüşülecektir. masında bir konser verecektir. Pertevniyal mezunlarî birlik Prag ve Belgraddaki görüşmelere g&i ince, Romanyada faşist partisinin iktidar kuracaklar mevkiine gelmesi üzerine Çekoslovakya Pertevniyal lisesi mezunlarî bir birşarkî ve orta Avrupada demokrasi rejilik kurmağa karar vermişlerdir. minde yapayalnız kalmış oluyor. Çünkü Bu mesele üzerinde konuşmak ve esasları tesbit etmek üzere önümüzdeki bugün Almanya ve Italya bir tarafta cumartesi günü öğleden sonra Eminö dursun Yugoslavya, Yunanistan, Lehisnü Halkevinde bir toolantı yapılacaktır. tan ve Baltık hükumetleri hep mutlak hâkimiyet ve ÜNÎVERSITEDE bulunuyorlar. otorite rejimini kabul etmiş, Nerede olursa olsun dahilde rejimin Mehmed Akif için broşür değişmesi o memleketin haricî politikaŞair Mehmed Akifin mezarını yaptırmak için muhtelif fakültelerden mürek sına da azçok tesir etmekten hali kalmakeb bir heyet, ufak kıt'ada bir broşür maktadır. Bilhassa Romanyada iş başma çıkarmıştır. gelen faşist partisi ve bunun yanıbaşında 2000 broşür bastırılmış, satışa çıka bulunan kardeş parti Demirmuhafızlar rılmıştır. Bu broşürle bazı ufak hususî ötedenberi, haricî politikanm büsbütün vs yardımlardan temin edilecek 400 Iira ile, merhumun mezarı yaptınlacaktır. esasmdan değişmesine kat'î lüzum görüyorlardı. Acaba Romanyadaki dahilî reMuvaffak talebeler için jimin değişmesi, bu devletin Küçük îtilâfa verilecek çaylar karşı alâkasmı müteessir edecek midir? Üniversite Rektörü, Tıb Fakültesi son Bu tebeddül, Rumanyanın Yugoslavya sımfında bulunan talebeye bu akşam ile münasebetini şüphesiz bir kat daha saat 17 de Üniversite merasim salonunsağlamlaştıracaktır. da bir çay ziyafeti verecektir. Bunu yaTitulesku'nun, Çekoslovakya gibi Ro1* nn akşam Hukuk Fakültesine, cuma akşamı da bütün fakültelerde pek iyi manyayı Sovyetlerle müttefik yapmağâ derece alan talebelere verilecek çay ta çalışması, az kalsın, Yugoslavyayı Ro • kib edecektir. manya'dan ayıracaktı. Son dakikada Kral Karol'un müdahalede bulunmasi Karadenizli genclerin ve Titulesku'yu Hariciye Nezaretinden toplantısı Üniversitede tahsilde bulunan Kara uzaklaştırmış olması hem Küçük Itilâf denizli gencler 28 kânunusani cumartesi hem de Balkan anlaşmasmda müttefik akşamı Park otelde bir toplantı tertib bulunan iki devletin arasını düzeltmişti. etmişlerdir. Yugoslavya, Italya ile anlaştığı ve Al" Toplantı gece 21 de baslıyacak ve sa manyaya yakınlaştığı halde, Çekoslovakbaha kadar devam edecektir. ya ile münasebatını kesmemişti. RomanECNFBl MEHAFtLDE yadaki yeni hükumet dahi böylece ha * Eski Türk Ingiliz muhtelit reket etmek istediğinden Hariciye Na • zırını Cenevreye giderken Praga da ug* mahkemesi reisi öldü ramağa memur etmiştir. Fakat iki devlei Türk Hocapaşa şubesinin temel kemesine İngiliz muhtelit hakem mah arasında eski münasebat zahirde devara riyaset etmiş olan Danimar atma merasimi kalı M. Hammerich memleketinde 51 ediyorsa da, hakikatte, eski samimî fikir Hocapaşada Şahinpaşa oteli ittisalin müştür. M. Hammerich yedi sene mem ittihadı ve hararetli iş birliği tamamile de inşasma karar verilen Maliye tahsil leketimizde bulunmuş ve Türk İngi mevcud sayılamaz. şubesinin temel atma merasimi, bu sa lik muhtelit hakem mahkemesinin tasMuharrem Feyzi TOGAYj fiyesi üzerine Danimarkaya gitmiştü bah saat on buçukta yapılacaktır. Aradan 10 gün geçti, hâdise hâlâ meçhul!