22 Kasım 1937 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4

22 Kasım 1937 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHUBÎYET 22 tkindteşrln 1937 ERTUĞRUL SADÎ TEK Bu gece .adıköy SÜREYYADA (KÖR) ve (KILIBIK) Yarın gece Gedikpaşa (Azak) ta UNUTULAN ADAM KüçUk hikâye Bir garibe MA Nuhun gemisi Konferans Beyoğlu Halkevinden; 23/11/937 sah günü saat 18,30 da Evteizin Tepebaşmdaki merkez binasında profesör Şükrü Baban tarafından «îktLsad doktrinler» mevzuunda bir konferans verllecektlr. Konferansa herkes gelebillr. RADVO Bu akşamki program J ANKARA: 12,30 muhtelif plâk neşriyatı 12,50 plâk; Türk musikisi ve halk jarküarı 13,15 dahllî ve haricî haberler 18,30 muhtelıf plak neşriyatı 18,45 tagilizce ders: Azime ipek 19,00 Türk musıkisi ve halk şarkı ları. (Makbule Çakar ve arkadaşları) 19,30 aaat ayan ve arabca ne^riyat 19,45 Türk musiklsi ve halk şarkıları. (Hikmet Rıza Sesgor ve arkadaşları) 20,15 konferans: Şakir Hâzım Ergökmen 20,30 plâkla danâ muâiklai 21,00 Ajana haberlerl 21,15' stüdyo salon orkestrası. 1 Rossini. Stabat. 2 Turina. Orgia. 3 Planquette. lAa Choches de Coruevllle. 4 Czibulka. Songe d'amour apres le bal. 5 Adam. La Olralda 21,55 yarınkl program ve Lstiklâl marşı. İSTANBUL: 12,30 plâkla Türk musiklsl 12,50 havaÛiS ' 13,03 plâkla Türk musiklsl 13,30 muhtelif plâk neşriyatı 14,00 8ON 17,00 İnkılâb tarıhi dersi: Mahmud Esad Bozkurt tarafınflan 18,30 tamburl Cemll: Plâkla 19,00 çocuk tiyatrosu: Arâlan Yolda 19,35 konferans: All Kâmi AkyÜ2 (ÇoCuk terbiyesi) 19,55 Borsa haberleri20,00 Rifat ve arkadaşları tarafından Türk muâiklsl ve halk şarküarı 20,30 Ömer Rıza tarafından arabca söylev 20,35 hava ra poru 20,45 Belma ve arkadaşları ta • rafından Turk muslkisl ve halk şarkıları (S.A.) 21,15 radyo fonlk opera: Stüdyo orkMtrası refakatıle (TaLs) 22,16 Ajana haberleri 22,30 plâkla sololar, opera ve operet parçaları 22,50 son haberler ve ertesi günün programı 23,00 SON. VİYANA: 18,35 PIYANO İLE ŞAN (Barlton) 19,05 konuşma, ders, spor, haberler ve saire 20,30 OPERA: SEVIL BERBERI (Ro«si ni'nin) devlet operasından naklen 23,15 muhtelif haberler 23,35 DANS ORKES TRASI. PEŞTE: 18,0ö KEMAN VE PIYANO 18,35 konferans 19,05 KONSER (SoUstler tarafm <Jan) 19,50 gramofon 20,50 GİTAR KONSERI 23,05 ÇİNOENE ORKESTRA SI 23,50 konferans, haberler 24,10 CAZBAND TAKIMI. BÜKREŞ: 18,22 gramofon, havadis, Rumen şarkı an 19,35 KONSER (Beethoven'ln eserle* rinden) • 20,05 konferans, gramofonla balet musikisi, konferans 21,20 MUSİKI 22,10 ŞAN KON8ERİ 22,35 hava, haberler ve saire 22,50 KÛN8ER 23,50 haberler. LONDRA: 18,05 VİYOLONSEL VE PİYANO (Rah maninofun eaerlerlnden) 19,05 eocukiarın zamanı 20,05 HAFİF MUSİKİ VE ŞAN (orkestra İle Bariton) 20,35 ORG MUSIKİSİ 21,05 hava, haberler ve sal re 21,35 Fransız halk ?arkıları 22,05 ORKESTRA KON3ERI (Paristen naklen) 22,35 MUSİKI (Borodln, Rimski Korssakf, Glasunof'un eserleri) 23,05 karışık ya ym 24.30 DANS ORKESTRASt (Picadilly otelinden) . 1,35 havadis, gramofon ve saire. MİLÂNO: 18,20 ŞAN KONSERİ (Şopen, Schumann e salr best«Sarlarin eserleri) 18,55 karı«lk yayın 20,05 KARIŞIK MUŞIKj: 20,18 karışık yayın 21,35 KARIŞIK MUSİKİ 22 05 MUSİKİ VE ŞAN fBarlton ve Mezo soprano) 23,10 havadis, plyes, hava 24 20 DANS MUSIKİSİ. Hamdi Varoğlu Bay Servet, sabahleyin uyandığı za Sıcağı tarife yarıyan hiçbir kelime ile başağrısmın tamamile geçtîğin: anlatılamıyacak kadar boğucu bir gün man, Carole Lombardm evi dii. Erimiş balmumu gibi kızgın ve ya farketti. Gözünü açar açmaz sigara iç pışkan hava, nefes aldıkça, ciğerlere, ka mek âdetiydi. Bir sigara yaktı, bir ik: bir curcuna merkezidir pağı açık kalmış bir fınndan çıkarcasın nefes çektikten sonra yataktan çıktı. Bal hiicum ediyor; yürürken, insanın etrafın kon kapısı akşamdanberi açık kalmıştı da, koyu koyu dalgalanır gibi oluyordu Bay Servet balkona çıktı ve gökyüzüne Sokakta, sabahtan itibaren pusu kurup baktı. Uyku sersemliğile, akşamki kırmıbekliyen güneş, kapıdan dışarı adım a zı ay hâlâ orada duruyormuş gibi bir vehtana, azgın bir deli gibi saldınyor; ba me düşmüştü. Ay orada yoktu; fakat, şmdan şapkasını, sırtmdan ceketini, boy Bay Servet, birdenbire, havada, bir gaynundan yakasını çekip çıkanyor; bir ritabiiliğin dolaştığmı hissetti. Evet, dündam altı bulup sığınıncıya kadar peşin ya, bir gün evvelki dünya değildi. Bir bırakmıyordu. Işiğını ve hararetİni her başkalık, bir venilik, göfülmemiş, âlışıl zaman gökten yere yoll'yan bu semalar mamiş bir hal mevcuddu. Kâinat, derin hâkimi, o gün, sanki yerden göke ışık ve sonsuz bir sükute dalmıştı. En durgun hararet fışkırtıyordu: Her taraf o kadar gecelerde bile, kurt kuş uyuduğu saatlerkeskin bir aydınlık ve o kadar şiddetli bir de, yerin bağrından gelir gibi, teneffüsü sıcak içine gömülmüştü. Tenha ve sessiz andırır bir ses olsun mutlaka işitilirdi. O Carole Lombard tabiat, kendi kudretinin büyüklüğü kar sabah, tabiatte, gecenin o sesi bile duyulmuyordu. Yedi kat yerin dıbinde, sıkı si Holivud'un en misafirperver yıldızı şısmda hayran, sinmişti. kı kapalı bir kutunun içi nekadar sessiz o hiç şüphesiz Carole Lombard'dır. Eğer Akşam, güneşin ışığı, kavurduğu yer tabilirse, o sabah, Bay Servetin, balkon sohbetinizden hoşlanırsa, evinde istediğileri süpüre süpüre gölgeleri sildikten sorr dan gö'rdüğü ve dinlediği dünya da o ka niz kadar kalmak üzere, sizi muhakkak ra bile, gündüzün sıcağı tamamile çeki dar iessizdi. davet eder. Fakat şunu söyliyelim ki salıp gitmemiş, hummalı bir nefes ağırlığile Akşamki durgunluktan eser kalma kin bir hayata ahşmış insanlann o evde geceyi doldurmuştu. Gökte, fazla yuvarmış; serin, taze, diri bir poyraz, o ağırhğı bir dakika bile kalmalan imkânı yoktur. lak, kıpkızıl, buğular içinde bir ay yüksüpürüp götürmüştü. Evin önühdeki ağa Köşkü o kadar kalabalık ve gürültülüdür seldi. Nefes bile alacak hali kalmıyan, cm yapraklannda, neşeli, çapkın kıpırda ki derhal bavulunuzu alıp kaçarsınız. rüzgârsız, durgun, bitab kâinatın üstünnışlar vardı. Fakat, bu e&en rüzgârdan ve Evvelâ eşhası takdim edelim: Fidelsie, de, coşkun bir donanma gecesinin, mumu bu oynaşan yapraklardan, Ö iç açıcı, tatl kâtibe; müşavir, kâhya.. Edmond başusönmek iizere olan son kâğıd feneri gibi, hışırtı çıkmıyordu. Sokaktan, koşa koşa şak.. Eleonor, oda hizmetçisi.. Ellen, Anursuz ve isteksiz sallandı. bir gazete müvezzii, arkasıhdan, bir oto rab ahçı.. Dört köpek, iki tavuk, bir hoO gün, sıcaktan, sokağa çikmağa ce mobil geçti. Fakat, her zaman, evin ö roz, bir kedi, üç kırmızı balık, ördekler ve saret edemiyen Bay Servet, akşama ka nünden geçerken bağırmağı Sdet edinen saire.. dar evin içinde rahatça nefes alacak bir müvezzi, tam balkonun altında durup ağCarole'u aradığmız zaman güç bulurkoşe arayıp durmuş; nihayet, akşam ye zmı bir kanş açtığı halde, bu ağızdan, en Bunuz.. Bahçenin bir köşesinde hizmetçi nveğinde, iştihasız bir iki lokma şey ye hafif bir ses bile çikmamiştı, otomobil, soile uzun eşek oynadığını görürseniz şaşdikten sonra, balkona ç kıp oturmuştu. kaktan, bir hayal veya bir gölge kadar mayınız.. Yemek odasma girdiniz mi bir Başmda müthiş bir ağrı vardı. Damarlan gürültüsüz geçip gitmişti. vakvaktır başlar, büfenin üzerinde ördekzonkluyor, kafatası esner gibi oluyordu. Bay Servet, bir sessiz sinema perdesi ler dol&şmaktadır. Salonda kedi ile köHiç şüphe yok, bu baş ağrısı, o günkü sr karşısında gibiydi. Karşısındaki evler, alpekler birbirlerine girmişlerdir. Bir karıcağm neticesiydi. Kaldınm taşlannı çatla tındaki sokak, kapının önündeki ağac, soşıkhk ki insanm başmı döndürür. Artisti tacak kadar kuduran güneşe kafa mı da kaktan geçen şu müvezzi ve şu otomobil, karşiniza alıp nasihat vermeğe kalkişır, yanırdı? Beyninin sağlam kaldığı ne kimbilir nasıl bir garibenin tesiri altında, evin bu rahatsızlığını ortadan kaldırmamutluydu. Zaten kendisinde damar has seslerini, ses verme kabiliyetini kaybet sını tavsiye edecek olursanız size bin detalığı vardı. Vücudünde dolaşan pelte mişler, bir rüyayı dolduran eşhas kadar reden su getirerek yüzlerce mazeret sa leşmiş kan, o emsalsiz slcakta büsbütün kof ve ruhsuz şekillerden ibaret kalmış yıp döker, daha ısrar edecek olurıanız: koyulaşip dolaşmaz hale gelebilirdi. Bir lardı. Bay Servet, elini. balkonun tahta Ben bö'yle rahat ediyörum, alışbaşağrısile kurtulduğuna şükretmek lâ korkuluğuna vurdu. Bu tahta ile elin sert hm!. zrmdı. temasından da hiç, amma hiçbir ses çıkDer. Fakat geçenlerde bu tımarhaneye Bay Servet bir sigara yaktı. Kanlı bir madı. benziyen evin bir gecede kerameti gorülgöz gibi kâinatı seyreden kızıl aya baktı O zaman, Bay Servet, dün geCe, ta müştür. Köylii kıy&fetinde olmalannı ve başının ağrısını, bütün şiddetine rağ biatin büründüğü o emsalsiz korkunclu mecburî tutarak çajŞırdığı davetlilerine men, unuttu. Sis gibi, yarı şeffaf bir du ğun, nihayet emsalsiz bir felaketle hetice* tavuklarla horozun ve Ördekiejia. h ı ^ r i rnanın ortasında, döndüğü adeta gözle lendiğini anladı. Kimbilir nasıl azametli le bir akşam yemeği vermiş, ve bu ziyagörülecek kadar keskin kenarlı bir te bir muvazenesizlik, zelzeleden, kasırga fet pek ziyade makbule geçmiştir. Birçokkerlek şekli alan şu bozuk renkli ay; ycr dan, tufandan, yanardağdan daha müt ları onu taklide kalkmişlarsa da hiçbir yüzüne ağır bir yük gibi çöken bu nefes hiş bir facia doğurmuş, milyonlarca Je davet onunki kadar muvaffakiyet kazantıkayıcı, koyu, kalm hava; vahşi bir hay nedenberi yerleşen tabiî kanunları bir çır mamıştır. vanın, saldırmadan önceki sinmesini an pıda devirmiş, canlı ve cansız herşeye bir ^f «Kadınlar Kulu'bü» filmînde nazadıran bu durgunluk iyi alâmetler değildi. ruh, bir mana, bir hayat veren en büyük Havada, büyük felâket arifelerine mah nimeti yok etmişti. Dünva ses mefhumu n dikkati celbeden genc Fransız artisti sus o isimsiz, şekilsiz, elle tutulmaz, gözle nu kaybetmişti. Dün akşam, yerde ve Elisa Ruis hiç durmadan çalışmaktadır. görülmez, fakat hissedilir, esrarlı ha) gökte mevcud herşeyin o fevkattabia «Mosyö Breloque kayboldu», «Marvardı. Gökyüzü her zamankinfclen daha manzaraya bürünmesi, dünyanın, görül Jeillaise» kordelâlannda oynadıktan son. siyah, yıldızlar, aym rer.gine yakın bir memiş bir felâkete sürüklenmekte oldu ra bu defa da Charles Boyer'in başrolünü temsîl ettiği Lisette Lanvin'in «Le Veğunu zaten gösteriyordu. kızıllıktaydı. nin» soubrette'i vazifesini görmektedir. Bay Servetin gözü, karşıkî evlerin Demek bundan sonra, dünyada, ses •JC Miriam Hopkins'le evlenen rejisör penceresine tesadüf etti. Sırtından, gay diye bir mefhum bulunmıyacaktı. Kuşlar Anatol Lirvvak'm Holivud'da vücude geriihtiyarî bir ürperti geçti. Her zaman ötmiyecek, fırtına uğuldamıyacak, gök apaydınhk olan bu pencereler, şimdi, gürlemiyecek, yağmur şakırdamıyacak, tirdiği ilk filmi «Tovariş» büyük bir muvaffakiyet kazanmıştır. Bunun üzerine küllenmiş ateş renginde, cansız bîrer tür insanlar konuşamıyacaktı. Warner biraderler kumpanyası kendisile be kandiliydi. Tabiattaki o kasvetli hal, Bay Servet, azametine ötedenberi üç senelik bir kuntrat akdetmiştİr. «Ma evlere bile çökmüştü. hayran olduğu tabiatin bu son harikası yerling» in rejisörü o şirket hesabına seBay Servetin başağrıs arttı. Şimdi, ka karşısında lâl ve ebkem, betibenzi atmış fasınm içinde, bir tırmalanma acısı dola* bir halde bir müddet kaldı. Evet, insan nede asgarî iki filım çevirecektir. şıyordu. Yerinden kalkf; musluğa ka lar da artık konuşamıyacaktı... Sessiz kodar gitti; başını bol su ile yıkadı. Mus nuşulmazdı kil Demek, insanla hayvan sarılarak yatağın içine büzülmüştü. Bay ~lulctan akan suda bile, kızgın kurşun Jbo arasındaki biricik fark da ortadan kalk Servet, onun, şaşkın şaşkm bakışını bir . runun hararetinden intikal eden bir a miştı. Bay Serveti, büyük bir dehşet bü saniye seyretti. Sonra, asabî bir gülüşle: • Bende de amma sersemlik ha! değırlık, bir lapamsılık vardı. Balkona av rüdü. det ettiği zaman, başı biraz ferahlar gibi Muhakemesini derinleştirdikçe, beşe di. Sanki sesim çıkarmış gibi, demindenolmuştu. O esnada, istikametini tayin e riyetin, içine yuvarlandığı felâket uçunı beri lâkırdı anlatmağa çalışıyorum. . demediği bir taraftan, hafif. pek hafif munun derinliği, Bay Servetin nazannda Yürüdü. Gardrobu açtı. Ceketinin cebir" esinti geldi. Bu, rüzgâr değil, sanki gitgide büyüdü. Balkonda durup, dün binden kurşunkalemile defterini çıkardı. bağrı yanan tabiatin sessiz bir feryadıy yanın, sesini kaybeden insanlar, hayvan Karısının yanma geldi; biraz evvelki dı. Bu üfürükçü nefesi kadar kof ve kö lar, ağaclar ve hatta gürültüsüz eşya ile sözl&ini deftere yazdı, ona uzattı. tü esinti, Bay Servetin içine daha fazla dolu bu acıklı manzarastnı görmemek için Kadıncağız, korka korka defteri al bir üzüntü verdi. Eritici sıcağm çok fazla içeri girdi. O zaman, beşeriyetin bu bü dı; yazıyı okudu ve kendini yatağm içine gerdiği zayıf asabı ile, bu cansız rüzgâr, yük felâketini karısına haber vermek ak attı. Vücudü, en usta Hind rakkaselerini ona tabiatin son nefesi imiş gibi geldi. lına geldi. El ile gelen düğün, bayram kıskandıracak kadar tabiî kıvnntılarla İçinden ateşi çekilmiş bir fınnın kızgın demek olduğu için, fazla telâş gösterip büküle büküle, katıhncıya kadar, yoru kadmcağızı da meraklandırmakta mana duvarları gibi hâlâ sıcaklığım muhafaza luncıya kadar güldü, güldü, güldü. yoktu. eden ve nefesleri, bir tand'r boğuculuğu Şimdi hayret etmek sırası Bay Servete Karısı henüz uyanmış, yatakta kahve gelmişti. Bu ölçüsüz felâket haberini, haiçinde sıkıştıran bu gayrtabiî hava, mutlaka bir felâket hazırlıyordu. Gökten mi sini içiyordu. Yanma gitti; korkutmamak zırlıksız, birdenbire verdiğine nadim olineceği, yerden mi patlıyacağı belli olmı için, sevincli haber vermeğe gelmiş gibi muştu. Karısı, mutlaka, bu haberin dehyan, su, ateş ve yahud rüzgâr halinde mı mütebessim bir çehre takındı ve: ietile birdenbire çıldırmıştı. hücum edeceği kestirilemiyen, bu felâket, Sana birşey söyliyeceğim, dedi. O Neden sonra, kadınm gülmesi bitti. O, \ .yakın, pek yakın hissedil'yordu. kadar mühim değil, fakat şayanı hayret yaş dolu gözlerile kocasına, Bay Servet, Bay Servet, şimdi, ateşten bir top şek birşey, bir garibe! Biliyor musun dünkü şaşkın nazarlarla karısına baktı, bakıştılinde, semanın ortasına doğru yükselen o müthiş sıcaktan sonra dünya ne hale ar. Kadın, elini uzattı. Yatağm üstüne hkırmızı aym, esrar ve tehdid dolu yüzü eldi? İmkânı yok tahmin edemezsin! düşüp kalan ceb defterini aldı. Ve içine ne bir kere daha baktı; ağnsı gitgide faz Dünyada ses kalmadı, ses! Ağaclardan üç kelimelik bir cümle karaladıktan sonra tut da insanlara kadar, herfey sesini kay kocasına uzattı. Bay Servet defteri eline lalaşan başını elleri içine aldı; yatarsa betti! aldığı zaman, hayretinden küçük dilini " belki bu ağrı diner ümidile yerinden kalkSonra, sözünü ispat etmek îçîn, karyo yutuyordu. Defterdeki yazı şu idi: «Sen tı, yatak odasma geçti. Soyundu; yata ğına yattı. Dışarının sıcağı, yatak odasını lanm kenarına, kuvvetli dört beş yumruk sağır olmuşsun!» da, maddî denecek kadar kesif bir var ndirdi: Bay Servet karısının yüzüne şüpheli Nasıl? Görüyorsun ya, bu kadar nazarlarla baktı. Biraz evvel, balkonda, lıkla dolduruyordu. Bay Servet, ağır havanın verdiği rehavetle yavaş yavaş ken vuruyorum da tahtanın sesi bile çıkmı bütün dünyanm, sesini birdenbire kay bettiğine inanan bu adam, şimdi, kendi dinden geçti. Başının ağrısı da hafifle yor! mişti. Kâbus dolu bir uykuya daldı. Sı ' Bay Servetin karısı, kocasmın, uçuk işitme kabiliyetini kaybettiğine inanamı cak, duman, buğu ve a'.eş dolu rüyala benzi, dağınık saçlan, çehresinde zorla yor, inanmak istemiyor, o çok zengin harında, akşamki kırmızı ay, daima karşı zaptetmeğe çalıştığı asabî takallüslerle yalini, bu çok basit hakikate bir türlü fe6inda, müstehzi tebessü'nlü, buruşuk bir yanma gelip karyolaya yumruklar indir da edemiyordu. HAMDİ VAROCLU mesinden fena halde korkmuş. yorganına yüzle dolaşıp duruyordu. Fransada Bugüne Kadar Yapılan En BüyUk Filmin gösterilmesl şerefine 2 bllyUk gala I NÖBETCİ ECZANELER Bu gece şehrimizin muhtelif semtlerindeki nöbetçl eczaneler şunlardır: İstanbul clheti: Eminönünde (Agob Minasyan), Fatihte (İsmail Hakkı), Karagümrukte (Ahmed Suad), Bakırköyde (îstepan), Aksaray Cerrahpa^ada (Şeref), Fenerde (Emilyadl), Beyazıd Kumkapıda (Belkis), Kuçukpasar» da (Hasan Hulusi), Alemdar Çemberlitaçta (Sırrı Raslm), Samatya Yedikulede (Teofllos), Şehremininde (Ahmed Hamdl). Beyoğlu clheti) : Şişli Halâskâr caddesinde (Halk), Tak slmde (Nizameddin), Tarlabasmda (Ni had), Beyoğlunda (Kanzuk), Dalrede (Güneş), Galata Topçular caddesinde (Sporldis), Kasımpasada (Vasıf), Hasköyde Halıcıoğlunda (Barbud), Beşiktaşta (Nail), Sarıyerde (Nuri), Tarabya, Yenikoy, Emir gân, Rumelihisar, Bebek, Arnavudköy, Ortaköy eczanelerl. Kadıköy Pazaryolunda (Rifat Mümtaz), Modada (Alâeddin), Üsküdarda (Merkez), Heybeliadada (Halk), Büyükadada (Halk) eczaneleri. 4 San'atAşkHeyecanFedakârhk ve GUzellikAbidesi Biletler şimdiden satılmaktadır. ÖnümÖzdeki Çarşamba akşamı SUMER sinemasında Sabıisiîhkla beklenen yeni Atnerikdn yıldıtı CEANNA BURBiN Fransızca «6z ü filminde bfltfln I tanbul hafkını gaşyedecektir. 3 MODERN KIZ Senenin en guzel filmi olan KONYADA Yeni Kütöbhane sahibi M. Nacl Cumhuriyet Gszetesinin ve bütün mekteb kitablan, kırtasiye, Razete ve meemualann tevzl verldir. Bu akşam S A K A R Y A sinemasında ALBERT PREJEAN FRANÇOiSE ROSAY GHARLbS VAHEL • LİSETTE LANViN ROLAND TOUTIIN Fransız artistlerinin oynadıkları bu emsalsiz Hlimde : Parisin gizlı mahallerini Sefahet yerlerinin bütün esrarmı gözleriniz önünde canlandıracaklardır. Sai ve namuslu bir kız ile setahete dalmış ve hayâs.z bir aaae aranada hissî, müessir ve alâkabahş bir dram. M M E M N U AŞK Yeni bir muvaffakiyet kazanan diğer bir bUyUk Fıansız filmi (JENNY) aldırınız. Tel. 41341 . gibi büyük m llâveten : Paramount Jurnal Yerlerinizl evvelden Bu akşam gala müsameresl olarak |# l\ S NEMASINDA 18 ya?ı D dan itibaren bütun bavanların evkle heyecanla muhakkak görecekleri büyük fllim. T | 2 Fransızca Sinema tarihinin en nefis eteri.... Mektebli bızlardan daha mfikemmel. Asrî genc kızlık, ilk heyecaolar tahassOsler... Öz kızı ile sfvgilisi, iki aşkı arasında çırpınan genc ve guzel bir kadın annesinin aşkına isyan eden 16 yaşında genç ktz. Güzellik, saadet, hicran. Sevecek kızların, seven ve sevilen kadmların, mutlaka sevgilisine kavuşmak istiyen erkeklerin filmi. Biletlerinizi şimdiden aidırımz.

Bu sayıdan diğer sayfalar: