14 Ağustos 1937 CUMHURİYET HABER'LER Hâdiseler arasında lspanya sularında Meçhul tahtelbahirler, hükumet harb gemilerini torpilledi. İki İtalyan torpitosu bir vapuru batırdı Valencia 13 (A.A.) Müdafaa Nezareti tebliğ ediyor: Dün sabah tabiiyeti meçhul bir takım tahtelbahirler, Cartagene açıklarında cumhuriyetçilerin Almirante, Anteguerra ve Churruga torpito muhriblerine hiicum etmışlerdir. Churruga'ya bir torpil isabet ederek mühim hasarata sebebiyet vermiştir. 3 kişi ölmüş, 9 kişi yaralanmıştır. bombardıman etmişler ve batırmışlardır. Erkeklerin bir vazifesi ukukçu ve gazeteci arka daşlarımızdan biri, tram vayda bütün kadınlar oturmadıkça erkeklere yer verilmemesi için Belediyenin müdahalesini istiyen bir yazı yazmış. Görmedim. Fakat bir akşam gazetesinin bu yazıya şiddetli bir itirazını okudum ve hukukçu arkadaşımızm, kanun önünde herkesin miisavi olduğunu unutabilmesine şaştım. Bu kadar da değil. Kadın le hine erkeğin elinden mülkiyet hakkı nasıl ahnabilir? Fikir her bakımdan abes. Fazla tahlile ve tenkide lâyık olmadığını sanıyorum. Yalnız, bu yazının hatıra getirdiği bir nezaket borcuna işaret etmek isterim: Birkaç sene evveline gelinciye kadar, Türk erkeği, nakil vasıtalarında, Belediyenin zorile değil, kendi ihtiyarile yerini kadınlara veriyordu. Sonra gazetelerimizde acayib bir iddia ortaya atıldı: «Kadın mademki erkekle birdir, o halde neden ona bu imtiyaz verilsin?» diyenler oldu. O gün bugün, kadınlara yerini vermek için kalkan erkeklerin azaldığına dikkat ediyorum. Kadmm erkekle yüzde yüz bir olduğu hiçbir yer yoktur; hele vücudce kadın her zaman daha zayıf ve erkeğin himayesine muhtacdır: Kar nında yannm Türkünü taşıyan bir kadının tramvayda ayakta kalmasına gönlümüz nasıl razı olur? Bunun gibi, işinden dönen yorgun kadın, hasta kadın, ihtiyar kadın, yorgun, hasta ve ihtiyar erkeklerden ziyade istira hate muhtacdırlar. Bu bahiste müsavatçılık, terbiyesizliğin müdafaasm dan başka birşey degildir. Meseleler Bugünün ve yannm kadını Peyami Safa İsmail Hakkı Baltacıoğlu, «Yeni A nıfmdan bir tufeylî sayılıyor? Bugünün dam» mecmuasında, şunu soruyor: «Bir kadını da, en aşağı muhterem İsmail kadın ideali vardır. Bu ideal nedir? Bu Hakkı Baltacıoğlu kadar müstahsildir ve muhterem İsmail Hakkı Baltacıoğlunun ideali nasıl cisimlendirebiliriz?» hayran olduğu bugünkü teknik medeni Ve şu cevabı veriyor: «En aşağı biliyoruz ki yeni kadın ide yet, beğenmediği o tip kadmm yetiştirdiği alimiz eski «ev kadını» ideali degildir. çocukların işidir. II Muharririn cümlesini tekrarhyaEski ve yeni kadını ayıran başlıca fark lım: «Müstehlik bir kadın ahlâkî vicdanılar: I Eski kadınm herşeyden önce bir mızı nasıl incitiyorsa, sofu, zühtî, prejümüstehlik olması. Bu kadın giizel veya jelere saplanmış kadın fikri de ayni su çirkin, okumuş veya cahil farklarile ay rette bu ahlâkî vicdanımızı incitiyor.» rılabilir. Fakat bir noktası var ki hiç de Muhterem İsmail Hakkı da bilir ki sofuğişmez: Kocasmın eline bakması. Şimdi luk yalnız dinî olmaz. Her fıkrin, her müstehlik kadın fikri bizi incitiuor. Bö'y inanışın kaba sofulan vardır. Işte bu sole bir kadının müstahsil erkek gibi hiir ve fulardan birine hitaben bir gazetede şu şahsiyetli olabileceğine inanamıyoruz ve satırları okudum: «A canım efendim, seyeni kadmm müstahsil olmasmı ualnız nin inanışın da softanınki gibi değil mi? ekonomik zaruretlerin değil, ahlâkî zo O kara kitaba inanıydr, sen beyaz kitablara inanıyorsun. Fizikte, şimide, astro rağlartn da eseri olarak düşünüyoruz. nomide inandığın şeyleri laboratuarda, II Müstehlik bir kadın ahlâkî vicdanımızı nasıl incitiyorsa, sofu, zühtî, yahud rasadhanede kendin gördün, kenprejüjelere saplanmış kadın fikri de* auni din denedin mi?» Bu satırları uzak yerden değil, Bay suretle bu ahlâkî vicdanımızı incitiyor. Çok haklı olarak düşünüyoruz ki böyle İsmail Hakkının mecmuasından, makalebir kadın ne çocuklarına muhiac olduk sinin bulunduğu ayni sahifeden alıyo ları lâik terbiyeyi verebilir, ne de erkeğe rum!.. Bay İsmail Hakkının yeni kadını lâyık bir hayat arkadaşı olabilir. Binbir da, yeni kadın olabilmek için, müfrit mikrob, yüzbinlerce sosual tehlike karşı sosyalist ideolojilerinin bir kaba sofusu sında çocuğun istikametini layin edecek, olmağa mecbur değil midir? Bu fikirleri diri terbiyeyi verebilecek müspei kafalı hangi laboratuarda denemiştir? Hangi kadını eş ve arkadaş aramakta haklıyız. tecrübenin icazetini haizdir? Fikirleri III Nazenin, peri, huri, harem tc şimdilik mücerred faraziye plânında kalâkküeri çok geride kaldı. Kadın fikri, palı durmuyor mu? III Muhterem îsmail Hakkının tadişi, işvebaz, pasif fikirlerinden gitgide aıjrılıyor, erkeğe göre daha menfi bir cı'ns birile «kadında eksikliğimizi tamamlıya fikrine değil, erkeğe göre ayrt bir cı'ns, cak bir varlık aramak» elbette lâzımdır. lamamlayıcı cins fikrine giriyor. Artık ka Burada yüzde yüz kendisile beraberiz. dmda bülünlüğümüzün isiibdadmı yapa Fakat kendisine bu güzel fikrinin evvelki cak bir zemin değil, eksikliğimizi tamam fikirlerini tamamile yıktığını söylemek islıvacak bir varlık aramağa alışıyoruz. teriz. Çünkü, kadın erkeğin bir lekrarlaKadın fikri «eş, arkadaş» fikirlerine yer yıcısı değil de, bir tamamlayıcısı olunca, ondan büsbütün ayrı bir bünyeye ve ayn leşiyor. IV Ekonomik, ilmî ve cinsel vic bir vazife sistemine sahib demektir. Budandan gelen bu sesler modem kadma rada «kadın erkekle haysiyetçe bir ola aid bir beden lelakkisini de çağırıyor. Bu bilir, işçe bir olamaz.» prensipini beraber bedende sıhhat gibi gücü, çevikliği, sağ, kabul etmiş oluyoruz. Bunu kabul edince diri güzelliği de buluyoruz. Artık kadın kadının istihsal fonksiyonunu erkeğinkile fıkrird sağhk, spor, güç ve başarı fikule bir hizaya koymak istemenin abesliği ortaya çıkar. Birçok işlerde bu hiza mümrinden ayıramıyoruz.» Biz de muhterem muharririn kurduğu kün, fakat birçok işlerde de imkânsızdır. şemadan ayrılmıyarak bu dört farkı teker teker muayene etmeğe çahşahm: I İsmail Hakkı Baltacıoğlunun ev kadınına müteradif olarak zikrettiği eski kadın, «eski» değil, «bugünkü» kadın dır. Henüz onun tasavvur ettiği yeni kadın yeryüzünde reel bir varlık ve kıymet alabilmiş degildir, sosyalist ve komünist ideolojilerinin hayalinden ibarettir. Bu na «yeni» değil, «muhayyel sosyalist cemiyetlerin ideal kadını» demelidir. Her ideolojinin kendine göre bir ideal kadını vardır. Bu noktayı bir kere tesbit ettikten sonra, kocasmın eline bakan bugünkü kadının müstahsil mi, müstehlik mi, faydalı unsur mu, tufeylî mi olduğu meselesini kısaca muayene edelim: Muhterem İsmail Hakkı da bilir ki istihsal iki türlüdür: Doğrudan doğruya istihsal, dolayısile istihsal. Eğer muhterem muharririn yeni kadında aradığı istihsal fonksiyonu, doğrudan doğruya istihsale aidse, yeni kadına gitmeğe hacet yok, bugün, yeryüzünde kadınların büyük bir ekseriyeti doğrudan doğruya müstahsil dirler ve bunlar belki bütün insanlık kadar eski bir kadın sınıfına mensubdurlar: Tarlada erkeklerile beraber çalışan köylü kadmlarını kasdediyorum. Eğer muhte rem muharririn yeni kadında aradığı is tıhsal fonksiyonu, dolayısile istihsale aidse, gene yeni kadma gitmeğe hacet yok, kocasmın eline bakan bugünün kadını da, devletın eline bakan bütün memurlar, muallimler, ordu mensubları veya, hatta bir sermayedarm eline bakan bütün kafa işçileri, idare adamlan ilâh... kadar do layısile müstahsildirler. Çocuk bakımı, çocuk terbiyesi, ailenin huzurunu, sıhhatini ve saadetini temin eden ev idaresi gibi umumî istihsale, dolayısile yarayan işler görürler. Aile müessesesini yıkmak istiyen ideolojilerin haklı oldukları farze dılse bile, tasavvur ettikleri müstakbel cemiyette, her ne şekli alırsa alsın bu işleri gene kadınlar görecek değil midir? Çocuğu kadın doğurmıyacak mı? Sütünü kadın emzirmiyecek mi? İlk terbiyesini kadın vermiyecek mi? Esvabını kadın dik miyecek mi? Kadın ütülemiyecek mi? Birçok beyaz işleri kadın işlemiyecek mi? Bu işlerin bir kısmını daha mütekâmil makinelerin yapacağı farzedilse bile başlarında kadın bulunmıyacak mı? Pekâlâ! Muhterem İsmail Hakkıya, daha doğ rusu peşinden gitmeğe başladığı sol ideolojiye göre, neden, bütün bu işleri atölyede yapan kadın «müstahsil» olu yor da, evinde yapan kadın, haşarat sıIV Muhterem muharririn kadında aradığı beden inkılâbına gelince, kendisi bu fikrine fazla sarahat koymamış olduğu için üstünde çok duramıyacağız. Eğer maksadı, kadının uzvî, teşrihî, adalî te kâmülünü erkekle bir tutmaksa, muhte rem muharrir, gene kadmm bünye farkını topyekun inkâr etmeğe kalkan tezlerin tabiate karşı mülâhazalarını benimsemiş olur. Bu da kadmı erkeğin bir tamamlayıcısı değil, tekrarlayıcısı haline sokan fikrin müdafaasıdır ki, Bay İsmail Hakkının 3 numaralı mülâhazasma aykırı dü şer. Şüphesiz, kazığın toprakla münasebeti derecesinde muhafazakâr olmıyan her kes, bugünkü kadının bir tekâmül buhranı geçirdiğini ve bu buhramn zarurî ol duğunu kabul eder. Bugünkü kadın, el bette bugünkü gibi kalmıyacaktır. Her ideoloji ona kendi sistemine göre bir is tikbal vadediyor. Bütün mesele, bu istikballerden hangisinin müspet ve reel bir kıymeti haiz olduğunu şimdıden kestire bilmektir. Mevzuun bu noktasına tekrar gelebilmek için aktualite fırsatlan kollıyacagım. IHEM NALINA MIHINA Sarı çiviler H stanbul Belediyesi, Köprünün üzeII rine, birkaç yerde, büyük başlı, san çiviler çaktırdı. Piyadeler, Köprünün bir yaya kaldırımmdan ötekine geçmek isterlerse, ancak bu san çivilerin arasından yürüyecekler, atlı veya motörlü nakil vasıtaları da çivilere yaklaşmca ağırlaşacaklar; çivilerin arasında yayalar gördüler mi durup bekliyecekler. Pirinc çiviler çakıldıktan sonra, İstanbulun düzgünlük itibarile biricik Avrupai kaldırımı olan Köprü kaldınmlan büsbütün Avrupalılaştı. Gerçi, Köprü, Avrupalılaştı amma... Evet, işin amması var. Çivilerin kakıldığı gündenberi, tramvayla, otomobille ve yaya olarak Köprüden geçtikçe birşeye dikkat ediyorum. Her yaya, canı istediği zaman, tek başma ve ağır ağır çivili yoldan geçiyor. Bu esnada, şehrin iki büyük parçası arasında, yegâne geçid olan ve bu yüzden, üstü daima arabalar, tramvaylar, otomobiller ve kamyonlarla dolu bulunan Köprüde, bütün münakalât, ikide birde zınK diye duruyor ve bu yüzden bilhassa ak« şamlan Köprünün üstünde, Eminönünde, Karaköyde, fevkalâde bir nakil vasıtalan kalabalığı hâsıl olarak münakalât duruyor. Böylece çivili koridorlar, bir intizam âmili olmaktan çıkarak bir izdiham vesilesi oluyor. Hele, dün akşam, alaycı bir delikanlı, sabırsızlıkla bekliyen motörlü nakil vasıtalarının önünden müstehzi bir eda ile öyle salına salına geçiyordu ki aceîe işi olanlann sinirlenmemesi kabil değildi. Eğer, yayalar otomobillilerden intikara almak isterler de kasden böyle çivilerin arasında salınıp dururlarsa Galata Köprüsü, geçilmez bir köprü halini alacaktır. Bu koridorların Avrupadaki gibi bir intizam âmili olamayışı, alınan yeni tedbirin yarım olmasından ileri gelmektedır, Anlatalım. 1 Yayalar buralardan münferiden ve ayn ayrı geçmektedirler. 2 Yaya halkın motörlü vasıtalara tahakküm etmesi, münakalâtm süratini çok azaltmaktadır. 3 Tramvaylara ve otomobillere yol vermeğe ahşmış olan kadınlar, geçmekten korkarak işi büsbütün uzatmaktadırlar. 4 Köprü, Halic üzerinde, tek geçid olduğu için çok kalabalıktır ve bu kalabalığı tıkamak değil, akıtmak şarttır. 5 Avrupada, böyle geçid yerlerinden nöbetleşe kâh yayalar, kâh nakil vasıtaları geçer. Bu münavebeyi mey danlarda seyrüsefer memurları, cadde başlannda da otomatik renkli ışıklar idare eder. 6 Köprünün iki ucundaki meydanlar ve caddelerde ışıklar vc saire ile yayaları ve nakil vasıtalannı muayyen fasılalarla geçirmek suretile işi intizama sokacak tertibat olmadığı için, Köprüye her taraftan, arası kesilmiyen bir akra vâki olmakta, bu kalabahğm yalnız, orada intizama sokulmak istenilmesi, tabiatile izdiham ve betaet doğurmaktadır. 7 Birçok Avrupa şehirlerinde yayalar, isterlerse çivili koridorlar haricinde de karşıdan karşıya geçebilirler. Yalnız bu vaziyette bir kazaya uğrarlarsa şoförün mes'uliyeti çok azalır; hatta bazı yerlerde hiçe iner. Görülüyor ki birbirini itmam ve ikmal eden bir sürü tedbirden yalnız bir tanesi ahnırsa, matlub hasıl olmuyor. Bir şehirde seyrüseferin tanzimi bir kül teşkil eder ve, hiç olmazsa, mıntaka mıntaka tanzimi lâzım gelir. İstanbul ise, caddelerinin darlığı, yayalann ve bütün nakil vasıtalarının tek yol takib etmek mecburiyetinde bulunmaları gibi sebeblerden dolayı, bu şehirde, seyrüseferi, sade Köprü üzerine çakılacak birkaç çivi ile intizama sokmak mümkün degildir. Çivili geçidlerin başma seyrüsefer memurları ikamesi de, bu kadarcık mahdud bir saha üzerinde üç dört memurun işgal edilmesini mucib olacağı için hiç de ekonomik bir hareket sayılmaz. Yapılacak şey, bu geçidlerin üstüne Avrupadaki gibi renkli ışıklar koymakhr. Bunlar otomatik olarak yandıkça nöbetleşe otomobiller ve yayalar geçerler. Yoksa, karşıdan karşıya, her yaya, istediği zaman geçerse ve nakil vasıtaları, ceza tehdidile oralarda bunların geçişini beklemeğe mecbur olurlarsa, Köprü de, iki başı da mahşere döner. Haşiye Bu mütalealan Ahmed Emin Yalman dostumuzun alnımıza kızgın bir mürtecilik damgası yapıştırmasmdan korka korka yazdık. Bombalanan gemiler meselesi Cenub cephe&inde ihtilâlcilerin muvaffakiyeti Madrid 13 (A.A.) Resrnî teb liğde cenub cephesinde cumhuriyetçilerin Operayı işgal ve fakat asilerin yeni takviye kıt'alarının tazyikı üzerine munta zam surette ricat etmiş oldukları beyan eidilmektedir. Çetin bir muharebe neticesinde düş mana ağır zayiat verdirilmiştir. Salamanca 13 (A.A.) Resmî tebJiğde cenub cephesinde nasyonalistlerin Forcuntta mıntakasmda mevzilerine gir mek teşebbüsünde bulunan cumhuriyetçileri ricate icbar etmiş oldukları bildiril mektedir. Cebelüttarıkta kapatdan kongoloshanesi ihtilâlci Cebelüttank 13 (A.A.) Mahallî makamat, nasyonalist îspanyollann Ce belüttankuı başlıca caddesinde tesis et miş olduklan konsoloshanenin kapatılmaiinı emretmişlerdir. Birkaç aydanberi bu konsoloshane, kendisine bu babda mezuniyet verilmemiş olduğu halde pasaport yermekteydi. İtalyan muhriblerinin gemiler batırdığı Tunus 13 (A.A. ) Campeador'un kazadan kurtulmuş olan kaptanı Felix Gary, gemisinin çarşamba sabahı Kili bia'ya 60 mil mesafede Saetta admdaki İtalyan torpito muhribi tarafından takib edilmiş ve biraz sonra bu muhribe ayni eşkâli haiz olan ve fakat ayni alâmetleri taşımıyan diğer bir muhribin iltihak etmiş olduğunu beyan etmiştir. Gece hulul edince muhribler, gemiyî Salamanca 13 (A.A.) Nasyonalist lspanya namına söz söylemeğe salâ hiyettar olan bir zat, nasyonalist tayya relerin Akdenizde üç gemiyi bombardı man etmiş olduklannı kat'î surette tekzib etmiştir. Mumaileyh demiştir ki: « Majorque adası memurlannın tecavüzün nasyonalistler tarafından ya plımış olduğunu kabul ve teslim etmiş oldukları kat'iyyen yanhştır. Valance hükumetinin İspanyadaki dahilî harbi geniş mikyasta beynelmilel bir ihtilâf haline getirmek gibi caniyane bir maksadla yap makta olduğu propagandanın yeni ismi dir.» Londra 13 (A.A.) British Cor poral petrol gemisinin bombardımanı meselesi hakkında Times gazetesi, şöyle diyor: «Çarşamba akşamı Salamanca asilerinin umumî karargahı, radyo ile neşret miş olduğu bir tebliğde taarruz etmiş olan tayyarelerin alâmetleri değiştirilmiş hükumet tayyareleri olduğunu beyan etmek tedir. İngiltere hükumeti, Palma'daki asi makamatının evvelce yapmiş oldukları itiraflar karşısında, bir yanhşhk olması imkânını kabul ve teslime amade olmakla beraber, Salamanca makamatının alelâde bir tekzibini kabulle iktifaya mütemayil İşinden yorgun dönen bir erkeğin değildir. sinemaya giden bir kadma tramvayîşte Londrada General Franco'nun cevabı bu şerait altında beklenilmektedir.» da yer vermesi şart degildir ama, bir kadmm nereye gittiğini bilmek ya Batan geminin mürettebatı ba.ncı bir erkeğin elinde olmadığı için, Tunus 13 (A.A.) Geçen gece şahsî vaziyetleri bir tarafa bırakarak, Tunus açıklarında torpillenmiş olan İs kuvvetli cinsin zayıfına karşı hürmet panyol vapuru 9500 ton benzin naklet ve şefkati namına, ihtiyar ve hasta mekte olan Campemodor vapurudur. olmıyan bütün erkeklerin, bütün kaMürettebatından 12 kişi kaybolmuştur. dınlara, derhal yerlerini vermeleri lâKazadan kurtulanlar, 3 torpil yemiş zım gelir. olduklannı beyan ve mütecavizin İspanPEYAM1 SAFA yol nasyonalisti olmadığını ilâve etmiş lerdir. 'llllltllllllllltılfiiHMifv İ Ankaradaki motör Duçe Sirakuzda bir lü tayyare mektebi nutuk söyledi Izmirde dün yeni bir infilâk oldu 11 genc, motörlü tayyare «Italya her türlü ahvallerle yalnız başlarma de zaferi kazanmağa uçuşlar yaptılar azmetmiştir» Ankara 13 (A.A.) Hava Kurumunun İnönü yüksek yelken uçuşu kampında temmuz ayının beşinden 2 ağustosa kadar plânörlerle uçuş yapılmıştır. Kurumun 5 temmuzda işe başlamış olan Ankaradaki motörlü mektebinde dün ve bugün 11 gencimiz motörlü tayyarelerle de yalnız başlarma uçmağa muvaffak blmu§lardır. Bu gencler şunlardır: Abdullah Ertur, Abdullah Karaca ova, Navruz Ergök, Ahmed Gulsen, Tahir Yalçm, Korkut Bayülken, Yıldız Uçman, İbrahirr Altay, Necib Tulgar, Ahmed Arıkan, Abdullah Eftem. Not: Bu genclerden biri kızdır. Bir deniz kazası Nevyork 13 (A.A.) Radio Marine Corporation, Aouzo ismindeki Dam'marka yük gemisinin saat 13,50 de Grenevvich saati sis yüzünden diğer bir gemile çarpıştığını bildirmektedir. Mdsademe Bouton'un takriben 18 mil şarkmda vukua gelmiştir. Vapurun mürettebatı sağ ve salimdir. Fransız Maliye Nezaretinin tekzibi Paris 13 (A.A.) Bazı gazeteler tarafından neşredilen ve M. Bonnet'nin malî kalkınma işine devam edebilmesi için teknik delegasyondan bazı tahvil muameleleri yapmasını istemiş olduğuna dair olan haberleri, Maliye Nezareti kat'î surette tekzib etmektedir. Avusturyada Hitlerin kitabını satan kitabhaneye tecavüz Viyana 13 (A.A.) Graz hâdise l«ri hakkında yapılan tahkikat, M. Hitler'in «Mayn Kampf» ismindeki kitabını satan kitab dükkânlarma karşı yapılan Ankara 13 (Telefonla) Evkaf tecavüzün bazı vatanperver cephe mah teşkilâtı olmıyan mahallerde Evkaf ta filleri tarafından tertib, izhar ve tatbik viz paralannm emaneten mal sandıkla edildiğini göstermiştir. rına yatırılması kurulmuştur. Alman mahfilleri, büyük elçi Fon Papen'in bu meseleyi Avusturya hükume tine bizzat bildireceğini kaydediyorlar. Paris 13 (Hususî) Paris borsasının Polonya Başvekili Fransaya bugünkü kapanış fiatları şunlardır: • • • • Londra 132,85 1/2, Nevyork 26,64 1/4, Berlin 1072, Brüksel 448,50, Amsterdam gıttı Varşova 13 (A.A.) Başvekil M. 1469, Roma 140,20, Lizbon 120,75, Ce Skladokowski, hususî bir seyahat icrası nevre 611,75, bakır 64 65, kalay maksadile Fransaya hareket etmiştir. O 268,17,6, altın 139,05, gümüş 19,7,8, kurşun 22,5,6 1/2, çinko 24,11,3. rada birkaç gün kalacaktır. (Baştarafı 1 inci sahifede) Yangın, bu mağazayı yaktıktan sonra •ittisalindeki Suhami biraderlerin mağazasma da sirayet etmiştir. Bu mağa zadaki benzin, ispirto ve kezzab da tu tuşmuş ve yangın büyümüştür. Şehirde bir telâş başlamış, fakat alınan sıkı tertibat sayesinde iki dükkân yandıktan sonra ateş söndürülmüştür. Siraküz 13 (A.A.) Stefani Ajan Çırak Hüseynin eli ve ayağı yandığmdan hastaneye kaldırılmıştır. Zarar ve sı bildiriyor: ziyat altı bin lira kadar tahmin edilmek• M. Mussolini Katedral meydanında tedir. yapılan tribünden halka hitaben söyle #** diği nutukta Siraküz ahalisini senelerden Bakırköydeki yangınlar ve birçok tarihî hâdiselerden sonra tek Dün saat 14,55 te Bakırköyünde millî rar görmekle sevindiğini kaydettikten bir fabrikada yangın olduğu Bakırköy sonra, nutuklardan ziyade vakıaların kıyİtfaiyesine haber verilmiştir. metli olduğunu söylemiş ve on beş yıl Süratle yangın mahalline giden Ba zarfında faşist rejimi tarafından bütün kırköy İtfaiyesi vaziyeti tehlikeli gör İtalyada başarılan çok mühim miktarda müş ve merkeze bildirmiştir. Bunun üişleri hatırlatmıştır. zerine Fatih grupile Beyoğlu grupun Düçe bunu müteakıb 1915 müdaha dan müfrezeler de yangın yerine gide le hareketinden İtalyan milleti tarafm rek derhal faaliyete geçmişlerdir. Yangın, fabrikanm önünde ve içinde dan başarılan İmparatorluk fütuhatma kadar cereyan eden hâdiseleri hatırlat mühim miktarda güherçile bulunan mış ve siyah gömlekliler inkılâbmm va ambar binasmdan çıkmış ve içindeki tamn çehresini ve hatta İtalyan milleti güherçileler tamamen yanmıştır. Ateş bir tahta kaplama ile ayrılmış onin ruhunu değiştirdiğini söylemiş ve sözlan ve ayni çatıya bitişik bulunan tahta lerini şu suretle bitirmiştir: varil ambarmda da varillerden bir kıs« Şiddetle birlikçi olan faşist dev mını yaktıktan sonra söndürülmüştür. letinde artık ne siyasî, ne de' iktısadî imYangını haber alan tstanbul Kumantiyaz yoktur. Bütün İtalya her türlü im dan vekili Korgeneral Cemil Cahid ve tihana ve fedakârhğa âmade ve her türlü polis erkânı Bakırköye giderek söndürahvalde zaferi elde etmeğe azmetmiş bu me ameliyesinde hazır bulunmuşlardır. Kalabalık bir halk kütlesi de yangın lunmaktadır.» mahallinin civarına toplanmışlardır. İşletmeğe açılan hatlar Yapılan tahkikatta yangının yeni boAnkara 13 (Telefonla) Devlet De şaltılmakta olan güherçile fıçılarmda miryolları idaresi yaptığı bir tamimde bulunması ihtimali olan herhangi bir Sıvas Malatya ve bu kere inşaatı biten ecnebi maddenin güherçile ile tahallüiü Çetinkaya Hekimhan kısmmdaki Ka sonunda hararet peyda etmesile çıktığı vapmar, Akgedik ve Hasançelebi is anlaşılmıştır. tasyonlarınm 16/8/937 den itibaren münakalâta açılacağım ve bu tarihten iti îzmir fuarını îktısad Vekili baren Sıvas Malatya arasmda her gün açacak yolcu trenleri işliyeceğini ve Ankara Ankara 13 (Telefonla) Aldığımız Diyerbakir yolculuğunun, Kayseri Sıvas Malatya yolu üzerinden temin edi malumata göre, İzmir fuarı 20 ağustosta Başvekil İsmet İnönü namına İktısad leceğini bildirmiştir. Vekili Celâl Bayar tarafından açıla Eykafı olmıyan yerler caktır. 1 PEYAM1 SAFA Kahirede büyük bir yangın Kahire 13 (A.A.) Bu gece Muski mahallesinde büyük bir yangın çıkmıştır. Yangın geç vekit hâlâ devam etmekte ve bütün itfaiye teşkilâtı çalışmakta idi. Daha geceyarısmda üç büyük mağaza tamamen yanmış bulunuyordu. Romanya Ana Kraliçesi Belgradda Belgrad 13 (A.A.) Romanya Valide Kraliçesi Marie ile Prens To mislaw ve Prens Andre saat 11 de Bled'e gelmişlerdir. Valide Kraliçe Üe Pren«!er, îsta?vonda Naiti hükumet Prens Paul ile Prenses Olga tarafından karşılanmışlardır. Giridde bulunan eski eserler Atina 13 (Hususî) Giridin Yenişehir mevkiinde yapılan hafriyatta Mılonik devrine aid birçok kıymetli eski eserler bulunduğu gibi Bizanslardan evvelki zamanlara aid bir de mabed bu lunmuştur. Patras kalesinde yapılan hafriyatta da büyük kıymeti haiz bakırdan ma mul bir «Apollon» heykeli bulunmuş tur. Dahiliye Vekâletinin bir tamimi Ankara 13 (Telefonla) Dahiliye Vekâleti, bazı vilâyet muhasebei hususiye müdürlerile memurlarının mutemed sıfatile para aldıklarını tesbit etmiş ve tekerrür etmemesini tamim etmiştir. PARİS BORSAS1 Hastalıklı pamuklar Ankara 13 (Telefonla) Pamuk lan hastalıklı olan Ceyhan, îçel, ve Gazianteb pamuk ve aksammın Mersinde temizlendikten sonra gümrükten geçirilmesi kararlaştırılmıştır. İzmir Enternasyonal Fuar Komitesinden: 20 ağustosta açılacak İzmir Enternasyonal Fuarı için neşe veren bir tango güftesi ve bestesi hanrlıyanlara ellişer lira ikramiye verilecektir. c2668» ^4948) Ankara mektebleri Ankara 13 (Telefonla) Ankara ilkmektebleri 20 eylulde açılacağmdan kayid muamelesine eylul başmda başlanacaktır. Ortamekteb ve liseler bir teşrinievvelde açılacakbr.