Birinciteşrin 1937 CUMHURİYET 4 Filistin Lübnan Erdün Suriye Hatay Bir kısım sanayide görülen küçülme Ankara 21 (A.A.) Resmi temayülü işi ciddıyet kesbettı. rvjnunun tebliğ: Elen Başvckili Ekselâns bir küçük noktasından istifade edilerek Metaksas, Ankarayı ziydreb esnabir kısım sanayicilerin yaratmak istedık sında, Türkiye Reisicumhuru K. leri vaziyet, haklı olarak, diğer sanayiciAtatürk tarafından kabul edılmiş ve lerin işine gelmiyor. Esasen bu şeklin Başvekil Vekili Celâl Bayar ve Hamemleketin menfaatlerine olduğu kadar riciye Vekili Dr. Aras ile uzun ve sanayi politikamıztn esaslarına da aykırı dostane gdrüşmelerde bulunmuştur. düştüğü aşikârdır. Şimdi, mesele, iki başlı İki dost ve müttefik memleket devYazan: KANDEMÎR bir şekil arzediyor: Devlet, işi önlemek let adamları, gbrüşmeleri esnasında, için tedbirler arıyor, sanayiciler de devgerek beynelmilel meseleleri ve ge 17 letin âcil bir karar almasını istiyor. rek memleketlerini doğrudan doğruBugün deri sanayiinde görülen şu hal, ya alâkadar eden meseleleri etrafıle esasen başka san'at şubelerinde evvelce tetkik etmişler ve dostane ve bey zaman zaman hissedilmişti. îşin daha çok nelmilel münasebetlerinin mes'ut inkişafını büyük bir memnuniyetle yegenişliyeceği de muhakkaktır. Çünkü; nıden müşahede fırsatını bulmuş küçülen ve bu suretle teşvıki sanayi ka lardır. nununun küçük sanayi gibi gösterdiği İki dost ve müttefik memleket hududa giren ve bu suretle knalâthaneledevlet adamları, inkişafın umumî şen fabrikaların kârı, mühimsenmiyecek sulh eserine esaslı bir surette faydakadar az değildir. Bu vaziyette istihsa h olduğunu göstermiş bulunan Ballin yüzde 30 daha ucuza mal edildiği kan Antantı paktına bağlılıklarını tecrübe ile sabittır. Fılhakıka karşısındakı bır kere daha müşahede eyliyerek rakıbi muamele ve istıhlâk vergilerini veiki memleket tarafından takıb edirirken bütün bunlardan azade çalışmak len ideale ve iki memleketin müşyolunu bulanjar, bunun cazıbesinden kurterek menfaatlerine her noktadan tulamıyorlar. Vaziyetin sanayıimizde domutabık bulunan bu siyasete devağuracağı netice, hıçbır zaman büyüye mı kararlaştırmışlardır. memek olacaktır. Yoksa, küçülme, bir Altes Abdullah aşiret ve nizamiye efradı arasında İki dost ve müttefik memleket büyük fabrıkanm birkaç parçaya ayrıl rini alamıyoruz. Ah, ne olurdu, günde ması şeklinde olduğuna göre ortada kay Istanbulu göreceğiniz geldı mi? devlet adamları, Yunanıstan ve Üç saatlık bir yolun sonunda, çölün be$ on dakika olsun Türkiyeyi dinliye bedilen pek esaslı birşey de yoktur. Türkiye tarafından takib edilen dağlık kısmındaki bir sırtta durup da kar bilseydik!. beynelmilel siyaset arasında mevHer ne olursa olsun bu tersine hare Maana gece döndük. Iimıza çıkan vadiyi seyre dalarken, Altcs cud tam mutabakatı çok büyük bir ket, ilerleme devrinde bulunan memleket Yann sabah erkendea Ammana haAbdullah, daüssıla dolu bir sesle bana memnuniyetle görmüşler ve iki sanayiinin umumî ahengine uymuyor. reket edeceğiz. böyle sordu. memleketı bırbirıne bağlıyan Entente F. G. Fakat bu gece de, galiba uyku nasib Hayır, dedim, mütemadiyen hareCordiale paktmın, aralarındaki saket içinde oluş beni bu derdden kurtan olmıyacak. Evimizin önündeki meydana mimî ve dostane münasebetlerin sıra sıra garib çöl çadırlan dizmiş olan yor. icablarına tamamile tevafuk eylebedeviler ocaklan kurmuşlar, semaverleAcı acı gülümsiyerek konuştu: diğini bir kere daha müşahede etmiş O halde ben, bir lâhza durup din ri ve koca koca kahve güğümlerini dol lerdir. lenmeden, boyuna seyahat mi edeyim? durmuşlar bir yandan kendi kendilerine Sözün özünü anlamamış göründüm: ziyafet çekiyorlar, bir yandan da güm Romanya tefirinin ziyareti bür gümbür silâh sesleri ortasında viyak Neden «.fendim? Romanya sefırı, bugim General MeBaşını biraz daha kaldırarak gözlerile viyak öterek icrayı ahenk ediyorlar. taksas'ı ziyaret ederek bir müddet görüşKapının önüne çıktım. Bu karmakaflerisini işaret ctti: tü. Şu vadi bile bana Boğaziçini ha nşık manzarayı seyrediyorum. Maşlahı Aziz misafirimiz Ankaradan nın etekleri ıshk çala çala yanıma koşan brlatıyor. aynldı dev cüsseli belediye reisi kabzasmda ye Çok mu seversîniz Istanbulu? Ekselâns General Metaksas, refikası Hâlâ... hiç olmazsa her yazı ora şil ipek püskül sallanan tabancayı elime ve refakatinde bulunanlar bu akşam saat tutuşrurdu: da geçirmek isterim. 19,30 da hususî trenle Ankaradan ay Zor birşey değil ki... Sen de çek... Çek ya bey... Türrıldı ve büyük merasimle uğurlandı. Kcşke öyle olsa... Fakat ahvali kün silâh sesine hasrettir bu toprak.. Ankara garı, Ekselânsı uğurlamak üSonca kaynaşan kalabalığa döndü, agörüyorsunuz. Bu vaziyctte benim bir tazere gelenlerle hmcahınç doluydu. Bu avazı çıktığı kadar haykırdı: rafa kıpırdamam imkânı var mı? rada Reisicumhurumuz namına Seryaver Elbette işler yoluna girer.. Bu Efendimizi samimiyetle, dostça Celâl, Meclis Reisi Abdülhalık, Başve böyle devam edip gidecek değil ya... karşılayıp seven Türk kardeşlerimizin şekil îsmet înönü ve refıkası, Başvekâlet Şeria nehrınin öbür tarafında sü refine boşaltın silâhlarnrzı!.. vekili Celâl Bayar ve refikası, Hariciye, kun teessüs etmedıkçe... Yüzlerce silâh havaya doğruldu ve Millî Müdafaa ve Dahiliye Vekilleri, Gene saf göründüm: gök gürültüsünü andıran bir tarraka içinProfesör Bayan Afet, Hariciye Siyasî Müfti de ona çalışıyor ya.. de kaldık. Müsteşan Numan Menemencioğlu, Ha Müfti mi?.. riciye erkânı, Balkan paktı devletlerinin Bir daha be yiğitler.. Türke seYıkılmağa müheyya duvaruı resmi Mareşalin ziyafetinde Ve birden, biraz ileride duran Amman lâm! Ankara sefirleri, matbuat erkânı ve diğer Karilerimizden biri dün matbaamıza Misafir Başvekil müteakıben kısa bir birçok zevat bulundular. İstasyonda bir mutasarnfını gösterdi: Bembeyaz bir duman ve barut kokugelerek bize şunları söyledi: «Çapada istirahatten sonra refıkasile birlikte Ana ıhtiram kıt'ası da muhterem misafire se~ Fes, dedi, siz burada, eski günleri sile sarıhyoruz. anmak için olsun hiç fes giymediniz mi? Biliyorum doymadınız.. Bir daha Nevbahar mahallesinde Şairmehmedemin dolu kulübüne gitti ve Mareşal Fevzı lâm resmini ifa etti. sokağmda evimizin yanında resmini tak Çakmağm, şerefıne verdigi ziyafette bube aılanlar.. Türke selâm! Güldüm: Ekselâns, herkese ayrı ayrı veda etti, Boyum kâfi derecede uzun değil Maanın lngiliz telgraf müdürü olan dim ettiğim bir bina vardır. Üç ay evvel lundu. gördüğü hüsnü kabulden dolayı teşek Dahiliye Vekilinin çayı mi? sanşın, güler yüzlü centilmen de atıldı: bu binanın yan duvarı maili inhidamdır kürlerini tekrarladı. Muhterem misafiri diye Şehremini belediyesine müracaat etEkselâns şerefine bugün saat 17 de mizin refikalarına müteaddid buketler ve Bir silâh da bana verin! Acayib... Ne münasebeti var ki.. Vallahi, dedim, bunca yıldır görEline tutuşturulan tabancayı kal miştik. Gelen mühendisler bize hak ver Dahiliye Vekili ve Parti Genel Sekre rildi. Tren, alkışlar arasında hareket etti. dıler ve binanın derhal yıkılması lüzu teri Şükrü Kaya tarafından Marmara miye görmiye, şeklini şemailini çoktan dırdı, üç el de o sıktı. *** unuttuğumuz fesin, bu sefer tekrar, hem Çöl, yirmi yıldır işitmediği bir sesi, munu bir raporla aid olduğu makama köşkünde bir çay ziyafeti verilmiştir. Bugün Haydarpaşadan Galata rıh Başvekilimizin iadei ziyareti de bol bol seyircisi olunca, kendi kendi Türke selâm sesini bir zaman gene o bildirdıler. Fakat aradan bu kadar müdtımma çıkacak olan misafirimiz şerefine det geçtiği halde faaliyete geçilmemiştir. Aziz misafirimiz Ekselâns Metaksas bğle üzeri Perapalasta bir ziyafet verileme acaba ne muhassenatı var diye bır Türke çevrilmiş, onu bağnndan vurmak hayli zihin yordum da, en sonunda, boyu için ateşlenmiş silâhlann ağzından, ilk Bunun altında birkaç kişinin kalması dün Başvekil İsmet înönünü evinde zi cektir. Müteakıben Ekselâns, abideye çebekleniyorsa bu ergeç olacaktır. Çünkü yaret etmişti. Başvekil İsmet înönü de lenk koyacak, Patrikhaneyi ziyaret edeuzatmaktan başka bir işe yaramadığmı defa bugün duyuyordu. keşfeder gibi oldum. lçeri girerken Altes Abdullahın müşa mevzuubahis binaya bitişik arsa çocuk bu sabah saat onda Ankarapalasa gele cek ve akşam da şehrımizden ayrıla lann oyun yeridir.» rek misafirimize iadei ziyarette bulundu. caktır. virihasına rasgeldim. Emir bir kahkaha attı: III1M1IIIIIIIIIIIIII IIII1IIII llllMIIMIIIIIIIMIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIinillllllllfllllllllHIIMIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIHIIIIIIIIIIIIIIIIIIII lllliril IIIIIIIIII IIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIMIIIIItinilllllllllllllllllMIIIMIIIIIIIIIIIIIMIIIl Unutuyorsunuz, dedi, ihtiyarlığı Emir çok nvjtehassis oldu. Az kalda biraz gizler. Ak saçlı bir baş Jypkırmı sın o da çıkıp silâh atacaktı, dedi. zı bir serpuşla örtülünce... FaEat jaka Fakat rahatsız olacak... Bu gece bertaraf, cidden bu noktada haklısınız, uyuyamıyacak. zaten benim de polis ve jandannalanma O mu, diye güldü, etrafında kıyaTl'RKfV 1I1İ \R.\H MANOlUVRhS fes giydirmediğimi görüyorsunuz. met kopsa maşallah gene uykusunu uyur. Otomobilimiz sırttan inince gene sı Ve benim söz söylememe imkân bırakcak başladı. Rüzgâr bile sanki fırın ağ madan ilâve etti: zından kopup geliyor. Ben efendimizin bir geceyi uyku Ve Emir hâlâ Istanbulu anıyor: suz geçirdiğini hatırlanm: Ankarada A Hele Haydarpaşa ile Izmit arası.. tatürkle beraber bulunduğu gece ve asıl garibi, o gecenin sabahı kendilerine hay Avrupada çok gezdiniz, dedim.. Hiçbir yerde Istanbulu unutama retimi izhar ettiğim zaman: «Nasıl, dedım. Oralarda, güzelliklenne hayran o mişti, sabah mı oldu, vallahi hiç farkında lunan yerlerde bile; bir ah, ne olurdu, bir değilim.» parçacık olsun îstanbula benzeselerdi, Dışanda, uzaklardan meşalelerle gelen demekten kendimi alamadım. yeni bedevî kafilelerinin sesleri çmlıyor. Müşavirihas anlatıyor: Ve dalgın dalgın bir müddet düşündükten sonra: Efendimiz, pederleri vefat ettiği tstanbul, dedi, sade taşile topra gece son derece müteessirdi, yerinde otuğile, suyile ve havasile güzel değildir. O ramıyor, zaman zaman gözleri yaşanyor du, fakat bir aralık kendinden geçmiş u rada herşey güzeldir. Şimdi... yuyakalmıştı. Biraderleri Kral Faysa Evet, şimdi? Şimdi, Boğaz sulanna bakan, ha vefat ettiği zaman cenaze merasimind nımellerile çerçevelenmiş bir pencerede, bulunmak üzere Bağdada giderken de o üzeri döğülmüş buzla örtülü razakı ta tomobilde yanlannda idim. Son süratl nelerile dolu billur bir kâse önünde ol çölü aşıyorduk. Otomobil fena halde sar sılıyordu ve teessür, elem içinde idik sam.. Fena... Yavaş yavaş Emirin daüssı Öyle iken efendimiz yanyolda gene uyu muşlardı.» lası bana da sirayet ediyor galiba. O, devam ediyor: Eşiğine vardığımız salonda, Altes Bari şu radyo istasyonunu çabuk Abdullah yatsı namazına duruyordu. kursalar da hiç olmazsa dost yurdun s e Müşavirihas uzun uzun efendisine ba >Taymis gazetesi son nüshasmm resim sahıfesinin büve garbî Anadoluya vâki olacak bir ihrac hareketine karşı sini duysak... karak sözünü bitirdi: vük bir kısmmı garbî Anadoluda .yapılan manevralara memleketin müdafaası tezi ile yapılan bu manevraDoğru; Hatayda da, Suriyede de, Fi Evet yalnız bir kere, hayatında ilk tahsis etmiştir. Manevraların muhtelif safhalarını göstelara cenubî, merkezî ve garbî Anadoluda bulunan üç listinde de, her yerde biıçoklarından ay defa Atatürkün yanında, gecenin geçişiren bu resimlere ilâve edilen malumatta Turkiyenin Cumkolordunun ıştirak ve Türk piyadesinin tayyarele huriyet devrinde ilk defa ecnebî hava ataşeleri ile ataşeni şikâyeti ve ayni temenniyi dinledim: ni. gıineşin doğuşunu gcrdıi » rıle birlikte müşterek harekât yaptıkları beyan edıl militerlerinin bu manevraya davet edildıklerini yazmakta mektedir. Istanbul ve Ankara istasyonlarınm sesle KANDEMİR fBİR JEVAHATİN 1 NOTLARI Maandan Türke selâm! Iktısadî hareketler Tersine bir gidişin son şekli M. Metaksas dün Ankaradan aynldı (Baştarafı 1 inct sahtiede) Türk matbuatının mümessillerine hıtab etmekle bahtiyarım. Türk matbuatı, sitayişe lâyık, geniş bir görüşle, efkârı u mumiye üzerinde hayırlı bir tesir icra ederek, iki millet arasmdaki mütekabil anlaşmanm husulüne kuvvetle yardım etmiştir. Türk gazetecilerine, şu sırada Yuna nistanda yapılmakta olan mesaınin ehemmiyetini ilk kavrıyanlar meyanında bu lunmalanndan ve elde edılen neticeler den mütevellicİ müşterek bir sürur duyan iki millete yakışacak tarzda o mesaiyi tebarüz ettirmelerinden dolayı da aynca teşekkür etmek isterim. Burada duyduğum ve birlikte götürecek olduğum bütün ihtisaslan size ifade etmek için kelime bulmakta güçlük çekeceğim. Evvelâ, Türk milletinin, hakkında daima hududsuz bir hayranlık duyduğum Büyük Önderini yakından tanımak saa detine eriştim. Onun, çok büyük bir devlet adamı olduğunu gösteren siyasî kanaatlerine, derin ve geniş ilmine hayran oldum. Diğer taraftan, Cumhuriyet hükumetinin basında bulunması bir talih eseri olan Başvekil Bayarın meziyetlerini ve yüksek kiyasetini görüp takdir etmek fırsatmı elde ettim. Başvekil Bayann Türk Yunan idealine muzahareti çok mühimdir. Başvekil Bayar, gerek salı günü söyle diği nutukta, gerek Yunan gazetecilerine verdiği beyanatta. doğruca kalbimize hitab eden sözler bulmustur. Bütün Yunan milleti ve hükumeti, Krahnın nurlu himayesi altında, Yunanistanın, her an daha mühim bir kuvvet ve sulh amili olması için, durmadan ça lışmaktadır. Fakat hayranlığım, zimamdarlannıza rrünhasır değildir; terakki ve medeniyet yolunda, her gün yeni bir zaferle karşımıza çıkan, müttehid, çalışkan, her türlü meziyetleri haiz Türk nıilletini yakından gördüm. Çok disiplinli ve çok vakarlı askerlerinizi gördüm; her ziyaret ettiğim yerde, Türk tekniğinin ihraz ettiği hâkim mevkii müşahede ettim Sözlerimi bitirirken, Başvekil Baya nn sözünü tekrar etmek isterim: Yeni Turkiyenin yapıcılık mesaisinde olduğu gibi bizim millî imar faaliyetimizde gö ruîen ayfıi dinamizm, iki milletin kar deşçe ittihadını tebarüz ettirebilir. Haddı zatinde tekemmül etmiş bulunan Türk Yunan ideali, tamamen tahakkuk etmiş olmakla beraber, biz, gerek kültür ve hissiyat sahasında, gerek siyaset ve iktısad sahasında bu ideale ddima yeni inkişaf yolları bulacağız.» Resmî tebliğ Uzakşark Yakınşark esleğimi birdenbire değiştirerek siyasetten bahsedeceğime zehab hasıl olmasın!.. Ben, riyaziyatta ve siyasiyatta çok kuvvetli cahıllerdenim. Kuvvetini bilen ve ölçen her adam gibi ben de bu derin cehlimi bütün eb'adile blçmüş olduğumdan kerrat cetvelini asılı gördüğüm her duvara sırtımı çeviririm. Siyaset dedikodusu yapılan meclislerde kulağıma pamuk tıkarım. Müteessir miyim?. Hayır. «Kişi noksanını bilmek gibi irfan olmaz» vecizcüni sened rutarak belki müftehirim. Evet. Ne Yakmşarktaki hareketlerden veya hareketsizlıklerden, ne de Uzak • şarktaki müsellâh dedikodulardan bahsedecek değilim. Hatta meşriki aksalıktan iptida aksayi şarklığa, sonra uzak şarkhğa; şarkı kariblikten de yakın şarklığa istihale eden lugatler üzerinde de durmıyacağım. Sadece Ordinaryüs profesörlerimizden Şemseddin Günaltayın Uzakşarlt ve Yakınşark adları altında yazdığı iki cild tarihi okuyucularıma tanıtacağım. Bu eserler gerçekten âlimane yazıldığı için kalbime sevinc ve kıvanc getirdi, idrakime tatlı bir inşirah verdi. Camiüttevarih, Behcetüttevarih, Zübdetüttevarih, Nuhbetüttevarih, Tenkihüttevarih, Elbahrüzzehhar vel aylemüttey* yar, Fusuli hallü vel akd gibi eserler bir yana bırakıhrsa bizim diyanmızda ilk u« mumî tarihi Dağıstanlı Murad Bey yaz* mıştır, diyebiliriz. Ondan önce HayrullaH Efendinin kendi tarihine katıştırdığı fasıllar ve Ahmed Mithatın Kâinat adı altında neşrettiği fasiküller, umumî tarih çerçevesine kolay kolay sokulur şeyler de < • ğildir. Fakat Murad Bev de tarihin «fen» leştiği devirde Tevrattan iktibaslar yapmış frenk muharrirlerinin eserlerini örnek tutmaktan çekinmedi. O sebeble ortaya attığı umumî tarih birçok gencleri müstefid etmesine rağmen ilmî bir kıymet alamadı. Rahmetli Ahmed Refik bu noksanî düşündü, Ondokuzuncu asırda yetişen Alman ve Fransız müverrihlerinin eserlerinden tercüme ve iltikat suretile umumî büyük bir tarih yazmağa teşebbüs etti. Yalnız alb cildi çıkmış ve son çağ tarihini ihtiva edecek cildleri yazılamamış olan bu eser Murad Beyinkine nisbetle çok mükemmeldi. Haritalı, resimli ve kısmen de muhakemeliydi. Lâkin ilk çağ tarihi onda da klâsik telâkkilerin çarpık zaviyesinden çıkanlamamış ve arkeoloji, paleontoloji, antropoloji, paleografi, epigrafi gibi tarih fennine sadakatle hizmet eden limlere müstenid keşiflerden, vesikalardan istifade cihetine gidilememişti. Ahmed Refik tarihinin bugünkü Türk tarih tezine asla temas etmediğini kayda lüzum yoktur. Fakat Ahmed Refik o eserini Türk inkılâbından çok önce yazdığı icin bu acıklı noksandan dolayı tahtie edilemez. Bununla beraber eserina başka eksikler olmasa dahi sade bu sakatlığı yüzünden mükemmel denilemez. Tarih Kurumunun dört cild üzerine tertib ettiği eser, mektebler için vücude getirildiğinden umumî tarihlerde aranılacak bütün vasıflan ihtiva etmiyor. Orrun kıymeti bir Türk için tarihin nasıl olabileceğini göstermesinde ve tarihe aid Türk tezini tesbit eylemesindedir. Fakat Şemseddin Günaltayın Uzak» şarkı ve Yakınşarkı, bize asrî tarihin en mükemmel ömeklerini veriyor. Gerçî bu, tam bir umumî tarih değildir. Yalnız Hindin, Çinin ve Mezopotamyanın tari • * hidir. Lâkin umumî tarihin «fen» olaralc nasıl yazılacağını göstermek bakımından çok büyük bir değer taşımaktadır. Tereddüdsüz söyliyebilirim ki Fransada. Almanyada, îngilterede ve Amerikada en yeni yazılmış bir Asur veya Hind tarihi Şemseddin Günaltayın ayni mevzulan ihtiva eden kitabından daha mükemmel olamaz. Çünkü sayın müverrih, ilk çağı tenvir eden bütün vesika * lardan istifade etmiş ve her manasile ilmî bir eser vücude getirmiştir. Bay Şemseddini değil, köşe köşe okuracak tarih arıyan tarihseverleri tebrik Belediye reisi haykırdı: «Eendimizi samimiyetle karşılıyan Türk kardeşler şerefine boşaltın silâhlarınızı...» Yüzlerce silâh havaya dikildi ve... Bir felâket olması mı bekleniyor? i Türk manevraları ve lngiliz matbuatı derim. M. TURHAN TAN Tarihî Musahabeler Elli güzel hikâye. Elli nefis ma kale. Tarihin her kısmmdan secil miş ayn ayrı renkte elli yaprak. (Tarihî Musahabeler) işte budur ve her biri ayn bir mevzua temas eden bu *~'isahabeler M. Turhan Tan'm ku. etli kaleminden çık mıştır. Tarihci edibimizin bu yeni eseri de bütün öbür eserleri gibi gerçekten okunmaya ve kürübha nelerde saklanmıya lâvıktır. Fiatı yetm'ş bes kurustur.