CUMHURÎYET 9 fkincikânun 1938 ( Şehir ve Memleket Haberleri ) 1 " Yazan: MAUREEN FLEMtNG HAVATI 27 Çevirenler: MlTHAT CEMAL S. ZÎYA Cellâdoğlunun cellâdlığı Bursada tifo vak'aları artıyor Fırıncılarla ekmek yapıcıları arasında Siyasî icmal Japonya ve devletler zakşarktaki harbin; Amerika, Ingiltere ve Fransanm müdahalesile bir dünya harbi halini alması tehlikesi şimdi tamamile bertaraf olmuş kulunuyor. Nankin'in zaptı esnasında Aaerikan ve Ingiliz harb gemileri ve tüccar »efinelerinin tahrib edilmeleri yüzünden Amerika ile Ingilterenin Japonya nezdinde yaptıkları teşebbüsler dolayısile diplomasi vaziyet çok gerginleşmişti. İmparator, karısımn yanında dimdik duruyor, Bigadiç cinayeti davası Belediye, lağım sulıırı için Yevmiye yüzünden çapve manası anlaşılmıyan bir sükun içinde susuyordu.. mühim safhaya girdi esaslı kararlar alacak raşık bir ihtilâf çıktı Bunlara meşru ve gayrimeşru ailesi hakkında fıkralar anlatıyor, cinaslar, nükteler söylüyordu. Hatta kendi yazdığı şiirleri bile okudu; kendini dinletecek bir halk bulmuştu. * * ¥ U dım, kanunlar bana yardım ederdi ve çocuklarım benim olurdu, baba! Halbuki Imparatoriçevim d i y hak namına hiçbir şeyim yok; elim kolum bağlı. Öz çocuklarımı okşamar" b;le caiz değil.. Çocuk larımm anası yok. Eğer bv işte bana bir parçacık söz düşseydi ben hakkından gelirdim o saraydakilerin, o... Ah babacığım, keşki bir çingene, k°şki bir hiç olaydım da tek sahiden hür olaydım. O halde kızım, senin yapabileceğin bir tek şey var, kalkıp doğruca Viyanaya gitmek ve kocanla, kaynananla bu işi açıktan açığa görüşmek... Yoksa içinde bu derd varken hayatta gün göremezsin sen kat'iyyen. Doğru, kalkıp mutlaka Viyanaya gitmeli... Ve Elisa'ueth bir kadınm aklından çıkmıyacak bir mütaleayı da birdenbire ilâve etti: Herhalde lâkayd kalamıyacaklar bana... Hiç değilse, en son Paris modalarını görmek için olsun! Yanlış düşünüyorsun kızım; sen Viyanaya Godiva (*) gibi gitsen, yani üstünde saçlarından başka birşey olmasa, sana, gene bakarlar. Elisabeth şair Heine'nin okuna okuna yıpranmıs bir kitabını açtı ve okudu: «Fransa bir bahçeye benzer, bir de~ mei tıapmak için en güzel çiçekler ha bahçeden kopanlır ve bu demeiin aJı Parisiir.» Dük Max: Şu oğlan ne yazarsa beğenirim, dedi. Elisabeth'le dük Max arasında, irtibat gene başlamıştı. Dük Max Helene'le Elisabeth'e «küçükler» diyordu ve «küçükler» ne vakit mağaza mağaza dolaşıp alışveriş etmeğe çıkarlarsa dük Max da bunlann bıkmaz bir arkadaşıydı. Hele terzihanelerde mankenlik eden güzel kızlar, dük Max'ın kadın güzelliğine karşı duyduğu iptilâyı bol bol tatmin ediyorlardı. Terzi Northun müessesesindeki bir mankenin müstesna güzelliğinin karşısında, Maximilien, bitti. Elisabeth babasınm bu halini hoş görerek gülümsedi; ve kendisine dedi ki: Şu kızcağıza şöyle iyi birşey ver baba! Kadın güzelliğinden öyle anlıyorsun ki, zevki tabiatme bayılıyorum. Bu hususta bana daima güvenebilirsin, daima yanmdayım baba. 1862 yılının kadın modalan hep Fransa Imparatoriçesi Eugenie'nin zevkine göre icad edilmişti. Sımsık' korsajlar; kabank kollar; volanları güzide dantelâlar dan, festonları kıymetli süslerden, acayib falbalalarile, işlemeli uzun eteklerile gayr geniş ve katı jüpler. O zamanın şık bir kadını yürürken etekleri etrafa fısıltılar saçardı. Bu esvab hoşuna gidiyor mu, baba? Bu suali Elisabeth soruyor ve alabildiğine geniş etekli bir tafta esvab içinde edalı edulı yürüyordu. ^ . rrı.r%r^c.,, Dük M r . dayanamadıt Allah müstahaklarını versin, Sisi... dedi; esvabın dış tarafına ne mümkünse asmışlar; ninn, sen de, iç tarafına bir çmgırak... hatta çalgılı bir kutu astırmıyor sun, yani mutlaka bir moda lâzımsa! Elisabet!» gülümsedi: Hakkın var, baba, iyi söyledin, Dedi ve zamanın büyük terzisine dönerek ilâve etti: Ben de babamm fikrindeyim Mösyö Worth, modalarınızı çok sakil bulu yorum, hiç sevmiyorum. Hakhmız efendimiz, fakat zamane modalan bunlar; ne yapayım? Birşey yapılabilirdi ve Elisabeth elile bazı modeller çizdi ve Worth terzihanesi bunlan Imparatoriçe için yaptı. Bunlar iYunan üslubunda bir takım esvablardı: Vücude yapışan, insanın serbest hareketine mâni olmıyan ve 1862 den ziyade 1932 yıhnın olan roblar. Fakat İmparatoriçe bu esvablan herkesin yanında giymedi. Çünkü rağbette olan modalardan ayrılmağa cesaret edecek kadar kendi zevkine henüz güvene miyordu. Nefsine bu güven daha sonra gelecekti. *** Bir gün, akşama doğru, dük Max Lnparatoriç°nin hususî dairesine geldi; Elisabeth iî' gözü iki çeşme, ağlıyordu. En son yaptırdığı esvablar, darmadağı nık, odanın içinde, yerlere atılmıştı. Ama~ Sisi, yavrum. ne oldun? Elisabeth, gözyaşlan içinde yüzünü babasına çevirerek: Babacığım... Dedi. D ü u Max kızm' kucakladı. Imparatoriçe Habasım icini döktü, Hunyadi'yi anlattı, sonra da Maximilien'i, ve kendi çocukla:nı... Göreceği gelmişti çocukları nı. Dük Max onu yatıştırdı: Ammr yaptm, Sisi! dedi; canım bütün bu şeyler hepsi düzelir. Hunyadi'ye gelince, o, artık bir hatıradan ibaret... Onu düşünüp de hic kendini üzmemelisin. Maximilien'e gelince, o, aklı başmda bir adam. Meksik mesple5İni rnuvaffakiyetle basanr, emin ol... Bu kadar asil, bu kadar insanî fikirîer besliyen, sonra da bu fikirleri filiyat sahasına koyabilecek Vudrett olan bir adam o... Şimdi, iki gözüm, gelelim çocuklarma... Bunlar Ihakkmda n^ yapabilıriz, bunu seninle bifaz ^ü«ünelim. Ben eğer, dünyanın herhangi bir •^Jarafında, şöylc alelâde bir kadın olsay Bigadiçte, bundan birkaç ay evvel, çok feci bir cinayet işlenmiş, Nazif is minde bir mekteb öğretmeninin 3 yaşlanndaki kızı İlter, sokakta oynarken, aldatılarak meçhul bir yere götürülmüş, ve orada vahşiyane bi surette bıçakla parçalanıp öldürüldükten sonra, cesedi babasının evi önüne bırakılmıştı. Bigadiç adliyesinin yaptığı tahki attan, bu suçu, Cellâdoğullarından Kasımla kız kardeşi Eminenin müştereken işledikleri neticesine vanlarak her iki suçlu d ı tevkif edilmişlerdi. Öğretmen Nazifin evi karşısında oturan Ümmü adın'a bir kadmın da, çocuğun kaçı rılmasını kolaylaştırmak suretile suçun işlenmesine yardımda bulunduğu tesbit edilmişti. Malumatına müracaat edilen kız Bigadiçte, belediye hekimliği eden Hüsnünün 16 yaşlarındaki kızı Nebahet, b" korkunc cinayet etrafmda malumatına müracaal edilmek üzere, dün Istanbul ikinci sorgu hâkimi huzuruna çıkarılmış ve istinabe suretile ifadesi alınnu|tır. Nebahet, babas öldükten sonra, hâdisede suç ortağı vaziyetinde bulunan yengesi Ümmünün evine sığınmış bulunuyor du. Küçük Ilterin bu Ummü kadmın evinde öldürülmüş olmasından şüphe edildiği Biliyor musun ki, baba, saçlanm için, Nebahetin isticvabına mahallî mahşimdi dizlerimin aşağısına kadar geliyor. kemece lüzum görülmüştür. Nebahet ne diyor? Viyanaya gittiğin zaman senden birşey isterim: Topuklanna kadar döküCinayet işlendiği sıralarda, farık ve len bu canım saçlarla yağlıboya bir res mümeyyiz olup olmadığının tesbiti için, mini yaptıno bana göndermek. adliye tabibi Salih Haşim, dün Nebaheti ElisabetS scz verdi ve bu sözünü de muayene etmiştir. Muayene neticesinde, kızm farık ve mümeyyiz olduğu ve aklî tutacaktı. vaziyetinde bozukluk bulunmadığı anla Hususî bir tren ısmarlandı. şılmıştır. Dük Max: Dün bir muharririmiz, sorgusu yapıl Biz Wittelsbach'lar böyleyizdir, dıktan sonra Nebahetle görüşmüştür. dedi, birşeye başladık mı, bitirdik demekNebaSet; evde şüoheli birşey görmeditir. Sıvandık mı, çabuk iş görürüz. ğini, ne olup ne bittigini bilmediğini, her*** kes gibi, kendisinin de küçük Ilterin so Imparatorun anası olsun, saray halkı kakta ölüsün'i gördüğünü söylemiştir. olsun, Imparatoriçenin Viyanaya döne cegt habeTİni istihzalarla karşıladılar: MÜTEFERRtK «Imparatoriçe hazretleri çok hüsnü ka bul göreceklerdi. Hiçbir rabıtalı kimse tktısad müsteşarınm ofTühİa görüşmek istemiyecekti» Sarayda tetkikleri herkesin dilinde bu vardı: «Elisabeth her Şehrimizde bulunan İktısad Vekâleti kesin gözünden düşmüştür; çünkü sevgili Müsteşarı Faik Kurdolğu, dün berabeİmparatoru devletin ağır yükü altında rinde Türkofis reis muavini Nihad buyalnızbaşına bırakmıştır. Bir imparatori lunduğu halde Türkofis îstanbul mer çenin yeri kocasınm yanındadır; yoksa kezinde çalışmıştır. Faik Kurdoğlu, buserseri serseri dolaşsın diye dünyanın gün şehrimize gelmesi beklenen İktısad dört bir ucu değildir. Halbuki Imparato Vekili Şakir Kesebirle görüştükten sonriçe bu serseriliği bile yanında rabıtalı ra Ankaraya gidecektir. biri olmadığı haldc tekbaşma yapmıştır. Gayrimübadil bonoları 25 Aleyhinde, halk neler söylüyor, şimdi liraya yükseldi gelsin de bir görsün. Bu, ona güzel bir Gayrimübadil bonolarınm kıymeti 25 ders olacaktır!» liraya kadar yükseldikten sonra dün de Fakat güzel bir ders alan, asıl, kay nana oldu. Çünkü Elisabeth Viyanaya dönünce halk, sevincinden, adeta çıldır dı. Imparatoriçe halkm kalbinde en ince noktaya dokunmuştu: Kaynananın, geli nine 1 rşı gaddarlığmı Viyanada bilmi yen yoktu. Ve herkes biliyordu ki bu taş yürekli kadın, Elisabeth'i çocuklanndan etmişti. Devrin gazeteleri hep böyle yazıyorlardı: «Imparatoriçe hazretlerinin Hofbourg sarayına gelmeleri Avusturya Imparatorluk tarihinde s'mdiye kadar hiçbir hükümdara nasib olmıyan en büyük tezahürlere sebeb olmuştur.» Ve ondan sonra yıllar geldi geçri, fakat bundan daha üstün hiçbir tezahür hiçbir hükümdara yapılmadı. Süvari muhafızlar, coşkun bir halkın saltanat ar basını sarmasınm önüne güç 'ükle geçtiler. Bütün ağızlarda ayni ses: «Elisabeth1 Elisabeth! Elisabeth!» Ve: «Yaşa! Yaşa! Yaşa!» imparator, harısının yanında dimdik duruyor ve mınası nedir anlaşılmıyan bir sükun içinde Msuyordu: Içini sıkan şey n*vdi acaba? Hayret mi? Hased mi? Sophie'nin hali harabdı ve onu neler harah ediyor belliydi: Hayret, hiddet, ^ased ve tehevvür, hepsi... Zafer Elisabeth'te kalmıştı. #* * hararetli bir şekilde almıp satılmıştır. Kıymetleri çok oynıyan bonolar, 21 liradan 25 liraya kadar fiat almış ve yalnız dün 100,000 taneden fazla bono satıl mıştır. Bursa (Hususî) Vilâyet Sıhhiye müdürlüğünün tebliğine göre, son bir gün içinde şehrimizde yeniden üç tifo vak'ası tesbit edilmiştir. Bu tifo vak'alarını Sıhhiye Vekâleti de dikkatli bir takib altma almış bulunmaktadır. Ve kâlet, Vilâyet Sağlık direktörlüğünden izahat istemiştir. Bildirilen malumat üzerine Vekâletten gelen cevabda, sular üzerinde yeniden bakteriyolojik tahliller yapılması tavsiye edilmiş ve lâğımlar meselesine temas olunmuştur. Bu seneki tifonun sularla yayılmadığı anlaşıl mış olmakla beraber Vekâlet bu suların tekrar tahlilinde fayda görüldüğünü bildirmiştir. Ayrıca tifo çıkan mahalle ve semtlerdeki çeşme sulannın da tahlili emredilmektedir. Bursanm içme sulanna aid tahlilleri 935 yılmda, Vefik Paşa hastanesi bakteriyoloğu Dr. Lutfi tarafından yapılmıştır. Yeni tahlilleri de gene ayni doktor yapacaktır. Diğer taraftan, tifo devam ettiği müddetçe çiy yenen sebzelerin yasak edilmesi hakkında verilen karar da Vekâ îetin dikkatini celbetmiştir. Vekâlet bu karardan, bu türlü sebzelerin hâlâ lâğım sularile sulandığı, yahud temasta bulunduğu manasım çı karmış ve 934 yılmda bu tarzda hareketi meneden bir karar bulunduğunu ha tırlatarak keyfiyeti sormuştur. Filhakika evvelce verilmiş böyle bir karar mevcuddur. Bundan başka, her sene Belediyece bu kabil sebzeleri ektirmek yasak edilmektedir. Son defa yeni Be lediye Encümeni de bovle bir karar vermistir. Fakat bu kararlar icab ettiği şekilde tatbik edilememektedir. Onun için bu sene bu işe cezrî bir sekilde başlanacak ve lâğım suları üstleri kapalı ve mazbut mecralara almarak kullanıîmaz bir hale getirilecektir. Beledivemiz bu iş icin 938 bütçesine mühim bir tahsi sat koyacaktır. Şehir ve Belediye hududu dahilindeki lâğım suları için Belediyenin koyacağı bu tahsisattan başka vilâyet de be lediye smırları dışında kalan kısımlar için ayrı bir tahsisat koyarak her iki para ile lâğım işinin esaslı bir şekilde halli kararlaşmıştır. Amerik*n Bahriye Nezareti Büyük İş dairesi, bu çapraşık işin üzerindedir. Okyanus rekabetinde Japonyanm en Tetkikatın vereceği neticeye göre hareket büyük düşnanı olduğu halde gerek Aedilecektir. merikan efkârı umumiyesini rencide etVtLÂYETTE memek, gerek Japonlan mütemadiyen tahrik ve iğzab eylemek üzere Çin sulaOtobüs fezlekesi rmda bellibaşl. mühim harb gemileri buMülkiye müfettişleri dün de geç vak lundurmamağa karar vermiştir. Zaten te kadar Vilâyetteki dairelerinde meş Cumhur Reisi Roosevelt'in kongrenin agul olmuşlardır. Otobüs işi hakkındaki çılma merasiminde söylediği nutukta Afezlekenin ikmal edildiği anlaşılmaktamerikanın münhasıran kendi tebaasınin dır. Dahiliye Vekâleti Muhasebe Umum beynelmilel hukukla tanınmış haklanmüdürü Edib, dün Vilâyete gelerek teftiş beyeti reisi Tevfik Talâtı ziyaret nı ve menfaatlerini himaye ve müdafaa etmekten ileri gitmiyeceğini tasrih etmişti. etmistir. Mumaileyhin son nutkunu tahlil eden tane müsaadesi verildi Vaşington gazeteleri bile Amerikanın hatHisar vapuru şehidlerine yardım ko ricî politikasınm nasıl yol tutacağı belli mitesi> namile teşekkül eden komite, olmadığını ve büsbütün kabuğuna çekiledün Vilâyete müracaatle bu şehidlerin rek Japonya ile müttefiklerinin tamamile kimsesiz kalan yetimlerine iane topla mak üzere müsaade rica etmiştir. Ko serbest kalmalan muhtemel bulunduğunu yazıyorlar. miteye müsaade verilmiştir. Azalar, fahriyen çalışacaklardır. Iş dairesi, ekmek yapıcı esnafının bir şikâyerini tetkik etmektedir. Ekmek yapıcılann bu şikâyeti fırıncılardandır. Şikâyet mevzuuna göre, ekmek yapıcılan şöyLâkin Japonyanm devletler arasında le bir yanlış muamele ile karşılaşmışlar cari nezaket dairesinde verdiği cevabları dır: Anglo Sakson devletleri; kâfi görüp Iş dairesi, fmncılardan işçileririn ne yevmiye aldığını gösteren bir cetvel istedi bu gibi hâdiselerin tekerrür etmiyeceğine ği zaman, fınncılar, hamurkârlar için 65 dair kat'î ve muayyen teminat istemekte kuruş yevmiye göstermişlerdir. Iş dairesi Ye hâdiselerden mes'ul büyük zabitlerin bu ücreti esas tutmuş, fınncılar da yapıcı tecziyesinde ısrar etmediklerinden hâdilara bu barem üzerinden para vermeğe seler kapanmıştır. Amerika Şanghay'da kalkışmışlardır. Halbuki bir hamurkâr bulunan 9000 tonluk amiral gemisini günde 110 130 kuruş arasında bir yev Manila'ya çekmiş ve yerine Isabel ismiye almaktadır. Ayrıca çuval başma minde ancak 720 tonluk bir yat göndermiştir. 80 kuruş verilmesi de mutad olmuştur. Göçmenler sevkedilemedi Evvelki gün şehrimize gelen muha cirler, havanm karlamasından dolayı, iskân edilecekleri yerlere sevkedileme mişlerdir. Bunlar, hava açılıncıya kadar şehrimizde kalacaklardır. Memnuni yetle haber aldığımıza göre, Sıhhiye ve Muaveneti îçtimaiye Vekâletinden dün gelen bir telgrafta gerek muhacirlerin, gerekse beraberlerinde getirdikleri hayvanlartn Ijfi rrrahafaiası Içîfı Sön derece dikkat ve itina gösterilmesi lüzumu bildirilmiştir. Vekâlet, muhacirlerle hay Vanlarmm iaşe ve teshin masrafmâ kar' şılık olmak üzere tahsisat da gönder miştir. Gümrük muhafaza teskilâtı Müfrezeler için yeniden motörlü vasıtalar alınıyor Cumhuriyet ordusunun motörleştirilme hareketile muvazi olarak yürümek üzere, Gümrük muhafaza teşkilâhnın bilhassa askerî kısmının motörleştirilmesi için de faaliyete geçilmiştir. Öğrendiğimize göre Gümrük muhafaza teşkilâtı müfrezeleri nin, bir yerden bir yere sür'atle nakli için yeniden kamyonlar ve motosikletler alınmasma başlanmıştır. Gümrük muhafaza teşkilâtında aynca zırhh otomobiller ve tanklar da bulunacaktır. ŞEHİR tŞLERl Kış için alınan tedbirler Son günlerde havaların bozuk giderek şiddetlice kış yapmağa başlamış olma smdan dolayı Belediyece icab eden tedbirler almmıştır. Bu meyanda temizlik amelesi için şubelere kar temizlemeğe mahsus süpürge ve saire gibi malzeme tevzi edilmiş, amele kadrosu takviye olunmuştur. Diğer taraftan havalan vesile ittihaz ederek odun ve kömür cülerin de fiatları arttırmamalan için sıkı bir kontrola tâbi tutulmaları hususunda alâkadarlara emir verilmiştir. Mudanyada yeni bir şefkat yuvası Bursa (Hususî) Mudanyada yeni bir şefkat yuvası yükselmiştir. (Şaziye Rüştü Sağlık Yurdu). Burası bir doğum hastanesidir. Fennin en son icablarına uygun vasıtalarla dolu olan bu hastane bütün yurddaşlara şefkat kucağını aç mış bulunmaktadır. On yataklı, kaloriferli ve her türlü konforu bulunan hastanede mütehassıs bir doktor tarafm dan hastalar yarasız olarak tedavi edilmekte ve icab eden ameliyat parasız yapılmaktadır. Bu doğum hastanesini müteahhid Hayri îpar, annesi adına yap tırmış ve bütün masraflarmı da kendisi üzerine almıştır. Bu güzel hayır mües sesesi Mudanyaya yepyeni ve modern bir bina dahi kazandırmış bulunmak itibarile kasabanm yüzünü güldürmüştür. Yabancı dille satış Yabancı dille konuşulmaması için hükumetçe tedbirler almdığını gözönüne alan Belediye, bu hususta hazırlıklar yapıyor, Esnafın yabancı bir dille ko nuşarak satış yapmaları zabıtai bele diye kanununa göre esasen vasak edilmiş olduğu halde bilhassa Beyoğlu cihetindeki bir lasım esnafın buna riayet etmemekte oldukları görülmüş, evvelemirde bunlarm sıkı bir kontrola tâbi tutulması alâkadarlara bildirilmiştir. ADÜYEDE Yılbaşında güzel eğlenmiş! Yılbaşı gecesi, Beyoğlu birahanele rinin birinde sarhoş olarak, artistleri zorla dansa kaldırmak ve reddedilince küfretmek, kendisini yakalamak isti yen polislere hakarette bulunmaktan suçlu Hüseyin isminde biri, dün ikinci asliye ceza mahkemesinde sekiz gün hapse ve sekiz lira para cezasma mah kum olmuştur. Kızı dağa kaldıran suçlu Çatalcanın Belgrad köyünden Hali lin on beş yaşmdaki kızı Ayşeyi dağa kaldıran ayni köyden yirmi bir ya§ında Seyid oğlu Süleyman, yakalanmış ve Adliyeye teslim edilmiştir. Bütün geçid yerleri tesbit edildi Beyoğlu ve îstanbul cihetindeki cadde ve meydanlarda ayrılacak olan geçid yerleri tamamile tesbit olunmuştur.. Bu geçidlerin çivilerle işaretlenmesine yakında başlanacaktır. Gülhane müsamereleri Galatasaray lisesinde dünkü konser Senenin ikinci tıbbî müsameresi Prof. Şükrü Cangörün reisliğinde yapılmış tır. Bu müsamerede Prof. Niyazi Gözcü tarafından röntgende tedavi edilmiş karniye kanseri, Prof. Sani Yaver ta rafından hançere plâstiği, Prof. Abdülkadir Noyan tarafından dissosiye ikder, Prof. Murad Cankat tarafından maben fıtkı kesesine girmiş ve içindeki iğne ile delinmiş bir apandis, Prof. Nüzhet Şa kir tarafından iyonizasyonla iyi edilmiş Hofburg saraymm kapısı kapanır ka bir akap şevki, bas asistan Dr. Saib Tepanmaz, İmporatoriçe dosdoğru çocukla zel tarafından mastoidit teshisinde hang ârazı, baş asistan Dr. Taceddin tara rının odasınn koştu. Artık gözüne hiç bir fından keriyon sels, akne konglobata ve şey görünmüyordu • teşrifatmış, merasimyağ guddelerinden neset etmiş bir yüz miş, an'aneymiş hiç birşey. kanseri, Dr. asistan Zeki tarafından rek(.Arkasz var) tümde yabancı cisim vak'aları gösteril (*) Chester Kontu Leofric'in karısıdır. mistir. Bir hikâyeye göre memlekete ağır gelen Münakaşaya Prof. Şükrü Cangor, vergilerin azaltılmasını kocasından rica Prof. Murad Cankat, Prof. Abdülkadir etti. Kocası eğer memlekette çıplak dola Noyan, Prof. Kemal Öke, Prof. Bürha şırsa vergileri azaltacağını söyledi. Godiva da saçlanna bürünerek memleketi baş neddin ve baş asistan Dr. Mevlud işti rak etmişlerdir. tanbaşa çıplak dolaştı. Amerikanın dahilî vaziyeti ise hiç de Japonya gibi kavi ve müttefikleri çok bir büyük devletle sonu; gerek askerî, gerek siyasî cihetten belli olmıyan bir maceraya girmesine müsaid değildir. Roosevelt'in bir türlü tahakkuk ettiremediği (yeni iş) ıslahat projesine alî federal mahkemesi ve acnelenin kendi aralarındaki zıddiyet re rekabet uzun müddet mâni olduktan sonra şimdi de karşısına büyük sermaye sahibleri zümresi çıkmıştır. Bunlar piyasayı, istihsali ve bütün memleketin iktısadî mekanizmasını kendi ilek^ve^ rnenfaajlerine göre idaje,,etmekte kımseden prova etmediklerinden Amerikada iş, ticaret ve istihsal geriledikçe gerilemektedir. Işsizlerin miktan on bir milyonu geçmiştir. Çalışanlar da haftada ancak beş on saat çalışıyorlar. Devletin varidatı azaldıkça azalıyor. Müdafaa tahsisatı kâfi derecede artırılamıyor. Bu yüzden Amerika Japonyanm feshettiği deniz muahedesinde kendisine aid bulunan derecede bile henüz deniz teslihahnı meydana getirememiştir. Halbuki Japonya, müttefikleri ve Ingiltere dev adımlarla ilerliyorlar. Büyük sermaye sahiblerinin; Cumhur Reisi, hükumet ve kongre yerine kendilerinin Amerika ülkesi politikasına hâkim olmalarına karşı evvelâ müddeiumumî muavini hücum etti ve Ford ve emsali büyük sermayedarlan şiddetle itham eyledi. Arkasından Dahiliye Nazın îckes büyük sermayedarların Amerikayı faşistliğe sevkettiklerini söyliyerek tehdidde bulundu. Büyük sermayedarlar dahi Roosevelt'i bolşevikliğin yoluna girmekle itham ettiler. Mumaileyh son nutkunda kendi yolunun demokrasî olduğunu isbata çalıştı. Amerikanın dahilinde tarihin en büyük siyasî ve iktısadî mücadelesi yapılırken tabiî haricî politikası tehlikelî maceraları göze aldıramaz. Araerika hareket etmedikçe Ingiltere dahi dünyanın her tarafına yayılmış ve birçok noktaaan kolayca taarruz edilmesi mümkün olan Imparatorluğunun müdafaasmı rehlikeye sokacak surette kendi başına Japonya ile savaş yapmaktan çekiniyor. Fransanm dahilî ahvali çok kanşık olması Ingiltereyi büsbütün yalnız bırzkmıştır. Bu vazîyet Japonyayı Çinde ve hatta Şanghay'daki ecnebi mntakasmda dilediğî gibi hareket etmekt; serbest bırakmıştır. Mnharrem Feyzi TOGAY EÇNEBt MEHAFÎLDE Holanda «efareti müsteşarı gıttı Holanda sefareti müsteşan M. Ha * rinxma ayni vazife ile Brüksele tayin edildiğinden dün akşamki ekspresle Belçikaya hareket etmiştir. Cumhuriyet Galatasaray lisesi ticaret ve bankacılık kısmı son smıf talebeleri, dün saat 14,30 da mekteb salonunda bir caz konseri vermişlerdir. Müfid Hasan, Sami Uçar ve Sami kemanla, Bülend Öncel ve Veysi akordionla, Orhan ile Muzaffer bandoneon ile, Edvar çello ile, Mehmed Abud piyano ile ve Haluk Doğan da cazla konsere iştirak etmişlerdir. Yukarıdaki resim, bu toplanüya aid bir intıbaı tesbit etmektedir' Abone şeraiti Senelik Alb ayhk Üc aylık BU ayhk Nüshasi S knrnştar. Tiirkiye Harie için İÇİD 1400 Kr. 750 • 400 * 150 * 2700 Kr. 1450 • 800 • lokrur