4 Temmuz 1937 CUMHURIYET Tunceli şakilerinin sıpdıkları yerlerde Yıldızların başından geçen Kahraman birTürk çavuşu tek başına koca bir dağı zaptetti kork unc mac eral ar İspanyadaki dahilî harbe iştirak eden Errol Flyn, evini su basan Joan Cravvford ve köpek balığının hücumuna uğrıyan Barie güçlükle ölümden kurtuldular Açlar ve çıplaklarla meskun olan bir yer medenileştiriliyor, geriliğin ana merkezi olan bu muhitte şimdi Maurice Chevalier Türk motörlerinin uğultusu birbirine karışıyor IIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIMIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIMIII Harekât sahasına giden muhabirimizin müşahedeleri ile mülâkat Sevimli artist muhabirimize hayatından ve yeni projelerinden bahsetti Paris 23.6.937 Parise sergiye iştirak eden devletlerin tiyatrolannı görmeğe gelmişken bir aralık fırsat bulup «Casino de Paris» ye de uğradım. Orada tekrar şarkı söylemeğe başlıyan Maurice Chevalier'yi görmek ve dinlemek bu vesile ile bize de kısmet oldu. Sesinin filimlerindeki şarkılanna nazaran alçak olmasına rağmen, kendisi hiç şüphe yok ki tabiî halinde çok daha sempatik bir adamdır. Bilhassa «Ma pomme» ve «Prosper» şarkılarını kendisine yakışır mahud sevimli jestlerile söyledi ve bütün salonu kahkahalarla güldürdü. Ben de onu dinlerken bir taraftan «Cumhuriyet» için bir mülâkat yapmağı düşünüyordum. Bu arzumu yerine getirmek ümidıle salondan çıktım ve tiyatro müstahdemlerinden birile kartımı gönderdim. Joan Cra\vford'un en son resimlerinden ve en iyi pozlarından biri Bütün Avrupa ve Amerika gazeteleri Holivud'un son yetiştirdiği jön prömiyelerden Evrol Flyn'in geçirdıği korkunc maceradan uzun uzun bahsettiler. Sevimli artist ve atlet genc az kaldı ölüp gidiyordu. Evrol Flyn «Korkusuz Kaptan» filminin kahramanlarından biridîr. Orada gösterdiği cesaret ve korkmamazlığın bir aynini de İspanyada hakikî bir maceranm kahramanı olarak tekrar etti. İrlandah aktör, sayısız muhafızlarla emniyet altına almmış İspanyol hududundan kimseye birşey farkettirmeden geçerek binbir tehlikeye göğüs gerdi ve Madrid'e kadar gitti. Bundan maksadı neydi? Hiç, sade şahsî bir merak, tehlike ve heyecan ıhtiyacı.. Bakalım İspanya vukuatı nasıl cereyan ediyor? Bunlan yakından görmek.. Maamafih, Evrol Flyn'in bir filim mevzuu bahsolmadan böyle hakikî maceralara atılması sade İspanyadakinden ibaret değildir. Seyahati sevdiği ve aktör olmadan binbir işe girip çıkmış olduğu için diyar diyar dolaşır, hem memleket görür, hem hayatını kazanır ve insanlan tanırdı. Hatta Evrol'un doktorlukla hiçbir münasebeti olmadığı halde bu sergüzeştlerin bırindeki bir tesadüf onu cerrah ve operatör yapmaktan bile geri kalmamıştır. Genc aktör, bir gün Avustralya ormanlarmda dörtnala at koşturup gezerken yolu bir yerli köyüne düştü. Orada Ryan isminde bir ihtiyar meyus ve muztarib, beli ikiye bükük bir vaziyette çadırlann birinde yatıyordu. Evrol sebebini sordu. Biçare, küçük bir yaranın azarak kangren olduğunu ve kendisini bu hale soktuğunu söyledi. Bu köy, büyük kasaba ve şehirlerden hiçbirine yakm değildi. Bir doktor bulmak için en aşağı bir haftalık mesafe katetmek lâzımdı. Halbuki kangren dakika geçtikçe ihtiyann vücudünde inkişaf ediyordu. Evrol kararını vermişti. Daima yanında taşıdığı Amerika bahriyelilerine mahsus «Tıbbî Rehber» i çıkardı, orada meseleyi tetkik ettikten sonra ihtiyara yarım şişe viski içirip kendinden geçirdi. Bıçağmı adamakıllı dezenfekte etti ve yaranın olduğu yeri oyup iltihab yapmış kısmı çıkardı. Olüme mahkum olan zavallı ihtiyar bu sayede kurtuldu ne dersiniz, hâlâ da yaşıyor ve hayatını kurtarmış olana sık sık mektub yazmaktan p"»n kalmıyor.. *** Evrol'un bu iki macerasi bize diğer sinema aktörlerinden bir kısmının beyaz perdede yaşadıkları maceralardan çok daha korkunc ve tehlikeli sergüzeştlerin hakikî şekilde başlanndan geçmiş bulunduğunu hatırlattı. "Meselâ, birkaç ay evvel Jean Crawford az kaldı evini basan suların içinde boğulup gidiyordu. Amerikadaki feyezanı hatırlarsınız. îşte o zamftı genc yıldızm evinin alt kısmını da su istılâ etmışti. Jean, üstünde beyaz saten bir elbise, mahzendeki bazı kıymettar eşyasını kurtarmağa inmişti. Kapıyı riizgâr arkasından itince zaten sulardan şişmiş olan kanad sıkışıp kalmıştı. Açmanın . imkâm yoktu. Mahzendeki su her an yükseliyor, Jean ancak merdiven basamaklan saye sinde başını sudan yukan tutabiliyordu. Yarım saat kadar bağırıp çağırdığı halde işiten olmadı. Artık ölümü tevekkülle beklerken feryadlarını tekrar etti ve kapıya sayısız yumruklar indirdi. Nihayet bahçıvan müphem surette duyduğu seslerden şüphelenerek o tarafa doğru koştu. Yıldızı dört metroya kadar yükselmiş olan sulardan güçlükle kurtanp selâmete çıkardı. Monna Barie'nin Havai adalan seyahati esnasında deniz banyosu yaparken müthiş bir köpek balığının ağzından fedakâr bir yerlinin kahramanlığile kurtulması, Katherin Hepburn'un yolda pusu kurmuş olanlar tarafından kurşun yağmuruna tutulması da enteresan olmkla beraber asıl Marlene Dietrich'in babası, dolayısile Umumî Harb esnasında başından geçmiş olan macera çok meraklı ve heyecanlıdır. Marlene geçenlerde filimlerinden bi rinin birkaç sahnesini çevirmek üzere stüdyoya geldiği zaman kendisine yaşlıca bir zat takdim olundu. Bu adamm ismi Aleksi Davidof tu. Vaktile Çarlık or dusunda miralaylık etmişti. Şimdi stüdyoda teknik bir vazife ifa ediyordu. O gün çekilecek olan bir harb sahnesinin teferruatını tesbit için gelmişti. Kovno'da 1915 senesinde birçok Alman askerlerinin ve zabitlerinin katliâm edilmesine aid bir hikâye anlatıyordu. Marlene birdenbire sapsan kesildi: O tarihte, dedi, benim babam da ölenlerin içindeydi. Adı Edouvard Losh'tur. Prusya süvari alayı kumandanlanndandı. Davidof biraz düşündü: Evet, diye cevab verdi, pek iyi hatırlıyorum, listede böyle bir isim vardı. Marlene birkaç dakika sustu. Sonra babasınm istemiyerek katili olmuş olan adamı teessürle süzerek: Harb icabatı, dedi, tabiî bunun için size karşı kin hissediyorum zannetmeyin!. Evet harb.. ve icabatı.. Kabahat onunrlur. Fakat o, sade kabahatli olmakla kalmış mıdır? O ne müthiş bir rejisördür ki dünya vukuatını hududsuz bir salâhiyetle idare etmiş, cihandaki bütün maddî ve manevî levazımatı kaprisleri uğrunda kullanmıştır. Bu kuvvet ve kudret karşısında roman ve filim yaratıcıla rının bugünkü faaliyetlerj ne sönük ve ne zayıf kalıyori Maurice Chevalier'nin gazetemize ihda ettiği resmi Biraz sonra gelen kız evvelâ beni Maurice Chevalier'nin kâtibi olan uzun boylu bir adamm odasına götürdü, o da bitişik odada bulunan Maurice'e haber verdi ve biz de bu suretle içeri girdik. Henüz soyunup giyinmeğe başlıyan Maurice'de ilk nazan dikkatimi celbeden şey sivil elbise ile çok daha iyi gözükmesiydi. Kendimi tanıttım. Birinci defa olarak bir Türk gazetecisine mülâkat verdiğini söyliyerek anlatmağa başladı. « Şimdilik «Casino de Pari»» le olan kuntratım mucibince 6 ay bir yere kımıldamıyacağım. Sonralan ise serbest kalır kalmaz tekrar filim çevirmek için Londraya gideceğim. Gelecek yaza da turneye çıkacağım.» Kendisine Türkiyede de çok sevildi ğinden bahsettim, teşekkür etti. Konuşurken bildiğiniz gibi ilk defaları küçük kahvelerde şarkı söyliyerek işe başladığını, bilâhare «Mistingeutte» ile oynadığını, sonralan birçok sessiz filimlerde rol aldığını ve sesli filim icad edildiği zaman da Amerikaya davet olunduğunu ve beynelmilel şöhretini de sesli filme medyun bulunduğunu itiraf etti. Kadınlardan Gaby Morlay, Garbo, May Francis'yi, erkeklerden ise Charles Boyer, Leslie Howard, Clive Brooc'u en çok beğendiğini, fırsat buldukça bunlarm filimlerine gittiğini söyledi. Sporu çok sevdiğini, hatta yazın Canne'a gideceğinden ve dolayısile spor yapamıyacağmdan üzülür bir şekilde derd yandı. Gerek kendisini seven Türklere, gerekse «Cumhuriyet» e selâmlarını yazmamı benden rica etti. Ben de kendisine şahsıma gösterdiği nezaketten dolayı teşekkür ederken, o da «Cumhuriyet» e ithaf ettiği resmi doı ^ıkardı ve yazarak bana verdi. FERİDUN ÇÖLGEÇEN V Tunceli harekâtından safhalar: 1 Bir makineli tüfek mevzide, 2 l mahallelerinden biri, 3 Nöbetçiler, 4 Bir garnizon önünde ce aslan çavuş yatıyor ve infilâkı müteElâziz (Hususî muhabirimizden) akıb gene sıçrıyor. Topçu da iyi tanzim Elâzizden hareketle Tunceline, harekâtı ve tarassud ediyor. Çavuş müteakıb tedibiye sahasına gidiyorum. Pürtek köpmermilerın geldığini işitince gene yatıyor' rüsüne geldik. Köprüdeki emniyet karave böyle, böyle eşkiyaların kulesine salkoluna gittik. Burada Istanbullu komiser dırarak onları temizliyor. Kahraman kıHasan var. Bana baktı, gülümsedi ve: taatın bu çetin dağlardaki hareketlerine Malum dedi, öbür arkadaşlan çamâni olan herşey altüst edilmiştir. Cesuı bucak tetkik ediverdi. Onlar söhbet edeaskerlerimiz eşkiya ile, tabiatin görülmedursunlar, biz yollandık. Yolda Kemal miş müşkülâtile pençeleşiyor ve alt ediadlı genc bir zabiti de otomobilimize alyor. dık. Gencliğine ve rütbesine rağman Garnizonlarda seferber kıyafetlerile memleketin yüksek emniyet ve huzurunu nazik komutan ve zabitler tarafından kartemin için bir hayli feleklerin çemberinı şılandık. Gösterdikleri derin ve içli alâka geride bırakmış. Garnizon arkadaşile hepimizi teshir etti. Mevzide beraberiz, hasbihal eder gibi samimî ve candan anmakinelitüfekte, münferid ateşte berabelatıyor: riz. Ne heyecanlı dakikalar. Bir harb Harekâtın en faal devirlerindeydi. manzarası olduğu halde hakikatte tam Müsademelere başladık, ilerliyoruz. Bir bir sükun ve otorite var. Hiç kimseleı fundalıkta eşkiya çetesile karşılaştık. meydanda yok, hep üç beş kişi halind* Sağımda, solumda neferler, ihtiyar bir kaçıyorlar, saklanıyorlar. Burada hali çapulcu fırladı. Yanm doğruldu ve üstçok sıhhatli, hava, su mükemmel. Kah üste bana ateş etmeğe başladı. Kurşunlar Seyid Rızanın son resmi: Biraderzadesi raman zabit ve askerler bütün bütün tunc Teslim ve amca zadesi Efendi çok yakından geçiyordu. Yanımda da laşmış. Yerlilerden hastalık daima uza1 ile bir arada en basit sandığım Yozgadlı bir nefer ateş kaçıyor. Bunlardan ileride dağ fırkalar. etti, sonu malum. Nefer hiç bozmadan: dibine kurulmuş, emsalsiz bir köy, Pakire değil, bakire. Muhaliflerden temizlenerek livalan teşkil edildiği takdirde güvenili Nasıl komutanım, dedi. kıtaatımız tarafından işgal edilen bütün cüzütamlara malik olunur. Bilhassa Tür! Çok iyi dedim. sarp arazi gözüküyor. 2150 rakımlı Be oldukları için. Taltif, ikramiye gördü mü? yazdağ garnizonuna çıktık. Bütün muSeyid Rıza Sin merkezine bir mektul Vazifesini yapmıştır. Yola devam halefet mmtakası gözümüzün önünde, daha göndermış, bunda: ediyoruz. Ormanlarla mahsur bir derede karşıki dağlarda papatya öbekleri gibi Ben Rus harbinde can verdim, S* bizim kahramanın yer zeplini anza ver kıtaatın çadırları var. Bu dağlar için ne yid değilim. Başkaları yaptı, ben çekiyt di, uğraşıyoruz. Geridekiler geldiler ve büyük ziynet ve ne ihtişam. Bir zamanlar rum. Adliye beni cezalandırsın. Askt mağlub olduğumuzu sanarak hızla geç cehaletin yuvası, geriliğin ana merkezi o benden ne istiyor? Yol verin başka tarafa tiler. Otomatik mesai bitti, yola düştük, lan bu dağlar şimdi Türk motörlerinin u gideyim. Kaçar, saklanırsam dünyada müthiş bir otomobil yarışıdır başladı. Ni ğultusunu birbirlerine aksettirmekle müte beni bulamazsınız. İmza gene Seyid Rıhayet ulaştık ve geçerek zaferi temin et rennim. zadır. i tik. Hozattayız. Evvelâ Tümkomutanı Arazi görülmüş şey değil, adeta 800 Yolda Tuncelili muhtelif köylülerle General Kemalle görüştüm, tansiyonu derecei hararette bu mmtakayı kaynat görüştüm, bilhassa birisine: ! yüksek. Mürtefi dağlara dayanamamış, mışlar ve dehşetli surette fıkırdarken in Evvel mi iyi idi, şimdi mi? cimad edivermiş. Dağlar, tepeler paniğe bir iki gün için Hozattaki karargâha gel Şimdi çok iyidir. Kâşki hep böyle miş, bir hayli oturdum ve mütemadiyen uğramış bir ehlisalib ordusunu andırıyor. olsa. konuştuk. Söhbet hep umumî prensipler Bin metroyu dik olarak ineceksiniz ve Niçin? ^ ' üzerinde devam etti. Bütün gayretlerime gayya gibi bir dereye müntehi olduktan Bol bol beyaz ekmek yiyoruz. rağmen bu ciddî asker teferruattan bah sonra bin iki bin metro yüksekliğinde bir Sizin ekmek nasıl. setmedi. Umumî olarak tedib hareketinin yamaca tırmanacaksınız, amma hepsinde Siyah darıdan. mütemadiyen kıtaatımız lehinde inkişaf yol yok, bu dediklerim müstesnalan. KarAçlarla, çıplaklarla meskun bir yen ettiği neticesine vardık. Hozatın bodrum şıda Munzur silsilesi gözüküyor. Yalnız medenileştiriyoruz. Yüksek dağlarda hâpalasında derdü gama müptelâ olmuş hepsi başsız, çünkü bulutlara gömülü. lâ kış havası var. Zabitlerin yağmurluklar gibi sabahı bekledik. Erkenden süva Bulunduğumuz büyük ve heybetli dağm larına. kaputlanna sığınmasaydım, donarşimalindeki sarp arazi üç günlük bir hari bölük kumandanı yüzbaşı Rüştü Nardım. Halbuki yerliler yan çıplak. Biriterle ileri harekât mahalline gidiyoruz. reketle kahraman kıtaatımız tarafından sinden sordum. Bak ben üşüyorum, sen Yol üstünde bir mezarlık. Masdikan işgal edilmiş ve eşkiya Munzurun şimali uşumuyor musun? • ; köyündeyiz. Mezar taşında «Hüseyin ne, Sultanbabanın Poherin eteklerine Gülerek cevab verdi: Ağanın oğlu Ali Bey» diye yazıh. Yer kaçmışlar, Kutuderesinin muhtelif kolla Senin her tarafın kapah. Soğuk ili bir heykeltraş bu mezarı yapmış. Hat rı da cehaleti ve geriliği ezmek için yaratılmış olan kahramanlann topuğu altm çeri girdimi kalıyor. Halbuki benim açık* sız ve basit yüzde o havalinin yüz madadır. Haber alındığına göre sergerde Soğuk bir taraftan girip öbür taraftan çı nasını öyle tecessüm ettirmiş ki hayretten kıyor. Onun için üşümüyorum. lerden biri: kendimi alamadım. Bunu yapan bir yerBAHRİTURGUD Bu ne biçim iş, demiş. Bunlar lidir. Köyün hududundan ötesini görmeSeyid Rıza izini kaybetmeğ miş. Dünyanın ilk heykeltraşı. Sağda cin mi, peri mi? Yergök bu boz kurdlarçalışıyor soldataştan koç heykellerile mezarlar la dolu. Çelik miğferli kıtaata da: Onları kurşun delmiyormuş, hiç Elâziz 3 (Husus: muhabimizden) var. İntikamı alınmışların mezar taşlan devrilerek bir yan üzeri yere atılıyor. Ka onlara gözükmemeli. Bir çavuşumuzun Kutuderesinin istinadgâhı olan Bababe' dmlann mezanna sandık gibi dört köşeli şehameti ise ayrı bir tarihtir. Koca bir te taş, Tujuk mevkileri, müfrezelerimiz U ve kesme bir taş koyuyorlar. Taşın üze peyi, bir dağ tepesini nişancı topçunun rafmdan zaptedilmiş, şakiler temizlen . rine de dört çizgiden bir beşik resmi kaz himayesinde yalnız başına işgal ve eşki miştir. Seyid Rıza, kendisine düşman o yadan temizlemiştir. Temin edlldiğine lan İM aşiretten birine iltica etmiştiî. I? mışlar. göre top mermisi 50 metro ileriye düşün ni kaybetmeğe çalışmaktadır. Pakire köyüne geldik. Beyazdağın