12 İkinciteştin 1937 CUMHüKrrET JEVAHATIN NOTLARI Hatay bayramından evvel evlenmek istemîyen Türk gençleri Genç kız hıçkırdı: «Ninem evlendiği zaman, sen evlendiğin zaman; yurdum esir miydi benim?» Yazan: KANDEMtR 37 Köylü kızlar çeşme başındaydılar. Yanlanna yaklaştığımızı sezince, tes tilerini, tenekelerini birer kenara bıraktı lar, saçlarını örten güllü, al, mor yemenilerine el attılar ve birer ucundan yakalıyarak yaşmak gibi yüzlerine çektiler. Sonra bu yetmedi, sımsıkı örtülü başlarını ürkek bir hareketle öbür tarafa çevırdiler ve oradan gözlerinin ucile, fakat me rakla, bu davetsiz misafiri, beni süzmeğe başladılar. Aramızda mesafe kalmayınca durdum. E, dedim, böyle, nasıl konuşaca gız? Yeşil yaprakların kıpkırmızı gölgelerile çerçevelenmiş bir çift kara gözün sıcak bakışlarında; onların, karşımdaki bu Hatay köylü kızlarının hepsinin, §u anda içlerini dolduran duyguların izlerini keşfe koyuldum. Susuyorlardı. Boş testilerini, herşeyi unutmuşlardı. Ve unutulmuş muslukların ağzından yalağm boşluğuna şarıl şarıl akan sulann ahengi ortasında, karşı karşıya gelen o an için birbirine zıd duygular, öylece, sessiz birbirlerine bakışıyorlardı. Anladım, anayurddan gelen hasretin bir hamlesi lâzımdı: Siz, dedim, Türk değil misiniz? îrkildiler, birbirlerine sokuldular. Sinirli görünerek, yanımdaki arkadaşın cla kolundan çekerek geri dönerken, ona yüksek sesle: Yürü, dedim, bunlar Türk değil Ier.. Yerinden kopacakmış gibi çarpan kalblerin, yalvaran, yanık, incecik sesleri inledi: Biz Türküz... Türk kızlanyız! Tekrar onlara döndüm. Zoraki bir dargınlığa bürünen sesimi duyurdum: Türk kızı, Türkiyeden, onu gör meğe gelen bir ağabeyden, böyle yüzünü gözünü örterek kaçar mı? Sanki bir yıldırım düştü, öyle sarsıldılar. Ve bir şimsek çaktı; onun ısığında Bir ticaret heyeti Bükreşe ğidecek Yeni anlaşmalar için temaslara devam edilecek Dost ve müttefik Romanya Başvekilinin Ankarayı ziyareti esnasında esasları takarrür eden Türk Rumen ticaret anlaşması müzakerelerinde bulunmak üzere Bükreşe gidecek heyet, bugün Ankara dan şehrimize gelecektir. Heyetimiz, İktısad Vekâleti daimî müsteşarı Faik Kurtoğlunun reisliğinde Maliye Vekâleti Nakid işleri umum müdürü Halid Naz mi, Türkofis ikincı reisi Nihad, Ofisin Romanya masası şefile Cumhuriyet Merkez Bankasının bir mümessilinden müte şekkildir. Isviçre ile de hükumetimiz arasında yeni bir ticaret anlaşması yapılmak üzere mutabık kalınmıştır. Bunun için bu ay sonunda bir Isviçre heyeti de Ankarada bulunacaktır. Macarlarla yapılmakta olan ticaret müzakereleri bitmiş, anlaşma metni Bu dapeşteye gönderilmiştir. Anlaşma, bu günlerde imza ve teati edılecektir. Yugoslavya ile Belgradda, Letonya ve Danimarka heyetlerile de Ankarada müzakerelere devam olunmaktadır. Genc subaylar arasında PENCERESiNDEN ordu atı müsabakaları Şehirde odun çok! KÖŞE Yarın Ankarada millî ekipin dereceli mâni atlama tecrübeleri yapılacak Avrupada büyük muvaffakiyetler gösteren subayımız Saim müsabakalarda emen her kış arifesinde îstanbul halkı süreksiz ve sinsi bir dedikodu dinler: Odun az, kömür kıt!.. Bu yıllanmış teranenin her sonbahar sonu hangi dudaklardan çıkıp da kulaklara döküldüğünü keşfetmek güc değil. Çocuklar bile bilirler ki bu dedikoduyu kömür ve odun fiatmın yükselme sinden müstefid olacak kimseler çıkarmaktadır. Âkıl olanlar işin aslını düşünüp gülerhr. Gaflete kapıhp da endişelenen üç beş kişi varsa onlara da belediye hakikati öğretir. Nitekim bugünlerde de ayni dedikodu yüzgösterdi ve gazeteler belediyeden aldıklan teminat üzerine telâşa mahal olmadığını, şehirde odunun ve kömürün pek bol bulunduğunu müjdeledi. Fakat emin olalım ki 1938 yılının ki} arifesinde de Istanbulun odun yüzünden, kömür yüzünden sıkmtı çekeceği rivayet olunacak ve gazeteler an'anevî tekziblerini gene sütunlarına geçireceklerdir. Niçin mi diyeceksiniz?. Çünkü bu, kökleşmiş bir itiyaddır. Her yıl üç beş kömürcü veya oduncu mutlaka bir balon uçuracaklar ve bulut zannolunan şeyin balon olduğu anlaşılıncıya kadar bir ihtikâr smaması yapacaklardır. Bu kötü âdeti tevsik için tarih sahife* lerini gelişigüzel kanştırmak kâfidir. îsterseniz bir küçük tecrübeye girişelim vö meselâ 1 726 yılı haberlerini gözden geçirelim. Lâle devrinin en civcivli günlerinö tesadüf eden o yıla aid beledî vesikalaT arasında şu kaydı görüyoruz: «Gemilerle getirttikleri kömürü bîr ta« kım esnafın Ayastafanos nam kariyeclen beri mahallerde mahzenlere koyarak, badehu develere tahmil ile lstanbula getire* rek Istıranca kömürü diye ibadullaha sat* tıklan anlaşıldığından bu hilekârlığa meydan verilmemesi!» Demek ki kömürün cînsî bile degiştî* rilmek ötedenberi mutad imiş. Fiat meselesine gelince: Yıllar ve yıllardenberî bu iş İstanbl için bir derd olmuştur. Meselâ 1 726 yılında Istanbul kadılığı esnafî opluyor, ihtikâr yapmamalannı taahhüd altma alarak mahkeme sicilline şöyle bir kayıd geçiriyor: «Ruzu Hızırdan ruzu kasıma değin pâk ve halis ve taşsız, tozsuz kuru kömürün beher okkası bir akçeye ve ruzu ka « sımdan ruzu hızıra değin ayni cins kö • mürün yüz okkası yüz yirmi beş akçeye elekten geçmiş gibi pâk olarak satmak üzere ittifak ve taahhüd edilmiştir.» Görülüyor ya, Istanbul kadısı güz sonlarında kömür yoktur, odun pahalıdır ilân diye dedikodu yapılmaması için kı§ narkmı ilkbahardan koyuyor. 1770 te mutfak odununun çekisina otuz, elleme ekmekçi odununun çekisine otuz beş ve kütük tabir olunan hamamci odununun çekisine kırk para nark verildiği gibi 1 793 yılında da odunun çekisi altmış paraya sattırılmıştı. Bir yıl sonra ise perakende satılacak kömürün okkasma dört akçe ve araba ile getirilip toptan saılan kömürün yüz okkasına dört buçulc kurş nark takdir olundu. Bugünün kömürcü ve odunculan yazdığım tarih kayıdlarını görmüş değillersö de odun ve kömür işine dedikodu kanştırmanın zevkini tevarüs ettiklerinden bu yıl da an'aneye sadık kalmak istemişlerdir. Fakat yağma yok. Onlar odun az diyedursunlar. Gazeteler işte hakikati ilân ediyor ve boş keselere bol keseden teselü veriyor!.. H: Ankaradan «İnhisarlar TJmum Müdur • lüğüne açık mektub» baslığile bir yazı aldım. Olduğu gibi buraya geçlriyorum: «Ankara tütüncülerinde Hanımeli tü « > kendiği için hanım elleri boş kaldı. Alıcısi çok olan bu sigaradan çokça gönderilmesi» ni dilerim. K. C.» Hatay köylerinde çeşmeden su götüren Türk kızları lebilen bir sesle kendi kendilerine söylüyorlar: Türk askeri.. Hiç görmediniz mi onu? Başlarını gazeteden kaldırıyorlar, ve içlerini çeke çeke: Hiiiç... diyorlar. Köyde, girdiğimiz bir evde üç kadın başbaşa vermişler, hararetli bir derdleş miye dalmışlardı. Hayrola, dedim, ne konuşuyorsunuz böyle? Biri: Kızımın... Derken, öteki atıldı: Oğlumun derdi. Kavga mı ettiler? Yoo... Evlenmek istemiyorlar bir türlü. Varsın evlenmesinler, kıyamet mi kopar? Birbirlerini seviyorlar, birbirlerini istiyorlar. Öyleyse ne duruyorlar? İki ana, sözlerini tamamlıyarak konu şuyorlar: Hatay bayramı olmadıkça, düğün yapamayız, diyorlar, kız; ben bayrağı mın altında köşeye oturacağım, oğlan; kapıma bayrağımı asmazsam düğün ha ram olsun, diyor. Biz de ne ideceğimizi şaşırdık, kaldık. Neden beklemek istemiyorsunuz? Bize kalsa.. Neden beklemiyelim. Amma kızm büyük ninesi yatalak hastadır. Ona kaç ay evvel (artık kurtulduk..) diye müjdeledik. Hatun sevincinden deliye döndü. O gündenberi kendi kendine (Ooh kurtulduk..) diye diye yaşıyor. Şimdi ona daha bayram yapamadık, daha istediğimiz gibi sevinemiyoruz, bayrak asamıyoruz da ondan düğün yapamıyo ruz, desek biliyoruz, ninenin yüreğine iner. Açılan bir kapıdan çıkıp uzaklaşan genc kıza seslendiler. Yanımıza geldi. Işte, dediler, ninesine acımıyan kız. Genc kız bir gam ve elem timsali gibi karşımızda durdu, anasına dönerek, ha zin, titrek bir sesle sordu: Ninem evlendiği zaman, sen evlendiğin zaman... Ve kendini tutamadı. Bir anda bütün vücudü sarsıldı, yüzünü avucları içine aldı ve hıçkıra hıckıra: Yurdum esir miydi benim? diyebildi. KANDEMİR Şeker kaçakçıları Şebeke reisi Şükrü dün tevkif edildi Kaçakçılık davalarına bakan beşinci asliye ceza mahkemesi, bundan iki sene evvel Gümrük Muhafaza teşkilâtı tarafından meydana çıkanlan göçmenlerin malı gibi gösterildikten sonra gümrük resminden muaf olaralî ithal edilen bü yük şeker kaçakçılığı suçluları hakkında karannı vermiştir. Bu şebekenin kaçakçılık yolile 413000 kilo şekeri memlekete soktuğu evvelce meydana çıkarılmıştı. Muhakeme netice sinde bu suç sabit görülerek şebekenin başı kumusyoncu Şükrü 1,5 sene hapse ve 18,000 lıra para cezasına mahkum edilmiştir. Zan altında bulunan Bulgar tebaasından Gölke ve Ivan Baklaciyef beraet etmişlerdir. Mahkum olan Şükrü tevkif edilmiştir. Hazine avukatı beraet kararlarını temyiz etmiştir. Sübayımız Eyüb müsabakalarda lıklarla çalışan Dağcılık kulübünün bu seneki seyahatlerinde de büyük muvaffakiyetler elde edeceğini kuvvetle tahmin ediyoruz. Elâzizde Kız Enstitüsü açıldı Hatay köylerinde Türk kadınlarile bir hasbıhal temiz, masum, güler yüzlü Hatay kızlarınm nur gibi yüzlerini gördüm. Önce neden kaçtmız? Bir günah işlemiş gibi bakışlan yerde, aıahçub bir gülümseyişle, karşımdaki, hafifçe söyledi: Demediler bize ki... Neyi? Sen oradan geliyorsun diye... Oradan gelmeseydim, yüzlerinizi açmıyacak, benimle konuşmıyacak mıy dınız? Hiç ses çıkarmıyorlar. Tekrar soru yorum: Peki, oradan gelenin, başkasmdan ne farkı var? Başlan doğruldu, bakışlan yerden aynlarak gözlerimi buldu: Oradan gelenin mi?.. dedi. Öyle ya... O da herkes gibi bir insan değil mi? Değil... Yutkuna, yutkuna, hırçın, fakat hâlâ utangac devam ediyor: Değil... O, beni kurtaranın yanından geliyor. O, benim kardeşimdir. Yanındaki, testisini omzuna yerleştirirken kendini tutamadı: Biz Ondan canımızı bile esirgemeyiz. Yüzümüzü mü saklıyacağız?. Konuşa konuşa, ağır ağır köye doğru yürürken elimdeki (Cumhuriyet) i açarak gösteriyorum: Okuyabilivor musunuz? Okuruz... Ninem bile okur. Ve ilk sahifedeki büyük, renkli bir resme ilişen gözleri oraya saplanıp kalı yor. Duruyorlar, sükun içinde, uzun uzun. doya doya bakıyorlar, sonra ancak i«iti Ankara 11 (Hususî) Atlıspor kuübünün manej yerinde «Ordu Atı» müsabakalarma muvaffakiyetle devam ediliyor. Cumartesi günü (yarın) saat 15 te millî ekipin dereceli mâni atlama tecrübeleri yapılacaktır. Şimdiye kadar ya pılan iki müsabaka çok muntazam ve bilhassa çok heyecanlı oldu. Dün, içlerinde Avrupadaki konkur ipiklere iştirak etmiş olanlar da bulunajı subaylanmız, birbi rine yakm mâniaları, atlannı çok güzel kullanarak atladılar; fakat yüksek mânia müsabakaları çok daha çetin olacaktır. Hakem heyeti, Başhakem Tümgeneral Şemseddin Tarerin riyasetinde Süvari Binicilik okulu kumandanı albay Cevdet Bilgişin, Süvari Binicilik okulu öğretmeni Binbaşı Tahsin Yazıcı, Muhafız alayı Süvari grup kumandanı Kâzım Akıncı, Harb okulu Süvari grup kumandanı binbaşı Hilmi Ömerden müteşekkildir. Bu müsabakalardan maksad; talim ve terbiye ile sağlam, idaresi kolay, itaalli, her istenilen hareketi doğru yapar, arızalı ve mânialı arazide atılgan ve canlı yürüyüşlere alışkın, birbirine yakm mâniaları süvarinin istediği gibi geçer ve uzun bir yürüyüşten sonra da kısa fakat kuvvetli bir gayret göstermek kabiliyetini haiz harb atı yetiştirmektir. Müsabakalar, içlerinde birçok ecnebiler de bulunan kesif bir seyirci kalabalığı tarafından takib ediliyor. Cumartesi günü, ekipin, beynelmilel müsabakalara gönderilen atlardan bir kısmile yapacakları mâni atlama tecrübeleri de görüle cektir. Mülâyimle Hindli tekrar güreşiyorlar Uzun müddettenberi şehrimizde bu lunan Hindli pehlivan Faddal Muhammed önümüzdeki pazar günü Tayyare cemiyeti menfaatine ve üçüncü defa ol mak üzere Mülâyimle bir daha güreşe cektir. Malum olduğu üzere iki pehlivan arasındaki ilk güreş 36 ncı dakikada Mülâyimin lehine tuşla neticelenmişti. Geçen hafta yapılan ve bir hayli dedikodu mevzuu olan ikinci güreşte ise Faddal Muhammed, Mülâyimin sırtını 45 inci dakikada yere getirmek suretile kazan mıstı. İki taraf için bir intikam maçı mahîyetini alan bu üçüncü güres bir hayir cemiyetimiz menfaatine yapılmamış olsaydı spor çerçevesi dışında kalabilecek her hangi bir vaziyetten karilerimizi teyak kuza davet etmek gazetemiz için bir vazife olurdu. Egede bir günde 17 milyon kilo tütün satıldı İzmir 11 (A A.) Tütün piyasasında satışlar tekrar başlamıştır. Dün öğleye kadar Ege mıntakasmın tütün mahsu lünden 17 milyon kilo satılmıştır. Bu günkü vaziyete göre, tütün satışları hafıf şekılde devam etmektedir. Dağcılık kulübünün Uludağ seferleri Enstitüye getirilen yavrular Elâziz (Hususi) Son günlerde şehrimizde iki sevinc verici hâdise cere yan etmiştir. Bunlardan biri büyük has tane binasının temelatma merasimi, diğeri de Kız Enstitüsünün resmi küşadıdır. Bilhassa Enstitünün açılışı pek parlak olmuştur. Daha simdiden her köyden bir kızm Enstitüye devamı temin edilmiştir. Bu suretle her b r köylü kız tahsilini bitirip yuvasına dönünce köyündeki dığer kızlara mürebbivelik edebilecek vaziyete gelmiş bulunacaktır. Mıntakamızda bir seyahat yapan General Abdullah bu kere Elâzize dönmüş ve Tunceli havalisinde rasladığı çok zeki anasız babasız birkaç yavruyu da beraberinde getirmistir. Tahsil ve terbiye edilmek üzere Kızılay Cemiyeti reisi doktor Ali Kemale tevdi edılmişlerdir. Şehrimizin Dağcılık ve Yürüyücülük kulübü her sene olduğu gibi Şeker bay ramında, Yılbaşında, ve Kurban bayramında ve 23 nisanda olmak üzere Ulu dağa dört seyahat tertib etmiştir. Kış mevsiminin en güzel sporlarından biri olan kayakcılığı yurd dahilinde yaymak ve sevdirmek için büyük gayret ve fedakâr Beynelmilel şimendiferler kongresi Atina 11 (Hususî) Beynelmilel şimendifer kongresi gelecek pazartesi günü Atina Ticaret Odası salonunda açılacaktır. Açılış nutku Yunan Şimendi ferleri Nazırı Spiridon tarafından söylendikten sonra kongre müzakerelerine başlıyacaktır. Kongrenin mesaisi bittikten sonra azalann bütün Yunanistam gezmeleri için tenezzühler tertib edile cektir. M. TURHAN TAN Alenî teşekkür Uzun müddet hâkimlik ve avukatlık yapmış olan sevgili ve kıymetli babamız Eşref Aynuksanm vefatile acı ve ıstı « • rablarımıza iştirak eden Işık lisesi öğ * retmeni ve talebelerine, gerek yazı ile ve gerekse evimize kadar ihtiyarî zahmetle beyani taziyette bulunan akraba ve dostlarımıza candan teşekkürlerimizt bildiririz. Eşi: Şah Nebat Aynuksa Oğulları: Vize kaymakamı Nureddin Aynuksa, Geyve orman koruma Ta. K, asteğmeni Necmi Aynuksa, Divani Muhasebat murakıb muavini Fahri Ay nuksa, Işık lisesi talebelerinden Sadi Aynuksa. Kızlan: Işık lisesi öğretmenlerinden Mediha Aynuksa. Istanbul ilk okul öğretmenlerinden Refik Aynuksa, tstan bul kız lisesi talebelerinden Sabahat Aynuksa. Londrada okuyan tayvarecilerimiz çeldiler Londrada tayyarecilik tahsilinde bulunan beş gencimiz dün tahsillerini bitirerek memleketimize avdet etmislerdir. Yeşilköy îstasvon Başmakinisti Kasım Davlıoğlu, makinist Mehmed Serif. Necib ve pilot Necmi ve Mustafadan mürekkeb olan bu grup yeni vazifele rine başhyacaklardır. Berlin Olimpiyadı, şeref madalyaları Karamana bir tayyare meydanı yapılıyor Karaman (Hususî) Tesisine karar verilen Ankara Adana hava yolunda bulunan kazamız merkezinde bir tay yare meydanı hazırlanmaktadır. Müsaid bir zemine malik olan matlub eb'addaki sahanın etrafı çevrilmiş, 700 metro uzunluğunda bir pist yapılmış ve toprağa, tayyarelerden okunabilecek bir sekilde Karaman kelimesi yazılmıştır Şimdi pistin silindirajı yapılmak üzerf Konvadan bir makinenin gelmesi bek l Izmirde iizüm piyasası İzmir (Hususî) Son günlerde Al manyadan gelen bazı siparişler üzerine, üzüm fiatı kımıldamış ve oldukça mü him satışlar görülmüştür. Saçlarî dökülüyormuş! Göztepede Saksı sokağmda oturan Saime, dün Kadıköy merkezine müra caat ederek Kadıkö'yde bir berbere saçlarını yaptırdığını, fakat dokülmeğe başladığmı iddıa etmiştir. Tahkrkata Ankara (Hususî) Alman sefaretinde merasimle Bevazıd meb'usu Halid Bayrak, Erzurum meb'usu Aziz Akvürek, Erzurum meb'usu Şükrü Koçak ve Tekirdağ meb'usu Rahmi Apak'a Alman hükumeti tarafından birinci rütbe Olımpiyad şeref madalvası ve beratı verildiğini yazmıştık. Fotograflarımız, Halid Bayrağa verilen madalya ile, Olimpiyad albumü göstermektedir. Hurrem Sultan hatırası bakır M. Turîıan Tanın adı dillerde, tadı gönüllerde dolaşan büyük romanı çıktı. J