20 Ağustos 1937 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

20 Ağustos 1937 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

20 Agustos 1937 CUMHURİYET ABERLER HfidiseSer arasında Sovyet Rusyada büyük ayyare bayramı yapıldı 'utubda kaybolan tayyare hâlâ bulunamadı, her tarafta aranıyor Moskova 19 (A.A.) Havacıhk nü, dün, Sovyetler Birliğinin bütün şelerinde ve hassaten Leningrad, Kiev, ışkend, Kabarovsk ve sairede büyük .ahürlerle kutlulanmıştır. Moskovada Tuşino havacıhk meyda • ıda, Stalin, Molotof, Kaganoviç, Vo filof, Mikoyan, Şubar, Yejov, Kiru ', Bulganin, Budienni ve Yegorov hurunda yapılan merasimi 200 bin kişi fretmiştir. Moskova 19 (A.A.) Tas Ajansı diriyor: Bütün Sovyetler Birliğinde va günü tes'id edilmiştir. Gazeteler, bu şenliğe birçok makale • tahsis etmektedirler. İzvestiya gazetesi ezcümle şu satırlan zıyor: «Hava gününü hava kuvvetlerimizin ni bir hamlesi ve havacıhk kadromuzun zandığı yeni muvaffakiyetlerle tes'id iyoruz, yalnız Sovyet malzemesi kul lan bu kadar parlak bir hava sanayii ias etmiş olmakhğımız, Sovyetler Bir inin ekonomik ve teknik istiklâl mese sini halleden kuvvetli bir endüstri memceti olduğunu ispat etmektedir. Hava ığımızla müftehiriz, zira, onlarda Sovt adamının en yüksek meziyetlerinde,, ırduna bağhlığmm, cesaret, metanet ve hramanhgının sıhhatli ölçüsünün ve hususî malumat seviyesindeki yüksekliğin ifdesini görüyoruz. Bu meziyetler gökte uçuş rejimimiz tarafından yaratılmıştır.» Tecrübe tahtası ir Fransız generah, Revue des Deux Mondes mecmusında, İspanyol harbinden alınan dsrsleri hulâsa ediyor. Muharrire göre İtalyanlar, Almanlar ve Sovyetler bu ihtilâlde kendi yeni harb levazımım, yeni keşıflerini, tabiyelerini ve yeni usullerini tecrübe ediyorlarmış. General Armengaud, Fransanm ve İngilterenin îspanya harbinden ders almakta çok geç ve geri kaldıklarım da yazarak teessür gösteriyor. İspanyayı ecnebi orduları için bir tecrübe tahtası telâkki etmekte hiç mahzur görmiyen bu Fransız generali gibi düşünülürse, yeryüzünün bütün milletleri, askerî manevralarını orada yapmıya kalkarlar: Fransanın teessürüne yann Belçika, Avusturya, Macaristan ilâh... da kendi hesablarına iştirak ederler ve bu tecrübeden istifade etmek için ordularile îspanya topraklanna girerler. O zaman bu tecrübe tahtası üstünde umumî bir tecrübe harbi kopar. Milyonlar ölür; ve o zaman bu harb, ona iştirak eden sulh âşıkı milletlerin tek bir cümle ile kendilerini mazur göstermelerini kolaylaştırmış olur. O cümle şudur: Hiç... Sulhu kurtarmak için bir tecrübe yaptık! İHEM Kadına vadedilen istikballer etrafmda Peyami Safa «Nereye gideyim?» diye soran kadına her nazariyenin verdiği cevab ayrıdır: Komünizm «işe!», faşizm «eve!», fe minizm «parlamentoya!» dıyor. Demokrasiler kadmın tabiatine uygun ve genişliği nisbetinde müphem, dağınık tekâmül yollan gösteriyorlar. Yarının kadını, bütün bu ideolojilerin ellerinde başka başka ideallerin kalıblarını almış, bir birine benzemiyen heykellerin müş terek örneğidir: Bunlardan kimi şiş kin, derisi çatlamış, mosmor ve mayasıllı elleriie bir orak çekic tu tuyor; kimi evinin balkonunda bir çiçek saksısınm önündedir; kimi bir rey pus lası dolduruyor; kimi de ezelî ana sembolünün ilk şekline sadık kalarak çocu ğunu bağrına basmaktadır. Bütün sistemlerden müstakil bir te cessüsle istikbalin galerisinde gezerken, bu kadın ideallerinden hangisinin tek başma muzaffer olacağını sorarsak, eski münakaşaların çıkmazına dalanz. Her nazariyenin kendi zihnî şeması içine hapsettiği bu donmuş kahblardan gözlerimızı kurtararak, hemen galerinin penceresin den dışarıya, hayata bakalım. Sayısız şekillerin anaforu içinde gözümüze ilk çarpacak şey, hayatın sabit kategorilerden nefretidir. Yüzbin nazariyenin yüzbın plânmı çatlatarak darmadağın edecek bir canlılık, çokluk ve değişiklik âlemi içinde doğacak ideal kadın, ne sadece iktısadi hesablarla tezgâha ve tarlaya sürülen işçi kadın, ne sadece klâsik tabiat ve aile mülâhazalarile bütün kâinatın mutfak ve löğusa döşeği arasında kalmış ev kadını, ne de sadece elinin hamurile umumî idare işlerine kanşarak millet ve belediye meclislerinde nutuk irad eden sosyal ve siyasî kadmdır. Bunlann hiçbiri, tek başına ve ötekiler aleyhine yarının kadmını temsil edemezler. Kadın için tarla, tez gâh, fabrika, atölye, vezne. yazı masa sı, kürsü, laboratuar, sahne, stüdyo, mutfak ve löğusa döşeği, cemiyetçe, ruhca, ahlâkça, iktısadca, tabiatçe hep bir arada zarurî birer faaliyet sahasıdır. Hayat böyle söylüyor. Birini ötekinden kopar mak için yapılan nazarî teşebbüslerin hepsi^frâsa mahkumdur. Ancak, erkeğe aid olduğu gibi, kadına aid faaliyetlerin de merkezini şimdi den bulmak ve yarının kadınını onun cazibesi etrafmda genişliyecek bir imkân dairesi içinde aramak mümkün olur. Bu merkez, kadını erkekten ayıran farkın içindedir. Tabiat ve cemiyet, birbirini tekid ederek bu noktayı gösteriyor; ikisi de bir ağızdan kadına: «Doğur!» diyor. Hem insanın mensub olduğu hayvan nev'inin, hem de insan cemiyetinin devamı için, kadın, bütün nazariyelerin işaretinden evvel insiyaklarının ve ruhunun dört yanını kuşatan bu en büyük iki zaruretin davetine koşmak mecburiyetindedir. Hele insanın ilerleyişinde nüfus kesafehnin birinci derecede rolünü düşündüğümüz zaman, tereddüd etmeden, medeniyetin beşiği löğusa döşeğidir, diyeceğız. Kadmın bütün faalıyetlerının mer kezi orasıdır. Hiçbir ihtilâl nazariyesinin değiştiremiyeceği sabit hakikat, tabiatin ve cemiyetin dilile, kadının herşeyden evvel ana olduğunu ilân edip duruyor. Kadmın umumî karargâhı ev olunca, dışanda çalışmağa mecbur kaldığı za man, faaliyetlerini onun merkezinden ve onun müsaadesi nisbetinde tanzim ede ceği besbellidir. İstikbalde bu faaliyet lerle ev arasındaki münasebetlerin alacağı şekilleri bugünden tayin etmeğe ne ımkân, ne de lüzum vardır. Fakat analık farikası, yani kadının çocuğunu doğur ması, emzirmesi ve muayyen bir yaşa kadar yetiştirmeğe mecbur olması (ki o zaman ikinci bir çocuğu dünyaya gelecektir), erkeğin çalışma tarzile kadınmki arasındaki farkların şekillerini değilse bile esasını şimdiden tayin eden zaru retlerdir. Sorgu biraz ileriye götürüldüğü za man, komünizm: Ben kadının doğurma zaruretini inkâr etmiyorum, Faşizm: Ben kadının çalışma zaruretini inkâr etmiyorum, Feminizm: Ben kadının doğurma ve çalışma zaruretlerini inkâr etmiyorum, diyecek lerdir. Aralarındaki bütün fark, bu faaliyetlerin sıklet merkezini tayin etmekte kalıyor gibidir. Bu sıklet merkezi gebe kadının karnıdır. Onun bütün nasibi, herşeyden önce mükemmel bir ana ve mürebbi olmasmı aksatmıyacak faaliyetlerin tayini ve tanzimi işine bağlı kalıyor. Demokrasiler, tabiî, fakat ağır bir tekâmülle kadının bu yolda ilerlemesini kolaylaştırmışlarsa da, evle iş arasındaki münasebetlerin iyice tanzim edilmemiş olmasmdan gelen bugünkü buhranı kaldıracak formüller a ramamışlardır. Büyük Harb milyonlarca erkeği ek siltti; iş hayatında onun yerini doldur mağa mecbur kalan kadın, tekâmülünün zarurî bir merhalesi olarak değil, sadece gayritabiî bir boşluğu kapatmak için erkek gibi çalışmağa başladı. Bu muvak kat iş bölümü, istikbalin kadını için nor mal bir örnek olamaz ve ömrü yeni bir batın iş başına gelinciye kadardır. îcine girmeğe başladığımız bu devrede kadın, erkeğe aid birçok vazifeleri üstüne almağa mecbur olduğu zaman bile, evile işi arasındaki münasebeti yola koymak için belki mesai saatlerinde ve çalışma tar zında büyük farklar arıyacaktır. Müstahsil ve tufeylî kadını birbirin den ayıracak ilk işaret, onun tarlada veya tezgâhta çaiışıp çalışmaması değil, ana olup olmamasıdır. Tufeylî kadın, vücudüne aid bir imkânsızlık olmadığı halde, sırf güzellik, zarafet ve koketri endişe lerile çocuk doğurmaktan kaçan ve ıh tiyarile kısırlaşan mahluktur. Kadının çocuk doğurduktan sonra, arta kalan istihsal vazifelerini ve şekillerini de zaruretler tayin eder. Bu zaruretler içtimaî sınıflara, zümrelere, ferdî ihtiyaclara ve kabiliyetlere göre pek çok nevilere gire ceği için teker teker tesbit edilmelerine imkân yoktur ve her meselede olduğu gibir bu noktada da hakem, peşin verilen hükümler değil, hayattır. Mes'eleler NALINA MIHINA 1 Tavuk mudurlar?... Gaib tayyare hâlâ aranıyor ilistin Arablarınm hak Mussolini Sicilya'da yeni bir nutuk söyledi larını müdafaa edecek ?ne memuru Ekrem Kuşadası BaşmeInönü kampında faaliyet urluğuna, Derince merkez memuru Ankara 19 (A.A.) Türk Hava ustafa Derince Başmemurluğuna nakKurunvınun Inönü plânörcülük kampınn tayin edilmişlerdir. da 5 temmuzdan 18 ağustos akşamına Times muhabiri Berlinden kadar 5,135 uçuş yapılmış ve bu tarihler arasında 21 genc plânörcü pilot bröves yarın çıkarılıyor almıştır. Berlin 19 (A.A.) Times gazetesinin 15 temmuzda işe başlaımş olan Hava erlin muhabiri M. Norman Ebbut'ün Kurumunun motörlü tayyare mektebinde lman toprağından çıkanlmasma aid 18 ağustos akşamına kadar 18 genc mo an resmî emir, bugün verilmiş ve endisine pazar günü geceyarısından törlü tayyarelerle yalnız olarak uçmuş /vel hareket etmesi lüzumu bildiril lardır. Geçen hafta isimleri bildırilen 11 ııştir. Bu babda verilmiş olan emirde gencden başkaca bu hafta da aşağıda udud haricine çıkarmak kararına karşı adlan yazılı olanlar yalnız uçmuşlardır. er türlü itiraz ve müracaat imkânmın Bayan Naciye Toros, Mehmed Yıl •nme menfaatine temas eden esbabdan maz Can, Şinasi Kavlak, Dursun Çelik Dİayı peşinen reddedilmiş olduğu ilâve unmaktadır. Ecnebi matbuat cemiyetı Mazhar Duruman, Niyazi Özgönül îmitesi, öğleden sonra yeniden bir top Musa Gürsel. ntı yapmıştır. Sun'î tohumlama Moskova 19 (A.A.) Moskova ile şimalî Amerika arasında tayyare sefer leri tertibine memur hükumet komisyonu bildiriyor: 18 ağustos zarfmda da «N209» tayyaresinin telsiz istasyonu kâfi bir sara hatle keşfedilememiştir. Araştırmalarda bulunacak Sovyet tayyareleri şimale doğru ilerlemektedir. Sadko'nun tayyaresi Wellen'e varmıştır. Gratzlanski'nin «N 207» tayyaresi Kransnoyarsk'tan Udinka'ya hareket etmiştir. Golovin'in «N206» tayyaresi de Kazan'dan Sverdlovska kalkmıştır. «Krassin» buzkıran gemisi, dün gece Şmit burnundan Barrovv'a hareket et miştir. Krassin'de vaktile Çeliuskin ka PEYAM1 SAFA zazedelerini kurtaran Molokov ve Kaminin'in «P3» ve «P5» tayyarelerile daha iki yedek tayyare ve Kaminski idaresinde de 14 kişilik bir pilot heyeti vardır. Krassin, ayni zamanda, 78 ton benzin [Başmakaleden devam] ve yağ ile tayyareler için kayak, yedek Fakat şimdi iş açık denizlerdeki taaraksam, kalın ve sıcak elbkeler, ilâclar ve köpekler tarafından çekilecek kızaklar ruz filiyatile daha ciddî bir mahiyet almağa doğru ilerilemeğe başlamıştır. Ve da götürmektedir. işin en fenası havadan veya deniz altinnıiHiıınınıııııllllinifllinillllllllllllllHlinilllllltnıınınıınıını dan yapılan bu hücum ve taarruzlann kimler tarafından tertib ve idare edildiği şimdiki halde mutlak bir meçhuliyet içinde bulunuyor. Franco gemilere bomba atan tayyarelerin Sovyet tayyareleri olduğunu iddia ediyor, ve delil olarak da eğer tayyareler Roma 19 (A.A.) Stefani ajansı milliyetçilere mensub olsa biz hiç en iyi Bağdad 19 (A.A.) Rsuter Ajandostumuz olan Italyaya aid bir gemiyi bildiriyor: muhabirinden: bombalar mıydık diyor. Valâns hükumeSicilya'da Trapani'd«, vaktile Gari Yeni Irak Hariciye Nazırı, Filistinin ti bu tayyare bombalarile kendisinin hiç ksimi aleyhinde bulunan Filistin Arab baldi'nin Bourbon'ların hâkimiyetine son bir alâkası olmadığını ve bunlann diğer rının noktai nazarlarını müdafaa ve kat'î darbeyi vurduğu Calata Fimi te tarafla onun yardımcılan tarafından yaüstakil bir Arab hükumeti ihdasmı tav pesi civannda M. Mussolini, manevrala' pıldığında şüphe olmadığını bağırıyor. ft etmek üzere eylul bidayetinde Ce nn raporunu dinlemiş ve bilâhare bir nu Tayyareler böyle. Peki, ya denizaltı getuk söyliyerek Habeşistanı fetheden as •vreye gidecektir. mileri? Zannolunduğuna göre yenî kabine, kerlerin sitayişini yapmış ve askerî kuvDenizaltı gemileri şimdiki halde tahlistin meselesınde eski kabinenin siya • vetlerle İtalyan milletinin teşkil ettiği bir sisan Valâns hükumetine mensub veya liğin, bütün düşmanlık teşebbüslerinin tini takib edecektir. onun işinde çalışan ticaret sefinelerini önünde kırılacağı muazzam bir kaya olhedef ittihaz etmiş göründüğüne göre , Terfi eden gümrük duğunu tebarüz ettirmi|tir. bunlann hükumetçilere muarız tarafa aid memurları Fransız manevraları da başladı bulunduğunu kabul etmek akla mülâyimAnkara 19 (Telefonla) İstanbul Bordeaux 19 (A.A.) Hava ordu dir. Fakat îspanya sularından kalkacak îşmüdürlüğü veznedarlarından İs su erkânıharbiye reisi tarafından idare bir Franco denizaltı gemisinın kendisi için ail İstanbul Başdırektörlüğü ambar edilmekte olan şimali şarkî ve şimali garher cihetle emin bir üsse dayanmaksızın emurlarından Kâzım, Mersin dahilî bî büyük hava manevraları, saat 17,30 Bozcaada açıklarında iş görmesine kim:aret muayene memuru Mehmed E senin aklı ermiyor, ve mesele bu noktada d, İzmirden İbrahim, Mersinden Meh da başlamıştır. çatallaşıyor. Mavi taraf Montpellier Saint • Etied Nuri, Şükrü, Bedia, Necmiye, E in, Fethi, Hasan, Tunçay, Celâl, Ordu enne hattının şarkında, kırmızı taraf da İspanyol denizaltı gemilerinin kendileımrük muhasebe memuru Rana, U ayni hattın garbindedir. rine Yunanistanda bir istinadgâh bulamıtnköprü manifesto memuru Necati Manevranın mevzuu, takriben şudur yacaklan şüphesizdir. Yunan hükumetirer derece terfi etmişlerdir. Mavi taraf, kırmızı tarafa taarruz e nin İspanyol cidalınde hissen ve kalben Ayaş gümrük memuru Bakanlık Tettercih ettiği taraf hangisi olursa olsun bu k direktörlüğü tetkik memurluğuna, decek, kırmızı taraf bu taarruzu tarde tercih bu komşu memleketin kanşık İstanbul Başdirektörlüğü kâtibi İsmaıl derek cenubdaki 18 departmanm mühim panyol işinde Avrupayı hercümerc ede•ni müdürlük muayene memurluğuna, merkezlerinin masuniyetini temin edecekcek bir alâkasına cevaz verecek kadar mir manifesto memuru Baha İzmir tir. ileri gidemez. Bu hemen hemen yüzde uayene memurluğuna, Fenike idare Silâhsız müdafaa talimleri de pro yüz bir hakikat olduğuna göre akıllar taemuru Vehbi Karaköy merkez me gramda mühim bir mevki işgal etmektedir biî ve çabuk bir cereyanla İtalyan idareurluğuna, Alsancak muayene memuİlk defa olarak 50 büyük şehir, ayni za sindeki Oniki adaya kayıyor. Bu Adat Ahmed Karabük memurluğuna, Pı ır muayene memuru Abdülkadir Pı manda geceli gündüzlü teyakkuz halinde larda Franco denizaltı gemilerine ilticaîr Başmemurluğuna, Kuşadası mua bulundurulacaktır. gâh istinadgâh vermekle binnefis İtal ir dostum, iki hafta evvel otomobille Viyanaya kadar gidip geldi. Dönüşte Bulgaristandan geçip Türkiye hududuna geldiği zaman, Bulgr polisi ve gümrük memurları karşısına dıkilmişler: Geçemezsiniz, demişler. Neden? Akşam oldu da ondan. Akşam olursa ne olur? Akşam olunca hududdan ne girilir, ne çıkılır? Böyle saçma şey mi olur? Avrupanm hiçbir memleketinde bilhassa kara hududlarından girip çıkma saatleri tah» did edilmemiştir. Bulgaristanda âdet böyledir. Bulgaristan, Avrupada yalnızbaşına yaşıyan bir memleket değildir. Bazı usuller ve âdetler vardır ki bütün medenî memleketlerde aynidir. Otomobille seyahat edenlere kolaylık olmak üzere, Avrupa memleketlerinin hepsinde gece gündüz, her saatte hududlardan girilip çıkılmasına müsaade ederler. Bulgaristan başka memleketlere aldırmaz. Biz, kendi bildiğimizi yapanz. Burada akşam olunca hududdan girilip çıkılmaz. Dostum, bakıyor ki bu dik kafalı ve bilhassa Türklere karşı müşkülât çıkar» maktan zevk alan Bulgar memurlarile başa çıkmanm imkânı yoktur. Soruyor: Peki öyleyse, geceyi geçirecek bir yer gösteriniz. Sivihngra'da döneceksiniz. Burada yatacak yer yok. Sivihngrad kasabası, hududdan galiba, 25 kilometro kadar geridedir. Naçar bizim arkadaş berbad yollardan geri dönüyor ve bu yüzden bir gün kaybediyor. Çünkü, geceleyin yoluna devam ederek ertesi sabah İstanbula gelecekken İstan • bula ertesi akşam, geç vakit varıyor. Sabahleyin Sivihngrad'dan kalkıp Bulgar hududuna geldiği zaman, Edirneden gelen bir Çekoslovak otomobiline rasgeliyor. Bulgarlar, bir akşam evvel Çekler^ de ayni muameleyi yapmışlar. Türk hududundan akşamüstü geçen bu otomobil, beş on dakika sonra, Bulgar hududuna geldiği zaman, içeri almamışlar, onlar da geceyi geçirmek için tekrar Türk hududuna dönmeğe ve Edirneye gitmeğe mecbur olmuşlar. Çekler de, Bulgar hudud memurlarile bir iyi kavga etmişler, Türk memurlarınm nezaketi, misafirperverliği ve kolaylığı olmasa, iki hudud arasında, kırda gecelemek mecburiyetinde kalacaktık; belki de, o vaziyette iki taraf nöbetçilerinin şüphesini celbedecektik; üzerimize ateş edilmesi ihtimali vardı. O takdirde bir ölüm tehlikesi de geçirecektik, demişler. , bu macerayı bana anlattıktan sonra, Türkiyeden Bulgaristan yolile gidip gelen otomobil yolculanna daima müşkülât çıkarıldığını ilâve etti. Ben de, Bulgaristan tarikile Avrupaya giden yolculara, akşam olmadan Bulgar hududlarına varmak lâzım geldiğini anlataıak için bu yazıyı yazdım. Yalnız müsaadelerile Bulgar dostlanmıza bir sual soracağım. Bulgar hududlarındaki polis ve gümrük memurları tavuk mudurlar ki böyle akşam karanlığı basınca kümeslerine çekiliyorlar? Geceleri gündüze çeviren bu medenîyet asnnda, ve sulh zamanında akşam oldu diye hududlar kapanır mı? İspanyol meselesi metamorfozlaşmak istiyor! Irak kabinesi İtalyan manevraları PEYAMİ SAFA Singapur'da kolera salgını artıyor Singapour 19 (A.A.) Kolera vak'alannın ciddî surette artmasma mâni olmak üzere 250,000 kişi için Hong kong'a âcilen kâfi miktarda kolera aşısı gönderilmiştir. Aşılar Cava'da kâin Bandoeng'e getirilmektedir. Hongkong'da koleradan 82 kişi öl müştür. Halbuki geçen hafta yalnız 19 kişi ölmüştü. yan denizaltılannı harekete getirmek arasında büyük bir fark olamıyacağından buna ihtımal vermekte de müşkülât çekiliyor. Çünkü nihayet müdahalenin bu derecesi İspanyol harbini bütün Avrupaya nakletmekte beis görmemek gibi birşey olurdu. Hulâsa Akelenizi son günlerde korkunc bir müphemiyet kaplamıştır. Temenni edelim ki korkulan şeyler tahakkuk etmiş olmasın. Yoksa Avrupa uçurumun son penrazı kenarındadır, dikkat etmezse onun içine yuvarlanması uzakta sayılamaz. Bozcaada açıklarında tekerrür eden hâdiselerin hükumetimizi bazı tedbirler almağa sevketmesi ihtimal haricinde sayılamaz. Oralarda pusu kurduklan anlaşılan denizaltılann kara sularımıza sokulmalarına ve hatta yaklaşmalarına müsaade edemeyiz tabiî. En emin, en rahat, en seri Ankara istanbul yolculuğu: Izmirde iiziim ve incir piyasaları açıldı İzmir 19 (Telefonla) Kuru üzüm ve incir piyasaları bugün borsada Vali, Ticaret Odası, banka reisleri, Türkofis, İnhisarlar müdürü ve müstahsiller huzurunda açıldı. Dış satış fiatlannın tesbiti hararetli geçti. Satışı Vali açtı. <Uğurlu olsun» diyerek geiecek yıllar rekolte sinin ve satışların iyi olmasmı temenni etti. Kuru üzümün ilk satışı 19 kuruştan yapıldı. 9 numaralı üzüm 15 16 kuruş, 11 numaralı üzüm 23 kuruştan satıldı. Bilhassa incir fiatlannın tesbiti ha raretli oldu. 3 kaliteye ayrılmasım istiyenler çoktu. Münakasa akşama kadar sürdü. Nihayet 9 1 0 kuruştan satıldı. Ege mmtakasında bu yıl üzüm mahsulünün 50 bin, incir mahsulünün de 35 bin ton olacağı tahmin ediliyor. Ankara 19 (Telefonla) Garbî Ana dolunun Bursa, Balıkesir vilâyetlerin de bulunan yerli koyunları Merinos YUNUS NAD1 m Muğla 19 (A.A.) Bu yıl, vilâyet tü landırmak için bu sene temmuzda başmleri kalite itibarile çok yüksektir lıyan sun'î tohumlama 15 eylule kadar Sömikok kömür fiatı [uhtelif mıntakaların tütünleri Ame devam edecektir. Alınan malumata gö Ankara 19 (A.A.) İktısad Ve kan partisine elveriş,lidir. Kumpanya re, bu yıl pamuk miktarı geçen senekinkâletinden: ırın eksperleri tetkik faaliyetine geç den yüzde yirmi beş nisbetinde fazladır 1 3003 sayılı endüstriyel mamulâlişlerdir. Bu yıl piyasanm hararetli otın maliyet ve satış fiatlannın kontrol ve ıcağı anlaşılıyor. Çapadan sonraki yağtesbiti hakkındaki kanunun vermiş olduğu urdan yalnız Muğla tütünleri istifade Paris 19 (Hususi) Paris borsasınm salâhiyete istinaden Sömikok fabrikası mekle beraber diğer mıntaka tütün bugünkü kapamş fiatları şunlardır: nın istihsal ettiği Sömikok satış fiatı yeni ri çok nefistir. Londra 132,91, Nevyork 26,63 1/2, Şimdiye kadar bu kadar nefis Berlin 1075; Brüksel 448,75, Amsterdam den tetkik edilerek bir ton Türk Sömi ıtün yetişmemiştir. Hava şartları tü 1469,50, Roma 140,15, Lizbon 120,75, Ce kokumın Zortguldak toptan satış fiatı ınün kurumasına çok müsaiddir. U nevre 611,75, bakır 63 64, kalay 265,15, 17,25 lira olarak tesbit edilmiştir. um mıntakanm rekoltesi altı milyon altın 139,3 1/2, gümüş 19 15/16, kurşun 2 Bu fiat 20/8/1937. den ibbaren hmin ediliyor. 22,9,4, 1/2, çinko 24,8,9. muteberdir. Muğlada tütiin mahsulü çok iyi I; I llnil : • • I» I Nafıa Bakanlığına bağlı Havayollan Devlet Işletme îdaresinin yolcu ve posta tayyarelerinin Ankara İstanbul Ankara günlük seferleri muntazaman devamdadır. Havayollarınm acentalan: A Ankarada Bankalar caddesinde P.T.T. binasında (Telefon No. 3682.) B îstanbulda Karaköyde P. T. T. binasında (Telefon No. 40374). «2339» (4745) : .v;.: : •«•arAiçlMt ' ' • : " • PARİS BORSASI tnhisarlar İzmirden üzüm alıyor îzmir 19 (A.A.) İnhisarlar idaresi tarafından şarabhk yaş üzüm satm alınmasına devam edibnektedir. Bugün« kadar Burnova ve havalisinden misket ve çekirdekstz olmak üzere 400 bin kilo şarathk üzüm alınroışür,

Bu sayıdan diğer sayfalar: