27 Haziran 1937 CUMHURtYET HATftYDA TETKİKLER . Bilhassa giden arkadaşımızın mektubları Emektar bîr hoca Muallim Tahirin 39 uncu tedris hayatı kutlulandı Erenköy Beşinci İlkmektebi, ders senei sonu münasebetile, muallim ve talebe velilerinin de iştirakile dün mekteb biürkiye Cumhuriyeti, batan devnasında bir müsamere tertib etmiş, bu seletten tevarüs ettiği pürüzlerden ne beşinci sınıfı ikmal eden 60 çocuğa, sonuncusunu da temizliyor ve merasimle diplomaları verilmiştir. Bu veTunceli vilâyetimizde sürünüp duran ceile ile mekteb başmuallimi Tahir, ortahaleti, şakaveti, feodal zihniyeti kökünmekteblere geçecek olan bu 60 yavruya den koparıp atmak • üzere bulunuyor. uzun nasihatlerde bulunmuştur. Bundan Gecenin şafak önünde karanlığını yaşatonra çocuklann sene içinde, hayat biigiîi masma imkân olmadığı için Osmanlı Derve elişi derslerinden yapmış oldukları iminin Cumhuriyet devrinde yaşaması da ve takdir kazandıkları nümunelerden termümkün değildi. Kötü bir idarenin o viib edilmiş olan sergi gezilmiştir. Sergiyi âyette kökleşmesine meydan verdiği degezen talebe velileri, çocuklan, böyle rebeyliği bir çıbandı, merhem kabul etaıegüzel eserler meydana getirecek dereceyince dağlanacaktı. Çünkü beden yarade ihtimam ve dikkatle yetiştirdiklerinden . »3.000 rtv«. annda olduğu gibi içtimaî cerihalarda da dolayı gerek mekteb başmuallimi Tahison deva, dağlamaktır. Fakat Türkiye SÜNİ ri, gerekse mektebin diğer muallimlerini "umhuriyeti gibi şefkatli, adaletli bir hütakdir ve tebrik etmişlerdir. umetin mutlak bir zaruretle tevessül Sergiden sonra da çocuklar tarafından ttıği dağlama ameliyesinden doğacak oynanılan numaralar ve tablolar seyredil[Sureti mah netice tam bir sıhhat ve tam bir selâmet miş, uzun uzun alkışlanmıştır. susada tetkikler lacağına göre bugünkü hareketi yann Bunlardan sonra mekteb başmuallimi 4. 4.İ 4. için Hataya gönşükranla alkışlıyacaklann başında gene Tahir, muallimlik hayatının 39 uncu sederdiğimiz ar TAYYARE MEVDAN1 Dersimliler bulunacaktır. Ben o alkışlanesi münasebetile tedris arkadaşlarına ve kadaşımız ma rın sesini şimdiden duyuyor gibiyim ve davetlilere bir çay ziyafeti vermiştır. ruf röportaj muasırlarca bakımsız kalan bu yurd parçaÖtedenberi takdir edilmiş ve bir defa da Milâno'da sun'î gölle hangarlan ve büyük tayyare meydanım gösterir kroki sının yann alacağı mamur şekli, mürefharriri Kan Defazilet mükâfatile taltif edilmiş bulunan Milâno: Haziran 1937 yahud haziranın son günlerini de ilâve feh şekli gözümün önüne getirince kıvanc bu emektar muallim 39 senelik bir tedmirin ilk mektuederseniz dört ay kadar birşey var. Yaçinde kalıyorum. Ayni zamanda Derris hayatında vatana binlerce genc yeBundan beş sene evvel M. Mussolini bunu dün koy pılacak işin azametı karşısmda bu dört simlilere doğru yolu kapayıp iğri yollan tiştirdiğinden dolayı bütün hazırun tara Milânoya gelmiş. Hükumetin evvelce muştuk. Hatay ay kısacık bir zaman parçası kalıyor. Fa;österen ve şimdi Cumhuriyet hükumetine vermiş olduğu karar mucibince şehre takfından tebrik edilmiştir. da hakikî vazi kat dostum münakaşa bile etmek istemi hesab vermek mecburiyetinde kalan serriben sekiz on kilometroluk bir mesafede, yeti aydınlatan Amerikada grevlerin sonuna Linate'de, deniz tayyarelerinin banna yordu: gerdelerin halini de düşünüyorum. BunArkadasımız Hatay heyetile ve Turk mümessili Gani bu seri yazılara 28 teşrinievvelde herşey tamam, ar, kalemle tasvir olunamıyacak ve mü.Türkmenle beraber (X işaretli Gani Türkmendir) bilmelerini temm için yapılacak bir sun'î doğru diye tekrar etti. devam ederek .• , r> r Lı nevver havsalalara hazmettirilemiyecek Johnstown 26 (A.A.) Görünüşe gö gölün ilk kazma darbelerini vurmuş. İtalYirmi sekiz teşrinievvel, malum oldu kadar cahil kimselerdi. Dilimizde cehli bugün de ikinci mektubu neşre bunun ıçm çalışıyoruz. Bu emelın tahak re Bethleem çelik fabrikalarında yeni ya Başvekilinin bu artık klâsik olan kazma den işe başlanacaktır. Filhakika amele kürek işlerinde nasıl sevimli bir ihusas gu veçhile, meşhur «Romaya yürü tarif için kara ve kızıl sıfatlar kullanıladiyoruz. Arkadaşımızın tebarüz kuku gecikm.yecekür. Son günlerin hâdiseleri hakkındî işlerin durrnasma itiraz etmektedir. Tek sahibi olduğu malumdur. Meselâ Fran yüş» ün 16 ncı senei devriyesidir. Daha gelir. Halbuki o sergerdelerin cehli hem ettirdiği mühim noktalar Ha düşünceniz nedir? rar faaliyete başlanması için 10 bin a sız Reisicumhurunun bir veya iki vuruş sonra kendilerile konuştuğum îtalyanla kara, hem kızıldı. Karaydı, zira küçük tay Türk halkının bu davada Ortada bir anasır meselesi ve ihti mele bir istida imzalamışlardır. rın da kat'î kanaatleri üzerine Linate'de bir ışığa bünyesinde yer vermezdi. Kızılhes?ı nekadar haklı, hem nekadar lâfı mevzuubahs değildir. Bununla bera Direktörler işe tekrar başlanacak ta yaptığı yerde Mussolini on defa yirmi defa vurmadan kazmayı elinden bıraka ki deniz ve kara tayyareleri istasyonu dı, çünkü kan dökmekle ve döktürmekle sar?imî ve hüsnü niyet «ahibi ol ber Suriyelilerin ve Sancaktaki Suriye rihi tesbıt etmemişlerdir. maz. Gene de öyle yapmış. Ve bir müd nun bu tarihte behemehal hazır olaca ^eslenirdi. memurlarınm Sancak anlaşmasını tatbik duğunu isbat eylemektedir.] Endüstri teşkilât komitesi işe başlandet kazdıktan sonra etrahndakilere döne ğına ben de inandım. Mussolini'nin ve uKarası kızılı bir yerde olan bu koyu, sahasında akim bırakmak maksadıle de masına mâni olacak bir plân hazırlamak Antakya Haziran 1937 mumiyetle Avrupada harbden sonra rek: bu dalâlete bağh cehlin derecesini anlaBurada vaziyeti kavrar kavTamaz. vamlı surette tahrikâtta bulunmalarının üzere bu akşam toplanacaktır. meydan alan bütün genc hükumetlerin en Haniya, demiş, buraya su gelmiÖrfî idare kaldınlmıştır. Yalnız millî mak için vaktile o mıntakaya yakın bir Suriyeli memurlann ve tahrikçilerin ge hakikati göremiyenler üzerinde fena te büyük kuvvetleri programlanndaki sağ yerde valilik yapmış olan profesör Mehsirler yapmakta bulunduğu da gizlene muhafızlardan 200 kişi asayişi temin et yecek mi? celi gündüzlü gayret ve faaliyetlerini önlam kat'iyettir. Almanlar 1932 de üzermektedir. Hikâye doğru mu bilmiyorum. Her lıyerek, memlekette sükun ve huzuru te mez. lerine aldıklan Olimpiyad işi için Gar med Ali Ayniden duyduğum şu hikâyeyi halde ötedenberi mevcud bir îtalyan lâfı İşte son hâdise dahi bu tahrikâhn ve Bir Amerikan tayyaresinin mine çahşan tek kuvvetin Türk heyeti misch denilen küçük dağ köyünden on dinlemek kâfidir: Oralarda derebcyliği mucibince «Uydurulmuş ise de iyi uytemsiliyesi olduğunu anlamakta güçlük maalesef buna kapılmış oîanların yarat> binlerce insanı barındıracak bir şehir çı kuran Seyhler, Mollalar, Seyidler, Beysürati durulmuştur.» Çünkü Mussolıni'nin bu, ler ve Ağalar hep Kureyşî olmak iddiatıklan bir hâdisedir. Fakat Türk halkı çekmedim. Nevyork 26 (A.A.) NewYork Post gerçi az tabiî, fakat güzel sabırsızlığı I karmak karannı vermişlerdi. Bu işin müsında bulunurlar. Kureyş, malum olduğu nın ciddî ve asil durumunu bizirnle bir Yurdlanna derin bir aşkla bağh olan gazetesine göre, donanmaya mensub ye talyan faşizminin bütün bir programını kemmelen başarıldığmı herkes hayretle bu fedakâr insanlann mesaisi ve onları lıkte dığer anasır büyüklerinin dahi mem ni tek satıhlı bir avcı tayyaresi yapılan gördü. Bunlann yanında ne zamandır üzere Hazreti Muhammedin mensub olhulâsa edebilir. Burada birşeye karar can ve gönülden seven bütün Türklenn leketin emniyet ve asayişini koruma yo tecrübeler esnasında saatte vasatî 836 uğraştığı sergiyi bir türlü tamam edemi duğu Arab kabilesinin adıdır. O şeyhverilince hemen tatbikı istenen ve hemen o asil sabır ve tahammülleri, yaygara ve lunda göstermiş olduklan hüsnü niyeti kilometroluk bir süratle uçrmış ve bu yen Fransa doğrusu oldukça hazin bir va ler fılânlar bu iddia ile Peygamberin akrabasmdan ve hatta evlâdmdan olduksürat bazan 965 kilometroya kadar çık neticesi aranan acele bir didinme, bir ko ziyette kalıyor. şamatalara yüksekten bakan tertemiz burada zikretmek isterim. şuşma, bir yorulma veya yorulmama var. Dünkü vaziyetle Cenevre anlaşma mıştır. lannı anlatmak isterler. Cahil halk, n« gurur ve merdlıkleri olmasa Hatayda, Burada işlerin görülüş şekli başkadır. Muhammedi, ne de kurduğu dini bilir. Tayyarenin 1250 beygir kuvvetinde smdan sonraki hali nasıl görüyorsunuz? Suriyelilerin istedikleri gibi, çkotan kan Denebilir ki şu veya bu işin yapılması Yalnız «büyük» lük ve hele manevî, Dün Mussolini'nin o beş sene evvel ilk Dün maziye kanşmıştır. Bunu tah bir motörü ve mitralyözleri vardır. gövdeyi götürürdü. için aynlmış bir zaman yoktur; fakat a mistık büyüklüğün cehli korkuttuğu, sinBir lâhza durup dinlenmeden, müte lil etmeyi münasib görmem. Biz, maziyi Romanya Kralının Varşova kazmayı vurduğu yere gittim! Kazmayı vurduğu ve «beş sene sonra burada bir deta merhameten ameleye kısa bir mühlet dirdiği için sergerdeler büyük bir şahsi i madî bir faaliyet içinde çahşan bu heyeti unutmağa çalışıyoruz ve unutacağız. Yeseyahati veriliyor... yetin kanını tasıdıklanna cahilleri inant Antakya Halkevinde ziyaret ve vaziyeti n: rejim tatbik edilmediği için filî vaziyetVarşova 26 (A.A.) Havas ajansınm göl bulmalıyım» dediği yere. Göl aşağı DOĞAN NADİ yukan olmuş. Muazzam birşey. Üç kilodırmakla o korkuyu temin etmek emeünii bir de onlann ağzından dinlemek mak te henüz değişiklık yoktur. Yeni rejimin muhabiri bildiriyor: güderler. sadile reis Gani Türkmenden bir mülâ hüsnü niyetle tatbik edileceğini ve mem İyi haber alan mahfiller, Romanya metro uzunluğunda. Eni dar yerleri taklekete umduğumuzdan ziyade saadet ve Kralının Varşova seyahati dolayısile riben yüz elli iki yüz metro kadar geniş. Tuna devletleri buğday satışı kat rica ettim. İşte kendinin Kureyşî olduğunu ilerij hali hazırda mevcud olan Rumen Leh Aynca orta yerinde mühim bir hangarla, Cenevre anlaşması Hatayda nasıl refah getireceğini ümid ediyorum» süren o sergerdelerden biri vaktile tevkif] için birleştiler Yeni rejimin tatbikinden sonra Ha ıtilâflarını tamamlamak üzere yeni bir biraz ileride Avrupanm en büyük tayyakarşılandı? Türkofis idaremizin bültenine naza olunur, Mehmed Ali Ayninin bulunduj tay hükumetinin nasıl ve ne gibi şerai siyasî veya askerî itilâf imza edilmiye re meydam yapıhyor. Denizden mahrum Sevimli muhatabım, îstanbul lehçesini ğu yere getirilir. Alim ve filozof valij ceğini beyan etmektedirler. olan Milânolulann icabında serinlemeleri ran Macaristan, Yugoslavya, Romanya bir an bile yadırgatmıyan tertemiz bir altında çalışacağını zannediyorsunuz ve ve Bulgaristan buğday mahsulünü müş herifle musahabe sırasında sözü Kureyj için ayni gölün bir köşesinde de banyolar Hatay hükumetini kuracak anasıra ma türkçe ile şöyle cevab verdi: tereken satmak üzere bir buğday satış şîlik meselesine intikal ettirir: lik misiniz? çilik sahasında da kuvvetli ve liyakatli hazırlanıyor. Göl aşağı yukarı bitmiş, ya bürosu teşkil etmişlerdir. Hatay, kendi davasııun kuvvetini Ya, der, sen Kureyşîsin ha. O nal| Tarihe ve bütün dünyaya karş unsurlara maliktir. Yüzlerce Üniversite ni evvelce kuru bir tarla olan Linate'de anlamıştı. Münakaşaiarını sabırsızlıkla de Peygamberle hısımlığm var. Bari şimdi göz alabildiğine geniş bir su var; takib ediyordu. Mılletler Cemiyetinin ve mes'uliyet yüklenecek olan Hatay hüku mezunu Hataylı, en mütekâmil bir devlet Sovyet mimarlarının nun mubarek adını biliyor musun? fakat yapılmakta olan ve programı takireceği istıklâl karannı heyecanla bekli metinin ve bütün Hataylılann çok dik teşkilâtım muvaffakiyetle başarmağa ha Nasıl bilmem, benim dedem o. kongresi ben bihrilmesi icab eden işler daha pek yordu. Mayısm 29 uncu günü Mılletler katli ve basiretli hareket edeceklerinden zırdır. Öyleyse söyle de birlikte saleva Moskova 26 (Hususî) Sovyet mi İstiklâl ve bu istiklâlin istihdaf ettiği çok. Hanl hanl çahşan ameleleri, toprak Cemiyeti tarafından Hatay istiklâlinin şüphe etmiyorum. Bence müstakil Hatay getirelim. kazan gürültülü makineleri göstererek marlarınm kongresmde Türk murah kabul edildıği haberi geldi. Bütün mem hükumeti, Hatayda yaşıyan anasınn hak refah ve saadet bütün Hatayhlara verilbeni dolaştıran îtalyan arkadaşıma işin has heyetmin reisi Arif Hıkmet, bugün Hızırdı adı hazretin! lekette coşkun bir sevinc dalgalandı. Di larına hürmet esasına dayanmah ve yurd miştir. Biz bu istiklâle ve hürriyete hak ne zaman tamam olacağmı sordum: kü celsede söz alarak Türkiye miGörülüyor ya. Şeyh ve Seyyid cena kile Iâyık olduğumuzu göstermeğe hazır yebilirim ki, bütün Hatay şimdi sonsuz daşlar arasmda vatan mefkuresmi, sev gisini müşterek bir şuur halme getirmeğı ve muktediriz... Yirmi sekiz teşrinievvelde resmı marları namına kongreyi selâmlamış ları «dedem» dediği zatın adını dahi bil bir sevinc içinde kendisi için hazırlanan sonra kongrede esas mevzuu teşkil eden çalışmalıdır. Dahilde halkın refah ve samiyecek ve Muhammedi Hızır yapac Ayni hüsnü niyet bütün Hataylılarda küşadı yapılacak, dedi, istikbali, refahı, saadeti bekliyor. meseleler hakkında Hikmetin tezinin adetine ve memleketin inkişafma bu yol olduğu gün, bu memleket, bir çoklannın kadar cahil. Hangann da mı? Bütün Hatay?.. rusça tercümesi profesör Arkin tara Bugün DeTsimde cezalandınlan var4 Gani Türkmen, ne demek istediğimi dan gidecek olan Hatay hükumeti bi. dediği gibi tam manasile şarkın bir isviç Tabiî. Program öyle. fmdan okunmuştur. Fennî ve ilmî ba taraftan da komşularile en iyi münase resi olmağa namzeddir. O günü biran evlık, işte bu cehalet ve ondan doğan şaka anlıyarak sözümü kesiyor: Bu «program öyle» yi o kadar tabiî kımdan şayani dikkat olan bu tez, konvcl görmeği temenni edelim. Biz memlekette herşeyden önce batta bulunmağa gayret etmelidir. ve emin söylemişti ki hayret ettim. Tari grede büyük alâka ile dinlenmiştir. Ha vettir. Kandemir M. TURHAN TAN Hatay her sahada olduğu gibi devletBir Hatay kardeşliği teessüsünü özlüyor. hi hesab ettik. Haziranı saymazsanız. zırun, bu tezi alkışlamıştır. Vaziyet sarihtir Türk halkı bir Hatay kar deşliği tesisini özlüyor Türk halk mümessilinin izalıati Milânoda muazzam bir Karası kızılı bir sun'î göl ve hava T meydam yapıhyor Burada işler böyle görülür! yerde Gölün sahilinde de dünyanın en büyük hava meydam hazırlanmaktadır «Hatay devletçilik sahasında da liyakatli unsurlara maliktir ve biz istiklâle hakkile lâyık olduğumuzu göstermeğe muktediriz» Cumhuriyetin edebî tefrikası: 111 BİZ İNSANLAR Yazan: Peyami Safa kıymetlerin ve chemmiyetlerin kayboluşuna, yerinde sakin bir boşluk bırakışına benziyen derin bir sükunet ruhunu kapladı. Şuurunun durgun gölü üstüne kurumuş yapraklar gibi tektük fikirler düşü yor, hafif ürpermelerle, hiçbir dalga yapmadan, ağır ağır yüzüyordu: Teslim. Ruhun bütün saldırışlannın karşısına çıkan devrilmez kaya ölümdür ve bir tek düşmanımız odur. Mahrumiyetlerimiz, elemlerimiz, nafile ümidlerimiz, korkularımız ve imkânsızlık şuurumuz hep onun piştar kmTetleridir. Arkadan yavaş ya vaş veya birdenbire o çıkagelir. Biz insanlar onun piştarlarile mücadeleyi kâfi buluyoruz ve bütün kuvvetimizi orada tüketerek, arkadan gelen en büyük düşmanın karşısına mukavemetsiz çıkıyoruz. Varlığın bütün davası yokluğa karşıdır, en büyük mücadele hayatla ölüm arasmdadır. Ve insan yalnız bu ihtilâh tanzime memurdur. Fakat bunun için hiç birşey yaptığı yok. Varlığının en büyük haysiye «Başka birşey oldu. Safiye pannağı nm ucunu çeneme dokundurdu. Sevme dığim bir otorite jesti yapmışü: « Kâfir kız! dedi. «Başımı geri çekerek sordum: « Ne demek o? « Bıliyorum, dedi, herşeyi bana anlattı. Rüştünün çenesi durur mu hiç? Orhanm kararmağa başlıyan gözleri önünde satırlar birbirine kanştı. Defteri elinden fırlatıp atmasına mâni olan bir tecessüsle okumağa devam etmeğe çalışıyordu. Kâğıdın üstünü bir bulut kapladı. Arada bir yanhyor ve çatlakları arasmdan: «Hayır, hayır!.. Kimse birşey bilemez, çünkü hiç birşey yok...» gibi cümleler görünüyordu. Orhan defteri bıraktı ve başını yastığa dayadı. Şakaklarını bastıran bir ağırlık içinde beynini bütün düşüncelerden tahliye eden bir uğultu dolduruyordu. İçinde birşeyler yıkılır gibi oldu ve birdenbire bir genişlik açıldı. Bütün manaların, tini hıf zıssıhha gibi amelî ve basit bir ted birler ilmine, doktor gibi uzviyetin parçalarile oynryan, fakat bütününün manası üstünde hiç bir reyi ve tesiri olmıyan bir vücud makinistine bırakmıştır. Ebediyete tohumlannı salmak için ancak tabiatin kendisine öğrettiği iptidaî şeyi yapar: Çiftleşir ve çoğalır. Sevmesini hâlâ öğrenememiştir ve yokluğun hamlelerine karşı onu unutmağa çahşmak gibi hezimet bahaneleri tedarik etmek pe^inde koşar, asil mesele haricinde, abeslerle oynar. Orhan gözlerini kapadı. Yan uyku içindeydi. Odaya giren hastabakıcınm ayak sesini duydu ve onun Vedia ile me§gul olduğunu farketti. Gözlerini açmıyordu. îstenecek, düşünülecek ve yapılacak hiç birşey kalmadığını hisset mekten gelen derin bir alâkasızlık rehavetine daldu Hastabakıcı onun başucunda durdu. Bekliyordu. Orhan gözlerini açtı, fakat başka hiç bir hareket yapmadı. Hastabakıcı sordu: Uyuyor musunuz? Orhan cevab vermedi. Hastabakıcı, gözlerinde, gözbebeklerinden daha sarih görünen bir merhametle: Uyuyunuz! dedi, ben aşağıda odamıza gidiyorum. Birşey olursa beni ararsınız. Fakat lüzum olrruyacak. Hasta iyice. Merak etmeyiniz. Derecesini al dım. Sakinleşmiş. Iyidir bu. Merak etmeyiniz, biraz uyuyunuz. Orhan aylıkla tutulan bu merhamete muhtac olmadığmı hissettirmek için yüzünü buruşturdu. Hastabakıcı: Inanınız, diyordu, iyicedir bu ak şam. Teşekkür ederfm. Sahi iyicedir. Teşekkür ederim, gidiniz, istirahat ediniz. • İstirahat için değil, vallahî... Orhan gözlerini kapadı ve hastabakıcı onu adımlarının saygılı basışlarile selâmhyarak odadan çıktı. Orhan biraz sonra uyumuştu. Gecenin ortasında, birdenbire uyandı. Göğsünde boğucu bir tıkanıklık vardı. Nefes almak için ağzını açmağa ve dilini çıkarmağa mecbur oluyordu. Bağırmak istedi vs boğuk bir ses çıkarabildi. Olanca kuvvetini toplıyarak ayağa kalktı, inliyerek ve topallıyarak yürüdü, oda kapısını açtı. Koridor karanlıktı. Bağıramıyacağını da anladı ve merdivene doğru gittı. Tırabzanı iki elile tutarak basamaklari inmek istemişti. Birdenbire başı döndü ve ayaklan yukanda kalarak tepeüstü ve yüzükoyun yuvarlandı. Sabaha karşı, altkat sofanın muşambalannı silen hizmetçi, merdivenin orta sahanlığına kadar geldiği zaman onu gÖrmüştü. Üstüne eğildi, hafif bir çığhk kopardı ve nöbetçi doktorile asistanı uyandırdı. Bütün hastabakıcılar da kalktılar. Ölüm vak'ası telefonla hükumete haber verilmişti. Cesed, bodrum katında, çamaşırhanenin bitişiğindeki teneşir odasına nakledildL tki saat sonra, Vedia yatağında gözlerini açtı. Başmda nöbetçi doktoru, asis tan ve iki hastabakıcı vardı. Hayretle birbirlerine bakıyorlardı. Asistan doktora eğildi: Teşhisi yanlış mı koyduk? dedi, fakat, hoca... Nöbetçi doktor hastanın nabzmı bir daha eline alarak: Hayret! dedi, hoca gelsin de bakalım. Sonra hastaya döndü. Vedia arkaüstü yatıyordu. Bembeyaz yüzünde, yanaklarının uclanna gülkıı su rengine çalan hafif bir pembelik to lanmıştı. Yan açak duran ağzından nefe alıyordu. Etrahndakilere ağır ağır döne anlayışsız ve boş gözlerinde hayret, ye doğan bir idrake yerini bırakmağa başla mıştı. Doktor sordu: Nasılsınız? Çok iyisiniz. değil Asistan Vedianın üstüne eğildi re ğırdı: Kurtuldunuz! Hastanın dudaklan etrafında, bir lümseme teşebbüsü muvaffakiyetsizlig| uğradı. Asistan tekrarladı: . Kurtuldunuz! Kaşlarım yukan kaldınp indiren, al dudağını kımıldatarak ağzını acmak istiyen ve gözlerini asistana diken Vedianın birşey söylemeğe hazırlandığı görülüyordu. Hastabakıcı ona gayrct vermek için: Geçti artık, geçti, dedi. Vedia o zaman gülümsiyebildi ve ilk sözü şu oldu: Orhan... Orhan Bey nerede? Fakat hiç kimseden cevab alamadı. •l