24 Aralık 1937 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 7

24 Aralık 1937 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

24 Birincikânun 1937 Fırtınanın tahribatı iBaştarafı l tnct sahitede) CUMHURİYET Kurtuluş da ayni akıbete uğradt Kurtuluş vapuru da o esnada limandan çıkmak istemiş, fakat o da Bozhane önüne düşmüştür. Bunun mürettebatı da kurtarılmıştır. Kurtuluş evvelce Tavil isminl taşıyan vapurdur. 1883 senesinde inşa edilmiştir. Deniz ticaret filomuzun en eski vapurudur. Mustafa Tavil oğluna alddir. 1742 rejister tonluktur. Bu kaza haberi duyulunca Deniz Ti caret müdürlüğü derhal Ereğli lıman reisliğinden telgrafla malumat istemiş, bu telgrafa şu cevab gelmiştir: «Fırtınanın şiddetinden Sinob ve Kurtuluş vapurları karaya düştüler. Beş motör de karaya düştü. Fırtına devam ediyor.» Hisar faciası Dün parçalanarak battığmı bildirdi ğimiz Hisar vapuruna aid tafsilât gelmiştir. 21 vatandaşın hayatlarına mal olan bu büyük faciayı takib eden Riva tahlisiye istasyonu âmirliği, şu şekilde rapor vermiştir: «Zonguldaktan kömür hamulesiie hareket eden Hisar vapuru, 21/12/1937 günü Boğaza gelmekte idi. O sırada çok kuvvetli esen yıldız karayel rüzgârı ve yağmurlar sis hasebile Boğaz arasında olan vapur, saat 13,5 te Riva Cansandal istasyonu önünde sahile bin metro mesafede Merkeb adasına yarım mil mesafeye kadar yaklaşmış ve sis içinde görülen karaltmırı bir vapur olduğu tarasvjd dürbinüe seçilerek karaya bindireceği mubakkak olarak tahmin edilmiştir. Dakika fevtedilmiyerek RivaCansandal istasyonu ve Kelora Roket istasyonu mürettebatı kâmilen roket lere tahmil edilen malzeme ile her iki istasyon arasındaki üç kilometroluk bir mesafenin ortası ve adanın doğru cihetinden sahile bindireceği tahmin edilen bir istikamete kadar ancak yetisilerek takım fora edilirken ada döküntülerini savuşturamıyarak karaya oturan vapurun üç cesim dalganın sademesile 10 dakikada kâmilen parçalandığı ve vapur enkazının ada etrafma yayıldığı görülmüştür. Bu vaziyet karşısında cankurtaran kemerlerile cankurtaran ipleri ni kuşanan mürettebatımız, deniz üzerine yayılan ve büyük dalgalarla sahil taşhldarına yaklaşan parçalan takib etmişler, bir kazazedenin gelmekte olduğunu görerek kurtarmışlardır. Bilâhare Hisar ateşçilerinden Rizenin Mapavri köyü ahalisinden Körali oğullanndan Şaban oğlu Seyfullah isminde biri olduğu anlaşılan bu şahsın dalgalara karşı yarım saat mukavemet gösterdiği anlaşılmıştır.» olduğunu söyleyip herkesi susturdu: « Ya hep beraber batar, ya hep beraber kurtuluruz, dedi. Gemicinin namusu böyle temizlenir.» Kaptan, bir.az sonra bütün mürettebatı davlumbaza topladı Tahlisiye yelekleri gıyildi. Bir dalga gemiyi oturduğu isti kametten böldü ve akabinde ikinci ve üçüncü dalgal?r baş ve kıç tarafı sulara gömdü. Hepimiz denize döküldük. Ben artık hiçbir arkadaşımı görmüyordum. Dalgaların sesi herşeye hâkimdi. Adanın anafor sulanna kapılmış, sürükleniyor dum. O sıraJı elime bir tahta parçası geçti, onunh bir müddet yüzdüm. Fakat b.raz sonra elımden kaçırdım. Sahildeki kumluklara düşmek istiyordum. Hep bunu düşünüyordum. Bir an kendimi kay betmek üzere olduğumu hissettim. Denize atılalı yann saat kadar olmuştu. Gö zümün önünden köyüm, kanm, çocuğum geçiyordu. Nasıl oldu bilmem bir el beni bu uykudan uyandırdı. Talih beni gene hayata kavuşturmuştu...» Seyfullahın bugün beklenmektedir. şehrimize gelmesi Cesedler arandı Cankurtaran idaresi, dün havanın biraz yatışmasmdan istifade ederek can kurtarma sandallarile denizde araştırmalar yaptırmış. Fakat bütün çalışmalar boşa çıkmıştır. Fırtına dolayısile intizamım kaybetmiş olan seferler, dün de düzeltilememiştir. Bartın ve Bandırma postalan hareket etmemiş, Karadenize vapur çıkmamıştır. Gerek burada ve gerekse diğer limanlaîda kayık, motör, mavria gibi birçok vesait karaya oturmuş ve batmıştır. BunIar birer birer tesbit edilmektedir. Evvelki gün batan mavnalardan yalnız bir tanesi^ Liman ıdaresine aiddir. Diğer~ lerinin sahibleri araştırılmaktadır. Türk parasının kıymeti kararnamesi değişti IBastaraft 1 tnct sahliedet Japonya, Dokuz devlet paktmdan çekiliyor mu? Karadaki hasarat Avrupa ekspresi 5,5 saat geç kaldt Belediye, karadaki harasatı tesbite çahşmaktadır. Göztepede birçok havagazi lâmbalanna aid direkler yıkılmış, bu arada yeldeğirmeni polis karakolu da hasaıa uğramıştır. Vapur sahibinin verdiği malumat Vapurun sahibi olan Kalkavanoğulla rından Hüseyin kaptan da şu malumatı vermektedir: « Hisar vapuru, 4300 tonluktur. 1919 senesinde inşa edilen bu vapur ahşabdır. Amerikalılar tarahndan yapılmıştır. Biz vapuru Kırzadelerden 60 bin liraya almışük. Şimdi vapur piyasası yüksek olduğundan 150,000 lira kadar kıymeti 'vardı. Vapurda 22 kişi vardı. Fakat son seferde bu vapur Romanyaya gidecek olan diğer vapurumuzla tayfalarını değiştiği için hepsinin ismi malum değildir. Bildiklerimiz şunlardır: Süvari Giridli Ibrahim, ikinci kaptan onun amcazadesi Giridli Mehmed kaptan, üçüncü kaptan ve tel siz memuru bizim akrabamızdan Hüse yin Kalkavanoğlu, çarkçıbaşı Kadri, ikinci çarkçı Süleyman, güverte lostro mosu Kâşif ve tayfalardan Ahmed, Sabri, Ali, Akif, Necati, Mustafa ve kama rot Hüseyin... Vapur sigortasızdı. Içindeki kömür Hasan Rızaya aiddi. Hisar salı günü saat 15 te Ereğliden kalkmıştı. içinde 2000 cankurtaran, 25 tane 70 er kişilik sal ve dört sandal vardı. Bunlardan istifade olunamadığına hayret ediyorum.» Bulgaristanda yağan şiddetli kar yüzünden Avrupa ekspresi dün beş buçuk saat teahhurla ve saat 13 de Sirkeciye gelebilmiştir. Konvansiyonel treni de Alpulluda kar fırtınasma turulduğundan ancak saat 14,05 te Sirkeci istasyonuna gelmiştir. Mersine riderken Fenikeye uğnyan Erzurum vapuru 12, Dumlupınar vapuru da 79 saat rötar yapmıştır. Sinob limanına sığınan gemiler Sinob 23 (Hususî muhabirimizden) * Dün gece başlıyan fırtına, gittikçe şiddetini artırmaktadır. Güneysu, îzmir, Samsun ve Yılmaz vapurlarile bir Yunan şilepi, limanımıza sığınmışlardır. Dünkü hava Seyfullah anlatıyor Mete geldi Ayni kumpanyanın Mete isimli vapurunun akıbetinden de dün öğleden son raya kadar endişe edilmekte idi. Hatta bir aralık Metenin akıbetinden de ümid kesilmişti. Fakat, dün Mete, saat dördü on geçc havanın biraz hafiflemesinden istifade ederek Boğazdan içeriye girmişrir. Bu çok feci kazanın yegâne talihlisi ateşçi Seyfullah şu dakikada Riva tahlisiye istasyonunda bulunmaktadır. Dün bir muharririmiz Rivaya telefon hatu bulunmamasma rağmen hususî tahlisiye telefonlarından istifade ederek onunla görüşmüştür. Kazanın tesırile âsabı bo zulmuş olan Seyfullah başından geçen vak'ayı şöyle anlatmıştır: « Fırtına, gemimiz Kefken adası önünde iken patladı. Bu esnada saat gecenin yirmisi idi. Son süratimizle Boğazı biran evvel tutmak icin ilerliyorduk. Saat 24 raddelerinde Karaburun önlerine gelmiştik. Bu sırada deniz ve hava şiddetini artırmıştı. Sular, güverteden içeri giriyordu. Riva önlerinde bocaladığımız sırada sintineleri su istilâ etmeğe başla mıştı. Bir an geldi ki, ocaklar söndü. Kaptan demir atma emrini vermişti. Ben bulunduğum yerden demir atıldığmı duydum. Fakat demiri tutturamadık. Tanyarak adanın ooyraz tarafındaki enkaza doeru sürüklenmeğe başladı. Zabitan ve tayfadan bir kısmı gemiyi terketmek ishvorlardı. Allah rahmet ey lesin, buna IbraMm kaDtan karşı koydu. Kat'î bir HsîTila bu peT^înin bize emanet Hava vaziyeti hakkında Yeşilköy meteoroloji istasyonunun verdiği malumat şudur: Memleketimizin Trakya, Kocaeli mıntakasile Marmara havzası ve şarkî Anadolu ile Karadeniz kıyıları tamamen, orta ve cenubî Anadolu kısmen kapalı geç miştir. Eskişehir ve Kocaeli mıntakasmda kar yağmıştır. Rüzgârlar Trakya ve Ege rnıntakalarile Marmara havzasında şi malden, orta Anadoluda garbdan orta kuvvette, Karadeniz kıyılarında garbdan fırtına şeklinc^ devam etmiştir. Şarki Anadolu sakin geçmişb'r. Istanbulda hava kapalı görülmüş, evvelki akşam yağan kar gece de devam etmiştir. Diın sabah saat 9,50 de tekrar hafif kar serpintisi olmuştur. Rüzgâr şimalden saniyede 4 metro hızla esmiştir. Saat 14 te hava tazyikı 768/7 milimetre idi. Sıcaklık en az 0,5, en çok 2,6 santigrad olarak kaydedil miştir. 24 saat zarfında yağan kar ve yağmurun metro murabbama bıraktığı su Mete süvarisi Rami kaptan atlatılan miktan 12 kilogramdır. badire hakkında şunlan söylemiştir: Hava gene bozuyor Dün gece Yeşilköy Meteoroloji istas« Salı günü tam geceyansmda Zonguldaktan hareket ettik. Aym yirmi iki yonu, havanın tekrar bozacağını ve Kasinde saat üç sulannda Boğazı tutmuş radenizde fırtına kopmak üzere olduğutuk. Fakat bir taraftan goklere yükselen nu bildirmiştir. Saadet vapuru geliyor deniz, diğer taraftan sisli yağış, bana Bandırma 23 (Hususî muhabirimiz Boğaza giremiyeceğimizi anlattı. Tekrar den) Fırtınanın hafiflemesi üzerine denize açıldık. Saadet vapuru limanımıza geldi ve yolcu Daima Boğazı kolluyor, sahile yanaşrrıyorduk. Hiç böyle deniz görülmemiş alarak Istanbula hareket etti. Bursada 7 kişi dondu tir demiyeceğim amma böylesinı gören ler azdır. 24 saat daha deniz üzerinde Bursa 23 (Teiefonla) Dünkü kadolaştık. Bu esnada neler çektiünmizi hiç rayel ve kar fırtmasında Bursa civarında Sormaym. Her an ölümle karşı karşıya 7 kisi soğuktan donmuştur. Bunlardan idik. Sular güvertemizin üzerirden aşı beşi Mudanyaya zeytin topîamağa girmiş yor, makine dairesini tehdid edivordu. olan Zirafta köyünden Mehmed kızı VeUmid kestiqim zamanlar çoktu Nihavet sile, Kadirga köyünden îbrahim oğlu Aiste bugün binbir çırpınmadan sonra Bo li, Dansari köyünden Ramazan oğlu HaSazdan iceriye girebildık.» san ve henüz hüviyetleri meçhul iki ka türdü, gözüne giren aydınlığa siper ederek ileriyi görmeğe çalıştı. Yüksek sesle: Domuzlar! Dedikten sonra ağır ağır uzaklaştı. Öyle sanıyordu ki bunu söylemese, ölecek, yahud çatlıyacaktı. Linden o akşam gözükmedi. Doris, eve geldiği zaman, hizmetçi kadının bıraktığı bir kâğıdı buldu. Bu kâğıdda «annem acele beni çağırtmış. Yemek ocaktadır» diye yazılıydı. Doris'in canı yemek istemiyor, «pılı pırtıyı toplamah» diye düşünüyordu. Pencereler, şimal rüzgârı altmda sarsıl.yordu. Oda soğuktu. Soba yakılmamıştı. Doris: «Çok yorgunum, bavullarımı yerleştirecek halim yok. Böyle gülünc şeyler c<e hep beni bulur» diye düşündü. Bütün hayatmı dolduran anî vak'alan, felâketleri, müphem vaziyetleri gözünün önüne getirdi. Çok sıcak bir banyo yaptı. Az kalsm, banyonun içinde uyuyordu. Ertesi sabah uyandığı zaman, yatağma nasıl girdiğini hatırlıyamıyordu. Fakat vücudü dinlen mişti. Bavullarını yerleştirdi ve ocakta bulduğu yemeği yedi. Tiyatronun Alman olmıyan unsurlari uzaklaştırılmış ve eskiler tekrar yerlerine avdet etmişlerdi. Linden Rusyaya gitti. Kişmiryof, yüzüğünü rehine koydu ve Doris'i Parise götürdü. Yatak kirası ve"•ecek kadar paralan olmadığı için, tren Londra 23 (Hususî) Japon kabinesi yann fevkalâde bir toplantıya davet edilmiştir. Bu toplantıda diplomatik mahiyette mühim bir karar verileceği söyleniyor. Bir rivayete gore, Japonya dokuz devlet anlaşmasından çekildiğini ilân edecektir. Diğer bir şayiaya göre, Mançuko, dındır. Hasanağa köyünden Balyas kökomünizm aleyhindeki pakta iltihak edeyüne giden 70 yaşında Hanife isminde cektir. bir kadın da yolda donmuştur. îngiltere takviye kıfaları Vakıf Susurluk köyü civarında bir agönderm iyecek ğac kovuğuna iltica eden 3540 yaşlannLondra 23 (A.A.) Kabine, dün da henüz hüviyet: meçhul biri de don dört buçuk saat devam eden toplantısın mus ve ölü olarak bulunmuştur. Üzerinde bulunan mühürde Ibrahim da Uzak Doğu vaziyetini tamamen gözoğlu Etem yazılıdır. Bursa civannda kar den geçirmiştir. fırtması devam ediyor. Orhaneli yolu Verilen malumata göre, kabine Uzakkarla kapanmıştır. Dün Yalovaya gele ; rka mühim takviye kuvvetleri gönderil miyerek geriye dönen vapur Bursa yol m;si için hiçbir lüzum olmadığı kanaatine culannı Kartala çıkarmıştır. Bunlar tren varmıştır. le Karaköy yolile Bursaya gelmişler, faJaponya uzlasmak istiyor kat Ahidağında çok büyük tehlike atlatLondra 23 (A.A.) Öğrenildiğine mışlardır. göre, Yangte nehri üzerindeki hâdiseler Nilüfer taştı hakkında îngiltere tarafından verilen noBursa 23 (Hususî muhabirimizden) taya Japonya tarafından verilecek olan Nilüfer çayı taşrrış, sular köprü rekula cevab belki de yannki cuma günü Tok törîinü aşmak istidadını göstermiştir. yodaki Ingiliz sefirine tevdi edilecektir. Kanal idaresi derhal tedbirler almıştır. îyi haber alan Japon mahfüleri, bazı Uludağda, oteller sahasında kar 3 küçük rütbeli Japon zabitlerinin teşebbümetroyu geçmiş bulunmaktadır. sile tahrik edilmiş olan bugünkü gergin Karamürselde soğuktan ölenler liğin nihayet bulmasını Japonyanın son Karamürsel 23 (Hususî) Çakırla derece arzu ettiğini beyan etmekte ve Mahmudiye arasında soğuktan bir ço Tokyo hükumetinin Ingiliz gemilerine cukla bir ihtiyar kadın donarak ölmüş karşı yapılan taarruzun oldukça kari'ik lerdir. Kar şiddetle devam etmektedir. ahval içinde vuku bulduğunu kabul edeîzmite kar yağıyor ceğini ve ağlebiihtimal Londra hükumeIzmit 23 (Hususî) Vilâyet ve mültini tatmin eyliyeceâini ilâve eylemekte hakatına bol kar yağıyor. dirler. Yunanistanda kış Zannolunduğuna göre Japon hüku Atina 23 (Hususî) Yunanistanın meli bir tazminat meselesini tetkik edeceher tarafında şiddetli kış başlamıştır. Şiğini bildirecek. Bu gibi hâdiselerin teker mal taraflannda iki gündenberi yağan rürüne mâni olmak için mümkün olanm şiddetli yağmurlan kesif kar takib etmişyapılması hususunda mahallî otoritelere tir. Mora taraflannda bora ile kanşık talimat vermeği vadeyliyecektir. yağmur ve kar yağmaktadır. Kalavidaya Amerikadaki galeyan yatıstı yaean kar 80 santimi bulmuştur. Vaşington 23 (A.A.) Ingiliz kaBütün bu taraflann denizlerinde bil hassa îyoniven denizinde fırtına pek şid binesinin Uzakşarka bahrî takviye kuv detli bir hal almıştır. Vapurlar seferlerini vetleri göndermek hususunu tecile karar vermesi, Amerikanm Uzaksarkta derhal yapamamaktadırlar. Yunanistanın muhtelif limanlanndan bir harekette bulunmasını iltizam eden gelen haberlerde birçok yelkenli ve va lerin faaliyetini batileştirmiştir. Panay hâdisesinin husule getirmiş olnurlann kazaya uğmd'klan ve bir çok lannın da limanlara iltica ettikleri bildi duğu galeyan biraz han'flemiştir. Amerikanm Uzakşark?, ancak yeni hâdiseler rilmistir. de, bütün geceyi karşılıklı oturarak ge çirdiler. îplerinb ne tarafa çekileceğini bilemiyen, yorgun ve kaskatı iki küçük kukladan farksızdılar. *** İlkbaharda, Doris, Rene'ye âşık oldu ve onu tanıdığı gün de metresi oldu. Rene, Doris'ten bir yaş küçük bir gencdi ve bu yaş farkı, Doris'e, kendisinin akıllı uslu, tecrübeli ve bir ana gibi tedbMi bir kadın olduğu zehabmı veri yordu. Fakat, bazan da, Rene ondan bin yaş büyük görünüyordu; bunun sebebı de, damarlarında dolaşan Fransız kanıydı. Doris, altı hafta, onun yaka taktığını görmedi. Rene'nin boynu, yakalığın ortasında, yırtıcı bir hayvan boynu gibi dik ve kalın görünüyordu. Rene'nin gözleri, bir insanda bulunabilecek yeşil gözlerin en koyusuydu. Yumuşak, siyah saçlan vardı. Sağ elile, cebinin içinde sigara sarıyor, tulumbacı gibi ıslık çalmasını biliyordu. Ne şapkası, ne terliği, ne iç çamaşırı, ne parası vardı. Yatakta çıplak yatıyor, sabahlan, vücudüne kova kova soğuk su döküyor ve iki parçadan ibaret esvabmın içine, sırsıklam vücudile giriyordu. Bu iki parça esvab, kahverengili yesilli bir fanilâ caketle, açık kül rengi bir pantalondu. Fanilâ cakete hiç uymıyan bu hazırcı malı pantalon, Rene'nin, hiçbir pantalon uyduramadığı kalçalanndan daima düşer gibi duruyordu. Hulâsa, Rene, eğlenceli bir zırdeliydi. Bazil'e hiç benzememekle beraber onu hatırlatıyordu. Belki de, Doris, sevdiği Bazil'in, sadece beğendiği Rene'ye benzemesini temenni ediyordu. Marsilyada verilen Matmazel Pompon temsili, Rene'nin ilk defa olarak bir gömlek satın almasına ve kira ile bir frak kaldırmasına vesile oldu. Rene piyano çalıyor ve şarkıcılara antrenman yaptmyor du. Opereti tetkik etmiş, hazırlamış, repertuarm bu köhne eserini baştanbaşa yeniletecek derecede değiştirmişti. Temsilden sonra, seyircilerin alkışlanna teşek kür etmek üzere sahnede göründüğü zaman, frakm altına samanî lapçınlar giymis olduğunu gören seyirciler gülüştüler. Türkiyede mukim Türk ve ecnebilerden kendi nam ve hesablarına tahsil, tetkik ve tetebbü maksadile seyahat edeceklerden: A Seyahat edeceklerin beyannamelerine raptedecekleri seyahat evrakı müsbitesi olarak vizeleri ikmal edilmiş pasaport, B İkamet eden namma hareket edenlerin beyannamelerine raptedecekleri mektebe kayid ve devam müddetini mübeyyin mahallindeki Türk talebe müfettişliğinden, bunlann bulunmadığı yerlerde Türk konsolosluklanndan musaddak mekteb vesikası ibraz eylemeleri şarttır. Efradı ailelerine para göndermek istiyen resmî devair ve müessesatta çalışan ecnebi mütehassıslarla kendi hesablarına çalışan ecnebilere maaş veya ücretlerinden veya şehrî kazanclarından hertürlü vergi ve tevkifat çıkarıldıktan sonra elde kalan miktarın üçte biri nisbetinde döviz müsaadesi kambiyo murakabe mercile rince verilebilir. Bu haddin fevkinde döviz verilmesi para gönderilecek memleketteki hesab vaziyetine göre tayin olunur. 12 numaralı kararnamede yazılı olmıyan ve hakikî ve meşru sebeblere müstenid olduğuna kanaat getirilen ahvalde döviz talebleri elli liraya kadar kambiyo murakabe mercilerince doğrudan doğruya temin edilir. 58 maddeden ibaret olan yeni kararnarne. al^kadarla'a bu^ün tpb'iS ed'lcîi. Çinde göğiis göğiise muharebe Çin kuvvetleri, cenuba doğru çekilerek yeni ve kuvvetli müdafaa hatları hazırhyorlar (Bastarafi 1 tnct tahHeüe) zuhuru takdirinde ve İngilterenin filosu olan başlıca unsuru teşkil edecektir. nun mühim bir kısmını göndermesi takdiAyni mahfillerin fikrine göre, Londra rinde, bir filo göndereceği tahmin olun hükumeti ciddî bir hâdise vukuu takdi maktadır. rinde Vaşington'a bağlı olmıyarak hareMuharebe şiddetlendi ket edecektir. Şanghay 23 (A. A.) HangJaponyaya silâh ihracı chovv'un zaptı içir girişilmiş olan muharemenedilemiyor be, şiddetini artırmıştır. Üç Japon kolu, Londra 23 (Hususî) Dahiliye Na Çinlilerin anudane mukavemetine rağ zın Sir Samuel Hoare Avam kamarasın men şimalden, şimali garbiden, şimali da beyanatta bulunarak demiştir ki: şarkiden şehre doğru ilerlemektedir. « Son üç ay zarfında ancak bir seChango'da göğüs göğüse şiddetli mufer Japonyaya silâh ihracı müsaadesi ve harebeler olmaktadır. Japonlar, akurane rilmiştir. Japonya ile aramızda 1911 ta bir hücumu müteakıb bu şehre girmişlerrihinde imzalanmış bir ticaret muahedesi dir. Çinliler, Şanghay yolunda Chien mevcud olduğundan Japonyaya silâh ih tang demiryolu köprüsü altına dinamit racını menedemeyiz.» koymuşlardır. Japonya 9 devlet anlaşmasından çekilecek mi? Japon kıtaatı, Champuling'i işgal et mişlerdir. Çinliler cenuba çekiliyorlar Nankin 23 (A.A.) Cepheden alınan malumata göre, Yangtse nehrinin şimalinde harekât icra etmekte olan Ja pon kuvvetleri, sevkulceyş bakımından fevkalâde ehemmiyetl." olan Tchanpga " ling'i işgal etmişlerdir. Bu sabah Hang cho\v üzerine yürümekte olan Japon kıta^tı, Hang^.how'un şimali garbisinde kâin Wakang'ı isgal etmişlerdir. Çinliler, cenuba doğru çekilmektedirler. Ingiliz kruvazörü Şanghay 23 (A.A.) Capetown adındaki Ingiliz kruvazörü, Yangtze ü * zerindeki Kiangyin barajında açılmış olan rahneden geçmiştir. Kruvazör, öğleden sonra Woosung'a vasıl olacaktır. Cin, beş mıntakaya ayrılacak Şanghay 23 (A.A.) Bir Japon membaından öğrenildiğine göre, Çin kuvvetlerinin yüksek kumandanlıklan, Han* kovv'da bir konferans akdederek, umu mî seferberliğm icrasını temin maksadile, henüz Çinlilerin elinde bulunmakta olan beş askerî mıntakadaki araziyi taksim etmeğe karar vermişlerdir. Japonyada faşist temayülleri Tokyo 23 (A.A.) Içtimaî kütleler fırkası icra komitesi, faşist temayüllerile maruf olan Yoshida ile sol cenaha mütemayil Kuroda ve Omishi'yi fırkadan ihrac etmiştir. Bu karar, içtimaî ıslahata muanz olan) kuvvetli nüfuzlarm bu fırka üzerinde tesir icra etmiş olduğunu göstermektedir. Tokyo polisinin tedbiri Tokyo 23 (A.A.) Tokyo polis müdürü, üniversite civanndaki bütün kahve, lokanta, bilârdo salonlan, ilâh.. nın kapatılmasmı emretmişür. 700 bin Çinli yol yapıyor Londra 23 (A.A.) Daily Telegraph gazetesine bildiriliyor: Şanghaydan gelen haberlere göre, 700 bin Çin işçisi Seçuan vilâyetile Sov yetler Birlin arasında bir yol yapmak için gece gündüz çahşmaktadır. Çin hü • kumeti merkezini, bu vilâyetin merkezi olan Çunkking'e nakletmiştir. Şimdi Sovyetler Birliğinden alt. ayda yapılan silâh na!'I;atının bu yolun inşası tamamlandık! ; sonra 15 günde yapılacağı bildiril * n.ektedir. ile yaşarlar; bir kısmı da benim maşukalarımdır. Garnaud, bu küçük trupun sahibi ve sermayedarıydı. Sekiz muganniyeden ve dansözden mürekkeb olan kadın koro heyeti de onun haremini teşkil ediyordu. Rene, sonra cıddiyetle şu suali sor * muştu: Bu tertib bir operet turnesi yaptımz mı hiç? Ha, sahi, siz operadan geliyorsunuz. Önceden haber vereyim ki, operet turnesine tahammül edebilmek için insan âşık olmalı. Amma, Tristan ve Yseult'ün aşklan gibi bir aşk demek istemiyorum. Rene, Doris'in hoşuna gidiyordu ve onun, sade zevklerini, şairane hissiyatla örtmeğe yeltenmeyişini de memnuniyetle görüyordu. Rene, profesyonel bir tavırla: Dans biliyor musunuz? diye sor muştu. Bilmiyorsunuz öyle mi? Rol icabı dansa ihtiyacınız olacak. Ben öğretirim. Operet için zarurî olan ufaktefek bütün dalavereleri de öğretirim. Sonra, kurnaz bir gülümseme ile: Çok lâtifsiniz, demişti, aşk için yai ratılmışsmız. Sizi tamamile tanımak için ellerinizi görsem kâfi. Doris, endişe ile ellerine baktı. Haf talar var ki maniküre gidememiştu T e lâsla eldivenlerini giydi. Rene, onun bu telâşına katıla katıla gülerek salonda dans etmeğe başladı. Doris giderken: (Arkası var) Yazan: Vİcki BAUM Hamdi VAROCLU Çevıren: 54 AJmanya garib bir şekilde değişmişti. Eski baba bucağındaki kırmızı abajurlu lâmba ışığı manzarası karşısında olduğu gibi, bu milliyetperverlik cereyanı karşı sında da: Bu benim harcım değil, diye düşündü. Linden'e, Doris'i tiyatrodan uzaklaş tırılması söylenilmişti. Linden, düşünmek için müsaade istedi ve Doris'e: Azamî gayretini sarfetmelisin, emrini verdi. Doris, titriyen dizleri ve kurumuş girtlağile Carmen'i söylemek için sahneye çıktığı akşam, parterden sahneye doğru soğuk ve aleyhtar bir havanın yükseldiğini hissetti. Siyah, kırmızı ve sarıdan ibaret sacmasapan bir dekorun önünde, havası alınmış bir boşlukta dolaşıyor gibiydi. Once tektük bir iki ıslık işitildi, sonra, parter, ıslık'ar, kahkahalar, hakaretİTİe dolu uğultulu bir deniz haline geldi. Elhr ve çehreler, Doris'in ç^örebi'cî'Si siyah kalabalığın arasında beyazımsı, kımıldıyan köpükler gibiydi. Sanki ortada hiçbir şey yokmuş gibi, bir sağır ve dilsiz edasile, pürtebessüm, orkestrayı idare eden Hahn'a baktı. Orkestra durmadan çalıyordu. Yalnız çalgıcılardan bir ikisi, sandalyelerine basıp ayağa kalkmışlar, ahahyi seyrediyorlardı. Direktör locasınm perdesi kımıldadı ve sonra loca boşaldı. Linden kaçmıştı. Fakat Doris hâlâ şarkı söylüyordu. O anda düşündüğü şey şarkısı değildi. Gözünün önünden, bir sürü kahramanlık menkıbeleri geçiyordu: Kazaya uğnyan geminin, vazifesi başından ayrılmıyan kaptanı; alevler içindeki evden çocuklan kurtarmağa kosan itfaiye neferleri; arkadaşını boğulmaktan kurtaran üç yaşmda bir ço cu k... Doris söylüyordu ve sesi, salonu dolduran patırh arasında kayboluyordu. Şarkısını bitirdiği zaman, gürültü içinde kaynaşan partere baktı. Sahnenin ön tarafma yaklastı, elini gözhrinin üstüne gö Doris onun karşısında bir piyanocu mağazasında ilk defa şarkı söylediği zaman, Rene derhal: Sizi beğendim, demişti. Size Matmazel Pompon'u söyleteceğim. Beraberce her tarafı dolaşacağız ve güzel bir macera yaşıyacağız. Doris: Muhakkak mı? Diye sormuştu. Bu sualinde yapmacık yoktu. Eğer bir mukavele yapmak imkânı görülürse, Rene ile bir macerayı göze alacakh. Rene, gülerek izahat vermişti: Matmazel Pompon'un muganniyeleri iki nevidir. Bir kısmı Garnaud Baba

Bu sayıdan diğer sayfalar: