5 Ekim 1937 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

5 Ekim 1937 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

5 Birfnciteştin 1937 CUMHURİTET 55 milyon asker harbe hazır Amerikada yapılan bir istatistiğe göre 48 memlekette 55 milyon talim ve JAPONYA terbiye görmüş asker var Iktısadî hareketler İstanbulda yapılacak daimî sergi binası Tiirkiyede çocuk meselesi Doğu vilâyetlerinde nüfus % 2,5 nisbetinde artıyor Fakat köylerdeki fazla çocuk doğumuna mukabil vefiyatın fazlahğı matlub neticeyi veremiyor Üçüncü Müfettişlik mıntakasına da hil ve muhtelif vilâyetlere merbut 200 küsur doğu köyündeki tetkiklerim bana şunu göstermiştir ki; inkılâb Türkiyesinde büyük bir ehemmiyetle ele alınması icab eden büyük mevzulardan birisi de çocuk meselesidir. Kaç gündür; uğradığım köylerdeki ahırlardan fırlıyan; tezek kuleleri arka sından seyirten çamurlu ve tozlu köy sokaklarında kannca gibi kaynıyan ve etrafımızı alan kirli, sümüklü, yalınayak, yarı çıplak, fakat tombul ve kıvrak köy çocuklarınm sevimli hayallerini bir türlü kafamdan silemiyorum. Diyebilirim ki, bugün genc Türkiyenin birçok yerleri gibi doğu bölgesi de bir çocuk fabrikası vaziyetindedir. 1927 ve 1935 istatistiklerine göre, Uçüncü Müfettişlik mıntakasında nüfus artımı ^c 32 dir. Yeknazarda imkânsız gibi görünen bu mübalâğalı rakamın ^c 7 sini azamî bir nisbet olarak gizli nüfus itibar edersek doğu vilâyetlerindeki nüfus tezayüd nisbetinin 7c 25 olduğunu görürüz ki bu, göğüsleri iftiharla kabartacak ve dünya istatistikleri içinde birincilik şerefini bize bağışlıyacak çok değerli bir rakamdır. Nüfus siyasetinde meşhur iki vardır: formül den ve en geniş mikyasta temin edilmiş bulunmaktadır. Bizim uğraşacağımız daha ziyade ikinci formüldür. Yani çocuk ölümlerini tevkif. Biraz yukanda % 25 artim nisbetinin büyük şerefi köyündür demiştim. Fakat hemen ilâve edivermeliyim ki köydeki çocuk ölümleri grafiği de mühim bir irtifaa çıkmaktadır. Şehir çocuğu köy çocuğundan daha bahtlıdır. Kreşler, poliklinikler, süt damlaları, çocuk sıhhat istasyonlan, bahçeleri, mektebleri hep nazlı ve çelimsiz şehir çocuğunun hakkıdır. Vakıa şehirdeki kesafet ve muhtelif sınaî müesseseler tarafından kirletilen hava ve çocuk gıda maddelerinin karışıkhğı şehir çocuğunun aleyhinedir. Fakat köy çocuğu; tarlada döven başında doğuyor, tezekler ve fışkılar ara smda emeklemeğe ve hecelemeğe başh yor ve her türlü sağlık ve içtimaî yar dımdan mutlak surette uzak bir şekilde boy atmağa çabalıyor. 5 6 yaşma varınca köyde bir şahsi yet oluyor. Ya kuzulan güdüyor, biraz daha büyücekse köy davarlarınm mes'uliyetini zayıf omuzlanna alıyor. Mevsiminde harman yapıyor, mevsiminde orak ve tırpan tutmıyan seyrek ve bodur başaklı tağıllan yumuk ve nasırlaşan ellerile sökmeğe çabalıyor. Halbuki bu yaşta şehir çocuğu; şımanklık içinde kucaktan kucağa bir tebessümü için binbir şaklabanlık yapılan bir matadır. *** ıklim kifayetsizliği içinde çabuk ye şermeğe mecbur bodur kalmış bir buğday tarlası gibi köy çocuğunun ruhu ve fiziyolojik neşvüneması erken ve acele oluyor. 810 yaşındaki köy çocuğu vakur, düşünceli, kırışık alınlı ve ciddî bir çehre laşıyor. Her türlü kontroldan ve her türlü sıhhî yardımdan uzak olduğu için köy çocukları arasında esecek bir hastalık rüzgârı onların yüzlercesini aramızdan alıp götürüyor. Amerika askerî makamları tarafın dan yapılan tetkikattan anlaşıldığına göre 48 milletin ilk işarette harbe sev kedilmek üzere hazırlamış oldukları talim ve terbiye görmüş efrad en az 55 milyon kişi tutuyor. 48 devletin nizamiye orduları. ihti yat kuvvetleri ve talim ve terbiye görmüş efradı mevcudü 54,412,628 kişidir. Bu hesaba Çin dahil değildir. Milyon larca insanı bulunan bu devletin en muhafazakâr ve ihtiyatlı bir tahmine göre, talim ve terbiye görmüş efradı lâakal 1 milvon kişidir. Amerika Müttehid Hükumetleri devleti askerî kuvvetçe 48 millet içinde 18 inci derecededir. Nizamiye ordusu. millî muhafızlar ve talim terbiye gör müş ihtiyat efradınm mevcudu 473.378 kişidir. Fakat Amerika devleti şimdi askerî kuvvetini artırmakla meşguldür. Amerika Büyük Erkânıharbiye reisi General Malin Craig tarafmdan kongreve verilen raporda bildirildiği veçhile, Amerikanm nizamiye ordusu mevcudü aid bulunduğu kanunun gösterdiği son had olmak üzere 165,000 kişiye çıkmıştır. Bu hesaba göre nizamiye ordusu itibarile Amerika 48 devletin onuncu sudur. Kendisine faik olan devletler Almanya, Fransa. îtalva, Japonya, Sovyet Rusya, Lehistan, Romanya ve İs panyadır. Amerikanın askerî makamlarınm tetkikatmdan alınan neticelere göre dünyanın efrad çokluğu itibarile en büyük ordusu Sovyet Rusyanmdır. Nizamiye ordusunun mevcudü 1,545,000 kişi olup bütün ihtiyatlarile beraber 19,490,000 kisi tutar. İkinci devlet 6,294,394 kişi ile îtalvadır. Bu ordunun hazarî mevcudü 1,331.200 kişidir. Bu yekunda silâh al tına alınmış 878,200 ihtiyat efradı var dır. Nizamiye ordusu mevcudü itibarile en küçük devlet İsviçre ile Costa Ricadır. İsviçre ordusunun mevcudü 309 ve Kosta Rica'nınki 730 kişidir. Şu kadar var ki İsviçrenin talim ve terbiye görmüş 600,000 ihtiyat askeri vardır. Amerika nizamiye ordusunun mev cudü 165.000 kişi hesab edilmesine kıyasen diğer devletlerin nizamiye orduîarınm mevcudları aşağıda gösterilmiştir: Fransa Almanva ln^iliı lmparaiorluğu Lehistan Japonya Romanya lspanya (Ba 658,777 650,000 384,780 332.427 282,000 22',000 19\546 Holanda Letonya Litvanya Peru Küba Kolombiya dıiıl' b»Mn ımlk nkımdır) Çekoslovakya 164,000 Türkiye 133,000 Yugoslavya 131,509 Belçika 91,141 Yunanistan 79,796 Brezilya 66,072 Portekiz 60,690 Meksika 57,376 Macaristan 43,813 Bulgaristan 43,700 Avusturya "8,000 Arjantin 36,902 lsveç 34,179 Finlandiya 30,337 24,302 21,320 20,235 15,273 15,042 14,748 Şlli 14,652 14,200 Norveç 11,122 Estonya 11,000 Danimarka Uruguay 8,H4 Ekvatorfllıtil Jstün) 7,535 Venezuela 6,000 Guatemala 5,980 Bolivia 5,000 Paraguay 5,000 Salvador 3,370 Domin k Cum3,094 huriyeti 2,750 Nicaragiıa 2,715 Haiti 1,932 Honduraa İstanbulda daimî bir sergi binası yapılacağı artık tahakkuk etti. Vakıâ binayı hangı makamın yapacağı henüz malum değil amma, işe önayak olan İktısad Vekâleti bulunduğuna göre işin ciddiyetinden şüphe edilemez. Yalnız, böyle yeni bir bina yapılırken ortaya, garıb bazı mütaleaların sürüldüğü görülüyor. Belediye mehafilinde, binanın Taksim stadyomunun yerinde yapılmasınm düşünülmekte oluşu da bu meyandadır. Zâhiren Taksim stadyomunun şehrin merkezî bir yerinde bulunuşu itibarile bu fikir akla mülâyim gelirse de sergicilik bakımmdan birçok kusurları olResmin izahı duğu da göze çarpar. Kezalik ismi ge Yukandaki resim talim ve terbiye çen Sürpagob mezarhğı ve daha Beyoğgörmüş efrad itibarile devletlerin as kerî kuvvetlerini mukayeseli olarak lu yakasındaki diğer yerler de böyledir. göstermektedir. İlk beş numaradaki Daimî sergi binasının nerede yapılmadevletlerle 10 ve 18 numaralı devletle sı lâzım geldiği hakkmda bir fikir ileri rin bütün talim ve terbiye görmüş ef sürecek değiliz. Yalnız dünyadaki misalradı mevcudları asıl resimde gösterıl lerini gözönüne koyarak, böyle bir binamistir. nın ya deniz kenarında veya şimendifer Resimdeki 6 nı nara. Romanyaya aid olup Rumen ordusunun bütün mevcu güzergâhmda, tercihan hem deniz kenadü 2.065.600 kişidir. Diğer numaraların n, hem de şimendifer güzergâhı bir yeraid bulunduğu devletlerle bunların bü de olması lâzımdır, diyebiliriz. Bundan tün harbde çıkaracakları orduların sonra bu yerin mümkün olduğu kadar mevcudları aşağıda gösterilmistir: şehrin kalabalık muhitine yakınlığı ara7 Çekoslovakya 1.875.000 nır. 8 Lehistan 1.825,085 Taksim kışlasında ve yahud Sürpa9 Yugoslavya 1.671,027 gobda bugünkü Yerli Mallar sergisin 11 İsveç " 876.879 den farklı sergiler kurulamaz. Böyle de12 Belcika 761,441 ğil de enternasyonal veya hiç değilse Türk 13 Türkiye 665,800 mamulât ve masnuatını, ticarî hareketle14 İsviçre 600.000 ri temsil edecek bir sergi kurulmak dile15 Yunanistan 588,046 16 Portekiz 521,190 nirse o vakit o sergiye büyük küçük tesi17 Arjantin 496,285 sat ve makinelerin hangi vasıtalarla göCumhuriyet Yukarıki rakamlardan türüleceği de elbet düşünülür. Türkiyeye aid olamnın vanlışlığı meyDaimî sergi binası üzerinde çok dü dandadır. Çünkü 1935 te yapılan şünülmezse sergiciliği gerçekten kurtarason tahrirde. nüfusu 16 buçuk milyona yakın olan Türkiyenin, sefer lım derken sergi binasını göçebe vaziyete ordusu 665.800 kişiden ibaret kalamaz. sokmak gibi bir akıbete uğramak muhakGene Amerikahlann hesabile bu yan kaktır. lışı gösterebiliriz. Tam bir sımfla ya F. G. rım bir sınıfm efradından mürekkeb hazar ordumuz, Amerikan hesablarına göre, 133,000 kişidir. 15 sınıfı yani 36 Gaib Rus generali hakkmdayaşma kadar olan ihtiyatları silâh alki tahkikat devam ediyor tına alırsak cıkan yekun 1,330.000 kisi Eski Rus Muharibleri Birliği reisi eder. Demek ki seferî ordumuz için bulGeneral Miller'in esrarengiz tagayyübü dukları 665 800 rakamı vanlıştır. etrafmda Paris adliyesi tarafmdan yapılan tahkikat. muammayı avdınlata Diştabibleri kursu devam bilecek bir yenilik getirmeden devam ediyor etmektedir. Tıb Fakültesi Dlştababeti mektebin Diğer taraftan Moskovada çıkan de 1 teşrinievvelden ftibkrirt"^çflaw'tîef< Pravda gazetesf, İspânyaflaki nasyörfâ11 kâmül kursu yerli ve ecnebi diştabible list topcu kuvvetlerine kumanda eden ri tarafmdan büyük bir alâka ile takib beyaz Ruslardan General Fock'un. Geedilmektedir. neral Miller'e bir mektub yazarak es Anadolu ve Trakyadan gelen kırk ki Muharibler Birliğinin tamamen inhibeş, Bulgaristandan da iştirak eden yir lâline sebebiyet vermemek için vazifemi diştabibile kurs müdavimlerinin a sini terketmesini ve bu mevkii, kendi sinden daha kabilivetli bir kimseye bıdedi altmış beşi bulmuştur. Kursta fennin en son terakkivatı bü rakmasım istediğini yazmaktadır. tün tefarruatile nazarî ve amelî bir suAyni gaz'ete, General Fock'un evrakı rette gösterilmektedir. Tekâmül kursu arasında Miller tarafmdan vazılmış bir 8 teşrinievvelde kapanacaktır. mektub bulunduğunu ve Miller'in, kendi riyaseti altmdaki birlik aleyhinde Samsun Ticaret orta okulu hareket eden diŞer bir tesekkülün ba Samsun (Hususî) Memleketimizin şmda bulunan General Turkul'a mü ticaret sahasmdaki mühim mevkiile zaheret etmesinden dolayı General mütenasib olarak, Ticaret orta okulu Fock'a bu mektubla tariz ettiğini ilâve nun talebesi günden güne artmağa baş evlemektedir. ladığmdan. okul için daha geniş bir binaya ihtiyac görülmüş ve bu ihtiyac da îrtihal memleket büyükleri tarafmdan takdir Mülga Meclisi Maliye azasmdan B. edilerek. Ticaret orta okulu şehrimizin en güzel binalarından birine nakledilip Ahmed Nesıb Gatay dün gece vefat etresmi küşadı da valimiz ve kıymetli bir miştir. Cenazesi bugün Şişlide Güzel bahçe sokağmdaki Meşrutiyet apartıma davetli huzurunda vapılmıştır. nmdan kaldırılarak namazı öğleyin Von Ribbentrop Berline gitti Teşvikiye camisinde kıhndıktan sonra defnedilecektir. Londra 4 (A.A.) Almanya büyük metfeni mahsusuna elçisi von Ribbentrop bu sabah tayya Merhuma rahmet diler ve kederdide ailesine tazivetlerimizi sunarız. re ile Berline hareket etmistir. Cümlenin maksudu bir amma.... eçenlerde izinle lstanbula gelen muhterem elçilerimizden biri vapurda yıllardanberi hepimizin fikrini, çoğumuzun da kalemini işgal edip duran nüfus meselesine temas edeceğini zarifane hissettirerek sordu: Kaç çocuğunuz var bayan? Utanarak cevab vereceğim: Altı! O büyük meselenin halli müjdesini almış kadar sevinen ve terdid dediğimiz edebiyat oyunlarından en güzel bir n'ıimune ile karşılaşmak hazzile de gülümsemeğe başlıyan sayın elçi parlak birkaç tebrik kelimesi sunduktan sonra bahtiyarlığını utanarak terennüm edebilen mubarek kadma bir soru daha yaptı: Eli hürmetle öpülecek ve birçolc kadınlara örnek diye gösterilecek say:n bir bayansınız. Şerefli durumunuzu niçin utanarak müjdeliyorsunuz? Çünkü yurduma yalnız altı çocuE verebildim. Onların sayısı hiç olmazsa on olmalıydı. Bu muhavereyî dinlerken g3zum ya • şardı, yüreğim kabardı. Tek kitab usulünü taklid etmek ister gibi tek çocuk üzerinde ısrar eden kadmları unutmuştum, nüfusumuzun yekununu derece derece kabartmayı borc tanıyan anaları düşünüp kıvanc duyuyordum. *** Dün bizim mahallenin bekçîsi evîm«i geldi, oğlumun geçen yıl okuduğu mek* teb kitablannın eğer elden çıkmamışsakendi çocuğuna verilmesini istedi. Uyku saatlerimizdeki her müsterih nefeste onun uykusuz geçen dakikalarına bir şükran borcu bulunduğunu hatırlıyarak hemen «hay hay» dedim ve sordumı Kaç çocuğunuz var? Inler gibi cevab verdiı Altı!.. Tebrik ederim, altı çocuk sahîbi olmak memlekete altı hayat kaynağı armağan etmek demekür. Sen bu hizme • tinle iftihar edebilirsin. Bekçi, sözlerimin samimî olduğunu sezdiği için bilhassa hayret gösteriyordu, boyuna yutkunuyordu. Onun dili altında bir bakla bulunduğunu ben de sezmekte gecikmedim, anlamak istedim: Ne o, şaşkın görünüyorsun. Yoksa altı çocuk babası olmak sana ağır mi geliyor! Tıkacı çekilmiş bir pmar musluğu gibi boşandı: Ne diyorsun bay, benimle eğleniyor musun? Aylık kazancım otuz kâğıddır. Sekiz baş «külfet» günde beş kilo ekmek ister. Demek ki otuzun yansı her ay fırmcıya gidiyor. Geri kalan on beş kâğıdla kül dökene (eş demek istiyor) entari mi, altı çocuğa don mu alırsın?.. O yamayla hangi deliği kaparsm?. Her çocuk kısmetini beraber getirir derler, amenna amma onların getirdiği kısmet gene babalann kesesinden çıkıyor. İ İ i A Doğurmayı teşvik B Ölümleri tevkif Bugün birçok garb memleketlerinde doğurmayı teşvik için binbir çareye baş vuruluyor. Ana, babaya cazib görünen çeşidli avantajlarla bol çocuk yapmaları tavsiye olunuyor. Konferansçılar, kitablar, broşürler, hatta kanun maddeleri çocuktan ürken ebeveynin inadlarını çözmek için seferber halindedir. Buna rağmen aldıkları netice hiç de yürek ferahlatıcı değildir. Cemiyetlerin istikbalini nüfus hareketlerinden sezmeğe ve ölçmeğe çalışan birçok sosyoloji âlimleri bu sebeble endişe içindedirler. Garb kadınmın doğurucu hassası zayıfhyor, dejenere oluyor. Bir yaz ishali; bir boğmaca öksürüğü, Övünerek sevinebiliriz ki Türk sosyebir kızamık fırtması, sert ve soğuk ikli tesi henüz bu tehlikeden çok uzaktır. Türkiyede bir doğum kısırlığı bugün için min zatürrie; bronşit, zatülcenb gibi soıuk ve korkunç şakalan istilâî bir hastalık mevzuubahs değildir. gibi köy çocuklarını tırpanlıyor. Bizde doğum; ölümün ve kısırlığın üsDolaştığım 5 doğu vilâyetinin 200 tünde, birçok bölgelerimizde °c 25 gibi küsur köyünün nüfus hareketlerini tet kahir bir rakamla zaferini haykırmakta kik ettim. Nahiye merkezlerindeki nü dır. Ancak bu kahir ve tatlı nisbetin büfus kütük defterlerinde ölüm sebebleri hatün şerefi Türk köyünündür. nesine hep (ecelile) diye kayid işlenmiş. Şehirde çocuk yetiştirmede daha zi Bundan dolayı ölüm sebeblerini hakikî bir yade fantezik hisler mühim derecede rol rakam halinde tasnif etmeğe muvaffak ooynamaktadır. Şehir ebeveyni fazla ür lamadım. Nüfus kâtiblerine soruyordum. kek ve korkak olduğu gibi çok çocuk ya 8 yaşında, 5 yaşmda, 11 yaşında, parak rahatlannın da sarsılmasından hoş 4 yaşında öldüğü kaydedilen bu çocuklalanmaz. Buna mukabil köy ailesi çocu ra ecel denebilir mi? Bana: ğu değerli bir sermaye telâkki eder. Bizde ölüme ecel derler... diye Bayburd Hart ovası, Sarıkamış ve Ka karşılık verdiler. Bir bakımdan onlar da ğızman Türkmen köylerinde beşten aşa haklı idiler. ğı çocuğa sahib karı kocayı parmakla Kısaca diyeceğim şudur: Türkiyede gösteriyorlar. üreme şerefi ve yükü köyündür. Köy kadını muhakkak ki çok velud dur. Su halde nüfus siyasetinin meşhur birinci formülünün gayesi bizde kendiliğinkendine gülüyordu. O gün, lstanbula inmeğe karar vermişti o kadar. Nereye gideceğini, ne yapacağmı bilmiyordu. Belki terzisine de uğrardı. O, bir iki ahbabı görmek, kocası hakkında bir şeyler öğrenmek istiyordu. Ne öğrenecekti? Madem ki kocasmdan şüpheleniyordu; bütün tanıdıkları ve bilhassa en yakın. dostları, söylemek istemiyormuş gibi yapmacıklarla olanı ve olmıyanı söyliyeceklerdi. Melike, tesadüfe bel bağlıyarak yola çıkmış olmakla beraber, tesadüften ziyade dostlann «dostluklan» na güveniyordu. Trende, yolun iki tarafındaki yeni yeşermiş kırlara, ovalara, bostanlara, bağlara, bahçelere bakarken içi kabarıyor, gözleri yanıyordu. Evlendiğindenberi, ilk defa olarak kocasmdan ayrı, kocasından habersiz, yalnız başına uzun bir yolculuğa çıkıyordu. Vapurda, bir ahbaba raslamıştı; o zaman, garib bir korku ile titredi. Kocasmdan habersiz, lstanbula iniyordu; bu, ileride kendi aleyhine dönebilirdi. Kocasından şüphe ettiği için, ondan gizli do laştığını kime, nasıl anlatır, nasıl dinletirdi? Haklı iken, haksız mevkie düşecekti. Fakat Melike, herşeyi gözüne almıştı. Kendisi aşkında ve gururunda o kadar sizlik ummuyordu! Fakat ummadığı in san, eski kocası, eski Şekibdi. Eski ko casından, eski Şekibden, yalanı da um mamıştı. Hastaydın, sana acıyordum! Yazan : Mahmud Yesari Melike, bunu kocasına dedirtmiyecekErgeç eve donecekti. Peki, eve gidince başka, ayrı bir insan olmuştu. Melike, ti. Madem ki kuvvetliydi; bütün sağa ne yapacaktı? Hizmetçi deli Huriye kı kendindeki değişikliği, yuvanm saadeti, naklara, başını eğmeden göğüs gerecekzın, kendince manalı, arsız, yılışık sınt selâmeti için hayırlı buluyordu. Koca ti! malarını görmemezlikten gelebilecek miy smdaki değişiklik ise, yuvayı yıkacak ka 20 di? Kaynanasmm, «temiz niyetli» gö dar korkuncdu. Yarın, lstanbula inmek istiyorum, rünerek iki manalı konuşmalanna, bayŞekib, neden değişmişti? Bu, sadece doktorcuğum. kuş gözlerinin gizli sevinclerle parılda bir ananın teşvikile; bir hizmetçi kızm Doktor, her zamanki nezaketi, şefka yışlanna, isyan etmeden nasıl katlana uzvî zâflara vasıtalığı, yardımile ol ti, müsamahasile gülümsüyordu: caktı? mazdı. Şekibin de buna «dispoze» olma Akşama dönecek misiniz? Genc kadm, eve dönmeği ist'yordu. E sı lâzımdı. Kocası, onu hiç mi sevmemişMelike de gülüyordu: ve dönünce, kararsızlıktan kurtulmuş o ti? Şimdiye kadar gösterdiği şefkat, onun Dönmek istiyorum. Terzime uğrılacaktı. Çünkü, kendisi uzaktayken, an hastalığına duyduğu bir acıyış mıydı? yacağım. cak hayal halinde vücud verebıldiği haBu, Melikeyi bir hastalık sancısı gibi Doktor, ellerini uğuşturuyordu: kikat; bütün çıplaklığile meydana çıkı kıvrandırıyordu. Bunu, kocasına açık a Firar hazırlıkları başlıyor galiba? verecekti. çık soramazdı da. Bu, çok tehlikeli bir Hayır! Müsaade edeceksiniz, dokAcaba, böyle bir hakikat var mıydı? konuşma olurdu; sevmemiş, yahud sevme torcuğum. Bu, uzun bir ayrılığın gönüle verdiği bez meğe başlamış bir insana karşı, böyle şeyErtesi gün Melike, erkenden giyin ginlıklerden doğma bir vehim miydi? ler sorulamazdı. mişti; kapıcıya otobüsü sordu. Kapıcı Mehmed Efendi: Melike, kocasınm suçsuzluğuna inan Şekib, bir sinir buhranma tutulur, Memak istiyordu; bu inanışa, yalnız gönlü likenin yüzüne karşı: Otobüsler, pek nazlıdır. Hele şimnün, sinirlerinin, bütün varlığınm ihtiyacı Hastaydın, sana acıyordum! di. Mevsim başladı, sanatoryoma uğra vardı. Fakat kocası değişmişti; bunda Diyebilirdi. mazlar. Telefon edelim, bir otomobil ge*• aldanmıyordu. Genc kadm, kocasmdan, bu kadar ter tirtelim, dedi. f\ Değişen yalnız kocası mıydı? Kendi biyesizlik, nezaketsizlik Çok iyi olur. ummuyordu. de değişmemiş miydi? Vücudünden, ah Bunu düşünürken acı acı güldü. KocaYarım saat sonra Melike, otomobille <(1 'ii lâkına kadar, hemen hemen büsbütün smdan, bu kadar terbiyesizlik, nezaket Kartala inmişti; trene binerken, kendi Edebî tefrika : 85 n\ Gözüm yaşardı, yüreğim kabardı, mahzun mahzun sordum: Demek memnun değilsin?. Hayır, öyle demedim. Geçim darlığını söylemek istedim. Yoksa Tanri benim ömrümden alsın, onların ömürtarine katsın. Cıvıltılannı yuvamdan eksik etmesin. «Koyunun azı, çocuğun çoğu zarardır» diyenler haltetmiş. Ben şu halımde altı kere daha baba olsam seviniBüyük neticelere ulaşmak istiyorsak rim. Yalnız elim biraz genişlese? bu mevzu etrafında biraz daha derin O bayanla bu bekçinin sözleri bana meşgul olmak lâzımdır. «cümlenin maksudu bir amma rivayet Doktor Rükneddin Fethi muhtelif» sözünü hatırlattı. İkisi de ayni hazzı duyuyordu. Fakat biri, hazzına haklı idi ki karşısma bütün bir cemiyet di elem kanştınyordu. Ben, bu eleme hürkilse, gene o, aldırmıyacaktı. met etmek isterim. Köprüye çıkınca, Şekibin yazıhanesiM. TURHAN TAN ne uğrayıp uğramamağı düşündü. Bu, sevgilisine olan tahteşşuuruna işlemiş bağOperatör Fahri Arel lılık, sevgiydi. Tramvay durak yerine kaGüzide ve hazik operatörlerimizden dar yürüdü. Bir karar vermek lâzımdı. Durak yerinde fazla düşünmedi, karşı Fahri Arel Avrupadaki tetkik seyaha tinden dönmüş ve memleketteki mes kaldırıma geçti. Tünelin önünde, gene lekî vazifelerini ifava başlamıştır. kararını değiştirdi, geri döndü, bir oto mobile atladı: Galatasaraya çekiniz. Otomobilde büzülerek oturmuştu; görülmekten korkmağa başlamıştı. Caddelerin snbah tenhalığı, onun çırpınan kalbini biraz ferahlattı. Galatasarayda, otomobilden inemedi: Şışliye çekınız. Bir ara, hiçbir yere uğramadan sana toryoma dönmeği düşündü. Otomobil, Taksime yaklaşırken Melike, titrek bir sesle: • Pardon, dedi. Parmakkapıda bir yere uğrıyacağım. Şoför, başını çevirmişti, hafifçe gülümsedi: Emredin, sayın bayan! Yalnız, geri dönmemiz biraz uzun sürer de! Şoförün manalı gülümseyişi genc kadını sinirlendirmişti: Durun, kıeceğim. {Arkası var) Doktor Hulusi Behçet geldi Profesör doktor Hulusi Behçet mes lekî tetkikat için gitmiş olduŞu Avru padan şehrimize avdet etmistir. Holantse Bank Uni N. V. Mezkur bankanın umumî heyetinin bu ayın 20 sinde Amsterdam'da topla nacağı haber almmıştır. Son muamele senesine aid rapordan, bu de\Te içindeki muamelelerin son derece memnuniyetbahş addedileceği anlaşılmaktadır. Münasebet adedleri ge ne büyük mikyasta çoğaltılabilmiş ve bu sayede bütün şubelerdeki muamelelerin hacmi çok mühim bir şekilde tezayüd etmistir. Bu inkişaf, elde edilen neticelere de in'ikâs etmekten geri kalmamıştır. Nitekim Genel Direktörlük, geçen mua mele senesi için verilmiş olan % 4 e mukabil bu sene % 6 dividand tevziini teklif edecektir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: