CUMHURIYET 24 Birincrtftirtn 1937 MESHUR 7URK ZAFERLERi Varna muharebesi Cereyan tarihi: 10 teşrinisani 1444 Yazan : Celâl Dincer \LK 5AFHA SON S'AFHA Emirgân Emînönü Bursada ipekçilik otobüs yolu durmadan ilerliyor Otobüsler, daima sahil yolunu takib edecekler Emirgânla Eminönü arasında işliyen otobüsler Emirgândan gelirken Büyük dere caddesınden Şışli, Taksım ve Gü müşsuyunu takiben Dolmabahçeye in mekte ve Eminönünden hareket eden a rabalar da sahil yolunu takib ederek Emirgâna gitmektedirler. Emirgândan kalkacak arabalann da sahil yolunu takib ederek Eminönüne gelmeleri için Belediye tarafından müsaade verilmiştir. Yalnız Rumelihisannda nhtım kenanna yüz yetmiş metro uzunluğunda bir bor dür yapılması lâzım gelmektedir. Bu hat üzerinde sefer yapan otobüs sahibleri de bunu yaptırmağı kabul etmişlerdir. Birkaç güne kadar insaata başlanacak ve ondan sonra da seferler iki taraflı sahil yolundan olacaktır. Tarih Sergisinde Evkaf Bu millî müessesenin geçirdiği tekâmül Türk ruhundaki cömerdlik ve şefkat hislerinden doğan vakıflar asırlarca istismardan sonra Cumhuriyet devrinde tam istikametini buldu Enstitüye mülhak bir büro çalışmıya başladı SAHI^E OSDUGÂH + •»••»., Osmanhlar: 1 Yeniçeri ve Sipahiler, 2 Rumeli tunarlıları, 3 Anadolu, 4 Azepler, 5 Akıncılar Müttefikler: 1 Sol cenahta Macar ve Ulahlar, 2 Merkezde karışık milletler, 3 Sağ cenahta Lehliler ve Macarlar Osmanh Türklerinin Balkan yarıma dasında yerleşmelerine imlcân veren Niyebolu meydan muharebesinden 6 yıl sonra Ankara civarında cereyan eden ve Yıldırım Beyazıdın Timura esir düşmesile neticelenen biiyük savaş Osmanh devletinin filen parçalanması neticesini doğurmuştu. Osmanlıların o zamana kadar vaki zahmetli emeklerinin muhassalası, 20 temmuz 1402 cuma günü sular kararırken, Ankarayı çevreliyen çorak topraklara gömülmüş bulunuyordu. Bere ket versin ki Niyebolunun ezici darbesi Balkanlı ve Avrupalı milletlerin kısa zamanda bellerini doğrultmalarına mâni olacak derecede kuvvetliydi de Ankara bozgunundan sonra Rumeliye geçerek istiklâlini ilân eden, Yıldırımm büyük oğlu, Süleyman Çelebi orada bir mev cudiyet halinde kalabilmiş; Mehmed Çelebi de bu mevcudiyeti şimalî Anadoluda yaşatabilmişti. Bahse temas ederken, söylemeden geçemiyeceğimiz, bir noktaya burada işaret etmek zaruretindeyiz: Harbin artık kaybedilmiş olduğu hakıkatini zamanmda kabul etmesi ve Sakarya garbına doğru çekilmesi lâzım gelen Yıldınmın Ankara muharebesinin ikindiden sonraki safhasmı devlet menfaatine uy gun düşecek soğukkanlı bir muhakeme nin sevkıle değil, şahsî gururunun, onun en büyük mümeyyiz vasfı olan hududsuz nisbetteki nefsine itimadının; belki biraz da, hiyanete uğramaktan mütevellid şiddetli infialinin tesiri altında sevk ve ıdare eüniştir. Muharebe meydanındaki askerlerini kendi mukadderatlarına terketmeği merdliğe yakı$tıramıyan Yıldınm, şahsî fedakârlık ve kahramanlığile, tarihin göğsünde ebedî bir güneş gibi parlıyacak olan isminin etrafına Yâr bayırlannda (Ça taltepede) yeni bir hâle örerken, maatteessüf, başında bulunduğu devlet varlı ğmdan kudret aldığı büyük millet hesabına en büyük hatayı işlemişti: Muharebeyi, şahsî esaretini intac edecek hadde kadar uzatmak!.. Halbuki tam zama nında, Sipahilerile olsun çekilseydi; hatta yalnız kendi şahsım kurtarabılseydi Sakarya garbında, mümkün olmazsa Rumeliye geçerek, istikbali kurtarabılirdi. Mehmed Çelebinin Anadoluda, Süleyman Çelebinin Rumelide becermeğe muvaffak olduklan işleri onun kuvvetii şahsiyeti elbette daha çabuk ve daha kolay başarabilir; Osmanh devletine yeni hamleler attırabilirdi. Nefse itimadın, ruhî ve manevî kudretin ne büyük mücadele harikaları yaratabileceğine en canlı misali Ankara meydan muharebesinde göstermiş olan Yıldınm, ne yazık ki, şahsî gururundan millet ve memleket hesabma, onların istikbali namma, biraz fedakârhk yapmadığmdan ötürü tarihin tenkidine daima maruz kalacaktır. Onun şahsî celâdetini, emsalaiz kahramanhklarmı hiçbir zaman tebcilden geri kalma makla beraber, biz de bu tenkide iştirak etmek ve bu kanaatimizi tesbit eden sa tırlann altmı kuvvetii bir çizçi ile isare* etmek mecburiyetindeyiz. [ 1 ] *** (Varna) yı anlıyabilmek için Ankara meydan muharebesinden sonraki an vali hayalimizde yaşatmamız lâzımdır: 12 yıllık bir fetret devri, Çelebi Mehmedin diğer Türk beyleri ve kardeşlerile mücadelesi; daha sonra İkinci Muradm Anadoludaki istikran ve devlet otoritesini temine matuf mücadeleleri bilhassa Karaman beyliğile uğraşması ; bu sırada Rumeli serhad (hudud) beylerinin, İkinci Muradm arzusu hilâfma [sırf şahsî menfaat temini için] Macaristana, Ef.'âke, Erdele yaptıkları akınlar esnasında îirbirini takıb eden muvaffakiyetsizlikler; *>u Iüzumsuz ve zamansız akmlarm do ğurduğu yeni bir haçlı ordusunun Niş civarında Osmanh ordusunu mağlub ettikten sonra Tunayı ve Balkanları aşarak Edirne üzerine yürüyüşü (1443 yılının son haftaları) ; geri çekilmekte olan bu müttefik orduyu takibe memur Osmanl ordusunun gene Niş civarında ikinci bir mağlubiyeti; ilk defa olarak Osmanhlar aleyhinde hükümleri ihtiva etmekte bu lunan 10 yıllık bir sulh muahedenamesinin imzası (12 temmuz 1443. Sekedin); İkinci Muradm saltanatı 14 yaşındaki oğlu Mehmede (Fatih) terkederek Manisada istirahate çeküişi... İşte Ankara meydan muharebesile Varna meydan muharebesi arasındaki 42 yıllık hâdiselerin bellibaşhlan bunlardan ibarettir. Harbin sebebi: Varna meydan muharebesini doğuran sebebleri «hakikî» ve «zâhirî» diye ikiye ayırmağa lüzum yoktur. Çünkü burada hakikî sebebin, zâhirî baska bir sebeb altında, gizlenmesine lüzum gb'rülmemiştir. Bu hakikî se bebse Niyeboluyu doğuran ayni sebebdir. Bundan ötürü onu burada tekrar etmiyeceğiz. Yalnız şurası var ki İkinci Murad zamanmda yapılan sebebsiz, Iüzumsuz, beceriksizce akınlar Avrupayı tahrik ettiği gibi Niş mağlubiyetleri ve aleyhteki Sekedin muahedenamesinin kabulü, hıristiyanlık âleminde, Osmanlıla rm artık zayıfladıklan ve Rumeliden a tılmaları zamanının geldiği kanaatini uyandırmıs; 14 yasında bir çocuğun Osmanh tahtına geçisi ise ümidleri kuvvetlendirmişti. Tarafların Kur'an ve Incil üzerine yemin ederek mer'iyetini kabul ettikleri muahedename Papa'nın tahrıkile [«başka bir dinden olanlara karşı ya pılan yeminin hükmü yoktur. Müslümanlar da böyle hareket ederler» diyordu] bozuldu, harb açıldı. Osmanhlar tara fında da İkinci Murad ordunun başına çağmldı ve hükümdarlığı da tekrar ele aldi. A ) Tarafeynin harb plânları: Mütlefikler [Lehhler ve Macarlarla kısmen Napolili, Fransız, Alman, Transilvanyalı ve Ulahlar] : İlk karar Tunayı ve Balkanları geçerek Edirne üzerine yürümek; Çanakkale Boğazında bulundurulacak müttefik donanma ile Osmanh ordusu büyük kısmının Rumeliye geçişine mâni olarak karşılarına çıkacak zayıf kuvvetleri süpürüp Ege sahillerine inmek; bu sırada müttefik Karamanoğlu vasıtasile mühknce Osmanh kuvvetlerini Anadoluda bağlamaktı. Fakat 1443 kışmda ya pılmış olan harekât Balkanlardan geçişin zorluğunu hatırlattığı, ağırlıkları teşkil eden onbinlerce arabanın verdiği müşkülât gbzlerini korkuttuğç için yan yolda bundan vazgeçtiler. Yeni karara göre Tunavı takiben Varnaya gelinecek [bu esnada ağırlıklar ve iaşe maddeleri nehir vesaitile naklolunacak], ondan sonra da Karadeniz sahilile cenuba ilerlenecek; nakliyat, Tunadan gelecek gemilerle (120 parça), denizden yapılacaktı. B) Osmanhlar: Akdeniz Boğazın dan Rumeliye geçirecekleri kuvvetlerle birlikte ordu Edirnede toplanacak, bu radan Niyebolu istikametinde hareketle düsman karşılanacakh. Toplanma, yürüyüş ve muharebenin cereyanı: Müttefikler hareketlerinde ge ciktiler. Tuna boyundaki Osmanh kale lerini zapt için günlerce vakit kaybeltiler [Niyeboluyu ise alamadılar]. Osman lılar Çanakkale Boğazında müttefiklerin donanmasını (65 parça gemi) görünce sayanı hayret bir gizlilik ve çabuklukla İstanbul Boğazına teveccüh ettiler; 40,000 kişilik orduyu her nefer için bir Düka altmı vererek Ceneviz ve Venedık gemilerile Rumeli tarafma geçir »»n s o n r a E<^'rppde toDİanıo Nivebolu Bursa (Hususî) Bu sene ipek ve ipekli sanayii tam bir dısiplin altma a lınmış ve yıllardanberi sürüp gelen ihmalden kurtarılmış bulunmaktadır. Buradaki İpekçilik ve Böcekçilik Enstitüsü, kozanın en verimli bir şekilde ve asgarî maliyetle istihsalini temin etmek ve ayrıca Anadolu ve Trakya nm müsaid mıntakalarında dahi koza istihsalini artırmak suretile ziraî vazifesini yaptıktan sonra Vekâletçe ipekçüiğin sınaî ve ticarî vaziyetlerini de takib ve kontrola memur edilmiştir Bunun için Enstitüye mülhak olarak burada yeni bir kondisyonman bürosu teşekkül etmiştir. Bu büro, Avrupadan getirtilen en son ve modern aletlerle kozanın randımanını almak, ipek telinin hikemî evsafını tayin etmek, büküm kontrolu yapmak, ipeklerde rütubet tayin etmek, ipeklere konulan apre ve şarj denilen ecnebi maddelerinin miktarını bulmak gibi fennî işleri görmiye başlamıştır. îpeklerde denye meselesi, Bursada tam bir anarşi içinde ve karmakanşık Ddn, öğle üzeri, idaresindeki tram bir vaziyette idi. Büküm de hakeza... vayla Beyazıddan geçmekte olan vat man Kemal, arabada anî şekilde husule gelen bir gayritabiilik yüzünden elektnk cereyanına kapılmıştır. Güçlukle bir faciadan kurtarılan vatman, Cerrahpaşa hastanesine yatınl mıştır. Emniyet altıncı şube müdürlüğü, ehemmiyetle tahkikata başlamıştır. Bir vatman az daha arızaya kurban gidiyordu Evkafa aid binalardan: Ankara Cumhuriyet rejimi Vakıflar îdaresini, mazinin karanlıklanna bağhyan geri ve sakat usullerin tahnbkâr tesirleri altında ilerlemekten ve kımıldamaktan mahrum ve kat'î bir inhidama mahkum olan müesseseler arasında ve belkı de bunlann başında buldu. Palas istikametinde harekete geçtiler. Düşmanı orada bulamayınca şarka doğru hareketle, bulup yenmek azmile, ilerlediler. Kararda ve icraatta o kadar çabuk davranmışlardı ki 9 teşrinisani 1444 günü an sızın müttefikler ordusunun gerisinde birdenbire zuhur ederek onları Karadenizle Devina gölü arasına sıkıştırmış bulunu yorlardı. Bu, tam bir imha muharebesi şartlarını hazırhyan sevkulceyşî bir baskmın harikulâde nümunesiydi. Tarafların kuvvetleri: A ) Müttefikler: 80,000: 25,000. B) Türkler: 125,000: 50,000. Türkler muharebe tertiblerini gece den aldılar. Müttefikler Niyeboludaki gibi muharebe sabahı kurduklan bir harb meclisinde buna karar verdileî [üri tarafın tertıbatı krokide]. Muharebe 10 teşrinisani sabahı Osmanh sol cenahının şiddetli bir taarruzile başladı. Düşman, Ulahlar haric, kâmilen zırhhydı. Buna rağmen Osmanh taarruzu düşman sağ cenahını geriye atarak imha etti [bir kı sım da (Devina) gölünde boğuldu] ; iki mukabil taarruz bir işe yaramamış, müttefiklerin müstahkem ordugâhına da girilmişti. Bu sırada Jan Hunyat merkezden Osmanh sol cenahının yanına yeni bir mukabil taarruz yaparak bu cenahı ge riye sürdü. Lâkin şimdi Osmanh sağ cenahı da taarruza geçmiş ve ilerlemişti. Bunun üzerine Hunyat bu cenaha karşı da mukabil taarruza geçerek onu dahi geri çekilmeğe mecbur etti. Ancak, müttefiklerin bütün kuvvetleri muharebeyc girmiş ve ihtiyatları yorulmuş olduğu halde Osmanh ordusunun merkezi henüz zinde bir haldeydı. Müttefikler şimdi de Osmanh merkezine şiddetle saldırmış lar [2] ve ihtiyatlannı da burada ikinci bir muharebeye sokmuşlardı. Düşmanı, Niyeboludaki gibi, çember içine almak için orta kısmile bidayette geriye doğru çekilen Türk kuvvetleri müthiş bir saldıısla onlan kılıcdan geçirdiler. Bu ara da Leh ve Macar kralhklarını şahsmda birleştirmiş olan Vladislas da vardı. Kralın 250 arabalık kıymettar eşyası da müstahkem bir ordugâhta ele geçmişti. Akşamın karanlığı etrafa çökerken mahvolmuş bir ordunun enkazı yerlerde ya tıyordu. Yalnız Jan Hunyat Ulah askerlerinden bir kısmile birlikte kaçıp canını kurtarabilmişti. İpekli sanayii kontrola başlıyan Bursa İpekçilik Enstitüsü tpek sanayımin tekemmülüne her kolda olduğu gibi hizmet eden bu müessesenin işe başlaması bütün bu aksaklıkları düzeltmiye başlamıştır. Son çıkan ipekli kumaş standardı nîzamnamesinin Bursada tatbikı işi de Enstitü müdürü doktor Tahir Yetmene tevdi edilmiştir. Bu nizamname hükümlerine göre, standard mallarm evsafı tayin edilmiş olduğundan Bursa dokuma fabrikaları gece gündüz murakabe ve teftiş edilmektedir. Avni nizamnamenin âmir bulunduğu damga meselesi de hallolunmuştur. Kumaslar ioekse fipek), karısıksa (karışık), sun'i ise (sun'i) damgasmı taşı maktadırlar. Bursadaki ipek sanavii toplu bir ahenPe girmis, bilhassa denve meselesi, filâtör fabrikalarile dokuma fabrikalarınm münasebetlerini karsılıklı bir surette emnivet altına almıstır. Mısır parlamentosunun fevkalâde toplantısı Kahire 23 (A A ) Parlamento. tatil devresi esnasmda çıkarılan hükumet kararnamelerini müzakere etmek üzere, bugün ö&leden sonra fevkalâde ictima halmde toplanmıstır. Başvekil Nahas Paşa, hükumeti, bu kararnameleri çı karmaŞa sevkeden âmilleri anlatmış ve bilhassa millî müdafaa tahsisatının bir milyon lira fazlalastırılması ve Montrö muahedesinin tatbik mevkiine konul ması meselelerine aid kararnameler üze^inde bilhassa ısrar etmiştir. Parlamentonun toplantısı esnasında, sokaklarda hükumet alevhinde ve le hinde tezahürler olmustur. Kuvarshane madenlerinin acılış merasimi Erzurum 23 (A.A.) Umumî Müfettis Tahsin Uzer, Basvekâlet vekili Ce lâl Bayar namma Kuvarshane bakır madenlerinin acılış törenini yapmak üzere Cumhuriyet bayrammda Artvine gıdecektir. CELÂL DİNCER [1] Yıldırımın bu hareket tarzile Büyük Petro'nun kendisıle birlikte ordusunu da Baltacı Mehmed Paşaya esır olmaktan kuraran, hattı hareketinı ve bunun neticelerini mukayese edebılirız. Bu mevzuda, bakmız Korgeneral Omer Halis Bıyıktayın şu satırlan ne selim bır fikır ve kanaatın. mahsulüdur: <Bır devlet ve bir ordu ba şmda bulunan zattan beklenılen şecaat, miliet ve devletin menfaati uğrunda ahvalin icab eyledıği karar ve tedbır nekadar ağır ve acı olursa olsun hissiyattan sıyrılarak o karar ve tedbiri alacak sıyasî cesarettir. Yoksa şahsî yiğitlık bizatihi makbul de olsa vazife ve tarih bakımından akdire lâyık görülemez. Timurun Ana dolu Seferi ve Ankara Savaşı ». Büyuk şahsiyetler zamanlarınm ve muhitlerinin haksız ıtablarına bile gogus gerebilmeli dırler. İnsanlar hakkında en doğru hükmü ve en salim kararı ancak zaman ve tarıh verir. [2] Biz, Osmanh cenahlarının evvelâ dusmana taarruz ederek bilâhare merkeze doğru çekilişlenni; kendilerini takib ede cek olan düşman kuvvetlerini merkeze, Yeniçeriler üzerine çekmeğe ve bilâhare bunlara karşı hep birlikte taarruza geç mek uzere imhaya musaid, iki taraflı bir tabiye ihatası meydana getirmeğe matuf bir hareket olarak kabul ediyoruz. C D. Millî bünyeyi ve devlet kudretini tereddiye maruz bırakan âmiller Cumhuriyetin kudretlı elıle birer birer ortadan kaldırıldıkça vakıflar da kendisini ezen engellerden kurtulmağa başladı. Nihayet medenî kanun, daha sonra da vakıflar kanunu ve nizamnamesi vakıfları yeni rejimin bünyesine esaslı bir surette mal etti. Vakıflar Türklüğün orijinal eserleridir ve bunların her biri insanların iyilik Tarih sergisinde Kanunu medenî ve ve yardım yaparak iyileşmesi ve yükselVakıflar kanununun izah ve mukayese * mesi için kurulmuş birer hayır ve şefkat sme aid mühim işaretler vardır. Bu ka * âmilidir. nunlar Evkafın idare şeküni tamamile asIj»iliğe âşık olan topluluğa hizmet ey rileştirmiştir. Geçen yıl istihsal olunan kalemeyi seven Türkler (vakıf) usulile de nunî salâhiyetle 200,000 liralık bir istikruhlarında cömerdliği ve yüksekliği gös raz yapılmış ve bu para ile mübim tamirtermişlerdir. Saltanatın ilk devirlerinde, ler yapılmıştır. Orhan zamanmda, Sinan Paşa, Çelebi Büyük bir yangından âonra tamamil© Mehmed devrinde, Cemaleddin Mehmed harab olmuş olan Balipaja camisile MeÇelebi, Fatih zamanmda, Mahmud ve sihalıpaşa camisi yenidon ihya edılirce tshak Paşalar gibi devlet adamları vakıf sıne tamir edilmiştir. ların nazırhğı makamına geçmişlerken Mimar Sinanm Beşiktaştaki eseri Si sonralan>'Babü8saad«'ve üarfesaade Ananpaşa camisi, Edirnedeki Üçşerefeli ğalan denilen cahil kimselerin vakıfların camisi, Edirne Selimiye camisi, Babaes nazırhklarını elde eylemeleri yüzünden kıdeki Cedidalipaşa, Lü'eburgazdaki Sobirçok hayır müesseseleri bunların men kullumehmedpaşa, Manısadaki Mura faatlerine kurban olmuş ve ebediyen ya dıye, Istanbuldaki Lâle'i, Rüstempaşa, şaması düşünülen vakıflar harabeye yüz Süleymaniye, Beyazıd, Üsküdardaki Setutmuştur. limiye camileri geçen sene tamır edildiği Bir kısım vakıfları toplu olarak idare gibi Ankarada Zincirli camisile Cebanimaksadıle 1576 senesinde teşkil edilen ahmedpaşa camisi, Dolmabahçe camile Haremeyn Nezaretine Darüssaade Ağa ri, Mihrimah, Mesihpaşa, Mahmudpaşa, sı Habeş Mehmed Ağa tayin olunduğu Süleymaniye, Ödemişte Aydmoğlumehgibi daha sonraları İstanbul, Galata, Üs medpaşa, Selçuktaki Aydınoğlumehmedküdar ve Eyüb Kadılarına, Yeniçeri A bey camileri esaslı surette tamir edilmekğalanna vakıfların nazırhkları verilmiş tedirler. ve daha sonra Sekbanbaşı, Bostanbaşı, Kitablann istinsahı, kıymetli eşyanm Hazinedarbaşı, Kilercibaşı, Saray Ağası tefriki, bunlara aid fotoğraf ve vesaikin gibi çeşid, çeşid ünvanh adamlar dahi toplanması, merkezde kö'k vakfiyelerini vakıfların nezaretini ellerine geçirmişler ve mimarî ve kültür eserlerini tetkik et dir. Bunlar cahil kimseler olduklarından mek, bunları ilmî usullerle izah eylemek yaptıkları türlü türlü irtikâblar haddin ve bu mevzua dair eserler neşretmek için Abideler komisyonu namile bir heyet teşden astnıştır. kil edilmiştir. Bu komisyon merkezde ay2300 den fazla vakfın nazırhğmı toprıca Evkafa aid eserlerin bir galerisini viilamış olan Darüssaade Ağalarının «Avacude getirecektir. Sergide Evkafın içti idi melhuze» denilen atiyye ve hediyelermaî yardım olarak Türk Maarif cemiyeden başka haremeyn vakıfları hazinesintme, Türk Okutma kurumuna ve Şehid den senevî 183,000 ve diğer vakıflardan likleri Imar cemiyetine nakdî muavenet319,000 ki cem'an 502,000 kuruş yılleri, bundan başka mülhak vakıfların lık muhassasatı vardı. Vakıfların böyîe muhtelif hayır ve müessese işleine meşmuhtelif ellerde yağma edilmesinin halk rut olan paralarile memleketin muhtelif nazarında nefret uyandırdığını gören Bi yerlerinde mevcud hayır müesseselerine rinci Hamid bu tufeylî eşhasın elinden va yaptığı yardım gösterilmektedir Ayrıca kıfları kurtarmak celâdetini gösteremiye Aksarayda Pertevniyal lisesi inşa, Banrek sadece şahsına aid vakıfları idare için dırmada ayni vakfa izafeten Memleket teşkilât mahiyetinde Mütevellî kayma hastanesi tesis edilmiştir. Üsküdar ve Akkamlığı, Evkaf kitabeti ve Ruznamçe ki saraydaki aşhanelerde halka sıcak ye tabeti unvanlarile üç memuriyet ihdas ey mek dağıtılmaktadır. Muhtaclara, âmâlemistir. Bu teşkilât Evkaf Nezareti için lara 416,000 lira tevzi edilmiştir. hemen hemen bir esas mahiyetinde telâk924 937 seneleri içinde Guraba haski olunabilir. tanesine 1,300,000 lira sarfedilmiştir. Hamidiye evkafının böyle bir teşek küle bağlanması ve İkinci Mahmudun teşkil ettiği vakıflar idaresinin de bu nunla birleştirilerek Darbhane nazırlanna verilmesi diğer vakıfların buraya iltihakına yol açmışür. 1823 senesinde Evkaf Nezareti unvanı altında teessüs eden ve gitgide vüs'at bulan teşkilât dahi bu makamı işgal edenlerin münferid ve şahsî mesailerile vakit vakit bir dereceye kadar hayat eseri göstermeğe çahşmışsa da idare tarzında ruh ve an'ane itibarile hüküm süren yanhş ve sakat usuller vakfı canlandıracak esaslı tedbirler ittihazına mâni oluyordu. Saltanat devrinde mahluller yağma ve padişahlar tarafından önüne gelene hibe edilmiştir. Tarih Sergisinde buna dair müteaddid irade suretleri vardır. Evkaf Nezaretinin teçekkülünden sona da idare tarzı ve sisteminde takib ediVakfın bugünkü bütçesi 2,833,600 liradır. len uzun mütenevvi usul ve kaideler Evkaf işini büsbütün çıkmaza sokmuştu. Meşrutiyet zamanmda ilki Hamade Paşa, daha sonra Hayri Efendinin ne zareti zamanmda başlangıcı görülen kalk:nma hareketleri Büyük Harble aka mete uğramıştır. Vakıflar Cumhuriyet devrindeki ilk ilerleme hamlesinde eski zamanlann darmadağınık hükümlerinden kurtulmuş, sonra vasıtalannı ve gelir kaynaklannı yeni cihazlar haline getırerek kendisinin esas hedefi emsalsiz abidelerimizi yeni baştan canlandırmak ve sosyal yardım bakımından da en hayatî ihtiyaclara bugünün icabatma lâyık cevablar vermek yolunu tutmuştur. îngiliz Bahriye Nazırı Romaya gidiyor Napoli 23 (A.A.) İngiliz Bahriye Nazırı Duff Cooper, Akdenizde senelik teftiş turnesini yaptıktan sonra bu sabah Enchantress yatile buraya gelmiştir. Nazır, buradan Romaya gidecektir. Müreftede odun ve kömür buhram Mürefte (Hususî) Yeni orman kanununun tatbikmdan sonra doğan mahrukat buhranı burada devam etmektedir. Halka yiyecek ekmek çıkaran fırınlar odunsuz, evler kömürsüz kalmıştır. Oduncular çeki başmda verecekleri az bir miktar tezkere ücretini vereme diklerinden ve tezkere olmayınca odun kesilmesine müsaade edilmediğinden şehre odun ve kömür gelmemektedir. Her sene kışlık mahrukatmı şimdi den ucuz ve kolayhkla temin eden Mürefte halkı mühim olan bu ihtiyacını bu sene bu sebeblerden temin edeme mektedir. Avusturya ve Macar Başvekillerinin mülâkatı Budapeşte 23 (A.A.) Henüz teey yüd etmiyen bazı haberlere göre, Da ranyi ile Kanya, Budapeşteye 120 kilometroluk bir mesafede kâin Babolua'ya gitmişlerdir. Viyana yolu üzerinde bulunan bu mmtakada Schuschnigg geçen cuma günündenberi avlanmaktadır.