^UMHURIYET 24 Birinciteşrin 1937 Osmanlı Rasputini a a ( Şehir ve Memleket Haberleri ) Siyasî icmal Yunanlı gazeteciler Meslekdaşlara dün Basın kurumunda bir çay verildi Şehrimizde misafir bulunan Yunan gazetecileri şerefine dün İstanbul Basın I'urumunda bir çay ziyafeti verilmiştir. Ziyafette iki dost memleketin gazeteci leri samimî şekilde hasbıhal etmişlerdir. Atina Muharrirler Birliği reisi eski saylavlardan muharrir Zarifi bu arada ezcümle demiştir ki: « Sevgili meslektaşlarım. Ankarada ve burada gerek matbuat idaresinden ve gerek meslektaşlardan gördüğümüz hüsnü kabule çok müteşek kiriz. Zaten biz de böyle bir hisle gel dik. Bize hakikî bir kardeş gibi kollan nızı açtınız. Bizim aramızdaki dost luk, kardeşlik derecesinden de yüksektir. Bunun en iyi bir misali, Türkiyeden Yunanistana gelmiş olan muhacirlerin hâlâ Türkiyeye karşı muhabbet ve dostluk bağlarını unutmamalan ve araların da türkçe konuşmalandır. Arkadaşlar, kardeşîer! Dostluğu kuranlar insanlardır. însanlar ise fanidir. Fakat milletler bakidir. Bunun için Türk Elen dostluğu, bütün millet ruhunda ebediyen yaşıyacaktır. Gelecek hükumetler d* iki milletin bu hissiyatına tercüman olacaklardır. Bü yük Atatürk, Türk milleti ve Türk mu harrirleri şerefine kadehimi kaldınyo rum.» Zarifi'nin sözleri alkışlarla karşılan mıstır. Tarihi tefrika : 64 Yazan : M. Turhan Tan Bir binada 3 mekteb birarada nasıl olur? Yüksekkaldırımdaki binada üç orta mektebin de talebesine ders veriliyor ! İngiliz Başvekilinin nutku H ngilterede parlâmentonun mutad içII tima devresi başladı. Bu münasebetle Başvekil Neville Chamberlain dünya politikası üzerinde mühim bir nutuk söyledi. Bu sözlerin ehemmiyeti yeni İngiliz Başvekilinin Avrupa ve dünya sulhunu tehdid eden büyük meselelerde uzlaşma ve anlaşmayı kolaylaştıracak surette kat'î tesir yapan çok kuvvetli bir âmil bulunmasmdan ileri geliyor. Son zamanlarda Ingiltereyi ve bu büyük İmparatorluğun dostu yahud nüfuzuna tâbi diğer devletleri pek ilerisini düşünmiyerek ve istical ile hareket edip vaziyeti büsbütün vahimle^tirecek ve içinden çıkılmıyacak bir hale getirmekten son dakikada meneden Neville Cham berlain olmuştur. îspanya işlerinin bir Avrupa harbi halini almasına ve Akdenızdeki zıddiyetin büyük devletler arasında bir ihtilâfa tahavvül eylemesine doğrudan doğruya mâni olmuştur. Ispanyadaki gönüllülerin geri çekil mesi ve burada boğuşan iki tarafm da muharib devlet hakkının tanınması işinde ademi müdahale komitesinde Ingiltere, Fransa, İtalya ve Almanya arasında son dakikada ve en nazik bir zamanda anlasmayı tahakkuk ettiren İngiliz Başve kili, dünya sulhunu tehdid eden Uzakşarktaki ihtilâfa öteki beriki büyük bir devletin ya devletlerin yahud siyasî muesseselerin zecrî tedbirlerile müdahalesi yüzünden yeni bir umumî harbin çıkması tehlikesi varid olmadığırt. da parlamento açılırken şu sözlerile temin etmiştir: « Dokuz devlet konferansı topla nırken bunun hedef ve gayelerini açık olarak derpiş etmek muvafıktır. Konfe ransa ikhsadî mahiyette zecrî tedbirleri yahud cebir ve kuvvet istimali hakkında görüşmek maksadile gidilmesi tam bir hata ve dalâlet olur. Biz bu konferansa sulh yapmak için gidiyoruz. Yoksa mevcud ihtilâfı genişletmek için değil. İlk yapacağımız iş mevcud ihtilâfın sulhan hallini kolaylaştıracak çareleri elbirliğile aramak olacaktır.» Cinci Hoca çalışıyor! 0, Valde sultanla anlaştıktan sonra Voyvoda kızma Padişahı gözden düşürmek için ustaca telkinler yapmıştı. Fakat... Molla Hüseyin eski dostun düşman olmıyacağı meselinden de kuvvet alarak Sddrıazamın kendini Padişaha jumal etroiyeceğine kanaat getirdiği icin biraz müteselli olmuş gibiydi. Fakat Kösemin ve Padisah hemşiresi sultanların sürül meleri sebebini ögrenmek merakile de için için kıvranıyordu. Bu sebeble yüzü nü kızarttı, Ahmed Paşaya sordu: Bu kaziyye nice oldu sultanım? Kerem edip hikâye buyuıur mısız? Sadrıazam güldü: Size taalluku yok, zinhar endişeye düşüp telâş buyurmayasız. Kızlarağa smdan duyduğuma göre kaziyye bir ge çimsizliktir, keenne kaynana gelin zı Tiltısı. Lâkin araya göriimceler de giri yor. Molla Hüseyin Telli Hasekiye halayık yapılan sultanlar hikâyesini biliyordu, onu Sadrıazama anlattı.. Mabadi nice olmuş? Merakım oncla. Hemşire sultanlarla yeğen sultan ayak diremişler, «leğen ibrik tutmayız, sabun vermeyiz» demişler. Şevketlu efendimiz gazaba gelip kendilerin dövmek istediklerinde Valide Sultan araya girip münakaşa kapısm açmışlar. Bu suretle iş büyüyünce fermanı hümayun sadır ol muş. Valide hazretleri hemen bir kayığa konulup iki halayık ve iki kbleyle İskender bahçesine gönderilmış. Dört sultanın da Edirneye yolcu edilmesi bize irade buyurulmuş. Ve gene ilâveye lüzum gördü: Ebkem olmak gerek. Çünkü et ile tırnak birbirinden ayrılrr.az. Yarın şevketlu Hünkârın merhameti galib gelir, anasının elin, bacılannın yüzün öper. Onun için >susalım, kulluğuiuuzu bilip Padişaha duadan gayri kelâm etmiyelim. Cinci Hoca endişeden kurtulmuş bir vaziyette evine dönmüş olmakla beraber ektıği tohumun yeşerip yeşermiyeceğini de düşünmekten ve halecan geçırmekten kendini alamıyordu. O, Valide Sultanla anlaştıktan sonra masalcıbaşı Voyvoda kızına ustaca telkinler yapmıştı. Sultan Ibrahimi halkın, ocaklınm, hocalann gözünden düşürmek için tasarladığı plânı o telkinlerle yürütmek istiyordu. Şimdi tcrs bir yel estiği için pireleniyordu, E yüblü Çingene karısını bulup emirlerini geri almak ihtiyacını duyuyordu. Halbuki vakit geçti, Voyvoda kızile görüşmeğe imkân yoktu. Onun için karışık rüyalara, birbirini kovalıyan kâbuslara sarılarak uyumak ıstırarında kaldı. Yataktan ikide bir sıçrayıp kalkıyor, yüreğini yatıştırdıktan sonra gene yatıyordu. Fikri perişan, yüreği perişan, ruhu perişandı. Lâkin bahtını Allaha emanet etmekten başka çare bulamıyordu ve avunmak için uyumıya çalışıyordu. Halbuki o ektiği tohumun kendi tah mininde de hızlı bir şekilde filizlenmesi rrukadder olup Voyvoda kızı da kaderin omuzuna yüklettiği vazifeyi yarına bı ra.kmadan yapmış bulunuyordu. O tohum ve bu vazife basit bir masalı Deli İbrahime dinletmekten ibaretti. Cincinin gerçekten hayrete değer bir ruhşi naslıkla hazırladığı bu masalı Voyvoda kızı süsleyip tatlılaştırıp Padişaha söyliyecekti. Aralannda zaman tayin edıl miş değildi. Masal imkân nisbetınde çabuk olmak şartile herhangi bir gün söyIenebilirdi. Fakat Padisah, anasını İs kender bahçesine ve kızkardeşlerile ye ğenini Edirneye sürdüğü günün gecesinde bozuk sinirlerini yat'ştırmak için masala rağbet ve ihtiyac gösterdiğinden fitne tohumu, alâkadar olanların da ummadıkları bir hızla ekilmiş oldu. Osmanlı tarihinde bir sürü karışıklık lara, bir sürü kepazelikleıe ve kanlı hâdiselere analık yapan bu masal, Voyvoda k;zı tarafından İbrahimle sevgilısi Hüma Şaha şöyle bir dekor içinde ve şu biçimde anlatıldı: Padisah sırmal' bir yastığa belini dayayarak sedir üzerinde yan yatı yordu. Üzerinde yeşil, yemyeşil bir entari vardı, ön yıtmacından mavi çakşın ve sırma işlemeli uçkuru görünüyordu Başı açıktı ve renk renk çiçeklerle süs lüydü. Telli Haseki başmı göğsüne dayayarak ayni sedire uzanrnıstı. Üstünde sade bir hamam bornosu bulunuyordu Sacları dağmıktı, ayaklan çıplaktı, göğsu açıktı. İbrahim, bu açık göğüste parlıyan beyaz ışıkla iktifa etmek istiyerek bütün mumları söndü'ttüiünden oda kapkaranhktı. Voyvoda kızı işte bu karanlık içinde dizüstü çökÜD Cinci Hocanm kelime kelime öğrertiği masalı anlatıyordu: Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde bir padisah varmış. Çok gencmiş, çok güzelmiş. Kaynanasile görümcelerine karşı ka zandığı zaferin şükranını ödemek için fırsat arayan Telli Haseki, muattar başın: biraz yükseltti ve yanağımn hararetini Deli İbrahime tattırarak mırıldandı: Sizin gibi!.. Deli adam bu sarhoşlatıcı iltifata telâşla ve bir takım karışık ameliyelerle cevab vermeğe savaşırken Voyvoda kızı gözlerini kapadı, sözüne devam etti: Bu gene Padisah, bu güzel Padisah yüzlerce halayık sahibi imiş. Gelgelelim ki halayıkların hiçbiri onun yüreğine ateş veremiyormuş. Padisah bir sınamış, olmamış, iki sınamış olmamış, sevda ateşinin tad.nı bir türlü alamamış, sıkılmağa b^şlamış. O körpecik kızlar, o çiçekleri burunlarında kadmcıklar Padişahın gözüne acuze gibi görünür olmuş. Artık hiç birine bakmıyor, hiçbirine el sürmüyormuş. Fakat gittikçe de zayıflıyormuş, bir mum gibi eriyormuş. BöyJe böyle günler gecmiş, haftalar geçmiş, aylar geçtniş. Vezirleri telâş almıs, memleket halkını tasa sarmış, herkes gene Padişahın derdine çare ^ramağa koyulmuş. Hocalara nefes ettirilmiş, tekkelere adaklar yapılıp kurbanlar kesilmiş. (Fakir fıkaraya) sadakalar dağıtılmış. Lâkin gene Padişahın üzüntüsü geçmemis, zayıflaması durmamış. O, uykudan da kesilmişmiş. Başmı yastığa koyup rahatça bir iki saat uyuyamazmış. Bir gece gene uykusuzluktan sıkılmış, odaMrtdan fırlayıp sarayın» gezmeğe koyulmus. Bu arada halayıklann koğusuna girmiş. Orada ne görse iyi? Minimini bir kızcağız. Güzel mi güzel, seker mi şeker?.. Gene Padisah o güne kadar görmediği bu kızcağızın başucuna oturmuş, yüzünü seyre dalmış. ADÜYEDE Komünistlik suçlularının muhakemesi Komünistlik tahrikâtı yapmak suçundan dolayı, haklarında takibat yapılan Ali Ferruh, Lâz Mehmed, şoför Mustafa, Hıristo, Cenka Ali, Magra Mustafa ve diğer arkadaşlarının Ağırceza mahkemesinde muhakemelerine dün de gizli olarak devam edilmiştir, îfadeleri tutmıyan şahidler Size, bilmeceyi andıran garib bir haber vereceğız: İstanbulda bu sene açılan iki orta okul vardır: Taksim ve Kasımpaşa orta okulu. Bu mekteblerin müdürleri, muallimleri, hademeleri ve her birinin 600 e yakın talebesi vardır. Bu talebe her gün muntazaman çantaları koltuklarında mektebe gitmekte, derslerini okumaktadır. Buraya kadar iş gayet tabiî gidiyor. fakat.. Bu iki orta okulun binalan yoktur. Evet ne Taksim orta okulu diye bir yer vardır, ne de Kasımpaşa orta okulu dive. O halde? Izah edelim: Yüksekkaldınmdaki Beyoğlu orta okulu, üç ortamektebi de, fakat her gün ayrı ayrı zamanlarda sinesinde banndırmaktadır. îlk bakışta belki gayritabiiliği birdenbire göze çaromıyan bu vaziyeti biraz gö^den geçirelim: Türkiyenin her yerindeki her mekteb sabahları saat dokuzda derse başladığı ha^de burada saat 7.30 da derse girilir. Sonra her yerdeki talebe en yakın mektebe gitmek üzere sabahlevin evinden en geç sekiz buçukta sokağa çıktığı halde, buranın talebesi semtine en uzak mektebdeki derse yetişmek üzere evindan saat bes buçukta, altıda sokağa fırlamakta ve iki saat yol yürümektedir ler. Tasavvur ediniz ki Yüksekkaldınmda tedrisat yapan Kasımpaşa ve Taksim ortamekteblerinin Kâğıdhane, Mecidıye köy, Hasköy gibi yerlerde oturan ve ekserisi tramvay parasını veremiyecek halde bulunan talebeleri vardır. Bu üç mektebi çatısı altında bann dırabilmek icin mekteblerden biri sa bahleyin vedi buçukta başladıçı derslere yanmda nihavet vermektedir. Böylece bir yandan günün yansım sokaklarda dolaşarak geçirmek üzere Kadıkövü Belediye tahsil şubesi rhemurlanndan Bürhaneddin j .'bir rrtüdtfet* tenberi ihtilâs suçundan dolayi AŞırcezada mtthak,em.e edilmektedir^^ Hâdise ile alâkadar olarak dinlenilen şahidlerden Hilmi ve Hasan Basrinin, son celsede verdıkleri ifade ile Maliye müfettişleri huzurundaki ifadeleri, birbirini tutmadığı çörüldüğünden her ikisi hakkmda takibata baslanmıştır. Hilmi ve Balkan Antantı devletlerinin millî Hasan Basri, Müddeiumumilikce birinci İbrahlmin yorgun sesi, Masalcıbaşımn banka direktörleri, ikinciteşrinin ilk hafsorgu hâkimliğine verilmişlerdir. sözünü kesti: tasında Ankarada toplanacaklardır. Kendini makineye kaptırdı Bunun için dost devletlerin millî banka Yüzü nasılmış kızm? Gülden yumusak, aydan parlak bir Galatada Ömer Hulusi lâstik fabrika direktörlerini karşılamak ve yapılacak yüz. Kirpikleri o gül üzerinde elle tutul smda calışan ameleden Dilâver, kendi müzakerelerin esaslannı hazırlamak üzemaz birer diken. Dudakları, sanki o gül ni makineye kaütırarak, bel kemiğini re tetkiklere baslanmıştır. dağılmasm diye kızıl yakuttan yapılmış sakatlamıştır. Dilâverin yaralan ağır Direktörler, ilk defa, geçen sene, perçin. Gerdanı bir lüle kaymak. Saçla dır. Adliye tabibi Enver Karan, dün, Belgradda toplanmışlardı. Binaenaleyh yaralınm tedavi altına almdığı Beyoğrı çile çile ipek. Ankarada yapılacak toplantı ikinci içtilu Belediye hastanesine giderek kendiDeli ibrahim, kendine yapılan iltifama olacaktır. sini muayene etmiştir. tı fakat hırpalayıcı bir deraguş arasmdaBelgrad toplantısında birçok mesele Hırsız h^metçi beş aya sevgilisine iade etmek fırsatını kaçırmaler müzakere edilmekle beraber verilen en mühim karar, Balkan memleketleri dı, bagırdı: mahkum oldu Senin gibi Hüma, senin gibü. Beşiktasta oturan Ziya isminde bir millî bankalannın müşterek sermayesile Voyvoda kızı, zaten kapalı duran göz zatın, yanına hizmetçi olarak aldısh bir «Balkan bankası» kutulması idi. Bu ; lerini biraz daha yumdu, masala devam Mevh be, evde kim«e buTurımadıŞı bir fikır, o zaman esas itibarile kabul edil sırada. cekmecede duran 260 küsur l'"ra miş ve her memleketin millî bankasmm etti: ayn ayn tetkikler yaparak gelecek içti Gene Padisah aradığmı bulmuştu. ile b'rkae ton kumaşı ve yükte hafif. oahada a?ır di&er bazı esvavı alarak maa kadar bir rapor hazırlamasına ka Çünkü seyrine daldığı kızm hayali bir akaonvstır. Mevhibenin AİDUlluya gitti rar verilmişti. lev olup yüreğine akıvermişti. Artık o yü&ini öörenen Ziva, vıidırım t e ^ a f ce Bizde de Cumhuriyet Merkez Bankarekte sevda ateşi yanıyordu, Padişahın kerek. kendisini zabıta vasıtasile yakası bu hususta tetkikler yapmıştır. bütün sıkıntıları da bu ateş karşısında Ia+ma5a muvaffak olmu^tur. Balkan bankası tesisi meselesi, An kül olup eidiyordu. Suçu sabit £örülen Mevhibenin dün kara toplantısı ruznamesinin en mühim Tannan bir busede «sonra?» diyen ü^üncü ceza mahkemesinde, beş ay hap maddesini de te«kil etmektedir. bir ses belirir gibi oldu ve Voyvoda kızı c i r ı e karar verilmiştir. MÜTEFERRİK hikâyesine hız verdi: Bir ka^^ sonunda kardeşini Gene Padisah hemen eğildi, uyuToplattırılacak kitab öldüren çocuk yan kızı uyandırmadan kucağına aldı, A\Tikat Halıl Yaverin yazmış olduğu Dört vaslannda İlvas adlı bir cocuk. kendi odasına götürdü. Ertesi gün Vezi«Türkiye nereye gidiyorsun?> isimli büvük kardesi Hüseyinle İneboludaki kitabın toplattırılması hakkındaki Ve rini casnrdı. Ben iyileştim, dedi, müjde verdi. Arkasmdan da hemen yeni bir sa evlerînfc baVıces'nde oynarken, Hüse killer Heyeti karan. Emniyet müdürlüray kurulmasım emretti. Bu saray baştan vin bir aralık eline geçirdiği babasının ğüne bildirilmiştir. Emniyet ikinci şu°ski taba^casırn. aozına kadar barutla be müdürlüğü kitablann toplattmlmaa«a^ı samvrla döşenecekti. doldurarak kardesinin yanına d^nmüs sma başlamıştır. Telli Haseki eşinin kollan arasmdan ve tabancayı bir anda, kiicük îlyasa sıyrıldı, bornosuna bir iyi sarılarak sor ^p^nı cevirerek ate<: etmiştir. du: Barut parcaları, İlyasın boynundan Şirketlerin faaliyetleri tetkik Dösendi mi sonra saray? «irerek prtlapını parçalamıstır. Kardeediliyor Döşenmez olur mu Sultanım. El <=inin kanlar içinde yere serildiğini gov îktısad Vekâleti müfettişleri şehrî bet dösendi. Emreden kim?.. Padisah. en Hü^evin, tabana kuvvet kaçmak ismizde bulunan sirketlerden bazılarmm Hiç Padisahlann sözü yerde kalır mı?.. temis. fakat evdekiler buna meydan faaliveti hakkında tetkikler yapmaktavermemislerdir. Oplar ne deseler yapılır. dır. Bu şirketlere bircok sualler sorul Kücük Hüsevin, vak'a akabinde, bir muştur. Şimdi bunlardan cevablar almSımarık kız bu cevabı almca yüzünü motöre bindirilerek tedavi icin îstan maktadır. Deli îbrahime çevirdi: bula getirilmişse de yolda ölmüstür. Görüyorsun ya, dedi, şu masaldaBORSALARDA BH acıklı vak'anm faili olan Hüsey ki Pıdişah sana benziyor, o küçük kız nin İstanbul ikinci ceza mahkemesinde Türk borcu tahvilleri ca bana. YJnız masaldaki Padisah, gö durusması yapılmaktadır. yük&eldî W .rdp de vurulduğu güzel kızı kucağına alıp Dünkü celsede, sahidlerden Veli ve Son günlerde Türk borcu tshvülerinodasına götürüyor. Sen beni koluna takıp Mehmed dinlenildiler. de görülen yükselme temayülü dün dakoğusumdan çıkardın. Demek ki beni maBunlar; Hüsevnin. ne maksadla kar saldaki Padişahın o küçük kızı sevdiği ka deşine ateş ettiğini bilmediklerini, an ha barid olarak kendini göstermiştir. Borsada Üni Türk, dün 14 liraya kadar sevmedin. cak vak'aya şahid olduklarını söyledi dar yükselmiştir. Bu yükselişin Türk Deli adam garib bir telâşla ve kelime ler. borcu .tahvilleri kupon tediyatının yakBaşka şahidlerin çağınlrriası için du laşmasından ileri geldiği anlaşümaktalerin yarısını yutarak cevab verdi: varl ~z ruşma bagka güne bırakjldı. dır. Balkan Bankaları dîrektörleri içtimaı Ankarada Balkan Ban Satış, henüz sıkı bir kontrol altına alınmadı kası işi konuşulacak Beyoğlu Orta okulu kapısından bir göriinüş çocuklar dışan bırakılırken, öbür ta rafta Yüksekkaldırımm bir kısmını baştanbaşa kaplıyarak bekleşen sekiz yüzden fazla çocuk mektebe almmakta ve bunlar ancak akşam üstü beş buçukta dersten çıkabilmektedirler. Bunlann arasında, uzak yerlerde oturanlann bu kış kıyamette evlerine, hem de yolsuz, ıssız. kapkaranlık yerlerden geçerek ancak altı buçuk, yedide varabildiklerini hatırlatmak isteriz. Bütün bu müşkülâtın ve bin beş yüz çocukla beraber bunlann ana, babala rını da ıstıraba sokan bu gayritabiî vaziyetin sebebi nedir, biliyor musunuz? Koskoca yaz geçmiş de bu esnada bu mekteblere birer münasib bina aranmamış, nihayet bu binalar bulunmuş da sıra ve saire levazım için icab eden tahtngiliz Başvekilinin bu sözleri İngiliz sisat vaktinde verilememiş... Maarifte bazı daireler, acaba, mek parlamentosu tarafından nasıl karşılan • teblerle beraber dört aylık bir yaz ta dığına gelince bunu Londradan çekilen şu telgraf izah ediyor: tıli mi yapıvorlar? «Parlamentodaki ekseriyetin büyük bir kısmı Japonyaya karşı zecrî mahi yette bir aniâşVnanın meydana gelmesi T gayrimümkün oldtrğu 'kaft&âtirfdedif." Müv halifleri bâle ;ancak Amerika iktnadî tazyika temayül ettiği takdirde bu memle * ketin alacağı tedbirlerin derecesini geç memek şartile İngilterenin hareket eyle mesini tavsiye etmektedir.» Dokuz devlet konferansmm kuvvetli Şehrrnizb muhtelif semtlerinde hileli ve nafiz büyük devletlcrden biri tara • » süt satışmın genişlediği anlaşılmaktadır. fından ve mühim bir merkezde toplan * Dün, bu varlyet etrafında kendisinden mağa davet edilmemiş bulunması ve daizahat istiyen bir arkadaşımıza Sütçüler veti de bitaraflığı şimdi komşusu ve yacemiyeti reisi şunlan söylemiştir: kini umum büyük devletler tarafından « Halen fennî şartlar dahilinde is tanınmış olan dünyanm en bitaraf devleti tihsal edilen halis süı miktan, şehrin ihti Belçika tarafından yapılmış olması konyacını karşılıyabilecek vaziyettedir. Ha feransın mevcud harb ve ihtilâfı tevsi etlis inek sütüıü 1517 kuruşa alabilmek miyeceğini isbat ediyordu. imkânı her zaman için mevcuddur. Belçika alâkadar devletlere gönder » Kaymak ve krema altlannı halis inek diği davetnamede toplantınm «Uzak sütü etiketi altında piyasaya çıkaranlar şarktaki ihtilâfın nihayet bulmasmı tesrî la daimî surette mücadele halindeyiz. edecek dostane çareleri tetkik» maksa Eğer alâkadar makamlar da bizimle e dile yapılacağmı tasrih etmiştir. saslı surette teşriki me?ai eder, bu gibi ingiliz Başvekilinin beyanatı ve Belçîhileli süt satanlar hakkında şiddetli ce kanm daveti dokuz devlet konferansında zaî tedbirler alırlarsa şehirdeki bu nevi askerî tedbirlerin mevzuu bahsedilmiye gayrimeşru satışın önüne geçilebileceği ceğine şüphe bırakmıyor. En ziyade A süohesizdir.» merikanın şiddetle hareket edeceğine ihtimal verildiği halde bu memleketin en ŞEHİR İSLERÎ büyük gazetesi New York Times «Reisicumhur Roosevelt bir hareket yapmağı Eminönünde yapılacak derpiş etmekle beraber askerî bir harekeistimlâkler te teşebbüs etmiyeceği pek sarih anlaşılEminönü meydanının açılması husu miştır» demektedir. Hulâsa 27 devlet konferansı ademî sunda yapılmakta olan tetkikler ilerılemektedir. Nafıa Vekâleti burada yapı müdahale komitesi tspanyadaki harbin lacak istimlâk isine karşıbk olmak üze mevziî kalması hususunda anlaştığı gibi re şimdilik yedi vüz bin liralık bir tah 9 devlet konferansmm da devletlerin müsisat vermistir. Birinci derecede istim dahalesile Uzakşark harbinin umumilejlâki icab eden binalann tesbitine çah mesine meydan vermiyeceği tahakkuk etşılmaktadır. Bir listesi hazırlanarak Ve mektedir. kâlete gönderüecektir. Liste, Vekâletin Maharrern Feyzi TOGAY tasvibine iktiran edince bina sahiblerile ijâjâ o hilesiz "i süt, meselesi 1 ı SOSYETELERDE KÜLTÜR ÎSLERİ San'at mektebleri sergisi Su doldurmağa giderken ölmüş Evvelki gece Kadıköyünde Vehibe • Cumhuriyet bayramında Ankarada fendi sokağında devriye gezen polisler, bütün yurddaki san'at mekteblerinin mamulâtmdan mürekkeb bir sergi açı sokakta taşlar üstünde bir cesed gör • lacaktır. İstanbul Sanayi mektebi de bu müşlerdir. sergiye birçok nümuneler göndermiştir. Derhal tahkikata başlanmış, bunun ayni sokakta 56 numaralı evde oturan 60 yaşlarmdaki Haralambo olduğu, çeşmeTramvay seferleri niçin ye su doldurmağa giderken yere düşbozuldu? tüğü ve kafa tasmın taşlara çarpması Dün, tramvay seferleri şimdiye kadar suretile nezfi dimağiden öldüğü anla görülmemiş bir şekilde bozulmuştur. şılmıştır. Eminönünden tramvaya binenler, bilhassa öğleden sonra, tam bir saatte mübalâğasız Taksime varabilmiş lerdir. Bir aralık, birçok tramvaylar, Nüshası 5 kuruştur. Köprü üstünde Karaköyden EminönüTürkiye Haric ne kadar sıralanmış, seyrüsefer inkıtaa icin uğramıştır. Senelik 1400 Kr. 2700 Kr. Akşam üzeri de tramvaylar. Beyoğ 1450 » Altı aylık 750 • 800 » lundan yalnız Eminönüne kadar sefer Üç aylık 400 > Yuktur Bir aylık 150 • yapmışlardır. Cumhuriyet Abone şeraiti