[Baştarafı 1 ind sahifede] toprak taşıtarak bunlan yerlere serptir miştir. Bununla beraber bu kadar çalışmalara ve kireç çizgilerin tazelenmesine rağmen, dün Taksim stadyomu sahası, mümkün olduğu kadar futbol oynanmaz bir halde kalmış ve bir buçuk saat müd detle yirmi iki oyuncu şayanı takdir bir fedakârlık ve gayretle bu balçık deryasının içinde çırpınıp durmuştur. Beşiktaslı Rüştünün idaresinde cere yan eden maça takımlar şu tertiblerle ç:kmı§lardır. Güneş: Cihad Faruk, Reşad Yusuf, Rıza, Ömer Melih, Salâhaddin, Necdet, Murad, Rebii. Vefa: Muvahhid Sefer, Saim Abdüş, Lutfi, Süleyman Necib, Şükrü, Muhteşem, Hüseyin, Mustafa. Oyuna Vefalılar çok canlı ve ümid verici bir şekilde başladılar. Top on da kika müddetle mütemadiyen Güneş nısıf sahasında ve Vefalıların ayaklannda dolaştı durdu. Bu sıralarda Reşad kendini oyunun seyrine kaptırarak kalesi için tehlikeli üstüste birkaç falso yaptı. Vefalı muhacimler bunlardan istifade edemediler. Bundan başka kaleci Cihad da iki ayn ve tehlikeli vaziyeti hasımlannın a yaklarına kapanmak suretüe bertaraf etmek mecburiyetinde kaldı. Vefanın on dakika süren bu gelip geçici hrtmasını gol yemeden atlatmağa muvaffak olan Güneş takımı, vaziyeti yavaş yavaş lehine çevirmeğe başladı. Oyun kısa bir müddet ortalarda bocaladık, tan sonra merkezi sıklet Vefa nısıf saha[sına intikal etti. Daha ziyade soldan in[kişaf ettirilen Güneş hücumlannda Re [biinin ortalayışları Salâhaddinin geride jkalmasmdan bir netice veremiyor ve bır |na mukabil Muhteşem iki üç Güneşli a rasından ekseriyetle kurtarabildiği toplan derinlemesine sağaçığma geçiriyordu. Fakat sağaçık Necib de bunlan alıp rakib kalesine dalacağma topu bekletmek veya zamansız ortalayışlar yapmak su retile heba ediyordu. Dakikalar üerledikçe Güneşlilerin gittikçe tempolarını tutturmalanna mukabil Vefa takımının bazı oyunculannda mü temadiyen şahsî oynamak hatası başgösterdi. O kadar ki Hüseyinle Şükrü kalelerine yaklaşıp kurtardıkları topları birbirlerile adeta müsabaka edercesine ve kaptırıncıya kadar sürüşler yapmağa başladılar. Lik macları CUMHURtYET beblerile yazmıştık. Boş ve manasız bir takım gürültüler arasında hakikatin tek rarını faydalı buluyoruz: Bir buçuk aydanberi devam edegel mekte olan bu maçlar yalnız lstanbuldan millî küme için ayrılacak dört takımın tayini için tertib edilmiştir. Taayyün eden takımlar Beşiktaş. Fenerbahçe, Güneş ve Galatasaraydır. Bunlar millî küme maç lan sırasında aralarında ikişer defa karşılaşacaklar ve en fazla puvan alan Istan bul şampiyonu unvanını kazanacaktır. Futbol federasyonunun bu husustaki mevzuatı sarihtir. Beşiktaş, Fenerbahçe ve Güneş takımlarınm aralanndan birinci, ikinci ve üçüncünün tayini meselesi Istanbul şampiyonluğu için değil; ıstanbul mıntakasmca sahalar hasılatınm taksimi işinde mevzuu bahsolabilir. Çünkü birinciye yüzde on yedi, ikinciye yüzde on altı, üçüncüye de yüzde on beş hisse verilmesi usuldendir. Alâkadar makamlar bu üç takımı bir tasnife tâbi tutmak için gol adedi (ave raj) yani attığı golleri yediği gollere taksim etmek; attığı gollerden yediği golleri tarhetmek; en fazla gol atan takımı veya en az gol yiyen, yahud da hiç mağlub olmıyan takımı birinci saymak, gibi muhtelif usullerden birine müracaat edebilir. bitti 10 İkincikânun 1938 Maliye tayinleri Yeniden bir çok terfi ve tayinler yapıldı Ankara 9 (Telefonla) Sinob Defterdarı Hâmid Erzurum Defterdarlığına, Kütahya Defterdarı Şükrü Antalya Defterdarlığına, Antalya Defterdarı Galib Maraş Defterdarlığına, Samsun muhasebe direktörü Hasan terfian KütaSya Defterdarlığına, Acıpayam Malmüdürü B. Nuri Yeşilova Malmüdürlüğüne, Yeşilova Malmüdürü Mustafa Acıpavam Malmüdürlüğüne, Siverek Malmüdürü îbrahim muhasebat genel direktörlüğü memurluğuna, Diyarbakır muhasebe direktörü Şevket Siverek Malmüdürlüğüne, Hukuk mezunu Yusuf muhasebat genel direktörlüğü memurluğuna, Istanbul Defterdarlığı memuru Ruhat teftiş heyeti daktüoluğuna, Çorum hazine avukatı Şaban terfian ayni yer avukatlığma, dava vekili Safer Hendek hazine avukatlığma, Haydarpasa Lisesi mezunu Behiç dahiliye muhasebesi memurluğuna, Adliye muhasebesi memuru Bahaeddin terfian İk tısad muhasebesi ikinci mümeyyizliğine, Hukuk mezunu Kadri muhasebat unıum müdürlüğü ikinci mümeyyizliğine, Hu kuk mezunu Mazhar merkez daireleri muhasebesi veznedarlık namzedliğine, Ankara asliye mahkemesi kâtiblerinden Turgud Muntazam Borclar Genel Di rektörlüğü memurluğuna, Hukuk mü«avirliği ikinci mümeyyizi Münir Munta zam Borclar ikinci mümeyyizliğine, Muş muhasebe direktörü Abdülbaki Muş tahsilât şefliğine, Kızıltepe eski tahsil rrüfettişi Îzzet Mardin tahsilât şefliğine, Tunceli tahsilât şefi Zeki Elâzığ tahsilât şefliğine, Kocaeli tahsilât komisyonu memuru Îzzet terfian Bursa tahsilât şefli ğine, Siyasal Bilgiler Okulu mezunu Necmeddin Ankara tahsilât kotnisvonu memurluğuna tayin edümMer ve Hariciye muhasebesi memuru Mehmed A!i, Dahiliye muhasebesi memuru Turan, İk tısad muhasebesi ikinci mümeyyizi Fazıl, Muhasebat genel direktörlüğü memurlanndan Atıf, bir sayılı kazanr teTryiz komisyonu raoörtörü Hulusi ve Iffet, varidat genel direktörlüğü mümeyyizlerinden Suad, Beyoğlu tetkik itiraz komis yonu rapörtörü Necati, Istanbul hesab mütehassıslarından Rasim ve Ali iki sayılı kazanc temviz komisyonu rapörtörü Zihni, Içel tetkiki itiraz komisvonu re isi Münir, Muntazam Borclar Geneî Direktörlüğü memurlarından Ahmed, An kara Defterdarlığı muhasebe memuru Mehmed, Balıkesir tataüât şefi Süreyya, Tahsilât direktörlüğü ikinci mümeyyizi Mediha terfi ettirümi'lerdir. Yekta vapuru Köstence limanında bath [Baştarafı l ind sahifedel Köstence limanındaki Ingıliz Gemi Kurtarma Şirketinin King Lir ismindeki tahlisiye gemisi vakit geçirmeden kazazede vapurun imdadına koşmuşsa da, o sırada şiddetli bir fırtınanın hüküm sürmesi yüzünden gemiyi suların hücumundan kurtarmak kabü olamamıs ve tahlisiye gemisi, limana iltica mecburiyetinde kalmıştır. Yekta vapuru acentasile Ingiliz tahlisiye şirketi arasında icab eden mukavelenin akdi bir gün gecikmiş olmasma rağmen, İngiliz gemi kurtarma teşküâtının Yekta vapurunu yüzdürebümek için bütün gayretile çalıştığı tesbit edilmiştir. Yekta vapuru, şu dakikada güvertesine kadar sulara gömülmüş bir vaziyette bulunmaktadır. Yarası çok büyük olduğundan kurtarümasından ümid kesilmiştir. Musademenin bütün mes'uliyeti, Norveç gemisinin kaptanında olduğu, yapılan fennî keşif neticesinde tesbit edilmiştir. Yekta vapurunun mensub olduğu kum panya tarafından vâki olan müracaat üzerine, musademeye sebebiyet veren Norveç gemisine, 62 bin Türk liralık bir haciz konulmuştur. Yekta vapuru, Istanbul sigorta şirketlerinden birine 16 bin liraya siforta edilmişti. 1200 ton hacminde bulunan Yekta vapuruna istiab hacmi sıkletinde demir hamulesi yükletümis. olması, alâkadarlarca mahzurlu görülmekte dir. Geminin, son zamanlarda mühim surette tamir gördüğü için, en az 35 bin lira kıymeti vardı. Bundan birkaç ay evvel, bir gece Hamidiye kruvazörüe musademe neticesinde batan Ordu vapuru da ayni vapur kumpanyasının malı olduğundan armatör Yekta, kısa bir zamanda iki vapurunu kaybetmiş demektir. Dünkü maçtan bir görünüş cum hattının sağ tarafı bir türlü kendini büyük bir fırsat kaçırdı. toparlayıp umumî ahenge uyamadığı için, Güneşin üçiincü golü Yeşil beyaz müdafaasının işini çok ko 22 nci dakikada sağ iç yerinden ve laylaştıdı ve birinci devre 2 0 Güneşin önü boş bir vaziyette pas alan Melih u lehine bitti. zun bir eşape yaptıktan sonra şütünü çekti. Bu sefer kalenin üst direği topu geri İkinci devre îlk devrede sağ taraflannın işliyeme gönderdi, fakat Rebii buna yetişerek takıdığini gören Güneşliler ikinci devreye çı mına üçüncü golü kazandırdı. Biraz sonra hakem favullü oynıyan karlarken hücum hatlarını Salâhaddin, Mustafayı dışan çıkannca Vefa takımı Necdet, Melih, Murad, Rebii şeklinde dokuz kişi kaldı ve yeşil beyazlılann katadil etmişlerdi. Güneş takımı, ikinci devrede hemen lesi Güneşliler tarafından daha sık ziyahemen tek kale oynadı. Kırk beş dakika ret edılmeğe başladı. Güneşin dördüncü golü içinde Vefalıların birkaç münferid akını ise hiçbir netice vermedi. Vefa müdafileri Maç bitmek üzereyken Güneş hücum rakiblerinin çamur yüzünden uzaklardan hattının sağdan bir inişi ve Süleymanın şüt atamıyacaklarını yerinde hesablıyarak topu çevireyim derken kendi kalesine sokalelerine çekilmek suretüe bir tabiye kur kuşu Vefanın oyundan 40 mağlub çık Barutgücü galib Dün Barutgücü sahasında haftalık mutad karşılasmalara devam edilmiş ve Anadolu ile Barutgücü arasında çok hararetli bir maç yapılmıştır. Neticede daha güzel ve daha üstün oynıyan Barutgüclüler hasımlannı 21 yenmeğe muvaffak olmuşlardır. Askerî mektebler arasında boks şampiyonası Askerî mektebler arasında tertib edilmekte olan spor şampiyonalarımn boks kısmına dün Maltepe Lisesinde başlanmıştır. Büyük bir alâka ve heyecanla takib edilen bu müsabakalarda alınan neticeler şunlardır. Sinek sıklet: Denizden Necdet Maltepeden Necdete, Kuleliden Nıhad Bursadan Ahmede sayı hesabile galib gelmişlerdir. Horoz sıklet: Maltepeden Ali Kuleliden Vahide, Denizden Ferid Bursadan Sabahaddine sayı hesabile galib gelmişlerdir. Tüy sıklet: Denizden Efdal Maltepeden îsmaili teknik nakavut yapmak suretüe yenmiş, Bursadan Kenan Kuleliden Hicriye sayı hesabile galib gelmiştır. Hafif sıklet: Kuleliden îzzet Denizden Kadriye sayı hesabile galib gelmiş, Maltepeden Zühal Bursadan Nadiri teknik nakavut yapmak suretüe yenmiştir. Yan orta sıklet t Denizden Şevket Bursadan Ahmede sayı hesabile galib gelmiş, Kuleliden Hayri de Maltepeden Edibi teknik nakavut yapmak suretüe yenmiştir. Orta sıklet: Kuleliden Nureddin Denizden Afife sayı hesabile galib gelmiş, Bursadan Orhan da Maltepeden Cihada teknik nakavut suretüe galib gelmiştir. Yan ağır sıklet: Denizden Fethi Maltepeden Necdeti teknik nakavutla mağlub «tmiş, Kuleliden Orhan, Bursadan Ismaile sayı hesabile galib gelmiştir. Zigana ve Kap dağları kapandı Dünkü maçtan başka bir görünüş muşlardı. Bu tabiye bir dereceye kadar muvaffak olmakla beraber, Vefa kalesi bunun yüzünden birkaç mühim tehlike atlattı. Devrenin ilk çeyrek saati içinde, Sefer uzaktan gelen gülle ağırlığındaki topa kafa vurup bayıldı ve bir daha oyuna dönmemek üzere sahadan çıkarıldı. On kîşi kalan Vefa takımı müdafaaya ehemmiyet verdiğinden muhacimlerinden birini büsbütün geri çekmek mecburiyetinde kaldı. Esasen hâkim bir vaziyette bulunan Güneşliler rakib takımın eksümesinden istifade ederek Vefa kalesini daha yakınlardan tehdide başladılar. Bu arada Melih Vefa kalesinin iki metro yakınından yakaladığı topu direğe çarptırmak suretüe ması netıcesinı verdi. Dünkü çamurlu saha oyunun zevkli bir şekilde devamına mâni oldu. Futbolcular ikinci devrenin mühim bir kısmını bitkin bir halde geçiştirdüer. Güneş takımında Faruk, Ömer, Rebii, Vefa takı mında da Seferle Muhteşem iyi idiler. Erzurum 9 (A.A.) İki gündür devam eden fırtına ve tipiden Zigana ve Kap dağlan kapanmış ve bu yüzden birçok kamyonlar yolda kalmıştır. Takviye edilmiş amele postaları yolu açmağa çalışmaktadır. Münakalâtm durmama5i için azamî gayret sarfedilmektedir. Yunanistanda * Güneşin birinci golü 20 nci dakikada Güneş hücum hattı nın sol tarafmda Rebii ile Murad birkaç paslaşmadan sonra avut çizgisine kadar indiler. Ortalanan topu Muvahhid fena bir şekilde tuttu ve elinden kaçırdı. Melihin küçük bir şarjı bu vaziyeti gole çevirdi. Vefalılar Melih tarafından yapılan şarjm favul olduğunu iddia ederek bu gole itiraz ettiler; fakat hakem golün şarjdan evvel olduğunu ileri sürerek itirazı kabul etmedi ve gol kararında musır kaldı. Kulüblerin puvan vaziyeti Kulüblerin kat'î puvan vaziyetini gösteren cetvelimize bir göz atılacak olursa Beşiktaş, Fenerbahçe ve Güneşin yirmi dörder puvanla ayni seviyede bulunduklan görülür. Ayni puvanı kazanmış olan bu takımlann attığı ve yediği golleri bazı ince hesablardan geçirip bir netice çıkarmanın doğru olmadığını dünkü nüshamızda se Amerikanın sattığı harb malzemesi Vaşington 9 (A.A.) Hariciye Ba kanlığı kânunusani ayında harb mal zemesi ve sivil tayyare ihracı için ve rilen permilerin istatistiğini neşretmiştir. Verilen rakamlara göre, Japonya bu av zarfında, Amerikadan 250 bin 282. Çinliler 290 bin 633 ve Sovyetler de 17,582 dolarlık harb malzemesi satın al mışlardır. Verilen ihracat permisi yekunu takriben bir milyar dokuz milyon dolara baliğ olmaktadır. Selânik 9 (Hususî) Bu seneki kış senelerdenberi görülmemiş bir şiddette devam etmektedir. Şehirde termometro sıfırdan aşağı 67 arasma kadar düş müştür. Soğuğun şiddeti gittikçe art maktadır. Florine taraflarında termometro 7 ye inmiştir. Bütün Makedonya havalisinde de ayni derecede soğuklar hü küm sürmektedir. Yağan karın çokluğu ve arkası kesümeden devamı yüzünden birçok köylerin civarla münakalâtı münkati olmustur. Yunanistanın her tarafında kış şiddetlidir. Deniz fırtınahdır. Güneşin ikinci golü iki dakika sonra Güneş hücum hattının gene solundan inkişaf eden bir hücum sr rasında Muvahhid çıkış yaptı fakat topu alamadı. Necdet de boş kalan kaleye taknnının ikinci golünü attı. Vefalılar, iki dakika gibi çok kısa bir zaman içinde üstüste iki gol yemenin tesirile oyunlarını büsbütün kaybettiler ve sahada, çamura rağmen anlaşmah bir oyun çıkarmağa çalışan Güneş takımı k a r şısmda, herbiri ayrı telden çalan insicamsız bir manzara aldılar. Bu müddet zarfmda, Sefer, canla başIa çalışmak suretüe Vefa müdafaasmda temayüz etti. Buna mukabil Güneş hü Bulgaristanda Sofya 9 (Hususî) Bütün Bulga ristanda kış pek şiddetli olarak devam etmektedir. Burada birkaç gündenberi termometro sıfırdan aşağı 23 dereceye düşmüştür. Lik maclarında kat'î netice Beşiktaş Fenerbahçe Güneş Galatasaray Vefa Beykoz İstanbulspor Eyüb Süleymaniye Topkapı Maç adedi Galib Berabere Mağlub Attığı gol Yediği gol Puvan 3 9 6 12 44 24 1 1 9 7 10 40 24 1 1 8 9 7 24 34 2 2 20 9 5 21 36 1 4 20 18 9 4 20 3 3 16 18 9 3 13 2 16 5 15 9 2 13 1 54 12 7 9 1 10 1 30 12 7 9 1 9 1 36 12 7 9 1 9 Yugoslavyada Ankarada lik maçları Ankara 9 (Telefonla) Lik maçlanna bugün Muhafız Gücü sahasında devam edilmiştir. îlk maç Harbiye Idman Yurdu ile Demir Çankaya arasında yapılacaktı. Fakat Demir Çankaya lisans ibraz ede Masallarda olduğu gibi, birisi bana: «Dile, benden ne düersin?» dese, cebimdeki paranm daima bir santim fazla olmasını dilerdim. Çünkü sen, parasmın daima bir santimi çıkışmıyan insanlardansm. Mis Butcher, işin çıkar tarafına gitmek istiven bir tavırla ve belli belirsiz bir istihza ile: Içki dağıtan metrdotel, havluyu, şisenin etiketini göstermiyecek şekilde tutarsa, dedi... Hem misafirleriniz şampanyadan pek de anlıyan insanlar değil... Doris, yerinden kalktı ve bezgin bir tavırla: Nasıl isterseniz öyle yapın, dedi. Mis Butcher, devam etti: İki düzüne kokteyl peçetesile, havlu lâzım. Apartımanı eşyasile beraber tutmuşIardı ve Rossi'ye bir sürü ufaktefek lâzımdı. Mis Butcher'in bu sözüne de: Şimdi param yok. Cevabını verdikten sonra piyanoya doğru kostu. Salonda birçok çiçek vardı ve hepsinin kokusu birbirine karışıyordu. Dorina, bir zerren demetinin önünde durdu ve çiçeklerin minimini yüzlerini okşadı. İlk notayı okuyacağı sıkıcı anı geciktirmeğe, şuursuz bir gayretle çalışıyordu; fakat beyhude. Biraz sonra piyanonun önüne otur J Belgrad 9 (Hususî) İki günden beri çok şiddetli soğuklar başlamıştır. Bumediğinden maç tehir edildi. Bundan sonra Ankarasporla Gencler rada termometro sıfırdan aşağı 22 23 Birliği takımlan karşılaştılar ve Gencler arasındadır. Birliği bu maçı 3 1 kazandı. Van Zeeland Belçikaya Bu maçtan sonra Ankaradan millî kümeye girecek kulübler anlaşıldı. Ankaradöndü dan Harbiye Idman Yurdu ve Muhafız Londra 9 (A.A.) Van Zeeland bu Gücü millî kümeye gireceklerdir. sabah Belçikaya hareket etmiştir. du ve basit sesleri, dikkat ve itina ile çıkarmağa koyuldu. Sabahları, sesinde inadcı bir mukavemet, bir kuruluk, bir isyan peyda oluyordu. Dorina, piyanonun başından kalktı ve odanın içinde bir aşağı bir yukan dolaşarak, sesi biraz yumuşayıncıya kadar, pes perdeden, ihtiyatla okumağa başladı. Sonra, yandaki odaya doğru: Madam.... Diye seslendi. Salvatori derhal geldi. Ayaklarının ucuna basarak ve ayakkablarını gıcırdata gıcırdata yürüyordu. Yürüdü, bir köşeye oturdu. Dorina tekrar piyanonun yanma gitti, ayakta bir iki gamdan dolaştı. Salvatori pürdikkat dinliyor, ve tek hecalı ihtarlarla tashih ediyordu. O sırada Mis Butcher içeri girdi; Kapınm eşiğinde durdu. Dorina, sesini açmak içkı hafifçe öksürerek mendiline tükürüp dikkatle bakarken, bu fırsattan istifade etti ve provaya gitme zamanının geldiğiııi haber verdi. Salvatori, ateş saçan nazarlarla ona baktı. Aralarında tam bir taksimi vezaif yapmışlardı ve birbirlerini müthiş surette kıskanıyorlardı. Tiyatroya aid her iş Salvatori'nin ihtisası dahüindeydi; ev ve sosyete işlerinden Mis Butcher mes'uldü. Mis Butcher, prova ile meşgul olmak suretüe salâhiyetini suiistimal etmiş oluyordu. Dorina, çiçeklerle dolup taşan salonda kara bulutlar toplanmağa başladığmı hissetti. Uysal bir eda ile: Kavga etmeyin, çocuklar. Dedi. Salvatori inadından dönmedi: Mis Butcher, radyonun tamirile meşgul olsa daha iyi eder. Diye mukabelede bulundu. Mis Butcher, hemen yapıştırdı: Radyo musikiden maduddur, zannederim. Dorina, birdenbire köpürdü. Haydi kavgaya başlayın bakalım, diye haykırdı. Sinirlerimi bozun. Sakın beni düşünmeyin; öyle ya, olsa olsa Toskayı söylemek mecburiyetindeyim! Ortalığı derhal bir ölüm sükutu kapladh İki hasım, yandaki odaya giren Doris in peşisıra, sessiz sadasız yürüdüler. Burası, karanhk ve penceresiz bir yerdi; bir köşesinde eski bir kilise rahlesi duruyordu. Dorina, dolabdan kürk mantosunu almak için o tarafa yaklaşınca, rahlede oturan Marcella Pollock ayağa kalktı. Dorina yoluna devam etti ve lâkayd bir tavırla: Hallo Marcella! dedi. Marcella, pürtelâş sordu: Musical Press'i okudunuz mu? Mükemmel değil mi? Hoşunuza gitti mi? Dorina, şapkasını giyerken cevab verdi: Çok hoş! [Arkası varl Vicki BAUM Yazan: Hamdi VAROCLU Çevlren: 70 Çöplüğe atın, gitsin. Sonra, banyo odasınm eşiğinde durdu, nevmidane kendisini seyreden Salvatori'ye sordu: Yeni bir şey var mı? Doktor Sardi telefone etti. Delınonte, düo ile son parçayı bu sabah bir kere daha birlikte prova etmenizi rica ediyormuş. Rossi, daima bir fişek gibi alev almağa müheyya olduğu için, Salvatori, gayet ihtiyatlı konuşuyordu. Fakat, bu sefer, Rossi, istihfafla, sadece omuzlarını sılkti vc banyoya girdi Salvatori peşinden banyo odasına girdi ve ısrar etti. Delmonte'ye ne cevab vereyim? Kabul edeyim mi? Bu sualın cevabı biraz gecikti ve Salvatori müsbet bir cevab işitince derin bir nefes aldı. Çünkü, Doris'in gıyabmda, provanın saat on birde yapılması karar laştırılmışh. Potter'in, Doris'e öğrettiği vepyeni ve ümidin hüâfmda nüanslar, ihtiyar Delmonte'yi fena halde şaşırtıyordu. Artık bozulmağa başlıyan sesinin en ufak arızasını, alkışlarda husule gelen en ufak gevşekliği Rossi'nin saçma sapan yenüık" lerine hamlediyordu. Doktor Sardi de onun bu kanaatini teyid ediyor, Doris'in kendisine öğrettikleri güzel usullerden hiç bir tanesini kullanmadığını söylüyordu. Rossi bunların hepsini bilıyor ve nefret duyuyordu. Saat on birde yapacakları provada, bitmez tükenmez patırdılar çı kacağını önceden kestiriyordu. Halbuki, o akşamki temsil için, bütün sesini, bütün kuvvetini ve bütün sinirlerinin metanetini muhafazaya mecburdu. Lâvanlalı sabunun köpüğünü, dalgın dalgın vücudüne sürerken, sanki bundan biraz sükunet umuyor gibi bir hali vardı. Tuvaletle rol provası arasında bir de Mis Butcher meselesi vardı. Dorina bu kadına bir türlü ısınamıyordu; fakat, yeni bir kâtib bulmağa ve o yeni kâtibı işe alıştırmağa vakti yoktu. Esasen, ona karşı duyduğu antipatinin haksız olduğunu kendi de büiyordu. Mis Butcher, vazifeye merbutiyet mefhumunun timsali idi. Vaktile iyi gün görmüş, Park Avanue'de oturmuş, iflâs yüzünden bu mesleğe atü mıştı. Yassı topukları, kusursuz eldiven leri vardı. Doris'in yaptığı ingüizce yanlışlarını, nazik ve tatlı bir sesle tashih ediyordu. Akşam yemeklerini ve mecburî ziyafetleri, sanki Park Avenue'de imiş gibi, büyük bir itina ile tertib ediyordu. Hulâsa, Mis Butcher, tam manasile bir lady idi ve Doris, hayatmın muhtelif safhalarm'da yolunda tesadüf ettiği bu sınıf insanları, mahud Micky ile Ducky kadar bile sevmezdi. Kütübhane dedikleri odada, Mis Butcher'le beraber oturup hesab defterlerini gözden geçirdiği müddetçe, Delmonte ile aralarında geçeceği muhakkak olan kavgaya hazırlandı. Mis Butcher: Hangisini ısmarlıyayım? diye sordu. Neyin hangisini? Henley telefone etti. îki nevi şampanya teklif ediyor. Birisi halis; sandığı 134 dolar. Öteki daha az halis, fiatı 95 dolar. Hangisini ısmarlıyayım? Doris, dalgın, cevab verdi: Misafirlere, halis şampanyadan baskasını ikram edemeyiz.... Çok para kazanıyordu, fakat eskisi kadar sıkıntıda idi. İhtiyar Bryant, bir gün ona şöyle demişti: