25 Birinciteşrin 1937 CUMHUKÎYET Fİlistin Lübnan Erdün • Suriye Hatay İktısadî hareketler Ticarette müsamaha payı ransızlar, «Sbz uçar, yazı kalır», Yıllar geçtikçe medenî dünyada ticaderler. Bu mesel bizim de dili* rî şartlar zayıflamakta, karşılıklı itimad mize kolaylıkla geçti. Çünkü ve müsamaha çemberi daralmaktadır. Uhakikate uygundu. Yüzlerce yıl önce yamumî Harbden evvelki ticarî münasebazılmış kitabların siyah, kırmızı, yes.il, tm geniş itimad esasına dayanan havasmı mor mürekkeblerden doğan zarif bir aharb spnrasında görmek kabil olmamışhenk içinde satır satır ve parıl parıl yatı. Fakat Umumî Harbi takib eden seneşadığınî Fransızlar gibi biz de görüyorIerde birdenbire bir inkişaf gören iktısadî duk. sahada gene müsamaha paymın genişçe Bu temaşa gerçekten düşündürücü, ayYazan: KANDEMİR tutulduğu görülüyordu. 1927 den sonra ni zamanda heyecan verici bir şeydi. Etgörülen umumî buhran ise ticarette her 20 leri, kemikleri değil, mezarlan bile kaytürlü itimad cereyanlarım durdurmuş, Şatura'da durduk. bolmuş insanların kalemlerinden çıkma kanunlaşan taamülleri bile kökünden yıkBurası Beyrut Şam yolunun ortala yazıların renkli bir tebessüm gibi kimıştır, denilebilir. rma düşüyor. tabhanelerde pırıldayıp durması ibretli Son zamanlarda ticaret eşyasmda öteKazinolar, kahveler, ağaclıklar, her bir sahneydi. Zaman denilen geniş ve denberi kabul edilegelen «tolerence» taraf şen insanlarla dolu. doymak bilmez sünger o yazılarm sahibmiktarının muhtelif şekillerle azalmağa lerini sömürdüğü, mezarlannı sömürdü" Hava kararıyor. Fakat gece, bir pa doğru gittiğini görüyoruz. Bizde bu cereğü, belki yurdlarını sömürdüğü halde kazar gecesi, belli ki bu yemyeşil kırlara, yan haricî sebeblerin de tesirile evvelâ lemlerinden dökülen satırlann tek bir hardağlara ve bayırlara günün coşkun neşedahilde doğmuştur. Devletin ihrac eşyafini silemiyordu. Bu hal, yani demir abisini kamçılaya kamçılaya, kat kat artıra lannı kontrol için çıkardığı nizamnamedeleri, mermer sarayları, granit bürcleri, artıra geliyor. lerin hepsi ayn ayrı bu ihrac maddelerinhatta koca koca şehirleri yağmur, kar, Düşünceli baş, asık surat, dalgın göz de kabul edilegelen yabancı maddeler ve fırtına, zelzele gibi bin çeşid afetten ya« yok. Ve kahkaha her yiize bir başka gükarışma payını tahdid etmektedir. Tahpılma dişleri arasmda eriten, yok eden zazellik veriyor. did sırasmda evvelki taamüllere nazaran manın bin yıl önce yazılmış kitablardan Akan insan seline, onun sürükliyen yeni müsamaha payının çok azalmış oltek bir harfi silememesi yazıda esrarlı bir keyfine biz de kapıldık. duğunu da görüyoruz. Şimdi karışık mekudretin mündemic olduğu vehmini uyan* Arkamızdan koşan şoför: Nazilli fabrikasının açılma töreninden bir görünüş, Fabrika Direktörü taa karşı dahilî ticarette de bir hareket dınyordu. «Söz uçar, yazı kalır» mest* Fazü, Atatürke izahat verirken İlerideki kazinoda size yetişirim.. başlamıştır. Bunun en bariz tesirleri ticalindeki hakikî nükte de budur, yazmıa' Benzin almak için sıra bekliyorum, dedi. Ulu önder ve Büyük Dâhi Atatürk, basmaların kullanılmasma müsaade etret borsalarında görülüyor. Geçen hafta Sıcak çölden, Suriye şehirlerinden, Nazillide kurulan ilk Türk Basma fab ti. Bu sebeble, 1678 yılında iki Amster ölmez görünüşünü hissettiraıek isteyişi» içinde İstanbul Ticaret Borsasmda çavdir. Akdeniz kıyılanndan, daha ötelerden, darsız buğdayların büyük bir rağbet gör rikasmm resmi küşadını yaptı. Göğsü damlı tüccar Holandada Amersfort'ta Dicle ve Nıl boylanndan kaçanlar buramüzü iftiharla kabartan bu muazzam bir basmahane kurma müsaadesini al Ne yazık ki Yirmînciasırda bu meselui düğü, buna mukabil çavdarlılann tolefabrika, memleketimizde mensucat sa dılar. Işte. bu ilk basmahaneyi kuran ve dahi ifade ettiği hakikat kıymetini kay« da nefes ahyorlar. rence miktan az da olsa fiatının mu nayiinin eriştiği tekâmülü gösteren en işleten Çelebi isminde bir Türktür. Seyyah şehri Lübnanın merkezi Yavaş yavaş içime, garib bir hüzün betti. Hayır, öyle değil, meselin hükmd Beyrutta yeni bir meydan taddan fazla kaybettiği kaydedildi. Dün büyük bir delildir. Avrupalılar, 1678 yılım modern bas umulmaz bir istihale geçirdi. Şimdi sö'l çöküyor. ya piyasalarındaki temeyyüze, iyiye doğBasmacılık san'atı boyayı tatbik sa macılığın doğum yılı olarak kabul eder uçmuyor, yazı uçuyor!.. Çünkü yazıyi Boğaziçinî, Çamlıcayı, Kalamışı, A değildim. Fakat hiçbir yerde de, şu, et ru olan hareket şümullenmiştir. Bunun i nayiinin gerek teknik ve gerekse san'at ler. rafımdaki masalarm üzerlerindekilere dalan, Yakacığı... düşünüyorum. zamana karşı muhafaza eden, ölmezle^ çin ihracatı kontrol maksadile alınan ha bakımından en güç şubelerinden biriCumhuriyet hükumetinin yapıcılık tiren ve babalarımızm, dedelerimizin kaŞu anda oralarda kaç yabancı vardır benziyen nargile görmemiştim. dir. Memleketimizde san'at tarihi henüz kudreti sayesinde yurdumuz, istiklâliLüle; üzerlerinde şebnemlerin titreştiği reketler tam vaktinde olmuştur. acaba? esaslı bir şekilde işlenmemiştir. Bu sa mizin temel taşları olan fabrikalarla lemlerinden dökülen satırları dizi dizj F. G. Ya Allah buraları da, onlar kadar de bol konçah bir gül fidanından fırlamış hada başlıyan çalışmalar çok büyük ha süsleniyor. 9/10/1937 tarihi Türkiyede tebessüm halinde seyretmek knkânını bî* ğil, fakat onlara yakın bir güzellikte ya minimini bir meşaleydi. Billur göbekte ze veren mürekkebcilik san'atı idi. kikatler meydana çıkarmakta ve bize köpüren suya kadar bembeyaz ful dizile Inhisarlar idaresi, 2,5 milyon atalarımızm san'at sahasmda da büyük modern basmacılığın Atatürk elile yeratsaydı? Evet. Bu san'at sahibleri eski asırlarda niden doğduğu gündür. Ne mutlu onu bir varlık sahibi olduklarını göstermek kuranlara. Neden bize gelen yok, neden bu ka ri sarkıyor, telli pullu marpuc, bu güzel herhangi bir suya gelişigüzel bir boya kakilo hurda incir aldı tedir. idar bizbize, bu kadar yalnız, bu kadar Iikten kaçan yılan gibi kıvrıla kıvrıla uSABRl ATAYOLU rıştırarak piyasaya uluorta bir meta çı « tzmtr (Hususî) înhisarlar Idaresi zuyor ve sapsan ağzmı bir Lübnan dilbeBasmacılık tarihi hakkında yapmakaranıp sorulmıyan bir halde kaldık? karmazlardı. Fikirleri, duyguları, görüşşimdiye kadar ikl buçuk milyon kilo ta olduğum araştırmalar arasmda bu Türk.. Türk! diye deli olanlar ni rinin kızıl dudaklarına veriyordu. Bursa Duraspor kulübünün leri ve sezişleri kelime haline koyacak san'atı Avrupaya götüren ve kuramn Burada kundura boyacısı, seyyar sa hurda incir satm almıştır. çin Türk iline gidemiyorlar? adamlara mürekkeb namı altında bir îdare, ayrıca bağcılardan aldığı 950 <Çelebi» isminde bir Türk olduğu meyyeni idare heyeti Genc kızm şuh sesile bir rühadan uya tıcı bile ipeklere bürünmüştü. nevi abıhayat sunarlardı. Bu abıhayatla Harb sonundanberi dış pazarlara yol bin kilo üzümü de şaraba tahvil etmiş dana çıkmıştır. 1678 yılma kadar Avrunır gibi oldum: Bursa (Hususî) Şehrimizdeki Du kaleme alınan yazılar da, dediğimiz ve tir. Tütün mübayaası için hazırlıklara pada yağlı boyalarla hiçbir güzellik ve Zahle'de hangi otele ineceksiniz? bulamıyan ipek; şimdi, yok pahasına dü devam olunmaktadır. raspor kulübünün kongresi toplanmış, ye bildiğimiz gibi zamana karşı galibane mukıymete malik olmıyan basmalar yapışerek, fakat şuh kızlannı süsleyip bir başBir isim verdim. kavemet ederdi. Sılinmezdi, silikleşmezAlsancak civannda 500 bin lira sar lıyordu; fakat yağlı boyaların kokusu ni idare heyeti seçilmiştir. Ooo.. dedı, orada yer bulamazsı ka türlü güzelleştirerek, o pazarlan a file tesisine karar verilen büyük, mo uzun müddet çıkmadığmdan bunlar Yeni heyetin reisliğine Avni Ergücü, di, tazeliğini ve taravetini koruyarak yayaklarına getiriyordu. JUZ. dern imalâthanenln inşaatı yakında baş melbusat için kullamlamıyordu. Bu ikinci reisliğe Vâhid, umumî kâtibliğe şardı. Seyyah ne ister de, burada onu bula lıyacaktır. Eski plân, binaya aid bazı basmalar o zamanlar Hindistandan Av Cevdet, muhasibliğe Ahmed, mutemed Sokakta mı kalacağız? Az masraf ve az külfetle çok para katadilât yapılmak suretile daha rrrakem rupaya evvelâ kara yolu, sonraları deniz liğe Seyfeddin, umumî kaptanlığa İsma zanmak endışesi san'at ve sınaat âleminde Ne münasebet.. Zahle'de on beş maz? Dikkat ediyorum, şehir sokaklannda mel bir şekle sokulmuştur. yolu ile gelen has boyalı ve zarif desenli il, kulüb müdürlüğüne Lmail Hızal se kadar otel var, bir sürü de pansiyon. rol oynamağa başladıktan sonra mürekb8smâ"bezlerle rekabet edemiyorlardı. çilmişlerdir. avaz avaz dolaşan gazeteierden de t>uraSonra da bütün bunlar dolu olsalar bile, kebcilik de bütün inceliğini bıraktı, abıhaMersîn îçme suyuna kavuştu Holandalılar, İngilizler ve bunların Hinkarşınıza çıkacak ilk yerli, sizi kim oldu da eser yok. yat olmaktan çıktı, sahte boyalı bir su Kimsenin dünya umurunda değil. Mersin (Hususî) 285 bin lira keşif distandaki imalâtı teşkilâtlandıran şirğunuzu sormağa lüzum bile görmeden, Yunan Veliahdinin nişanlan haline girdi. Bayanlann kullandıklan Vadiyi dolduran uğultu sadeceî Iç bedelli olan şehrimiz su tesisatı sona er ketleri Avrupaya, nihayet, o kadar fazsevine sevine evine götürür. kremler, boyalar, yüz suları neyse bugüması münasebetile miştir. Tesisatın suyu Mersin çayından la mal gcjnderdiler ki, bu sevkiyat Av Zahle'liler bu derece mîsafirper bade, güzel sev!.. diyor. nün mürekkebleri de odur. Kullanıldığı rupadaki yerli sanayii tehlikeye koyduAtina 24 (A A.) Veliahd Prens Sabahleyin, Lübnanın bir başka sem almmakta, dekantasyonlarda süzülmekver midirler? te, filtrede temizlenmekte, mikrobları ğundan Hindistandan gelen basmalarm Paul'un nişanlanması dolayısile elçiler anda bir mana ifade eder, biraz sonra si Sade orası değil, fakat bütün Lüb tine yollanırken, aklıma geldi de otelciye klor gazile imha edildikten sonra tevzi ithali ve kullamlması menolundu. Av Kralı ziyaret ederek tebrıkte bulun linir, gider. Ondan ötürü yirmi yıl öncs nan böyledir. Ve bu böyle olmasaydı da, sordum: rupa memleketlerinden yalnız Holanda asrî mürekkeble kaleme alınmış bir yaedilmektedir. muşlardır. Pasaportumu îstemediniz. Sonra Itllllllllllillltllllll lIlllKMIIIIIIIIIIIIIflltlllllllllMIKIIIIIIIIIIIIIIiritl 1MIIIMMIIIIIII IIIIIMI1MI IIIIMItMlltlMIIIII bir ecnebi buraya gelirken; «acaba yer zıyı bugün okumak imkânı yoktur, çünllirillllllintllMI IIIIIIIMIIMItllirillfllllllllllll IIIMII lllllllllllllllllll bulabilecek miyim, rahat edebilecek mi başınıza bir iş gelmesin. kü uçmuştur! Hayır, diye güldü, burada emniyet yim, eğlenebilecek miyim, ve su bula Fakat şiarı uçmak olan soz, bilâkis cak mıyım?...» diye düşünmek aklına teşkilâtı yoktur. Zevk şehrinde polisin ne yaşamak imkânına kavuşmuştur. Gramogelmiş olsaydı, biz fenerle arasak tek işi var? fon plâkları sözü uçmaktan alıkoyuyor va seyyah bulamaz ve aç kahrdık. Şoföre, eski Zahle'de biraz durmasıdünya durdukça var olmak kabiliyetini Evet Boğaziçini, Adaları.. düşünüyo nı söyledim. ona temin etmiş bulunuyor. Şimdi herkes Bir hayli gittikten sonra asfalt yolu rum. bin yıl sonra kendi neslinden dünyaya gesağda bırakarak, dar bir sokağa saptık. Otomobilimiz geldi. lecek yavrusuna gene kendi sesile bir Ipeksiz, renksiz, kadınsız ve neşesiz Yol sağa doğru Suriye hududuna, Şaninni armağan edebilir. Fakat hiçbir kimkalmış eski Zahle; yeni mamurenin ya ma gidiyor. Biz sola kıvrıhyoruz. se asrî mürekkeble yirmi sene yaşıyaÇok sürmedi meğer 6 kilometroluk bir nında, günleri sayılı bir ihtiyar gibi uyukcak bir satır yazamaz. luyordu. yolumuz kalmışmış Zahle'ye vardık. Sözle yazınm geçirdikleri bu değişikBir sütçü dükkânının eşiğinde, önlüklü Yirmi sene evvelki Zahle'yi anyorum. likten her memleketin irfanı vâsi mikyasta Ortasında koca koca ve sık sık elektrik ve pos bıyıklı bir şişman, uzaklaşan çıramüteessir olacaksa da Avrupahların, Alâmbalannm dizildiği geniş ve aydınlık ğına bağınyordu: merikahların büyük bir zarara uğramadan Heyyy... Panayot... Gozunu aç, asfalt yolun sağmda ve solundaki, önleri bir korunma çaresi bulacaklarına şüph« kalabalık oteller, sinemalar, bahçeler, pirincin gene gıngını alıp getirirsen köteyoktur. ği yediğin gundur hani.. kazinolar, pastacılar... Halbuki o çare Türk mürekkebciliğîHer halinden belli, bu bir Karamanlı Yoksa yanlış mı geldik?. Benim harb nin tarihinde ağlayıp duruyor. Biz bu ağ* içinde gördüğüm o küçük, sakin Cebel idi. Yaklaştım: Iayışı duyup da mürekkeblerknizi eskî Merhaba ustam.. Sabahm hayrolkasabası, harii nerede? biçimde yapmak yolunu tutarsak (söz sun. Otelin kapısında arabadan indim. de, yazı da uçmaz) şeklinde yeni bir meGözlerini açarak, beni şöyle bir süzBiraz ilerileyince yol loşlaşıyor, sonra selin sahibi olmak hakkını kazanırız. büsbütün karanhklaşıyor. Kimbilir, belki dü: Jf. TURHAN TAN Hayrolsun efendim.. Emme sen gözgöze gelmeden derdleşmek istiyenleri burada ne arayon ki?.. Ziya Gökalp için ihtifal düşünmüşler.. Seni görmeğe geldim.. Arkada kalan cümbüşlü şehri bırakıp Dün akşam saat yedide Şehremini Hoş geldin, safa geldin, buyur bir Halkevinde Ziya Gökalp için bir ihtifal da bu zindan gibi yola düşüşümüzün ne fincan sütümü iç... yapılmıştır. Bu ihtıfalde Ziya Gökalpm manası var ki? hayatı. eserleri ve edebiyatımıza hiz Şimdi işim var.. Alacağım olsun.. Meğer asıl Zahle'ye, asıl zevkin, hazmeti hakkında muhtelif hitabeler irad zm, keyfin içinde yüzen mest Zahle'ye Fakat sb'yle bana, öbür tarafta yeni Zahedilmiştir. Bugün Halkevinde toplanale dururken sen dive burada çalışırsın? gidiyormuşuz. Ankarada şehid düşen kahraman taycak gencler Ziya Gökalpın kabrini ziEllerini açarak, bana biraz daha yakBirden bu tünel karanlığı bitti, ve j'arecilerimizm cenazelerinin büyük yaret edeceklerdir. gözleri kamaştıran bir nur içinde, ses velaştı: merasimle Şehidliğe defnedildiğini yaz*** Bizim harcımız değil o iş, dedi. Biz mıştık. Yukarıki resimler cenaze me ahenk dolu bir hayal âlemine girdik. Eminönü Halkevinden: Bir vadi. Ortada akan nehrin iki ya nasıl gördüksc öyle gideriz. Il oğlu, rasiminden iki hazin safhayı göstermekBuyuk Turk mütefekJîirl Ziya Gökalpm ölümu yıldönümü münasebetile 25/10/937 nındaki genişliklerde, pırıl pırıl ampul seyyah denen nazlı kuşu avlama tedır. Üstte. mezar başında, şehidlerm pazartesi gunü Evimiz tarafmdan bir ih yollarını anasının karnmda bel arkadaşları son ihtiram vazifesini yapalerle bezenmiş ağaclarm altında yüzlerle nın tifal yapılacaktır. masa ve bunların başında binlerle insan.. lemiş. Eh... Bize de şuracıkta onun şo rak and içiyorlar. aşağıda şehidlerin arBu ihtıfale iştirak etmek tetiyen bütün yurddaslar o gun saat 15,30 da Evimizin İçiyorlardı.. Çocuklarile, karılarile, förü, uşağı düşüyor. Senin anlıyacağm kadaşları ve anaları mezar başında ağ Cağaloğlu merkez salonunda toplanacak lıyorlar. gencleri ve ihtiyarlarile; ömürlerinin son malm tortusile geçinip gidiyoruz. ve buradan Mahmudiye türbesindeki mezaBursalı havacıların teessürleri Sonra, kocaman tabakasım uzatarak: gecesinde, hayatlarınm son deminde imişrı başına gidilecektir. Bütün yurddaşları bu ihtifale çağırırız. Bursa 24 (Hususî muhabirimizden) Bir sigara buyur bari... diye deler gibi, yann artık dünya bitecekmiş, hiç birşey kalmıyacakmış gibi, harıl harıl, vam etti; bıldır senin gibi bir bey gelmiş Ankaradaki hava kazası üzerine burada ortalığı kahkahalara boğarak içiyorlardı. ti. O anlatıyordu; İstanbulu da seyyah tahsilde bulunan Türkkuşu gencleri buBir hayli araştırdıktan sonra güçhalle şehri yapıyoruz, şöyle ediyoruz, böyle e gün hep beraber bana geldiler. Muallinj bulabildiğim boş ve ayaklan arasmdan diyoruz, diyordu. Gozunu sevdiğim, ta ve arkadaşlarınm feci ölümleri karşı Kıymetli edib arkadaşımız îsmail şanl şanl bir su geçen masaya çöktüm. şına toprağına gurban olduğum İstanbul sında müteessir olduklarınm CumhuriHabibin bu mühim kitabı çıktı. Sayet vasıtasile alâkadarlara bildirilmesibüsbütün cennete döndü demek?.. Karşıma dikilen garsona: de talebelere değil, edebiyatla meşni rica ettiler. Bu acıklı kazanm kendi Evet... Bir nargile... dedim ve kendi kengul bütün münevverlerimize lüzumlerini hiçbir zamân havalanmaktan ve Demek istedim, fakat bilmem; (heydime bir güldüm. !u olan bu kitabı hararetle tavsiye ehavaların hâkimi olmak yolundaki yük bırakmıyacağmı ilâve ettiler. Turk Hava Kurumu merkezine bu meBir gün bile bir marpucun nasıl tutul hat!.) mı dedim. I "P7. sek gayelerine ulaşma gayretinden geri Gencler, bilâhare Valiye de giderek' alde bir telgraf çektiler. KANDEMİR iîuğunu, nasıl çekildiğini tecrübe etmiş NOTLARI Eğlence şehri: Zahle Gözleri kamaştıran bir nur içinde ses ve ahenk dolu bir hayal âlemine girdik Nazilli fabrikası münasebetile Basmacılık ve Türkler KÖŞg PENCERESiNDEN Soz mü uçar, yazı mı? Holandada kurulan ilk basmahaneyi işletmek suretile Avrupaya basmacılığı götüren Çelebi isminde bir Türktür i i i Hava şehidlerinin cenaze merasiminden intıbalar İ Edebî yeniliğimİ2