25 Birinciteşrin 1937 CUMHURİYET Madrid boşaltılıyor, halk Çin kıt'aları anudane bir Valânsiya'ya gidiyor mukavemet gösteriyor 1848 yaşındaki bütün erkek Ispanyollar Fransadan çıkarılıyor; 1800 mülteci Bordoya gitti Biarritz 24 (A.A.) Dahiliye Nazınnın vermiş olduğu talimata tevfikan mmtaka polis idaresi, İspanyadaki mu hasamatm bidayetindenberi Fransada otunnakta olan İspanyollan, servetlerinin derecesi her ne olursa olsun Fransız toprağını terketmeğe davet etmiştir. Bu tedbir, kadınlara, çocuklara tatbik edilmiyecek, yalnız yaşları on sekizle kırk sekiz arasmda olan erkeklere tatbik olunacaktır. Hususî vaziyetler büyük bir ihtimamla tatbik edilecek, bilhassa İspanyadaki taraflardan biri veya öteki tarafından mukabelebilmisle maruz kalabilecek mültecilerin vaziyeti hususî bir itina ile tat bik olunacaktır. Bu meyanda bilhassa bazı İspanyol Basklannın Lorie'ın şima line nakledılmeleri muhtemeldir. Hükumet merkezi naklediyor St. Sebastien 24 (A.A.) Madridden bildiriliyor: Başvekil Negrin kış mevsiminde Madridin iaşesi çok güç olacağmı ve binaenaleyh sivil halkın tahliyesi lâzım geldiğini söylemiş ve demiştirki: « Halktan bir kısmının şehri ter ketmek emrine itaat etmemesine teessüf olunur. Bunun için itaatsizlik edenlere asi muamelesi yapılacaktır.» Hükumet neşriyata sansiir koydu St.Jean de Luz 24 (A.A.) Va lansia'dan bildirildiğine göre hükumet anarşist ve sendikacılara karşı hareketini şiddetlendirmiştir. Hükumetin Largo Caballero taraftarlannı tevkif etmek niye tinde olduğu söyleniyor. Bütün neşriyata sansür konulmuş ve hükumet aleyhinde yazılar yasak edilmiştir. İhmali görülen sansür memurları şiddetle cezalandınla caktır. 1800 mülteci Bordeaux'da Bordeaux 24 (A.A.) Dün Gijondan gelen Maria Elena vapuru Basseus'e vâsıl olmuştur. Vapurda 600 yaralı ol mak üzere 1800 mülteci bulunmaktadır. Bunların karaya çıkmalan iki saat sür müştür. Yaralan ağır olanlara birkaç aydanberi Bassens'de bulunan Habana ismindeki İspanyol vapurunda pansıman yapılmıştır. Bu vapur hastane gemisi ittihaz edilmiştir. Sıhhatte olanların selâmları almmış ve bunlar teselli edildikten sonra Katalon yaya sevkedilmişlerdir. İki gemi bahrmıslar Salamanka 24 (A.A.) Oviedo dan bildirildiğine göre, hükumet memurları denız tarıkıle Gıjon'dan kaçarlarken Elcistar admdaki bir kargo ile bir denizaltı gemisıni limanın methalinde batırmış lardır. Franco kıtaatı taarruza gecti Valensiya 24 (A.A.) Millî Müdafaa Nezaretinin resmî bir tebliğine göre, asiler şark cephesinde tekrar taarruzlarda bulunmuşlarsa da çetin muharebekrden sonra bütün bu taarruzlar püskürtülmüştür. Alınan ganaim Salamanca 24 (A.A.) Gijon'da ve Asturies'in diğer şehirlerinde şimdiye kadar Franco kıtaatmın eline 12 avcı tayyaresi, 12 batarya top, bir çok mühimmat deposu, 60 kamyon, 300 mitralyöz, bin lerce tüfek ve 24 tank geçmiştir. İtalya diğer milletlerin gönüllülerini soruyor Roma 24 (A.A.) Giornale d'İtalia diyor ki: « İtalya, öteki milletlerin de ken disi gıbi hareket ederek İspanyadaki gönüllülerinin sayısını bildirmelerini bekli yor. Şayed öteki milletler cumhuriyetçi İspanyollann yanında ne kadar gönüllü lerinin harb ettiğini bildirtniyecek olur larsa, İtalya, bundan icab eden neticeleri istihraç edecektir. Esasen gönüllüler meselesi bir Fransız Sovyet meselesidir. Ispanyaya gidecek komisyonlar üzerinde müessir olmak için îtalyan, gönüllülerin sayısı hakkında kasden uydurma rakamlar ileri sürülmüştür. îtalyanm resmî be yanatı bu manevraları akim bırakmıştır.» Ademi müdahale sistemini yıkmak mı istiyorlarmış Paris 24 (A.A.) Echo de Paris yazıyor: «İtalya ve Almanya ne istiyor? Maksadlan, ademi müdahale sistemini yıkmak mı? Bu sistemi istedikleri gibi hareket etmek şartile zâhiren muhafaza etmek mi? Yoksa bir uzlaşma yoluna girmek midir? Bu suallere cevab verebil mek için Mussolini ile von Ribbentrop'un neler görüştüklerini bilmek lâzımdır. î talya ve Almanya belki de îspanya Akdenizdeki hedefleri bakımından ayrılıyorlar. Almanya herşeyden evvel merkezî Avrupayı ve İtalya da şimalî Afrikayı düşünüyor. Fakat her ikisi de Fransa vr. İngilterenin cenubî Avnıpada mevkilen ni sarsmak için sıkı bir elbirliğile çalışı yorlar.» ispanyadaki dahili harb Japonlar yeniden taarruza geçtiler Büyük Şefin nutuk unda IHEM NALINA MIH1NA dönmenin mahiyeti Medeniyet şehidleri Mahud Yalman Atatürkün kurduğu sistemi «Kahredici bir cehennem ve meş'um gidiş» olarak tavsif ve telkin ediyordu Hakikî bir vatandaş gibi «Ben Tür küm» demeğe asla cesaret edemiyen ve dönmeliğini «Selânikte yaşıyan bir takım vatandaşların kız alıp vermek suretile umumî camiaya karışmamalanndaki kara cehalet» diye kara cahillerin bile manasız bulacağı «dönmece» bir cümle ile tevile çalışan Ahmed Emin Yalman, şimdiye kadarki yazılarında üst perdeden ileri sürdüğü vatanperverliği ve «vatana hizmetlerini» millete ilân için uzun uzun yaveler sıralamış... Yalmanm Türk milletine ve Türk Cumhuriyet hükumetine en büyük hizmeti, şüphesiz İstiklâl Mücadelesini takib eden devirde millî hükumeti baltalamak, inkılâblan baltalamak yolunda olan hizmetidir. Bunun için İstiklâl mahkemesine gitmiş ve bu mahkemede hayat ve faaliyetinin muhasebesinden sonra «bütün bunları yahudiliğimden yaptım, bu benim ırkî cibilliyetimin marifetidir» diye bir de vesika vererek Cumhuriyet hükumetinin büyük şefkatinden istifade etmiştir. Sade Cumhuriyet hükumetinin kurul masında değil, Millîî Mücahedenin en nevmid zamanlarında dahi, canını dişine takarak çalışanlara bile bugün söz söylemek, hatta ders vermek cür'etinde bulu nan bu rengi, dini, ırkı ve meşrebi bozuk adamın ne matah olduğunu anlatmak için bu yazıya kendimizden bir fikir ilâve etmeğe lüzum görmüyoruz. Buraya Türkiyenin halâskârı ve Türkiye Reisicumhuru «Gazi Mustafa Kemal» in «Nu tuk» undan, ne milliyet, ne ırk, ne his ne de ideal olarak kat'iyyen bizden olmıyan bu herife aid kısımlan alıyoruz. gösterenler methüsena ve hükumet ta raftarlan takbih olunmaktadır. Başmu harir «henüz ağzını açmıyan münakkid namzedlerine karşı hergün kulaktan kulağa yeni bir tecavüzkâr söz fısıldanıyor. Hükumetçi hizbe mensub kime tesadüf ederseniz, o günün hafî emri yevmisinde mevcud sözleri aynen işitirsiniz.» dedik ten sonra sözlerini teyid için bir takım misaller sayıyor ve «körü körüne emre uymıyan, hakikati gören ve söylemek isti yen şahsiyetleri iptidadan susturmak için her vasıtaya müracaat ediyorlar ve keyfî irade hali tabiinin ve istikrann fevkinde bir amil mahiyetini muhafaza edecektir.» diyor. Efendiler, muharrir «hafi emri yevmî» ve «keyfî irade» tabirlerile millete neyi haber vermek istiyordu? Hafî emri yevmiler veren, keyfî iradesini amil kılan kimdi? Bu iphamlı tabirleri kullanan sahibi makale nihayet bize «iki tarafı, bir tarafane, bir hakem halile çağırıp dinlemek Riyaseticumhurun en nazik ve mühim vazifesidir» nasihatini veriyor. Bu vazifenin hemen yapılmasını istiyor, ve çünkü «yarın pek geç olabilir!» diye tehdid ediyor. azarda şehid olmak yoktur; fakat, sulh zamanmda ölen tayyareciler şehid olurlar. Harbsiz, yüce şehadet mertebesine erişmek yalnız onların hakkıdır. Bu sözleri Orgeneral İzzeddin Çalışlar Ege manevralannda düşen gedikli tayyareci Hayrinin şehadeti münasebetile söylemiş ve nekadar doğru söylemişti. Sulh zamanmda vatan şehidi gedikli tayyareci Hayrinin yüce mertebesine on gün sonra beş kahraman genc daha erişti. Beşi de, Türklüğü havalarda muzaffer etmek için tabiatle savaşırken bir anda, yanyana şehid düştüler. Türk kumandanının hakkı vardır. Hazarda şehid olmak şerefi yalnız havacıya ve ben ilâve edeyim, dalıp çıkmıyan denizaltı gemisinin kurbanı denizciye lâyık bir haktır. Çünkü, havacı ve denizci, sulh zamanmda da düşmanla, tabiatle çarpışırlar. Hava ve deniz, kendilerini rameden insana karşı, efendisine kin tutan bir vahşi köle gibi, sönmez ve sinsi bir husumet beslerler. Küçük bir yanlışlık, bir tereddüd ve zâf anında hemen aman vermeden, öc alırlar. Havacı ile denizci, insana yenilmiş olmayı bir türlü kabul ve hazmetmiyen tabiatle talimde de, manevrada da, daimî bir mücadele halinde olduklan içindir ki onlarm ölümünü harbde, düşman karşı « sında düşen kahramanlarınki gibi şehadet addediyoruz. Fakat, Cumhuriyet bayramının, Türk havacılığınm da en büyük bayramı olduğunu göstermek için idman ederlerken Ankara göklerinden Ankara topraklarma düşen beş Türk genci, yalnız tabiatin hışmına kurban gittikleri için, şehidlik payesine erişmiş değildirler. Onlar, birer Türk hava kahramam olduklan kadar, birer medeniyet kahramam olduklan için de şehiddirler. Göklerde uçan her havacı, insanlığı aylara, yüdızlara kadar götürmek ideali uğrunda çalışan ve can veren kahramanlar kafilesinin sayısız erlerinden biridir. Havacılığın otuz yıllık kısa hayatı içinde bu kahramanlar, ideallerine doğru harikalı adımlar attılar. Üç kere otuz yıl sonra, havacılığın ne yapacağını kimse kestiremez. Fakat, bugün, yürüyen, koşan, tırmanan ve yüzen inşan, o zaman mutlaka «.uçan iman» olacakür. İşte, Ankara uçuş meydanına, al kanlan içinde gökten inmiş bir Türk bayrağı gibi, düşen beş gence kahramanlık ve şehidlik payelerini kazandıran bir sebeb de budur. Onlar, bu büyük medeniyet ideainin sonsuz ufuklarına doğru uçan insanlar arasında Türklüğü temsil eden medeniyet kahramanlan idiler ve düştükleri anda medeniyet şehidleri oldular. Ben, onları, binlerce Türkün can verdiği İnönünde, İstiklâl Harbi şehidlerinin kanile yuğrulmuş topraklar üstünde çalışırlarken görmüştüm. Bıyıklan yeni terliyen delikanlılar ve ana kucağından yeni aynlmış genc kızlar, ölümün aralarında, sinsi sinsi dolaştığını pek iyi bildikleri. halde, dudaklannda, ancak kahraman larda görülen vakur bir tebessümle ken dilerini yüksek yarlardan aşağı koyuve riyorlardı. Bir defa değil, hergün on defa, yirmi defa... Körü körüne değil, genc hayatlannın her an tehlikede olduğunu bilerek... Onlar için hayatın kıymeti yok, yalnız , idealin büyüklüğü vardı. Yaşamak istiyorlarsa, ideallerine erişmek için yaşamanm lâzmı olduğunu bildikleri içindi; Ölümden korkmuyorlarsa, ideallerine erişmek için yaşamak kadar ölmenin de lâzım olduğunu bildikleri içindi. înönü kampuıda, bu çocuklarra mistik ve esrarlı değil, riyazî kat'iyetle hesablı kahramanlıkları karsısında benliğimin küçüldüğünü duymuştum. Onlar, his ve hayale değil; hesab ve hakikate dayanan kahramanlıklarını, şehid arkadaşlarının kanlı naşları yerlerde yatarken tekrar uçmak ve atlamakla gösterdiler. Genc Türk havacılarınm şehid olanlan gibi yaşıyanları da, şerefîi bir şehadetin, sönük bir hayattan hiçbir suretle ölçülemiyecek kadar yüksek olduğunu bilen hakikî kahramanlardır. Vazife ve ideal için dudaklannda tatlı bir tebessümle uçan ve dudaklannda tatlı bir tebessümle ölen, ölümleri yüreklerimizi acıdan ziyade iftiharla dolduran bu büyük Türk çocuklannın huzurunda, benliğimizin ta içinden kopup gelen bir muhabbet ve hürmetle eğilelim. Çünkü, onlar, hatta kahramandan daha yük«ek birşey; birer yan ilâhtırlar. Şanghay 24 (A.A.) Manziang Çank üzerine dün yapılan Japon taarruzunun pek şiddetli olduğu teyid edilmektedir. Japon umumî karargâhına göre bu taarruz birkaç haftadanberi ilân edilen büyük taarruzun başlangıcıdır. Japonların Taşang'a bir kilometroluk mesafede bulundukları söylenmektedir. Çinliler anudane mukavemet etmektedirler. Beynelmilel imtiyaz mıntakası civa rında bulunan Çin mahallesini bombardıman etmekte olan bir Japon tayyaresi imtiyaz mıntakasmı muhafaza etmekte olan bir İngiliz müfrezesine mitralyözle ateş etmiştir. Umumi Japon taarruza Tokyo 24 (A.A.) Domei Ajansı bildiriyor: Şanghay'dan bildirildiğine göre bu sabah Japon kıt'aları Şanghay cephesinde taarruza geçmişlerdir. Erkânıharbiyenin tebliğine göre Japon donanmasının üçüncü filosu bombardımana başlıyarak Çinlileri geri çekilmeğe mecbur etmiştir. Kiliseler arasında Tokyo 24 (A.A.) Domei Ajansı bildiriyor: Canterbury başpiskoposunun îngiltere aleyhindeki hareketlerinden memnun olmıyan Japon Anglikan kilisesinin azası Büyük Britanya Anglikan kilisesinden ayrılmağı düşünmektedirler. Muharebeler şiddetlendi Şanghay 24 (A.A.) Tazanga'm şimali garbisinde bugün çok şiddetli muharebeler devam etmiş ve hiçbir taraf lehinde kat'î bir netice vermemiştir. HongKong'la Kanton arasmda nakaliyat Tokyo 24 (A.A.) HongKong'dan Asahi gazetesine bildirildiğine göre Nankin hükumeti bir memleketin zımnî müsaadesile HongKong'a gelen mühimmatı nakletmek üzere Kenlung'da birkaç yüz kamyon hazırlamaktadır. Bu kamyonların haricî şekilleri değiştirilmiştir. Bunlardan iki veya üç yüz tanesi gece HongKong le Canton arasında gidip gelmektedir. İngiliz mmtakasına bomba atıldı Şanghay 24 (A.A.) Şanghay'daki İngiliz kıtaatı umumî karargâhı, İngilizlerin İngiliz mmtakasına bomba atan lapon tayyaresine mitralyöz ateşile mukabele ettiğini bildiriyor. Dört Çinli ölmüş ve altı Çinli yaralanmıştır. Yarala nan bir İngiliz neferi ölmüştür. îngiliz askerî mahfilleri hâdiseyi vahim addetmektedirler. Japonlar teessürlerini bildirdiler Şanghay 24 (A.A.) Üçüncü Japon filosu kumandanı ile General kon solos beynelmilel mıntaka hududunda vuku bulan hâdiseden dolayı derin teessürlerini bildirmişler ve Japon tayyarecisinin ingiliz müdafaa hatlarmı Çin hatlan zanolduğunu bevan etmislerdir. Belçika kabinesi M. Roosevelt bir çekiliyor mu? beyanname neşretti Bugünkü toplantıda son Amerika, sulh ve dostluk kararsızhk erörüşülecek arzularmı tekrar edecek Brüksel 24 (A.A.) Kabine buh ranı hakkında dolaşan şayialar münase betile Le Soir gazetesi diyor ki: « İyi malumat almakta olan mehafil, Van Zeeland'm arkadaşlanna bir mesaj göndererek derhal vazifesinden çekilmek niyetinde olduğunu bildirmiş olduğuna dair olan şayiayı tekzib etmektedir. Halihazırda Van Zeeland'ın tasav vurunun ne olduğu belli değıldir. Mumaileyh, ihtimal bir karar ittıhaz etmeden evvel bazı istişarelerde bulunacaktır. Nazırlar, Van Zeeland'ın riyasetinde pazartesi günü toplanacaklardır. Bu içtimaın şimdiki kararsızlıklara nihayet H h 1 1 » vermH Vaşington 24 (A.A.) Roosevelt bir beyanname neşrederek mütarekenin yıldönümü münasebetile bütün umumî müesseselerin bayrak çekmesini istemiş ve Amerika halkmı o gün kiliselerde ve mekteblerde dua ederek Amerikanın bütün devletlerle dostane münasebetler idame etmesine devam etmesi için temenni lerde bulunmağa davet etmiştir. Almanyada bir büyük dolandırıcılık Berlin 24 (A.A.) Angriff gazetesine göre, ressam Manet ve Constable'in terekesinde çıkan birkaç tablonun sahte imzaları ihtiva ettiği Frankfort Am Mein.de meydana çıkmıştır. Zannedildi&ine göre bu tablolar bir kac sene evvel bir ressam tarafından bir antikacıya satılmıştır. Antikacı ölmüş tür. Büvük mikyasta bir dolandırıcılık karsısında bulunulduğuna şüphe edil memektedir. Beyanname su satırlarla bitmektedir: «Dünyanın birkaç yerinde muharebe lerin ve kanunsuzlukların asayişi, hatta medeniyeti tehdid ettiği su sırada sulh siyasetimizi devam ettirmek hakkmdaki arzumuzu bir kere daha yanilemek,harbden kaçınmak ve milletler arasmdaki nizam ve emnivetin yeniden tesisile uğraşmak îzmirde kitab buhranı için bütün amelî carelere müracaat etmek İzmir (Hususî) Şehrimizde de ki ve dünyad ~ ki rnillpf'=r;n büin'ik bir eksetab buhranından mütevellid şikâyetler riyetinin sulhu istediklerini tekrar etmek gittikçe artmaktadır. Mevcud kütübha bi^im için pek doğru bir r^'Aet olur.» nelerin önüne toplanan talebe, kitab istemekte ve menfi cevab almaktadır. Bu vaziyetin tedrisat ve randıman üzerinde Atina 24 (Hususî) Başvekil Me yapabileceği tesirler endişe ile hesab lanmaktadır. Bura gazeteleri de mekteb taksas bugün öğleden sonra buraya vâkitabları meselesi üzerinde hararetli sıl olmuştur. General Metaksasa cok haneşriyat yanmaktadırlar. raretli bir istikbal hazırlanmıştı. İskple Son hâdiseler de kordiplomatike mensub birçok ze Bazı talebenin muallim ve müdürle vatla Yugoslav elçisi, Türkiye ve Ro rini vurmaları hâdisesi, İzmir mektebmanya maslahatgüzarları, Türkiye ataleri muhitinde adeta bomba gibi infilâk etmiş ve derin bir nefretle karısık bü şemiliteri, Pire Başkonsolosu hazır buyük bir heyecan görülmüştür. Gazeteler lunmuşlardır. Bütün vekillerle ordu kubunu uzun uzadıya tahlil ederek terbiye mandanlan ve yüksek hükumet memursistemimizin yeniden tetkiki lüzumu ları Atina ve Pire Belediye reisleri de kanaatini ileri sürmekte ve hür inzibat Başvekili iskelede karşılamışlardır. Ge s;stemipin muallim ve mekteb idaresi otoritesi lehine tadilini istemektedirler. neral Metaksas iskeleye çıkar çıkmaz Maarif Vekâletinin vaptıgı son tamim etrafa toplanan kadınlı erkekli büyük de aşağı yukarı avni muhitin gündelik bir halk kütlesi tarafından şiddetle al taıevzulan arasmda bulunmaktadır. kışlanmıştır. Filistmde tedhiş tahrikâtı ve suikasdler genişliyor Kudüs 24 (A.A.) Tethişçilerin tahrikâtı devam etmektedir. Müfritlerin haleti ruhiyesi münferid suikasdler şek inde tezahür etmektedir. Evvelki gece Goza civarmda şimen d;fer hattı üzerinde üç bomba bulunmuşrur. Telaviv mezbahasında birkaç el silâh sesi işitilmiştir. Hükumet telhişçilerle mücadele etmektedir. Nablus'ta altmış kadar ev yağma edilmiştir. Şerianın köylerinden birinde yedi ev dinamitle berhava edilmiştir. Yerliler 90 kişilik bir polis kuvvetinin masrafını vermeğe mahkum edilmişlerdir. Yollar bomboş! Kudüs 24 (A.A.) Röyter Ajansı Şimdi Filistinde hemen bütün seyahater yalnız gündüzleri yapılmaktadır. Geceleri demiryolu seyrüseferleri menedil miştir. Başlıca mühim yollar güneş bat tıktan sonra, devriye otomobilleri müstesna olma'k üzere bomboştur. îngiliz resmî memurları ve Yahudi li derlerile birlikte beş bin kişi, kurşunla yaralanarak ölen Filistin Yahudi maarif ;; fetfi«i Yelli'nin cenaze merasiminde ıazır bulunmuştur. Bir gün sonra benim senebaşı nutkumdan bahseden ayni muharrir, «tenkid meyli gösteren en müstakil fikirli vatandaşlan, zaman zaman bertaraf etmeğe çahşan inhisarcı bir siyasî sistem, inkişaf ve terakki için kahredici bir cehennem makamındadır» cümlesile takib ettiğkniz sistem hakkında pek haksız ve insafsız bir iftiracia bulunuyor. ve «Meş'um gidişin muayyen bir noktada tevkif edilmeBu makule adamlar için Atatürkün si, yeni bir çığır açılması lâzımdır» diyehükümlerinden daha kuvvetli fikir olmarek bize tekrar vazifemizi ihtar ediyordu. sma imkân yoktur. Zaten bizi ve onu çok iyi bilen Türk efkân umumiyesi, tarihe Nutuktan aldığımız bu parçalara birşey intikal etmiş bulunan bu realitelerden sonilâve etmiyeceğiz, dedik. Fakat nutkun ra dönmenin mülevves mahiyetini daha ve onu söyliyen Dâhinin ima etmeğe daiyi anlamış olacaklardır. Çünkü «Nutuk» hi tenezzül eylemediği bir hakikati tebabu cibilliyetsiz adamın Atatürk rejimi ve yeni prensipler hakkında, ne derece ya rüz ettirmezsek millete ve tarihe karşı bancı, düşman ve «çıfıtça» fikirlerle aldığımız vazifenin noksan kalmasından mahmul olduğunu v« genc Türk hüku korkarız. Ahmed Emin Yalman, bütün meti daha yeni teessüs ederken onu de bu neşriyatile, milletin Ulu Şefi, demokvirmek ve dahilî bir buhranla bertaraf et rat Türkiye Cumhuriyetinin Reisi Atamek için nasıl düşmanca çalıştığını bütün türkü, sultanların başka bir ünvan altında devamı ve «Türkiye Cumhuriyet Hüvuzuhile ortaya koymaktadır. kumeti» ni, eski Romada görülen «GeAtatürk, Nutkunun (501 ve 502) nci nerallar hükumeti» nin bir yeni şekli hal sahifelerinde şunları söylüyor: ve karakterinde göstermek istemiştir. « Efendiler, ayni günlerde, îstan O, Atatürkün millî siyasetini, bütün bulda bulunan ordu müfettişlerimiz de, inkişaflara mâni «cehennem makammda» gazetelere mülâkat verecek, muhtelif vesilelerle tertib olunan ziyafetlerde nu bir sistem olarak görmüş ve millete böyle tuklar irad ederek izhan hissiyat ediyor telkin etmeğe çalışmıştır. O, Atatürkün lardı. Cumhuriyetin ilânı üzerine İstan bütün sahih imanlı inkılâb ricalile berabulda bazı zevat ve bazı gazeteciler, Ha ber kurduğu, hâlâ yürüttüğü ve ebediyelifeye bir rol yaptırmak hevesine düştü te kadar yürüteceği, Türkiyeye dünya siler. Halifenin istifa ettiği veya edeceği yasî müvazenesinde akla gelmiyecek kahakkında gazetelerde rivayetler, rekzib dar yüksek ve şerefli mevki kazandırmış ler neşredildi. olan siyasetini «meş'um gidiş» şeklinde «Sonra denildi ki» haber aldığımıza tecessüm ettirmeğe savaşmıştır. göre mesele böyle bir rivayetten ibaret olCumhuriyet kurulalı on beş sene olmadığı gibi, bir tekzible halledilecek ka du ve eserlerini burada sıralamağa lüzum dar da basit değildir. Muhakkak olan bir yok. Haricî siyasette, bugün Türkiye cihet vardır ki o da cumhuriyet ilânının Cumhuriyeti, herhangi bir «devleti muazyeniden bir hilâfet meselesi ortaya çı zama» dan geri değildir. Bu göz kamaşkarmış olmasıdır.» tırıcı neticeyi kazandığımız günlerde biHalife de yazıhaneleri başmda otur ze rejimlerin rolünden bahseden dönmedukları halde ( ! ) Vatan gazetesi mu nin, ihtimal vaktile düşündüğü gi harririne beyanatta bulunmuştur; diye bi yeni bir manda daha hazırlamış olmaHalifenin bütün müminler tarafından sı daima hatıra gelecek şeydir. Fakat maâsarı teveccüh gördüğü, Asyanm en üc zisinin hemen bütün feci muhasebesi Atara köşelerine varıncıya kadar âlemi is türkün sözlerile hulâsa edilen bu adam; lâmdan binlerce mektub ve telgraf aldı hâlâ Türk milleti ve Türk gencliği huzuğ; ve birçok mahallerden heyetler geldiği runa çıkmak ve söz söylemek cesaretini tarzında sözlerle hilâfet mevkiinin kolay buluyorsa bunu da gene o «cehennem makolay sarsılır bir mevki olmadığım anlat kammda ve meş'um» dediği Atatürk demağa çalıştıktan sonra, âlemi islâmda iti mokrasisi ve Cumhuriyet sistemine, Ataraz vaki olmadıkça Halifenin istifa türkle yüksek prensiplerini şefik tesamuedip çekilmiyeceği ilân olunuyordu.» huna medyun olduğunu unutmamalıdır. Atatürk nutkunun (517) nci sahife sinde Kâzım Karabekir, Refet ve Ali Fuad Paşaların hükumet ve Halk Fır kasile olan ihtilâf hareketlerini teşrih e derken, muhalif gazetflerin rolünden şöyle bahsediyor: «Memleket dahilinde bazı hafî teşkilât ve teşebbüsata da geçtiler. İstanbulda Vatan, Tanin, Tevhidi ikâr ve Son Telgraf ve Adanada Abdülkadir Kemali Bey tarafından çıkarılan «Tok Söz» gibi gazetelerle birleştiler. Bu gazetelerle aleyhimize bir (anonim taarruza) geçtiler. Memlekette u mumî bir teşettütü efkâr hasıl ettiler Hâkkâri mıntakasında, ordumuzla Nas turî tedibatı yapmakta olduğumuz bu sırada İngiltere dahi hükumete bir ültimatom verdi.» Atatürk «nutuk» unun 530 uncu sahifesinde, mahud Yalmanm en büyük imansızlığını ve iftirasını şu şekilde tesbit ediyor: «Vatan gazetesinin 5 teşrinisani 1340 tarihli nüshasındaki başmakalede hü umeti tenkid edenler ve muhalif cephe F. O. îşlek bir köprü kullanılmaz bir halde Bursa (Hususî) Bursayı garbî Anadoluya bağlıyan Balıkesir şosesi üzerindeki büyük (Ulubad köprüsü) iki üç sene evvel ahşab olarak yeniden yapılmış bulunduğu halde son günlerde ayaklan suya oturmuş ve köprü tamire muhtac bir hale gelmiştir. Bu yüzden köprü üzerinden gelip geçmek müşkülleşmiştir. Hatta yolcu otobüsleri buradan geçirilmediği için yolcular orada bazan saatlerce yağmur altında bekletilmektedirler. Yakında nakliyat tamamen duracak ve sallarla yapılacaktır. Bu yol Bursadan İzmir, Balıkesir, Çanakkale, Bandırma, Karacabey, M. Kemalpaşaya giden en işlek bir yol olduğuna göre Köprünün daha fazla böyle bırakılması iktısadî hareketlere sekte vurabilir. Binaenaleyh bir an evvel, fakat esaslı bir surette tamiri lâzımdır Matbuat cemiyetinin yeni * ıkıncı reısı tstanbul Matbuat cemiyetinin cumartesi günü akdettiği yıllık kongrede ya pılan intihabda eski idare heyeti yerinde kalmış ve yalnız yeni olarak ikinci reisliğe Muharrem Fevzi Togay secil miştir.